"Ekonomi ve piyasaların temelinde tek bir unsur vardır. O da "Güven" dir. Güveni de sağlayacak olan kurumlardır, denetimdir, şeffaflıktır, liyakattir, yargıdır. Demokrasinin kurum ve kurallarıyla işlemesidir."
"Ekonomi ve piyasaların temelinde tek bir unsur vardır. O da "Güven" dir. Güveni de sağlayacak olan kurumlardır, denetimdir, şeffaflıktır, liyakattir, yargıdır. Demokrasinin kurum ve kurallarıyla işlemesidir."
İnsani vasıfların önde gelen özelliklerinden ve tarımsal evrede hala da dinin kısmen de olsa etkili olabildiği dönemlerde insanların dünyasında yeri olabilen bir kavramken, son yüzelli yılda keskinleşen endüstrileşmiş şehirler ortamında giderek gündemden çıkmış, tüketim sarhoşluğuna kapılan insanların değerleri yaygın gözardı edişiyle artık nostaljik bir değere dönüşmüştür, iyice silikleşen bu insanın en sağlam kalesi bir görüntüye kitlenmiş, gerçeklikle bağını koparmıştır kaçınılmaz gidişatın içinde eriyerek, 1920 lerin Londrasında Endüstrileşmenin merkez üssünde ve ilk göründüğü yerde Bloomsbury Entelektüel zümresi arkadaşlık değerlerini yüceltmeye çalışsa da fiiliyat ezip geçmiştir, gruban kadın dahi yazarlarından Virginia Woolf, klasik kitlaplarından birini - Güvenin Ölümü - diye adlandırmıştı, insanların içinde bulundukları durumdan acı çektikleri ve keskin bir duyarlıkla dile getirdikleri, burda yeni yetmelerce bir medeniyet diye pazarlandı, bugün artık ısrarlı medya salvoları ile, değer diye bildiğimiz kavramların çoğu artık rafta dikkate alınmayan bir lükse dönüştü, daha yeni bir haberde dünyanın en büyük sorununun artık yalnızlaşma olduğu belirtiliyordu, parçalanmış, tek başına bütün güçlüklere direnmesi beklenen insanlar artık bir güvenecek dalları olmadan yaşamalıydılar, bataklık her yere yayılmış, sineklerle mücadele tavsiye ediliyor, nasıl olur bu, onu aşacak bir zemin artık kalmamışsa, yani modern diye parlatılan daha yüz yıl önce kaynağında ağır bir drama yuvarlanmak olarak görülürken, burda bir marifet olarak anlatıldı, ve artık geri dönüş de çok zor, düşüp kalan, yanlarından geçip gidenlere bakacak, onların o duyarsız özgüveni de fazla süremeyecek, giderek sentetik koltuk değneklerinin aranmasındaki artışın genel manzarası önce burda şekilleniyor.
En son kime güvendiniz, a - Benim öyle kötü alışkanlıklarım yoktur b - Sen gene uykusuz kalmışsın, git dinlen, sabaha bir şeyin kalmaz, c - Ben doğarken ölmüşüm d - Sabura.
görmediğin şeye inanmak; penguenler ayaklarını göremezler kocaman göbekleri vardır,eşine arkanı dönersin ve kendini onun kollarına bırakırsın seni tutarsa ne alaaaa
1944 yilinin kara kisinda, yuz altmis bin kisinin yasadigi baskent Ankara'nin kirlarinda, Solfasol koyunden Balgat koyune dogru ilerleyen dusman guclerini, Dikmen sirtlarindan bir saldiriyla kovalayip aksam ettikten sonra, her Allahin gunu, bagira cagira, 'Irkinin oz cevheri tasar kanindan - Yedeksubay olur de donmez er meydanindan' marsiyla okula gelen 3. Tabur, 9. Suvari Bolugu ogrencilerinden yedeksubay adayi Necdet'e, Subat'in 11. gunu sanli bir gorev dustu! Basucuna astigi ceketinin cebine el atinca ne gorsun, TKP'nin yayimlamaya basladigi 2 sayili 'Gunun Meseleleri' bulteni, alt kat ranzadaki Ziya Nur Erun'un babasinin bir milletvekiline yazdigi mektbu, dil tarih fakultesinde, solcu ogrencilere mufettislerce sorulan sorulari tasiyan bir kagit; sorguya alinan ogrecilerin listesi bir de! Temiz kanindan irkinin oz cevheri tasiverdigi gibi, cebinden cikan kagitlarla firladi hemen, goturup ne var ne yok, er meydanindaki okul mudurunun masasina koydu...
