Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ümraniye Belediyesi Şiir Yarışması

Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?

Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Bazen, yağmurlu havalarda bulutun Ardına gizlenen güneş gibi...
    Dudağında sükuta uğrar kelimeler.
    Gözlerinden dökülür...
    Aslı Birer

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Doğru tespit bir yanım pamuk kadar yumuşak ama yerine göre de sert çıkışlarım vakidir:))
    Ne yapalım sayın Turhan. İnsan herkese her konuda her şey için hoş şeyler söylememeli bu onu kandırmak olur ki bana göre bu türden davranışlar sahte ve insana yapılacak en büyük kötülüktür.
    Bir de benim gibiler vardır işte yağdanlık olmayı beceremeyen, dokuz köyden kovulanlar...))) doğruculuk yaşam felsefesidir. (patavatsızlıkla karıştırılmamalı) bu çizgiye dikkat edilirse en doğru yaşam şeklidir bence. Hem onuncu köy daima bulunur.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Daha çok şey varmış baba-kız birbirinize vereceğiniz... Ama "Pehlivan" erken göçmüş bu dünyadan. Aydınlıklar içinde yatsın :(((

    ... PEHLİVAN 3'e dair:
    O yaş için ağır sayılabilecek uğraşlar vermişsiniz. Ve o uğraşlar bugünkü kişiliğinize yön vermeye başlamış.

    Nereden mi çıkardım bunu?
    Mesajlarınızdaki tatli sert havadan :))

    Saygılar...

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Pehlivan ve pamuk şekeri için zamanın aydınlık gündüzleri güneşli, geceleri yıldızlı günler başlamıştı. Küçük yaşına rağmen anne ve babasıyla arkadaş gibi evin eksikleri ve yapılacaklar listesinde onlarla birlikte fikirler sunup kabul ettiren kararlar almasına imkan sunulan ve uygulamasında yardım istenen evin otoritesiydi sanki.
    Bir gün anne ve babasının konuşmalarına istemeden tanık oldu bizim pamuk şekeri.
    Baba; hanım bize bir şey olursa sence bizim kız hayatını idame ettirebilir mi?
    Anne; aşkım, bu bizim kızımız var ya orduyu yönetir der birlikte gülmeye başlarlar.
    Anne; hem bunları neden şimdiden düşünüyorsun daha çok genciz, inşallah yavrumuzun yuvasını da kuracağız hem sen sporcu adamsın sağlığın yerinde boşver şimdi bunları güzel günleri düşünelim.
    Baba gülümseyerek; daha dün gibi hastahanede kucağıma verdikleri gün, hemşire ve doktorlarla gülme krizine girmiştik dikişlerin patlayacak diye “güldürmeyin Allah aşkına!”diye bağırıyordun.
    Zeynep hemşire; bu nasıl bir çocuk saçları pembeye dönük kızıl, nadir rastlanabilecek bir renk ve bonus gibi dört kilo ağırlığında sanki bir aylık bebek, gözleri fıldır fıldır bakıyor. Hepimiz gülme krizine gitmiştik.
    Ben onu kucağıma alırken hem gülüyorum hem de; “ Allah’ım bu nedir böyle pamuk şekerine benziyor dedim ya,
    Anne; evet o günden sonra hep öyle kaldı çocuğumun adı...
    İyi ki de döküldü o saçlar deyip neşeyle karı koca sohbetlerine devam ederken küçük kız odasına geri döner.çünkü
    Hummalı bir çalışma yapmaktadır.
    Günlerden cumartesiydi, dışarıdan evin bahçe tarafından çocuk sesleri gelir, dışarı çıktıklarında tiyatro salonuna benzer hitonglardan koltuklar beyaz perde ve çocuk alkışlarıyla karşılaşırlar şaşkınlıkla bir köşede oturup olanları izlemeye başlarlar. Mükemmel bir taklitle sesler duyulmaya başlar. Hacivat ile Karagöz oyunu beyaz perdede sanki profesyonel gölge oyunu oynuyordu. Karı koca oyunu sonuna kadar izledi ve oyunun sonunda onlarda çocuklara eşlik ettiler. Kızları bulundukları yerde tiyatroya gidemeyen arkadaşlarına tiyatro kurmuş ve çokta başarılı olmuştu.
    Anne; yine tedirgin misin? Sorusunu sorar pehlivana?
    Pehlivan; kahkaha atarak hayır der.
    Semtte ne kadar ipek halı tezgahı varsa renklerini pamuk şekeri koyardı.
    Çünkü; küçük kız bir gün tanıdıklarıyla Hereke’ye halı satmaya gitmiş kadıncağızın halısı çok ucuz satılmış ve gittikleri her satıcı halının renklerinin orijinali olmadığını söylemişti. Bu olay pamuk şekerini çok üzmüştü daha sonra ipek halı örneklerini araştırıp orijinal renklerini not almış ve annesine de kadınlara; bundan sonra halıların renklerini kendisinin belirleyeceğini söylemesini istemiş, kadıncağız onca işinin arasında yardımlar alarak kızının isteğini duyurmuştu. Ona inananların halılarının yüksek fiyatlarla satıldığını duyan herkes artık küçük kızı çağırıp ondan yardım almışlar ve iki yıl gibi zaman diliminde herkese çok basit olan ve yapılması gereken her şeyi öğretmişti.
    Günler geceler aceleyle akıp gitmektedir...
    Pamuk şekeri artık dokuz yalındadır, bir sabah yine neşeyle mutfağa gider çayını demler babası uyanmamıştır onu uyandırmak için odanın kapısını çalar, her zaman söyledikleri şarkıyı söylemeye başlar odanın kapısında... “ Atatürk Atatürk canımdasın her zaman yanımdasın.” Odanın kapısını aralar, genç adam zorlukla yerinden doğrularak kızına doğru yürümeye çalışır ama olduğu yere yığılıp kalır pehlivan. Küçük kız elinden gelen her şeyi yapar ambulans gelir doktorların tüm çabaları boşunadır. Ölüm saati: 09.00
    Dünya durmuş artık dönmüyordu, bütün renkler solmuş, bahçe çöle dönmüş, kuşlar susmuş küçücük yüreği donmuştu...
    Ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    PEHLİVAN 3

