----------ADEM OĞLU İNSAN--------- --------Hz. Adem'den olma, Havva'dan doğma İnsan. Arapça'dan türemiş ve Alem-i Devran da kabul görmüş kutlu bir isim. Toplum halin de ve bir kültür çevresinde yaşayan varlık. Düşünme ve konuşma yeteneği olan ve Evreni bir bütün olarak kavrayabilen, bulguları ve keşifleri sonucun da yaşam biçimlerini değiştirebilen Kutlu bir canlı. --------Dünya da hiç bir mahlukat, İnsan'dan daha karmaşık ve daha kafa karış- tıran ve daha geç evrimleşen canlı yoktur. Toplum bireyler bütünlüğüdür. Bireyler Toplum bütününü oluştururken Din-Mezhep, Dil ve Irk düzeyin de önce Aile ve çevresinde ki edinmiş oldukları örfü kültürlerini ve Ulusal düzeyde almış olduk- ları bilimsel eğitim ve öğrenim birikimini Ulusal Devlet hiyyerarşi sistemiyle harmanlayarak sübuta erdirir. --------Bireyler ve yöreler arasın da hem nicelik ve hem de nitelik bakımından Biyolojik ve kalıtımsal etkenlerden dolayı bir çok sosyo ekonomik ve kültürel ayrışımlar baş göstermektedir. Uluslar arası tezatlar özellikle Mensubu olduk- ları DİN ve daha sonra siyasal ve eknomik alan da baş göstermektedir. --------Devran-i Cihan'da Savaşlar genellikle Din-i, Mülk-i, Siyasi ve Ekonomik amaçlara ulaşmak için yapılmaktadır. Hz. Adem'den bu yana gelişen, değişen Tabiat, mahlukat ve Alemi İnsan bütünlüğünde ki Devinime Materyalist Felsefe- ciler Evrim diyor, Metafizik Fesefeciler ise Fıtrat-ı Kader diyorlar...VESSELAM. Bende derim ki Gezegenlerin tamamı keşif edilmeden somut gerçekleri elde etmemiz olası değildir...OZAN ÇAKIROĞLU.
HAKKA VARAN YOL GÜZEL OLSUN - Su Kaynıyor Ocak'ta Fıkır-Fıkır Hatun al Cezveyi, bir Kahve pişir Gel Beraber içelim Fokur-Fokur Sohbet güzel olsun, hal güzel olsun. - Kahvenin ikramı, biz de ezeldir Kırk yıl hatrı var, o yüzden özeldir Yar elinden içmesi, Hoş-güzeldir Dudakta köpüğü, Bal güzel olsun. - Kahve Muhabbettir, Sade içelim Fincanı Kavisli, Özel Seçelim Maniler Söyleyip, Fasıl Açalım Bağlamam çağlasın, Dil güzel olsun. - Gönül Pınarımız Çağlasın-Aksın Ömrümüz kış değil yaz-bahar olsun Yuvamız şenlensin, yüzümüz gülsün Hakikate Varan, Yol Güzel olsun. - Zemzem suyu gibi, berrak özün var Bazen Zülfikârdan keskin sözün var Hakkı-Hakikatı Gören Gözün var Kahveyi Sunduğun, El Güzel olsun. - Der Vezir Köyüm'de, Bir Garip Kul'dum Komşu Kızı ben sende mutluluk buldum Seninle Yaşlandım, Seninle Güldüm Yar Beni Divane, Say Güzel Olsun. Gönüller Çağlasın, Huy Güzel olsun... ------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------Bu Dünya gerçek ve ölümde haktır. Gerisi teferruattır. Ahirette bu Dünya'nın bir parçasıdır. Alem-i Beşer yaratılmadan önce de bütün Mahlukatlar gibi Tabiatın bir nesnesiydi. --------Dünya da bütün mahlukatlar aklı, zekâsı ve becerisi oranın da yaşamlarını iyileştirir ve güzelleştirirler. Devri Alemde Adil ve Hakkaniyetli yaşam şekil ancak ve ancak müspet bilimle sağlanır. Din ve Mezhepsel kurallarla Adalet, Barış ve suhulet sağlanamaz. --------Bir Toplumun sosyo ekonomik ve kültürel yaşam şekli. Devletin Hiyerarşik sistem ve yönetim tarzıyla doğru orantılıdır. Ulusal bir Devletin gücü ve kudreti bilimsel teknolojiyle doğru orantılıdır... --------Bir toplum kendi örfü kültürünü, geleneğini ve Tarihini nesilden-nesile geçiremediğinde, yabancı kültürünün esiri olması kaçınılmazdır...VESSELAM. -------OZAN ÇAKIROĞLU--------
--------Bu Dünya gerçek Ölüm haktır, gerisi teferruattır... Ahiret, Cihan-i Alemin görünmez bir parçasıdır. --------Beşer olarak yaratılmadan önce de, bu yüce Tabiatın bir parçası, bir nesnesiydik. Öldükten sonra da Yine Bu güzel, eşi ve benzeri olmayan Dünyanın bir nesnesi olarak kalacağız. --------Bütün Mahlukatlar gibi Bu Dünya'nın cefasından ve bin bir türlü güzelliklerinden nasiplenmekteyiz. Her mahlukat Aklı, zekâsı ve becerisi doğrultusun da yaşamını renklendirirler. -------Dünyada ki bütün Mahlukatların yaşam biçimleri. Tabiat olaylarıyla doğru orantılıdır. Gezegenimizde ki bütün olumlu ve olumsuz gelişmeler Güneş sistemiyle doğru orantılıdır. -------Dünya üzerinde ki müspet yaşamın iyileştirilmesi, güzel- leştirilmesi ve Adaletli bir kurala bağlanması ancak ve ancak Bilimle sağlanabilir. Buda benim düşüncemle doğru orantılıdır...VESSELAM. ---------OZAN ÇAKIROĞLU---------
---------ŞEYTAN--İBLİS KİMDİR-------- -----Şeytan, Allah'ın emirlerine karşı gelerek, Hz. Adem'e secde etmediği için, İlahi Rahmetten kovulan, isyanın, küfrün, kötülüğün, fitne-fesatın ve bütün olumsuzlukların ilişkilendirildiği gözle görülmeyen, inkârcı ve kibirli Ruhani bir varlığın adıdır Şeytan... -----Devri zamanda, bir gün Şeytan Köyleri gezintiye çıkıyor. Bir Dağın dibinde geçimini hayvancılıkla sağlayan Fakir bir Köyden geçerken. Evin Bahçesinde Şaşört bir Gelinin İnek sağarken görür. Ancak İneğin Danası bir kazığa bağlıdır. Şeytan bu işe huylanır ve gizlice gidip Danayı bağından açar. Dana koşar ve anasını semirmeye başlar. Bunu gören İnek sağan Gelin Danayı biraz uzağa iteler. İnek danasının itilmesine kızar ve geline bir tekme, savurur. Gelin tekmenin şiddetinden düşer bayılır. Bu arada evden Gelinin kayın pederi çıkar ve gelini yerde yatar görünce, öldüğünü düşünür. Gidip evden Tüfenk alır ve sarı ineği öldürür. O arada evde uyuyan gelinin herifi uyanır ve bahçeye çıkar. Babasının elinde silah ve Karısını yerde görünce Babasının Gelini vurduğunu düşünür Belindeki piştövi çıkarır ve hiç düşün- meden Babasına ateş eder. Babası ölür ve Gelin kendine gelir. Ve-ve-ve evde ve köyde şivan başlar. -----Gelelim Şeytana, Bahçenin bir kenarında sırtını Ağaca dayamış olanları bir güzelce izlemiş. Ve kendine demiş ki İnsanoğlu bu olanları benden tutar. Yahu ben ne yaptım ki? Sadece kazığa bağlı Danayı bağından açtım.... -----Şimdi Orta Doğuda kim yada kimler Şeytanlık yapmaktadırlar... -----------OZAN ÇAKIROĞLU----------
----------DİPLOMALI CEHALET---------- --------Diplomalı cenahta bir meslek haline dönüşmüş ÖN YARGI. Sevmediği, fikirlerine ters düşen ve kendisini onaylamayan-alkışlamayan her kişiyi cehaletlikle itham ediyorlar. Ayrıca okuma-yazma bilmeyen, Kitaplarla iletişim kuramayan, Kendi Lehçesini kullanan ve Anadolu örfü kültürüne bağlı bütün Vatandaşları Çağın cahilleri diye lansa edilmekte- dirler. Her fırsatta ve her ortamda Şu okul-bu okul mevzunuyum diye maskaralık yapıl- maktadır. Bu ve benzeri davranışlar Toplum da ayrışmalara neden olmaktadır. ---------Asıl Cehalet, Kişinin Ontolojik mahiyetini kavrayamaması, kendini ve bulunduğu konumu bilmemesi, ya da inkâr etmesidir. Bilgi çağında, bireylerin Meslek edinebilmesi için Diploma peşinde cebelleşirken, Yavaş-yavaş Anadolu örfü kültüründen uzaklaşma- sıdır asıl Cehalet. Türk Ulusal Müfredatımızın Batıl ve Batı kültürüne yenilmesidir asıl cehalet.. Batının Moda kültürüne şebek olmaktır en büyük cehalet. Her şeyden daha vahimi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü temsil eden ve Devrim yasalarıyla Meclis-i Ayan-da kabul edilen Türk lirasının Ağyarın Dolarına Türab olmasıdır en köklü cehalet.... -------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN--------
