Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Hani ıhlamur kokusuydu yüreklerimizi şenlendiren…
?si=vQekZ09dsA7fHWMn
Tavrın, halis olsun ki; sözün gümüş, sükutun altın olsun.
Konuşurken bülbüller kıskansın, susunca güller,
Öyle bir sükun yerleşsin ki gözbebeklerine,
günde mihre
gecede mah, huzur bulsun içinde.
Aslı Birer
Boşuna biçme çalıları elin bağında
Bağbozumunu kendi özünde
Gönül bahçende ara dilbaz şair,
Akisleri aklına vuran, kalbinde ayna!
Aslı Birer
Kapılar kapanmıyor yüreğim tüneğine konan hasretine
Dokundukça dumansız tütüyorum
Bardaktan boşanırcasına hüznün vuruyor yüzüme, ben dilsizin
Bitmiyor sensiz yürünen yolların çilesi
Ah sevgilim, önce güzel günler geçti
Sonra soldu içimde biriktirdiğim güllerim...
Yüreği bahar bahçe olanın sözünde çiçekler açarken, zoraki olumlanan bir hayatın akışına ayak uydurmak zorunda kalmış kişilerin en ortak özellikleri sürekli kusur arayıp başkalarını aşağıya çekmek gibi davranışlar sergilemektir. Bir kişiyle olan olumsuz durumlarda hedef alınan kişilerin etrafındaki insanların aklı karışır ve acaba mı? Soruları oluşur. Fakat bu kavga olumsuz kişilerin kendisiyle olduğu için, karşılarındaki aktörler değişir ama olumsuz kişilerin tavrı değişmez. Aslında bu insanların kavgaları kendileriyledir. Fakat unutulmaması gereken bir gerçek var; herkes psikolog ya da psikiyatrist olmadığı için, sağlıklı insanların etkilenmesi ihtimali olduğundan, mümkün olduğunca bu tür kişilerden uzaklaşmak gerekir. En büyük özelliklerinden birisi de bu kişiler ustalıkla yansıtırlar! Yani; Kendilerinde olan biten içsel rahatsızlıklarını sanki seçtikleri insanlar yapıyormuş gibi göstermeyi zaman içinde başarabilirler. Tabii ki bu tamamen uydurdukları senaryo olduğu için. Yine zaman her şeyi tüm çıplaklığıyla ortaya serer. Toplumda maalesef olmadan olmuş gibi yapan çok fazla insan var. Bunun sebeplerinden biri de kalıtımsal faktörlerin haricinde sosyolojik bir sorundan da bahsetmek mümkün. Çok hızlı değişimden kaynaklanan ayak uydurma çabası. Ve mükemmel yaşam standartlarında olmadığımız halde sanki öyle yaşamaya çalışırken herkesin birbirinden çok fazla beklentisi olması ve insanların belli guruplara dahil olabilmek için olduğundan farklı görünmeye zorlanması. Bu çok önemli toplum sosyolojisi açısından gözlemlediğimiz sorunun hem genel uygulamalar hem de bireysel çabalarımızla farkında olarak çözümlenmesi gerekir. Aksi halde bu toplumsal yozlaşmanın da Türk aile yapısını bozacağını, hatta kırılmaların çoktan başladığını şahsen görüyorum.
Bu yazı uzar ve söylenecek daha çok şeyler var. Keşke bolca zamanım olsa da daha çok yapabilsem.
Saygıyla ve sevgiyle okuyan kişiler. :)
Yeter ki adil olsun bakışlar ve niyetler…
Görüyor ve çok memnuniyet duyuyorum, ağır ve ağrılı da olsa geçmiş zekalar ve dehalara, “saygıyla” ilaveten kendi fikirlerini yazabilen kalemler var. Öyle ya herkes herkesten zeka olarak üstün, ya da düşük seviyede olabilmesi objektif bilgi ise bu konuda bilgi ve donanımınızdan ve zekanızdan eminseniz çekimser durmak yerine fikirlerinizi söylemek cesaretini göstermek, akıllıca ve faydalı olacaktır. Nasıl?
1.fayda; Düşünceniz doğru olmayabilir bunu ancak ifade edip tartışmaya açarsak öğrenebiliriz. Bu doğru düşünmek konusunda sizi bir adım ileriye taşıyacak.
2.fayda; düşüncenin doğruluğunu ispat ederek hem kendini yine bir adım ileriye taşımış hem de insanlık adına eksik kalan bir düşünceyi geliştirmiş olacaksın.
