seçilmiş bir devlet başkanı meclise geliyor.. 78 ülkenin başkanı başbakanı yetkilisi beraber seçime girdiğin babacan platonik başkan adayınız gül dahil herkes ayağa kalkıyor.. bir sen ... dımdızlak ortadasın oraya giren şahısa değil be adam TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI Makama saygı göstereceksin
sen değil devlet yönetmek sana muhtarlık bile fuzuli.....yazık
Meğer ‘Sandıkların tümüne hakimiz’ sözleri doğru değilmiş!..
Günlerdir dönüp dönüp CHP Parti Meclisi Üyesi Gökhan Günaydın'ın hafızama mıh gibi yerleşen o sözlerini dinliyorum.Diyor ki; “Seçimlerde sandıkların bir kısmına egemen olabildik.Buna karşılık sandıklara hakimiyet ve ıslak imzaların toplanması konusunda eksiklikler olmuştur.
Biz Cumhuriyet'ten önce kurulmuş bir partiyiz ve 100 yılımızı doldurmakla övünüyoruz. Dünyanın en eski beşinci partisi olma iddiasını taşıyan bir partinin Türkiye'nin gerçeklerini bile bile hâlâ sandıklara tam olarak sahip çıkamama meselesi benim açımdan kabul edilebilir değildir…”
???
Bunlar geçiştirilebilecek iddialar değil. Tam tersine seçmenin “sandıklara hakimiz” denilerek yanıltıldığını ortaya koyan vahim açıklamalar.
Üzerinden bunca gün geçmiş olmasına karşın yetkili birilerinin çıkıp “Hayır, Gökhan Günaydın doğru konuşmuyor. İşte tüm sandıklardan gelen ıslak imzalı tutanaklar, işte sandık görevlilerimizin isim listeleri” diyememiş olması da ayrıca üzüntü verici.
Bu skandalın sorumluları kimlerse derhal tespit edilip görevlerinden uzaklaştırılmalı ve bir daha da CHP Genel Merkezi'ne ziyaretçi olarak bile alınmamalı!..
Zira seçim süreci başlar başlamaz “Sandık güvenliği çok önemli. Muharrem İnce, ‘2018 seçimlerinde 10 binden fazla sandıkta görevli bulundurulmadı' diyor. Bu kez de aynısı olmamalı” demekten dilimizde tüy bitti.
Ama şimdi görüyoruz ki her seferinde “Merak etmeyin, tüm sandıklara hakim olacağız” diye cevap verenler bizi doğru bilgilendirmemişler!..
???
10 ay sonra yerel yönetim seçimleri var. Şimdi soruyorum; Gerçek dışı söylemlerle yanılttığınız seçmeni o gün sandığa nasıl götüreceksiniz?..
sayın Kemal Kılıçdaroğlu kaybetMEmiş, hatta kazanMIŞ(!) mesela aşağıdaki gibi :)
boks karşılaşması başlar başlamaz, acemi boksör başlamış dayak yemeğe. raund boyunca yemiş dayağı. raund bittiğinde antrenörü: - aferin evladım, demiş, çok iyi gidiyorsun, herifi iyi dövdün, devam et.
ikinci raund başlamış. boksör yine başlamış dayak yemeğe. yine yemiş dayağı. raund bittiğinde antrenörü yine, -çok iyi dövüştün, demiş, öyle dövdünki neredeyse devirecektin. devam et iyi gidiyorsun.
üçüncü raunt başlamış. durum aynı. aceminin kaşı açılmış, dudağı patlamış, burnundan kanlar gelmeye başlamış. nakavt olacakken gong imdadına yetişmiş. perişan bir şekilde nefes almaya çalışırken antrenörü: - aferin evlat, diye başlamış yine... ama bu kez sözünü kesmiş antrenörün: - dövdüm mü? - hem de nasıl! - iyi de hocam, demiş acemi, ben dövüyorsam beni kim dövüyor? ikimizde dövüyorsak dayağı yiyen kim?
