Bir dertli kul idim derman arayan… diye söze başladı Beyazid-i Bestami: Kalbime bir süvari gibi indim. Bütün ellerimle Hakk’ın kapısını çaldım., belâ eliyle çalmadıkça kapı açılmadı. Bütün dillerle izin istedim, hüzün diliyle istemedikçe izin verilmedi. Bütün ayaklarla O’na giden yolda yürüdüm. Yokluk ayağıyla yürüyemedikçe dergâhına varamadım…
Denildi ki, “Ey Bayezid! Nefsinden boş ol. Hiç ol da gel.” Yıllarca gayret ettim. Ve bir gün sükût edince baktım ve gördüm ki derdim, dermanım imiş…
Ama yok olmadıysa bir ayakkabınız, varlığının sıcak gölgesinde bu yoksun olma hâlinden yoksunsunuzdur aslında bir bakıma....
Tahtaya çağırdığında öğretmeni,misafirlerin huzuruna çıkacak ayakkabıları yoksa yavrucuğun,o delik çorabından çıkan parmak değil aslında bizlerin en büyük ayıbıdır...
Çok uzak değil bunların yaşandığı yerler...Adapazarının o Geyve'sinde -ki şiirlerde hoş diyarlara sürükleyen Geyve idi şimdiye dek bizim nezdimizde- bir köy okulunda....
Yokluk böyle birşeydi...Yattığı yatağının döşeği ince bir battaniyeydi...
Yokluk daha ötesiydi...Beş yıldır babasının bu yurda uğramayışıydı....
Yokluk tüm bunların üzerindeydi...Bir koca kentin rüzgarının değdiği Adapazarı'nda burnumuzun dibinde 15 yaşındaki çocukların 8 yaş görüntüleriydi...
Yokluk doyurmuştu....Verdiğine eli titreyerek uzanıyordu...
Alan bir daha almıyordu...
Yokluk paylaşmanın da sıcağını öğretmişti...
Metropollerin lay lay lom çocuklarına veremediği paylaşma ve göz tokluğu hissini yoklukta bulmuştu bu yavrularımız...
Allah yokluğu göstermeden kıymet bilenlerden eylesin hepimizi....
aynı çizgide kalmış, edebiyatı tıkamış şiir dergilerinin aksine bir varlık iddia etmeden varolan, levent sayım, caner ocak ve kaan koç'un çıkardığı yeni, güçlü soluklu fanzin.
kadıköy'de; yazı kafe, mefisto ve don kişot kafe'de, taksim'de ise mephisto, orhan veli sanat evi ve simurg kitapevi'nde bulunabilir.
'bir yokluk var üstümde, ne bir yoksulluk ne bir yoksunluk, bir yokluk var üstümde, bir eksiklik. bir tamamlanamama hali, bir ihtiyaç değil de eksik kalma hali, bir yokluk var üstümde, bir eksiklik bir sensizlik var üstümde..
yok etmek için sensizliğimi, bir nefeste yakalamak için seni koştum, koştum yoruldum.
hızlı koştu vücudum, durdu, ruhumu bekliyor. yorgun düştü ruhum, durdu, seni bekliyor..'
avuçlarımızdaki en güzel süs. bir avuç dolusu olduğu takdirde 'duygulanım' ile 'duyumsama' arasında bir kavramla tanışmanıza sebep olurlar. sebebinin duygu ya da algı olmadığı bir düşünce kütlesinin içinize düşmesini izlersiniz sessiz sessiz.
kapladığı hacme bir 'boşluk' hediye etmek istersiniz. birim miktar 'yokluk', birim miktar 'boşluk' ile karşılaştırıldığında kat kat fazla acı içermektedir çünkü.
