benim yazmak istedigim cogu seyi yazmislar zaten arkadaslar sadece kadinlarla ilgili pek bi sey gormedim gercekten ama gercekten kadin olmak zor hele iranda dahada zor guzel ulke karis karis her yerine canim feda ama ya yesill kirmizi davasi binlerce genc olu kayip guc davasinda hemde bir damla ozgurluk icin sadece bir damla soruyorum ben hakimiz yok mu az ozgurluk ya azcik universitede rahatca bir erkek arkadasim olsun diye ama sevgili degil dikkat normal arkadas hemde sadece universitede disarda da degil sadece orda rahat konusabilecegim ahlaki olmayan ahlak avcilarina yakalanmadan korkma duygusu olmadan sadece bir damla ya cok mu sey istiyoruz? ? ? ?
Çoğunluğu Türk olan ve Aslen Türk yurdu olan devlet. İsmi bile Türkçe dir. Bir gün Türkler budevlete egemen olacaktır. 80 yıldır farslar yönetiyor. Oysa yüzlerce yıl Türkler yönetmiştir. Nüfus gizleniyor. Geçekte yarısından fazlası Türk'tür
ister Ahmed-i Nejat ister Musavi.. yada her hangi biri..
görünen o ki; İran yükselişte olan bir ülke.. hem de emin adımlarla ve hızla..
sadece 30-35 yılda bütün Mısır kadınları kapandı; Afganistan kadınları ise mini etekten gözlerini dahi kapatma yönünde hizla ilerledi..sadece son 30-35 yılda.. bizde ise bu dönemde durum malum PKKnın türemesi, eğitimli gelecek vadeden gençlerin 'siyaset yapıyoruz,düşünüyoruz' başlıklarıyla birbirine kestirilmesi..
İran gerçekten hızla değişiyor.Ama gerçekten de bu çarkı kırabilecek bir yönde mi yada o da bizim gibi aynı projenin diğer bir oyuncusundan mı ibaret acaba! !
Zina yapma, dinden dönme, hırsızlık, silahlı soygun gibi eylemlerin idamla cezalandırıldığı; daha bunun gibi insan haklarıyla bağdaşmayan sürüyle kuralın hakim olduğu Teokratik devletten başka bir şey gelmiyor aklıma.. (Bkz: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi)
25 kişinin ölümü ve yüzlerce insanın yaralanmasına sebep olan cami bombalama olayının zanlıları, ölenlerin cenazeleri toprağa verilmeden sallandırılarak idam edilmiştir..
İRAN'DA BEŞ AZERBAYCANLI KÜLTÜREL AKTİVİSTE AĞIR HAPİS VE SÜRGÜN CEZALARI VERİLDİ.
İran'da 5 Azerbaycanlı Kültürel Aktiviste Ağır Hapis ve Sürgün Cezaları Verildiü,
Sunday, 08 February 2009
WWW.SOLUNDOGUSU.NET Azerbaijani Human Rights News (Salavan Sesi) - 2 Şubat
İran'da Erdebil İnkılap Mahkemesinin 1. şubesi 2 Şubat Pazartesi günü kapalı olarak geçirilen mahkemede 5 Azerbaycanlı kültürel aktivisti ' milli güvenlik aleyhine faaliyet' suçlamasıyla beşer yıl sürgünde hapse mahkum etti.
Rehim Gulami, Vedud Saadeti, Behruz Alizade, Erdeşir Kerimi ve Hüseyin Hüseyni adlı aktivistler, 2008 yılının Nisan ayında Erdebil şehrinde tutuklanmış ve 20 gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra 20.000 dolar teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmışlardı. Bu aktivistler, İran'da Azerbaycanlı üniversite öğrencilerinin ve aydınların anadilde eğitim hakkı ve ırksal ayrımcılığın sona erdirilmesi gibi talepler içeren kültürel hareketinin tanınmış faallerindendirler. Uluslararası insan hakları kuruluşları bu dönemde bildiriler yayınlayarak aktivistlerin tutuklanmasını ve gözaltında işkence görmelerini kınamışlardı.
Azerbaycanlı Siyasi Mahpusları Savunma Birliğinin belirttiğine göre, kültürel aktivistler Ettelaat (İran İstihbarat Teşkilatı) sorgu merkezinde tutuklu kaldıkları süre boyunca elektrik şoku, dayak ve uzun süre uykusuz bırakılma dahil olmak üzere fiziksel ve ruhsalişkencelere maruz kaldılar.
Aktivistlerden 21 yaşındaki Hüseyin Hüseyni, 13 Kasım 2008 tarihinde Settar Han'ı (İran'da Meşrutiyet devrimini gerçekleştiren Azerbaycanlı tarihi kahraman) mezarı başında anma merasimine katılırken tekrar tutuklanmış ve 68 gün boyunca, suçlamaları belirtilmeden ve avukat tutma hakkı tanınmadan hapishane hücresinde tutulmuştu. Aynı mahkeme kısa bir süre önce Esger Ekberzade adlı 23 yaşındaki Erdebilli öğrenci aktiviste de 5 yıl sürgünde hapis cezası vermişti.
Birkaç yıldan beri Hatemi’den Rafsancani’ye, Ahmedinejad’tan “tutucu” kanadın faşist sözcüsü Keyhan gazetesine herkes komünizm ve Marksizm’in üniversitelerde yükselişe geçtiğinden, “Lenin’in hortlağının üniversiteler üzerinde dolaşmaya başladığından” söz edip bu tehlikeye karşı birbirini uyarmaya başladı
Üç yıldan beri “7 Aralık Üniversite Öğrencileri Günü” komünizmin üniversitede gövde gösterisinin alanına dönüştü. Gösterilerde “Eşitlik, Özgürlük, Cinsel Ayrımcılığa Hayır, Ya Sosyalizm Ya Barbarlık, Ne Amerikan Müdahalesi ne Dinci Diktatörlük” sloganlarının ve Enternasyonal marşının binlerce öğrenci tarafından haykırılması, İran’da “Ayetullah BBC” olarak bilinen “saygın” (!) İngiliz haber kuruluşunun bile “Tahran Üniversitesi’nde Marksistler’in Çıkarması” haberini manşetten geçmesine yol açtı. Sosyalizmin bu yükselişine karşı 4 Aralık 2007’de İslam Cumhuriyeti sosyalist sol öğrenci önderlerinin 60’ına yakınını tutukladı. Rejim bu manevrayla radikal sosyalist öğrencileri ve rejimi devirme hareketini geriletebileceği hesabını yapıyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. 2007 Öğrenci Günü gösterileri daha kitlesel, kızıl bayraklar ve pankartlarla bezeli gerçekleştirildiği gibi öğrenci hareketi daha radikal istekler temelinde daha sürekli bir biçime kavuştu.
