Çıkmaz bir vuslata sürüklenen yüreğimde sen yanıyorsun.! Bu gün kelimelerin tutsaklığına yer yok yüreğimde; İster anla ister es geç ve vur sensizliği yalnızlığıma. Çiğne kalabalığımı Tıkansın yürüyüşlerimi ve duyma ayak seslerimi gidişinin ardından
Özlemek ??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.??????????? Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..?? Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi. Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ??????? Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.?? Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi. Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.?? "Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ???? Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,?? Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
Özlemek ??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.??????????? Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..?? Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi. Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ??????? Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.?? Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi. Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.?? "Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ???? Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,?? Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
Özlemek ??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.??????????? Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..?? Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi. Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ??????? Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.?? Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi. Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.?? "Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ???? Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,?? Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.??????????? Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..?? Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi. Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ??????? Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.?? Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi. Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.?? "Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ???? Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,?? Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.??????????? Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..?? Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi. Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ??????? Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.?? Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi. Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.?? "Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ???? Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,?? Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
Özlediğin, gidip göremediğindir; ama, gidip görmek istediğin Özlem, gidip görememendir; ama gidip görmek istemen Özlediğin, gidip görmek istediğin- ama gidip göremediğin Özlem, gidip görmek istemen- ama, gidememen, görememen; gene de, istemen
İnsan bir o dalda, bir bu dalda kuş misali Gönüller bir olmalı, zira mekan zâhiri Gelişlerin sevincimiz olur, gidişlerinse hüzünlerimiz Yokluğun derinden vuruyor, işte budur pür hâl-i melâlimiz Chiron
Günlere, kişilere, anlara, olana,olmayana değil. Durup susana. Karnı şişmiş bir parça toprağa. Güzel sûretli bir adamın kapıdan giren gölgesine...sese... hise, bir daha hissedilemeyecek olana...
Yol anlamıyor bekleyenin halinden... hadi bitsin şu tatil de gel artık mavilikler getir bana....Zira sensiz ne şiir şiir tadında ne de şarkı şifa ruhuma...
Özledim belki, belki sen de özledin, ama sadece belki! Belki de sadece bir an. Öylesine,bir şarkının içinde rastladın bana Selamsız geçtin notalardan ve geçirmemek için aklından mırıldanmadın
Saklanmadın… Ya hiç saklanmadın ya da hep bildiğim yerlere saklandın. Ya ben seni iyi tanıyordum ya da sen beni yormak istemiyordun Velhasıl bir oyunun tek ebesi oluşumun sebebisin sen Kaçarken aslında yakınlaşmak nasıl olur senden öğrendim ben. Bir gün geldi kaybettim seni Oysa hep aynı yere saklanacağından o kadar emindim ki
Ne zaman orda olmayacağını kabullenmeye kalksam duvarlara dönüyorum yüzümü Kulağıma fısılda diye bekliyorum rakamları Arama başka yerler ne olursun O kadar alıştım ki bıraktığım yerde bulmaya Gitme ne olursun Ellerimi yüzüme son kez kapatıyorum.Son rakami söylüyorum,seni çok özlüyorum...Alinti..
Çıkmaz bir vuslata sürüklenen yüreğimde sen yanıyorsun.!
Bu gün kelimelerin tutsaklığına yer yok yüreğimde;
İster anla ister es geç ve vur sensizliği yalnızlığıma.
Çiğne kalabalığımı
Tıkansın yürüyüşlerimi ve duyma ayak seslerimi gidişinin ardından
Özlem, çıkışı olmayan bir dehliz gibi insanı sarar.
Özlemek
??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.???????????
Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..??
Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi.
Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ???????
Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.??
Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi.
Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.??
"Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ????
Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,??
Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
Özlemek
??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.???????????
Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..??
Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi.
Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ???????
Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.??
Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi.
Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.??
"Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ????
Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,??
Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
Özlemek
??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.???????????
Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..??
Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi.
Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ???????
Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.??
Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi.
Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.??
"Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ????
Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,??
Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.???????????
Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..??
Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi.
Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ???????
Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.??
Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi.
Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.??
"Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ????
Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,??
Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
??????SEN BÖYLE GÜZEL GÜLMEYİ KİMDEN ÖĞRENDİN.???????????