    Çocuk yüreği nasılda sevinçle çarpıyordu. Sarıya dönük saçları ve griye çalan mavi gözleriyle bir de oldukça hareketli sempatik oluşuyla ailenin maskotu, minik sevimli cücesiydi adeta. Neredeyse o günlerin tüm şarkılarını ezbere bilir ve söylerdi. Okula başladıktan sonra küçük kız sessizleşmiş içine kapanmaya başlamıştı. Kısa sürede ondaki bu değişiklik herkes tarafından fark edilir ve sevgili babası öğretmeniyle görüşmek için okula gider.
    Baba, derdini küçük kızın öğretmenine net bir şekilde anlatır.
    Öğretmen: maalesef kızınız arkadaşlarıyla uyum sağlayamıyor derste söylediklerimi yapmıyor. Dersi dinliyor ama soru sorduğumda cevap vermiyor. Teneffüste bir köşeye çekilip ağlıyor. Ben de sizi çağıracaktım.
    Öğretmeni küçük kızın doktora götürülmesini uygun görmüştü.
    Pehlivan oradan çok düşünceli ve üzgün olarak ayrılır.
    Eşiyle konuşurken, küçük kız her şeyi duyar.
    Baba vakit kaybetmeden şehrin en iyi doktoruna minik kızıyla birlikte giderler. Bir de kızda gözlerinde tuhaf bir tik başlamıştı. Doktorun hemen dikkatini çekmiş olacak ki: ne zamandan beri bu göz kırpmalar var? Diye sorar; baba üzgün bir ses tonuyla; okula başladıktan sonra olduğunu ve diğer sorunları da anlatır.
    Dışarıda beklemekte olan küçük kızı doktor içeriye çağırır ve konuşmaya başlarlar.
    Uygun bir dille bir süre konuşurlar
    Konuşma ilerlerken
    Doktor: sen çok akıllı bir kızsın öğretmeninin söylediklerini de dinliyor musun? Sana neler öğretiyor?
    Pamuk şekeri: hayır cevap vermek istemiyorum.
    Doktor: bana nedenini söylemek ister misin?
    Pamuk şekeri: hece yapmamı istiyor ben onları zaten biliyorum.
    Ama arkadaşlarım bilmiyor ben çok sıkılıyorum.
    Derken, çocuğun iyice gerginleşip gözündeki tiklerin sıklaştığını görür doktor.
    Sonra bir takım testler uygular.
    Onları şehrin tam teşekküllü devlet hastanesine yönlendirip orada bazı testlere tabi tutulmasını ister. Oradan ayrılırken pehlivan;
    Kızım, seni çok seviyorum, korkmak yok bizi daha büyük bir hastahaneye gönderdi doktor amca bu senin iyiliğin için, der.
    Küçük kız: korkmuyorum pehlivan merak etme hadi beni uçan salıncaklara götür, der ve kocaman bir kahkaha atar. Onun bu hareketi babasını çok rahatlatmıştır.
    Oradan doğruca lunapark’a gider baba kız.
    İstediği gibi salıncaklara binmişler...
    Pamuk şekeri salıncak hareket eder etmez hıçkırıklara boğulmuştur. Başına ne geleceğini kestirememekte aslında çok korkmaktadır ama babacığı üzülmesin diye o gün ağlarken gülmeyi öğrenmiştir... Birkaç gün sonra hastahaneye giderler testler yapılır. Bazı testlerin raporlanması birkaç gün süreceği bilgisini alırlar ve günler sonra pehlivan sonuçlarla birlikte müthiş bir telaş ve endişeyle doktorun yolunu tutar.
    Doktor: kızınız özel bir çocuk, uyumsuzluğu, huzursuzluğu, kendisi gibi olmayan çocuklar ile aynı seviyede zorlandığından kaynaklanıyor.
    Mesela kızınızın okuma, yazma, matematik seviyesinin 4. Sınıf seviyesinde olduğunu biliyor muydunuz?
    Baba; okuyordu yazabiliyordu ama bu derece olduğunu anlayamadık.
    Küçük kızın hayatı değişmeye başlayacaktı yapılması gereken her şeyi doktor anlatmıştı.
    Günler sonra;
    Pamuk şekeri artık özel bir okula başlamış günden güne eski neşesine kavuşmuş gözlerinde oluşan tik geçmişti.
    Pehlivan küçük kızını bir kere daha hayata geri kazandırmıştı...
    Sanki tek başına yürümesi için hazırlar gibi...