--------MATEYALİST FELSEFENİN METAFİZİK FELSEFEYLE HARMANLANIP -------------------SOSYAL YAŞAMA KOMBİNE EDİLMESİ------------ ------Materyalist Felsefe Aile'de filizlenir, Çevre faktörleriyle tomurcuklanır, müspet Fen-bilimle dallanır, Hiyerarşik sistemle şekillenir. Sosyal yaşam biçimiyle sübuta erer. Akıl, Vicdan ve Ahlak üçlüsü Bireylerin Anatomik yapısıyla doğru orantılıdır. Yani Karakter bireyin bedensel, duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür. ------Metafizik Felsefe, Hak ve hakikatı öğütler. Rehberi müspet bilim değil. Kuran-a dayalı Farz-ı Ayet, Farz-ı kifaye ve Sünnet-i seniyye'dir. Hak-hakikat insanların Manevi, Ahlaki, Siyasi, Sosyal ve kültürel elbisesidir. Ancak bazı İlahiyatçılar Siyası faktörü reddederler. Metafizik Felsefe en yüce makam olarak İnsan'ı baz alır. Bütün mahlukatlar Beşer Alemine hizmet için var olmuşlardır. Alemi İNSAN Yaradana karşı kulluk sorumluluğunu yerine ve beraberinde Toplumsal tezahürü olan Amel-i Salihtir. ------Gelelim her iki felsefenin harmanlanıp sosyal realitede kombine edilmesine. Örnek olarak Merhum İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk'ü verebiliriz. Kendileri İslami ve Materyalist bir Mürşid-i Arifti. Diğer taraftan sadece Metafizik Felsefeyi savunan ve sosyal yaşam da uygulayan Yazar da Sayın Emine Şenlikoğlu'dur... -------Buradan herkes filozof olmuş diyen mevcudiyete sesleniyorum. Biz ne bir Filozofuz ne de bir kâhiniz. Kendi yağımızda kavrulan ve biraz meseleleri irdeleyip harmanlayan solgun Kalemleriz. Amma ve lakin mütemadiyen yabancı yazarları güncelleyip, Neslimize ağyar kültürünün reklamını yapmıyoruz...VESSELAM. ------------OZAN ÇAKIROĞLU---------------
-------Ben genel de meselelere Materyalist Felsefi açıdan bakıyorum. Aşağıda ki yorumunuza tamamen katılıyorum. Müstenit yazıma İrşat olduğunuz için teşekkürlerimi arz ederim. Eyvallah. -------Daha önceden de belirtmiştim, Zat-i Aliniz meseleleri bir Mürşit ferasetiyle ele aldığınızı beyan etmiştim. Peki, Saygı değer Kardeşim, AKIL ve VİCDAN konulu nesir ve Şiirime vesile olan Cesur yüreğin kim olduğunu anlayabildiniz mi? SAYGILARIMLA
“Kalbi eğitmeden aklı eğitmek eğitim değildir. Vicdan olmadan, bilgi sahibi olmak tehlikelidir.” Der,Aristoteles
İşin özü aslında objektif baktığımızda Bilim ve İlim ortak bir amaç doğrultusunda hizmet ederler.” İnsanlığa”
Bilim ve İlimin temeli Ahlâktır. Her şeyin başı ahlâk olduğu gibi.Öyleyse insanlar bu iki kavram yan yana gelince neden tartışırlar neden kavga ederler ? Kendi duygu ve düşüncelerini dayatmak için mi ? (…)
--------AKIL ve VİCDAN-----VİCDAN ve AKIL------ ------İnsanlığın en büyük ve kıymetli kazanımı eleştirel Akıldır. Ahlak aklın ve vicdanın ortak sonucudur. Vicdansız Akıl doğru ve müspet ahlaka ulaşamaz. Akıl edindiği doğru bilgileri vicdani muhakemeyle nefsine kabul ettirir. Akıl ve vicdan bilimle harman- lanıp medeni bir ahlakla sübuta erer... -------Toplumsal hayatta bireylerde oluşan egolar, şehvetli arzular, limitsiz istekler ve her türlü bağımlılıktan kaynaklanan şiddet ve melanetler ancak, akıl, vicdan ve ahlak üçgeniyle medeniyete dönüştürülür... -------Mustafa Kemal Atatürk'ün Fikri hür, Vicdani hür, irfani hür bir nesil yetiştiriniz sözünün büyüklüğü de buradan gelmektedir. Ben de derim ki bu felsefi üçlüye bir de Dini ve mezhebi hür kuralı eklendiğinde Toplumsal barışın daha kolay inşa edile- ceği ve bir çok çelişkinin de ortadan kalkacağı inancındayım. . Ben de vicdan ve akıl konulu bir şiir yazdım. Okurlara arzımdır... . BİLİMİN KAYNAĞI AKILDIR AKIL Akıl Mürşide Kılavuzdur-Kozdur Muhabbet dostluğa şerbettir-hazdır Vicdanlı Gönül de, Kin-kibir azdır Edebin Kaynağı Akıldır-Akıl. --------------------------------------- Vicdansız yürekte acıma olmaz Cehalet Mürşitten öğütler almaz Akılsız Beyinler, menzile varmaz Bilimin kaynağı Akıldır-Akıl. --------------------------------------- Merhametsiz akıl ne işe yarar Vicdansız gönüller iblise kanar Güdülü cehalet, Topluma zarar Mantığın kaynağı Akıldır-Akıl. ----------------------------------------- Kiminin Beyni Kof, Nato'dur Kafa Kiminde Akıl Yok, Nefsin de Sefa Kiminde Huzur Yok, Çekiyor Cefa Sevginin Kaynağı, Akıldır- Akıl. ------------------------------------------ Bazısı Ölünün, Ruhuna Muhtaç Bazısı Ceddinin Huyuna Muhtaç Bazısı Falcının, Suyuna Muhtaç Basiret Durağı Akıldır-Akıl. ------------------------------------------ Der Vezir cin başkadır şeytan başka Kültürün Kıymeti, Bilinse Keşke Bilimdir Kâşifi, Götüren Arşa Vuslatın Kaynağı Akıldır-Akıl... ------------------------------------------ ------OZAN ÇAKIROĞLU------ . Bu irticalen yazmış olduğum Destana vesile olan, hırçın mizaçlı, gönlü fırtınalı ve cesur yürekli Şahsiyete gönülden teşekkür ederim. Ozanlar gördüğünü algılar, irdeler, gözerler ve anlaşılır bir Lehçe-i dil ile okurlara arz ederler...Ehhh Çakıroğlu da öğle yaptı??? . Not. Gözer'i farklı yorumlayanlar olmuş. GÖZER: Bilim ve gönül eleği diye telafuz edilir Halk Ozanlarca...
-------MİZAÇ ve KARAKTER------- ----Karakter, kişiye ya da kişilere özgü davranışların bütünüdür. ----Karakter, bireyin bedensel duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür. Mizaç ve karakter, ana kucağında semrilir ergenlikle beraber filizleşir, çevresel etkinliklerle demlenir, ulusal kültürle beslenir tabiat olaylarıyla şekillenir, sevgi, şefkat ve barış üçlüsüyle sosyalleşir. ----Bugün siteleri gezdiğimde oldukça yavan, kıt ve egolu yazılar okudum ayrıca şiir sitelerini gezinirken Türk ulusal vatandaşı olan sayın Hatice Olkuner'in şiirlerine göz gezdirdim. Hatice hanımefendiden izinsiz de olsa bir gönül şiirini buraya düş- mek istedim. Umarım kendileri bu tavrımı hoş görürler. . ---GÖNÜL İLE HASPİHAL--- Elvan güller açardı, ah şu gönül bağımda Her mevsimim bahardı-yazdı gençlik çağımda Erken düştü zemheri, kar erimez dağımda Üşüyorum ey gönül, mevsim kışa dönüyor. . Enhar-ı aşk çağlardı, bir zamanlar sinemde Yıldızlar parlıyordu, hiç sönmeden didemde Artık solar oldular hep goncalar gamzemde Kayboldukça umutlar, hüzün boşa dönüyor. . Batan güneş ömürden, bir gün daha çalacak Şu aciz bedenimde, bir gün Turâp olacak Ey gönül bu dünyada kim kaldı? sen kalacak Ölüm hak ve hakikat yıllar boşa dönüyor.
-----Hatice OLKUNER----- . ------Destansı Şiiri üç kez okudum. Şiir üç boyutlu olarak harmanlanmış, Sebep-sonuç ilişkisi Dünya,Hak ve hakikatle kombine edilmiş. Umarım bu ulvi Destan Tarihin devinimin de yerini alır. . -------Muhterem Hatice Olkuner'e sevgi ve saygılarımı sunarım..