Sıkıcı kış günlerinin ardından biraz rahatlamak, sevdiğim, özlediğim yüzleri görmek üzere ver elini Ankara diyerek Başkent'e geldim. Eş dost ziyaretinden sonra Yenimahalle'de sevdiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim... Özlem giderici güzel bir 3 saatten sonra Kızılay’a hareket etmek üzere halk otobüsüne bindim. Etrafı mutlu gözlerle seyrediyordum. ??15 yıl yaşadığım şehrin sokaklarını ne çok özlemişim meğer. Görev yaptığım Yenimahalle Mustafa Kemal Lisesi'nin önünden geçerken burnumun direği sızladı. Hayalimde acı, tatlı hatıralar canlandı. Bahçesïnde ayak izlerimi arar gibi bakakaldım..??
Geçmişin tatlı hatıralarını düşlerken Sıhhıye'ye geldiğimizi fark ettim. Otobüsümüz durdu ve yeni yolcular binmeye başladı. Oturduğum yerden tanıdık yüz arar gibi yeni binen yolculara şöyle bir baktım. Birden tanıdık bir çift siyah göz gözlerime takıldı. Yanımdan geçti. Sessizce arkamdaki koltuğa oturdu. Arkamı dönüp nereden tanıdığımı çözmeye çalıştım. Ve çözdüm. Bu 2000 li yıllarda mezun ettiğim çok sevdiğim bir kız öğrencimdi.
Ona bakmama rağmen o oralı bile olmadı. Belli ki beni tanıyamamıştı. Sınıfta dersime katılan, dürüst seçkin bir çocuktu. Ders aralarında yanıma gelir, hal hatır sorar, tatlı tatlı gülümserdi. Beni tanımadığına bir an için üzüldüm. Oysa ben okuldaki öğretmenler arasında onun bir numarasıydım. ???????
Ïsrarla Kendisine bakmama rağmen yine umursamadı bile. Telefonunun kulaklığını taktı. Gözlerini kapadı. Yüzünde tatlı bir gülümsemeyle müziğini dinlemeye başladı.Belli ki büyük şehrin yorduğu beynini dinlendirmeye çalışıyordu. Ben ise sessizce onu izliyordum.??
Sesimi biraz yükselterek " Sen böyle güzel gülmeyi kimden öğrendin...? " diye sordum. Bu, okulda her gördüğümde benim ona sorduğum en sık soruydu. Siyah gözlerini kaldırır, " Annemden öğrendim " derdi.
Sesimi yükseltince bu sefer ilgilendi, kulağından kulaklığı çıkardı ve edeplice "anlamadım efendim" dedi.??
"Sen böyle güzel gülmeyi nereden öğrendin " sorusunu tekrarladım.?? Tanımak isteyen gözlerle bana dikkatlice baktı. " Sizi tanıyamadım efendim" dedi kibarca. ??Haklıydı. Aradan 20 yıl geçmişti. Beyazlaşmış saçlarım ve onu örten şapkama buldum tüm kabahati. Güldüm. "Lise yıllarında bu soruyu kim sorardı sana " dedim. Başını öne eğdi. Biraz düşündü. Birden gözleri parladı. Yüzüne bir gülümseme yayıldı. Fısıldayarak, "Sorunuza cevap veriyorum. Bana böyle güzel gülmeyi annem öğretti, öğretmenim." dedi.??Tıkış tıkış otobüsün içinde ellerime, boynuma sarılmak istercesine baktı baktı..Ağlamaklı gözlerle "Sen benim bir numaramdın hocam" dedi .Güldüm, "Sen ise benim on numaramdın" dedim. ????
Sevgi dolu bakışlarla gözlerimden ayırmadı gözlerini. Birbiriyle uzun bir aradan sonra karşılaşmış iki dost gibi konuştukça konuştuk. Öğretmenliğimin en derin hazzını yaşattı bana. Koca şehirde sevgisiz, susuz bırakılmış bir çiçek gibiydi. Sanki yağmur yağmış, birden canlanmıştı. O anlattı ben güldüm, ben anlattım o güldü...Onun her gülüşünde "sen bu kadar güzel gülmeyi nereden öğrendin" sorusunu sordum hep. Gülerek "annemden öğretmenim" dedi..,??
