Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kişisel olarak da toplumsal olarak da
Gerçek değerlerin pasifize edilerek, yancı tavırların hakim olduğu düzen, faşizmin can damarına ozon vererek yüceltmektir.
Çünkü gerçek değerler hakkaniyetli ve adaletlidir.
Evet Tubacığım maalesef deprem haberiyle uyandık ben de Kırgızistan’ da olan deprem için geçmiş olsun diliyorum buradan.
DEĞİŞİM SANCILIDIR
Bazen ayrık otu gibi hissedersin, öyle yalnız ve çirkin. İlk bakışta kötümser bir his gibi gözüken bu hal. Aslında kişinin kendine yönelmesi ve dışsallığın etkilerinden sıyrılıp öz benliğini tanımaya başlaması ve içsel yolculuğun başlangıcıdır.
Hangi değişim sancısızdır ki?
Düşünsenize dünya gelişebilmesi için depremlerle sarsılır üzerinde milyonlarca yarıklar oluşur ve o değişimin sonucunda yenilenir daha çok hayat yeşermez mi? Ve insanda da en büyük devrimler işte içsel dünyasındaki kaoslardan sonra gerçekleşir. Düzene ve asıl haz aldığı yaşam koşullarına kavuşur.
Yani;” gelişim için, değişim şarttır.”
(kendisine uzak ve başkalarının ya da çevresel faktörlerin etkisiyle kendinden uzaklaşan kişiler için)
Aslı Birer
Geçmiş olsun Kırgızistan.
Can kaybı olmaması tek temennim.
Saygılarımla
Kuyu sessizliğinde
korkular örüyorum kulak zarı çatlatan çığlıklardan
Sağdan sola
Solda sağa
Yukarıdan aşağıya
Ezber ediyorum bakışlarının lezzetini
Bir bilsen kaçıncı firar edişim musalla taşından varmak üzere tebessümlerin ahraz bırakan sesine
Ey gönlüm perdesi, hazangahım ve cümle neşem..!
Gök kubbe eridi gül renginde sessizce üzerime
Hadi ezber et gönlümü gönlüne...
O Mavilik Derdi
Beni uykudan uyandırır uyandırmaz
Dünyanın bütün huyları yüzünde
Ben bunlardan birini seviyorum en çok
Sana bir nar kesip uzatıyor ya doğa
Tutsam tanelerini
Sevincin gözyaşları derdim buna.
Bir süre bakışıyoruz karşılıklı
Ben uykudan uyanır uyanmaz
Benimle şiir gibidir bu
Tam karşımda ama yazılmamış
Durmadan bileniyor aklımda.
Seni unutarak baktığımda bile
Dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
Yayılıyorsun kalabalıklara
Yalnız yayılmak mı
Aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.
Özlenirsin, alabildiğine varsın da
Daha da var oluyorsun gün günden
Olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
Bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
Bir kuş olsa mavilik derdi buna.
Edip Cansever
Zeytinin gövdesinde taze sürgün
mavi bir düştüm,
Gülüştüm, öpüştüm gölgelerle,
Köklerinde binlerce hikaye yalazlı, külüm
Kim bilir belki bundandır ölmeyişi yapraklarının dik ve diri duruşundaki
zemheriye direnişinde gelmeyen ölüm
Membaı derinlerde yürekte, gülüm
Sevdim, tek senle seviştim gökyüzüm
Aslı Birer
Nice zamandır gönül kuşlarım ölü, göğsümde kanat çırpan gönlün
Sevdanı ayetlerle sarıp sakladığım gün
Haram kılındı nefesime ölüm
Ey ruhuma cennet, bedenime afiyet ...!
Sen yoksan bu yürek bana zillet
Tamah et biraz da merhamet
Nedendir yüreğimdeki sevdama nefret
Unuttu umut tebessümlerimi, sensiz düşmedi göğsüme cemre
Ey güllük gülistanlığım, gece ayazım..!
