Bir ağaç ölümü sezdğinde,bütün enerjisini toplar ve bu enerjiyi son kez tohum üretmek için depolar. . Örneğin bir fırtınada kırılan meşe ağacı ya da gövdesinden kabuğuyla birlikte ayrılan sedir ağacı,sonsuza dek ölmeden önce adeta bir veda edasıyla rekor düzeyde meşe palamutu ve kabuklu meyve verir. . Herman Hess’in ağaçlar ile ilgili şu sözleri ne çok şey ifade ediyor.
Bir ağaç kesildiğinde ve çıplak ölümcül yarasını güneşe gösterdiğinde,gövdesinden geriye kalan o ak kütüğünden,o mezar taşından tüm tarihi okunabilir. . Yaş halkalarında ve yumrularında birebir yazılıdır tüm mücadeleler,tüm acılar,tüm hastalıklar tüm mutluluk ve serpilişler,kurak yıllar,bereketli yıllar,savuşturulmuş saldırılar,atlatılmış fırtınalar. . Ağaçlar hisseder,konuşur,duyar,canı acır,mutlu olur,mutsuz olur,aileleri vardır,mücadeleleri vardır,zaferleri vardır. . Bir ağaç kesildiğinde ve çıplak ölümcül yarasını güneşe gösterdiğinde,gövdesinden geriye kalan o ak kütüğünden,mezar taşından anlayabilirsiniz onun Bir Sen, Bir Ben olduğunu.
"Bir ormandayım şimdi,bütün ağaçlar eğik.Tutundukları toprak,onlardan daha yürekli.Eğik,bükük dallara yağmur,kar,bahar yağıyor.Kuşlar,çiçekler,sevgiler konuyor.Her rengi alan dönek ağaçlar.İçinizde yıkılması gerekenler var bulamıyorum.Hanginiz daha susuz.? Başkalarına eğilenler nerede ? Ya kendisine eğilen? Ya eğilmekle bu yüzden başkalarını eğdiren.? Ağlayan adam,şimdi yaşamak için biraz hava,biraz ışık bulmuştur belki.Artık ağlamıyordur.Kırılsa da dallarımız,gövdemiz baltalansa da,yine yeşeriyoruz.Biz ne biçim ağacız. #sevinççokum
"Üşenmeden eğiliyorlar pencerede gündüz değil geceleyin kavaklar çınarlar söğütler uykumu şaşırıyorum... kimi aşktan laf açıyor kimi gördüğü ölülerden rüzgârların esişi olurmuş buv buv... başka dağ görmek başka deniz hepsinde dert bir zor şey diyorlar ağaç kalmak..."
"Ağaç olmuşsun bir defa bu kırın tepesinde yaşayacaksın ağacım yaşayacaksın... bir damla su için göklere bakacaksın bazen yıldızlara dil dökeceksin sessizce incecik damarlarını sert derinliklere salacaksın yaşamak kolay değil ağacım yaşayacaksın..."
Meyve veren ağaç taşlanır :) Odun sıfatını siz 'hayranlarıma' vererek-ten, yoluma devam ediyorum :) İki dakika kara mizah yapalım dedim odunlar anlamadı... Not: Asillik başka bişey azizim... Edit: Eşek okusa gene eşektir. Zeka denilen şey farklıdır... Hayranlarım hadi suyunuz hazır soğuk soğuk için. Smiley ley ley leylim leyyyy :)
İnsan değil de ağaç olsam Dalklarımın arasından rüzgarlar esse, yapraklarım, çiçeklerim, meyvelerim olsa! Mevsimleri yaşasam... Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam. Kuşlar konsa dallarıma, yuva bile yapsalar... Böcekler, karıncalar yollansalar içime... Çürütseler aralarımı, Ballarım, sakızlarım olsa Gövdemde bir insan yaslanıp uyusa... Ben bunları hiç bilmesem, sadece ağaç olsam... diyor 'erkan oğur' bir ömürlük misafir albüm kapağında. bencede öyle hiç bilmesek ya...
yaş iken eğilmesi ile tarihin sayfalarına adını yazdırmış olan bitki...küçük olanları ile evlerin içinde sohbet edilir.abartılarak üzerine bilumum bezler iliştirilen gurubu vardır ki şiddetle uzak durulması tavsiye edilir...
'Babam mert adamdı, mangal gibi yüreği, yufka gibi kalbi vardı... Bir dikili ağacı olmadı belki ama kendisi onuruyla yaşayan koskoca bir çınardı...' Fatih Kısaparmak
Çocuken amcamın meyve bahçesien girerdik gecenin bir yarısı,elma armut nar hırsızlıgı çabalarıydı bu...Ağaçlara çıkarken hışırtı çıkarmamak en güzel mutlulugu verirdi, ama ne hacet çogu zaman yakalanırdık.Gecenin bir yarısı ufacık köyde sakalanacak yer arama çabası ve tepeden tırnağa terlemek... Sabah ise, türlü türlü mahkemelerle karşılaşmak kaderimizdi.
gel bir pazarlık yapalım seninle en tependeki dala çıkayım ve bindiğim dalı keseyim fakat en altındaki dal tutsun beni bende seni helal süt emmiş bir fırıncıya satayım iyi düşün ben satıp fırıncı yakmazsa yakacaklar nasıl olsa yere deydirme ve öldürme yeter....