7 Aralık 2008’ten beri sürmekte olan Şiraz Üniversitesi hareketini işte bu genel çerçevede anlayıp değerlendirmek gerekiyor. Bir yıldan beri rejim bütün korkutma, tutuklama, bastırma ve yıpratma çabalarına karşı öğrencileri mevzilerinden geri püskürtemedi. Şiraz Üniversitesi’nde rejim lümpen Besiç paramiliter güçlerini öğrenciler üzerine saldı. Ancak öğrenciler rektörü Besiç’in bu saldırısına bahane olan “İslami Kurallara Uyma Yönetmeliği”ni geri çekmeye ve özür dilemeye zorladı. İslami rejimin sözde parlamentosu başkanı Laricani ve öteki irili ufaklı devlet erkanının üniversitede yaptığı konuşmalar öğrenciler tarafından rejimi sorgulamanın, rejimin siyasetlerinin kökten eleştirisinin ve meşruiyetinin bulunmadığının açıkça ilan edildiği alanlara dönüştürüldü. Öğrenci Günü’nde Şiraz Üniversitesi öğrencileri “Kahrolsun Diktatör”, “Hamaneyi Pinochet İran Şili Olmayacaktır” ve “Eşitlik Özgürlük” pankartlarıyla gösteri yaptılar.
Bu duruma karşı rejim başta 4 öğrenciyi tutukladı. Onlarca öğrenci disiplin kuruluna çağırıldı. Ancak bunlar öğrenci hareketinin şiddetlenmesine, daha radikal biçimlere bürünmesine yol açtı. Öğrenciler gösterilerini okul dışına taşıdı ve kent halkından büyük destek aldı. Bu arada uydu aracılığıyla yayın yapan New Channel TV canlı programlarla bu hareketin haberini yurt geneline taşıdı ve Şiraz öğrencilerinin hareketinin daha geniş bir toplumsal tabana yayılmasına katkıda bulundu.
Rejimin bu harekete karşı yanıtı 12 kişinin gözaltına alınması, 7’sinin tutuklanarak cezaevine konulması, 5’inin ağır kefaletlerle serbest bırakılması ve onlarca öğrencinin çeşitli sürelerle okuldan uzaklaştırma cezalarına çarptırılması oldu. Ne var ki bu çabalar öğrencilerin eylem ve hareketini durduramadı. Tersine radikalleşmesine, rejimin temellerini hedef almasına yol açtı. Bu radikalleşme İslami Öğrenci Birlikleri (Tahkim-i Vahdet) ve liberallerin bile öğrenciler tarafından soyutlanmamaları için komünistlerin sloganlarını pankartlarında taşımalarına neden oldu. Kısacası, İran toplumunda rejimi devirme hareketinde üstünlüğe sahip olan radikal solun ve komünist hareketin, bu hareketin bir yansıması olan genelde öğrenci hareketinde, özelde Şiraz Üniversitesi’nde halen sürmekte olan direnişte de üstünlüğü ele geçirdiği söylenebilir. Şiraz Üniversitesi öğrencileri hareketlerini sürdürüyorlar ve bütün istekleri kabul edilene dek mücadelelerini sürdüreceklerini ilan ediyorlar. Öğrenciler tutuklanan bütün arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını, disiplin cezalarının kaldırılmasını, öğrencilere karşı bütün davaların düşürülmesini, cinsel ayrımcı politikalara son verilmesini, polis ve İslam Cumhuriyeti’nin kolluk güçlerinin ve Besiç’in okuldan çekilmesini talep ediyorlar.
İran halkının rejimi devirme hareketinin sözcüsü Şiraz Üniversite öğrencilerinin mücadelesi en geniş uluslararası dayanışmayı hakeddiyor. Onlara destek olmalıyız!
*Siyaveş Azeri, İran Komünist İşçi Partisi (İKİP) Dış İlişkiler Bürosu Başkanı
Not: Makale, Siyaveş Azeri tarafından “solundogusu.net” için kaleme alınmıştır.
Örgütün eski logosuHalkın Fedaileri (Persçe: س ا ز م ا ن چ ر ي ک ه ا ی ف د ا ي ي خ ل ق ا ي ر ا ن ;) Pehlevi rejimine karşı 1971 yılında İran'da kurulmuş Marksist - Leninist örgüt. Grup Şah Muhammed Rıza Pehlevi hükümetini devirmek amacıyla kuruldu ve 1979 devriminden sonra İran İslam Cumhuriyeti'ni devirmek için mücadelesine devam etti.
Örgüt, daha küçük olan iki grubun, Cezani-Zarifi grubuyla, Ahmadzadeh-Puyan-Meftahi grubunun birleşmesi sonucu ortaya çıktı. Jazani-Zarifi grubunun üyeleri eski Tudeh Partisi gençlik örgütü üyelerinden oluşuyordu. Ahmadzadeh-Puyan-Meftahi grubunun üyeleri ise ağırlıklı olarak Ulusal Cephe ve bağlı örgütlerden geliyorlardı. Kısa süre sonra Jazani grubu Gilan bölgesi ormanlarında gerilla savaşımı başlattı. Gerilla grubunun yakalanması ve üyelerinin öldürülmesinin ardından iki grup resmen birleşti ve İran Halkın Fedaileri Gerillaları Örgütü ortaya çıktı.
