gaflet uykusunda yatar uyanmaz can gözü kapanık gafilan çoktur hak sözü dinlemez, asla inanmaz kalbi çürük, fesat cahilan çoktur mürşid-i kamile vermez özünü gaflet uykusundan açmaz gözünü taştan katı, beter söyler sözünü nefsiyle oynaşan pehlivan çoktur genç abdal herkes mest olur sanma her kurban derisi post olur sanma her yüze güleni dost olur sanma içi kâfir, dışı müslüman çoktur
'abd' kelimesi arapça kökenlidir. zaten kök kelimedir :) anlamı 'kul' demektir. sûfiler abdal kelimesini kendini Allah'a adayan kul anlamında kullanırlar. her müslüman abdal olmalıdır. abdal Allah adamı olduğu çün ona Allah tarafından bazı şeyler ifşa edilir. bundan dolayı denmiştir ki 'abdala mağlum olur' saygılar..
1. Asyadaki Abdallar kendilerini 'Hiyon-Nu' veya 'Khiyon-Nu' veya 'Ay-Nu' gibi kelimerle adlandirilar.
Nu... kelimesinin kökeni Türkcedir, anlami Günes / Aydinlik / Aklik... hala Macarcada Nip kelimesi Günes demek, ve Japoncadada Ni kelimesi Günes demek, veya Koredede Nu kelimesi Günes demek.
yani 'Nu' kelmesinin anlami 'AK'.
Gelelim 'Hiyon', 'Khiyon', veya 'Ay' kelimesine.... hepsinin anlami 'HUN' veya 'KOYUN'... veya 'KHUN'... ama döndük dolastik gene ayni sonuca vardik.
Abdallarin kökeni AK-HUN. Ve buna dair elimde cok cok daha belge var. Abdalan asiretide bu boydan olup Ak-Hundur, ve Urum Abdallarida öyledir, ve Afghanistandaki Abdal asiretinin kökenide budur.
Kazak Abdal’ın doğum tarihi ve doğum yeri hakkında çeşitli bilgiler var. Bunlar içinde en çok bilineni, Romanyalı olduğu ve 17. yüzyılda yaşadığıdır. Kazak Abdal, bir çok düşündürücü olayı hiciv yöntemiyle dile getirmiştir. Günümüzde dahi Kazak Abdal’ın şiirleri güncelliğini ve önemini korumaktadır.
Ormanda büyüyen adam azgını Çarşıda pazarda insan beğenmez Medrese kaçkını softa bozgunu Selam vermek için keşan beğenmez.
Alemi ta’n eder yanına varsan Seni yanıltır bir mesele sorsan Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan Camiye gelir de erkan beğenmez.
Elin kapısında karavaş olan Burnu sümüklü hem gözü yaş olan Bayramdan bayrama bir traş olan Berbere gelir de dükkan beğenmez.
Dağlarda bayırda gezen bir yörük Kim tımar sipahi kimi ser bölük Bir elife dili dönmeyen hödük Şehristana gelir ezan beğenmez.
Bir çubuğu vardır gayet küçücek Zum-ı fasidince keyif sürecek Kırık çanağı yok ayran içecek Kahvede fağfuri fincan beğenmez.
Aslında neslinde giymemiş hare İş gelmez elinden gitmez bir kare Sandığı gömleksiz duran mekkare Bedestene gelir kaftan beğenmez.
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü Yoğurt ayran ile hallolmuş özü Köyden şehre gelen bir köylü kızı İnci yakut ister mercan beğenmez.
Kazak Abdal ile ilgili Bektaşi Aleviler arasında çok yaygın olan bir söylencesi var. Bu söylence şöyledir: “Rus çarının kızı bir çocuk doğurur. Fakat bu çocuk annesinden süt emmez. Bu duruma ne hekimler ne de papazlar çare bulamazlar. Sonunda Deliorman dergâhından, Rusya’dan tuz parası almak üzere gelen Demir Baba’ya; ‘sen keramet sahibi bir azizsin. Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar’ diye yalvarırlar. Demir Baba da; ‘bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder (adamak) misiniz? ’ der. Kabûl ederler. Demir Baba çocuğa, ‘em’ der. Çocuk anasının memesini emer. Delikanlılık çağına gelince, Demir Baba dergâhına gönderirler. Böylece Demir Baba çocuğu evlat edinir. Adını Ahmet olarak koyar. Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan’a giderek, el alır ve adı da Kazak Abdal olur.” Söylence böyle.
