ABD ve AB emperyalistlerinin ve onların yerli işbirlikçisi TÜSİAD patronlarının günah keçisi. KKTC türklerinin pek çoğu EOKA tarafından katledildi. Bugün hayatta kalanların çocukları belki o günleri hatırlamazlar ve kurtuluşu Annan Planını'nda bulabilirler ancak Kıbrıs halkı unutmamalıdır ki, orada onların sıkıntısı kadar Türk halkı da Türkiye'de sıkıntı çekmiştir. Ambargolar, karaborsalar, kuyruklar, kuyruklar...Verelim kurtulalımcıların türediği ülkemizde bari KKTC vatandaşları vatanlarına sahip çıkmalılar, tabi önce sayın Denktaş'a...
Egemen sınıf ABD, AB ve onların yerli işbirlikçi mandacılarıdır, TSK değil. Bugün bıraksalar ülkenin ormanlarını, kıyılarını, dağlarını, tepelerini bir yana bırakın askerinin kanını satmaya razı din tacirleri Kuzey Irak'ta Kukla Kürt Devleti kurulmasına göz yummakta ve asker gönderme yetkisi kendisindeyken 'ABD istedi, biz çıkardık, şimdi istemezlerse biz de asker göndermeyiz' diyebiliyorlar. Sabır sonsuzdur, güzel olan yanı sonsuza sığmayarak yine de taşmasıdır!
Bu ülkenin ulusal ordusu yıllarca ne yazık ki, Atatürkçü takiyesi yaptı. Her ihtilalde Atatürk'ü heykellerinden ibaret kıldı ve halka anlatmak yerine, her okula Atatürk büstü dikti, her sokağa, caddeye onun adını verdi ama devrimlerini anlatmakta yetersiz kaldı. Ancak Kemalizm takiye kaldırmaz, 'öl esir olma', 'ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum' emirleriyle kazanılmış kurtuluş savaşının yorgun komutanlarının büyük devrimci Mustafa Kemal'in ölümünden sonra kendilerince belki haklı nedenleri vardı. Yurdumuz, Kuzey'den Sovyet emperyalizmi, batıdan Avrupa ve ABD emperyalist devletlerin tehditi altındaydı. Osmanlı dönemindeki Kürt Teali Cemiyeti'de sonradan PKK adını alarak Ermeni çeteleriyle ve emperyalistlerle işbirliği içine girme hazırlığındaydı. Böyle bir dönemde bu ülkenin Kemalist gençleri üniversitelerde süratle örgütlendiler. ABD 6. filo askerlerini Kabataş sahilinde kıçlarına zift sürerek denize attılar. Subaylarımız büyük bir cesaretsizlik örneğiyle, Avrupa ve Sovyet emperyalist ülkelerininin tehditinden kurtulma ve 'muasır medeniyetler seviyesine ulaşmamızın'yolunu ABD korumasına girmekte bulmuş olacaklar ki, bu gençliği ve onların o dinamizmini, enerjisini harcadılar. Bir ülkenin sivil halkının subaylarından daha cesur olması, o ülkenin başına beladır, çünkü iç çatışma çıkar. ABD emperyalistleri ve yerli işbirlikçileri tamamen Kemalist olan üniversite gençliğinin arasına ajan provokatörler sokarak devrimci gençleri 'gomonisler Moskova'ya' nidalarıyla vatan haini ilan ederek, devrimin yönünü değiştirip bugünkü uyuşturucu taciri, gözünü kırpmadan Türk askerini şehit eden, vatan haini sol örgütleri peydahladılar. Şimdi yurdumuzda ABD'den ithal bir kürt devleti layık görenlerle yine ABD'den ithal şeriat devleti layık görenlerin çatışacakları yerde büyük dayanışmasına ibretle tanık oluyoruz. Kuzey Irak'a Türk askerinin gitmesini ABD iznine bağlayan bir şeriatçı grubu ile, yine gitmemesini ABD iznine bağlayan Kukla Kürt Devletçileri işbirliği içindeler. Biliyorum, kemiklerin sızlıyordur Deniz! Babana yazdığın mektupları okuyan herkes, seninle birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin sivil subaylarını asmış olduğuna tanık olmuyor mu acaba? Ancak şu anki ulusal ordumuzun komuta zinciri dost (!) ve müttefik (!) ABD'nin tüm oyunlarını sanırım biliyor, izliyor ve Z planı da mevcut. Şeriatçı ve Kukla Kürt Devletçi kuşatmayı sivil-ordu dayanışmasıyla hep birlikte kıracağız, emin ol! Türk ordusu ABD ve onun yerli işbirlikçileri, mütareke basını istese de istemese de, Kuzey Irak'a gidecek. Emperyalistlerle bir Musul-Kerkük rövanşımız var, onun için. Borsa vurguncuları 8.5 milyar dolar krediyi unutsunlar ve halkımız İMKB'deki spekülatif çıkışa aldanmasınlar. Deniz! Senin çağdaşların şimdilerde borsada köşeyi dönme yollarını arıyorlar, mütareke basınında gazete patronlarının dayattıkları yazıları kendi köşe yazılarıymış gibi altına imza atıp yayınlıyorlar, ya da pek çoğu bir Reklam şirketi sahibi veya Reklam Yazarı. Ama çocuklarının adlarını Deniz, Ulaş, Devrim koymaktan da geri kalmıyorlar. Hadi uyu, uyuyabilirsen.