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI------- ------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır. Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır. ------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı. Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz bir mahlukata dönüştü. -----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş- malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede- niyetine tuz-biber ekmiştir. -----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline dönüştü. -----Viladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve daha çok örnekliyorlar. -----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i tanımıyor. ------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu- yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı. Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup ve geliştirmiyoruz anlamış değilim. -------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI------- ------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır. Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır. ------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı. Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz bir mahlukata dönüştü. -----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş- malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede- niyetine tuz-biber ekmiştir. -----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline dönüştü. -----Vladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve daha çok örnekliyorlar. -----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i tanımıyor. ------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu- yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı. Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup ve geliştirmiyoruz anlamış değilim. -------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI------- ------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır. Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır. ------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı. Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz bir mahlukata dönüştü. -----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş- malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede- niyetine tuz-biber ekmiştir. -----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline dönüştü. -----Vladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve daha çok örnekliyorlar. -----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i tanımıyor. ------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu- yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı. Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup ve geliştirmiyoruz anlamış değilim. -------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
----------DİPLOMALI CEHALET---------- --------Diplomalı cenahta bir meslek haline dönüşmüş ÖN YARGI. Sevmediği, fikirlerine ters düşen ve kendisini onaylamayan-alkışlamayan her kişiyi cehaletlikle itham ediyorlar. Ayrıca okuma-yazma bilmeyen, Kitaplarla iletişim kuramayan, Kendi Lehçesini kullanan ve Anadolu örfü kültürüne bağlı bütün Vatandaşları Çağın cahilleri diye lansa edilmekte- dirler. Her fırsatta ve her ortamda Şu okul-bu okul mevzunuyum diye maskaralık yapıl- maktadır. Bu ve benzeri davranışlar Tolum da ayrışmalara neden olmaktadır. ---------Asıl Cehalet, Kişinin Ontolojik mahiyetini kavrayamaması, kendini ve bulunduğu konumu bilmemesi, ya da inkâr etmesidir. Bilgi çağında, bireylerin Meslek edinebilmesi için Diploma peşinde cebelleşirken, Yavaş-yavaş Anadolu örfü kültüründen uzaklaşma- sıdır asıl Cehalet. Türk Ulusal Müfredatımızın Batıl ve Batı kültürüne yenilmesidir asıl cehalet.. Batının Moda kültürüne şebek olmaktır en büyük cehalet. Her şeyden daha vahimi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü temsil eden ve Devrim yasalarıyla Meclis-i Ayan-da kabul edilen Türk lirasının Ağyarın Dolarına Türab olmasıdır en köklü cehalet.... -------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN--------
---------HAK ve HAKİKAT--------- ------Hak, sözcüğü Dini ve ahlaki bir kavramdır. İnsanın yaradılışından Ahiretine kadar yaşamsal devinimi içerisinde Tabiat, İnsan ve yaşam üçlüsü gölgesinde şekillenir. Bireylerin hal ve davranış biçimiyle Topluma yansır. Ayrıca Hak, İnsanın Onur, Şeref ve haysiyetini vurgular. Hak batılın zıddı olan bilimsel doğru anlamındadır. -------Hakikat, İnsan kendisini yaşamla bütünleyip, Bireysel nefsi, hırsı ve kibri dürtü- lerine gem vurarak Bilimsel, Sosyal ve Kültürel eylemlerin bütünüdür. -------Hak-Hakikat, bütün Kainat içinde cümle yaratılmışların Tarihsel evrimleridir. En yüce makam da olan İnsan, Yaradana karşı kulluk sorumluluğunu kayıtsız ve şartsız yerine getirme ve beraberinde Toplumsal tezahürü olan ameli salih'tir... -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
---------YALAN-BÜHTAN ve İFTİRA--------- -------Yalancılık Ailevi ve çevresel faktörlerden doları, bilinç altına yerleşmiş bir Psikolojik bağımlılıktır. Aile birliğinden yoksun, işinde başarısız, sosyal ve kültürel yavanlığı olan şahıslar da cereyan etmektedir. Kendi sorunlarıyla başa çıkma becerisinden yoksun kişilerdir. -------Bu tür mevcudiyetler, bütün eylemlerini yalan, bühtan ve iftira ile güncel- leştirirler. Beğendikleri, özendikleri ve elde edemedikleri kişileri pasifize etmek için her türlü renge bürünürler. Etrafında ki temiz, namuslu ve sevecen insanları delice kıskanır ve onlara çamur atarlar. Dürüst ve başarılı İnsanlara öfke duyarlar. Onlara iftira attıkların da oldukça ve garip bir şekilde haz alırlar. -------Yalancı ve iftiracı kişilerin savunma mekanizmaları hile ve entrika üzerine kuruludur. Aile birliğin de asla mutlu ve huzurlu olamazlar. Son zamanlar da özellikle Metropol Şehirler de Fitne-fesat ve yalancı fetbazların sayıları oldukça fazladır. Cadde-sokakta, Çarşı-Pazarda ve her yerde mevcutturlar. Bunların Şerrinden Yaradan Ulusal Milletimizi korusun...VESSELAM. --------OZAN ÇAKIROĞLU-------
--------YALAN-PALAVRA ve İFTİRA------- ------Yalancılık ve iftiracılık bir kişilik bozukluğudur. Ailevi ve çevresel etkenlerden kaynaklı bilinç altına yerleşmiş Psikolojik bir hastalık türüdür. Bunların savunma mekanizmaları oldukça zayıftır. Kendi sorunlarıyla başa çıkma becerisinden yoksun kişilerdir. Bütün meselelerini yalan, entrika ve iftira ile halletmeye çalışırlar. -----Evin de, işin de ve toplumda kendilerini ezik ve eksik hissederler. Beğendikleri, özendikleri ve elde edemedikleri kişilere karşı öfke duyarlar. Ve onları pasifize etmek için her türlü eylemi denerler. Özendikleri şahısları aşağı çekmek için bühtani Dil kullanırlar. Arkaların dan dedikodu yapar ve iftira atarlar. -----Kendileri Ailesinde bulamadığı huzur ve mutluluğu, dost akraba ve arkadaş çevresinde de istemezler. Karşıların da temiz, mutlu ve sevecen insanlar gördük- lerin de deliye dönerler. Onlara karşı menfi bir eylem de bulunduklarında oldukça büyük haz duyarlar. Basiret-i hülasaları gelişmemiş bireylerin hayal kurma özellik- leri oldukça gelişmiştir. Hatta gece uyurken bile hayallerini sorgularlar... ------Çevremiz de bu tür mevcudiyetlerin sayısı oldukça fazladır. Bu Devri Alemda yalan, entrika ve iftira sosyal bir patlamadır...VESSELAM... ---------OZAN ÇAKIROĞLU------
---------ÖN YARGI BİR KİŞİLİK BOZUKLUĞUMUDUR------- ------Ön yargı. genel anlamına bakıldığın da, bireylerin başka bireylere karşı taraflı ve haksız bir davranış sergileme fiilidir.. Ön yargı her zaman tavır ve davranışlara yansımayabilir. Gündelik meselelere duyarsız kalma, kamusal ve çevresel etkinlikleri reddetme, hatta ket vurma eylemi de bir ön yargı devinimidir. ------Toplumsal ön yargılar genel de Din-Mezhep ve ırk üzerinden yapılmak- tadır. 1980-ler de Türk-Kürt, Laz-Gürcü, daha da vahimi Sünni ve Alevi şek- lin de cereyan etmekteydi. Zaman, zaman yaptırım eylemlerine dönüşmek- teydi. Eli Asalılar, Çember sakallılar, Şalvar Cübbeliler, Püskül Fesliler ve kara sesliler o, zamanlar türedi ve Memleket sathına yayılmaya başladılar. ve 2016 15 Temmuz'a kadar uzandılar. -------Ön yargılı davranış biçimleri Ailevi ve çevresel faktörlerden etkileşim sonucunda Beyin Nöronların da kökleşmeye başlar. Almış olduğu eğitim ve Sosyal Devlet Hiyerarşisiyle harmanlaşarak subuta erer. Ön yargı belir- tileri güvensiz, huzursuz ve kaygı verici ortamlar da belirgin hal alır. Kominal olarak yaşayan bireylerin, yaşam alanında ki guruplar, etnik kökenler ve bun- lara bakış açıları, farklı düşünce ve fikir tarzlarıyla kin, kibir ve nefrete dönüşerek yaptırım eylemlerine kadar uzanabilir. Sonuç Toplumsal baz da parçalanmalar, bölünmeler ve siyasi çekişmeler Memleket sathın da Kaos ve kargaşaya dönüşür. Nerden-------nereye. Bütün bu olumsuzluklar Müspet Bilimle önlenebilinir. -------Ön yargının Tarihsel gelişimine baktığımız da tedavisi oldukça zor Psikolojik bir rahatsızlıktır... Doğru okuyup ve doğru anlayanlara sevgi ve selamlarımı sunarım...VESSELAM.---------OZAN ÇAKIROĞLU.