Tükendi sensiz tebessümlerim
Gel de şu feveran halime
kalbini ver
gönlünü ver...
Şu hayatta ne çok sevgi var paylaşmak için.
Ne az insan var payına düşen.
Aslı Birer
Evet uzak ve uzaylı takipçim sana gelsin bu sözüm:))
Nazımın hayatına uyguladığı sevgi felsefesinin zıttına günümüzde kadın yüzüne vurulmadan dövülebilir diye fetva veren sevimsiz ve sevgisiz müftüyü yüzünü incitmeden dövün lütfen.
Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
Günün şiiri
Nazım Hikmet Ran
Aylar önce yazdığım bir söz hakkında.
“Kıskanmak yerine takdir etmeyi bilseydik milletçe çağ atlardık.”
Efendim kıskançlık yerine takdir duygusunu benimseyen bir toplumun, topluluğun, gurubun, hem ruhsal açıdan daha sağlıklı, hem de pozitif anlamda tetikleyici bir organizatör görevi üstlenici duygularla, gelişmişlik seviyesini arttırıcı etkileri olduğunu düşünüyorum.
Aslı Birer
teşekkür ederim Ata Kızı.
Retorik bir dökülme, başarılar diliyorum Ömer bey,
Tebrikler.
Kısa ama içeriği geniş anlamlar ihtiva eden cümleleri severek okuyorum ve tavsiye ediyorum.
Yazıma eşlik ettiğin için teşekkür ederim sevgili Atakızı.
Yüreğin var olsun..
?feature=shared
Toprak kokusu
Buğday sarısı bir hüzün
İzi kalmış isli d/okunuşlar ve
Kıtlık zamanlarında kalma bir aşk…
Üç düş
Üç gülüş
Üç yaşam
Ardı kesilmeyen kas katı kesilmiş kalp ve muamma
Aydınlıktan bir fecirden evvel parsellenen aşk öyküleri
Fikir sapıtan
Akıl donduran
Can kırdıran hasret
Buluşacak dil ve dudak
Söz yerinden dil kesilecek
Buluşacak dil, dudak ve ten
Mutabık sağlandı sağlanacak
Avuç avuç ten toprak karılacak…
Üç aman
Üç zaman
Üç ferman
Tahammüle abandı kör hançer
Kazıldı sineye aşk, hasret ve gam
Hazırlandı ilmik d/okunacak s’ela
Sen kokulu karanfiller d/olsun mekan
İçimi eriten için hasretten tunç dağları
Nefesim gül ağıtlarından devşirilme güz
Çekildi tetik hangimizdik katil hangimiz maktul …
Üç ayet
Üç dilek
Üç yemin
Hadi bırak da gel
Avuçlarında kelebek özlemlerim
Orkideler ahlansın sevda lisanından
Gamzelerine d/okunsun yaran sularım
Yol açsın bu şehir kuşluk vakti adımlarına
Yamala yaranı saçlarınla yarama, gönlüm kor
Kıyısız denizler birikti göz morluklarımın ardına
Hadi çık da gel kirpiklerimizden süzülsün yağmur
Son bakışında bırak gözlerimi yeşillensin gözlerinden firak…
Üç sır
Üç asır
Üç çığır
Uykusuz hasretin
D’eşiyor yürek közümü
Tuzlu yara sancısı sevdan
Sıyırıyor etimi kemiğinden
Büsbütün sensizlik çöküyor güle
Sağ mıyım ölü mü, aşk mı hüzün mü
Zindan tutuklusu aşk kitapları çizmemişti ki
Beraatı verilmemiş hayallerin iz düşümünde
Kurtulabilseydim zincirlerimden filizlenirdim belki
Gündüz görülen düş gülüşlerinin hatırına bırak kalsın neşteri aşk yaramızda...
