Tanrı inancım. Benim Tanrım, varlığı kendinden olan, var olmak için başka bir varlığa ihtiyaç duymayandır. En yüce ve en büyuktür. O evrenin yaratıcısı ve sahibidir. O ilktir, ilk sebeptir. Varlıklar aleminin var edilişinin sebep ve nedenlerinin ilkidir. Benim Tanrım tektir. Eşi ve benzeri yoktur. Ne dünyada, ne de ahirette ortak kabul etmez. Yardım ve şefaat ancak ondandır. Başka birinden şefaat dilemem. O her dili bilir, her dilde yapılan duayı isitir, her halden anlar. En çokta yürekten edilen dileklerin cevabını, karşıliğını verir. Yalnız ona ibadet eder, yalnız onun önünde eğilir, yalnız ona sığınır, ondan yardım dilerim. Aracı yoktur aramızda. Çünkü kimse sığamaz aramıza. Bana şahdamarımdan yakındır o. İbadetim onunla görüşme ve buluşmadır. Dertlerimi ona açar, çözemediğim sıkıntilarım için yardım talep ederim. O adildir. Benden adil olmamı ister. Torpil ve kayırmasi yoktur. Bütün canlıların rızıklarının kaynağıdır. Tüm insanların çalışmasının, aklını kullanmasının karşılığını ayırım yapmaksızın verir. Sevgi ve merhametin kaynağıdır. İnsanlar arasında sevgi ve merhametin, kardeşliğin yayılmasinı ister. Gönderdiği elçileri ve kitaplarıyla insanlaşma sürecimize rehberlik eder. Kaldıramayacağımız yükü bize yüklemez. Sonsuz merhamet sahibir. Okumamızı, bilgi sahibi olmamızı ister. O nedenle Kuranı, insanı ve kainatı okumayı emreder. Dünyayı daha yaşanılır kılma, medeniyetler kurma, barış ve kardeşlik toplumu inşa etme sorumluluğunu insana yükler. Esirgeyenim, bağışlayanımdır O. Beni insan olarak yarattığı, muhteşem bir dünyayı bana sunduğu için şükürler olsun ona. Amin... Ahmet Yavaş
Tanrıyı aramak falan bunlar işin alay etme kısmıdır, oyunda, gerçek her zaman ulaşılmazdır, ama, en zor şartlarda bile kendine yatırımla hazır edip, ısrarla emirlerinin tavizsiz takipçisi olursan, bir sızmazlık halinde ve vazgeçmediğin bu ihtiyacı da hiç duymadığın çalıyı da asla dolanmadığın sürece, dünya sakinlerinin arasında kendini görünür yaparsın gözünde, eğer, tam bir yıkılmaz, kaybolmaz samimiyete kani olursa, bulur da seni, ama, hiç bir şey istememek ve beklentisizlik, pazarlıksızlık, şart.
Çünkü Tanrı evrensel bir varlıktır, elbette özele inecektir, ve indi, yaratılışla eylemiyle indi. Cisimleşme, ilham vb. Fakat bu asla çıkmayan, inen bir harekettir, Tanrının hareketi bizim değil, böyle bir bağlantıyı ancak Tanrının bize emrettiği kadar yapabiliriz. Rolümüz, evrensele doğru dönmektir. Bu göreceli olanı mutlağa bağlamanın imkansızlığı hakkındaki güçlüğün de çözümü olabilir. Bu çıkan bir hareketle imkansızdır, ancak inen bir hareketle mümkündür.
Simone WEİL, Fransız Mistik ve Filozof, 1943
Yani Tanrıyı aramak falan zırvadır, kendini uygun hale getirmişsen o seni bulur zaten, ne kadar yetkinsin bu konuda ona bak asıl.
62-"Darda kalanın duasına, kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve insanları yeryüzünün halifeleri yapan Allah, kendisine eş koşulan bütün varlıklardan üstün ve yücedir"??
tanrı diye birşey yoktur eskilerden yani miladi yıllarda zengin varlıklı insanlara tanrı derlerdi ha ! allah'u teala ile aynı kefeye koymayıın zira büyük günah kısaca ( tanrı veya allah'u teala aynı deyil bu düşüncede olanalar tövbe etsinler allah dogmamıştır dogurulmamıştır allah tek dir
Erişilmezlerin erişilmezi, tüm iyi, tüm sevgi, tüm enerjilerin kaynağı...