----------GÜNÜN ANLAM ve ÖNEMİ-------- --------Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğün de Ulusal Türk Kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verildiği 89. Yıl dönümü başta saygı değer Kadınlarımız olmak üzere bütün Türk Ulusuna kutlu olsun... -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------BİZİM ALİ CABBAR------ -------Bu yaz boyu gençlerin telefonlarında bir Ali Cabbar Türküsü her yerde Cadde-sokakta, Bedestan Pazarda, ve her ortam da avaz-avaz kulakları çınlattı durdu. Dedim bir de ben dinleyeyim. Açtım dinledim. Lakin pek bir şey anlamadım. Notalarına baktım, Bağlamam denedim da pek güzel çıkmadı. Başımı kaldırınca baktım Bizim Hatun, bana bakıp kıs-kıs gülüyor. Dedim ne gülersin öyle gevrek-gevrek. Dedi hani sen başkalarının yazdığını söylemezdin. --------Oturup biraz düşündüm, ve birden aklıma bizim Köylü Ali Amcanın oğlu Kumarcı Cabbar geldi. Ben de Ali Amcanın Ali-siyle Cabbar'ı birleştirip ve Altı dörtlükten oluşan bir koşma yazdım. Ali Cabbar'ı tanıyanlara, Köyüme ve cümle okuyanlara hediyem olsun. Bakalım Ozan Çakıroğlu ne yazmış ve ne söylemiş... . -------BİZİM ALİ CABBAR----- Mahlukat Evrildi, Devran Karıştı Tanınmıyor Üvey-Öz Ali Cabbar, Tabiat Kükredi, Mevsim Değişti Hazana Dönüştü, Yaz Ali Cabbar. . Kurtlar Çoban oldu, Koyun Güdüyor Melanet Çağladı, Nefret Kaynıyor Cehalet Sefa da, Mürşit Yanıyor Nursuz da utanmaz, Yüz Ali Cabbar. . Bahçeler Kurudu, Çiçekler Soldu Yurduma Afgani-Süryani Doldu Yobazlar Kâmil'den, hesabı sordu Mizan da bozuldu, Göz Ali Cabbar. . Faylar Parçalandı, Toz-duman oldu Memleket Kavruldu, Ocaklar Söndü Virane Bağlara, Baykuşlar Kondu Bağrım da yanıyor, Köz Ali Cabbar. . Böylemi Yurdumun, Fıtrat-Kaderi Gariban Çekiyor, Derdi-Kederi Al Eline Kardaş, Kalem-Defteri Sözümü kenara Yaz Ali Cabbar. . Çakıroğlu Söyler, Okur Yazana Gariban-Yoksulu, Ezen-Ezene Zalime Övgüler, Dizen-Dizene Sen Arif'sin bunları çöz Ali Cabbar... . -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
----------ÇAĞIN MANASIZ ATA SÖZÜ------- --------Zaman en doğru Yargıçtır: Sözü, Statik ve devinimsiz bireylere uygun bir deyim???? --------Bu gün gölgelasyonlu, badanasyonlu, simülasyonlu, halisinasyonlu ve imitasyolu Ehtibarsız gönüllere öğütlü bir AŞK Şiiri düşeceğim...VESSELAM. . HER GÜZELDEN YAR OLMAZ Ayva Çiçeğiyle, Yaz-Bahar Gelmez Arılar Neylesin, Bal Olmayınca, İrem Bahçesin, Gül-Diken Olmaz Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca. . Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni Tuba'yla Mest Etti, Havva Ademi Kerem'le Aslı'nın, Yandı Bedeni Gönülden çağlayan Sel olmayınca. . Bir Manası Yoktur, Batıl inancın Bereketi Olmaz, Haram kazancın Sevgisiz durulmaz Yürekte sancın Ağaç Meyve vermez, Dal olmayınca. . Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı Sevgisiz çağlamaz, Aşkın sarayı Gönülden-Gönüle Yol Olmayınca. . Maşuk'lar-Aşığa Yürek Dağlatır Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır Hicran Biberi'yle, her gün ağlatır Hayır Hasenatlı, El Olmayınca. . Der Vezir Sahipsiz, Bağa Girilmez Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz Eril Şehvetiyle, Murat Alınmaz Gayri Hakikatlı, Kul Olmayınca... . ------OZAN ÇAKIROĞLU------ . Anlayana Sivri Sinek Sazdır Anlamayana benim Davul azdır....
*MEMLEKET YANIYOR USTA*
*
Bozuldu Feleğin Düzeni-Çarkı
Tabiat kükredi, çağlıyor Usta,
Kalmadı Beşerin hayvandan farkı
Kullar bir-birine havliyor Usta.
*
Afatsız-Tufansız geçmez günümüz
Hazan yeli vurdu, açmaz gülümüz
Vergiye bağlandı, ekmek-suyumuz
Her Gelen Milleti, Avlıyor Usta.
*
Hak-hukuk kalmadı, rafta Adalet
Memleket sathını, sardı cehalet
Papaz büyüsüyle, olmaz kehanet
Muska'yla kadın-kız tavlıyor usta.
*
Riyaset Uğruna, Yapıldı Tezler
Meclis-i Ayan'da, Bühtani sözler
Kürsüde kükrüyor utanmaz yüzler
Halk-ı azarlayıp, paylıyor Usta.
*
Kerbelaya döndü, bizde sınavlar
Hekimlik yapıyor, şimdi manavlar
Seçime endeksli, secde-kıyamlar
Mezhebe Ulufe Bağlıyor Usta.
*
Kaptansız dönüyor, bu yer küresi
Mevsimler değişti, yoktur çaresi
Köylünün-Çiftçinin, Yandı Çırası
Memleket Kor gibi, yanıyor Usta.
*
Çakıroğlu Der ki, Sözün Kabası
Bir yorgun kalemdir dirgen-yabası
Sübyana göz koymuş, mürit babası
Şıhları Dört Kuma, Alıyor Usta,
Gördükçe yüreğim kanıyor Usta...
----OZAN ÇAKIROĞLU----
*MEMLEKET YANIYOR USTA*
*
Bozuldu Feleğin Düzeni Çarkı
Tabiat Kükreyip, Çağlıyor Usta,
Kalmadı Beşerin Hayvandan farkı
Kullar Bir-birine, Havliyor Usta.
*
Afatsız-Tufansız Geçmez Günümüz
Hazan Yeli Vurdu, Açmaz Gülümüz
Vergiye Bağlandı Ekmek-Suyumuz
Her Gelen Halkından Çalıyor Usta.
*
Hak-Hukuk Kalmadı, Rafta Adalet
Memleket Sathını, Sardı Cehalet
Papaz Büyüsüyle, Olmaz Kehanet
Muska'yla Kadın-Kız tavlıyor Usta.
*
Kerbelaya Döndü, Bizde Sınavlar
Hekimlik Yapıyor, Şimdi Manavlar
Seçime Bağlandı Secde-Kıyamlar
Mezhebe Ulufe, Bağlıyor Usta.
*
Riyaset Uğruna, Yapıldı Tezler
Kürsüde kükrüyor utanmaz yüzler
Meclis-i Ayan'da, Bühtani Sözler
Halk-ı Azarlayıp, Paylıyor Usta.
*
Kaptansız Dönüyor, Bu Yer Küresi
Mevsimler Değişti, Yoktur Çaresi
Köylünün-Çiftçinin Yandı Çırası
Memleket Kor gibi, yanıyor Usta.
*
Çakıroğlu Der ki, Sözün Kabası
Fakirin Kalmadı, Dirgen-Yabası
Sübyana göz koymuş, mürit babası
Şıhları Dört Kuma, Alıyor Usta,
Gördükçe Yüreğim Kanıyor Usta...
----OZAN ÇAKIROĞLU----
*MEMLEKET YANIYOR USTA*
*
Bozuldu Feleğin Düzeni Çarkı
Tabiat Kükredi Çağlıyor Usta,
Kalmadı insanın hayvandan farkı
Kullar Bir-birine Havliyor Usta.
*
Afatsız-tufansız geçmez günümüz
Hazan yeli vurdu, açmaz gülümüz
Vergiye bağlandı Ekmek-Suyumuz
Fetbazlar Kadere Bağlıyor Usta.
*
Hak-hukuk kalmadı, rafta adalet
Memleket sathını, sardı cehalet
Papaz büyüsüyle, Olmaz kehanet
Muskayla Kız-kadın tavlıyor usta.
*
Kerbelaya döndü, biz de sınavlar
Hekimlik yapıyor, şimdi manavlar
Törpile dönüştü, Secde-kıyamlar
Mezhebe Ulufe, Bağlıyor Usta.
*
Riyaset Uğruna, Yapıldı Tezler
Kürsüde kükrüyor, utanmaz yüzler
Meclis-i Ayan'da, Bühtan-i Sözler
Halkı Azarlayıp, Paylıyor Usta.
*
Kaptansız Dönüyor, Bu Yer Küresi
Mevsimler Değişti, Yoktur Çaresi
İşçinin, Memurun, Yandı Çırası
Gördükçe Yüreğim, kanıyor Usta.
*
Çakıroğlu Der ki, Sözün Kabası
Sübyana Göz koymuş Mürit Babası
Köylünün kalmadı Dirgen-yabası
Şıhları Dört Kuma, Alıyor Usta...
*
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
----------ADEM OĞLU İNSAN---------
--------Hz. Adem'den olma, Havva'dan doğma İnsan. Arapça'dan türemiş ve Alem-i
Devran da kabul görmüş kutlu bir isim. Toplum halin de ve bir kültür çevresinde
yaşayan varlık. Düşünme ve konuşma yeteneği olan ve Evreni bir bütün olarak
kavrayabilen, bulguları ve keşifleri sonucun da yaşam biçimlerini değiştirebilen
Kutlu bir canlı.
--------Dünya da hiç bir mahlukat, İnsan'dan daha karmaşık ve daha kafa karış-
tıran ve daha geç evrimleşen canlı yoktur. Toplum bireyler bütünlüğüdür. Bireyler
Toplum bütününü oluştururken Din-Mezhep, Dil ve Irk düzeyin de önce Aile ve
çevresinde ki edinmiş oldukları örfü kültürlerini ve Ulusal düzeyde almış olduk-
ları bilimsel eğitim ve öğrenim birikimini Ulusal Devlet hiyyerarşi sistemiyle
harmanlayarak sübuta erdirir.