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Teşekkür ederim Turhan bey, okuduğunuz ve takibiniz için. O dünyanın en iyi babasıydı elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Pehlivan 1 ve 2'yi takip ediyorum.
    Baba kız arasındaki ilişkiye hayran oldum.
    Orada baba-kız değil, iki arkadaş görüyorum.

    Helal olsun o babaya ki küçücük bir cana arkadaşlık bilinci vermeyi başarmış. Ve helal olsun o csna ki küçücük yaşına karşın verileni almasını bilmiş.

    ... Devamını.bekliyorum.

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    PEHLİVAN 2

    Küçük kız çok mutluydu baba ve kızın yaşayabileceği en güzel anıları biriktiriyordu aklında ve yüreğinde. Ayrılık vaktinin geldiğini bilmeden yüzünde mutlu bir tebessüm ile uykuya dalmıştı bile.
    Sabah ışıklarını penceresinden gözlerine indirince her zamanki gibi neşeyle uyanıp yatağından kalkıp doğruca mutfağa gitti.
    Annesi her sabah evden erken çıkardı çünkü çalışıyordu. O bir akademisyendi her sabah küçük kız babasının çay içmeyi çok sevdiğini bildiği için hemen çayı demlerdi. O sırada babası uyanır birlikte şarkılar söyleyerek omletler pişirir, sevdiği her şeyi yaparlardı.
    En çok sevdiği şarkı;