Baktım Kızılayı çoktan geçmiş, Tandoğan gelmişiz. "Ayrılık vakti" dedim. Hafifçe omuzuna dokunarak yolunun, bahtınin açık olmasını diledim.. Eğildi elimi öptü. Teşekkür etti..Otobüsten inerken. yüreğimde evladından ayrılan bir babanın hüznü vardı.
https://pin.it/18FqNQc
özlem: özlemek hasret kalmak v.b dir arkadaşlar ...
Ben soru soryorum sisde bilmiyorsunus dimi ozlem nedemektı
Özlediğin, gidip göremediğindir; ama, gidip görmek istediğin
Özlem, gidip görememendir; ama gidip görmek istemen
Özlediğin, gidip görmek istediğin- ama gidip göremediğin
Özlem, gidip görmek istemen- ama, gidememen, görememen; gene de, istemen
Özlediğin Gidip Göremediğindir-Oruç Aruoba
İnsan bir o dalda, bir bu dalda kuş misali
Gönüller bir olmalı, zira mekan zâhiri
Gelişlerin sevincimiz olur, gidişlerinse hüzünlerimiz
Yokluğun derinden vuruyor, işte budur pür hâl-i melâlimiz
Chiron
..
Gel benimle. Mutluluğun suç olmadığı yerlere gidelim...
..
Ama uzaktaydı. Uzaklığını düşündükçe ona daha da güçlü biçimde bağlanıyordum..
..
Günlere, kişilere, anlara, olana,olmayana değil. Durup susana. Karnı şişmiş bir parça toprağa. Güzel sûretli bir adamın kapıdan giren gölgesine...sese... hise, bir daha hissedilemeyecek olana...
Özlemin anlamını yazarmısınız 4. sınıf öğrencisiyim
Gecenin en siyahından daha çok kara senin kalbin.
Hayatıma giren en kötü şeydir Özlem.
Özlesen de bir şey değişmiyor özlemesende.
Taşları sevmeyen, kimseyi özlemeyen, çizgi film izlemeyen insan mı olur. Yapay zekâ mısın sen.
Özlemekten sırtım ağrıyor yeminlen. Çekilecek yük değil.
' Şurama batan..Şurama batan özlem demeselerdi..bıçak sanırdım.! '
............Cemal Süreyya..................
Ne yazık ki ben bu sahneyi hatırlıyorum çok çok eskilerden :((
Tan Taşçı - Nasıl Seveceğim (Official Video)
İskeleye yanaşan her vapurda beklediğimsin
Bir bardak çayla edilen muhabbette vuslata erdiğim
Sonrasında ise bir ömür hasretliğimsin...
'Bomboş bir varlık ve dopdolu bir yokluk..'
Oruç Aruoba
İnsanca özlemler dünyaya uymuyorsa, bozuk olan dünyadır, insanca özlemler değil.
aklına gelince
zamanın durması demek
Yol anlamıyor bekleyenin halinden... hadi bitsin şu tatil de gel artık mavilikler getir bana....Zira sensiz ne şiir şiir tadında ne de şarkı şifa ruhuma...
Özledim belki,
belki sen de özledin,
ama sadece belki!
Belki de sadece bir an.
Öylesine,bir şarkının içinde rastladın bana
Selamsız geçtin notalardan
ve geçirmemek için aklından mırıldanmadın
Saklanmadın… Ya hiç saklanmadın ya da hep bildiğim yerlere saklandın. Ya ben seni iyi tanıyordum ya da sen beni yormak istemiyordun Velhasıl bir oyunun tek ebesi oluşumun sebebisin sen Kaçarken aslında yakınlaşmak nasıl olur senden öğrendim ben. Bir gün geldi kaybettim seni Oysa hep aynı yere saklanacağından o kadar emindim ki
Ne zaman orda olmayacağını kabullenmeye kalksam duvarlara dönüyorum yüzümü Kulağıma fısılda diye bekliyorum rakamları Arama başka yerler ne olursun O kadar alıştım ki bıraktığım yerde bulmaya Gitme ne olursun Ellerimi yüzüme son kez kapatıyorum.Son rakami söylüyorum,seni çok özlüyorum...Alinti..