Cihan seninle dolu; değilsin sen cihanda Her şey kaybolmuş sende; sen yoksun ortada. Hem gizlisin hem aşikarda. Ne bir yer içindesin ne bir yerin üstünde. Konuşkanlığındır suskunluğunun sebebi. Görünürlüğündür gizliliğinin sebebi. Manasın sen, senin dışında ismin var. Hazinesin sen, bir tılsımdır bütün alem. F. ATTAR
Avrupalı insan Newtoon'dan bu yana Tanrı'yı öldürüyordu; çünkü sebebini açıklayamayıp tanrıya atfettiği her şeyi bilim çözüyordu ve son rötuşu da "Tanrı öldü!" diyerek Nietzsche noktayı koydu.
Rus Türkolog Vasili Radlof Orhun kitabelerini ilk okuduğunda şok geçirmişti; "Tengri tek Tengride bolmuş Türk Bilge Kaan" diyordu yazıtın girişinde. Tengri'yi okuduğunda ki şokun nedeni ise basitti, Türk dedi. Bu kitabeyi buraya koyanlar Türk. Radlof bir dilin edebi metin ortaya koyabilmesi için en az bin yıllık bir süre geçmesi gerektiğini biliyordu. Yani bu kitabeyi buraya koyanlar milattan önceki yıllarda dahi bir konuşma ve önemlisi kendilerine has yazı diline sahiptirler. Tanrı bizim dilimizde, yani öz kültürümüzde ifadesini bulmuş, yaratıcımıza verdiğimiz isimdir. Kendi dilimde yaratıcımı anmamdan doğal ne olabilir ki? Kendi dilimde ona seslenmemden daha doğal ne ola ki? Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu beyin dediği gibi; "Dereden, ovadan, tepeden. Sabahtan, gündüzden, geceden, Bir ses gelir üç bin yıl önceden, Tengri tek, Tengri tek, tengri tek!"
allah yada tanrı aynı matematik gibi bişey şöyle diyelimki facebook şifrenizi yazıyorsunuz ama şifrenizi yanlış yazdım gibi bi şüpheye kapılıyorsunuz şifreniz beş harfli ama harfleri temsil eden işaretleri saydığınızda altı işaret varsa şifrenizin yanlış olduğunu anlıyorsunuz. yani rakkamlar harfleri bilmenizi emin olmanızı sağlıyor tanrıda hayatı böyle matematik gibi tanrıyla biliyoruz bilinmeyeni hayatı yaşamı tanrıyla yorumlayabiliyoruz tanrı yada allah metafor gibi herşeyin bi benzeri gibi. yada herşey tanrının benzeri gibi yani varlık nesne kütle paranın tura tarafıysa yazı tarafıda tanrı gibi ikisi bir bütün.
tanrı kelimesi hiç bişeyi anlatmaya yetmez. MUHYİ: Canlılara hayat veren.HAYY:Gerçek hayat sahibi olan. MÜMİT: Canlı bir mahlukun ölümünü yaratan.dar: zarar veren okunuşlar ve okunma esnasında göğsümüzde bıraktıkları his bakımından yukarıdaki dört ismi karşılaştırın. mesela esad kelimesi sıkmaz daraltmaz ama esed kelimesi sıkar ve daraltır telafuz edeni ve dinleyenide sıkar.suriye lideri esadı yok etmek isteyenler.ısrarla neden esed dediğinide anlamış olursunuz.
tanrı tanrı diye tanrının ismini tekrar etsek tanrıyı hissedemeyiz. ama allah allah diye allahın ismini tekrar edersek ki bu zikirdir allah ı hissederiz sözcükleri içimizden sesizce geçirsek bile her sözcüğün gösümüzde bi ritimi vardır. allah sözcüğü içimizden bile geçirsek allahı yani yaratanı hissederiz. ama tanrı sözcüğünün bu yeteneği yoktur.
