seyrettiğimiz amarikan filmlerinin çoğunda amerikanın çok güçlü yenilmez algısını hissettirme üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum.bi nevi psikolajik harekat gibi amerikan film sektörü. ve bu yüzden amerikayla bi çatışma olasılığını bile düşünmek istemiyoruz.türk ordusunu itibarsızlaştırma başlangıcı çuval olayı ile başlar ve bundan sonraki yurt içindede itibarsızlaştırma çalışmalarının da esin kaynağı olur. ve bu yüzden çekingen davranıyoruz diye düşünüyorum bu yüzden amerikan filmlerine bi denetleme getirilmeli. öyle her amerikan filmi elini kolunu sallaya sallaya türk ekranlarına gelememeli. amerikaya ekranlarımızda bu psikolajik savaş imkanı verilmemeli diye düşünüyorum.
Kabil'de ABD büyükelçiliğinde rezil görüntüler 04 Eylül 2009 Cuma 08:40Amerikalılar Afganistan'da alem yaptı. Kabil'de ABD büyükelçilğinde çekilen fotoğraflar skandalı gözler önüne serdi.Fotoğraflar, Taliban'ın güçlendiği, intihar eylemlerinin arttığı ve her geçen gün asker ölümlerinin gerçekleştiği Afganistan'daki durumun vahametini yansıtıyor.
Afganistan'ın başkenti Kabil'deki ABD Büyükelçiliği'ni korumakla görevli ArmorGroup North America adlı özel güvenlik şirketi çalışanlarının fotoğrafları ortalığı ayağa kaldırdı.
Elçiliği korumakla görevli güvenlikçiler fotoğraflarda votka içip çıplak olarak dans ederken ve birbirlerinin popolarından votka bardaklarıyla 'shot' yaparken görünüyorlar.
Fotoğraflarda çalışanlar arasında homoseksüel ilişki ibareleri de görülüyor. ................................................................................. ONUN İÇİN DİYORUM Kİ;
.ABD = Ahlakı Bozulmuş Dangalaklar
Yüce rabbim sapıklıkta, zülüm ve işkencede, işgal ve tecavüzde haddi aşmış bu Amerikan toplumuna gerekli cezayı ver artık!
1950'lerde,Türkiye'nın,küçük Amerika olacağına inanan yeni zenginler ve bir kısım küçük burjuva,Amerikan barı inşa edip kaçak viski içmeyi,(American way of life'ı yakalamak sanıyorlardı.Şimdi ise A.B.D'den nefret edenler,bıraksalar Büyükelçiliyin camlarına tırmanacaklar.
Sistematik Kizilderili soykirimiyla baslayarak... 1898'de Meksika'yi isgal etti. Ayni yil (1898) Küba'ya girdi. 1921 yilinda Nikaragua'yi isgal etti. Ulusal Muhafizlar adli ve basini Somoza'nin çektigi terör örgütünü kurdu. Anti-emperyalist direnisin basini çeken Sandino ve 300 kisiyi katletti. 40 yildan fazla sürecek bir terör devrini baslatti. Sabotaj ve suikastlar düzenledi. 1945'te Japonya'nin Hirosima ve Nagazaki kentlerine atom bombasi atarak bir anda 250 bin kisiyi vahsice öldürdü. 1950-53 yillari arasinda yüzbinlerce yurtsever Koreliyi katletti. 1954'te binlerce Guetamalaliyi öldürdü. 1955'te Endonezya, Laos ve Kamboçya'da çok sayida CIA operasyonu düzenledi. 1956-59 yillari arasinda Kübada 60.000 kisiyi, ABD'li danismanlarin ve Batista'nin birlikte yürüttügü operasyonlarda katletti. 1961'de Küba'ya karsi Domuzlar Körfezi çikartmasini örgütledi. 1965'te isbirlikçi Suharto, 1 milyon komünist ve ilerici Endonezyaliyi katletti. Ayni yil Dominik'e parasütçülerini indirdi ve 10 bin Dominikliyi katletti. 1975'te Vietnam'dan kovuldugunda arkasinda milyonlarca ölü ve sakat birakti. ABD'nin Vietnam'da halkin üzerine attigi 638 bin ton bomba, II.Dünya Savasi sirasinda Avrupa ve Afrika'ya atilan toplam bombalarin yarisidir. Kisi basina asagi yukari 5 bomba atildigi söylenmektedir. Milyonlarca insan stratejik köylere sürülmüs, onbinlerce kadinin irzina geçilmis, yüzbinlerce insan sakat birakilmistir, Milyonlarca insan iskenceden geçirilmistir. 