Sivas Kongresi'nin tarihi 4-11 Eylül'dür. Sivas kongresi Amerikan ve İngiliz mandacıları için sükutu hayaldir. Çünkü kongrede alınan kararlardan biri de, 'hiç bir manda kabul edilemez'di. Amerika'daki kulelerin yıkılış tarihi de 11 Eylül'dür. Süleymaniye'de başlarına çuval geçirilerek tutuklanan subaylarımızın sayısı 11'dir. Tutuklama tarihi 4 Temmuz'dur.4 Temmuz'un 4'ü Sivas Kongresinin başlangıcı, ABD'nin de ulusal bayramıdır.
Tabi bu arada kana kan isteyenler kendilerini haklı görebilirler. Hatta 'peki aynı şey senin başına gelse' diye sitem de edebilirler. Hümanist olmak yaşamı bir bütün olarak görmek, yani maddeyi ve ondaki manayı ayırmamaktır. Diyalektik düşünmektir. Aklı noksanların tümünü henüz ergenlik çağında çeşitli testlerden geçirerek tespit edip, suç unsuru haline dönüşmeden -yani testiyi kırmadan- topluca idam etmek gerekmez mi öyleyse? Ya da aklı noksanlığı, yani deliliği hastalıktan saymamak mı gerekir? Yapmayınız, hepsi allah vergisi :)))
14 yaşlarımdayken Halkalı Köle adlı romanını okumuştum, onun gibi yazmayı denedim...
ABD ve AB emperyalistlerinin ve onların yerli işbirlikçisi TÜSİAD patronlarının günah keçisi. KKTC türklerinin pek çoğu EOKA tarafından katledildi. Bugün hayatta kalanların çocukları belki o günleri hatırlamazlar ve kurtuluşu Annan Planını'nda bulabilirler ancak Kıbrıs halkı unutmamalıdır ki, orada onların sıkıntısı kadar Türk halkı da Türkiye'de sıkıntı çekmiştir. Ambargolar, karaborsalar, kuyruklar, kuyruklar...Verelim kurtulalımcıların türediği ülkemizde bari KKTC vatandaşları vatanlarına sahip çıkmalılar, tabi önce sayın Denktaş'a...
Egemen sınıf ABD, AB ve onların yerli işbirlikçi mandacılarıdır, TSK değil. Bugün bıraksalar ülkenin ormanlarını, kıyılarını, dağlarını, tepelerini bir yana bırakın askerinin kanını satmaya razı din tacirleri Kuzey Irak'ta Kukla Kürt Devleti kurulmasına göz yummakta ve asker gönderme yetkisi kendisindeyken 'ABD istedi, biz çıkardık, şimdi istemezlerse biz de asker göndermeyiz' diyebiliyorlar. Sabır sonsuzdur, güzel olan yanı sonsuza sığmayarak yine de taşmasıdır!
Yanlış oldu, şöyle olacak: http://www.ip.org.tr/orgut/dp/ozgecmis.htm
Az laf, çok iş...