Bana bir gün İlyas-ı Habır isimli bir Mardinlinin hikâyesini anlatmıştı.İlyas’ın Roma’da bir restoranda çalışan akrabaları varmış. Onları ziyarete gitmiş. Akrabaları her gün çalışmaya gidince o da sokağa çıkıyor, Roma’da bilmediği yollarda dolaşıp duruyormuş. Bir gün yolu park gibi nefis bir yere düşmüş. Orada çiçekler, ağaçlar, göller arasında gezmeye başlayınca gözüne birtakım mezarlar çarpmış. Mezarlar birer mutluluk tablosu gibi mermer heykellerle, binbir renkli çiçekle süslüymüş. Ama mermerlerin üzerindeki yazıları görünce çok şaşırmış. Çünkü kiminin üstünde 21 gün, kiminin 34 gün, kiminin 17 gün yaşadıkları yazılıymış. O dili bilmese de, mezar taşlarının üzerindeki sayıların bunu gösterdiğini anlamış. Mezarların boyları da bebek mezarı olamayacak kadar uzunmuş. Bu işe hayret etmiş, bir anlam verememiş, İtalyancası olmadığı için parkın bekçisine de soramamış. Evde akrabalarına anlatmış, izin gününde beraber o parka gidip bu işin sırrını çözmelerini rica etmiş. Bir tatil günü hep beraber gitmişler, parkta bekçiyi bulmuşlar, ona mezarlarda yazılı günlerin sırrını sormuşlar. Bekçi, “Burası özel bir mezarlıktır” demiş. “Buraya gömülen insanlar mezar taşlarının üstüne gerçek yaşlarını değil, hayatta mutlu oldukları günleri yazarlar. Kimi 21 gün mutlu olmuş, kimi 37 gün. 52’yi geçen çıkmadı daha.” Bekçiye teşekkür edip ayrılmışlar. İlyas bir süre sonra Mardin’e dönmüş. Uzun bir ömür sürmüş, sonra bir gün hastalanmış. Ölüm döşeğinde oğullarını başına toplamış ve demiş ki: “Size bir vasiyetim var. Mezar taşıma aynen şöyle yazacaksınız: İlyas-ı Habır bitti / Anasından doğru kabre gitti.” Mardinli arkadaşım, bu gün görmemiş, Zülfü Livaneli Serenad
Önde zeytin ağaçları arkasında yar Sene 1946 Mevsim Sonbahar Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim Dalları neyleyim. Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim. Yar yar!..Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar Değirmen misali döner başım Sevda değil bu bir hışım Gel gör beni darmadağın Tel tel çözülüp kalmışım. Yar yar Canımın çekirdeğinde diken Gözümün bebeğinde sitem var
Tanrıdan çaldığınız rol ile düşüncelerinize secde edene verdiğiniz onurlu görev için şükürler olsun. Yetmez tâbi zatınıza imanda ve ibadette sınır yok. Herkes bunlara boyun eğmeli. Kainatın efendisinin önünde herkes derhâl eğilmeli.