Örgütün ilk toplantısı Bijan Cezani ve izleyicileri tarafından 1963 yılında gerçekleştirildi. İran'daki güçlü amerikan etkisinin ve ilerici muhaliflere karşı yürütülen baskının barışçıl eylem yöntemlerini tamamen işlevsiz kıldığı sonucuna ulaştılar.
Silahlı mücadele bu nedenle kurtuluş için tek yol olarak görülüyordu. 1971-1979 arasındaki dönemde, Fedaian hareketi Şah rejiminin muazzam bir baskısıyla karşılaştı. Yaklaşık 300 Fedaian üyesi rejim tarafından öldürüldü. Bu dönemde örgütün liderlerinin büyük bölümü yakalandı ve öldürüldü.
İHFGÖ (İran Halkın Fedaileri Gerillaları Örgütü) birçok iç bölünme yaşadı. 1979'da Eşref Dehgani İHFGÖ'yi gerilla savaşı çizgisinden sapmakla şuçlayarak terketti ve İran Halkın Fedaileri Gerillaları'nı kurdu. Aynı yıl eski İHFGÖ kadroları İran Devrimci İşçiler Örgütü'nü kurdular.
İHFÖG, 1980 yılında İHFGÖ (Çoğunluk) ve İHFGÖ (Azınlık) olarak ikiye bölündü. Asıl örgütten ayrılan İHFGÖ (Azınlık) daha radikal bir çizgi izledi. 1981 1 Mayıs'ında binlerce İHFGÖ (Çoğunluk) destekçisi Tahran'da toplandı. Örgüt gerilla savaşı yürütmeyi durdurduğunu açıkladı ve İran Halkın Fedaileri Örgütü (Çoğunluk) ismini aldı.
1980'lerin başlarında Çoğunluk grubu yarı-açık politik etkinlik sürdürdü. Kar adlı yayın organı 100 000 dolayında tiraja sahipti. Grup yeni hükümetin bazı konumlarını destekledi, anti-emperyalist söylem ve Irak'a karşı savaş çabaları gibi. Bununla birlikte, aynı dönemde Çoğunluk kadrolarının önemli bir bölümü İran hapishanelerinde tutuluyordu.
1983 yılında Çoğunluk grubu İslami hükümet tarafından tasfiye edildi. Binlerce kadrosu hapse atıldı, birçoğu yargılanmadan infaz edildiler.
1988-1990 arasında İHFÖ (Çoğunluk) bir iç değerlendirme ve önceki konumlarının özeleştirisi dönemi geçirdi.
Günümüzde bu örgüt cumhuriyetçi ve laik partiler arasında bir birlik kurmaya çalışmaktadır.
Avrupa Parlamento'sunda 23 Ekim 2007'de Avrupalı temsilcilerin de katıldığı bir toplantı gerçekleştirmiştir.
Arkadaşlar duymuşsunuzdur belki, Buşh İran halkına açıklama yapmış. Açıklama özetle şöyle: İran halkının özgür olması gerekiyor. Mevcut hükümet tehlikeli silahlar üretiyor ve sizin özgürlüğünüzü kısıtlıyor. Bir gün İran özgür olduğunda ABD sizin en iyi dostunuz olacak. Gördüğünüz gibi ABD Irak'ta olan olayları görmeyip aynı şeyi İran için de yapmak istiyor. Herhalde ABD bu açıklamasıyla İran'a özgürlük getirmeyi istediklerini vurgulamak istiyor kendi aklınca. Benzer söylemler İsrail'den de geldi. Şu anda İran'ı vurmak için Arap'ların desteğini almaya çalışıyorlarmış. Hani Irak'a, Afganistan'a özgürlük(!) geldi ya sıra İran'a geldi. Arap'ların desteğini almaya çalışıyorlarmış dedim ya, aklınıza Türkiye'yi ikna ettiler mi ki gibisinden soru gelebilir. Ben de derim ki zaten Türkiye'nin % 47 'sinin oyunu alan hükümet BOP'a destek verdiklerini kendileri açıkça söylemişlerdi. ABD'lilerin bu tutumlarına bakarak şunu belirtebilirim ki: ABD, özgürlük, nükleer silah üretimini durdurmak bahanesiyle İslam dünyasını hedef almış durumda. Çünkü, enerji kaynakları Müslüman ülkelerde. Sevgili arkadaşlar bu konuda uyanık olmak için bu konuyu sıkça yazıyorum. Bunu herkes başkalarıyla paylaşırsa Allah'ın izniyle BOP engelini aşabiliriz.
İRAN' a iki defa gitdim. Ülke insanının yaşayışı ve ekonomik durumu bizim 20-25 yıl önceki halimiz gibi, ancak REJİM e karşı öfkelerine rağmen sessizler gibi. Zaten rejim de tam bir FİYASKO. Bizim LAİKLİK gibi; hiçbir kavramın içi dolu deyil. Çok milliyetçi bir politika ve yaşam tarzı var gibi gözüküyor ama, aslında içten içe çürümüş bu kavramda. Orayı da KÜRDİSTAN ve AFGAN bölgeleri olarak bölmek isteyecekler ve o milletin çok başı ağrıyacak. Yemek kültürü çok farklı. Mesela SABAH KAHVALTISINDA 1 TAVA DOLUSU MELEMEN ve KOCAMAN 1 BAŞ KURU SOĞAN yiyebiliyor insanlar LOKANTADA... Ama KIZLARI ÇOOOK GÜZEL. Galiba bütün büyük savaşların tarih boyu merkezinin ortadoğu olmasının EN BÜYÜK nedeni O KADINLAR ve özellikle de BAKIŞLARI.
bakmayın -danışıklı döğüş içinde oldukları- abd hakkında atıp tuttuklarına, bakmayın bizim dinci gazetelerin uydurmalarına, araştırmalar ortaya koymuştur ki, nüfusunun -özellikle kadınlarının- büyük bölümünün türkiye'de yaşamak istediği bir garip ülke, bkz. acep nedendir?
