Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
sesler duyuyorum
sanki kolona kafamı dayamışım
yıllardır uyuyorum
bilemiyorum
Sesler duyuyorum
Susmuyor da
Bi bıkkınlık bu
Zaten ne yapacağım sonra
Bilemiyorum
Geleceğimi hiç göremiyorum
Şu anda az daha iyiyim
Hepinize teşekkür ederim
Böyle öyle öyle
Kafam karışık dedim mi ne
Ben birine mi benziyorum
Aklım karışık
Sanki ben değilim konuşan
Ne kadar anlatsam
İnanmak belki ama
Anlamak istemezsin beni
Savunuyorum kendimi
Ama yeterince kızgın değilim
Belki kendimi hafife aldım
Yeterince memnun değilim
Özür dilesem de
Gerek var mı bunlara
Yoğun ilgi var
Bir şeylere ama
Ben dışlandım biraz
Kendi anlayışımdan bile
Neden bilmiyorum
Çok saçma bulmuyorum bunu
Affettim her şeyi
İnanmayanlar var
Ben affettim inan
İnanmayan var
Ne yaparım bilmiyorum
Aklım karışık
Sanki insanlar var
Sorun belki bende
Gerçi bi derdim yok
Hayat normal seyrinde gidiyor
Yorgun argın
Anlamı olsaydı anlatırdım
Bu da hayat
Hayat bu ya
Yabana atma
Bu da hayat
Demek oluyor ki yapma
Bu da hayat
Uzun zamandır zorlukla ilerliyorum
Bi sen eksiksin şu an diyemiyorum da
Bıkkınlık bu
YILKI ATI
//Unutulur sevmelerin
Sadece bahar gelince hatırlanan
Yılkı atısındır artık sen bu hayatın//
Ilık ılık eserken rüzgâr
Kavaklar pamuklanıp da
Dallara üşüştüğünde kiraz
Ve Toroslar’dan
Ve Hasan dağından çekildiğinde kar
Nazlı bir gelin gibi
Çukurova ya doğru yürürdü bahar
Taşırlardı el üstünde seni
Yere göğe sığmazdı sevmeleri
Ve methiyeler yazılırdı güzelliğine dair
Sonra…
Sonra mevsimler dönüp
Sert esmeye başlayınca rüzgârlar
Soğuklar aman vermeyip
Kaptan olma telaşına düşer ya gemisini kurtaranlar
Tutup sahipsiz koyuverirler seni
Bir başına salarlar çayırlara
Ve dönüp giderlerken
Yüzüne dahi bakmazlar
Sadece kendilerinin duyabileceği
Bir fısıltı dökülür dudaklarından
“Dayanabilirsen eğer açlığa, soğuklara
Çıkabilirsen eğer bahara”
Çıkabilirsen
………………eğer
……………………Bahara
Baharda pamuklanacak ya kavaklar
Bekle ve dayan!
Hemen ardından
Dallarına üşüşecek yine kirazlar(!)
Biz “Yılkı atı” dedik şiire konu olana, isteyen “Doru kısrak” diyebilir bu ata. Veya isteyen de…..........(?)
Aşkın zamanı yoktur…
Karanlığında gece
Köründe sabah
Tam sıcağında öğlen
Yedi yirmi dört sen !
Uzaktan bakıldığında
Kasımpatılarına benzer ömrümüz
Yazgıları özenle bir birine bağlanmış
Yüzlerce minik dağ çiçeğinin âh u zârla
Birden bırakılması gibidir birazda avuçlarımıza
Yazgısına boyun eğen
Bir serçe ürkekliğindedir şimdi sevda.
En soğuk iklimleri biçimlerken gözlerimiz
Sarı ölgün ışıklar yansır perde aralığından sokağa
Ve anlamsız sözcükler gibidir artık
Issız sokaklarda yankılanan yürek atışlarımız.
Diyelim ki
Bad-ı saba’dan bir esinti,
Gelip dokundu yapraklarına
Küstüm çiçeği gibi,
Neden kapatıyorsun hemen,
Kendini hayata?
Ve neden göçmen kuşlar gibi,
Güz geldi sanrılarıyla,
Bu toparlanıp gitme telaşı?
Hadi beni boş ver!
Bak ne diyor Mevlana
“Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?”
Gün döner
Geçip gider mevsimler bir biri ardına
Takılıp göçmen kuşların peşine
Sen de gidersin kanatlanarak
Çiçeklenmek için gidersin
Başka gönüllerde
Yenibaharlara
Senin şimdi
Dağılmış asırlar süren bekleyişin
Ele avuca sığmaz bir sevinç kaplamış içini
Hani yolunun üzerinde
Tebeşir ile kaldırıma çizilmiş
Bir sek sek oyununa denk gelsen
Çocuklar gibi tek ayağının üzerinde
Zıplayarak geçeceksin her bir kareyi
Hadi, zamanı geldi demek ki
İhtiyacın yok artık kanatlara
Uç bakalım, uç hadi şimdi.
