Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Üstat demiş bir vakit…
Şimdi bir kıyı olsam Ege’de, yılların yorgunluğuna vursa serinliği, sonra silip süpürse deniz, ne var ne yoksa.
Aslı Birer
Oysa sadece samimiyette gizliydi sadakat… aradığı papatyadaki fal değil, arıdaki saflığın güzelliğiydi, her göze nasip olmayan.
Aslı Birer
Sartre’nin şu sözü hakikatli bir tespit niteliğinde
“Gözlerde ihanet var, siz sözlerde sadakat arıyorsunuz.”
Ben yüreğimle, onlar gözleriyle dokundular…
Aslı Birer
Siz hiç karşılık beklemeden bir şeyler yaparsınız ve hiçbir şey beklemeden çünkü o şeyi yapmak o insanın ihtiyacı olduğu için ve bunu gördüğünüz ve kayıtsız kalamadığınız içindir. Zaman geçer sizin yüreğinizle yaptığınız şeyi size metalaştırarak geri ödendiğini görüp üzülürsünüz. Aslında karşılığında yürekten bir gülümseme ya da küçücük düşünülmüş bir geri dönüştür sizin beklediğiniz karşılık. O an anlarsınız ki; yaptığınız kadar varsınız onların dünyalarında…
Aslı Birer
Garip bir sabah, sanki karmaşık ruhlu insanların aynası gibi.
Bir güneş gülümsüyor bir yağmur toprağa.
Aslı Birer
1. Serbest şiir, ölçüsüz ve uyaksız yazılan, belli kurallara bağlı olmayan şiirlerdir.
2. Türk edebiyatında serbest şiire geçiş üç aşamada olmuştur.
Birincisi, ölçülü ve uyaklı “serbest müstezat” biçimi;
ikincisi, ölçüsüz ama uyaklı serbest şiir;
üçüncüsü ölçüsüz ve uyaksız serbest şiir.
3. Türk edebiyatında serbest şiir, Cumhuriyetten sonra gelişmiştir.
Serbest şiirde dizelerin uzunluk kısalıkları, uyak, redif, uyak düzeni, nazım birimi gibi nazmın bağlayıcı unsurları önemsenmez. Hatta bu unsurlardan mümkün olduğunca kaçılır.Ama tamamen kafiyesiz ve redifsizdir de diyemeyiz.
Serbest şiirde bu şekil serbestliğinin yanı sıra içerik bakımından da bir serbestlik vardır. Hemen her konuda şiir serbest olarak yazılır. Konu sınırsızdır.
Serbest şiir, ismindeki “serbest” kelimesinin manası gibi “kuralsız” bir şiir değildir. Şiirdeki ses ve ahenk unsurları çok uyumlu bir şekilde sağlanmaktadır.
Serbest şiir Türk edebiyatına Servet-i Fünun döneminde Batı edebiyatından alınarak yeni Türk şiirine uygulanmış bir biçimdir.
Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil! Ne zaman? Bilemem! Yeter ki o kapıda durmayı bil!
- Hz. Mevlana
Bilgelik; düşünmeyi, düşünmek ise sabırlı olmayı ve bu öğretiler, yerine göre davranmayı, “”konuşulması gerektiğinde susmamayı”
“susulması gereken yerde de konuşmamayı” öğretir.
Bizde çok güzel bir atasözü vardır;
”boş teneke çin çin öter”
Kişide etkili konuşma becerisi olsa bile bilgi olmadan bu özelliğin bir işe yaramayacağını da anlıyoruz böylece.
Dili etkili kullanmak, kişileri hem iş hem özel hayatlarında, dil ve konuşma becerileri az olan kişilere nazaran çok daha değerli kılar.
Aslı Birer
Her otun, her şekerin zamanede bir oluş müddeti vardır. Lakin, güneşin tesiriyle renk, parlaklık ve letafet elde etmesi için yılların geçmesi gerektir. Alelade otlar, iki ay içinde yetişir. Fakat kırmızı gül, ancak bir yılda yetişir, gül verir.
- Hz. Mevlana
Yaşamdan:)
Selamlar Nurgülcüğüm, unutkanlığın, dalgınlığın çok çeşitli sebepleri var. İyi bir nöroloji muayenesinden geçmek
faydalı olur.