Tok aç'ın halinden anlamaz... Varlık içinde olanda yokluğu bilemez..çöpe atılan onca yemek, veya kıyafet, oysa okadar insan varki aç ve çıplak, bir an olsun düşünülse, ve sadece birkaçı değil herkes üzerine düşeni yapsa sanırım dünya daha iyi bir dünya olurdu. Eşitlikten bahsediliyor, malesef eşitlik diye birşey yok. Kimse fakir doğmak istemez, fakirlik yoksulluk suç değildir, okul sıralarında sırf parası olmadığı için kitap defter alamayan çocuklar, hatta parası olmadığı için okula gidemeyen çocuklar ailesine katkıda bulunmak için peçete satıp ayakkabı boyuyor...elbette devlet herkese yetişemez, ancak toplum bir olsa herkese yetişilir.
'varlığın aynası nedir? yokluk.ahmak değilsen yokluğu ihtiyar et.varlık, yoklukta görünebilir...bir yerde yokluk ve noksan oldu mu...bu bütün sanatların güzelliğine aynadır.'.........................................(mevlana)
Her şeyin yokluğu bir şeyin varlığını işaret eder, kolay gelsin.
Türlü varlıkların müjdelendiği saf yokluk. - Derrida, Yazı ve Fark.
Yokluğu iyi bilen, varlığı da bilir.
' Cenaze arabalarını süslemek gibidir yokluğunu yazmak, Ne kadar güzel olsa da ölüm taşır. '
Yokluk, sen de yoksun, bir var bir yoksun..
'Meğer ask indiği kalbi ihya ediyordu ihya edemezse yok ediyordu.Kazasız belasız atlatmanın imkanı yoktu. '
İsimle Ateş Arasında / Nazan Bekiroğlu
(Nazan Ablamızın/Hocamızın insanı vuran cümleleri yok değil.)
ulu bir makamdır.
varlığın aslını görendir
varlığın tadını tadandır
varlığın özü olabilendir
Bir dertli kul idim derman arayan… diye söze başladı Beyazid-i Bestami: Kalbime bir süvari gibi indim. Bütün ellerimle Hakk’ın kapısını çaldım., belâ eliyle çalmadıkça kapı açılmadı. Bütün dillerle izin istedim, hüzün diliyle istemedikçe izin verilmedi. Bütün ayaklarla O’na giden yolda yürüdüm. Yokluk ayağıyla yürüyemedikçe dergâhına varamadım…
Denildi ki, “Ey Bayezid! Nefsinden boş ol. Hiç ol da gel.” Yıllarca gayret ettim. Ve bir gün sükût edince baktım ve gördüm ki derdim, dermanım imiş…
Yokluk, sen de yoksun, bir var bir yoksun! İnsanoğlu kendi varından yoksun... Gelsin beni yokluk akrebi soksun! Bir zehir ki, hayat özü fâniye...
olumsuz bir durum ifadesidir...
Varlığın zıddı bilinir...
Ama yok olmadıysa bir ayakkabınız, varlığının sıcak gölgesinde bu yoksun olma hâlinden yoksunsunuzdur aslında bir bakıma....
Tahtaya çağırdığında öğretmeni,misafirlerin huzuruna çıkacak ayakkabıları yoksa yavrucuğun,o delik çorabından çıkan parmak değil aslında bizlerin en büyük ayıbıdır...
Çok uzak değil bunların yaşandığı yerler...Adapazarının o Geyve'sinde -ki şiirlerde hoş diyarlara sürükleyen Geyve idi şimdiye dek bizim nezdimizde- bir köy okulunda....
Yokluk böyle birşeydi...Yattığı yatağının döşeği ince bir battaniyeydi...
Yokluk daha ötesiydi...Beş yıldır babasının bu yurda uğramayışıydı....
Yokluk tüm bunların üzerindeydi...Bir koca kentin rüzgarının değdiği Adapazarı'nda burnumuzun dibinde 15 yaşındaki çocukların 8 yaş görüntüleriydi...
Yokluk doyurmuştu....Verdiğine eli titreyerek uzanıyordu...
Alan bir daha almıyordu...
Yokluk paylaşmanın da sıcağını öğretmişti...
Metropollerin lay lay lom çocuklarına veremediği paylaşma ve göz tokluğu hissini yoklukta bulmuştu bu yavrularımız...