    Onlar muhteşem ikiliydi şarkılı türkülü kahvaltı şölenleri bitince baba işine giderken küçük kızını da okula bırakırdı.
    Hafta sonları evlerinin arka tarafında cennet gibi bir bahçeleri vardı. Bahçenin içinde her çeşit meyve vardı orada ailenin diğer fertleriyle;
    Babaanne, dede
    Anneanne, dede
    Kardeşler çok büyük bir kır sofrası kurulurdu, güneş o gün başka parlardı üzerlerine, adeta gülümsediğini hissettirdi. Serçecikler binbir notalı serenatlarıyla eşlik ederken, kelebekler en güzel renkleriyle uçuşurdu masanın etrafında. Sanki bir yolcuyu uğurlar gibi...

    Devam edecek.

  • Aslı Birer
    Aslı Birer



    RAMAZAN KİMİLERİNİN YÜREĞİDİR.
    Işıklar içinde uyusun Allah’ın rahmetine kavuşan tüm babalar.

    Kısa kısa hikayeler yazacağım fırsat buldukça burada, dileğim çokça okurum olması.



    PEHLİVAN

    Kentin saygı değer ailelerinden birinin yedi çocuğundan biriydi namıdiğer pehlivan çocukluğu ve gençliği kendisinden dinlediğim kadarıyla atik, hareketli, çalışkan bir öğrencilikle geçmiş liseden sonra spora olan merakı onu güreş sporuna yöneltmişti, şunu söylemeden geçemeyeceğim bulunduğu çevrede en iyi dama oynayan kolay kolay yenilmeyen zekice bir adammış... günler ilerlemiş delikanlı evlenmiş güzel bir yuva kurmuş çok sevdiği güreş sporu müsabakalarında boy gösterir olmuş semtin bıçkın, bir o kadar da yakışıklı delikanlısı. Sayısız müsabakalara katılır, madalyalar kazanır, dünya üçüncülüğü kazandığı bir maçta ne yazık ki elim bir kaza sonucunda sakatlanarak o çok sevdiği güreş sporunu bırakmak zorunda kalır. Günler geçer ama bir de ona sorun, ne acıdır ki en sevdiği spordan ayrı kalmak zorundadır artık... hayatını idame ettirmek için bir fabrikaya girer orada yönetim kadrosunda görev yapmaya başlar... fakat genç adam bir türlü mutlu olmuyor günden güne sinirli bir adama dönüşüyordu. Bir gün hayatında ani bir değişiklik yaparak antrenörlük yapmaya karar verir. Milli güreşçi olduğu için lisansları olan genç adam gerekli bütün işlemleri yaparak, ivedilikle spor akademisinde hoca olarak işe başlar... ayrıca devlet spor salonunda sporcular yetiştiriyor kendisi gibi mükemmel öğrencileri şampiyonluk yolunda canla başla çalıştırıyor bu spora gönül veren geçler onun öğrencisi olmaya can atıyordu. Babacan bir adamdı pehlivan, sadece mesleki bilgilerini aktarmıyor öğrencilerinin özel sorunlarıyla da ilgileniyordu... Spor camiasının Hulisi Kentmeniydi diyebilirim onun için, genç adamı başka bir sürpriz daha bekliyordu o günlerde her şey yavaş yavaş yolunu alıyor daha güzel oluyordu. Bir gün iş çıkışı evine geldiğinde eşi ona çok güzel bir karşılama hazırlamış.
    -Hayırdır hanım bu ne özen doğum günüm de değil.
    - bugün de güzel bir gün bugün sevgili eşim çok müjdeli bir haber aldım...
    - meraklanmış güzel adam
    Hadi ama söyle artık diyerek gülümsemiş
    - bugün tahlil yaptırdım, bizim bir bebeğimiz olacak.
    - büyük bir sessizlik olur salonda
    Ve sessizlik pehlivanın; ne yani şimdi ben baba mı oluyorum! nidasıyla yankılanır.
    Günler çok çabuk akıp geçer çok mutlu birliktelikleri olan bu iki insanın dünya güzeli bir kız çocukları olur.
    Dürüstlüğü ve çok adil kişiliğiyle nam salan Namıdiğer pehlivan kızını da kendisi gibi yetiştirmiş vatan sevgisini de yüreğine nakış nakış iğne oyası gibi işlemiş... ona her dokunuşunda: pamuk şekerim seni bilmeden inciteceğim diye çok korkuyorum içim titriyor.
    Küçük kız babasına hayranlıkla bakar
    - babacığım, benim pehlivanım ben senden hiç incinmedim hem sen benim babamsın hep gülecek değilsin hata yaptığımda kızacaksın ben hiç incinmem sen merak etme der yanağına kocaman bir buse kondurur.
    Küçük kız henüz yedi yaşındadır babasıyla antremanlara gidiyor onunla spor yapıyor... notlarını dahi o tutuyordu...
    Yolda yürürken sürekli önlerini birileri keser hal hatır sorardılar. Çevresinde tanınmış, kişiliğinin mükemmel oluşuyla takdir toplayan benim babam! işte o benim babam!.. onunla ne kadar övünsem az gelir. Bir defasında beni denemek için evden çıkarken yere 5 lira düşürür, pehlivan akşam eve geldiğinde hiçbir şey sormaz.
    Akşam yemeği yenir
    Çay içecekleri salona giderler,
    - günüm çok yorucuydu siz neler yaptınız?
    Anne; her zamanki işler bey
    Küçük kız; üzgün bir ifadeyle babasına ağlak gözlerle bakıyordu
    Pehlivan; pamuk şekerim sana ne oldu yoksa annen azarladı mı? Diyerek saçını okşar ve kızını öper koklar ama o hala üzgündür.
    - hanım bu kıza neler oldu acaba derken zaten anlamıştı sebebini...
    Küçük kız yerinden kalktı, babasına beş lirayı uzattı ama yere bakıyor babasının yüzüne hiç bakmıyordu...
    Babası tebessümle yüzüne baktı onu öpüp kokladı.
    üzülme benim küçük kızım, sana güvenmediğinden değil, güvenimin boşa çıkmayacağını görmek istediğim için yaptım...
    küçük kız; peki babacığım senin bana öğrettiklerini hiçbir zaman unutmayacağım.
    Baba; sana çok değerli bir elbise giydirdim üzerine iğreti kumaşlar olmaz artık ben de bundan eminim diyerek onu yatağına yatırır.
    ...ve
    Herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli der şimdinin genç, geçmişin küçük kızı... çocuk doğurmak mıydı? Yoksa onu yetiştirmek mi asıl mesele... toplumlar bozuluyorsa sosyal normlar artık değişmiş gereğinden fazla esnemiş ve ortada hoş olmayan yaşam koşulları oluşmuşsa, saygısızlıklar böbürlenme vasıtası olmuşsa kendimizi sorgulamanın zamanı gelmiş çoktan geçmiştir bile diyor gerçek baba kız ilişkisini anlatan hikayem burada bitmese de... dürüstlüğün aptallık sayılmadığı güzel günler görmek dileğiyle burada bitirmek istiyorum.

