benim hiç sapanım olmadı anne,
ne kuşları vurdum,
ne de kimsenin camını kırdım...
çok uslu bir çocuk değildim ama,
seni hiç kırmadım, hep boynumu kırdım.
ben hayatım boyunca
bir tek kendimi vurdum! ..
..
İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum.
Acı nedir
Tatlı nedir... bilmezdin
..
Uçtum ateş üstüne
Dağlansın diye sızım
Sorma halim ne olur
Yoruldum anlamsızım
Yağmur doldu içime
Acım sigarasızım
..
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.
Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?
Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?
..
Sahi senden mi doğdum anne
Yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken
bir insandan mı doğar bir çocuk
Anne senin yüreğin taş olsa dayanır mı
Kuş olsa çiçek olsa gündüz olsa
Kırılmaz mı acıdan bir sap menekşenin boynu
..
Kan ter içinde gece
Kan ter içinde her yanım
Her yanım bu gece vurgun içinde
Kurşun yemişim, sürgün yemişim
Bu sana ilk gelişim
Vur emriyle düşmüşüm kapına
Düşmüşüm kucağına, bu yara sıcak ana
..
Anne ben senin oğlunum
Kanayan bir yurdum var
Anne ben senin oğlunum
Sönmeyen bir umudum var
Ellerimi tutma ne olur
Beni ağlatma ne olur
..
Çocuk fahişe
şehvetin aynasında
kutsal masalını arıyor
yüzündeki sahipsiz spermler
çocukluğundaki ilahilerin serinliğini taşıyor
Yaşı yok fahişe
..
hâlâ porsuk kenarında türer dumanım
al sevgilim anne ol bununla
kapılar gıcırdıyor öfkesi geriliyor kınımın
das kapital kadar incesin
görüyorum ellerini
vadide kurtlar annem ölüyör
..
Anneye karşı gelmeyelim,
Nergis çiçeği gibi,
Ne güzel kokarlar,
Ellerinde çiçek çok güzel durur.
..
-acizim / anlatamam şiirler de k/aldırmaz
her gün bir anne doğar içimde-
gözlerimi alan güneş
seni görmek için geceyi bekliyorum
ardında bir dolunay bırakıp gitme
..
Seni anlatmak zor, yazmak zor seni,
Bin kalem bir olsa yazamaz Anne!
Gölgen göğe yansır taze ve yeni,
Ressam bu düğümü çözemez Anne!
Mevla’nın cenneti ayak tozunda,
Sensiz ebabiller uçamaz Anne!
..
Bir sabah uyanıyorum zamansız, yine yoksun sen yanımda
Yastığıma hayallerim düşmüş ve inci, inci gözyaşlarım
Geceyi düşündüm bir kez daha
Kokun vardı sanki odamda ve son hediyen masumiyetin çiçeği beyaz güller..
Kurumuş da olsalar inan ki hala başucumda
Yokluğun yağmurlara yazı yazmak kadar zormuş meğerse biliyor musun?
Boğazım düğümleniyor işte, yine bir seher vakti yaşıyorum
..
topu topu sadece altı kardeştik
çok fazla der gibi bakmayın bana
zaten ikisi erkence gitti
yalnız dördümüz dünyada şimdi…
annemiz ne zahmetle büyüttü bizi
zor-kolay demedi okuttu bizi
..
Alıp götürseler beni
geçmiş zamana
götürseler beni
çocukluk yıllarıma
bıraksalar annemin
sıcak,şefkat dolu kollarına
mabedimdir onlar benim..
..
Bir düş gördüm geçenlerde,
Bir ateş topu vardı orta yerde.
Etrafındaki dört er
Şehit olacaklardı göz göre göre...
Yırtıcı bir aslan kesildi İbrahim
Bir baba şefkati ve çevikliği ile
Aniden attı kendini bombanın üstüne.
..
Oyuncak sepetine bırakalı oyuncaklarımızı
Kılıfından çıkartıp
Silahlar tutuşturdular elimize
Sevincin şafağı sökmeden
Kan damlattılar beyaz gülümüze
Anne, öyle bir yerdeyim ki
..
Gönlümün ışığı, gözümün nuru,
Karanlık dünyamın çırası anne
Seni görmek bana verir huzuru
Şefkat ve merhamet deryası anne.
Benim üzerimde çok senin hakkın
Fermanı da budur. Cenabı Hakkın
..
gözlerin yollarda mı kaldı?
çok mu bekledin beni?
senin için derledim
gönül bahçemin en güzel güllerini.
şu beyaz güller anneciğim
geride bıraktığın tertemiz gençliğin
..
Yıllar sonra niye çıktın karşıma?
Kurduğum dünyayı yıktın başıma
Gündüz hayalime gece düşüme
Her zaman girerdin hiç çıkmadın ki
Ana sözcüğü idi dilden düşürmediğim
Rüyama girmendi bir tek dileğim
..