Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Yazık 500 kişi öldürüldü katledildi bu insanlık sucudur! Bir insan olarak kınıyorum!!! Hani nerede bu milletler..? Nerede insani örgütler! Bu soykırıma sessiz kalmayın! Bugün bu duruma ses çıkarmazsak yarın bizim kapımızı çalacaktır.
Soyun bildiğin tüm hüzünleri, çırılçıplak huzur bürünsün ruhuna çocuk! Ölüme kanat açmış naçiz bedenin, maviyi delsin bugün! Kahpe kurşunlardan, timsah gözyaşlarından kurtuluşuna bayrak dik yüreksiz topraklarda…
Aslı Birer
Ne zaman umutsuzluğa düşsen o zaman yüreğine sarılacaksın, çünkü o toptan tüfekten güçlü olan seni korktuklarından koruyacak yegane silahındır.
Aslı Birer
"Artık bana dileyen dilediği kötülüğü yapabilir, öylesine savunmasız ve yalnızım."
İki yaka, iki ayrı dünya…bir ben ıssız! Bir sen! Kimsesiz karşılıklı iki ada gibiyiz… hani ay sen de, güneş ben de desem yeridir.
Aslı Birer
Dünyanın herhangi bir yerinde akan çocuk gözyaşları, diğer ucunda yüreğime damlıyor!
Aslı Birer
Ay Mağrur duruşunda bıkmadan usanmadan vurursa da şavkını kurulmuş betonlara ağlarken kurumuş Pınarlarından,
Son çırpınışları hey hat! maşukun aşıkına yakamozlardan.
Aslı Birer
Bir söz ile maya çaldım geceye, bir avuç yıldız tuttu dilekli gökkubbede…
Aslı Birer
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan evin.O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadını sevdi.
Miniminnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan eve.Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev
Dev gibi sevgilere mezar bile olamaz
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan ev.
Nazım Hikmet Ran
“Bazılarının yaşadıkları kötü hayatı evirip pozitif bir sanata çevirmesi dahiyane bir aklın ürünüdür!”
Aslı Birer
Eleştirilecek, yerilecek, bazen düşüp bazen yükselecek ama insanlığa faydalı işler yapacaksın! Tıpkı Nazım gibi; yaşamayı ciddiye alacaksın.
Beni aradığın her saniye gözlerininde saklı ormanlara bak! Yağmurundan korkmuyorum, yağsa da farketmez
kök salmışsın toprağıma nasılsa.
Farz et ki seni tomurcuğun
yağmuru beklemesi gibi sevdim
güneş olup rengarenk açtıracağını
hiç hesaba katmadan…
Sen gülümsediğin anlarda bahardı kalbim
Bir damla gözyaşında boğuldum sel oldu ömrüm
Çatık sert kaşlarınla zelzeleye tutulur günüm
Gözlerime baktın ya şems'tin ısındı gönlüm..
?si=J9GT7AVPDl6xdttW
İnsanlar korkularını yendiklerinde ancak zaferler kazanırlar…
Aslı Birer
Kaybedecek bir şeyi olmayanlardan korkmalısın.
Çünkü onlar, kazanmak için herşeyi yaparlar.
-Marquez-
Yeryüzünde girilen hiçbir savaş, çocukların öldürülmesini meşrulaştırmadığı gibi telafisi mümkün olmayan vahşet olduğunu gösterir.
Aslı Birer
Okumak, boylu boyuna uzanmak bir kitabın bozkırlarına, sahillerine, dağlarına, tepelerine… aşmak sayha sayha herbirini adım adım anlayarak.
Aslı Birer
Mutluluğa ihtiyacım var!