1970-75 yillari arasinda Kamboçya ve Laos'ta 1 milyon insani katletti 1973'te Sili'de CIA'nin düzenledigi darbe ile 30 bin kisi katledildi. Arjantin'de fasist generallerle yaptigi isbirligi sonucu 30 bin kisi kaybedildi. 1983'te Lübnan'a müdahale etti. 14 bin Deniz Piyadesinin katildigi operasyonda binlerce ilerici yurtsever Lübnanli katledildi. Ayni yil Lübnan'a ikinci bir müdahalede bulundu. Akdenizde eskiyalik yapan Amerikan 6, Filosuna ait savas gemileri Lübnan'a günlerce bomba yagdirdi. Yine ayni yil Grenada'yi isgal etti. Yüzlerce ilerici ve yurtsever katledildi. 1986'da uluslararasi haydutluk örnegi sergileyerek Libya'yi bombaladi, bine yakin sivili katletti. Ülkeye ambargo uygulayarak deniz ablukasina basvurdu. 1989'da Panama'ya asker çikartti ve 5 bin Panamaliyi öldürdü. 1991'de Irak'in Kuveyt'e girisini bahane ederek diger emperyalist güçleri de ardina takarak Irak halkina karsi bomba yagdirdi. 100 binin üzerinde insani katlettigi bu vahseti iletisim kanallariyla tüm dünyaya resmen izlettirdi. ABD uçaklari Irak halkinin üzerinde 12 bin sorti yaptilar.
Somali'deki durumu bahane ederek yine diger emperyalist güçleri de pesine takarak ülkeyi isgale giristi. - Iran'a karsi baslattigi ambargoyu yillardir sürdürüyor.
Latin Amerika'da ABD'nin bulasmadigi savas, katliam, insan haklari ihlali yok gibidir. Nikaragua'dan kaçan iskenceci, halk düsmani kontralari Özgürlük Savasçilari adi altinda Honduras'ta üslendirdi ve silahlandirarak Nikaragua halkinin üstüne saldirtti. Birçok Latin Amerika ülkesinde de Ulusal Muhafizlar adi altinda Ölüm Mangalari'ni örgütledi, egitti, finanse etti, silahlandirdi ve halkin üzerine saldirtti.
Sadece 1946-1975 yillari arasinda tam 215 kez askeri gücüne basvurmustur. Ayni yillarda insanliga 19 kez nükleer silah kullanma tehdidini savurmustur.
'Amerika, soykırımlara Kızılderilileri katletmekle başladı. Amerikalılar ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdı. Saldırılarda çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü. Amerika’nın Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombaları sonucu 135 bin kişi öldü. ABD’nin Vietnam’ı işgali ise 70 bin kişinin ölümüyle sonuçlandı. ABD son olarak Felluce’de 1500 sivili öldürdü. İşgal’den sonra ise, Irak’ta öldürülen toplam ıraklı sayısı ise 1 milyon’un üzerinde'
Amerika Irak harbinde Türkiye’yi harbe sokmak için ne lâzımsa yapıyordu. Onun plânı Türkiye’ye göre idi. Türkiye’den çıkarma yapacak, Türkiye asker yığacak, Türk askeri ile beraber harp yapacak ve bu saha kolaylaşacaktı ona. Yani mânen istilâ edecekti. Amma Allah-u Teâlâ ne murad ettiyse o oluyor. Hasbünallah ve ni’mel vekil.
Türkiye harbe girmiş olsaydı çok büyük kayıp olurdu. Müslümanların nazarında bugünkü zulümlerin müsebbibi kabul edilirdi.
Bugün de İran’ı vurmak için hazırlık yapıyor. Ve yine Türkiye’yi kullanmak istiyor.
Şimdi bir temsil arzedelim.
Amerika Türkiye’ye diyor ki: ‘Arabacı tekerleğini versene! ’, ‘Ben ne yapayım? ’, ‘Sen sürt! ’
Hep ister ki Türkiye’yi hem bölsün, hem harbe soksun. “Sen sürt, ben yaşayayım” diyor. Türkiye kuvvet bulmasın parçalansın. Çünkü Türkiye’yi büyük görüyorlar. Türkiye içinden çökük amma, onlar büyük görüyorlar, parçalayalım diyorlar. ‘Yunan yutsun, şu yutsun, bu yutsun kâfir yutsun! ’ diyorlar. Allah’ım korusun, Allah’ım korusun, Allah’ım korusun! O koruyor zaten. İç düşman dış düşman.
Kâfirden müslümana hiçbir zaman fayda gelmez. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde, onların birbirleriyle dost olduklarını beyan buyuruyor.
“Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır. Şüphesiz ki Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez.” (Mâide: 51)
İslâm’a ve müslümanlara olan kinleri hiç sönmemiştir. Özellikle Türkler’e karşı ayrı bir garezleri vardır. Zira tarihte Allah-u Teâlâ en derin galebeyi İslâm’a vermiş. Asr-ı saâdet’te ve Osmanlı Devleti zamanında. Geçen ayki dergimizde bu konuyu uzun uzadıya izah etmiştik.
Hiçbir sınır tanımayan açgözlülüklerini tatmin uğruna giriştikleri ifsat ve sömürgecilik gayretlerinin önündeki en büyük engel daima İslâm milletleri ve bilhassa Türkler olmuştur.
Nitekim geçen ayki dergimizde “Batı Bizi Neden Sevmez? ” başlığı altında izah edilen 10 maddeyi sıralayan Prof. Neumark’ın son tespiti şuydu:
“Sizler milli kimliğinize dönerseniz Avrupa’nın medeniyeti ve refahı yıkılır. Ama batı size bu imkânı vermez.”
1930 yılında Hitler’den kaçarak Türkiye’ye sığınan bu yahudi profesör bunu söylüyor.
Her ne kadar bu yahudi profesörü böyle diyorsa da;
Allah-u Teâlâ murad ettiği zaman bir ıslâh edicisini gönderir ve eski duruma getirir. Bu halka bırakılmaz, Hakk’ın işidir.
“Ey mülkün sahibi Allah! Sen mülkü kime dilersen ona verirsin, kimden dilersen ondan alırsın. Kime dilersen ona izzet verirsin, yükseltirsin. Kime dilersen ona zillet verirsin, alçaltırsın. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kâdirsin.” (Âl-i imrân: 26)
Binaenaleyh hasmımızı tanımamız ve çok uyanık olmamız icabediyor. Zira Amerika olsun, Batı olsun bu İslâm milletini silâh ile yıkamayacağına kani olduktan sonra yaklaşık 300 yıldır Haçlı seferlerinin şeklini değiştirmiş, öncelikle iç bünyemizi ve manevî değerlerimizi bozmak ve yıkmak için sinsice çok büyük bir gayret içerisine girmiştir. Bu veçhesiyle Haçlı seferleri büyük bir kin ve vahşetle devam etmektedir. Her türlü işkence vahşet yöntemini insan bedeni üzerinde pervasızca uygulayan Batı ülkeleri, benzer bir vahşet ve yok etme duygusuyla bizim dini ve manevî değerlerimizi, millî duygularımızı yıkmak, parçalamak için elinden gelen her yolu kullanmaktadır.
Nitekim hususiyetle şu günlerde bütün dünya ibresini Türkiye’ye göre ayarlamaktadır. Zira Türkiye Amerika’nın yanında hareket ettiği zaman Amerika’ya diş bileyecek kuvveti kendilerinde görmüyorlar. Türkiye Amerikan boyunduruğundan kurtulabilmiş olsa, akıllı bir siyasetle Amerika’dan rahatsız olan birçok ülkenin maddi, manevî desteğini göreceği kesindir.
Amerika bir plan çeviriyor, ancak ona da kalacak değil!
Tarih boyunca bir iniş bir çıkış olmuş. Öyle murad etmiş. Bir galebe, bir mağlubiyet, bir galebe bir mağlubiyet... Bu mülkün padişahı bir tane, başka yok. Ve yarın da göçüp gideceğiz. Nereye? Murad ettiği yere. Murad-ı ilâhî ne ise o olur. Mülk O’nun çünkü.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyur ki:
“Biz o sevinçli ve kederli günleri insanlar arasında (bazen lehe bazen aleyhe) döndürür dururuz. Bu da Allah’ın, ihlâslı ve azimli müminleri ayırt etmesi, içinizden şehidler edinmesi içindir. Allah zâlimleri sevmez.” (Âl-i imrân: 140)
Enstitülerinde yaptığı toplantılar ile Türkiye'nin geleceğini karartmaya çalışan, dünyanın barış güvercini..!
İkili oynadığını artık bilmeyen kalmadı, siyaseti çok derinden ve planlıca..!
İçimizde ki, makam ve mevki düşkünü, lüks hayat için gözünü bile kırpmadan vatanını satacak türden insanları kullanarak pek âla memleketimizi bitirme eğiliminde...