mesele yemek içmek değil efendim bizim meselemiz hiç yemek içmek olmadı ama onursuzca koltuk koruma manevralarını gördükçe yapılabileceklerin en iyisi bu gibi geldi
sevgili nurgül kılavuz size de katılmamak elde değil şu noktada katılıyorum kılıçdaroğlunun ya da diğer parti başkanlarının istifa etmeleri yetmez onlar istifa ederek evet kendi adlarına onurlu bir davranış sergileyip siyasi tarihimizde tek bir isabetli davranışa imza atabilirlerdi ama seçim kazandırmaya yetmez yine de bu hamleleri. seçim kazanabilmek için terörle aralarına kalın kalın kalın çizgiler çekmeliler anayasanın ilk dört maddesiyle sorunlu olduklarını orta yerde dillendirmemeliler tüm seçim kazanma stratejilerini bu bir referandumdur diyerek karşısındaki rakibini devirmeye vakfetmeyip ortaya vizyon hizmet ve benzeri stratejiler geliştirmelilerdi. ve onlara oy veren seçmen, taban, partizan her kimse onlar da oy verecekleri lideri hdpye pkk ya fetöye karşı uyarmalıydı. bırakıp gideriz oy vermeyiz diye ayar çekebilmeliydi tıpış tıpış gidip tuvalet terliğini bile aday koysanız seçerdik dememeliydi. kesinlikle haklısınız fatura tek kişiye kesilemez kesilmemeli bu meftayı omuzlayıp kaldırmak partilisinden seçmenine ve liderine her kesin görevi kürsü üyelerine saygıyla sunulur
şimdi şu şarkıyı buraya yüklerken önüme düşen reklamdaki haribo bu denli sağlıksız iken sırf karşılığında alacağı para için bu ürünü öven iki yetişkin insan nasıl bir sahtekardır mesela bunu düşündüm de hüzünlendim.
Roma’da soylular yemek ziyafetlerin de yanlarında bir tüy taşırlardı .. Bol bol yiyip içtikten sonra tüyle kendilerini kusturup tekrar yemeğe devam ederlerdi .. Spartacusun adı Ne tarihten nede hafızalardan hiç silinmeyecek.. Aklınızda kalan kaç Roma soylusu var .. Mesele yemek içmekse ...
ya niye uzağa gidiyorsunuz yok depremdi yok şu yok bu henüz iki günlük bir seçim yenilgisi varken orta yerde istifa edeni gördünüz mü öz eleştiri yapıp bu hata benimdi diyeni onlar mutlu mesut iken sizlere ne oluyor yiyin için keyfinize bakın bakın neşe karaböcek ne güzel kadife kadife söylüyor. içimiz açıldı sabah sabah.
GÜZELLİK VE DEVLETİ Sevgili, dinle beni; bir devlet var oraya sığın,bu devletin üstüne başka devlet tutma, yakışmaz bu zamanda, hani araçlar trafiğe çıktığında kural olarak baştan bir kusur yazılır ya ah be Güzellik! Biz bu dünyaya geldiysek trafiğe çıkmışız demektir, kusursuzum diyemezsin, diyemeyiz, tabiri caizse baştan kusurlu bir makineyiz, hatam yok, suçsuzum, kabahatimiz hiç yok, diyemeyiz, tabiri caizse trafikteyiz, trafikteyiz... polisler yazıcılar tutanaklar ifadeler zabitler karakol hepsi hikaye, hepsi kulum aczini anlasın hatasını anlasın tevbe etsin diye, yani devleti soruyordun dimi? tevbe devletinden daha büyük daha azim daha merhametli daha daha daha.....vs. başka devlet yok be Güzellik! en kutsal devletimiz;tevbemiz. diyeceksin ki; bu devlet batar mı? Biter mi? Yiter mi? sınırı,, haddi,kaydı kuydu nedir? bu devletin en belirgin sınırını, serhaddini, kapısını, zamanını vs...sölim sana, Güneş'i takip et,ama oyalanma, Güneş batıdan doğuncaya, can gırtlağa gelinceye....
Dünya semasındaki yıldızları görmezden gelen ve ayı dahi inkar eden ve gündüzün varlığında güneşte ki nuru bile inkar eden zihniyet öldükten sonra kara toprağın içinde hangi akla istinaden ışıklar içinde uyuyabilir:))
bürakrasiden gelmiş
devleti iyi bilirmiş ...
senin bildiğin asma kabağı
seçilmiş bir devlet başkanı meclise geliyor..
78 ülkenin başkanı başbakanı yetkilisi beraber seçime girdiğin babacan
platonik başkan adayınız gül dahil herkes ayağa kalkıyor..
bir sen ... dımdızlak ortadasın
oraya giren şahısa değil be adam
TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI
Makama saygı göstereceksin
sen değil devlet yönetmek
sana muhtarlık bile fuzuli.....yazık
eskiden milli takım az farkla yenilince gazeleler yenildik ama ezilmedik başlıkları atardı...
yenildiniz ..
ama siz hariç herkes suçlu
kaybederken kazandınız
ama tuhaf olan chp oyları daima % 25 ne hikmetse...