Dün öyle bir düştün ki; düşüme, Yüzümü gördüm durgun suyun yansımasında, Zaman sürüklenen bir muamma, Görüntümde yani; Beden de ise değişen bir şey yok… Kendimi bildim bileli aynı siluet, Bir muamma sanırsın hiçliği, Bir yalnızlık denizinin ortasında bir ada. Oysa…; Bir uğraştır benimkisi… Benliğimi sınamak, Düşlerimin ötesini görmek, Hisler aynasının son noktasını hissetmek, Haslar gölünün dibini görmek, Düşünceler sahnesinde son perdeyi gizlemek, İçimdeki çocuk dinlene dursun. Oysa…; Bir uğraştır benimkisi… Seni bir balçık çamurdan yoğurdum, İçine en özel olanı yani; benden olanı koydum, Emrine bir cennet bahşettim, Bin bir çeşit güzel tatlar sundum, Benim aynam sen diledin de, Eşsiz his ve hasları yaşaman için yaratmadım mı Havva’yı? Oysa…; Bir uğraştı benimkisi… Siz olmuştunuz artık, Ben gibi bir ve yalnız değildiniz! Yetinmeyip sana sunduğum cenneti, Birde ayak uydurmuştunuz, Hani sana secde etmekten kaçınan, Benim alaca karanlığın bekçisi yaptığım şeytana. Oysa…; Bir uğraştır benimkisi… Sana kızamıyorum ey Âdem ve oğulları, Sizler… Nerden bileceksin…? Benim içimde ki; hiç büyümeyen o çocuğun isteğini, Benim sizi bir ayna yapıp kendimi sınadığımı. İste öyle gizemler içinde…; Bir uğraştır benimkisi…
Tanrı; yokluğa hayat verendir. Tanrıyı, doğmadan bilemezsin, sadece hissedersin.
Tanrı inancım.
Benim Tanrım, varlığı kendinden olan, var olmak için başka bir varlığa ihtiyaç duymayandır. En yüce ve en büyuktür.
O evrenin yaratıcısı ve sahibidir. O ilktir, ilk sebeptir. Varlıklar aleminin var edilişinin sebep ve nedenlerinin ilkidir.
Benim Tanrım tektir. Eşi ve benzeri yoktur. Ne dünyada, ne de ahirette ortak kabul etmez.
Yardım ve şefaat ancak ondandır. Başka birinden şefaat dilemem.
O her dili bilir, her dilde yapılan duayı isitir, her halden anlar. En çokta yürekten edilen dileklerin cevabını, karşıliğını verir.
Yalnız ona ibadet eder, yalnız onun önünde eğilir, yalnız ona sığınır, ondan yardım dilerim.
Aracı yoktur aramızda. Çünkü kimse sığamaz aramıza. Bana şahdamarımdan yakındır o.
İbadetim onunla görüşme ve buluşmadır. Dertlerimi ona açar, çözemediğim sıkıntilarım için yardım talep ederim.
O adildir. Benden adil olmamı ister. Torpil ve kayırmasi yoktur. Bütün canlıların rızıklarının kaynağıdır. Tüm insanların çalışmasının, aklını kullanmasının karşılığını ayırım yapmaksızın verir.
Sevgi ve merhametin kaynağıdır. İnsanlar arasında sevgi ve merhametin, kardeşliğin yayılmasinı ister. Gönderdiği elçileri ve kitaplarıyla insanlaşma sürecimize rehberlik eder.
Kaldıramayacağımız yükü bize yüklemez. Sonsuz merhamet sahibir.
Okumamızı, bilgi sahibi olmamızı ister. O nedenle Kuranı, insanı ve kainatı okumayı emreder. Dünyayı daha yaşanılır kılma, medeniyetler kurma, barış ve kardeşlik toplumu inşa etme sorumluluğunu insana yükler.
Esirgeyenim, bağışlayanımdır O.
Beni insan olarak yarattığı, muhteşem bir dünyayı bana sunduğu için şükürler olsun ona.
Amin...
Ahmet Yavaş
İnsanların inanma içgüdüsünü tamamlamak-tatmin etmek-bağdaşmak için zamanla oluşturduğu bir kavramdan ibaret benim için.
Hayır, yalnız ben varım, ben ister dursun,
ister aksın suları.
DAĞLARCI, 1940, DAİMA, İkinci Kırım Başlıyor, Sen kimsincilere dersler.
Tanrıyı aramak falan bunlar işin alay etme kısmıdır, oyunda, gerçek her zaman ulaşılmazdır, ama, en zor şartlarda bile kendine yatırımla hazır edip, ısrarla emirlerinin tavizsiz takipçisi olursan, bir sızmazlık halinde ve vazgeçmediğin bu ihtiyacı da hiç duymadığın çalıyı da asla dolanmadığın sürece, dünya sakinlerinin arasında kendini görünür yaparsın gözünde, eğer, tam bir yıkılmaz, kaybolmaz samimiyete kani olursa, bulur da seni, ama, hiç bir şey istememek ve beklentisizlik, pazarlıksızlık, şart.