Kuşlar sürüldü Azize senden sonra
Kurtçuklar tünedi yaralarıma
Sen ki yağmur öncesi başlayan toprak kokusu
Ağzımda ki misvak tadıydın
Şimdi göğsüme oturmuş Ölüm Meleği....
a.b.m.y.z
kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı”
Diyen; Cemal süreya
Evet çok ilgisi var:)
Doğdum elli iki temmuz ayında
Yazıldım nüfusa genel sayımda
Elli beşte yitirdik biz babayı
Şefkati aradık amca, dayıda
Bize ölümsüz görünen herşey yokolma eğilimindedir..
Sessizce düşer yapraklar ağaçtan, sonra rüzgara yenilir bahar, sessiz sedasız…
Aslı Birer
"Şafak vakti asileşir kuşlar
Gagalarında beddua mısraları
Hasret yankısında yakamızda karanfil
Dağ eteklerinde sevdam rengi kırmızı güller"
Simanı yansıtmaktan geri kalan aynalarla dikenli gözyaşlarını kanatlandır bakışlarıma
Sen kanamadıkça yüreğim sabrım ölü kuş yığınları
Yüreğimi ezen ayrılığı süpür aşk vakti gönül kapından
Tuzlanmasın eteklerinde firak
Lehçesi hasret olan dört asırlık bir yangınım var sana
Gelmemezlik etme
Kimyası bozulur kederimin
Solmadan ömrüm baharı ihtimal ver yarama ….
Tiryakiliğinin göçünde mevsimler kirpik eteklerinde üryan
Sana benzemeyen deniz fersah fersah çöl, sensiz soldu gönlüm hislerinden papatya ve gül
Tebessümlerine iliştirmek üzere avuç içlerimde gözyaşlarımla yetiştiriyorum hicran çiçeklerini
Ey merhametime emanet, gönlüme mabet
Aşk kana kana susamaktır çoraklaşana dek
Hasret gözlerinin kahvesinde nefessiz kalmak
Duya duya yutkunmaktır hüznü kederi
Ey narçiçeğim
Görmemezlikten gelsen de sevgimi
Hissetmemek adına öldürsen de kendinde ki beni
Gel gör ki vazgeçemiyorum sevmekten seni...
Kaliteli yaşam
Goethe
kendine iyi bir hayat mı kurmak istiyorsun?
geçmişi hiç dert etmiyeceksin,
kendini hep yeni dogmuş sayacaksın,
hergün ne istedigini sana söyliyecektir.
kendi işinden zevk alacaksın,
başkalarının yaptıgına deger vereceksin.
en küçük şey senin canını sıkmak ister,
sense hep günü gün edeceksin,
en öemlisi kimseden nefret etmiyeceksin
ve yarını tanrıya bırakacaksın.
İçimizi güllere döktük dökeli kan kırmızı açtı güller
Keder yazgılı sinelerimizde hasretin vurgun izleri Şira
Yanaklarımızda süzülen sitemlerimiz tetikledi bu büyük tufanın kederini
Her gece penceremden gözlerin yansıyor yüreğime
Baktığım her yer yansıması simanın Şira.
…ve şairin, ruhundaki medcezirlerde sayfalara dökülmesiydi şiir,
Kimi zaman yakamozlarda kayboluşlarıydı
Derin derin iç çekişlerinde…
Aslı Birer
Kulak perdelerim ismin nidalarında göçmen turna durakları
Bakışlarında dalgalanan gönlüm denizleri çalkantılı…
Ebruli ismin kalp atışlarımda gelgit
Mehiri verilmemiş papatyalar kış güneşinde hüsran
Uyuşmuş ellerim buz nezaketinde bekler ellerini
Hülyaları sen olan düşlerimin çapraz ateşinde vuruluyorum
Damarlarımda sızıyor sevdan suyu
Dalında kesilmiş tomurcuk güller adına
An beni dil ve dudaklarınla, oku mısra mısra
Kendinde bul lakin yakma...
Dünyada Barış olsun.
Barış Ekmek kadar Su kadar Hava kadar gereklidir ve kutsaldır.
Dünya hepimize yeter.
Barış dolu günler dilerim.
Melik KÖROĞLU (salihi)
Ben bir deniz olsaydım karadeniz olurdum.
Ben bir toprak olsaydım karadenizin ormanı, yaylaları gibi bereketli olurdum.
Ben bir kitap olsaydım hukukun temel yasası kitabı olurdum
Ve ben bir hayvan oksaydım göklerde şahin, vahada bir kaplan, deryada özgür balık orca olurdum.