BBC televizyonunda, İran'ın 2003'te, Irak'ın işgal edilmesinden kısa bir süre sonra ABD'ye, 'Hamas ve Hizbullah'ı desteklememesi karşılığında, kendisine yönelik düşmanca tavrından ve uyguladığı yaptırımlardan vazgeçmesini' önerdiği belirtildi.
BBC televizyonunun haberinde, ABD tarafından reddedilen bu önerinin, İsviçre aracılığıyla Washington'a yazılı imzasız bir gizli mektup şeklinde iletildiği ve BBC'nin bu mektubun kopyasına ulaştığı belirtildi. Haberde, ABD Dışişleri Bakanlığının bu önerinin üst düzey İranlı yetkililerin onayıyla yapıldığını anladığı ve İran'ın bu mektupta, Hamas ve Hizbullah'a desteğini kesmeyi, Irak'ın istikrara kavuşması için nüfuzunu kullanmayı teklif ettiği ve nükleer programında tam bir şeffaflık sözü verdiği kaydedildi.
Buna karşılık ise İran'ın ABD'den kendisine yönelik düşmanca tutumundan vazgeçmesini, Tahran'a yönelik bütün yaptırımlara son vermesini ve rejime muhalif Halkın Mücahitleri örgütünün üyelerinin yakalanması ve İran'a iade edilmesini istediği kaydedildi.
Halkın Mücahitleri, 8 yıl süren İran-Irak savaşında, devrilen ve ardından asılan Irak'ın Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in yanında yer almış, o dönemde örgütün birçok üyesi de Irak'ta üslenmişti. BBC'nin haberinde, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın yardımcılarından Lawrence Wilkerson'ın, 'ABD Dışişleri Bakanlığının aslında İran'dan gelen bu öneriyi olumlu bulduğunu' söylediği de belirtildi.
Haberde, Wilkerson'ın, 'Öneri Beyaz Saray'a gelince, Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin bürosu tarafından reddedildi. Cheney, 'Şeytanla iş yapılmaz' dedi' şeklindeki ifadesi de yer aldı. Wilkerson'ın, İranlıların 2001 sonunda ABD'nin Afganistan'a müdahalesinden sonra da ABD Dışişleri Bakanlığına, 'El Kaide'nin üst düzey yetkililerinin Amerikalılara teslim edilmesine karşılık Halkın Mücahitlerinin izinin sürülmesinde yardım talep ettiğini' de açıkladığı belirtilen haberde, Powell ile Wilkinson'ın, teklifin İran hükümetinin hangi kademesinden geldiğini belirlemeyi başaramadığı ve teklife yanıt vermediği de belirtiliyor.
Bizi muhatab kabul etmeyen Amerika'nın, dötünün dört buçuk atmasına sebebiyet veren, ve malesef ' kedi ciğer ' münasebetine benzer türden haksız yere densizce eleştirilen özgür devlet.....! ! !
Bazı icraatlarına gıcıkda olsam genelde baş eğmeyen yapısını takdir ettiğim bir ülkedir, artık bir imparatorluk değildir ama uzun bir imparatorluklar tarihine sahip olduğunun bilincindedir, Bu yüzden bulunduğu coğrafyada sözü her zaman muteberdir... Tabi bunda enerjide dışa bağımlı olmamasının büyük etkiside vardır...Geçirdiği İslam devrimiyle dışardan yönetilen kukla olmaktan kurtulmuş, bir süre içine kapanmış dış güçlerin büyük baskılarına maruz kalmasına ve neredeyse on yıl süren kanlı ve yıkıcı (bakınız abd destekli saddam kuklası) savaşa rağmen teknik ve teknolojik olarak kendi silahlarını üretebilmiş... Dünyada parlementosunda en çok kadın milletvekili bulunduran bir ülkedir...Ancak ülkesinde yaşayan azınlıklara davranışları konusunda Devrim sonrasında pek bir gelişme gösterememiştir Azeriler ve Kürtler yoğun baskı altındadır (Enteresandır; Kurtuluş savaşında Türklerin yanında olan Kürtler nasılki Kurtuluştan sonra ilk imha edilip sindirilmeye çalışılan unsur olmuşsa, Devrimdede Ayetullahın yanında yer almış ve devrimin temel unsurlarından birisi olmuş olmasına rağmen devrim sonrasında ilk vurulan hedeflerden birisi olmuştur)
Bazılarının kaderi başkalarının elindedir...Kendilerinin güçlerini fark edip harekete geçene kadar, bu böyle olur...ya sonraaaa...Hep birlikte görüp,yaşayacağız...
benim yazmak istedigim cogu seyi yazmislar zaten arkadaslar sadece kadinlarla ilgili pek bi sey gormedim gercekten ama gercekten kadin olmak zor hele iranda dahada zor guzel ulke karis karis her yerine canim feda ama ya yesill kirmizi davasi binlerce genc olu kayip guc davasinda hemde bir damla ozgurluk icin sadece bir damla soruyorum ben hakimiz yok mu az ozgurluk ya azcik universitede rahatca bir erkek arkadasim olsun diye ama sevgili degil dikkat normal arkadas hemde sadece universitede disarda da degil sadece orda rahat konusabilecegim ahlaki olmayan ahlak avcilarina yakalanmadan korkma duygusu olmadan sadece bir damla ya cok mu sey istiyoruz? ? ? ?