Allah yokluğu göstermeden kıymet bilenlerden eylesin hepimizi....
aynı çizgide kalmış, edebiyatı tıkamış şiir dergilerinin aksine bir varlık iddia etmeden varolan, levent sayım, caner ocak ve kaan koç'un çıkardığı yeni, güçlü soluklu fanzin.
kadıköy'de; yazı kafe, mefisto ve don kişot kafe'de, taksim'de ise mephisto, orhan veli sanat evi ve simurg kitapevi'nde bulunabilir.
'bir yokluk var üstümde,
ne bir yoksulluk ne bir yoksunluk,
bir yokluk var üstümde,
bir eksiklik.
bir tamamlanamama hali,
bir ihtiyaç değil de eksik kalma hali,
bir yokluk var üstümde,
bir eksiklik
bir sensizlik var üstümde..
yok etmek için sensizliğimi,
bir nefeste yakalamak için seni
koştum, koştum yoruldum.
hızlı koştu vücudum, durdu,
ruhumu bekliyor.
yorgun düştü ruhum, durdu,
seni bekliyor..'
avuçlarımızdaki en güzel süs.
bir avuç dolusu olduğu takdirde 'duygulanım' ile 'duyumsama' arasında bir kavramla tanışmanıza sebep olurlar. sebebinin duygu ya da algı olmadığı bir düşünce kütlesinin içinize düşmesini izlersiniz sessiz sessiz.
kapladığı hacme bir 'boşluk' hediye etmek istersiniz. birim miktar 'yokluk', birim miktar 'boşluk' ile karşılaştırıldığında kat kat fazla acı içermektedir çünkü.
ancak olmadıgında anlarız..!
Tok aç'ın halinden anlamaz... Varlık içinde olanda yokluğu bilemez..çöpe atılan onca yemek, veya kıyafet, oysa okadar insan varki aç ve çıplak, bir an olsun düşünülse, ve sadece birkaçı değil herkes üzerine düşeni yapsa sanırım dünya daha iyi bir dünya olurdu. Eşitlikten bahsediliyor, malesef eşitlik diye birşey yok. Kimse fakir doğmak istemez, fakirlik yoksulluk suç değildir, okul sıralarında sırf parası olmadığı için kitap defter alamayan çocuklar, hatta parası olmadığı için okula gidemeyen çocuklar ailesine katkıda bulunmak için peçete satıp ayakkabı boyuyor...elbette devlet herkese yetişemez, ancak toplum bir olsa herkese yetişilir.
bireysel anlamda fakirlik.
O, göklerin ve yerin yoktan var edicisidir ve O, bir işin olmasını murad edince, ona yalnızca 'ol! ' der, o da hemen oluverir. (Bakara 117)
Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. (Enam 101)
Algiladiklarimiz her an yoktan var olur. Bize somut, sabit seylermis gibi gelsede mevcudatin asli yokluktur.
Arz’da kim varsa hepsi fanidir (Rahman 26)
ZülCelal-i vel’İkram olan Rabbinin vechi Baki (Rahman 27)
Yukaridaki ayetlerde bu hakikati apacik belirtilmistir.
Bu alemin mayasi yokluktur, hamuruda hayal.
korkunç,felaket,çaresizlik,endişe,bağımlılık,ölüm,yapamamak,karanlık,ışıksızlık,
'varlığın aynası nedir? yokluk.ahmak değilsen yokluğu ihtiyar et.varlık, yoklukta görünebilir...bir yerde yokluk ve noksan oldu mu...bu bütün sanatların güzelliğine aynadır.'.........................................(mevlana)
Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. (Enam 101)
Varlığında kıymeti bilinemeyenler, yokluğunda can bulur...
'Ben her şeyi zıt eşi ile yarattım' diyorsa...ve de bu gördüğümüz âlem de gerçekten var ise...o halde yokluk da vardır...
..içinde olmak gerekiyor ki varlığı görebilesin,ona erebilesin..