Bir ağaç ölümü sezdğinde,bütün enerjisini toplar ve bu enerjiyi son kez tohum üretmek için depolar.
.
Örneğin bir fırtınada kırılan meşe ağacı ya da gövdesinden kabuğuyla birlikte ayrılan sedir ağacı,sonsuza dek ölmeden önce adeta bir veda edasıyla rekor düzeyde meşe palamutu ve kabuklu meyve verir.
.
Herman Hess’in ağaçlar ile ilgili şu sözleri ne çok şey ifade ediyor.
Bir ağaç kesildiğinde ve çıplak ölümcül yarasını güneşe gösterdiğinde,gövdesinden geriye kalan o ak kütüğünden,o mezar taşından tüm tarihi okunabilir.
.
Yaş halkalarında ve yumrularında birebir yazılıdır tüm mücadeleler,tüm acılar,tüm hastalıklar tüm mutluluk ve serpilişler,kurak yıllar,bereketli yıllar,savuşturulmuş saldırılar,atlatılmış fırtınalar.
.
Ağaçlar hisseder,konuşur,duyar,canı acır,mutlu olur,mutsuz olur,aileleri vardır,mücadeleleri vardır,zaferleri vardır.
.
Bir ağaç kesildiğinde ve çıplak ölümcül yarasını güneşe gösterdiğinde,gövdesinden geriye kalan o ak kütüğünden,mezar taşından anlayabilirsiniz onun Bir Sen, Bir Ben olduğunu.
Dilerim kesilmeden,yakılmadan anlayanlardan olursunuz…
'' Bir Ağacın Haykırışı
- Soğuk kış gecelerinde yuvanı ısıtan, sıcak yaz günlerinde seni güneşten koruyan benim.
- Yuvanın çatısı, evinin kapısı, masanın tahtası benim.
- Kalemin ben, kâğıdın ben, beşikten mezara kadar vefakâr yoldaşın benim.
- Doğuşta sevincine, hayatta hizmetine, ölümünde acına katılırım.
- Beni; yangının ateşinden, baltanın kesişinden, keçinin dişinden kurtar.
- Çünkü ben; yurdunun güzelliği, topraklarının şenliği, vatanın süsü, dağlarının örtüsüyüm.
- Beni sev ki, dallarımda kuşlar ötsün, başımda rüzgârlar şarkı söylesin, gölgemde yolcular dinlensin.
- Beni yakma; dereler sel, dağlar kel olur.
- Pınarlar körleşir, topraklar çoraklaşır.
- Yakacağın tezek, yapın kerpiç olur.
- Öğüdümü dinle, baltanı taşa çal, ağaca değme.
- Yüreğinden kopan en büyük dilek, ağacı sevmek olsun.''
"Bir ormandayım şimdi,bütün ağaçlar eğik.Tutundukları toprak,onlardan daha yürekli.Eğik,bükük dallara yağmur,kar,bahar yağıyor.Kuşlar,çiçekler,sevgiler konuyor.Her rengi alan dönek ağaçlar.İçinizde yıkılması gerekenler var bulamıyorum.Hanginiz daha susuz.? Başkalarına eğilenler nerede ? Ya kendisine eğilen? Ya eğilmekle bu yüzden başkalarını eğdiren.?
Ağlayan adam,şimdi yaşamak için biraz hava,biraz ışık bulmuştur belki.Artık ağlamıyordur.Kırılsa da dallarımız,gövdemiz baltalansa da,yine yeşeriyoruz.Biz ne biçim ağacız.
#sevinççokum
"Üşenmeden eğiliyorlar pencerede
gündüz değil geceleyin
kavaklar çınarlar söğütler
uykumu şaşırıyorum...
kimi aşktan laf açıyor
kimi gördüğü ölülerden
rüzgârların esişi olurmuş
buv buv...
başka dağ görmek başka deniz
hepsinde dert bir
zor şey diyorlar
ağaç kalmak..."
#salahbirsel
"Ağaç olmuşsun bir defa
bu kırın tepesinde
yaşayacaksın ağacım
yaşayacaksın...
bir damla su için göklere bakacaksın bazen
yıldızlara dil dökeceksin sessizce
incecik damarlarını
sert derinliklere salacaksın
yaşamak kolay değil ağacım
yaşayacaksın..."
#coşkunertepınar
Uzun boylu odunsu bitkilerdir. Öbür bitkilerden daha fazla boy atarlar, çünkü gövdeleri güçlüdür.
