Kaf-ı Kudret'in küll tecellisinde Vahdeti zevk edecek şekilde tevazu ve mahviyeti yaşayan, ebedî mutluluğu yakalayan ruhun sembolü olan kuştur. Anka,en nakî demektir. Naki ise, mütevazı anlamındadır. İmam Ali Nâki gibi... Zümrüd, mutluluğun sembolü olan taştır. Yakut ise, müsbet ve olumluluğun sembolüdür.
Efsanelere göre anka Kuşu kendi ölümünün yaklaştığını hissedince kendine dallardan bir yuva inşa eder ve sonrasında bilinmeyen bir sıvıyla bu yuvayı sıvarmış. Ardından güneş ışınları kuru dalları yakar ve bu sayede yanar ölürmüş. Sonrasında küllerinin arasından yeniden bir Anka Kuşu olarak doğarmış. Bu nedenle birçok dinde yeniden varoluş veya diriliş sembolü olarak ifade edilmiştir.
Ey bizim varlık dağımız! Yolumu bağlama, kapama! Bana engel olma! Biz,Hakk yolcusunun en son varacağı durak olan Kaf dağına, zümrüd-i anka gibi gideriz. (Rumi)
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış):
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu Yedinci Vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
'SİMURG ANKA - Otuz Kuş' demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) :
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu yedinci vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
farsça 'si', 'otuz' demektir. ...murg' ise 'kuş'...
'30 kuş', anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur... (alıntı)
Anka Kuşu bana; gücü,pes etmemeyi ve kararlığı çağrıştırıyor. yansa bile pes etmeden küllerinden tekrar tekrar doğmak ve asla pes etmeyip ümidini kaybetmemenin en büyük simgesi. belli bir olgunluktan sonra ölümü yani kül olması gerçekleşiyor ve küllerinden küçük bir kulş olarak yeniden doğuyor. keşke insanlarda böyle olabilse,düştüğümüzde yeniden bir anka kuşu en baştan doğrula bilsek keşke:\
hani uçurtmalara yaptıgımız gibi kuyrugu olan kırmızının butun tonlarını tasıyan, yukseklerde tek başına ucan bır kuş diye cagrışım yapıyor.kısacası özgürlük
zümrüdüanka olarak,halk edebiyatımızın sözlü geleneği içinde yaratılan ve özellikle yedi kat tamudan yeryüzüne uçabilen olarak nitelendirilen epik masal figürüdür.bu motife yüklenen en önemli yüklem; onun her yokoluşta kendisini kendi küllerinden tekrar tekrar yaratma vasfıdır.bu halkımızın her yokoluş tehlikesi karşısın da kendisini tekrar tekrar kendi küllernden yaratması olgusuna tekabül eder,kanısındayım
Anka Kuşu,hep gökyüzünde dolaşan, asla yeryüzüne inmeyen ruhani bir kuş.kişisel düşüncem, Melek olabilir.Bir de temizlik,arındırılmışlık hisleri uyandırıyor ben de.
Halk hikayelerimizde Zümrüdanka diye anılan bir kuş.Bu kuş hakkında bir çok rivayetler dolaşır.Bunlardan birine göre anka nın üzerinde otuz çeşit kuşun rengive alameti vardır bu yüzden simurg (otuz kuş) adını almıştır.Başka bir rivayete göre boynu uzun olduğundan kendisine anka denmiştir.Şöyle bir hikayesi de vardır: Bu kuş dişi olarak yaratılmıştır. Tanrı birde erkeğini verince sayıları çoğaldı.Necid ve Hicaz taraflarında küçük çocukları kapmaya başladılar.Ahali Musa peygamber e şikayete gitti.Peygamber beddua etti.Tanrı da bu kuşu yok eyledi.Bu gün Zümrüdanka kelimesi ismi var cismi yok mansına kullanılır.Anka kaf dağında yaşarmış.
İnsanlar hep kendinde olmayan kelimeleri yüceltir ne deyim ama yücelttiği kişi ya da metafor olmaz.
Kaf-ı Kudret'in küll tecellisinde Vahdeti zevk edecek şekilde tevazu ve mahviyeti yaşayan, ebedî mutluluğu yakalayan ruhun sembolü olan kuştur. Anka,en nakî demektir. Naki ise, mütevazı anlamındadır. İmam Ali Nâki gibi... Zümrüd, mutluluğun sembolü olan taştır. Yakut ise, müsbet ve olumluluğun sembolüdür.
Efsanelere göre anka Kuşu kendi ölümünün yaklaştığını hissedince kendine dallardan bir yuva inşa eder ve sonrasında bilinmeyen bir sıvıyla bu yuvayı sıvarmış. Ardından güneş ışınları kuru dalları yakar ve bu sayede yanar ölürmüş. Sonrasında küllerinin arasından yeniden bir Anka Kuşu olarak doğarmış. Bu nedenle birçok dinde yeniden varoluş veya diriliş sembolü olarak ifade edilmiştir.
Kimse Anka'yı uzakta aramasın,
Sabır gösteren ve emek veren herkes kendi anka kuşunu yaratır.
yüksek sadakat-fener
Divan edebiyatının en sevdiği kuş...
Türk mitolojisindeki karşılığı, Hüma Kuşu veya Tuğrul kuşu'dur
Ey bizim varlık dağımız! Yolumu bağlama, kapama! Bana engel olma! Biz,Hakk yolcusunun en son varacağı durak olan Kaf dağına, zümrüd-i anka gibi gideriz.