    Aslı Birer

  • Önder Akın
    Önder Akın

    NEFESİM PEŞİNDEN GİTTİ


    yabancın mı oldum sevdiğim bir anda
    çatı bildiğim evim nerde şimdi
    gözlerin bahçemdi yıkık şimdi
    bizi böyle ne bitirdi neden yokken

    affetsek birbirimizi silinir mi izi
    kovdum kalbimi affetsen de affetmem
    kim saracak yüreğini
    gözümde düşürürüm şimdi kendimi

    bize bu uzaklık dokundu bilirim
    ömrümden ömrüne ömür katarım
    hiç affetme beni yüreğim mezarın şimdi
    zor oldu acıdı nefesim peşinden gitti


  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Lodos, ıpılık estikçe yüzüne
    Nefes nefes sevda kokarım
    Konarsa dudağına usulca buse
    Sılaya esen, o rüzgarda ben varım
    A.B

  • Seval Seviç
    Seval Seviç

    Yaşamak arzusu sönmüş bir ışık
    Aklım başımda değil ruhum karışık
    Kollarımda hayallerimin solmuş cesedi
    Bir martı çığlığında yankılanır matemi
    Sığamadım sığmıyorum dünyaya
    Bir anne sıcağı sarılırsa boynuma
    Şifa olurmu dersin
    Yakutsk da donmuş ruhuma...