Diyerek, bir de hayat koşullarından dolayı onu erişilmez ve kendisi için ütopik gören beyinler ve o beynin hükmüyle yaşamaya çalışmak ne kadar acı. Mutluluğun’ bir kişinin düşlerinden bile düşmüş olmasını görmek çok üzücü bir durum. Toplumsal olarak çöküşlerin dystopik yönetim şekillerinde de yaşanması yüksek ihtimal ve geçmişte de yaşanmıştır. İntihar vakalarına sıklıkla rastlamak mümkün olan bu düzen içerisinde yaşam mücadelesi veren halkın bir kaçış yolu bulması kaçınılmaz olur. Ya bulunduğu yerden göç ederek ya da psikolojik sağlığı bozularak göç imkanı olmayan insanların da yaşamlarına son vermeleriyle kaçmalarıdır. Bazı insanlar ise suç eğilimleri göstererek çıkar yollar arayacaktır. Gülen bir toplum olmak ve bunu sağlamak ise yöneticilerin öncelikli görevlerindendir. Gelişebilmek ancak gülen ve hayalleri olan toplumlarda mümkündür.
Aşağıdaki sözde son olarak dünyayı kevgire çevirip tüm olumsuzlukları elemek isteği de o düşünceye sahip olmuş insanların çıkar yol olarak ne kadar imkansızlıklar içerisinde olduğunu ifade eder.
Son olarak mutlu olmak herkesin hakkı olmakla birlikte. Hayalini kurabilmek her kişinin aklından alınmaması gereken insan hakkıdır diyorum bu sabah.
Sağlık, mutluluk, huzur dileklerimle…
Aslı Birer
Epikür’ ün eudaimoniası şimdilerde ütopik düşler! Düştükçe düşlerimden! Tıpkı çivi gibi delip geçesim geliyor kevgire çevirip dünyayı! Belki süzülüp gider şu dystopik düzen.
Aslı Birer
Yüklendim yılları vurdum sırtıma gidiyorum ağır ağır,
ama acı ama tatlı
ağırladığım yüreğimle güneşe doğru.
Aslı Birer
**Kendi kendinin efendisi olana kadar hiç kimse özgür değildir.
İnsanın kendi elinde olan sahip olduğu mülklerden en güzeli düşünceleridir. Ve kendimizi gerçek anlamda tanıdığımızda irademiz dışındaki mülkler bizleri üzemez. Çünkü irademizi yönetmeyi öğrendiğimizde irademiz dışındakiler bizi yönetemez. Artık kendi düşüncelerimiz olgunlaşmış dışarıdan gelecek yönlendirmeleri yönetebiliriz hale gelmişizdir.
Bu düşüncemi Epiktetos’un bir sözüyle bitirmek istiyorum.
“ ***Mutluluğun tek bir yolu vardır ve bu, gücün veya irademizin ötesinde olan şeyler hakkında endişelenmeyi bırakmaktır.”
Altından libas olsan giyilmezsin, altın semer sırtında senin, görülmeyen siyah gölgeler gibi nice düşlerin var! Körpecik bir çocuk bedenini! haketmediğin; “evler, otomobiller, işlemediğin işlerin haketmediğin kazançları! Zehir saçtığın masum beyinler! Ve sen; karaktersizliğin kitabını yazsan yok satardı.
Nietzsche’nin üst akıl, üst insan felsefesi üzerine;
Üst akla ulaşmak kendini bulmakla mümkün ve kendini ararken çıktığın yolda başka fikirlere ulaşmak ve onların düşünce dünyalarını okumak da sessizlik içinde güzel ve isabetli yol almaktır.
Diyelim bu sabah:)
Ve eleştiren, düşünen, sorgulayan nesillere…
Tozlu yollar tozlu rafları doldurmuşsa yıllar boş geçmemiş demektir.
Aslı Birer
Ey zaman, uzaklaşmaktasın benden şimdi.
Yaralanıyorum her kanat çırpışınla.
Ama kalınca yalnız, söyle, neye yarar ki
dudaklarım, gecem ve gündüzüm tek başına ?
Yok bir sevgilim, bir dört duvar,
ne de bir iklim, gönlümce.