Çünkü Tanrı evrensel bir varlıktır, elbette özele inecektir, ve indi, yaratılışla eylemiyle indi. Cisimleşme, ilham vb. Fakat bu asla çıkmayan, inen bir harekettir, Tanrının hareketi bizim değil, böyle bir bağlantıyı ancak Tanrının bize emrettiği kadar yapabiliriz. Rolümüz, evrensele doğru dönmektir. Bu göreceli olanı mutlağa bağlamanın imkansızlığı hakkındaki güçlüğün de çözümü olabilir. Bu çıkan bir hareketle imkansızdır, ancak inen bir hareketle mümkündür.
Simone WEİL, Fransız Mistik ve Filozof, 1943
Yani Tanrıyı aramak falan zırvadır, kendini uygun hale getirmişsen o seni bulur zaten, ne kadar yetkinsin bu konuda ona bak asıl.
allah tanrı yada yaratıcı: sevgi gibi bi şey ama sevgi değil .
NEML (KARINCA) SURESİ
Bismillahirrahmanırrahim
62-"Darda kalanın duasına, kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve insanları yeryüzünün halifeleri yapan Allah, kendisine eş koşulan bütün varlıklardan üstün ve yücedir"??
ALLAHın isimlerinde tanrı yoktur.
To be, or not to be, that is the question:
tanrı diye birşey yoktur eskilerden yani miladi yıllarda zengin varlıklı insanlara tanrı derlerdi ha ! allah'u teala ile aynı kefeye koymayıın zira büyük günah kısaca ( tanrı veya allah'u teala aynı deyil bu düşüncede olanalar tövbe etsinler allah dogmamıştır dogurulmamıştır allah tek dir
Erişilmezlerin erişilmezi, tüm iyi, tüm sevgi, tüm enerjilerin kaynağı...
Cihan seninle dolu; değilsin sen cihanda
Her şey kaybolmuş sende; sen yoksun ortada.
Hem gizlisin hem aşikarda.
Ne bir yer içindesin ne bir yerin üstünde.
Konuşkanlığındır suskunluğunun sebebi.
Görünürlüğündür gizliliğinin sebebi.
Manasın sen, senin dışında ismin var.
Hazinesin sen, bir tılsımdır bütün alem.
F. ATTAR
Avrupalı insan Newtoon'dan bu yana Tanrı'yı öldürüyordu; çünkü sebebini açıklayamayıp tanrıya atfettiği her şeyi bilim çözüyordu ve son rötuşu da "Tanrı öldü!" diyerek Nietzsche noktayı koydu.
Her şeyin hesabını soracak yegane varlıktır
Rus Türkolog Vasili Radlof Orhun kitabelerini ilk okuduğunda şok geçirmişti;
"Tengri tek Tengride bolmuş Türk Bilge Kaan" diyordu yazıtın girişinde.
Tengri'yi okuduğunda ki şokun nedeni ise basitti, Türk dedi. Bu kitabeyi buraya koyanlar Türk.
Radlof bir dilin edebi metin ortaya koyabilmesi için en az bin yıllık bir süre geçmesi gerektiğini biliyordu.
Yani bu kitabeyi buraya koyanlar milattan önceki yıllarda dahi bir konuşma ve önemlisi kendilerine has yazı diline sahiptirler.
Tanrı bizim dilimizde, yani öz kültürümüzde ifadesini bulmuş, yaratıcımıza verdiğimiz isimdir.
Kendi dilimde yaratıcımı anmamdan doğal ne olabilir ki? Kendi dilimde ona seslenmemden daha doğal ne ola ki?
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu beyin dediği gibi;
"Dereden, ovadan, tepeden.
Sabahtan, gündüzden, geceden,
Bir ses gelir üç bin yıl önceden,
Tengri tek, Tengri tek, tengri tek!"
Örümcek ağda takılı sineğe sormuş..."Seni koruması için yalvardigin Tanrı,benim öğle yemegim için şükrettigim Tanrı mi...?"
yoktur tanrı Allah tan başka...
Twitter Tanrısı - - - - - Kediler
Instagram Tanrısı - - - - - Herkesin kendisi
Facebook Tanrısı - - - - - illuminate
Antoloji Tanrısı - - - - - Bayan yazan profiller
Olmayan bir şey hakkında yorum yapamadım..