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Kardeşliğe naçizane şiirimle bir atıfta benden güne ve ruhu, gözü, gönlü aydınlık olan herkese gelsin bugün:)

    Teşekkür ve saygılar benden size gelsin Turhan bey.

    Vakit oldukça geç
    Gün akşama çalmakta,
    Havada hasret kokusu var,
    Kimileri bahara, kimileri vatana,
    Kimileri, anne babaya,
    kimileri bir yudum mutluluğa.
    Havada menekşe renkli özlemler var Yağmur olup yağan, kar olup üşüyen. Havada matem var matem! papatyalardan taşan,
    Bahara hazır ama üzerinde çiy -tanelerinden şeffaf acılar.
    Havada zümreler var.
    Elmas elmas her yanı
    -herbir gözden düşen zümreler sarmış
    Havada menevişler var, kirpiklerden -süzülen menevişler var.
    Havada kuş sesleri var, hiçbir dile -uymayan kuş sesleri var.
    Biçim birimi sevgi,
    Notalarında tüm kulaklara hoş seda ile.

  • Önder Akın
    Önder Akın

    İMKANSIZLIĞIN TA KENDİSİ

    Sözcüklerini kaybettim
    silindi alfabem
    beni bulur yaprak dökümü mevsimlerin
    gri tonları bulur gecenin
    şifa niyetine gelir bende
    bu zulüme dönük gülüşlerin

    taşısam aklımı şimdi senden
    ancak bu hızlı bir intihar olur sevdiğim
    hep geride saklıyken cam kırıkları hatıraların
    süresi her defasında diğerlerinden daha uzun olan
    bekleyişler
    sana varabilmek için
    zor demeyeceğim imkansızım
    çok zor

    hep nergis mahallesi
    hep karanfil sokak
    her geçiş bütün raslantıları umarak
    mutluluk işte
    seni umut ederek değmediğin yerde
    şuursuzca seni düşlemek
    bu bizim mutlu olma şeklimizdi
    güzel sözcüklerle
    pelte olurduk
    sonra
    devirirdi zaman gece yarısını
    çok daha yorardık aşkı külkedisi

    belli belirsiz gözümün değdiği her yer
    senin kumsalın oluyor şimdi
    bütün dillere çevirdim özlemlerini
    özlediğinde “gözlerini semaya çevir
    çatı dediğin evimize” demiştin
    gözlerim asılı kaldı
    bu hiçbir yere ulaştırmasa da bizi
    uzakta birlikte yaşama biçimidir işte

    hakiki bir kaybediş
    hakiki bir gözyaşıyla daha da palazlanır
    kir pas içinde kalsa da beden
    gırtlağa kadar saplantı olur aşkın sevdiğim
    başını düşlediğimde
    aşkın öfkesi bulur her mart öncesi

    üstümde en büyük ceza
    hep umut gelebilme ihtimalin
    ama kötü bir ayrılığın pençesi değildi bizimkisi
    imkansızlığın taa kendisi

    ne kötü nazarlar ne büyücünün sihri
    kimse kaldıramaz bu kaderi
    benim yerimde kırgınlığım belli
    imkansızlığın ta kendisi




  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Büyük Ozan VEYSEL Baba'nın anısına...



    Aşık Veysel paylaşımı için Aslı hanıma teşekkürler...

  • Aslı Birer
    Aslı Birer




    Yastığım kuş tüyü, sanki vicdanıma göre yapılmış gibi.
    Aslı B.


    Ne güzel şey başını yastığa koyar koymaz uyuyabilmek. Vicdanen rahat olmak sanırım paha biçilemez??O? ön yargılarla, kulaktan dolma dedikodularla birbirinize bilenirken bir kere daha düşünün. Ve soru sormaktan çekinmeyin, tespit ettiğim en önemli iletişim sorunu; kendi kendine gelin güvey olmak olduğudur. Bu yüzden gereksiz ve haksız yere dargın olan yüzlerce insan tanıdım. Zaman maalesef geri döndürülemez tek değerdir. Ömür bittiğinde pişmanlığın da bir önemi kalmıyor.