www.ip.org.tr/orgut/dp/ozgecmis/htm
Bu ülkenin ulusal ordusu yıllarca ne yazık ki, Atatürkçü takiyesi yaptı. Her ihtilalde Atatürk'ü heykellerinden ibaret kıldı ve halka anlatmak yerine, her okula Atatürk büstü dikti, her sokağa, caddeye onun adını verdi ama devrimlerini anlatmakta yetersiz kaldı. Ancak Kemalizm takiye kaldırmaz, 'öl esir olma', 'ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum' emirleriyle kazanılmış kurtuluş savaşının yorgun komutanlarının büyük devrimci Mustafa Kemal'in ölümünden sonra kendilerince belki haklı nedenleri vardı. Yurdumuz, Kuzey'den Sovyet emperyalizmi, batıdan Avrupa ve ABD emperyalist devletlerin tehditi altındaydı. Osmanlı dönemindeki Kürt Teali Cemiyeti'de sonradan PKK adını alarak Ermeni çeteleriyle ve emperyalistlerle işbirliği içine girme hazırlığındaydı. Böyle bir dönemde bu ülkenin Kemalist gençleri üniversitelerde süratle örgütlendiler. ABD 6. filo askerlerini Kabataş sahilinde kıçlarına zift sürerek denize attılar. Subaylarımız büyük bir cesaretsizlik örneğiyle, Avrupa ve Sovyet emperyalist ülkelerininin tehditinden kurtulma ve 'muasır medeniyetler seviyesine ulaşmamızın'yolunu ABD korumasına girmekte bulmuş olacaklar ki, bu gençliği ve onların o dinamizmini, enerjisini harcadılar. Bir ülkenin sivil halkının subaylarından daha cesur olması, o ülkenin başına beladır, çünkü iç çatışma çıkar. ABD emperyalistleri ve yerli işbirlikçileri tamamen Kemalist olan üniversite gençliğinin arasına ajan provokatörler sokarak devrimci gençleri 'gomonisler Moskova'ya' nidalarıyla vatan haini ilan ederek, devrimin yönünü değiştirip bugünkü uyuşturucu taciri, gözünü kırpmadan Türk askerini şehit eden, vatan haini sol örgütleri peydahladılar. Şimdi yurdumuzda ABD'den ithal bir kürt devleti layık görenlerle yine ABD'den ithal şeriat devleti layık görenlerin çatışacakları yerde büyük dayanışmasına ibretle tanık oluyoruz. Kuzey Irak'a Türk askerinin gitmesini ABD iznine bağlayan bir şeriatçı grubu ile, yine gitmemesini ABD iznine bağlayan Kukla Kürt Devletçileri işbirliği içindeler. Biliyorum, kemiklerin sızlıyordur Deniz! Babana yazdığın mektupları okuyan herkes, seninle birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin sivil subaylarını asmış olduğuna tanık olmuyor mu acaba? Ancak şu anki ulusal ordumuzun komuta zinciri dost (!) ve müttefik (!) ABD'nin tüm oyunlarını sanırım biliyor, izliyor ve Z planı da mevcut. Şeriatçı ve Kukla Kürt Devletçi kuşatmayı sivil-ordu dayanışmasıyla hep birlikte kıracağız, emin ol! Türk ordusu ABD ve onun yerli işbirlikçileri, mütareke basını istese de istemese de, Kuzey Irak'a gidecek. Emperyalistlerle bir Musul-Kerkük rövanşımız var, onun için. Borsa vurguncuları 8.5 milyar dolar krediyi unutsunlar ve halkımız İMKB'deki spekülatif çıkışa aldanmasınlar. Deniz! Senin çağdaşların şimdilerde borsada köşeyi dönme yollarını arıyorlar, mütareke basınında gazete patronlarının dayattıkları yazıları kendi köşe yazılarıymış gibi altına imza atıp yayınlıyorlar, ya da pek çoğu bir Reklam şirketi sahibi veya Reklam Yazarı. Ama çocuklarının adlarını Deniz, Ulaş, Devrim koymaktan da geri kalmıyorlar. Hadi uyu, uyuyabilirsen.
Sivas Kongresi'nin tarihi 4-11 Eylül'dür. Sivas kongresi Amerikan ve İngiliz mandacıları için sükutu hayaldir. Çünkü kongrede alınan kararlardan biri de, 'hiç bir manda kabul edilemez'di. Amerika'daki kulelerin yıkılış tarihi de 11 Eylül'dür. Süleymaniye'de başlarına çuval geçirilerek tutuklanan subaylarımızın sayısı 11'dir. Tutuklama tarihi 4 Temmuz'dur.4 Temmuz'un 4'ü Sivas Kongresinin başlangıcı, ABD'nin de ulusal bayramıdır.
Timsah benim. Bazen Hain Evlat Ökkeş, bazen de Erdener Abi'yim. Gönül Adamı olduğum zamanlar da çok. Leman okurken hiç Daral'dığımı anımsamıyorum :)))
Tabi bu arada kana kan isteyenler kendilerini haklı görebilirler. Hatta 'peki aynı şey senin başına gelse' diye sitem de edebilirler. Hümanist olmak yaşamı bir bütün olarak görmek, yani maddeyi ve ondaki manayı ayırmamaktır. Diyalektik düşünmektir. Aklı noksanların tümünü henüz ergenlik çağında çeşitli testlerden geçirerek tespit edip, suç unsuru haline dönüşmeden -yani testiyi kırmadan- topluca idam etmek gerekmez mi öyleyse? Ya da aklı noksanlığı, yani deliliği hastalıktan saymamak mı gerekir? Yapmayınız, hepsi allah vergisi :)))
Allahın Belası Devlet