--------Bireyler ve yöreler arasın da hem nicelik ve hem de nitelik bakımından
Biyolojik ve kalıtımsal etkenlerden dolayı bir çok sosyo ekonomik ve kültürel
ayrışımlar baş göstermektedir. Uluslar arası tezatlar özellikle Mensubu olduk-
ları DİN ve daha sonra siyasal ve eknomik alan da baş göstermektedir.
--------Devran-i Cihan'da Savaşlar genellikle Din-i, Mülk-i, Siyasi ve Ekonomik
amaçlara ulaşmak için yapılmaktadır. Hz. Adem'den bu yana gelişen, değişen
Tabiat, mahlukat ve Alemi İnsan bütünlüğünde ki Devinime Materyalist Felsefe-
ciler Evrim diyor, Metafizik Fesefeciler ise Fıtrat-ı Kader diyorlar...VESSELAM.
Bende derim ki Gezegenlerin tamamı keşif edilmeden somut gerçekleri elde
etmemiz olası değildir...OZAN ÇAKIROĞLU.
****Dil'de dua, Yürekte sevgi, Aşkta vefa, Gençlikte sefa,
Evlilikte cefa, Bilim de Kafa, Cahilde hata, Zındıka sopa
Şebeke sıpa. Şarhoşa Kıpa. Şaraba tıpa. Şaire zekâ
Zülüfe toka. Zaykoya caka, Memura yaka, Dinsize eka,
Kahvede hatır. Çayda dem, Askerde kıdem derler...VESSELAM.
HAKKA VARAN YOL GÜZEL OLSUN
-
Su Kaynıyor Ocak'ta Fıkır-Fıkır
Hatun al Cezveyi, bir Kahve pişir
Gel Beraber içelim Fokur-Fokur
Sohbet güzel olsun, hal güzel olsun.
-
Kahvenin ikramı, biz de ezeldir
Kırk yıl hatrı var, o yüzden özeldir
Yar elinden içmesi, Hoş-güzeldir
Dudakta köpüğü, Bal güzel olsun.
-
Kahve Muhabbettir, Sade içelim
Fincanı Kavisli, Özel Seçelim
Maniler Söyleyip, Fasıl Açalım
Bağlamam çağlasın, Dil güzel olsun.
-
Gönül Pınarımız Çağlasın-Aksın
Ömrümüz kış değil yaz-bahar olsun
Yuvamız şenlensin, yüzümüz gülsün
Hakikate Varan, Yol Güzel olsun.
-
Zemzem suyu gibi, berrak özün var
Bazen Zülfikârdan keskin sözün var
Hakkı-Hakikatı Gören Gözün var
Kahveyi Sunduğun, El Güzel olsun.
-
Der Vezir Köyüm'de, Bir Garip Kul'dum
Komşu Kızı ben sende mutluluk buldum
Seninle Yaşlandım, Seninle Güldüm
Yar Beni Divane, Say Güzel Olsun.
Gönüller Çağlasın, Huy Güzel olsun...
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------Bu Dünya gerçek ve ölümde haktır. Gerisi teferruattır.
Ahirette bu Dünya'nın bir parçasıdır. Alem-i Beşer yaratılmadan
önce de bütün Mahlukatlar gibi Tabiatın bir nesnesiydi.
--------Dünya da bütün mahlukatlar aklı, zekâsı ve becerisi oranın da
yaşamlarını iyileştirir ve güzelleştirirler. Devri Alemde Adil ve Hakkaniyetli
yaşam şekil ancak ve ancak müspet bilimle sağlanır. Din ve Mezhepsel
kurallarla Adalet, Barış ve suhulet sağlanamaz.
--------Bir Toplumun sosyo ekonomik ve kültürel yaşam şekli. Devletin
Hiyerarşik sistem ve yönetim tarzıyla doğru orantılıdır. Ulusal bir Devletin
gücü ve kudreti bilimsel teknolojiyle doğru orantılıdır...
--------Bir toplum kendi örfü kültürünü, geleneğini ve Tarihini nesilden-nesile
geçiremediğinde, yabancı kültürünün esiri olması kaçınılmazdır...VESSELAM.
-------OZAN ÇAKIROĞLU--------
--------Bu Dünya gerçek Ölüm haktır, gerisi teferruattır...
Ahiret, Cihan-i Alemin görünmez bir parçasıdır.
--------Beşer olarak yaratılmadan önce de, bu yüce
Tabiatın bir parçası, bir nesnesiydik. Öldükten sonra da
Yine Bu güzel, eşi ve benzeri olmayan Dünyanın bir
nesnesi olarak kalacağız.
--------Bütün Mahlukatlar gibi Bu Dünya'nın cefasından ve
bin bir türlü güzelliklerinden nasiplenmekteyiz. Her mahlukat
Aklı, zekâsı ve becerisi doğrultusun da yaşamını renklendirirler.
-------Dünyada ki bütün Mahlukatların yaşam biçimleri. Tabiat
olaylarıyla doğru orantılıdır. Gezegenimizde ki bütün olumlu ve
olumsuz gelişmeler Güneş sistemiyle doğru orantılıdır.
-------Dünya üzerinde ki müspet yaşamın iyileştirilmesi, güzel-
leştirilmesi ve Adaletli bir kurala bağlanması ancak ve ancak
Bilimle sağlanabilir. Buda benim düşüncemle doğru orantılıdır...VESSELAM.
---------OZAN ÇAKIROĞLU---------
---------ŞEYTAN--İBLİS KİMDİR--------
-----Şeytan, Allah'ın emirlerine karşı gelerek, Hz. Adem'e secde etmediği
için, İlahi Rahmetten kovulan, isyanın, küfrün, kötülüğün, fitne-fesatın ve
bütün olumsuzlukların ilişkilendirildiği gözle görülmeyen, inkârcı ve kibirli
Ruhani bir varlığın adıdır Şeytan...
-----Devri zamanda, bir gün Şeytan Köyleri gezintiye çıkıyor. Bir Dağın
dibinde geçimini hayvancılıkla sağlayan Fakir bir Köyden geçerken. Evin
Bahçesinde Şaşört bir Gelinin İnek sağarken görür. Ancak İneğin Danası
bir kazığa bağlıdır. Şeytan bu işe huylanır ve gizlice gidip Danayı bağından
açar. Dana koşar ve anasını semirmeye başlar. Bunu gören İnek sağan Gelin
Danayı biraz uzağa iteler. İnek danasının itilmesine kızar ve geline bir tekme,
savurur. Gelin tekmenin şiddetinden düşer bayılır. Bu arada evden Gelinin
kayın pederi çıkar ve gelini yerde yatar görünce, öldüğünü düşünür. Gidip
evden Tüfenk alır ve sarı ineği öldürür. O arada evde uyuyan gelinin herifi
uyanır ve bahçeye çıkar. Babasının elinde silah ve Karısını yerde görünce
Babasının Gelini vurduğunu düşünür Belindeki piştövi çıkarır ve hiç düşün-
meden Babasına ateş eder. Babası ölür ve Gelin kendine gelir. Ve-ve-ve
evde ve köyde şivan başlar.
-----Gelelim Şeytana, Bahçenin bir kenarında sırtını Ağaca dayamış olanları
bir güzelce izlemiş. Ve kendine demiş ki İnsanoğlu bu olanları benden tutar.
Yahu ben ne yaptım ki? Sadece kazığa bağlı Danayı bağından açtım....
-----Şimdi Orta Doğuda kim yada kimler Şeytanlık yapmaktadırlar...
-----------OZAN ÇAKIROĞLU----------
DÜNYA'NIN ÇARKI BOZULDU
.
Demokrasi kalktı, bozuldu mizan
Medeniyet çöktü, kalmadı izan
Ayırt edilmiyor Erkek-kız kızan
Kadınla Erkeğin farkı kalmadı.
.
Cehalet çağladı, dört yanı sardı
Kaos-Kargaşanın, kesilmez ardı
Vatan-ı bölmektir bunların derdi
Kanundan-yasadan korku kalmadı.
.
Karunlar Sarayda-Köşkte yaşıyor
Viskisi Sofra da, Göbek kaşıyor
Yoksulun-Öksüzün fendi şaşıyor
Meskeni-mekânı barkı kalmadı.
.
İşçisi-Memuru, şaşırmış yolu
Emekli de kemer tutmuyor beli
Çiftçiyi kavurmuş, hazanın yeli
Tükendi mecali, sabrı kalmadı.
.
Çakıroğlu yazdı, dokundu saza
Bu Vatan Atadan, emanet bize
İnşallah yakında, çıkarız düze
Ağıt'ı-Destan'ı Türkü kalmadı...
**** **** ****
----OZAN ÇAKIROĞLU----
----------DİPLOMALI CEHALET----------
--------Diplomalı cenahta bir meslek haline dönüşmüş ÖN YARGI. Sevmediği, fikirlerine
ters düşen ve kendisini onaylamayan-alkışlamayan her kişiyi cehaletlikle itham ediyorlar.
Ayrıca okuma-yazma bilmeyen, Kitaplarla iletişim kuramayan, Kendi Lehçesini kullanan
ve Anadolu örfü kültürüne bağlı bütün Vatandaşları Çağın cahilleri diye lansa edilmekte-
dirler. Her fırsatta ve her ortamda Şu okul-bu okul mevzunuyum diye maskaralık yapıl-
maktadır. Bu ve benzeri davranışlar Toplum da ayrışmalara neden olmaktadır.
