Yeterince açıklama yaptım, sadece iyi niyetli kişiliklerin hatırı için, diğerleri de başının çaresine baksın, bundan sonra onlar ne yapacağını anladı, size de geçmiş olsun, top benden çıktı. Kolay gelsin.
Bir gece yarısı fırladı yataktan, Gözleri faltaşı gibi açılmış korkudan Fısıldayarak söylendi kendi kendine Örümcekler dedi örümcekler Gülerek geziyordu üstümde
Bir an dondu kaldı salonun ortasında Ürkmüş bakışlarını gezdirdi sağda solda Kısılmış dudakları gözleri görmüyordu kimseyi Bağırdı ansızın çığlık çığlığa Örümcekler dedi örümcekler Hepimizi tek tek öldürecekler
bir alzheimer hastasının son hezeyanları bizzat yaşanmıştır Nurlarda uyu canım benim ((((((((((
Burda hesap kitapla ilgili bir şey yok, hesap kitap olsaydı, burası diye bir şey olmazdı, o konu 25 yaşında kapandı, herkes kendi dünyasına dönsün, nasıl biliyorsanız öyle yaşayın, estetiğiniz de öyle, sözlerimi de geri alıyorum, sizle ilgili bir konu değil. Kolay gelsin.
Unut, Unut dedi artık olanlari Dili, dilmeci tutulmuştu. Öyle anımsamıştı adımladığı sokaklarda gezinirken. Issızlığa gömülmüşçesine yüzüne baktı… kulağındaki uğuldayışın bir ezgiyle uyandığını gördü. Evet evet gördü. Piyano üzerindeki parmaklarını gördü. Ve o büyülü sesin yayıldığı evreni dinledi… o sesin ardına düşmüştü aslında. Günlerdir onu alıp gezdiren, imgeler havuzunda yüzdüren de bu sesti… Gidip bir yerde bulacakmış, görüp elleriyle dokunacakmışçasına bir duygululuk halindeydi. İç gözünü açan, bakışını değiştiren ses… Yıllar yıllar geçtikçe bununla öylesine bendeşleşeceğini düşünememişti!. Piyanodaki ellerimi kaldırmadan, usumda peşine düştüklerimle, şimdi o sesin ucunu yakalamış, yüzümü ona dönmüş, zirveye hazırlanırcasına kendini o yolun, Yani; Yalnızlığın Yolcusu kılmıştı…
İlk aşkın çığlığını burada hissetmiş, burada yitirmiştim. Aşka, yalnızlığa, kedere, bağlılıklara, kavuşmalara, yitmelere, sevinçlere, dağılıp çözülmelere… Dokunmadan aşk, sevmeden bakışla yol almaya çalışmanın ömrü kısa. Şimdi, ondan bana kalan imgeye dönüyorum yüzümü; iki ceylan bakış, gamzeli gülüş, bir de uzayıp giden yollardaki iki titrek beden… Hangisi yalan, hangisi gerçek diye düşünmedim. İz bırakan yara da bırakır dedim ben de. Biri yaşayan diğeri ölendi. O benim bakışım, sürgünlüğüm, yalnızlığımdı. Acımın sağanağı, gelen günümün aydınlığıydı. Her an dokunduğum yol arkadaşı kıldığımdı…
. ... ..... çile kitabımın yakamozu saçlarıma, artık tek bir tel ak daha düşmesin, sensiz…, diyârında kalayım hep, saklanayım üç kat perdeli halinin esrarına…, gözlerin; gözlerimin önünde olsun sürekli ötelerin ilhamlarıyla ve dizlerinde öleyim…, ah; ..... ... .
İnsan hasta bir hayvandır.
Çöl büyüyor vay haline çölü gizleyenin.
Nietzsche, - 1900, Sonrası felaketler coğrafyası,
Yeterince açıklama yaptım, sadece iyi niyetli kişiliklerin hatırı için, diğerleri de başının çaresine baksın, bundan sonra onlar ne yapacağını anladı, size de geçmiş olsun, top benden çıktı. Kolay gelsin.