Beyaz adam küçücüktü ilk geldiğinde ve oturmaktan bütün kemikleri sızlıyordu büyük teknesinde
Beyaz adam kızılderililerin sunduğu yiyeceklerle beslenip topraklarına uzandığında büyüdü bulutlar arasında barış içinde yaşayan manitu yerine tapmamızı istediği de işkence görüp çarmıha gerilen bir ölüydü
Beyaz adam özgürlük adına dev bir kadın heykeli dikti doğu denizinin kıyısına ve her gece altında dans ettiğimiz yıldızları bayrak diye tutsak etti bir bez parçasına
Beyaz adam özgürlük gibi adaleti de bir kadın heykeliyle simgeledi ama elinde terazi tutan zavallı kadın gözleri bağlı olduğu için kendisine tecavüz edenin kim olduğunu göremedi...
kim demiş amerikalılar salaktır, gerzektir diye kim demiş hayatlarının yarısını tv izleyip hamburger yemekle geçirir geri kalan yarısınıda obezizteyle mücadele ederek geçirirler diye kim demiş bu millet gerzek tv programları izlemekten aptallaşmıştır bu yüzdende dünyadan haberi yoktur diye.. söyleyin bakalım bütün bunları kim demiş? ? kim demişse eğer izlesine utansın bakalım bknz:
Avrupa’nın aslında epeyce geç kalmış “keşifler çağı”, Kristof Kolomb’un Hindistan’a gitmek için yola çıkıp tesadüfen Amerika’yı keşfetmesiyle başlatılır ve amacı, dünyayı tanımak ve dışa açılmak gibi masum sebeplerle açıklanır. Oysa gemide tuttuğu seyir defterinden gerçek niyetini öğrenmek mümkündür Kolomb’un: Tutsak aldığı yerlileri çalıştırarak elde edeceği altın ve gümüşleri gemilerle Portekiz’e getirmek ve “kâfirler”in, yani Müslümanların elindeki kutsal toprakları ele geçirmek. Bunu bir Haçlı seferiyle gerçekleştirmeyi düşlüyordu masum kâşifimiz. Kolomb’un, Müslümanların bulunduğu ülkelerin doğusunda bulunan efsanevî Hıristiyan Kral Prester John’un yardımını sağlamak ve böylece bir sandviç harekâtıyla İslam tehdidini bertaraf etmek üzere Hindistan’a gittiğini de okuyunca mesele iyice çetrefilleşiyor.
Bu yalanın bir başka boyutu da şu: 1492, Amerika’nın keşif tarihi değil, sonradan “Amerika” adı verilen toprakların işgal tarihidir. Zira Amerika, Kolomb’dan yüzyıllar önce Vikingler tarafından keşfedilmiş, bazı Müslüman gemiciler Güney Amerika’ya gidip gelmiş, nihayet son ortaya atılan iddiaya göre ise Çinli bir Müslüman olan Zeng He, bu defa Çin’den yola çıkarak Amerika’ya ulaşmıştır. Velhasıl Kristof Kolomb, Amerika’nın ilk değil, son kâşifidir.
bence amerika katil bi ülke ve sömürgeci bi devlet sırf dünyayı ele gecirmek icin kendi insanını bile öldürebiliyor bu kadar katil bi devlet asık mahzununin siirinde dedigi gibi katil amerika
Dünyanın beceriksiz,ve şımarık çocuğu...
ABD Anayasası eyaletlere bağımsızlık hakkı tanımıştır.İsteyen eyalet birlikten ayrılabilir.Nitekim Texsas ve 13 eyalet ayrılmak istiyor.
israil in badigardı
seyrettiğimiz amarikan filmlerinin çoğunda amerikanın çok güçlü yenilmez algısını hissettirme üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum.bi nevi psikolajik harekat gibi amerikan film sektörü. ve bu yüzden amerikayla bi çatışma olasılığını bile düşünmek istemiyoruz.türk ordusunu itibarsızlaştırma başlangıcı çuval olayı ile başlar ve bundan sonraki yurt içindede itibarsızlaştırma çalışmalarının da esin kaynağı olur. ve bu yüzden çekingen davranıyoruz diye düşünüyorum bu yüzden amerikan filmlerine bi denetleme getirilmeli. öyle her amerikan filmi elini kolunu sallaya sallaya türk ekranlarına gelememeli. amerikaya ekranlarımızda bu psikolajik savaş imkanı verilmemeli diye düşünüyorum.
Kan, göz yaşı, sömürü.
Hiç bir hükümranlık ilelebet sürmedi, sürmeyecek..