Toplumun her kesiminin gorusleriniin tarafsizca, ustalikla aktarildigi uzun bir yoplculuk cikiyor karsimiza bu kitapta. Bana kendi yanitlarimi uretmemi saglayacak yepyeni araclar armagan etmesiyle de dev bir yapit olarak duruyor kitapligimda...
Kitap bir onceki mesajda da yazdigim gibi iki cilt. Amas bes kitaptan olusuyor (1. cilt uc kitap, 2. cilt iki kitap halinde) ...
Birinci ciltteki kitaplar;
1 - Kitap: Savas Yillari 2 - Kara Duvarin Golgesinde 3 _ Daldaki Kiraz
basliklarini tasiyor...
Ikinci cilt ise biraz garip. Soyle ki, ikinci ciltin ilk kitabinin basligi Savas Bitiyor adini tasiyor ve kitabin 599. sayfasinda son buluyor (Elimdeki kitap, Everest Yayinlari'nda cikan 12. baskisi) . Besinci kitabin adi Savas Basladi. Ancak yazar bir sey yazmamis bu kitaba. okuyana birakmis icini doldurmayi...
Zaman: 2. Dunya Savasi'nin var gucuyle devam ettigi 1940'larin basi. Istanbul Universitesi'nde okuyan bir avuc anti-fasist devrimci genc, donemin tek muhalefet partisi olan illegal Turkiye Komunis Partisi'ni aramaktadir. Bir avuc insan, 1940'larin Turkiye'sindeki tum boyutlariyla sergilenen karanligi bir ucundan yirtmak icin mucadele vermektedir.
..... Ve devam edip gidiyor yayinci kurulusun kitapla ilgili aciklamasi...
Sandıklarımı dizdiler gökyüzüne.. 'Aç birini! ' dediler.. Seçtim sarı olanı... Belli ediyordu kendini.. İçinden bir şey çıkmadı.. Demek ki önemli olanlar sessiz kalanlar... Açtım kırmızıyı, özenerek.. İçinden bir kalp çıktı.. İçi dürüstlük dolu... Sonra pembeyi açtım, heyecanla.. İçinden bir kalp çıktı yine.. İçi sevgi doluydu.. Yine güzeldi... 'Hangisi? ' dediler.. Beyaz, dedim... Onu açtım.. Boş çıkmadı o da.. İçinden bir kalp çıktı.. Güven vardı bu kez... 'Açtıklarından birini seç' dediler.. Düşünmeden 'beyaz'ı seçtim... Sordular bana: - 'Niçin beyaz? Rengi saflığı, temizliği ifade ediyor diye mi? ' Hayır, dedim.. güven varsa bir kalpte, o kalpte sevgi de bulunur, dürüstlük de..
'Güven'diye düşünürken tanıdık birine rastladım aynanın karşısında. Gözlerimin içine bakarak akıllanmamışsın hala der gibi gülümsedi.. Nefs ve menfaatin arkadaş olduğu kimselerde olmayan bir olgu bence güven..
babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır, yere düşeceklerini hiç akıllarına bile getirmezler.. çünkü babaları onu tutacaktır, bunu bilirler.. işte bu GÜVENdir..
"Ekonomi ve piyasaların temelinde tek bir unsur vardır. O da "Güven" dir. Güveni de sağlayacak olan kurumlardır, denetimdir, şeffaflıktır, liyakattir, yargıdır. Demokrasinin kurum ve kurallarıyla işlemesidir."
"Ekonomi ve piyasaların temelinde tek bir unsur vardır. O da "Güven" dir. Güveni de sağlayacak olan kurumlardır, denetimdir, şeffaflıktır, liyakattir, yargıdır. Demokrasinin kurum ve kurallarıyla işlemesidir."