Bir gece yarısı fırladı yataktan,
Gözleri faltaşı gibi açılmış korkudan
Fısıldayarak söylendi kendi kendine
Örümcekler dedi örümcekler
Gülerek geziyordu üstümde
Bir an dondu kaldı salonun ortasında
Ürkmüş bakışlarını gezdirdi sağda solda
Kısılmış dudakları gözleri görmüyordu kimseyi
Bağırdı ansızın çığlık çığlığa
Örümcekler dedi örümcekler
Hepimizi tek tek öldürecekler
bir alzheimer hastasının son hezeyanları bizzat yaşanmıştır
Nurlarda uyu canım benim ((((((((((
Burda hesap kitapla ilgili bir şey yok, hesap kitap olsaydı, burası diye bir şey olmazdı, o konu 25 yaşında kapandı, herkes kendi dünyasına dönsün, nasıl biliyorsanız öyle yaşayın, estetiğiniz de öyle, sözlerimi de geri alıyorum, sizle ilgili bir konu değil. Kolay gelsin.
Türkiye topraklarını seven çok.Herkes kendi aylayışlıyla seviyor.Her sevene kanılmaz...
Unut,
Unut dedi artık olanlari
Dili, dilmeci tutulmuştu.
Öyle anımsamıştı adımladığı sokaklarda gezinirken.
Issızlığa gömülmüşçesine yüzüne baktı… kulağındaki uğuldayışın bir ezgiyle uyandığını gördü.
Evet evet gördü. Piyano üzerindeki parmaklarını gördü. Ve o büyülü sesin yayıldığı evreni dinledi… o sesin ardına düşmüştü aslında. Günlerdir onu alıp gezdiren, imgeler havuzunda yüzdüren de bu sesti…
Gidip bir yerde bulacakmış, görüp elleriyle dokunacakmışçasına bir duygululuk halindeydi.
İç gözünü açan, bakışını değiştiren ses…
Yıllar yıllar geçtikçe bununla öylesine bendeşleşeceğini düşünememişti!.
Piyanodaki ellerimi kaldırmadan, usumda peşine düştüklerimle, şimdi o sesin ucunu yakalamış, yüzümü ona dönmüş, zirveye hazırlanırcasına kendini o yolun,
Yani;
Yalnızlığın
Yolcusu kılmıştı…
Bir Gece Vakti
Geçtin bütün acılardan.
Buluşma,
Sevinç çağları geride kaldı. Yollar anlatıyor yüzündeki hüznün, ellerindeki sevincin dilsizliğini.
Suskundunuz.
Suskundu dil, suskundu kent, suskundu gökyüzü.
Kar engah engah yağıyordu düşlerine,
Karabasanlarına,
Ve
Yalnızlığına…
Bir Gece Vakti…
https://www.dr.com.tr/Kitap/Taksim/Edebiyat/siir/Turk-siiri/urunno=0002052614001
İlk aşkın çığlığını burada hissetmiş, burada yitirmiştim.
Aşka, yalnızlığa, kedere, bağlılıklara, kavuşmalara, yitmelere, sevinçlere, dağılıp çözülmelere…
Dokunmadan aşk, sevmeden bakışla yol almaya çalışmanın ömrü kısa.
Şimdi, ondan bana kalan imgeye dönüyorum yüzümü; iki ceylan bakış, gamzeli gülüş, bir de uzayıp giden yollardaki iki titrek beden…
Hangisi yalan, hangisi gerçek diye düşünmedim. İz bırakan yara da bırakır dedim ben de. Biri yaşayan diğeri ölendi.
O benim bakışım, sürgünlüğüm, yalnızlığımdı.
Acımın sağanağı, gelen günümün aydınlığıydı.
Her an dokunduğum yol arkadaşı kıldığımdı…
.
...
.....
çile kitabımın yakamozu saçlarıma,
artık tek bir tel ak daha düşmesin,
sensiz…,
diyârında kalayım hep,
saklanayım üç kat perdeli halinin esrarına…,
gözlerin;
gözlerimin önünde olsun sürekli
ötelerin ilhamlarıyla
ve dizlerinde öleyim…,
ah;
.....
...
.