Çoğunluğu Türk olan ve Aslen Türk yurdu olan devlet. İsmi bile Türkçe dir. Bir gün Türkler budevlete egemen olacaktır. 80 yıldır farslar yönetiyor. Oysa yüzlerce yıl Türkler yönetmiştir. Nüfus gizleniyor. Geçekte yarısından fazlası Türk'tür
Ey Dünya Mustezafları.! Ayağa Kalkın.! ................. Humeyni
Ey İran'ın Yeşil Salatalıkları.! Oturun L.n.! .............. A. Nejad
Karanlık.. Karanlık.. Karanlık..
ister Ahmed-i Nejat ister Musavi.. yada her hangi biri..
görünen o ki; İran yükselişte olan bir ülke.. hem de emin adımlarla ve hızla..
sadece 30-35 yılda bütün Mısır kadınları kapandı; Afganistan kadınları ise mini etekten gözlerini dahi kapatma yönünde hizla ilerledi..sadece son 30-35 yılda..
bizde ise bu dönemde durum malum PKKnın türemesi, eğitimli gelecek vadeden gençlerin 'siyaset yapıyoruz,düşünüyoruz' başlıklarıyla birbirine kestirilmesi..
İran gerçekten hızla değişiyor.Ama gerçekten de bu çarkı kırabilecek bir yönde mi yada o da bizim gibi aynı projenin diğer bir oyuncusundan mı ibaret acaba! !
Ahmed-i Nejat..
%62..
ya anketlerde bir sorun var ya da sayımda..
İnsan hakları ihlallerinin diz boyu olduğu ülke..
Zina yapma, dinden dönme, hırsızlık, silahlı soygun gibi eylemlerin idamla cezalandırıldığı; daha bunun gibi insan haklarıyla bağdaşmayan sürüyle kuralın hakim olduğu Teokratik devletten başka bir şey gelmiyor aklıma.. (Bkz: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi)
25 kişinin ölümü ve yüzlerce insanın yaralanmasına sebep olan cami bombalama olayının zanlıları, ölenlerin cenazeleri toprağa verilmeden sallandırılarak idam edilmiştir..
Bilimsel olarak ruh, maddesel koşullardan yansıyan bir faaliyettir.İran'da, hava durumu tahminleri verilmemektedir.
inanç oyununa tutsak biçare kadınlar...
İRAN'DA BEŞ AZERBAYCANLI KÜLTÜREL AKTİVİSTE AĞIR HAPİS VE SÜRGÜN CEZALARI VERİLDİ.
İran'da 5 Azerbaycanlı Kültürel Aktiviste Ağır Hapis ve Sürgün Cezaları Verildiü,
Sunday, 08 February 2009
WWW.SOLUNDOGUSU.NET
Azerbaijani Human Rights News (Salavan Sesi) - 2 Şubat
İran'da Erdebil İnkılap Mahkemesinin 1. şubesi 2 Şubat Pazartesi günü kapalı olarak geçirilen mahkemede 5 Azerbaycanlı kültürel aktivisti ' milli güvenlik aleyhine faaliyet' suçlamasıyla beşer yıl sürgünde hapse mahkum etti.
Rehim Gulami, Vedud Saadeti, Behruz Alizade, Erdeşir Kerimi ve Hüseyin Hüseyni adlı aktivistler, 2008 yılının Nisan ayında Erdebil şehrinde tutuklanmış ve 20 gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra 20.000 dolar teminat karşılığında geçici olarak serbest bırakılmışlardı. Bu aktivistler, İran'da Azerbaycanlı üniversite öğrencilerinin ve aydınların anadilde eğitim hakkı ve ırksal ayrımcılığın sona erdirilmesi gibi talepler içeren kültürel hareketinin tanınmış faallerindendirler. Uluslararası insan hakları kuruluşları bu dönemde bildiriler yayınlayarak aktivistlerin tutuklanmasını ve gözaltında işkence görmelerini kınamışlardı.
Azerbaycanlı Siyasi Mahpusları Savunma Birliğinin belirttiğine göre, kültürel aktivistler Ettelaat (İran İstihbarat Teşkilatı) sorgu merkezinde tutuklu kaldıkları süre boyunca elektrik şoku, dayak ve uzun süre uykusuz bırakılma dahil olmak üzere fiziksel ve ruhsalişkencelere maruz kaldılar.
Aktivistlerden 21 yaşındaki Hüseyin Hüseyni, 13 Kasım 2008 tarihinde Settar Han'ı (İran'da Meşrutiyet devrimini gerçekleştiren Azerbaycanlı tarihi kahraman) mezarı başında anma merasimine katılırken tekrar tutuklanmış ve 68 gün boyunca, suçlamaları belirtilmeden ve avukat tutma hakkı tanınmadan hapishane hücresinde tutulmuştu. Aynı mahkeme kısa bir süre önce Esger Ekberzade adlı 23 yaşındaki Erdebilli öğrenci aktiviste de 5 yıl sürgünde hapis cezası vermişti.
İRANDA KOMÜNİST ÖĞRENCİ HAREKETİ YÜKSELİYOR!
Birkaç yıldan beri Hatemi’den Rafsancani’ye, Ahmedinejad’tan “tutucu” kanadın faşist sözcüsü Keyhan gazetesine herkes komünizm ve Marksizm’in üniversitelerde yükselişe geçtiğinden, “Lenin’in hortlağının üniversiteler üzerinde dolaşmaya başladığından” söz edip bu tehlikeye karşı birbirini uyarmaya başladı
Üç yıldan beri “7 Aralık Üniversite Öğrencileri Günü” komünizmin üniversitede gövde gösterisinin alanına dönüştü. Gösterilerde “Eşitlik, Özgürlük, Cinsel Ayrımcılığa Hayır, Ya Sosyalizm Ya Barbarlık, Ne Amerikan Müdahalesi ne Dinci Diktatörlük” sloganlarının ve Enternasyonal marşının binlerce öğrenci tarafından haykırılması, İran’da “Ayetullah BBC” olarak bilinen “saygın” (!) İngiliz haber kuruluşunun bile “Tahran Üniversitesi’nde Marksistler’in Çıkarması” haberini manşetten geçmesine yol açtı. Sosyalizmin bu yükselişine karşı 4 Aralık 2007’de İslam Cumhuriyeti sosyalist sol öğrenci önderlerinin 60’ına yakınını tutukladı. Rejim bu manevrayla radikal sosyalist öğrencileri ve rejimi devirme hareketini geriletebileceği hesabını yapıyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. 2007 Öğrenci Günü gösterileri daha kitlesel, kızıl bayraklar ve pankartlarla bezeli gerçekleştirildiği gibi öğrenci hareketi daha radikal istekler temelinde daha sürekli bir biçime kavuştu.