---------Asıl Cehalet, Kişinin Ontolojik mahiyetini kavrayamaması, kendini ve bulunduğu
konumu bilmemesi, ya da inkâr etmesidir. Bilgi çağında, bireylerin Meslek edinebilmesi
için Diploma peşinde cebelleşirken, Yavaş-yavaş Anadolu örfü kültüründen uzaklaşma-
sıdır asıl Cehalet. Türk Ulusal Müfredatımızın Batıl ve Batı kültürüne yenilmesidir asıl
cehalet.. Batının Moda kültürüne şebek olmaktır en büyük cehalet. Her şeyden daha
vahimi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü temsil eden ve Devrim yasalarıyla Meclis-i Ayan-da
kabul edilen Türk lirasının Ağyarın Dolarına Türab olmasıdır en köklü cehalet....
-------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN--------
--------MATEYALİST FELSEFENİN METAFİZİK FELSEFEYLE HARMANLANIP
-------------------SOSYAL YAŞAMA KOMBİNE EDİLMESİ------------
------Materyalist Felsefe Aile'de filizlenir, Çevre faktörleriyle tomurcuklanır, müspet
Fen-bilimle dallanır, Hiyerarşik sistemle şekillenir. Sosyal yaşam biçimiyle sübuta
erer. Akıl, Vicdan ve Ahlak üçlüsü Bireylerin Anatomik yapısıyla doğru orantılıdır.
Yani Karakter bireyin bedensel, duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür.
------Metafizik Felsefe, Hak ve hakikatı öğütler. Rehberi müspet bilim değil. Kuran-a
dayalı Farz-ı Ayet, Farz-ı kifaye ve Sünnet-i seniyye'dir. Hak-hakikat insanların
Manevi, Ahlaki, Siyasi, Sosyal ve kültürel elbisesidir. Ancak bazı İlahiyatçılar
Siyası faktörü reddederler. Metafizik Felsefe en yüce makam olarak İnsan'ı baz
alır. Bütün mahlukatlar Beşer Alemine hizmet için var olmuşlardır. Alemi İNSAN
Yaradana karşı kulluk sorumluluğunu yerine ve beraberinde Toplumsal tezahürü
olan Amel-i Salihtir.
------Gelelim her iki felsefenin harmanlanıp sosyal realitede kombine edilmesine.
Örnek olarak Merhum İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk'ü verebiliriz. Kendileri İslami
ve Materyalist bir Mürşid-i Arifti. Diğer taraftan sadece Metafizik Felsefeyi savunan
ve sosyal yaşam da uygulayan Yazar da Sayın Emine Şenlikoğlu'dur...
-------Buradan herkes filozof olmuş diyen mevcudiyete sesleniyorum. Biz ne bir
Filozofuz ne de bir kâhiniz. Kendi yağımızda kavrulan ve biraz meseleleri irdeleyip
harmanlayan solgun Kalemleriz. Amma ve lakin mütemadiyen yabancı yazarları
güncelleyip, Neslimize ağyar kültürünün reklamını yapmıyoruz...VESSELAM.
------------OZAN ÇAKIROĞLU---------------
-------Ben genel de meselelere Materyalist Felsefi açıdan bakıyorum.
Aşağıda ki yorumunuza tamamen katılıyorum. Müstenit yazıma İrşat
olduğunuz için teşekkürlerimi arz ederim. Eyvallah.
-------Daha önceden de belirtmiştim, Zat-i Aliniz meseleleri bir Mürşit
ferasetiyle ele aldığınızı beyan etmiştim. Peki, Saygı değer Kardeşim,
AKIL ve VİCDAN konulu nesir ve Şiirime vesile olan Cesur yüreğin
kim olduğunu anlayabildiniz mi? SAYGILARIMLA
“Kalbi eğitmeden aklı eğitmek eğitim değildir.
Vicdan olmadan, bilgi sahibi olmak tehlikelidir.”
Der,Aristoteles
İşin özü aslında objektif baktığımızda Bilim ve İlim ortak bir amaç doğrultusunda hizmet ederler.” İnsanlığa”
Bilim ve İlimin temeli Ahlâktır. Her şeyin başı ahlâk olduğu gibi.Öyleyse insanlar bu iki kavram yan yana gelince neden tartışırlar neden kavga ederler ? Kendi duygu ve düşüncelerini dayatmak için mi ? (…)
Kutlarım,şiirinizi de…
--------AKIL ve VİCDAN-----VİCDAN ve AKIL------
------İnsanlığın en büyük ve kıymetli kazanımı eleştirel Akıldır.
Ahlak aklın ve vicdanın ortak sonucudur. Vicdansız Akıl doğru
ve müspet ahlaka ulaşamaz. Akıl edindiği doğru bilgileri vicdani
muhakemeyle nefsine kabul ettirir. Akıl ve vicdan bilimle harman-
lanıp medeni bir ahlakla sübuta erer...
-------Toplumsal hayatta bireylerde oluşan egolar, şehvetli arzular,
limitsiz istekler ve her türlü bağımlılıktan kaynaklanan şiddet ve
melanetler ancak, akıl, vicdan ve ahlak üçgeniyle medeniyete
dönüştürülür...
-------Mustafa Kemal Atatürk'ün Fikri hür, Vicdani hür, irfani hür
bir nesil yetiştiriniz sözünün büyüklüğü de buradan gelmektedir.
Ben de derim ki bu felsefi üçlüye bir de Dini ve mezhebi hür
kuralı eklendiğinde Toplumsal barışın daha kolay inşa edile-
ceği ve bir çok çelişkinin de ortadan kalkacağı inancındayım.
.
Ben de vicdan ve akıl konulu bir şiir yazdım. Okurlara arzımdır...
.
BİLİMİN KAYNAĞI AKILDIR AKIL
Akıl Mürşide Kılavuzdur-Kozdur
Muhabbet dostluğa şerbettir-hazdır
Vicdanlı Gönül de, Kin-kibir azdır
Edebin Kaynağı Akıldır-Akıl.
---------------------------------------
Vicdansız yürekte acıma olmaz
Cehalet Mürşitten öğütler almaz
Akılsız Beyinler, menzile varmaz
Bilimin kaynağı Akıldır-Akıl.
---------------------------------------
Merhametsiz akıl ne işe yarar
Vicdansız gönüller iblise kanar
Güdülü cehalet, Topluma zarar
Mantığın kaynağı Akıldır-Akıl.
-----------------------------------------
Kiminin Beyni Kof, Nato'dur Kafa
Kiminde Akıl Yok, Nefsin de Sefa
Kiminde Huzur Yok, Çekiyor Cefa
Sevginin Kaynağı, Akıldır- Akıl.
------------------------------------------
Bazısı Ölünün, Ruhuna Muhtaç
Bazısı Ceddinin Huyuna Muhtaç
Bazısı Falcının, Suyuna Muhtaç
Basiret Durağı Akıldır-Akıl.
------------------------------------------
Der Vezir cin başkadır şeytan başka
Kültürün Kıymeti, Bilinse Keşke
Bilimdir Kâşifi, Götüren Arşa
Vuslatın Kaynağı Akıldır-Akıl...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
.
Bu irticalen yazmış olduğum Destana vesile olan, hırçın mizaçlı,
gönlü fırtınalı ve cesur yürekli Şahsiyete gönülden teşekkür ederim.
Ozanlar gördüğünü algılar, irdeler, gözerler ve anlaşılır bir Lehçe-i
dil ile okurlara arz ederler...Ehhh Çakıroğlu da öğle yaptı???
.
Not. Gözer'i farklı yorumlayanlar olmuş. GÖZER: Bilim ve gönül
eleği diye telafuz edilir Halk Ozanlarca...
-------MİZAÇ ve KARAKTER-------
----Karakter, kişiye ya da kişilere özgü davranışların bütünüdür.
----Karakter, bireyin bedensel duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür.
Mizaç ve karakter, ana kucağında semrilir ergenlikle beraber filizleşir, çevresel
etkinliklerle demlenir, ulusal kültürle beslenir tabiat olaylarıyla şekillenir, sevgi,
şefkat ve barış üçlüsüyle sosyalleşir.
----Bugün siteleri gezdiğimde oldukça yavan, kıt ve egolu yazılar okudum ayrıca
şiir sitelerini gezinirken Türk ulusal vatandaşı olan sayın Hatice Olkuner'in şiirlerine
göz gezdirdim. Hatice hanımefendiden izinsiz de olsa bir gönül şiirini buraya düş-
mek istedim. Umarım kendileri bu tavrımı hoş görürler.
.
---GÖNÜL İLE HASPİHAL---
Elvan güller açardı, ah şu gönül bağımda
Her mevsimim bahardı-yazdı gençlik çağımda
Erken düştü zemheri, kar erimez dağımda
Üşüyorum ey gönül, mevsim kışa dönüyor.
.
Enhar-ı aşk çağlardı, bir zamanlar sinemde
Yıldızlar parlıyordu, hiç sönmeden didemde
Artık solar oldular hep goncalar gamzemde
Kayboldukça umutlar, hüzün boşa dönüyor.
.
Batan güneş ömürden, bir gün daha çalacak
Şu aciz bedenimde, bir gün Turâp olacak
Ey gönül bu dünyada kim kaldı? sen kalacak
Ölüm hak ve hakikat yıllar boşa dönüyor.
-----Hatice OLKUNER-----
.
------Destansı Şiiri üç kez okudum. Şiir üç boyutlu olarak harmanlanmış,
Sebep-sonuç ilişkisi Dünya,Hak ve hakikatle kombine edilmiş. Umarım
bu ulvi Destan Tarihin devinimin de yerini alır.