Uğur Dündar yazıyor (Sözcü, 02 06 2023)
Meğer ‘Sandıkların tümüne hakimiz’ sözleri doğru değilmiş!..
Günlerdir dönüp dönüp CHP Parti Meclisi Üyesi Gökhan Günaydın'ın hafızama mıh gibi yerleşen o sözlerini dinliyorum.Diyor ki;
“Seçimlerde sandıkların bir kısmına egemen olabildik.Buna karşılık sandıklara hakimiyet ve ıslak imzaların toplanması konusunda eksiklikler olmuştur.
Biz Cumhuriyet'ten önce kurulmuş bir partiyiz ve 100 yılımızı doldurmakla övünüyoruz. Dünyanın en eski beşinci partisi olma iddiasını taşıyan bir partinin Türkiye'nin gerçeklerini bile bile hâlâ sandıklara tam olarak sahip çıkamama meselesi benim açımdan kabul edilebilir değildir…”
???
Bunlar geçiştirilebilecek iddialar değil. Tam tersine seçmenin “sandıklara hakimiz” denilerek yanıltıldığını ortaya koyan vahim açıklamalar.
Üzerinden bunca gün geçmiş olmasına karşın yetkili birilerinin çıkıp “Hayır, Gökhan Günaydın doğru konuşmuyor. İşte tüm sandıklardan gelen ıslak imzalı tutanaklar,
işte sandık görevlilerimizin isim listeleri” diyememiş olması da ayrıca üzüntü verici.
Bu skandalın sorumluları kimlerse derhal tespit edilip görevlerinden uzaklaştırılmalı ve bir daha da CHP Genel Merkezi'ne ziyaretçi olarak bile alınmamalı!..
Zira seçim süreci başlar başlamaz “Sandık güvenliği çok önemli. Muharrem İnce, ‘2018 seçimlerinde 10 binden fazla sandıkta görevli bulundurulmadı' diyor. Bu kez de aynısı olmamalı” demekten dilimizde tüy bitti.
Ama şimdi görüyoruz ki her seferinde “Merak etmeyin, tüm sandıklara hakim olacağız” diye cevap verenler bizi doğru bilgilendirmemişler!..
???
10 ay sonra yerel yönetim seçimleri var.
Şimdi soruyorum;
Gerçek dışı söylemlerle yanılttığınız seçmeni o gün sandığa nasıl götüreceksiniz?..
sayın Kemal Kılıçdaroğlu kaybetMEmiş, hatta kazanMIŞ(!) mesela aşağıdaki gibi :)
boks karşılaşması başlar başlamaz, acemi boksör başlamış dayak yemeğe. raund boyunca yemiş dayağı. raund bittiğinde antrenörü:
- aferin evladım, demiş, çok iyi gidiyorsun, herifi iyi dövdün, devam et.
ikinci raund başlamış. boksör yine başlamış dayak yemeğe. yine yemiş dayağı. raund bittiğinde antrenörü yine,
-çok iyi dövüştün, demiş, öyle dövdünki neredeyse devirecektin. devam et iyi gidiyorsun.
üçüncü raunt başlamış. durum aynı. aceminin kaşı açılmış, dudağı patlamış, burnundan kanlar gelmeye başlamış. nakavt olacakken gong imdadına yetişmiş. perişan bir şekilde nefes almaya çalışırken antrenörü:
- aferin evlat, diye başlamış yine...
ama bu kez sözünü kesmiş antrenörün:
- dövdüm mü?
- hem de nasıl!
- iyi de hocam, demiş acemi, ben dövüyorsam beni kim dövüyor? ikimizde dövüyorsak dayağı yiyen kim?