Fiziksel sebepleri de geçelim, aşırı çalışma koşullarından tutun da, ekonomik koşullara ve çevresel koşullara bağlı aşırı stres altında kalmamak neredeyse mümkün değil gibi. Kime sorsan aynı şikayet. Aslında depresif durumlar devlet yönetim şekilleriyle de çok alakalı. Çoktan yaşanmaya başlayan daha önemli sorunlar artarak devam ediyor. İntihar vakaları çoğaldı. Geçenlerde konuştuğumuz sosyal medyada yaşanan olumsuzluklar da aslında buna bağlı. Toplumsal yozlaşmayı sağlayan neredeyse tüm unsurları tamamlayıp insanların ahlakını sorgulanın bazen ne derece doğru olduğunu düşünmüyor da değilim. Ülkenin içindekileri “ aile içindeki çocuklara benzetiyorum bazen “ düşünsene, ailede hırsızlık, fuhuş, cehalet, kavga, dayak… varsa orada yetişen çocuğun etkilenmemesi mümkün mü? Karakteristik özellikleriyle birkaçından korunsa da illaki bir tanesini psikolojik olarak bünyesine absorbe edecektir. İşte devletleri de bir aile olarak düşündüğümüzde toplumdaki suçları sadece suçluya yüklemek bana hiç de adil gelmiyor. Bizim ailemizden beklentimiz. Saygı, huzur, refah, sağlık, eğitim ve bunların sonucunda da gelişen sağlıklı iletişim ve medeni bir toplum. Yaşadığımız bunca olumsuzlukların sonucunda bir de üzerine sevdiğimiz ve sevgilerine tutulduğumuz insanların kayıpları… ( yaşamsal döngü) olduğunu bildiğimiz halde bizleri olması gerekenden daha fazla etkileyebiliyor. Her ne kadar psikiyatrik ya da sosyal açıdan değerlendirsekte. Elbette ki duygusal bir an’ ımızda yaslanacak bir omuz ararız ve böyle bir kişinin etrafımızda olması çok güzel ve önemli. Asıl konu olan yerinde ve zamanında konuşmamız da çok önemli bu konuyla ilgili aslında daha ayrıntılı konuşmak gerekiyor. Örneklendirmek gerekir. Bakalım ilerleyen saatler bize neler sunacak.
:)
Günaydın. konu anne olunca Kimse erişkin değil herkes çocuktur diye düşünüyorum söz konusu annem olunca bende zayıf kalırdım iletişim sağlığını falan düşünemezdim heleki böyle bir acıda. İrdelenmesi gereken konunun esası burda sanırım. bazı duygular beklemiyor senin zihnen kendini ona veremediğin için onun gönlünü almaya çalışman kendini kötü hissetmende gayet insancıl, bazen doğal akışına bırakmak gerek bazı anlar sistemli yürümüyor. Bırak zihin doluluğunu Normal koşullarda insanlar birbirini dinlemiyor.bende müthiş dalgınımdır mesela birşey sorana beş dakika sonra cevap verince ben soruyu unutmuştum falan diyor. ömrüm herkese kusura bakmayın demekle geçiyor. Bence benimki daha kritik ve büyük sıkıntı:)))
Aslında cevabı sorunun içinde vermişsin. Duygularımızı uygun zaman gelene kadar askıya almak ( erişkinlik göstergesi) gerekir. “Sağlıklı iletişim kurabilmek için.” İletişimin temel unsurlarından biri de alıcının, yoğun olmamasıdır. Bu açıdan bakıldığında aşağıdaki kısa anıda da bu kuralın gerçekleşmesi beklenmeden sağlıksız ve tamamen iyi niyet çerçevesinde gerçekleşir. Ve sonrasında hiç sağlıklı olmayan bir iletişim ile sadece özür, gönül alma seremonisiyle tamamlanır. Her zaman en iyi anı kollayıp böyle önemli meseleleri en iyi sonuçları elde etmek için müsait zaman kollamak; sağlıksız anlık duygu geçişlerini dile getirmektense, her iki tarafın da( kaynak ve alıcı) sağlıklı koşullarda iletişim kurmaları yeğ tutulmalı.
Bunu bilemeyizki Aslıcım sonuçta işini yaparken bir taraftan dinliyormuşsun birden fazla konuya odaklanınca konuyu kısmen kaçırman doğal bence yerinde ve zamanında konuşmuş çünkü insan dolduğu anda taşar. Sonra gelmesinin bir anlamı olmazdı hisleri duyguları körerirdi insan ihtiyaç duyduğu anda konuşmadıkça duygularını askıya almış olmazmı?
Biri meşgulken ona sizin için önemli olan bir şeyinizi anlatmayın…
Yerinde ve zamanında konuşmak.
Bir gün çok işim var sevdiğim bir kız vardı aynı iş yerinde kapıyı çaldı ve geldi oturdu ama benim kafamı kaldıracak halim yok. Kırmak da istemiyorum,
Bir taraftanda. canı çok sıkkın belli.
Hem onu dinliyorum hem de ufak ufak işimi yapmaya çalışıyorum. Annesini çok özlemiş ve canını sıkan bazı olaylar olmuş. Onları anlattı ve ağlamaya başlayınca ayağa kalkıp yanına gittim sarıldım ve teselli etmeye çalışıyorum ve
“ üzülme lütfen her şeyin bir çaresi var tez zamanda inşallah annene kavuşursun dedim. Yerime oturduğumda
Çok tuhaf bir şekilde gözümün içine bakıyordu…
“ ne oldu?
“ Aslı hanım benim annem vefat etti.
Deyince konuşma esnasında maalesef onu kaçırmışım.
Tabii başımdan aşağı kaynar sular döküldü ama nafile.
“ neyse sizi rahatsız ettim “
“ yo yo hayır dedim özür diledim tabii ki gönlünü aldım.
Kısa bir anı bir kitap okurken yerinde ve zamanında konuşmanın önemini anlatan bir yerdeyim. Aklıma gedi anlatmak istedim.