TANRI
Tanrı bile aç insana ekmekten başka bir şekilde görünemez.Gandi-
Çok yukarlarda birisi beni aldı...
allah yada tanrı aynı matematik gibi bişey şöyle diyelimki facebook şifrenizi yazıyorsunuz ama şifrenizi yanlış yazdım gibi bi şüpheye kapılıyorsunuz şifreniz beş harfli ama harfleri temsil eden işaretleri saydığınızda altı işaret varsa şifrenizin yanlış olduğunu anlıyorsunuz. yani rakkamlar harfleri bilmenizi emin olmanızı sağlıyor tanrıda hayatı böyle matematik gibi tanrıyla biliyoruz bilinmeyeni hayatı yaşamı tanrıyla yorumlayabiliyoruz tanrı yada allah metafor gibi herşeyin bi benzeri gibi. yada herşey tanrının benzeri gibi yani varlık nesne kütle paranın tura tarafıysa yazı tarafıda tanrı gibi ikisi bir bütün.
tanrı kelimesi hiç bişeyi anlatmaya yetmez. MUHYİ: Canlılara hayat veren.HAYY:Gerçek hayat sahibi olan. MÜMİT: Canlı bir mahlukun ölümünü yaratan.dar: zarar veren okunuşlar ve okunma esnasında göğsümüzde bıraktıkları his bakımından yukarıdaki dört ismi karşılaştırın. mesela esad kelimesi sıkmaz daraltmaz ama esed kelimesi sıkar ve daraltır telafuz edeni ve dinleyenide sıkar.suriye lideri esadı yok etmek isteyenler.ısrarla neden esed dediğinide anlamış olursunuz.
tanrı tanrı diye tanrının ismini tekrar etsek tanrıyı hissedemeyiz. ama allah allah diye allahın ismini tekrar edersek ki bu zikirdir allah ı hissederiz sözcükleri içimizden sesizce geçirsek bile her sözcüğün gösümüzde bi ritimi vardır. allah sözcüğü içimizden bile geçirsek allahı yani yaratanı hissederiz. ama tanrı sözcüğünün bu yeteneği yoktur.
Tanrı bile aç insana ekmekten başka bir şekilde görünemez.Gandi-
Pişmanlıklar denizinin kayıp balığı, diğer yanım…
Dün öyle bir düştün ki; düşüme,
Yüzümü gördüm durgun suyun yansımasında,
Zaman sürüklenen bir muamma,
Görüntümde yani;
Beden de ise değişen bir şey yok…
Kendimi bildim bileli aynı siluet,
Bir muamma sanırsın hiçliği,
Bir yalnızlık denizinin ortasında bir ada.
Oysa…; Bir uğraştır benimkisi…
Benliğimi sınamak,
Düşlerimin ötesini görmek,
Hisler aynasının son noktasını hissetmek,
Haslar gölünün dibini görmek,
Düşünceler sahnesinde son perdeyi gizlemek,
İçimdeki çocuk dinlene dursun.
Oysa…; Bir uğraştır benimkisi…
Seni bir balçık çamurdan yoğurdum,
İçine en özel olanı yani; benden olanı koydum,
Emrine bir cennet bahşettim,
Bin bir çeşit güzel tatlar sundum,
Benim aynam sen diledin de,
Eşsiz his ve hasları yaşaman için yaratmadım mı Havva’yı?
Oysa…; Bir uğraştı benimkisi…
Siz olmuştunuz artık,
Ben gibi bir ve yalnız değildiniz!
Yetinmeyip sana sunduğum cenneti,
Birde ayak uydurmuştunuz,
Hani sana secde etmekten kaçınan,
Benim alaca karanlığın bekçisi yaptığım şeytana.
Oysa…; Bir uğraştır benimkisi…
Sana kızamıyorum ey Âdem ve oğulları,
Sizler…
Nerden bileceksin…?
Benim içimde ki; hiç büyümeyen o çocuğun isteğini,
Benim sizi bir ayna yapıp kendimi sınadığımı.
İste öyle gizemler içinde…; Bir uğraştır benimkisi…
Mehmet Aydemir 15.08.2014 saat 19:18
Yanyanalığımızın fotoğrafını çekecek lens.
'ekmek sıcak, allah güzel, sen iyi'
Lisedeyken ben ve Batı felsefesi
Arasında vardı et ile kemik ilişkisi
Hergün 'Tanrı var mı, yok mu' diye düşünmekten
Ve hergün kafayı yemekten
Bıkmıştım ve bu soruların aklımı dövmesinden
Anladım ki; Tanrı yok imiş
Ve Allah'tan başka ilah yok imiş
Onlar şeriklere Tanrı ismini vermişler
Bizimkilerde Allah'tan başka şerikleri yok etmişler
Bu yüzden vardır bunlar arasında mesafeler
Mehmet Naim Ağım