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Günümüze ne çok yakıştı bu şiir.

    “Günü Aydın olsun, sözünde değil özünde insanı bilene.”

    Sevgiyle ve rahmetle anıyoruz
    Aşık Veysel Şatıroğlu

    Allah birdir Peygamber Hak
    Rabbül alemindir mutlak
    Senlik benlik nedir bırak
    Söyleyim geldi sırası

    Kürt'ü Türk'ü ve Çerkes'i
    Hep Adem'in oğlu kızı
    Beraberce şehit gazi
    Yanlış var mı ve neresi?

    Kuran'a bak İncil'e bak
    Dört kitabın dördü de Hak
    Hakir görüp ırk ayırmak
    Hakikatte yüz karası

    Binbir ismin birinden tut
    Senlik benlik nedir sil at
    Tuttuğun yola doğru git
    Yoldan çıkıp olma asi

    Yezit nedir, ne kızılbaş
    Değil miyiz hep bir kardaş
    Bizi yakar bizim ateş
    Söndürmektir tek çaresi

    Kimi ne çeker dilinden
    Hem belinden hem elinden
    Hayır ve şer emelinden
    Hakikat bunun burası

    Şu alemi yaratan bir
    Odur külli şeye kadir
    Alevi Sünnilik nedir
    Menfaattir varvarası

    Cümle canlı hep topraktan
    Var olmuşuz emir Haktan
    Rahmet dile sen Allah'tan
    Tükenmez rahmet deryası

    Veysel sapma sağa sola
    Sen Allah'tan birlik dile
    İkilikten gelir bela
    Dava insanlık davası…

    Aşık Veysel

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Teşekkür ederim Turhan bey sizlerin de...

    Gönüllere giden yoldur şiir
    Adaletin, asaletin, hürmetin
    Sesidir şiir
    Aşkın sevdanın dile gelişi
    ...ve lavanta yüreklerin şehridir şiir

    Aslı Birer

    Bu arada;
    Bu güzel seçiminize "akşamdan kalma" bir HUZZAM'la karşılık verip, üstüne bir "Günaydın"
    göndersem kabul eder misiniz?”

    Cevabım, sistemin azizliğine uğradı, artık sayfaya ne zaman düşerse. :)

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Şiir, sanatın doruğudur.

    Şiir Günü'nüz kutlu olsun Aslı hanım :))

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Saklayalım çocuğu, taze baharda Uğratmayalım gülüşünü
    Güz soğuğuna
    Gamlı hüzzam kurulmasın ruhuna
    Avam uğramasın sırça saraya
    Salih kişi ile içilen demli bir çayı
    Suyu güzel görüp değişirsen
    Gürültücü kurbağaya
    Cehalet denen ağılı böcek
    Konar aklına...
    Aslı Birer

    Günaydın Turhan bey,
    Günaydın içindeki çocuğu baharlarda saklayabilen herkese.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Bu güzel seçiminize "akşamdan kalma" bir HUZZAM'la karşılık verip, üstüne bir "Günaydın"
    göndersem kabul eder misiniz?

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Madem hüzzama bağladık günü akşamın kanadına asalım bu güzel şarkıyı. Turhan bey.

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Söz meclisten dışarı

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    "Hüzzam" sözcüğünü duymaya göreyim, hiç dayanamam... İşte buy'run.

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Muhabbet makamı bırakıyorum kalbinin surlarına, hüzzam çalmasın kirpiklerin, gözüm.

    Aslı Birer





    Geldi çattı yine Pazartesi

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Farkındaysan yaşıyorsun demektir, yoksa akıl ne işe yarardı ki “Eşeklerin bile davranış ve bilişleri üzerine yapılan ciddi çalışmalar sonucunda, bu hayvanların oldukça zeki, dikkatli, arkadaş canlısı, oyuncu ve öğrenmeye meraklı oldukları görülmektedir.”