Bana bir gün İlyas-ı Habır isimli bir Mardinlinin hikâyesini anlatmıştı.İlyas’ın Roma’da bir restoranda çalışan akrabaları varmış. Onları ziyarete gitmiş. Akrabaları her gün çalışmaya gidince o da sokağa çıkıyor, Roma’da bilmediği yollarda dolaşıp duruyormuş. Bir gün yolu park gibi nefis bir yere düşmüş. Orada çiçekler, ağaçlar, göller arasında gezmeye başlayınca gözüne birtakım mezarlar çarpmış. Mezarlar birer mutluluk tablosu gibi mermer heykellerle, binbir renkli çiçekle süslüymüş. Ama mermerlerin üzerindeki yazıları görünce çok şaşırmış. Çünkü kiminin üstünde 21 gün, kiminin 34 gün, kiminin 17 gün yaşadıkları yazılıymış. O dili bilmese de, mezar taşlarının üzerindeki sayıların bunu gösterdiğini anlamış. Mezarların boyları da bebek mezarı olamayacak kadar uzunmuş. Bu işe hayret etmiş, bir anlam verememiş, İtalyancası olmadığı için parkın bekçisine de soramamış. Evde akrabalarına anlatmış, izin gününde beraber o parka gidip bu işin sırrını çözmelerini rica etmiş. Bir tatil günü hep beraber gitmişler, parkta bekçiyi bulmuşlar, ona mezarlarda yazılı günlerin sırrını sormuşlar. Bekçi, “Burası özel bir mezarlıktır” demiş. “Buraya gömülen insanlar mezar taşlarının üstüne gerçek yaşlarını değil, hayatta mutlu oldukları günleri yazarlar. Kimi 21 gün mutlu olmuş, kimi 37 gün. 52’yi geçen çıkmadı daha.”
Bekçiye teşekkür edip ayrılmışlar. İlyas bir süre sonra Mardin’e dönmüş. Uzun bir ömür sürmüş, sonra bir gün hastalanmış. Ölüm döşeğinde oğullarını başına toplamış ve demiş ki: “Size bir vasiyetim var. Mezar taşıma aynen şöyle yazacaksınız: İlyas-ı Habır bitti / Anasından doğru kabre gitti.” Mardinli arkadaşım, bu gün görmemiş,
Zülfü Livaneli
Serenad
Şuraya hayattan bıkmıs ruh bırakıyorum basbasbağırıyor saçlarım stresten
engelimi kaldır konuşmamız lazım selim
Herkes cumaya gitti sanırsam
Çok sıkıcısınız kitle
Buralar dutlukken ne güzeldi
Çizdim
Oynamıyorum
Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
Dalları neyleyim.
Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim.
Yar yar!..Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım.
Yar yar
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var
Tanrıdan çaldığınız rol ile düşüncelerinize secde edene verdiğiniz onurlu görev için şükürler olsun. Yetmez tâbi zatınıza imanda ve ibadette sınır yok. Herkes bunlara boyun eğmeli. Kainatın efendisinin önünde herkes derhâl eğilmeli.
Avareyim
Asudeyim
Yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
mesele yemek içmek değil efendim
bizim meselemiz hiç yemek içmek olmadı
ama onursuzca koltuk koruma manevralarını gördükçe yapılabileceklerin en iyisi bu gibi geldi
sevgili nurgül kılavuz
size de katılmamak elde değil
şu noktada katılıyorum
kılıçdaroğlunun ya da diğer parti başkanlarının istifa etmeleri yetmez
onlar istifa ederek evet kendi adlarına onurlu bir davranış sergileyip siyasi tarihimizde tek bir isabetli davranışa imza atabilirlerdi ama seçim kazandırmaya yetmez yine de bu hamleleri.
seçim kazanabilmek için terörle aralarına kalın kalın kalın çizgiler çekmeliler
anayasanın ilk dört maddesiyle sorunlu olduklarını orta yerde dillendirmemeliler
tüm seçim kazanma stratejilerini bu bir referandumdur diyerek karşısındaki rakibini devirmeye vakfetmeyip ortaya vizyon hizmet ve benzeri stratejiler geliştirmelilerdi.