Kazak Abdal’ın bürokratik yapıları, batıl inançları, insanın yaşamını anlamsızlaştıran gelenekleri eleştiren şiirleri günümüzde de meşhurdur.
Eşeği saldım çayıra
Otlayıp karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da...
Alaycı tutumu, güldürücü diliyle gericilere, kendisini bilgin sanan cahillere şiirlerinde cevap verir. Onların saçmalıklarını sergiler.
Kazak Abdal, yola, yolun ulularına, Hacı Bektaş Veli’ye candan bağlıdır.
Abdal'lar sadece alevilerden çıkar. Bu dereceye ancak aleviler erebilir. Zira onlardır Peygamber'in gerçek izinden gidenler. Yine onlardır dine bidat eklemeyenler. Teslim Abdal,Muhittin Abdal,Abdal Musa,Pirsultan Abdal,Kazak Abdal,Kaygusuz Abdal ve diğer Abdallar hepsi alevidir ve sadece alevilerce benimsenirler. Öteki kesimler bu yüzyılda abdalları kabul etmeye başladılar.
Abdal'lar, Türklerin Batı'ya göçünde büyük rol oynadılar. Anadolu ve Roma Topraklarını (Rumi) fetihlerden önce, Abdallar bu bölgelere gider, yerleşik halkların sorun ve ihtiyaçlarını saptar, bölgenin nüfus, ekonomi, yönetim ve gelenek-inanç yapıları üzerine bilgiler edinirlerdi. Fetih sonrası bu bilgiler ışığında bölge halkının yönetime adaptasyonu hızla sağlanır ve devlete sadakatlerinden emin olunurdu. Fetihçi kadın kollarına Bacılar denilirdi. Savaşçı askerlerden oluşan öncü fetih kollarına ise Gaziler ismi verirlirdi. Abdallar vahdet-i vücut feslefesini benimsemiş tarikatlara üye olup, insana sevgi ve saygıyı, beşeri dünyada insana yakışır bir düzen kurulmasını asıl hedef olarak benimserlerdi. Türkçe konuşmuş, hem dilin yayılmasında ve zenginleşmesinde hem de Türk kültürünün yeni nesillere aktarılarak, fethedilen topraklara yerleşen Türkler arasında unutulmamasına çalışmışlardır. Toplumu çok iyi gözlemlerlerdi. Sürekli gezgün hayatı yaşadıklarından bölgesel sorunlar ve çatışmalardan haberdar olup, bunların nedenlerini de analiz ederlerdi. Bu yüzden öngörüleri sağlamdı. Abdala malum olur sözü, akılcı düşünceyle yaptıkları sağlam tespitlerin neticesinde halk ağzına yerleşmiştir. Bugün Anadoluda halen Abdal kültürünün esintilerini taşıyan küçük topluluklar vardır. Ancak bunlar, yerleşik düzenle beraber ihtiyaç fazlası ve eleştirileri nedeniyle tehlikeli bulunduklarından zamanında çok büyük baskılara uğramışlardır. Bu yüzden içe kapalı bir yaşamı seçmişlerdir. Bu nedenle de Anadolu Abdallarına hiç hak alakaları olmadığı halde çingene denilmektedir. Yaşayan Abdallık kültürüne yaşayan bir örnek vermek gerekirse; Neşat Ertaş, Kırşehir Abdallarındandır.
Denize düşenlerin, insanlar arasına girip sırıl sıklam, süklüm püklüm dolaşmaları âb-dâl (f.t.b.i.) sözcüğünü hatırlatıyor bana. Ya size neyi hatırlatıyor?
01 - Türk islam anlayışında bir deyimdir. Abdal tek tanrı inancında tanrıya ve insana kıymet veren gönül adamıdır. 02 - Anadoluya yerleşen ve Anadoluyu irşad eden, Türkleştiren, tasavvufi Türk topluluğudur. Selçuklularla Anadoluya ve Osmanlıların fethettikleri topraklara yerleşen Türk toplulukları dört adla anılırdı. Abdalani Rum, Baciyani Rum, Gaziyani Rum ve Ahiyani Rum. Buradaki Rum kelimesi Roma diyarına gelenler anlamında kullanılmaktadır. Abdallar ve Bacılar Türk toplumunun asimile olmaması ve Türklüklerini yitirmemeleri için çalışmışlardır. Gaziler asker Türklerdir. Ahiler sanat ve ticaret topluluğunu oluşturan Türklerdir. 03 - Abdallar ile aptallık karıştırılmamalıdır. 04 - Gene Abdallar ile ABDALANLAR da karıştırılan iki terimdir. Abdalanlar kökleri Akhunlara (Eftalit) dayanan ve hala Erzincan, Tercan, Muş, Varto Hınıs, Bayburt, Pülümür ve tabii ki bugün artık İstanbul, Ankara'da yaşamlarını sürdüren bir Türk oymağıdır.