7 Aralık 2008’ten beri sürmekte olan Şiraz Üniversitesi hareketini işte bu genel çerçevede anlayıp değerlendirmek gerekiyor. Bir yıldan beri rejim bütün korkutma, tutuklama, bastırma ve yıpratma çabalarına karşı öğrencileri mevzilerinden geri püskürtemedi. Şiraz Üniversitesi’nde rejim lümpen Besiç paramiliter güçlerini öğrenciler üzerine saldı. Ancak öğrenciler rektörü Besiç’in bu saldırısına bahane olan “İslami Kurallara Uyma Yönetmeliği”ni geri çekmeye ve özür dilemeye zorladı. İslami rejimin sözde parlamentosu başkanı Laricani ve öteki irili ufaklı devlet erkanının üniversitede yaptığı konuşmalar öğrenciler tarafından rejimi sorgulamanın, rejimin siyasetlerinin kökten eleştirisinin ve meşruiyetinin bulunmadığının açıkça ilan edildiği alanlara dönüştürüldü. Öğrenci Günü’nde Şiraz Üniversitesi öğrencileri “Kahrolsun Diktatör”, “Hamaneyi Pinochet İran Şili Olmayacaktır” ve “Eşitlik Özgürlük” pankartlarıyla gösteri yaptılar.
Bu duruma karşı rejim başta 4 öğrenciyi tutukladı. Onlarca öğrenci disiplin kuruluna çağırıldı. Ancak bunlar öğrenci hareketinin şiddetlenmesine, daha radikal biçimlere bürünmesine yol açtı. Öğrenciler gösterilerini okul dışına taşıdı ve kent halkından büyük destek aldı. Bu arada uydu aracılığıyla yayın yapan New Channel TV canlı programlarla bu hareketin haberini yurt geneline taşıdı ve Şiraz öğrencilerinin hareketinin daha geniş bir toplumsal tabana yayılmasına katkıda bulundu.
Rejimin bu harekete karşı yanıtı 12 kişinin gözaltına alınması, 7’sinin tutuklanarak cezaevine konulması, 5’inin ağır kefaletlerle serbest bırakılması ve onlarca öğrencinin çeşitli sürelerle okuldan uzaklaştırma cezalarına çarptırılması oldu. Ne var ki bu çabalar öğrencilerin eylem ve hareketini durduramadı. Tersine radikalleşmesine, rejimin temellerini hedef almasına yol açtı. Bu radikalleşme İslami Öğrenci Birlikleri (Tahkim-i Vahdet) ve liberallerin bile öğrenciler tarafından soyutlanmamaları için komünistlerin sloganlarını pankartlarında taşımalarına neden oldu. Kısacası, İran toplumunda rejimi devirme hareketinde üstünlüğe sahip olan radikal solun ve komünist hareketin, bu hareketin bir yansıması olan genelde öğrenci hareketinde, özelde Şiraz Üniversitesi’nde halen sürmekte olan direnişte de üstünlüğü ele geçirdiği söylenebilir. Şiraz Üniversitesi öğrencileri hareketlerini sürdürüyorlar ve bütün istekleri kabul edilene dek mücadelelerini sürdüreceklerini ilan ediyorlar. Öğrenciler tutuklanan bütün arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını, disiplin cezalarının kaldırılmasını, öğrencilere karşı bütün davaların düşürülmesini, cinsel ayrımcı politikalara son verilmesini, polis ve İslam Cumhuriyeti’nin kolluk güçlerinin ve Besiç’in okuldan çekilmesini talep ediyorlar.
İran halkının rejimi devirme hareketinin sözcüsü Şiraz Üniversite öğrencilerinin mücadelesi en geniş uluslararası dayanışmayı hakeddiyor. Onlara destek olmalıyız!
*Siyaveş Azeri, İran Komünist İşçi Partisi (İKİP) Dış İlişkiler Bürosu Başkanı
Not: Makale, Siyaveş Azeri tarafından “solundogusu.net” için kaleme alınmıştır.
WWW.SOLUNDOGUSU.NET
İran Halkın Fedaileri Örgütü
Örgütün eski logosuHalkın Fedaileri (Persçe: س ا ز م ا ن چ ر ي ک ه ا ی ف د ا ي ي خ ل ق ا ي ر ا ن ;) Pehlevi rejimine karşı 1971 yılında İran'da kurulmuş Marksist - Leninist örgüt. Grup Şah Muhammed Rıza Pehlevi hükümetini devirmek amacıyla kuruldu ve 1979 devriminden sonra İran İslam Cumhuriyeti'ni devirmek için mücadelesine devam etti.
Örgüt, daha küçük olan iki grubun, Cezani-Zarifi grubuyla, Ahmadzadeh-Puyan-Meftahi grubunun birleşmesi sonucu ortaya çıktı. Jazani-Zarifi grubunun üyeleri eski Tudeh Partisi gençlik örgütü üyelerinden oluşuyordu. Ahmadzadeh-Puyan-Meftahi grubunun üyeleri ise ağırlıklı olarak Ulusal Cephe ve bağlı örgütlerden geliyorlardı. Kısa süre sonra Jazani grubu Gilan bölgesi ormanlarında gerilla savaşımı başlattı. Gerilla grubunun yakalanması ve üyelerinin öldürülmesinin ardından iki grup resmen birleşti ve İran Halkın Fedaileri Gerillaları Örgütü ortaya çıktı.