İnsani vasıfların önde gelen özelliklerinden ve tarımsal evrede hala da dinin kısmen de olsa etkili olabildiği dönemlerde insanların dünyasında yeri olabilen bir kavramken, son yüzelli yılda keskinleşen endüstrileşmiş şehirler ortamında giderek gündemden çıkmış, tüketim sarhoşluğuna kapılan insanların değerleri yaygın gözardı edişiyle artık nostaljik bir değere dönüşmüştür, iyice silikleşen bu insanın en sağlam kalesi bir görüntüye kitlenmiş, gerçeklikle bağını koparmıştır kaçınılmaz gidişatın içinde eriyerek, 1920 lerin Londrasında Endüstrileşmenin merkez üssünde ve ilk göründüğü yerde Bloomsbury Entelektüel zümresi arkadaşlık değerlerini yüceltmeye çalışsa da fiiliyat ezip geçmiştir, gruban kadın dahi yazarlarından Virginia Woolf, klasik kitlaplarından birini - Güvenin Ölümü - diye adlandırmıştı, insanların içinde bulundukları durumdan acı çektikleri ve keskin bir duyarlıkla dile getirdikleri, burda yeni yetmelerce bir medeniyet diye pazarlandı, bugün artık ısrarlı
medya salvoları ile, değer diye bildiğimiz kavramların çoğu artık rafta dikkate alınmayan bir lükse dönüştü, daha yeni bir haberde dünyanın en büyük sorununun artık yalnızlaşma olduğu belirtiliyordu, parçalanmış, tek başına bütün güçlüklere direnmesi beklenen insanlar artık bir güvenecek dalları olmadan yaşamalıydılar, bataklık her yere yayılmış, sineklerle mücadele tavsiye ediliyor, nasıl olur bu, onu aşacak bir zemin artık kalmamışsa, yani modern diye parlatılan daha yüz yıl önce kaynağında ağır bir drama yuvarlanmak olarak görülürken, burda bir marifet olarak anlatıldı, ve artık geri dönüş de çok zor, düşüp kalan, yanlarından geçip gidenlere bakacak, onların o duyarsız özgüveni de fazla süremeyecek, giderek sentetik koltuk değneklerinin aranmasındaki artışın
genel manzarası önce burda şekilleniyor.
En son kime güvendiniz, a - Benim öyle kötü alışkanlıklarım yoktur b - Sen gene uykusuz kalmışsın, git dinlen, sabaha bir şeyin kalmaz, c - Ben doğarken ölmüşüm d - Sabura.
güven olmadan arkadaslik olmaz??
Güvendiğin
Yandığın
Sabrettiğin
Beklediğin
Öldüğün, gider
Olduğunla kalırsın
Arkandan iş çevrilmeyeceğine olan inançtır..Abartmaya gerek yok her omurgalıda olması gereken şey ;)
kapalı gözlerle birin yanında koşabilmek.
yaşanmışlık gerek,zaman gerek,sonra bu gereklerin içinde de güvenilir biri gerek,zor şeydir güven,zor gelir çabuk gider,bulunca kaybetmemek gerek.
laf ile değil, icraatla kazanılması gereken duygu.
Aciz kalındiginda aranan geçici bir his travması...
Hiç güvenmiyorum artık.
Yitirildiğinde zor elde edilen duygu.
hayatt kimseye güvenmeyeceksin demek saçmalık,inan. ama kime ' iki kere güveneceğini' hesaplamalı insan..Victor Hugo
Ruh gibidir.Terkettiği bedene asla geri dönmez..
“Kazanması yıllar süren, kırılması saniyeler alan
ve dağıldıktan sonra tekrar toparlaması için ömür gereken şeye; Güven denir.”
'Eğer güven vα rsα bir kα lpte;
O kα lpte sevgi de bulunur, dürüstlük de.'
Balzac
güven, ruh gibidir...çıktığı yere asla geri dönmez.......
BENCE GÜVEN;
güven, karşındakinden alınan bir elektirik demek...
güvene elektrik dersek karşımızdan büyük bir elektrik almalıyız.
güvene çikolata dersek karşımızdakinden çikolata almalıyız(yani güven almalıyız..) :D
karşımızdaki kilitli kapı güvensizlikse anahtarı güvende aramalıyız.
görmediğin şeye inanmak; penguenler ayaklarını göremezler kocaman göbekleri vardır,eşine arkanı dönersin ve kendini onun kollarına bırakırsın seni tutarsa ne alaaaa
...
Ne bitmesi, savas yeni basliyor daha! Naziler, Sovyet ordularinin onunden, yabanil hayvan suruleri gibi urku icinde inlerine dogru kaciyorlardi, Kizilordu Diniester'i gecti; Karpatlar'dan sarkti mi _Bulgaristan bekliyor zaten- yaza kalmaz, iner, Trakya'ya dayanirsa, savas Turkiye'de baslaldi demektir! Disisleri Bakani Eden, Avam Kamarasi'nda, Turkiye'de ne olup bitiyor diyenlere dise dokunur bir sey soylemedi. Kahire'de, Tahran kararlarina uygun bicimde Turkiye'yi savasa sokma isini, Kazablanka ulkelerinin dogrultusunda Ingilizlere birakmis gibiydi Roosevelt. Ingiliz basvurularina karsin, 'Saturn' (Turkiye'nin 15 Subat'ta savasa girmesi icin hazirlik plani' icin Turkiye'ye gelmeleri istenen uc Ortadogu komutanini, ne de yardimcilari General Wilson'u Ankara'ya sokmadi Saracoglu Hukumeti. Alt rutbeli subaylardan olusan Ingiliz yardim heyeti cekip gitti.
2.ciltin baslangic sayfalari...