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Kentin ışıkları söndü,
    Herkes derin uykuda,
    Ay, güneşe göz kırpıyor,
    Kör kuyularda sanki, insanlık...
    Ay da!
    Bak hele pencerenden!
    Kavanozun dibinde kirpik kıpırdamıyor...
    Birkaç mahşer Midilli’si kopukla!
    Narkoz kafalı dünya dönüyor şuursuzca,
    Dört başı mamur üstelik(!)
    Silkeler birazdan ilkeleri bir güzel ekseninde kör cellat!.. kesilen cüretkar kargalar.
    Ey benim lumbago olmuş yarım yamalak entelektüelim!
    “Yalanmış” şu yeknesak beynini
    Sarsak da mı;
    sarmasak da mı saklasak?
    Sen, Ye, en iyisi!..
    B..kunda boğulurken
    Burnu kaf-dağında, kıçından bi haber.
    Peynirci fareler gemiyi sarmış.
    Laf lafı açarken,
    Adaamm sen de!!

    Güneş ışır şimdi,
    Hadi, uyandıralım cüceleri,
    Şarkılar söylesinler

    “Bir dünya bırakın biz çocuklara
    Islanmış olmasın gözyaşlarıyla”

    Bırakın hayal kursun çocuklar, hayalleri uçsun mavi ufuklara güneşi selamlasın o, engin
    Deniz...

    Öldürmeyin hayallerini,
    Yeşersin toprağın bağrında çoraklaşmış sıradağlar,
    Eteklerinde karanfiller işlenen körpe daneler yağmur yağmur karışsınlar denizlere.

    Haydi!
    Uyandıralım cüceleri,

    Sessizce vedalaşıyor sarı kız, geceden ayrıldıkça taştan suretine dönmekte Ay!..

    Kımıl kımıl toprak cilveleşirken güneşle
    Herbir zerreyi işlemeye hazır
    Kalifiye ve emektar işçi,
    Kaldır o küskün başını topraktan kaldır güneşe bak ilhamla!!
    Buğday başağı saçlım,
    Gök gözlüm!..
    Ağla!
    Düşsün toprağa yeniden,
    yağmur yağmur bereket
    Ağla ki;
    Eğilsin önünde; köhneleşmiş akılların nobran başları
    Yeniden bayramlar hediye etsin güneşin
    Topraktan fışkırsın ölmeyen çocuk ruhun
    Gök kubbeyi sarsın nidaların.
    Hadi uyandıralım cüceleri
    Şarkılar söylesinler.
    Aslı Birer

  • Aslı Birer
    Aslı Birer

    Turhan bey, O heder olan acınası topluluk, sömürücü sistem içinde kendilerine sahte bir hedef belirlemişler ve şuursuzca ilerlemek istiyor ama önlerine çıkan dost, arkadaş, akraba, herkesi kırıp döküyorlar. Sonuçta ne mi olacak? Aynen dediğiniz gibi; sömürüldükten sonra çok büyük kayıplar verdiklerini anlayacaklar. Şimdi bize düşen görev sakin kalabilmek ve elimizden geldiğince ülke çıkarları doğrultusunda hareket etmek.
    Sizin paylaşımlarınız da realist ve şu ana kadar düşüncelerimle aynı doğrultuda.
    Sayfaya katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim.
    Tuba hanım, sizin de paylaşımınız çok anlamlıydı çok teşekkürler.

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    "Yırtık çarıklar" etkileyiciydi :((
    Teşekkürler paylaşım icin...

  • Turhan Sıradağlar
    Turhan Sıradağlar

    Aslı hanım...
    (18 03 2023, 11:26 mesajınız)
    Mustafa Kemal Atatürk'ün buyuklugunu anlamak için önce Ulusal Bilinc'e ve dolayısıyla Ulusal Onur'a sahip olmak gerekir. Etnik maşalardan ve karanlık yobazlardan bunu bekleyemeyiz. Bu nedenle ağızlarının payını verip işimize bakalım... Çünkü yolumuz açık.

    Saygılarımla...