:)
Kişisel olarak da toplumsal olarak da
Gerçek değerlerin pasifize edilerek, yancı tavırların hakim olduğu düzen, faşizmin can damarına ozon vererek yüceltmektir.
Çünkü gerçek değerler hakkaniyetli ve adaletlidir.
Evet Tubacığım maalesef deprem haberiyle uyandık ben de Kırgızistan’ da olan deprem için geçmiş olsun diliyorum buradan.
DEĞİŞİM SANCILIDIR
Bazen ayrık otu gibi hissedersin, öyle yalnız ve çirkin. İlk bakışta kötümser bir his gibi gözüken bu hal. Aslında kişinin kendine yönelmesi ve dışsallığın etkilerinden sıyrılıp öz benliğini tanımaya başlaması ve içsel yolculuğun başlangıcıdır.
Hangi değişim sancısızdır ki?
Düşünsenize dünya gelişebilmesi için depremlerle sarsılır üzerinde milyonlarca yarıklar oluşur ve o değişimin sonucunda yenilenir daha çok hayat yeşermez mi? Ve insanda da en büyük devrimler işte içsel dünyasındaki kaoslardan sonra gerçekleşir. Düzene ve asıl haz aldığı yaşam koşullarına kavuşur.
Yani;” gelişim için, değişim şarttır.”
(kendisine uzak ve başkalarının ya da çevresel faktörlerin etkisiyle kendinden uzaklaşan kişiler için)
Aslı Birer
Geçmiş olsun Kırgızistan.
Can kaybı olmaması tek temennim.
Saygılarımla
Kuyu sessizliğinde
korkular örüyorum kulak zarı çatlatan çığlıklardan
Sağdan sola
Solda sağa
Yukarıdan aşağıya
Ezber ediyorum bakışlarının lezzetini
Bir bilsen kaçıncı firar edişim musalla taşından varmak üzere tebessümlerin ahraz bırakan sesine
Ey gönlüm perdesi, hazangahım ve cümle neşem..!
Gök kubbe eridi gül renginde sessizce üzerime
Hadi ezber et gönlümü gönlüne...
O Mavilik Derdi
Beni uykudan uyandırır uyandırmaz
Dünyanın bütün huyları yüzünde
Ben bunlardan birini seviyorum en çok
Sana bir nar kesip uzatıyor ya doğa
Tutsam tanelerini
Sevincin gözyaşları derdim buna.
Bir süre bakışıyoruz karşılıklı
Ben uykudan uyanır uyanmaz
Benimle şiir gibidir bu
Tam karşımda ama yazılmamış
Durmadan bileniyor aklımda.
Seni unutarak baktığımda bile
Dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
Yayılıyorsun kalabalıklara
Yalnız yayılmak mı
Aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.
Özlenirsin, alabildiğine varsın da
Daha da var oluyorsun gün günden
Olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
Bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
Bir kuş olsa mavilik derdi buna.
Edip Cansever
Zeytinin gövdesinde taze sürgün
mavi bir düştüm,
Gülüştüm, öpüştüm gölgelerle,
Köklerinde binlerce hikaye yalazlı, külüm
Kim bilir belki bundandır ölmeyişi yapraklarının dik ve diri duruşundaki
zemheriye direnişinde gelmeyen ölüm
Membaı derinlerde yürekte, gülüm
Sevdim, tek senle seviştim gökyüzüm
Aslı Birer
Nice zamandır gönül kuşlarım ölü, göğsümde kanat çırpan gönlün
Sevdanı ayetlerle sarıp sakladığım gün
Haram kılındı nefesime ölüm
Ey ruhuma cennet, bedenime afiyet ...!
Sen yoksan bu yürek bana zillet
Tamah et biraz da merhamet
Nedendir yüreğimdeki sevdama nefret
Unuttu umut tebessümlerimi, sensiz düşmedi göğsüme cemre
Ey güllük gülistanlığım, gece ayazım..!
Tükendi sensiz tebessümlerim
Gel de şu feveran halime
kalbini ver
gönlünü ver...
Şu hayatta ne çok sevgi var paylaşmak için.
Ne az insan var payına düşen.
Aslı Birer
Evet uzak ve uzaylı takipçim sana gelsin bu sözüm:))
Nazımın hayatına uyguladığı sevgi felsefesinin zıttına günümüzde kadın yüzüne vurulmadan dövülebilir diye fetva veren sevimsiz ve sevgisiz müftüyü yüzünü incitmeden dövün lütfen.
Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
Günün şiiri
Nazım Hikmet Ran
Aylar önce yazdığım bir söz hakkında.
“Kıskanmak yerine takdir etmeyi bilseydik milletçe çağ atlardık.”
Efendim kıskançlık yerine takdir duygusunu benimseyen bir toplumun, topluluğun, gurubun, hem ruhsal açıdan daha sağlıklı, hem de pozitif anlamda tetikleyici bir organizatör görevi üstlenici duygularla, gelişmişlik seviyesini arttırıcı etkileri olduğunu düşünüyorum.
Aslı Birer