Örgütün ilk toplantısı Bijan Cezani ve izleyicileri tarafından 1963 yılında gerçekleştirildi. İran'daki güçlü amerikan etkisinin ve ilerici muhaliflere karşı yürütülen baskının barışçıl eylem yöntemlerini tamamen işlevsiz kıldığı sonucuna ulaştılar.
Silahlı mücadele bu nedenle kurtuluş için tek yol olarak görülüyordu. 1971-1979 arasındaki dönemde, Fedaian hareketi Şah rejiminin muazzam bir baskısıyla karşılaştı. Yaklaşık 300 Fedaian üyesi rejim tarafından öldürüldü. Bu dönemde örgütün liderlerinin büyük bölümü yakalandı ve öldürüldü.
İHFGÖ (İran Halkın Fedaileri Gerillaları Örgütü) birçok iç bölünme yaşadı. 1979'da Eşref Dehgani İHFGÖ'yi gerilla savaşı çizgisinden sapmakla şuçlayarak terketti ve İran Halkın Fedaileri Gerillaları'nı kurdu. Aynı yıl eski İHFGÖ kadroları İran Devrimci İşçiler Örgütü'nü kurdular.
İHFÖG, 1980 yılında İHFGÖ (Çoğunluk) ve İHFGÖ (Azınlık) olarak ikiye bölündü. Asıl örgütten ayrılan İHFGÖ (Azınlık) daha radikal bir çizgi izledi. 1981 1 Mayıs'ında binlerce İHFGÖ (Çoğunluk) destekçisi Tahran'da toplandı. Örgüt gerilla savaşı yürütmeyi durdurduğunu açıkladı ve İran Halkın Fedaileri Örgütü (Çoğunluk) ismini aldı.
1980'lerin başlarında Çoğunluk grubu yarı-açık politik etkinlik sürdürdü. Kar adlı yayın organı 100 000 dolayında tiraja sahipti. Grup yeni hükümetin bazı konumlarını destekledi, anti-emperyalist söylem ve Irak'a karşı savaş çabaları gibi. Bununla birlikte, aynı dönemde Çoğunluk kadrolarının önemli bir bölümü İran hapishanelerinde tutuluyordu.
1983 yılında Çoğunluk grubu İslami hükümet tarafından tasfiye edildi. Binlerce kadrosu hapse atıldı, birçoğu yargılanmadan infaz edildiler.
1988-1990 arasında İHFÖ (Çoğunluk) bir iç değerlendirme ve önceki konumlarının özeleştirisi dönemi geçirdi.
Günümüzde bu örgüt cumhuriyetçi ve laik partiler arasında bir birlik kurmaya çalışmaktadır.
Avrupa Parlamento'sunda 23 Ekim 2007'de Avrupalı temsilcilerin de katıldığı bir toplantı gerçekleştirmiştir.
Arkadaşlar duymuşsunuzdur belki, Buşh İran halkına açıklama yapmış. Açıklama özetle şöyle: İran halkının özgür olması gerekiyor. Mevcut hükümet tehlikeli silahlar üretiyor ve sizin özgürlüğünüzü kısıtlıyor. Bir gün İran özgür olduğunda ABD sizin en iyi dostunuz olacak.
Gördüğünüz gibi ABD Irak'ta olan olayları görmeyip aynı şeyi İran için de yapmak istiyor. Herhalde ABD bu açıklamasıyla İran'a özgürlük getirmeyi istediklerini vurgulamak istiyor kendi aklınca. Benzer söylemler İsrail'den de geldi. Şu anda İran'ı vurmak için Arap'ların desteğini almaya çalışıyorlarmış. Hani Irak'a, Afganistan'a özgürlük(!) geldi ya sıra İran'a geldi.
Arap'ların desteğini almaya çalışıyorlarmış dedim ya, aklınıza Türkiye'yi ikna ettiler mi ki gibisinden soru gelebilir. Ben de derim ki zaten Türkiye'nin % 47 'sinin oyunu alan hükümet BOP'a destek verdiklerini kendileri açıkça söylemişlerdi.
ABD'lilerin bu tutumlarına bakarak şunu belirtebilirim ki: ABD, özgürlük, nükleer silah üretimini durdurmak bahanesiyle İslam dünyasını hedef almış durumda. Çünkü, enerji kaynakları Müslüman ülkelerde. Sevgili arkadaşlar bu konuda uyanık olmak için bu konuyu sıkça yazıyorum. Bunu herkes başkalarıyla paylaşırsa Allah'ın izniyle BOP engelini aşabiliriz.
power rangers :))))
aryanlarin ulkesi anlamindadir,überras=)
İRAN' a iki defa gitdim. Ülke insanının yaşayışı ve ekonomik durumu bizim 20-25 yıl önceki halimiz gibi, ancak REJİM e karşı öfkelerine rağmen sessizler gibi. Zaten rejim de tam bir FİYASKO. Bizim LAİKLİK gibi; hiçbir kavramın içi dolu deyil. Çok milliyetçi bir politika ve yaşam tarzı var gibi gözüküyor ama, aslında içten içe çürümüş bu kavramda. Orayı da KÜRDİSTAN ve AFGAN bölgeleri olarak bölmek isteyecekler ve o milletin çok başı ağrıyacak.
Yemek kültürü çok farklı. Mesela SABAH KAHVALTISINDA 1 TAVA DOLUSU MELEMEN ve KOCAMAN 1 BAŞ KURU SOĞAN yiyebiliyor insanlar LOKANTADA...
Ama KIZLARI ÇOOOK GÜZEL. Galiba bütün büyük savaşların tarih boyu merkezinin ortadoğu olmasının EN BÜYÜK nedeni O KADINLAR ve özellikle de BAKIŞLARI.