'bedel' kelimesinin çoğulu.. sufî hiyerarşisinde bir rütbe aynı zamanda.. evet 'aptal' ile aynı kökten hatta aynı mânâda.. 'aptal' türkçede amaçsız, aklın dumûra uğraması zihinsel geri kalmışlık manasında kullanılırken 'abdal' hâlihazırda ödenen bir 'bedel' dir.. kapı kapı dolaşan dilenci derviş anlamı dışarıdan görünen anlamıdır... tasavvufta..
Yine (Hilye) kitabından,Ebu Nu'aymın merfu olarak bildirdiği hadis-i şerifde,(Ümmetim arasında her zaman kırk kişi bulunur...Bunların kalbleri İbrahim aleyhisselamın kalbi gibidir...Allahu teala onların sebebi ile kullarından belaları giderir...Bunlara Abdal denir? ..Bunlar bu dereceye namaz ile,oruç ile ve zekat ile yetişmediler) buyuruldu...İbni Mesud 'radıyallahu teala anh'sordu ki,ya Resulallah! ne ile bu dereceye vardılar? (cömertlikle ve müslümanlara nasihat etmekle yetişdiler) buyurdu...Bir hadis-i şerifde,(Ümmetim içinde Abdal olanlar hiçbir şeye la'net etmezler) buyuruldu...Ebu Nu'aymden olan bir başka hadis-i şerifde'de (Ümmetim içinde,her yüz senede iyiler bulunur...Bunlar beşyüz kişidir...Kırkı Abdaldır...Bunlar her memlekette bulunurlar) buyuruldu...Bizim memleketimizden bunlardan örnek verecek olursak hemen aklımıza Abdal Musa,Kaygusuz Abdal,Budala Abdal,Teslim Abdal ve son olarak Pir Sultan Abdal gelir...Allah'ın ilmi ve rahmeti onların üzerinde olsun...Baki gerçekler demine hu dost Allah eyvallah...Gerçeğe hu mü'mine ya Ali ya Mehdi imam-ı sahib-i zaman...
Eskiden Anadoluda Abdallar dolanırdı şimdilerde aptallar dolanır oldu...Abdalların bastığı topraklar berekete kavuşur filiz verirdi...Aptalların bastığı topraklar bereketini kaybetti filiz vermez oldu...Hakkın Abdallarıyla,halkın aptallarını bir birine karıştırmayın...Abdalların aptallarla hiç işleri dahi olmaz...Sadece onlara selam der geçer giderler vesselam...
gaflet uykusunda yatar uyanmaz
can gözü kapanık gafilan çoktur
hak sözü dinlemez, asla inanmaz
kalbi çürük, fesat cahilan çoktur
mürşid-i kamile vermez özünü
gaflet uykusundan açmaz gözünü
taştan katı, beter söyler sözünü
nefsiyle oynaşan pehlivan çoktur
genç abdal herkes mest olur sanma
her kurban derisi post olur sanma
her yüze güleni dost olur sanma
içi kâfir, dışı müslüman çoktur
birde kaygusuz abdal var gerçekten aptal! !
çok iğrenç şiirleri var.
ABDAL- Hakkı hak,insanı hak,hakkını hak bilendir.
Tasavvufta Allah'ın sevgili kulları arasından seçilmiş kırk din büyüklerinin adı.
Her zaman aptala malum olur derler ve peşine dalga geçerler..Oradaki asıl kelime abdal dır.
Eftal sözcüğünün söyleniş değişikliği sonucu abdal'a döndüğü de söylenebilir. Dilin evrilişi süreci bu tür fonem değişikliklerine sebep olmuştur.
boşta gezen avare bir kul demek ABDAL. ben sana agam demem post giyer abdal olur. ben sana begim derem daim begler beg olur.
Abdal; Türk tasavvufunun daha radikal formlarında karşılaşılan en üst mânevî mertebenin bir adıdır.