Bütün kendimi adadıklarım, ömrümce,
ansızın zenginleşip beni harcamaktalar
(Çeviri: Ahmet Cemal)
Rilke
İzlenimler sayesinde insan kendisini biriktirir; orada konuşan ve çene çalan gösterişçi kalabalık arasından kendisini tekrar kazanır ve sonsuzlukta varolan bir kaç şeyi yavaşça farketmeyi öğrenmeye başlar. / Rainer Maria Rilke
Mevsim sararmasın bir kere yeşilden eser olmaz güz bahçelerini sarar garip hüzünler… yaşamak belki de bir başak dolusu mevsimlerde dimdik rüzgara karşı koymak belki de güz yaprakları kadar hafif ve çaresizce boyun eğmek zamana. Zaman, arsız bir fahişe gibi duygulara kör, kör karanlıkta can çekişleri gecelerin bir avuç gün için.
Aslı Birer
?si=oIOfUGSghVCj48jv
Olur ben yazarım! Yazar, her şeyi yazar! Onu da anlatırız! Anlatırız da yazdıklarıma kendini muhatap edip bir de bana hakaret etmek de nedir? Mahalle soytarısı gibi burada kavga edecek değilim! Birileri üzerine alınmasın diye düşünerek yazamam kimse kusura bakmasın! Terbiyeni de kendini de al git buradan bir daha da muhatap olmayalım. Yazdıklarım genel durumları konu alır buradaki kişiler benim ilgi alanım değil!
Altından libas olsa giyilmeyecek insanlar var, onlara tavsiyem; karaktersizliğin kitabını yazsınlar vallahi yok satar!
Söz meclisten dışarı…
Çocuklarımıza yaptığımız en büyük kötülük onu korkularla büyütmektir.
Özellikle de dini korkulara değinmek istiyorum. Anneler ve babalar ve büyük ebeveynler tarafından dinde korkulara yönelik öğretilerle çocukların güzel ahlaklı olacağını zannederek o küçücük ve tertemiz beyinlerini birçoğu asılsız korkularla doldururlar.
Allah korkusu, cehennem korkusu, akabinde çocuğu uyması zorunlu hissettiren dışlanma korkuları geliştiren öğretiler. Allah korkulacak bir mecra değildir! Cennet Cehennem kimsenin bir takım ibadetlerle tekeline alacağı bir yer de değildir! Çocuklarımıza işlediğimiz asılsız korkular sayesinde ileriki hayatlarında başta kişilik bozuklukları olmak üzere birçok psikolojik rahatsızlıklara imzanızı atmış olursunuz! Siz ona Allah korkusu aşılarken beraberinde hiç bilincinde bile olmadığınız hastalıkların temelini de kendi ellerinizle atmış olursunuz. Bugün suç makinesine dönüşmüş şalvarlı tekke müdavimleri korkularla duygularını bastırarak hiç istemedikleri insanlara dönüşmüş çocuklardan başkaları değildir. Sosyal açıdan da ne kadar büyük zarar gördükleri ortada olan bu insanlar o çocukluk günlerinde aldıkları yaradan dolayı böyle olduklarının farkında bile değiller ve onlarda bu yönde yaşamaya ve aynı kendileri gibi nesiller yetiştirmeye devam ediyorlar. Çocuklarımıza dini bilgileri onlara korku aşılamadan vermeli ve onları özgür birer birey olarak düşünen insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Yıllardır tarikat ve cemaatler tarafından kendilerine köleler yapacak öğretilerle beyinlerimize attıkları zehirlerin ceremelerini bugün bir şekilde bizleri yöneten kadrolara yerleştirerek ağlarını epeyce genişletmeyi başardılar.
(Çünkü psikolojik rahatsızlıkları olan insanlar çok rahat aramızda yaşamaya devam ederler her meslek grubuna dahil olabilirler bu dışarıdan anlaşılmaz)
Her şey eğitimle başlar çocuk gelişimi ülkeler için en önemli eğitim birimidir ve olmalıdır.
Çocuklar korkuyla değil, hem vücut hem akıl sağlığı açısından özgüvenli bireyler olarak yetiştirilmelidir. Bizler hala dini tartışmak yerine bilimi tartışmalıydık.
“Nasıl daha güzel ve refah yaşanır?”
Sorusuna cevap aramalıydık! Bugün yaşadıklarımız ise bu sorunun daha on yıllar boyunca sorulup tartışılmayacağının göstergesidir. Temennim bir an evvel düşünce yapımızın değişmesi.
Sağlıkla kalın.