.
-------Muhterem Hatice Olkuner'e sevgi ve saygılarımı sunarım..
GÖNÜLDEN GÖRMEYİ ÖĞREN
Barışla Sağlanır, Toplumun Dengi
Her Kişi Nefsiyle, Ederse Cengi
Dolar Yüreklere, Aşk ile Sevgi
Devrani gönülden görmeyi öğren.
.
Müspet fen- bilimden gitme uzağa
Cahilden uzak dur, düşme tuzağa
Tarından düşürür, çeker tuzağa
Evreni Bilimle Görmeyi Öğren.
.
Yalancı Fetbazın Sözüne Kanma
Şeytana Uyup ta, Ateşte Yanma
Her Şapkalıyı da, Sosyalist sanma
Mürşitten Nasihat, Almayı Öğren
.
Der Vezir yobazdan kolla kendini
Cehalet tufandır, yıkar bendini
Üfrükle-Muskayla bozar fendini
Hakkı-Hakikatı Bilmeyi Öğren...
-----------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
--------MERHABA ANADOLU------
Savaşlar Sulh olsun, Zülüm olmasın
Masum Yüreklere, Matem Dolmasın
Umut Bahçesin de, Güller Solmasın
İnsani Seven Her Kul-a Merhaba.
.
Yok Olsun çürüsün toplar-tüfekler
Özgürlüğe Doğsun, yeni ufuklar
Vuslata Açılsın Seher-Şafaklar
Ilgıt-ılgıt Esen Yele Merhaba.
.
Devlet-e güç-kuvvet versin Yaradan
Kin-kibir kargaşa, kalksın aradan
Türk Ulusu asildir, Değil Sıradan
Dostluğa Uzanan, Ele Merhaba.
.
Terör değil Kurt ulusun Dağlarda
Haramiler kol gezmesin yollarda
Elvan-elvan çiçek açsın bağlarda
Bülbülün Aşkıdır, Gül'e Mrhaba.
.
Der Vezir zülümler mazide kalsın
Yurdumuza bolluk-bereket gelsin
Ümmeti Muhammad huzura ersin
Barışla Çağlayan, Sele Merhaba...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI-------
------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır.
Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını
bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında
Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır.
------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri
ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı.
Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka
çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları
pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen
Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz
bir mahlukata dönüştü.
-----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı
Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı
isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş-
malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede-
niyetine tuz-biber ekmiştir.
-----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı
yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline
dönüştü.
-----Viladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve
daha çok örnekliyorlar.
-----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i
tanımıyor.
------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir
Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet
Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu-
yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız
ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı.
Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup
ve geliştirmiyoruz anlamış değilim.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI-------
------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır.
Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını
bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında
Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır.
------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri
ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı.
Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka
çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları
pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen
Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz
bir mahlukata dönüştü.
-----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı
Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı
isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş-
malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede-
niyetine tuz-biber ekmiştir.
-----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı
yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline
dönüştü.
-----Vladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve
daha çok örnekliyorlar.
-----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i
tanımıyor.
------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir
Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet
Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu-
yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız
ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı.
Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup
ve geliştirmiyoruz anlamış değilim.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
--------İNTERNET ve GOOGLE ÇILGINLIĞI-------
------İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır.
Yaşadığımızın Çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar İnsanların fıtratını
bozmaktadır. Zee kuşağı denilen genç neslimiz, Batıl ve Batı kültürü arasında
Medcezir (Gelgitler) yaşamaktadır.
------Ülkemiz de İnternet'in hızlı yayılma sonucun da yüzeysel ve sanal kimlikleri
ön plana çıkardı. Teknoloji ilerledikçe sosyal ve kültürel ilişkiler dumura uğradı.
Sosyo ekonomik ve kültürel yozlaşma Televizyondan sonra, İnternetle ayyuka
çıktı. Anadolu örfü kültürü erozyona uğradı. Ulusal düzey de Akrabalık bağları
pasifize edildi. Özellikle Batı kültürünün etkisi altında kalan neslimiz, tamamen
Aile kavramından ve geleneğinden uzaklaşıp başına buyruk kuralsız ve eylemsiz
bir mahlukata dönüştü.
-----Gençlerimiz Avrupa'nın adeta bir reklam aracına dönüştürüldü. Moda çılgınlığı
Türk Ulusal Medeniyetimizi oldukça pasifize etti. Cadde ve sokaklara yabancı
isimlerin verilmesi, Kılıf-kıyafet üzerindeki yabacı abuk-subuk yazılar, selamlaş-
malar. Sanatçıların şarkılarını Batı Müziği tarzın da icra etmeleri Anadolu Mede-
niyetine tuz-biber ekmiştir.
-----Şair ve yazar cenahı da, adeta batı tarzın da yazar ve konuşur oldular. Yabancı
yazarların Kitaplarını okumak ve sosyal iletişim de örneklemek bir hastalık haline
dönüştü.
-----Vladimir Lenin'i, Joset Stalin'i Mustafa Kemal Atatürk'ten daha iyi tanıyor ve
daha çok örnekliyorlar.
-----Dostoyevski'yi okumuş iyi tanıyor ve methediyor. Amma ve lakin Yaşar Kemal'i
tanımıyor.
------Karl Marx'ı kırk kere okumuşlar. Çetin Altan'ı, Rıfat Ilgaz'ı,Behice Boranı Mahir
Çayanı hiç tanımıyorlar. Yabancıların abuk-subuk Şiirlerini güncelliyorlar. Zira Ahmet
Arif'ten, Fakir Baykurt'tan, Melahat Çetinkaya'dan, Hatice Olkuner'den hiç konuşmu-
yorlar. Daha-daha nice-nice çok değerli yazarlarımız vardır. Amma ne okuyanımız
ne de tanıyanımız vardır. Nedir bu yabacı kültüre özenti, nedir bu Avrupa merakı.
Bizim Ulusal değerlerimizi Dünya'da emsali yoktur. Neden kendi kültürümüz koruyup
ve geliştirmiyoruz anlamış değilim.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-----------
----------DİPLOMALI CEHALET----------
--------Diplomalı cenahta bir meslek haline dönüşmüş ÖN YARGI. Sevmediği, fikirlerine
ters düşen ve kendisini onaylamayan-alkışlamayan her kişiyi cehaletlikle itham ediyorlar.
Ayrıca okuma-yazma bilmeyen, Kitaplarla iletişim kuramayan, Kendi Lehçesini kullanan
ve Anadolu örfü kültürüne bağlı bütün Vatandaşları Çağın cahilleri diye lansa edilmekte-
dirler. Her fırsatta ve her ortamda Şu okul-bu okul mevzunuyum diye maskaralık yapıl-
maktadır. Bu ve benzeri davranışlar Tolum da ayrışmalara neden olmaktadır.
---------Asıl Cehalet, Kişinin Ontolojik mahiyetini kavrayamaması, kendini ve bulunduğu
konumu bilmemesi, ya da inkâr etmesidir. Bilgi çağında, bireylerin Meslek edinebilmesi
için Diploma peşinde cebelleşirken, Yavaş-yavaş Anadolu örfü kültüründen uzaklaşma-
sıdır asıl Cehalet. Türk Ulusal Müfredatımızın Batıl ve Batı kültürüne yenilmesidir asıl
cehalet.. Batının Moda kültürüne şebek olmaktır en büyük cehalet. Her şeyden daha
vahimi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü temsil eden ve Devrim yasalarıyla Meclis-i Ayan-da
kabul edilen Türk lirasının Ağyarın Dolarına Türab olmasıdır en köklü cehalet....
-------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN--------
---------HAK ve HAKİKAT---------
------Hak, sözcüğü Dini ve ahlaki bir kavramdır. İnsanın yaradılışından Ahiretine
kadar yaşamsal devinimi içerisinde Tabiat, İnsan ve yaşam üçlüsü gölgesinde
şekillenir. Bireylerin hal ve davranış biçimiyle Topluma yansır. Ayrıca Hak, İnsanın
Onur, Şeref ve haysiyetini vurgular. Hak batılın zıddı olan bilimsel doğru anlamındadır.
-------Hakikat, İnsan kendisini yaşamla bütünleyip, Bireysel nefsi, hırsı ve kibri dürtü-
lerine gem vurarak Bilimsel, Sosyal ve Kültürel eylemlerin bütünüdür.
-------Hak-Hakikat, bütün Kainat içinde cümle yaratılmışların Tarihsel evrimleridir.
En yüce makam da olan İnsan, Yaradana karşı kulluk sorumluluğunu kayıtsız ve
şartsız yerine getirme ve beraberinde Toplumsal tezahürü olan ameli salih'tir...
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
---------YALAN-BÜHTAN ve İFTİRA---------
-------Yalancılık Ailevi ve çevresel faktörlerden doları, bilinç altına yerleşmiş
bir Psikolojik bağımlılıktır. Aile birliğinden yoksun, işinde başarısız, sosyal ve
kültürel yavanlığı olan şahıslar da cereyan etmektedir. Kendi sorunlarıyla başa
çıkma becerisinden yoksun kişilerdir.
-------Bu tür mevcudiyetler, bütün eylemlerini yalan, bühtan ve iftira ile güncel-
leştirirler. Beğendikleri, özendikleri ve elde edemedikleri kişileri pasifize etmek
için her türlü renge bürünürler. Etrafında ki temiz, namuslu ve sevecen insanları
delice kıskanır ve onlara çamur atarlar. Dürüst ve başarılı İnsanlara öfke duyarlar.