'abd' kelimesi arapça kökenlidir. zaten kök kelimedir :) anlamı 'kul' demektir.
sûfiler abdal kelimesini kendini Allah'a adayan kul anlamında kullanırlar. her müslüman abdal olmalıdır. abdal Allah adamı olduğu çün ona Allah tarafından bazı şeyler ifşa edilir. bundan dolayı denmiştir ki 'abdala mağlum olur'
saygılar..
HAK AŞKINDAN BAŞI DÖNEN KULDUR ABDAL
1. Asyadaki Abdallar kendilerini 'Hiyon-Nu' veya 'Khiyon-Nu' veya 'Ay-Nu' gibi kelimerle adlandirilar.
Nu... kelimesinin kökeni Türkcedir, anlami Günes / Aydinlik / Aklik... hala Macarcada Nip kelimesi Günes demek, ve Japoncadada Ni kelimesi Günes demek, veya Koredede Nu kelimesi Günes demek.
yani 'Nu' kelmesinin anlami 'AK'.
Gelelim 'Hiyon', 'Khiyon', veya 'Ay' kelimesine.... hepsinin anlami 'HUN' veya 'KOYUN'... veya 'KHUN'... ama döndük dolastik gene ayni sonuca vardik.
Abdallarin kökeni AK-HUN. Ve buna dair elimde cok cok daha belge var. Abdalan asiretide bu boydan olup Ak-Hundur, ve Urum Abdallarida öyledir, ve Afghanistandaki Abdal asiretinin kökenide budur.
Saygilarimla.
KAZAK ABDAL
Kazak Abdal’ın doğum tarihi ve doğum yeri hakkında çeşitli bilgiler var. Bunlar içinde en çok bilineni, Romanyalı olduğu ve 17. yüzyılda yaşadığıdır. Kazak Abdal, bir çok düşündürücü olayı hiciv yöntemiyle dile getirmiştir. Günümüzde dahi Kazak Abdal’ın şiirleri güncelliğini ve önemini korumaktadır.
Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için keşan beğenmez.
Alemi ta’n eder yanına varsan
Seni yanıltır bir mesele sorsan
Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan
Camiye gelir de erkan beğenmez.
Elin kapısında karavaş olan
Burnu sümüklü hem gözü yaş olan
Bayramdan bayrama bir traş olan
Berbere gelir de dükkan beğenmez.
Dağlarda bayırda gezen bir yörük
Kim tımar sipahi kimi ser bölük
Bir elife dili dönmeyen hödük
Şehristana gelir ezan beğenmez.
Bir çubuğu vardır gayet küçücek
Zum-ı fasidince keyif sürecek
Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahvede fağfuri fincan beğenmez.
Aslında neslinde giymemiş hare
İş gelmez elinden gitmez bir kare
Sandığı gömleksiz duran mekkare
Bedestene gelir kaftan beğenmez.
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü
Köyden şehre gelen bir köylü kızı
İnci yakut ister mercan beğenmez.
Kazak Abdal ile ilgili Bektaşi Aleviler arasında çok yaygın olan bir söylencesi var. Bu söylence şöyledir: “Rus çarının kızı bir çocuk doğurur. Fakat bu çocuk annesinden süt emmez. Bu duruma ne hekimler ne de papazlar çare bulamazlar. Sonunda Deliorman dergâhından, Rusya’dan tuz parası almak üzere gelen Demir Baba’ya; ‘sen keramet sahibi bir azizsin. Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar’ diye yalvarırlar. Demir Baba da; ‘bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder (adamak) misiniz? ’ der. Kabûl ederler. Demir Baba çocuğa, ‘em’ der. Çocuk anasının memesini emer. Delikanlılık çağına gelince, Demir Baba dergâhına gönderirler. Böylece Demir Baba çocuğu evlat edinir. Adını Ahmet olarak koyar. Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan’a giderek, el alır ve adı da Kazak Abdal olur.” Söylence böyle.
Kazak Abdal’ın bürokratik yapıları, batıl inançları, insanın yaşamını anlamsızlaştıran gelenekleri eleştiren şiirleri günümüzde de meşhurdur.
Eşeği saldım çayıra
Otlayıp karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da...
Alaycı tutumu, güldürücü diliyle gericilere, kendisini bilgin sanan cahillere şiirlerinde cevap verir. Onların saçmalıklarını sergiler.