Bugünkü gazetelerden (04.09.2009) bir haber
Kabil'de ABD büyükelçiliğinde rezil görüntüler
04 Eylül 2009 Cuma 08:40Amerikalılar Afganistan'da alem yaptı. Kabil'de ABD büyükelçilğinde çekilen fotoğraflar skandalı gözler önüne serdi.Fotoğraflar, Taliban'ın güçlendiği, intihar eylemlerinin arttığı ve her geçen gün asker ölümlerinin gerçekleştiği Afganistan'daki durumun vahametini yansıtıyor.
Afganistan'ın başkenti Kabil'deki ABD Büyükelçiliği'ni korumakla görevli ArmorGroup North America adlı özel güvenlik şirketi çalışanlarının fotoğrafları ortalığı ayağa kaldırdı.
Elçiliği korumakla görevli güvenlikçiler fotoğraflarda votka içip çıplak olarak dans ederken ve birbirlerinin popolarından votka bardaklarıyla 'shot' yaparken görünüyorlar.
Fotoğraflarda çalışanlar arasında homoseksüel ilişki ibareleri de görülüyor.
.................................................................................
ONUN İÇİN DİYORUM Kİ;
.ABD = Ahlakı Bozulmuş Dangalaklar
Yüce rabbim sapıklıkta, zülüm ve işkencede, işgal ve tecavüzde haddi aşmış bu Amerikan toplumuna gerekli cezayı ver artık!
Sen ülkeni satarsan, onlar da alırlar...
...
Amerika'yı tanımak için şiir sayfamdaki
'Amerika'
isimli şiiri okumanızı olumsuz yada olumlu eleştirilerinizi bekliyorum.
1950'lerde,Türkiye'nın,küçük Amerika olacağına inanan yeni zenginler ve bir kısım küçük burjuva,Amerikan barı inşa edip kaçak viski içmeyi,(American way of life'ı yakalamak sanıyorlardı.Şimdi ise A.B.D'den nefret edenler,bıraksalar Büyükelçiliyin camlarına tırmanacaklar.
İşte Amerika gerçeği özet olarak;
AMERİKANIN İŞGALLERİ
Sistematik Kizilderili soykirimiyla baslayarak...
1898'de Meksika'yi isgal etti.
Ayni yil (1898) Küba'ya girdi.
1921 yilinda Nikaragua'yi isgal etti. Ulusal Muhafizlar adli ve basini Somoza'nin çektigi terör örgütünü kurdu. Anti-emperyalist direnisin basini çeken Sandino ve 300 kisiyi katletti. 40 yildan fazla sürecek bir terör devrini baslatti. Sabotaj ve suikastlar düzenledi.
1945'te Japonya'nin Hirosima ve Nagazaki kentlerine atom bombasi atarak bir anda 250 bin kisiyi vahsice öldürdü.
1950-53 yillari arasinda yüzbinlerce yurtsever Koreliyi katletti.
1954'te binlerce Guetamalaliyi öldürdü.
1955'te Endonezya, Laos ve Kamboçya'da çok sayida CIA operasyonu düzenledi.
1956-59 yillari arasinda Kübada 60.000 kisiyi, ABD'li danismanlarin ve Batista'nin birlikte yürüttügü operasyonlarda
katletti.
1961'de Küba'ya karsi Domuzlar Körfezi çikartmasini örgütledi.
1965'te isbirlikçi Suharto, 1 milyon komünist ve ilerici Endonezyaliyi katletti. Ayni yil Dominik'e parasütçülerini indirdi ve 10 bin Dominikliyi katletti.
1975'te Vietnam'dan kovuldugunda arkasinda milyonlarca ölü ve sakat birakti. ABD'nin Vietnam'da halkin üzerine attigi 638 bin ton bomba, II.Dünya Savasi sirasinda Avrupa ve Afrika'ya atilan toplam bombalarin yarisidir. Kisi basina asagi yukari 5 bomba atildigi söylenmektedir. Milyonlarca insan stratejik köylere sürülmüs, onbinlerce kadinin irzina geçilmis, yüzbinlerce insan sakat birakilmistir, Milyonlarca insan iskenceden geçirilmistir.
1970-75 yillari arasinda Kamboçya ve Laos'ta 1 milyon insani katletti
1973'te Sili'de CIA'nin düzenledigi darbe ile 30 bin kisi katledildi. Arjantin'de fasist generallerle yaptigi isbirligi sonucu 30 bin kisi kaybedildi.
1983'te Lübnan'a müdahale etti. 14 bin Deniz Piyadesinin katildigi operasyonda binlerce ilerici yurtsever Lübnanli katledildi. Ayni yil Lübnan'a ikinci bir müdahalede bulundu. Akdenizde eskiyalik yapan Amerikan 6, Filosuna ait savas gemileri Lübnan'a günlerce bomba yagdirdi.