Sevgili beni uzaktan takip edip çeşitli çirkin imalar ile yazılarının arasına illaki Aslıyı yerleştiren takipçim, sence şu aşağıdaki cümleleri de eski bir teorisyen mi cevapladı?
Neyse; “kişi kendinden bilir işi” diyorum.
Sana da sevgiler umarım bir gün kendine gerçek bir yolculuk yaparsın.
… ve akıl da gelişebilen bir özelliğe sahiptir bana göre… bu da; gezip yeni yerler görmek ve okumak= öğrenmek ile mümkün. Kısa ama içeriği geniş anlamlar ihtiva eden cümleleri severek okuyorum ve tavsiye ediyorum. Çünkü beynin de tıpkı vücuttaki diğer kasların gelişimi gibi çalışmaya ihtiyacı var. Aforizmalar bunu iyi başarıyor. Sevgili T.Yıldırım
Selamlar,
Evet, çok sevdiğim ve aklına çok saygı duyduğum bir şairdir Cemal Safi teşekkürler, B. G. Değil
•Akıl, en çok okurken ve düşünürken mutlu olur.
Buda en güzel şiirlerinden biridir
?si=PnIj1r9eNj8Ht95G
Çok sevdiğim şairlerden biri hatta en sevdiğim
Cemal Safi babaya yer verdiğin için
Teşekkürler ata kızı
Bir şiirinide ben paylaşmak istedim
Aşkın hududunu aştı muradım,
Maksuda varıştır senden sonrası.
Erenler katına belki bir adım,
Belki bir karıştır senden sonrası..
Farkına varınca olup bitenin,
Kırdım zencirini nefsin, bedenin!
Beni aşkın ile ıslah edenin,
Lütfuna eriştir senden sonrası..
Bana bu gayreti sağlayan kudret,
Eyyub’un sabrından aldığım ibret.
Ne riya, ne kibir, ne kin, ne nefret,
Ebedi barıştır senden sonrası..
Bir gonca Baki’nin gül destesinden,
Bir yudum sakinin sır testisinden,
Yüce Mevlana’nın “gel” bestesinden,
Feyz alış veriştir senden sonrası..
Kevser sarhoşuyum, meyhane değil,
Hiçbir zevk böylesi şahane değil,
Kays gibi Leyla’yı nefsane değil,
Efsane görüştür senden sonrası..
Yumup gözlerimi yalan dolana,
Açtım can evimi gerçek olana;
Elif’i bırakıp Karac'oğlan’a,
Yunus’la yarıştır senden sonrası!...
Cemal Safi
( 1938 - 2018 )
Kayıp gül kitabında bir dialog var. Anne kız arasında okumayanlar için o dialogu buraya aktarmak istiyorum.
Kız annesine diyor ki; Descartes’ın yeleği 125.000 dolara alıcı bulmuş benim yeleğim onun yeleğinden daha şıktır.
“Anne; bir konuda haklısın yavrum, senin yeleğinDescartes’ın yeleğinden çok daha şık. Descartes’ın yeleği ne ipek ne de kaşmir… ne donna Karan ne de Prada… Hatta bir mağazaya götürsen, beş dolar bile etmez.”
“Kızı; eeee o kadar da olsun anne, fiyat gayet makul, o yeleği Descartes giymiş sonuçta.”
Anne; Descartes gibi insanlar, giydikleri kumaş parçasına değer kandırıyorlar. Bir de tam tersini düşünsene.
Kız; ne gibi?
“ kumaş parçalarının insana değer kazandırdığını”
Diana bir an başını önüne eğmiş ve annesinin yeri geldiğinde, kendine has yöntemlerle kızına hissettirmeye çalıştığı şeyi düşünmüştü.
“ kendini özel hissetmek için ihtiyacın olan tek şey, kendinsin”
:)
Ezoterik dışa vurumların kanatları olduğu kadar ayakları da vardır.
Saf bir hayal gücü bilgi ile desteklenmezse uçmaktan öte geçemez.