'İRAN Anayasasının ilk maddesi:*Bu anayasa Mehdi gelinceye kadar geçerlidir...* '
*Bizde devrim yerli fakat rejim ithal olmuştur...İran'da ise hem devrim hemde rejim yerli olmuştur...Vesselam...*
*Mehdi İran başkonsolosluğu aracılığıyla bu devlete kayıtsız şartsız el koyar...Bu Anayasasının ilk maddesi gereğidir...Ve Haktır...*
bakmayın -danışıklı döğüş içinde oldukları- abd hakkında atıp tuttuklarına, bakmayın bizim dinci gazetelerin uydurmalarına,
araştırmalar ortaya koymuştur ki, nüfusunun -özellikle kadınlarının- büyük bölümünün türkiye'de yaşamak istediği bir garip ülke,
bkz. acep nedendir?
İran 4 yıl önce ABD'ye pazarlık önermiş!
BBC televizyonunda, İran'ın 2003'te, Irak'ın işgal edilmesinden kısa bir süre sonra ABD'ye, 'Hamas ve Hizbullah'ı desteklememesi karşılığında, kendisine yönelik düşmanca tavrından ve uyguladığı yaptırımlardan vazgeçmesini' önerdiği belirtildi.
BBC televizyonunun haberinde, ABD tarafından reddedilen bu önerinin, İsviçre aracılığıyla Washington'a yazılı imzasız bir gizli mektup şeklinde iletildiği ve BBC'nin bu mektubun kopyasına ulaştığı belirtildi. Haberde, ABD Dışişleri Bakanlığının bu önerinin üst düzey İranlı yetkililerin onayıyla yapıldığını anladığı ve İran'ın bu mektupta, Hamas ve Hizbullah'a desteğini kesmeyi, Irak'ın istikrara kavuşması için nüfuzunu kullanmayı teklif ettiği ve nükleer programında tam bir şeffaflık sözü verdiği kaydedildi.
Buna karşılık ise İran'ın ABD'den kendisine yönelik düşmanca tutumundan vazgeçmesini, Tahran'a yönelik bütün yaptırımlara son vermesini ve rejime muhalif Halkın Mücahitleri örgütünün üyelerinin yakalanması ve İran'a iade edilmesini istediği kaydedildi.
Halkın Mücahitleri, 8 yıl süren İran-Irak savaşında, devrilen ve ardından asılan Irak'ın Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in yanında yer almış, o dönemde örgütün birçok üyesi de Irak'ta üslenmişti. BBC'nin haberinde, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın yardımcılarından Lawrence Wilkerson'ın, 'ABD Dışişleri Bakanlığının aslında İran'dan gelen bu öneriyi olumlu bulduğunu' söylediği de belirtildi.
Haberde, Wilkerson'ın, 'Öneri Beyaz Saray'a gelince, Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin bürosu tarafından reddedildi. Cheney, 'Şeytanla iş yapılmaz' dedi' şeklindeki ifadesi de yer aldı. Wilkerson'ın, İranlıların 2001 sonunda ABD'nin Afganistan'a müdahalesinden sonra da ABD Dışişleri Bakanlığına, 'El Kaide'nin üst düzey yetkililerinin Amerikalılara teslim edilmesine karşılık Halkın Mücahitlerinin izinin sürülmesinde yardım talep ettiğini' de açıkladığı belirtilen haberde, Powell ile Wilkinson'ın, teklifin İran hükümetinin hangi kademesinden geldiğini belirlemeyi başaramadığı ve teklife yanıt vermediği de belirtiliyor.
Biz sağdaki, solda ki ile, yukarıda ki, aşağıdaki ile gereğinden fazla uğraşırken, içimiz karışıyor...Bunun farkına varıp, bilinçlenelim lütfen...
özgür devlet.....esir halk........
Bizi muhatab kabul etmeyen Amerika'nın, dötünün dört buçuk atmasına sebebiyet veren, ve malesef ' kedi ciğer ' münasebetine benzer türden haksız yere densizce eleştirilen özgür devlet.....! ! !
onu bunu bilmem herkesin nefret ettiği amerikaya onurluca rest çeken sen ne boksun diyen şerefli ülke...
herkes kendine baksın yaf sarıgri...
bize ne irandan amerikadan bilmemnerden?
hep sorun bu zaten... gözümüz dışarda.. işte elimizdeki de gidiyor etrafa bakınırken!
Bazı icraatlarına gıcıkda olsam genelde baş eğmeyen yapısını takdir ettiğim bir ülkedir, artık bir imparatorluk değildir ama uzun bir imparatorluklar tarihine sahip olduğunun bilincindedir, Bu yüzden bulunduğu coğrafyada sözü her zaman muteberdir... Tabi bunda enerjide dışa bağımlı olmamasının büyük etkiside vardır...Geçirdiği İslam devrimiyle dışardan yönetilen kukla olmaktan kurtulmuş, bir süre içine kapanmış dış güçlerin büyük baskılarına maruz kalmasına ve neredeyse on yıl süren kanlı ve yıkıcı (bakınız abd destekli saddam kuklası) savaşa rağmen teknik ve teknolojik olarak kendi silahlarını üretebilmiş... Dünyada parlementosunda en çok kadın milletvekili bulunduran bir ülkedir...Ancak ülkesinde yaşayan azınlıklara davranışları konusunda Devrim sonrasında pek bir gelişme gösterememiştir Azeriler ve Kürtler yoğun baskı altındadır (Enteresandır; Kurtuluş savaşında Türklerin yanında olan Kürtler nasılki Kurtuluştan sonra ilk imha edilip sindirilmeye çalışılan unsur olmuşsa, Devrimdede Ayetullahın yanında yer almış ve devrimin temel unsurlarından birisi olmuş olmasına rağmen devrim sonrasında ilk vurulan hedeflerden birisi olmuştur)
Bazılarının kaderi başkalarının elindedir...Kendilerinin güçlerini fark edip harekete geçene kadar, bu böyle olur...ya sonraaaa...Hep birlikte görüp,yaşayacağız...
Şu an, önemli bir yer ve konumda... Hadi hayırlısı...
Bir çok meselede Türkiye'nin önünde olan ve sağlıklı kararlar alabilen bir ülke İran.
http://www.hurriyet.com.tr/sondakika/5583932.asp? m=1&gid=112&srid=3435&oid=5