Yine ayni yil Grenada'yi isgal etti. Yüzlerce ilerici ve yurtsever katledildi.
1986'da uluslararasi haydutluk örnegi sergileyerek Libya'yi bombaladi, bine yakin sivili katletti. Ülkeye ambargo uygulayarak deniz ablukasina basvurdu.
1989'da Panama'ya asker çikartti ve 5 bin Panamaliyi öldürdü.
1991'de Irak'in Kuveyt'e girisini bahane ederek diger emperyalist güçleri de ardina takarak Irak halkina karsi bomba yagdirdi. 100 binin üzerinde insani katlettigi bu vahseti iletisim kanallariyla tüm dünyaya resmen izlettirdi. ABD uçaklari Irak halkinin üzerinde 12 bin sorti yaptilar.
Somali'deki durumu bahane ederek yine diger emperyalist güçleri de pesine takarak ülkeyi isgale giristi.
- Iran'a karsi baslattigi ambargoyu yillardir sürdürüyor.
Latin Amerika'da ABD'nin bulasmadigi savas, katliam, insan haklari ihlali yok gibidir. Nikaragua'dan kaçan iskenceci, halk düsmani kontralari Özgürlük Savasçilari adi altinda Honduras'ta
üslendirdi ve silahlandirarak Nikaragua halkinin üstüne saldirtti. Birçok Latin Amerika ülkesinde de Ulusal Muhafizlar adi altinda Ölüm Mangalari'ni örgütledi, egitti, finanse etti, silahlandirdi ve halkin üzerine saldirtti.
Sadece 1946-1975 yillari arasinda tam 215 kez askeri gücüne basvurmustur. Ayni yillarda insanliga 19 kez nükleer silah kullanma tehdidini savurmustur.
(Alıntı)
Oktay Sinanoğlu, ABD ve İngiltere'yi anlatmış. İzlemenizi tavsiye ederim.
(? ile v arasındaki boşluğu kapatın.)
'Amerika, soykırımlara Kızılderilileri katletmekle başladı. Amerikalılar ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdı. Saldırılarda çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü. Amerika’nın Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attığı atom bombaları sonucu 135 bin kişi öldü. ABD’nin Vietnam’ı işgali ise 70 bin kişinin ölümüyle sonuçlandı. ABD son olarak Felluce’de 1500 sivili öldürdü. İşgal’den sonra ise, Irak’ta öldürülen toplam ıraklı sayısı ise 1 milyon’un üzerinde'
ölüüümmm! ! !
katledilen kızılderililer,terörist ilan edilen müslümanlar,aşşağılanan siyahlar, küfür,rap,hip hop,rock'in roll,caz,blues,soul,elvis,hollywood,spielberg,seks,eşcinsellik,uyuşturucu,kumar,seri katiller,western,john wayne,yahudi lobisi,atom bombası...ve karşınızda AMERİKA! ! ! ! ! !
Bir Cahit Külebi şiiri:
'bir çocuk ağlarsa dağ başında
gözyaşında amerika akar.
vurdularsa birini, kanı şorladıysa
bilin ki o kurşunlarda amerika var.
kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa
darağaçlarında amerika var.
ama biz yine de direneceğiz
sonuncumuza kadar.'
Savaşınızın şerefi yok.
Amerika Irak harbinde Türkiye’yi harbe sokmak için ne lâzımsa yapıyordu. Onun plânı Türkiye’ye göre idi. Türkiye’den çıkarma yapacak, Türkiye asker yığacak, Türk askeri ile beraber harp yapacak ve bu saha kolaylaşacaktı ona. Yani mânen istilâ edecekti. Amma Allah-u Teâlâ ne murad ettiyse o oluyor. Hasbünallah ve ni’mel vekil.
Türkiye harbe girmiş olsaydı çok büyük kayıp olurdu. Müslümanların nazarında bugünkü zulümlerin müsebbibi kabul edilirdi.
Bugün de İran’ı vurmak için hazırlık yapıyor. Ve yine Türkiye’yi kullanmak istiyor.
Şimdi bir temsil arzedelim.
Amerika Türkiye’ye diyor ki: ‘Arabacı tekerleğini versene! ’, ‘Ben ne yapayım? ’, ‘Sen sürt! ’
Hep ister ki Türkiye’yi hem bölsün, hem harbe soksun. “Sen sürt, ben yaşayayım” diyor. Türkiye kuvvet bulmasın parçalansın. Çünkü Türkiye’yi büyük görüyorlar. Türkiye içinden çökük amma, onlar büyük görüyorlar, parçalayalım diyorlar. ‘Yunan yutsun, şu yutsun, bu yutsun kâfir yutsun! ’ diyorlar. Allah’ım korusun, Allah’ım korusun, Allah’ım korusun! O koruyor zaten. İç düşman dış düşman.