1944 yilinin kara kisinda, yuz altmis bin kisinin yasadigi baskent Ankara'nin kirlarinda, Solfasol koyunden Balgat koyune dogru ilerleyen dusman guclerini, Dikmen sirtlarindan bir saldiriyla kovalayip aksam ettikten sonra, her Allahin gunu, bagira cagira, 'Irkinin oz cevheri tasar kanindan - Yedeksubay olur de donmez er meydanindan' marsiyla okula gelen 3. Tabur, 9. Suvari Bolugu ogrencilerinden yedeksubay adayi Necdet'e, Subat'in 11. gunu sanli bir gorev dustu! Basucuna astigi ceketinin cebine el atinca ne gorsun, TKP'nin yayimlamaya basladigi 2 sayili 'Gunun Meseleleri' bulteni, alt kat ranzadaki Ziya Nur Erun'un babasinin bir milletvekiline yazdigi mektbu, dil tarih fakultesinde, solcu ogrencilere mufettislerce sorulan sorulari tasiyan bir kagit; sorguya alinan ogrecilerin listesi bir de! Temiz kanindan irkinin oz cevheri tasiverdigi gibi, cebinden cikan kagitlarla firladi hemen, goturup ne var ne yok, er meydanindaki okul mudurunun masasina koydu...
Toplumun her kesiminin gorusleriniin tarafsizca, ustalikla aktarildigi uzun bir yoplculuk cikiyor karsimiza bu kitapta. Bana kendi yanitlarimi uretmemi saglayacak yepyeni araclar armagan etmesiyle de dev bir yapit olarak duruyor kitapligimda...
Kitap bir onceki mesajda da yazdigim gibi iki cilt. Amas bes kitaptan olusuyor (1. cilt uc kitap, 2. cilt iki kitap halinde) ...
Birinci ciltteki kitaplar;
1 - Kitap: Savas Yillari
2 - Kara Duvarin Golgesinde
3 _ Daldaki Kiraz
basliklarini tasiyor...
Ikinci cilt ise biraz garip. Soyle ki, ikinci ciltin ilk kitabinin basligi Savas Bitiyor adini tasiyor ve kitabin 599. sayfasinda son buluyor (Elimdeki kitap, Everest Yayinlari'nda cikan 12. baskisi) . Besinci kitabin adi Savas Basladi. Ancak yazar bir sey yazmamis bu kitaba. okuyana birakmis icini doldurmayi...
Dedim ya, siddetle tavsiye ediyorum..
Vedat Turkali'nin iki ciltlik kitabinin adi...
Arka sayfasinda sunlar yazili:
Zaman: 2. Dunya Savasi'nin var gucuyle devam ettigi 1940'larin basi. Istanbul Universitesi'nde okuyan bir avuc anti-fasist devrimci genc, donemin tek muhalefet partisi olan illegal Turkiye Komunis Partisi'ni aramaktadir. Bir avuc insan, 1940'larin Turkiye'sindeki tum boyutlariyla sergilenen karanligi bir ucundan yirtmak icin mucadele vermektedir.
..... Ve devam edip gidiyor yayinci kurulusun kitapla ilgili aciklamasi...
Okumayanlara siddetle tavsiye ederim.
Mobile güven, gerisini merak etme sen :))
Sandıklarımı dizdiler gökyüzüne..
'Aç birini! ' dediler.. Seçtim sarı olanı... Belli ediyordu kendini.. İçinden bir şey çıkmadı.. Demek ki önemli olanlar sessiz kalanlar...
Açtım kırmızıyı, özenerek.. İçinden bir kalp çıktı.. İçi dürüstlük dolu...
Sonra pembeyi açtım, heyecanla.. İçinden bir kalp çıktı yine.. İçi sevgi doluydu.. Yine güzeldi...
'Hangisi? ' dediler.. Beyaz, dedim...
Onu açtım.. Boş çıkmadı o da.. İçinden bir kalp çıktı..
Güven vardı bu kez...
'Açtıklarından birini seç' dediler.. Düşünmeden 'beyaz'ı seçtim...
Sordular bana: - 'Niçin beyaz? Rengi saflığı, temizliği ifade ediyor diye mi? '
Hayır, dedim..
güven varsa bir kalpte, o kalpte sevgi de bulunur, dürüstlük de..
'Güven'diye düşünürken tanıdık birine rastladım aynanın karşısında.
Gözlerimin içine bakarak akıllanmamışsın hala der gibi gülümsedi..
Nefs ve menfaatin arkadaş olduğu kimselerde olmayan bir olgu bence güven..
babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır, yere düşeceklerini hiç akıllarına bile getirmezler.. çünkü babaları onu tutacaktır, bunu bilirler.. işte bu GÜVENdir..
ben nasıl güveneyim insanlara..!