(Rumi)
Göçebe
Eksilip zamana
Bir anka kuşu sesinde ardıma düşüyorsun
Ben, şiiri katledilmiş bir coğrafyayım artık
Paslı sözcüklerin rivayeti dolanıyor yalnızlığımda
Ölülerin ezberinde susla dokunuyorum hayata
İkindilerin Allah'ı çağırdığı duadayım
Dilim lâl...
Ozan Deniz Sarıtop
çocukluğum seni beklemekle geçti..kocaman kanatların vardı...gelecektin ve kaf dağına gidecektik; SÖZDE! .inanmıyom artık sana, gelmeyeceksin!
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış):
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu Yedinci Vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
'SİMURG ANKA - Otuz Kuş' demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan
sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
ANKA...
'Yine ben...
Her döndüğünde yanı başında olmanı istediğin hayalin 'dedi...
ve yine yoktu orda sabahın ilk ışığını karşılarken göz bebeklerim...
Oysa 'varım ben! ! ! ' dedi.
'Gerçeğim! ! 'dedi
'Mümkünüm! ! ! 'dedi...
ve hiç yankılanmadı sesi bir daha odamın duvarlarında....
Dedi ki o...'sabret...devam et hayal etmeye..umud et'
'Katlan 'dedi...
'Dayan ' dedi
'Vazgeçme çok yakın 'dedi...
ve öylece gitti hecelerim,henüz bulmamışken anlamını mısralarımda...
'Sev ' dedi...
'Çok sev ' dedi...
ve 'yan ' dedi, 'sen sade yan'...
ve ben doğarım küllerinden dedi sevdiğim kadın...
ya da ben öyle anladım....
E.A.D.
iran efsanelerinde beyaz saçlı doğan zâl'i ailesinin attığı kaf dağında besleyen ve büyüten kuştur...
Efsane,mucize.. küllerinden doğmak..
Ey Rab, bir daha huşu!
..en güzel hikayeye sahip kuş..
rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan simurg anka, bilgi ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş...
kuşlar simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da simurg'u bekler dururlarmış. ne var ki, simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.
derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
ancak simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan kaf dağı'nın tepesindeymiş. oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. yorulanlar ve düşenler olmuş.
önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış) :
kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
baykuş yıkıntılarını özlemiş,
balıkçıl kuşu bataklığını.
yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi 'şaşkınlık' ve sonuncusu yedinci vadi 'yokoluş'ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... kaf dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
farsça 'si', 'otuz' demektir.
...murg' ise 'kuş'...
'30 kuş', anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir.onların hepsi simurg'muş. her biri de simurg'muş. simurg anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur... (alıntı)
Anka Kuşu bana; gücü,pes etmemeyi ve kararlığı çağrıştırıyor.
yansa bile pes etmeden küllerinden tekrar tekrar doğmak ve asla pes etmeyip ümidini kaybetmemenin en büyük simgesi.
belli bir olgunluktan sonra ölümü yani kül olması gerçekleşiyor ve küllerinden küçük bir kulş olarak yeniden doğuyor.
keşke insanlarda böyle olabilse,düştüğümüzde yeniden bir anka kuşu en baştan doğrula bilsek keşke:\
ankara kuşunun kısası. eskiden ankarada yaşamış soyu tükenen bir kuş türü.
hani uçurtmalara yaptıgımız gibi kuyrugu olan kırmızının butun tonlarını tasıyan, yukseklerde tek başına ucan bır kuş diye cagrışım yapıyor.kısacası özgürlük
anka kuşu isminde kitap var
anlamını bilmiyorum ve öğrenmek istiyorum................
simurg
zümrüdüanka olarak,halk edebiyatımızın sözlü geleneği içinde yaratılan ve özellikle yedi kat tamudan yeryüzüne uçabilen olarak nitelendirilen epik masal figürüdür.bu motife yüklenen en önemli yüklem; onun her yokoluşta kendisini kendi küllerinden tekrar tekrar yaratma vasfıdır.bu halkımızın her yokoluş tehlikesi karşısın da kendisini tekrar tekrar kendi küllernden yaratması olgusuna tekabül eder,kanısındayım
Anka Kuşu,hep gökyüzünde dolaşan, asla yeryüzüne inmeyen ruhani bir kuş.kişisel düşüncem, Melek olabilir.Bir de temizlik,arındırılmışlık hisleri uyandırıyor ben de.
anka, ulaşılmazlık,hayaller,imkansızlık,büyü küll
Halk hikayelerimizde Zümrüdanka diye anılan bir kuş.Bu kuş hakkında bir çok rivayetler dolaşır.Bunlardan birine göre anka nın üzerinde otuz çeşit kuşun rengive alameti vardır bu yüzden simurg (otuz kuş) adını almıştır.Başka bir rivayete göre boynu uzun olduğundan kendisine anka denmiştir.Şöyle bir hikayesi de vardır: Bu kuş dişi olarak yaratılmıştır. Tanrı birde erkeğini verince sayıları çoğaldı.Necid ve Hicaz taraflarında küçük çocukları kapmaya başladılar.Ahali Musa peygamber e şikayete gitti.Peygamber beddua etti.Tanrı da bu kuşu yok eyledi.Bu gün Zümrüdanka kelimesi ismi var cismi yok mansına kullanılır.Anka kaf dağında yaşarmış.
bazı masallarda prenleri taşıyor
prens bu kuş 'gak' dediğinde su, 'guk' dediğinde et veriyor/ tersi miydi? her neyse...
bana sırtını aç
http://videogaleri.hurriyet.com.tr/Video.aspx? s=11&vid=1826
(ey merak edip izlemek isteyenler! .. adres arası boşlukları silinz..)
ulke kutsal emanet ihanet mucadele
bi tanesine aşık oldum, e sonra noldu beni terketti küllerinde kalasıca:P