Onlara iftira attıkların da oldukça ve garip bir şekilde haz alırlar.
-------Yalancı ve iftiracı kişilerin savunma mekanizmaları hile ve entrika üzerine
kuruludur. Aile birliğin de asla mutlu ve huzurlu olamazlar. Son zamanlar da
özellikle Metropol Şehirler de Fitne-fesat ve yalancı fetbazların sayıları oldukça
fazladır. Cadde-sokakta, Çarşı-Pazarda ve her yerde mevcutturlar. Bunların
Şerrinden Yaradan Ulusal Milletimizi korusun...VESSELAM.
--------OZAN ÇAKIROĞLU-------
--------YALAN-PALAVRA ve İFTİRA-------
------Yalancılık ve iftiracılık bir kişilik bozukluğudur. Ailevi ve çevresel etkenlerden
kaynaklı bilinç altına yerleşmiş Psikolojik bir hastalık türüdür. Bunların savunma
mekanizmaları oldukça zayıftır. Kendi sorunlarıyla başa çıkma becerisinden yoksun
kişilerdir. Bütün meselelerini yalan, entrika ve iftira ile halletmeye çalışırlar.
-----Evin de, işin de ve toplumda kendilerini ezik ve eksik hissederler. Beğendikleri,
özendikleri ve elde edemedikleri kişilere karşı öfke duyarlar. Ve onları pasifize etmek
için her türlü eylemi denerler. Özendikleri şahısları aşağı çekmek için bühtani Dil
kullanırlar. Arkaların dan dedikodu yapar ve iftira atarlar.
-----Kendileri Ailesinde bulamadığı huzur ve mutluluğu, dost akraba ve arkadaş
çevresinde de istemezler. Karşıların da temiz, mutlu ve sevecen insanlar gördük-
lerin de deliye dönerler. Onlara karşı menfi bir eylem de bulunduklarında oldukça
büyük haz duyarlar. Basiret-i hülasaları gelişmemiş bireylerin hayal kurma özellik-
leri oldukça gelişmiştir. Hatta gece uyurken bile hayallerini sorgularlar...
------Çevremiz de bu tür mevcudiyetlerin sayısı oldukça fazladır. Bu Devri Alemda
yalan, entrika ve iftira sosyal bir patlamadır...VESSELAM...
---------OZAN ÇAKIROĞLU------
---------ÖN YARGI BİR KİŞİLİK BOZUKLUĞUMUDUR-------
------Ön yargı. genel anlamına bakıldığın da, bireylerin başka bireylere karşı
taraflı ve haksız bir davranış sergileme fiilidir.. Ön yargı her zaman tavır ve
davranışlara yansımayabilir. Gündelik meselelere duyarsız kalma, kamusal
ve çevresel etkinlikleri reddetme, hatta ket vurma eylemi de bir ön yargı
devinimidir.
------Toplumsal ön yargılar genel de Din-Mezhep ve ırk üzerinden yapılmak-
tadır. 1980-ler de Türk-Kürt, Laz-Gürcü, daha da vahimi Sünni ve Alevi şek-
lin de cereyan etmekteydi. Zaman, zaman yaptırım eylemlerine dönüşmek-
teydi. Eli Asalılar, Çember sakallılar, Şalvar Cübbeliler, Püskül Fesliler ve
kara sesliler o, zamanlar türedi ve Memleket sathına yayılmaya başladılar.
ve 2016 15 Temmuz'a kadar uzandılar.
-------Ön yargılı davranış biçimleri Ailevi ve çevresel faktörlerden etkileşim
sonucunda Beyin Nöronların da kökleşmeye başlar. Almış olduğu eğitim
ve Sosyal Devlet Hiyerarşisiyle harmanlaşarak subuta erer. Ön yargı belir-
tileri güvensiz, huzursuz ve kaygı verici ortamlar da belirgin hal alır. Kominal
olarak yaşayan bireylerin, yaşam alanında ki guruplar, etnik kökenler ve bun-
lara bakış açıları, farklı düşünce ve fikir tarzlarıyla kin, kibir ve nefrete
dönüşerek yaptırım eylemlerine kadar uzanabilir. Sonuç Toplumsal baz da
parçalanmalar, bölünmeler ve siyasi çekişmeler Memleket sathın da Kaos
ve kargaşaya dönüşür. Nerden-------nereye. Bütün bu olumsuzluklar Müspet
Bilimle önlenebilinir.
-------Ön yargının Tarihsel gelişimine baktığımız da tedavisi oldukça zor
Psikolojik bir rahatsızlıktır... Doğru okuyup ve doğru anlayanlara sevgi
ve selamlarımı sunarım...VESSELAM.---------OZAN ÇAKIROĞLU.
----------GÜNÜN ANLAM ve ÖNEMİ--------
--------Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğün de
Ulusal Türk Kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verildiği
89. Yıl dönümü başta saygı değer Kadınlarımız olmak üzere
bütün Türk Ulusuna kutlu olsun...
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Vicdansız Akıl, frensiz vasıtaya benzer.???
-------BİZİM ALİ CABBAR------
-------Bu yaz boyu gençlerin telefonlarında bir Ali Cabbar Türküsü her yerde
Cadde-sokakta, Bedestan Pazarda, ve her ortam da avaz-avaz kulakları
çınlattı durdu. Dedim bir de ben dinleyeyim. Açtım dinledim. Lakin pek bir şey
anlamadım. Notalarına baktım, Bağlamam denedim da pek güzel çıkmadı.
Başımı kaldırınca baktım Bizim Hatun, bana bakıp kıs-kıs gülüyor. Dedim ne
gülersin öyle gevrek-gevrek. Dedi hani sen başkalarının yazdığını söylemezdin.
--------Oturup biraz düşündüm, ve birden aklıma bizim Köylü Ali Amcanın oğlu
Kumarcı Cabbar geldi. Ben de Ali Amcanın Ali-siyle Cabbar'ı birleştirip ve Altı
dörtlükten oluşan bir koşma yazdım. Ali Cabbar'ı tanıyanlara, Köyüme ve cümle
okuyanlara hediyem olsun. Bakalım Ozan Çakıroğlu ne yazmış ve ne söylemiş...
.
-------BİZİM ALİ CABBAR-----
Mahlukat Evrildi, Devran Karıştı
Tanınmıyor Üvey-Öz Ali Cabbar,
Tabiat Kükredi, Mevsim Değişti
Hazana Dönüştü, Yaz Ali Cabbar.
.
Kurtlar Çoban oldu, Koyun Güdüyor
Melanet Çağladı, Nefret Kaynıyor
Cehalet Sefa da, Mürşit Yanıyor
Nursuz da utanmaz, Yüz Ali Cabbar.
.
Bahçeler Kurudu, Çiçekler Soldu
Yurduma Afgani-Süryani Doldu
Yobazlar Kâmil'den, hesabı sordu
Mizan da bozuldu, Göz Ali Cabbar.
.
Faylar Parçalandı, Toz-duman oldu
Memleket Kavruldu, Ocaklar Söndü
Virane Bağlara, Baykuşlar Kondu
Bağrım da yanıyor, Köz Ali Cabbar.
.
Böylemi Yurdumun, Fıtrat-Kaderi
Gariban Çekiyor, Derdi-Kederi
Al Eline Kardaş, Kalem-Defteri
Sözümü kenara Yaz Ali Cabbar.
.
Çakıroğlu Söyler, Okur Yazana
Gariban-Yoksulu, Ezen-Ezene
Zalime Övgüler, Dizen-Dizene
Sen Arif'sin bunları çöz Ali Cabbar...
.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
----------ÇAĞIN MANASIZ ATA SÖZÜ-------
--------Zaman en doğru Yargıçtır: Sözü, Statik ve devinimsiz bireylere uygun bir deyim????
--------Bu gün gölgelasyonlu, badanasyonlu, simülasyonlu, halisinasyonlu ve imitasyolu
Ehtibarsız gönüllere öğütlü bir AŞK Şiiri düşeceğim...VESSELAM.
.
HER GÜZELDEN YAR OLMAZ
Ayva Çiçeğiyle, Yaz-Bahar Gelmez
Arılar Neylesin, Bal Olmayınca,
İrem Bahçesin, Gül-Diken Olmaz
Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca.
.
Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni
Tuba'yla Mest Etti, Havva Ademi
Kerem'le Aslı'nın, Yandı Bedeni
Gönülden çağlayan Sel olmayınca.
.
Bir Manası Yoktur, Batıl inancın
Bereketi Olmaz, Haram kazancın
Sevgisiz durulmaz Yürekte sancın
Ağaç Meyve vermez, Dal olmayınca.
.
Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı
Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı
Sevgisiz çağlamaz, Aşkın sarayı
Gönülden-Gönüle Yol Olmayınca.
.
Maşuk'lar-Aşığa Yürek Dağlatır
Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır
Hicran Biberi'yle, her gün ağlatır
Hayır Hasenatlı, El Olmayınca.
.
Der Vezir Sahipsiz, Bağa Girilmez
Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz
Eril Şehvetiyle, Murat Alınmaz
Gayri Hakikatlı, Kul Olmayınca...
.
------OZAN ÇAKIROĞLU------
.
Anlayana Sivri Sinek Sazdır
Anlamayana benim Davul azdır....