Kâfirden müslümana hiçbir zaman fayda gelmez. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde, onların birbirleriyle dost olduklarını beyan buyuruyor.
“Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır. Şüphesiz ki Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez.” (Mâide: 51)
İslâm’a ve müslümanlara olan kinleri hiç sönmemiştir. Özellikle Türkler’e karşı ayrı bir garezleri vardır. Zira tarihte Allah-u Teâlâ en derin galebeyi İslâm’a vermiş. Asr-ı saâdet’te ve Osmanlı Devleti zamanında. Geçen ayki dergimizde bu konuyu uzun uzadıya izah etmiştik.
Hiçbir sınır tanımayan açgözlülüklerini tatmin uğruna giriştikleri ifsat ve sömürgecilik gayretlerinin önündeki en büyük engel daima İslâm milletleri ve bilhassa Türkler olmuştur.
Nitekim geçen ayki dergimizde “Batı Bizi Neden Sevmez? ” başlığı altında izah edilen 10 maddeyi sıralayan Prof. Neumark’ın son tespiti şuydu:
“Sizler milli kimliğinize dönerseniz Avrupa’nın medeniyeti ve refahı yıkılır. Ama batı size bu imkânı vermez.”
1930 yılında Hitler’den kaçarak Türkiye’ye sığınan bu yahudi profesör bunu söylüyor.
Her ne kadar bu yahudi profesörü böyle diyorsa da;
Allah-u Teâlâ murad ettiği zaman bir ıslâh edicisini gönderir ve eski duruma getirir. Bu halka bırakılmaz, Hakk’ın işidir.
“Ey mülkün sahibi Allah! Sen mülkü kime dilersen ona verirsin, kimden dilersen ondan alırsın. Kime dilersen ona izzet verirsin, yükseltirsin. Kime dilersen ona zillet verirsin, alçaltırsın. Hayır senin elindedir. Sen her şeye kâdirsin.” (Âl-i imrân: 26)
Binaenaleyh hasmımızı tanımamız ve çok uyanık olmamız icabediyor. Zira Amerika olsun, Batı olsun bu İslâm milletini silâh ile yıkamayacağına kani olduktan sonra yaklaşık 300 yıldır Haçlı seferlerinin şeklini değiştirmiş, öncelikle iç bünyemizi ve manevî değerlerimizi bozmak ve yıkmak için sinsice çok büyük bir gayret içerisine girmiştir. Bu veçhesiyle Haçlı seferleri büyük bir kin ve vahşetle devam etmektedir. Her türlü işkence vahşet yöntemini insan bedeni üzerinde pervasızca uygulayan Batı ülkeleri, benzer bir vahşet ve yok etme duygusuyla bizim dini ve manevî değerlerimizi, millî duygularımızı yıkmak, parçalamak için elinden gelen her yolu kullanmaktadır.
Nitekim hususiyetle şu günlerde bütün dünya ibresini Türkiye’ye göre ayarlamaktadır. Zira Türkiye Amerika’nın yanında hareket ettiği zaman Amerika’ya diş bileyecek kuvveti kendilerinde görmüyorlar. Türkiye Amerikan boyunduruğundan kurtulabilmiş olsa, akıllı bir siyasetle Amerika’dan rahatsız olan birçok ülkenin maddi, manevî desteğini göreceği kesindir.
Amerika bir plan çeviriyor, ancak ona da kalacak değil!
Tarih boyunca bir iniş bir çıkış olmuş. Öyle murad etmiş. Bir galebe, bir mağlubiyet, bir galebe bir mağlubiyet... Bu mülkün padişahı bir tane, başka yok. Ve yarın da göçüp gideceğiz. Nereye? Murad ettiği yere. Murad-ı ilâhî ne ise o olur. Mülk O’nun çünkü.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyur ki:
“Biz o sevinçli ve kederli günleri insanlar arasında (bazen lehe bazen aleyhe) döndürür dururuz. Bu da Allah’ın, ihlâslı ve azimli müminleri ayırt etmesi, içinizden şehidler edinmesi içindir. Allah zâlimleri sevmez.” (Âl-i imrân: 140)
Binaenaleyh Amerika’ya da kalacak değil.
amerika dünyanın en mikrop ülkesi amerika bana kan nefret zulüm kin ve namussuzluğu hatırlatıyor
yerin dibine girecek olan bir ülke
Nefret ediyorum! ! !