Eğer; doğrular, menfaatler doğrultusunda saptırılmasaydı, bugün yaşanan savaşların yaşanması ihtimalinin hayali bile olmazdı.
Aslı Birer
Tanık olduğum ve izlenimlerimden yola çıkarak doğruluk payı olduğunu düşünüyorum,evet..
Özellikle sevgi verilmemiş, sevgiyle büyümemiş,değerli olduğu hissettirilmemiş çocukların,yetişkinliğinde de inanmamayı,güvenmemeyi, şüpheci yaklaşımları sürdürdüğü kanaatindeyim. Ama doğru ama yanlış fikrim bu yöndedir.
Elbette, hakiki bir sevgi her şeyi değiştirebilir. !Çünkü bir insanı kazamak sevgiyle başlar, sevgisizlikte de yitirilir her an…
Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş kişiye "tecrübeli denir" diyor Freud
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı,güvenmemeyi,
sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir.
Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir.
İnsanların "Tecrübe" dediği şey budur.
Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana "Tecrübeli" denir.
Sigmund Freud
Size göre de freud’ un düşüncesi doğru öyleyse.
Bana göre değil
Sevgi ve tecrübe her zaman ters orantılı olmaz.
Çünkü insan psikolojisi zaman içinde değişkendir. Bana göre sevgi ile tecrübe doğru orantılı gelişmesi de muhtemeldir.
Belki de dünyayı refaha kavuşturacak formül sevgiyle olmaktan geçiyordur. :)
Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş kişiye "tecrübeli denir" diyor. Freud
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı,güvenmemeyi,
sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir.
Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir.
İnsanların "Tecrübe" dediği şey budur.
Sigmund Freud
Sigmund Freud‘ un öne sürdüğü düşünce size göre de doğru öyleyse?
Bana göre değil:)
Çünkü tecrübe ile sevgi her zaman ters orantılı değildir. Ama herkeste aynı işler de diyemeyiz. İnsan psikolojisi değişken olduğu için. Her iki durumunda gelişmesi muhtemeldir.
Sevgiyle olmak, belki de dünyanın tek kurtuluşu:)
Kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana tecrübeli dendiğine göre…
Bir çocuğun nahif yüreğiyle bakabilmek, naifliği de barındırır.
Diyorum,sevgiyle…))
Ihlamur kokulu sokaklarda büyüdük biz bahçelerin avlularından sarkan hanımelilerin kokusuna müptelaydı soluklarımız…
mutfak camlarından sokağa
buram buram taşan, tarhananın kokusu, az ötede fatma teyzenin kuzinesinden dağılan sıcak ekmeğin kokusuydu insan yüreklerimize nakış gibi işlediğimiz…
Bir çocuğun naifliğiyle mi yoksa nahif yüreğinden mi bakmak gerekiyor büyük büyük pencerelerden dünyaya.
Keşke karışmasa elma, armutla.
Aslı Birer
Kursakta tıkanan hasret yutkunuşlarını hazan yelleri alsın,
Savursun gülüşlerini tenha kıyılara ve yağsın bulutlardan aşk namından ateşten kıvılcımlar
Cemre çorağı düşmüş vadilerin kırılgan ruhunda vedalar kaynar uykusuz iklimlerin matem giyinmiş dudaklarına
Aşk zehri ballanır düşer hasret vaveylalarından evvel kurduğum düşlerin kuytuluğuna
Kalem soluksuz boğulur gönlümün her katmanından sızan tuzlu suların coşkusundan
Gözlerime çöktükçe ağrılar dalgalanır bulutlar
Zerre kalp ağırlığımda yel olup esmez bana hasretliğin bir anlığına
Ne bir serçe kanadında ne de ölümsüz Ankaların Kafdağı yolculuğunda...
Gülkurusu yüreğimin süveydasında, kokusunu gizlediğim, fırtınada sürüklenen yaprak, düşen sevdaydı dudağımdan sessiz sedasız sürüklenip yiten…
Biraz gül kokusu
Biraz yağmur sonrası toprak kokusu
Biraz da sen
Yokluğun zemheri mevsimden sevdan yüreğimin arzında gelincik çiçekleri
Bir bilsen ne çok yorgun düştüm gözlerinden ırak
Dermanı sen olan yüreğim devşirme matemler kabullendi sensiz takvimler boyunca
Lisanım, dudağım arası ismin yangın ismin ah u zar
Sevinçlere ar yağdı döndü elemlerim Anka’ya
İşlendi oya oya hasretliğin kirpiklerimin aklanmış uçlarına
Ey kalbine kalbimi yama ettiğim
Dudakların yaralarıma farz...