Sedir Ağaçlarının gölgesi büyüyor, büyüyor..
Ağaç olmakta zorluk yok.
Beni en çok gölgesizlik yoruyor.
İkinci el tank satıcılarını ve kahramanlımaraş'ı çağrıştırıyor.
Meyve veren ağaç taşlanır :)
Odun sıfatını siz 'hayranlarıma' vererek-ten, yoluma devam ediyorum :)
İki dakika kara mizah yapalım dedim odunlar anlamadı...
Not: Asillik başka bişey azizim...
Edit: Eşek okusa gene eşektir. Zeka denilen şey farklıdır...
Hayranlarım hadi suyunuz hazır soğuk soğuk için.
Smiley ley ley leylim leyyyy :)
Ağacın baş düşmanı balta değil,yine ağacın kendisidir.Çünkü baltanın sapı ağaçtandır.
agaca yaslanma cürür insana güvenme ölür..!
İnsan değil de ağaç olsam
Dalklarımın arasından rüzgarlar esse,
yapraklarım, çiçeklerim, meyvelerim olsa!
Mevsimleri yaşasam...
Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam.
Kuşlar konsa dallarıma, yuva bile yapsalar...
Böcekler, karıncalar yollansalar içime...
Çürütseler aralarımı,
Ballarım, sakızlarım olsa
Gövdemde bir insan yaslanıp uyusa...
Ben bunları hiç bilmesem,
sadece ağaç olsam...
diyor 'erkan oğur' bir ömürlük misafir albüm kapağında.
bencede öyle hiç bilmesek ya...
yaş iken eğilmesi ile tarihin sayfalarına adını yazdırmış olan bitki...küçük olanları ile evlerin içinde sohbet edilir.abartılarak üzerine bilumum bezler iliştirilen gurubu vardır ki şiddetle uzak durulması tavsiye edilir...
'şu' ağaç
'bu' kadar yakın değil.
'o' kadar da uzak değil.
ismi yok ama 'şu ağaç'
bir tahdit: 'yaklaşma'
sonra tehdit 'yaklaşma'
sonrası ilk göç benîâdem için.
n.b.
ağaç yoksa yeşil yok.yeşil yoksa su yok.su olmayınca da hepimiz yok olucaz.fakat ne hikmetse insanoğlunun kafası bunu bir türlü almıyor.
İnsanlar ağaçlardan ders almalıdırlar...
Ne üzerinde barınan kuşların,
Ne gölgesinde yatan insanların,
Ne de verdikleri yemişlerin
hesabını tutarlar...
tıpkı insan gibi
sevgidir, emektir
istediği
Meyve vereninin taşlanması ve ayakta ölmeyeleriyle insanlara esin kaynağı olan canlı.
Bir ağaç olmuş alem meyvesi olmuş adem.Maksud olan meyvedir sanmaki ağaç ola
ne kadar yüksek olursa olsun yine de yaprakları yere düşen..
ağaç taşımı yedi
ben taşımı isterim,
ben taşımı isterim
...
'Babam mert adamdı, mangal gibi yüreği, yufka gibi kalbi vardı...
Bir dikili ağacı olmadı belki ama kendisi onuruyla yaşayan koskoca bir çınardı...' Fatih Kısaparmak
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,bir orman gibi kardeşcesine dizelerini çağrıştıyor :)
Ağaç kelimesi bana sevgiyi çağrıştıyor.Neden mi? Ağaçları seviyorum çünki :)
Bir insanin yillik gazete, dergi, kurdan, kirtasiye vesaire ihtiyaclari
icin tam 7 agac kullandigini biliyor muydunuz?
Gölgelenme ve Keyif
Gündüzleri güneş olduğunda bir ağacın altına giderek gölgesinden faydalanabiliriz. Hatta zamanımız varsa uyuyabiliriz.
yeşilin binbir türlü tonundan sarıya giden yolda,kırmızılı-turunculu aşık olunası renk cümbüşü..
Çocuken amcamın meyve bahçesien girerdik gecenin bir yarısı,elma armut nar hırsızlıgı çabalarıydı bu...Ağaçlara çıkarken hışırtı çıkarmamak en güzel mutlulugu verirdi, ama ne hacet çogu zaman yakalanırdık.Gecenin bir yarısı ufacık köyde sakalanacak yer arama çabası ve tepeden tırnağa terlemek... Sabah ise, türlü türlü mahkemelerle karşılaşmak kaderimizdi.
gel bir pazarlık yapalım seninle
en tependeki dala çıkayım
ve bindiğim dalı keseyim
fakat
en altındaki dal tutsun beni
bende seni
helal süt emmiş bir fırıncıya satayım
iyi düşün
ben satıp fırıncı yakmazsa
yakacaklar nasıl olsa
yere deydirme
ve öldürme
yeter....
Ağaçlar ormana, ormanlar ateşe dönüşür yurdumda.