Kazak Abdal, yola, yolun ulularına, Hacı Bektaş Veli’ye candan bağlıdır.
patikayolu@msn.com
aptal nedir
abdal nedir
bedenlerini kalıplarında bıraktıkları halde kimseciklerin onların gittiklerini anlmadığı yolculuk ehli kişilerdir...
abdal tanımını bir kaç sıfat ile yaparlar:
açlık
uykusuzluk
sessizlik
yalnızlık
ve zikir...
Vardılar...hâlâ da vardırlar ve varlıklrı da biz vâr oldukça devam edecektir efendim....
pir sultan abdal
Abdal'lar sadece alevilerden çıkar. Bu dereceye ancak aleviler erebilir. Zira onlardır Peygamber'in gerçek izinden gidenler. Yine onlardır dine bidat eklemeyenler. Teslim Abdal,Muhittin Abdal,Abdal Musa,Pirsultan Abdal,Kazak Abdal,Kaygusuz Abdal ve diğer Abdallar hepsi alevidir ve sadece alevilerce benimsenirler. Öteki kesimler bu yüzyılda abdalları kabul etmeye başladılar.
Allah Ayhan Aytaç kardeşimizden razı olsun ne güzelde tanımlamış Abdal kelimesini.
Abdal'lar, Türklerin Batı'ya göçünde büyük rol oynadılar. Anadolu ve Roma Topraklarını (Rumi) fetihlerden önce, Abdallar bu bölgelere gider, yerleşik halkların sorun ve ihtiyaçlarını saptar, bölgenin nüfus, ekonomi, yönetim ve gelenek-inanç yapıları üzerine bilgiler edinirlerdi. Fetih sonrası bu bilgiler ışığında bölge halkının yönetime adaptasyonu hızla sağlanır ve devlete sadakatlerinden emin olunurdu. Fetihçi kadın kollarına Bacılar denilirdi. Savaşçı askerlerden oluşan öncü fetih kollarına ise Gaziler ismi verirlirdi.
Abdallar vahdet-i vücut feslefesini benimsemiş tarikatlara üye olup, insana sevgi ve saygıyı, beşeri dünyada insana yakışır bir düzen kurulmasını asıl hedef olarak benimserlerdi.
Türkçe konuşmuş, hem dilin yayılmasında ve zenginleşmesinde hem de Türk kültürünün yeni nesillere aktarılarak, fethedilen topraklara yerleşen Türkler arasında unutulmamasına çalışmışlardır.
Toplumu çok iyi gözlemlerlerdi. Sürekli gezgün hayatı yaşadıklarından bölgesel sorunlar ve çatışmalardan haberdar olup, bunların nedenlerini de analiz ederlerdi. Bu yüzden öngörüleri sağlamdı. Abdala malum olur sözü, akılcı düşünceyle yaptıkları sağlam tespitlerin neticesinde halk ağzına yerleşmiştir.
Bugün Anadoluda halen Abdal kültürünün esintilerini taşıyan küçük topluluklar vardır. Ancak bunlar, yerleşik düzenle beraber ihtiyaç fazlası ve eleştirileri nedeniyle tehlikeli bulunduklarından zamanında çok büyük baskılara uğramışlardır. Bu yüzden içe kapalı bir yaşamı seçmişlerdir. Bu nedenle de Anadolu Abdallarına hiç hak alakaları olmadığı halde çingene denilmektedir.
Yaşayan Abdallık kültürüne yaşayan bir örnek vermek gerekirse; Neşat Ertaş, Kırşehir Abdallarındandır.
Denize düşenlerin, insanlar arasına girip sırıl sıklam, süklüm püklüm dolaşmaları âb-dâl (f.t.b.i.) sözcüğünü hatırlatıyor bana. Ya size neyi hatırlatıyor?
01 - Türk islam anlayışında bir deyimdir. Abdal tek tanrı inancında tanrıya ve insana kıymet veren gönül adamıdır.
02 - Anadoluya yerleşen ve Anadoluyu irşad eden, Türkleştiren, tasavvufi Türk topluluğudur. Selçuklularla Anadoluya ve Osmanlıların fethettikleri topraklara yerleşen Türk toplulukları dört adla anılırdı. Abdalani Rum, Baciyani Rum, Gaziyani Rum ve Ahiyani Rum. Buradaki Rum kelimesi Roma diyarına gelenler anlamında kullanılmaktadır. Abdallar ve Bacılar Türk toplumunun asimile olmaması ve Türklüklerini yitirmemeleri için çalışmışlardır. Gaziler asker Türklerdir. Ahiler sanat ve ticaret topluluğunu oluşturan Türklerdir.