ve onlara oy veren seçmen, taban, partizan her kimse
onlar da
oy verecekleri lideri hdpye pkk ya fetöye karşı uyarmalıydı.
bırakıp gideriz oy vermeyiz diye ayar çekebilmeliydi
tıpış tıpış gidip tuvalet terliğini bile aday koysanız seçerdik dememeliydi.
kesinlikle haklısınız fatura tek kişiye kesilemez kesilmemeli bu meftayı omuzlayıp kaldırmak partilisinden seçmenine ve liderine her kesin görevi
kürsü üyelerine saygıyla sunulur
şimdi şu şarkıyı buraya yüklerken önüme düşen reklamdaki haribo bu denli sağlıksız iken sırf karşılığında alacağı para için bu ürünü öven iki yetişkin insan nasıl bir sahtekardır mesela
bunu düşündüm de hüzünlendim.
Canım sıkılıyor ya
Gece güzeldir ay hikayeleri
İlk dördün
Dolunay
Son dördün
Hilal
Ahh hilal
Sendin başımı belaya sokan
Roma’da soylular yemek ziyafetlerin de yanlarında bir tüy taşırlardı ..
Bol bol yiyip içtikten sonra tüyle kendilerini kusturup tekrar yemeğe devam ederlerdi ..
Spartacusun adı Ne tarihten nede hafızalardan hiç silinmeyecek..
Aklınızda kalan kaç Roma soylusu var ..
Mesele yemek içmekse ...
ya niye uzağa gidiyorsunuz yok depremdi yok şu yok bu
henüz iki günlük bir seçim yenilgisi varken orta yerde istifa edeni gördünüz mü
öz eleştiri yapıp bu hata benimdi diyeni
onlar mutlu mesut iken sizlere ne oluyor
yiyin için keyfinize bakın
bakın neşe karaböcek ne güzel kadife kadife söylüyor.
içimiz açıldı sabah sabah.
Kenan bey;intikam duygusunu insan besler Tanrı intikam almaz cezalandırır ..
tatar ramazan benim........
GÜZELLİK VE DEVLETİ
Sevgili, dinle beni;
bir devlet var oraya sığın,bu devletin üstüne başka devlet tutma,
yakışmaz bu zamanda,
hani araçlar trafiğe çıktığında kural olarak baştan bir kusur yazılır ya
ah be Güzellik! Biz bu dünyaya geldiysek trafiğe çıkmışız demektir,
kusursuzum diyemezsin, diyemeyiz,
tabiri caizse baştan kusurlu bir makineyiz,
hatam yok, suçsuzum, kabahatimiz hiç yok, diyemeyiz,
tabiri caizse trafikteyiz, trafikteyiz...
polisler yazıcılar tutanaklar ifadeler zabitler karakol hepsi hikaye,
hepsi kulum aczini anlasın hatasını anlasın tevbe etsin diye,
yani devleti soruyordun dimi?
tevbe devletinden daha büyük daha azim daha merhametli daha daha daha.....vs.
başka devlet yok be Güzellik!
en kutsal devletimiz;tevbemiz.
diyeceksin ki; bu devlet batar mı? Biter mi? Yiter mi? sınırı,, haddi,kaydı kuydu nedir?
bu devletin en belirgin sınırını, serhaddini, kapısını, zamanını vs...sölim sana,
Güneş'i takip et,ama oyalanma,
Güneş batıdan doğuncaya,
can gırtlağa gelinceye....
Dünya semasındaki yıldızları görmezden gelen ve ayı dahi inkar eden ve gündüzün varlığında güneşte ki nuru bile inkar eden zihniyet öldükten sonra kara toprağın içinde hangi akla istinaden ışıklar içinde uyuyabilir:))
LA İLEHA İLLALLAH