Eyleme dönüşmesi bilgi ile mümkün olacaktır.
Bu da demek oluyor ki; hayal gücü üretmenin en büyük adımı, gerçeğe dönüşmesi ise bilgi donanımı ile birlikte ortaya çıkar.
Aslı Birer
Vicdanın halimi hiç mi sormuyor?
Küsecek ne yaptım, aklım ermiyor!
Zalimsin demeye dilim varmıyor,
Tavrına bir isim takamıyorum...
Cemal Safi
Nasıl yerleştirdin yüreğine onu be adam ki, bu sözler döküldü?
?si=nU_nhX0ENKhHYKPn
Torna tesviye bölümünden en büyük bestelerin güfte yazarlığına uzanan yoldan da anlıyoruz ki, ne coğrafya kaderdir ne de okul. Böyle nadide kişilikler de çıkabilir. Bunun altında yatan tek sebep ise bana göre zekanın yüksek oluşuyla alakalı. Haz aldığı başka bir alan olsaydı onu da üstün başarı ile tamamlayacağından eminim.
1938 yılında Samsun’da doğdu. Öğrenimine Sakarya İlkokulu'nda başladı. Samsun Sanat Okulu' nun Torna Tesviye bölümünden mezun oldu. 1959 yılında ailesiyle Ankara' ya taşındı. 1971 yılına kadar o dönemde sahibi oldukları Büyük Otel' de babasının yanında çalıştı. 38 yaşından sonra şiirlerini yazmaya başladı. Şiirlerini ilk defa Orhan Gencebay besteledi. 1989 Yılında Zekai Tunca’ nın bestelediği "Rüyalarım Olmasa", 1990 yılında Selçuk Tekay’ ın bestelemiş olduğu Vurgun' un güftekarı olarak Hürriyet Gazetesi’ nin Altın Kelebek, Milliyet Gazetesi’ nin Yılın En Sevilen On Şarkısı birincilik ödüllerini aldı. 1991 yılında yine Zekai Tunca’ nın bestelediği "Gözüm Kesmiyor" şarkısıyla Milliyet Gazetesi‘ nin, 1991 yılında TRT’ nin açmış olduğu yarışmada yine "İmkansız" şarkısıyla En İyi Türk Sanat Müziği ödülünü aldı.
1990 yılında "Bu Gece Kalıyorum" adında şiir kaseti çıkardı. 1993 yılına kadar yazdığı şiirleri, Vurgun adlı ilk kitabında yayınladı. 2000 yılında "Sende Kalmış", 2002 yılında "Kıyamete Kırk Kala" ve 2008 yılında da "Ya Evde Yoksan" şiir kitapları yayımlandı.
Şairin bu güne kadar 40 tanesi Orhan Gencebay tarafından olmak üzere Zekai Tunca, Selçuk Tekay ve Candan Erçetin gibi sanatçı ve besteciler tarafından 150 civarında şiiri bestelendi.[1]
Safi, Türk Dil Kurumu tarafından, 2003 yılında yapılan Dil bayramında Türkçeyi en etkin ve güzel kullanan şair olarak ödüllendirildi. 2004 yılında Mihai Eminescu adına düzenlenen Eminescu madalyası aldı. Şiirleri İtalyanca, Rumence ve Arnavutça'ya çevrildi.
Nasıl bir ruh ile yazmışsın
Her beden bir candan sorumlu sanma
Hey ! Ruhu kalbimi saran muamma...!
Benim bir kurşunluk işim var amma!
Vurulursun diye aklım çıkıyor....
Cemal SAFİ
Ne kadar duru bir inanç ile yapılmış. Her ne kadar farklılaşsam da öyle güzel anlatmış ki inancını kelimeler kanatlanmış ve ağızlarda bu saflıktan gelen arı bir tat bırakıyor.
Üstat. Aşk şiiriyle