03 - Abdallar ile aptallık karıştırılmamalıdır.
04 - Gene Abdallar ile ABDALANLAR da karıştırılan iki terimdir. Abdalanlar
kökleri Akhunlara (Eftalit) dayanan ve hala Erzincan, Tercan, Muş, Varto Hınıs, Bayburt, Pülümür ve tabii ki bugün artık İstanbul, Ankara'da yaşamlarını sürdüren bir Türk oymağıdır.
'bedel' kelimesinin çoğulu..
sufî hiyerarşisinde bir rütbe aynı zamanda..
evet 'aptal' ile aynı kökten hatta aynı mânâda..
'aptal' türkçede amaçsız, aklın dumûra uğraması
zihinsel geri kalmışlık manasında kullanılırken
'abdal' hâlihazırda ödenen bir 'bedel' dir..
kapı kapı dolaşan dilenci derviş anlamı dışarıdan görünen anlamıdır...
tasavvufta..
Kimden: faruk el furkan (Bay, 33)
Kime: Grup: Faruk el Furkan
Tarih: 9.9.2006 10:47 (GMT +2:00)
Konu: Abdalların sırrı hakikat nişanını açıyoruzzz...
Abdalların Sırrı hakikat nişanını açıyoruz...
Yine (Hilye) kitabından,Ebu Nu'aymın merfu olarak bildirdiği hadis-i şerifde,(Ümmetim arasında her zaman kırk kişi bulunur...Bunların kalbleri İbrahim aleyhisselamın kalbi gibidir...Allahu teala onların sebebi ile kullarından belaları giderir...Bunlara Abdal denir? ..Bunlar bu dereceye namaz ile,oruç ile ve zekat ile yetişmediler) buyuruldu...İbni Mesud 'radıyallahu teala anh'sordu ki,ya Resulallah! ne ile bu dereceye vardılar? (cömertlikle ve müslümanlara nasihat etmekle yetişdiler) buyurdu...Bir hadis-i şerifde,(Ümmetim içinde Abdal olanlar hiçbir şeye la'net etmezler) buyuruldu...Ebu Nu'aymden olan bir başka hadis-i şerifde'de (Ümmetim içinde,her yüz senede iyiler bulunur...Bunlar beşyüz kişidir...Kırkı Abdaldır...Bunlar her memlekette bulunurlar) buyuruldu...Bizim memleketimizden bunlardan örnek verecek olursak hemen aklımıza Abdal Musa,Kaygusuz Abdal,Budala Abdal,Teslim Abdal ve son olarak Pir Sultan Abdal gelir...Allah'ın ilmi ve rahmeti onların üzerinde olsun...Baki gerçekler demine hu dost Allah eyvallah...Gerçeğe hu mü'mine ya Ali ya Mehdi imam-ı sahib-i zaman...
Eskiden Anadoluda Abdallar dolanırdı şimdilerde aptallar dolanır oldu...Abdalların bastığı topraklar berekete kavuşur filiz verirdi...Aptalların bastığı topraklar bereketini kaybetti filiz vermez oldu...Hakkın Abdallarıyla,halkın aptallarını bir birine karıştırmayın...Abdalların aptallarla hiç işleri dahi olmaz...Sadece onlara selam der geçer giderler vesselam...
faruk el furkan...
Abdal Musa Sultan (k.s.)
Horasan'dan Rum'a zuhur eyleyen
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi
Binip cansız duvarları yürüten
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?
Doksan altı bin Horasan Pirleri
Elli yedi bin de Rum erenleri
Cümlesinin servirazı serveri
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?
Balım Sultan arkadaşı, yoldaşı
Kızıldeli Sultan dürür hem eşi
Abdal Musa Sultan dersen ne kişi
Pirim Hacı Bektaş Veli değil mi?
Allah'ın sevgili kulu
'yağmur ince bir sızı
bir gelir bir gider
bir ABDALım bir yabanım kıyında'
Kıyısında 'yaban'olduğum bi sevgiliye adanmışlıktır Abdal'lık...
abdalin aptalla iliskisi olmadigina lutfen turkulerde dikkat edelim
abdal gonul, garip gonul,,,
çoğu insanca aptal sanılan kişi...
bu kişiye malum olur.
abdala malum olur lafını