Enstitülerinde yaptığı toplantılar ile Türkiye'nin geleceğini karartmaya çalışan, dünyanın barış güvercini..!
İkili oynadığını artık bilmeyen kalmadı, siyaseti çok derinden ve planlıca..!
İçimizde ki, makam ve mevki düşkünü, lüks hayat için gözünü bile kırpmadan vatanını satacak türden insanları kullanarak pek âla memleketimizi bitirme eğiliminde...
Uyanmanın vakti geldi artık diyiyorum..
Beyaz Adam
Beyaz adam
küçücüktü ilk geldiğinde
ve oturmaktan
bütün kemikleri sızlıyordu
büyük teknesinde
Beyaz adam
kızılderililerin sunduğu yiyeceklerle beslenip
topraklarına uzandığında büyüdü
bulutlar arasında
barış içinde yaşayan
manitu yerine
tapmamızı istediği de
işkence görüp
çarmıha gerilen
bir ölüydü
Beyaz adam
özgürlük adına
dev bir kadın heykeli dikti
doğu denizinin kıyısına
ve her gece
altında dans ettiğimiz yıldızları
bayrak diye tutsak etti
bir bez parçasına
Beyaz adam
özgürlük gibi adaleti de
bir kadın heykeliyle simgeledi
ama elinde terazi tutan
zavallı kadın
gözleri bağlı olduğu için
kendisine tecavüz edenin
kim olduğunu göremedi...
Sunay Akın
bu gidişle bedenimize sahıp olabılırsin,belki ruhumuza asla...düdük
gidişi dert, dönüşü dert.
her yerde aramalar.
her şey problem.
amerikalıların dışında herkez ikinci sınıf vatandaş.
yazıktır yahu.
Abdullah Öcalan'ı yakalayan süsleyen püsleyen..Paketleyip bize veren devlet...Ondan sonra bize kıçıyla gülen devlet...
bişey çağrıştıramaz.. biliyorum bizimde amerikaya kuşbakışı bakıp krokisini çizeceğimiz günler var.:DD
kim demiş amerikalılar salaktır, gerzektir diye
kim demiş hayatlarının yarısını tv izleyip hamburger yemekle geçirir
geri kalan yarısınıda obezizteyle mücadele ederek geçirirler diye
kim demiş bu millet gerzek tv programları izlemekten aptallaşmıştır
bu yüzdende dünyadan haberi yoktur diye..
söyleyin bakalım bütün bunları kim demiş? ?
kim demişse eğer izlesine utansın bakalım
bknz:
Amerika’nın keşfi yalanı
Avrupa’nın aslında epeyce geç kalmış “keşifler çağı”, Kristof Kolomb’un Hindistan’a gitmek için yola çıkıp tesadüfen Amerika’yı keşfetmesiyle başlatılır ve amacı, dünyayı tanımak ve dışa açılmak gibi masum sebeplerle açıklanır. Oysa gemide tuttuğu seyir defterinden gerçek niyetini öğrenmek mümkündür Kolomb’un: Tutsak aldığı yerlileri çalıştırarak elde edeceği altın ve gümüşleri gemilerle Portekiz’e getirmek ve “kâfirler”in, yani Müslümanların elindeki kutsal toprakları ele geçirmek. Bunu bir Haçlı seferiyle gerçekleştirmeyi düşlüyordu masum kâşifimiz. Kolomb’un, Müslümanların bulunduğu ülkelerin doğusunda bulunan efsanevî Hıristiyan Kral Prester John’un yardımını sağlamak ve böylece bir sandviç harekâtıyla İslam tehdidini bertaraf etmek üzere Hindistan’a gittiğini de okuyunca mesele iyice çetrefilleşiyor.
Bu yalanın bir başka boyutu da şu: 1492, Amerika’nın keşif tarihi değil, sonradan “Amerika” adı verilen toprakların işgal tarihidir. Zira Amerika, Kolomb’dan yüzyıllar önce Vikingler tarafından keşfedilmiş, bazı Müslüman gemiciler Güney Amerika’ya gidip gelmiş, nihayet son ortaya atılan iddiaya göre ise Çinli bir Müslüman olan Zeng He, bu defa Çin’den yola çıkarak Amerika’ya ulaşmıştır. Velhasıl Kristof Kolomb, Amerika’nın ilk değil, son kâşifidir.
felaketin habercisi
bence amerika katil bi ülke ve sömürgeci bi devlet sırf dünyayı ele gecirmek icin kendi insanını bile öldürebiliyor bu kadar katil bi devlet asık mahzununin siirinde dedigi gibi katil amerika