.
...
.
uyudum ve düşümde,
hep o nar ağacı…,
öylece bana bakar,
dallarını gözlerimden ayırmadan,
hep o kederli nar ağacı…,
küçüldüm rüyaya ve;
içine girdim,
gördüğüm en güzel bahçeydi…,
eğildim, yerde bir eflatun ayrılığın çiçek tozları,
eflatun çiçek tozları her yer,
nar çiçeğim;
senden mi süzüldü
eflatun çiçek tozları söyle…,
ve uyandım;
kara boşlukta dönen,
rengi bozulmaya yüz tutmuş,
meymenetsiz bir dünya…,
sabah etmiş ortalığı düşüm dedim…;
yüzünü buruşturdu düş ve
sabırsızlıkla bekledim geceyi,
aklımda hep o nar ağacı,
dalları yüreğime batan…,
ki gözlerimi kapadım
işte orada;
bir turnayı seviyorum dedi...,
ve turnam derken;
saçıldı etrafa kızıl iri taneli göz yaşları…,
ah;
.
...
.
Ben iki elimi aynı anda kullanırken, herkes kendi karanlığında boğulur bir gün. Çünkü ışıkla meşgul olanın gölgesi başkasına düşmez.
Aslı Birer
Devrimler adil, haklı ve kutsal bir sebebe dayanmıyorsa ihanettir.
Aslı Birer
?si=Bk47-94UJQmE0L_U
Gözden ırak gönülden ırak olmuyormuş,
Gelmedim geçmedim sokağından,
Görmedim ama anladım unutulmuyormuş,
Tek başımayım,fark ettim yokluğundan.
fatma
Göç vakti palazlanır Gökkubbe
Simsiyah ve kapalı gişe bir gösteriye
İbretialemlik nefes nefese izle
Öğretisini sığırcığın kenetlenmeye
Aslı Birer
Bir umutur yaşamak gelmeyeceğini bile bile beklemek yolunu.
Sevmek hissetmektir bir gün mutlaka tam anlamıyla birlikte olma umuduyla..
Fırat gibi gezinip kıyılarında
Dicle kadar uzaktım baktım
Gözlerindeki gün batımına
Ah! Sidelya ah!
Susmuyorsa zalim
Gülmüyorsa başım
Bakmıyorsa hüzün
Benim ne suçum var
benim
Yüzünün coğrafyasında gezindim bu gün
Bir esinti aradım sonbahar biriken saçlarında
Kadim zamanlardan bir iz belki gözlerinde
Nöbetçi bir hüzün dudaklarının kıyılarında
Şimdi bizler
Hakkı kuşanıp yürüyelim diye
Ekmek gibi bölüşelim diye sevgiyi
Çiçek açsın altın kız avuçlarda
Gözyaşlarımızı silip usulca
Bir diriliş türküsü yazıyoruz
Karanlıkları yara yara
Milimce adımlarla ışıklı yollara…
Aslı Birer
Tanışacağız adımı bile bilmezken
Tanışacağız yol yakınken
Bir şiir olacak elinde bir periden
Birazdan dinecek yağmur yeniden
...
Şimdi onlar
Hakça bölüşülsün diye ekmek
Kapıdan dönmesin diye bahar
Sevginin, aşkın ve insanlığın
Tarihini yazıyorlardı sessizce
Umut oluyorlardı yarınlara
Sırat köprüsünden geçerek
Cennet vadilere doğru dörtnala
Kalbin çatlağından sızsın tomurcuk,
Bir çocuk gülüşüyle aydınlansın dünya,
İnsan toprağa benzesin artık,
Verimli, suskun ve yıkamaya hazır acıyı
Aslı Birer
ÇERÇİ
Zamansız sevdalara, isimsiz şiirlerim var
Yaşanmamışlıklardan olma, süslü bebeklerim var
Heybemde; Umut var, sevda var, acılarım var
Çerçiyim gezerim, alır satar, takas ederim
DÖNGÜ
Bazen de olmaz denilen olur
Batıdan doğar mesela güneş
Büyük bir ateş yükselir Hicaz’dan
Sırada İsrafil dersin, sırada Sûr
Hiç biri olmaz, uyanmışsındır kâbustan
Birkaç yudum su, sonra yatışır korkuların
Bırakırsın kendini tekrar uykunun ellerine
Olmaz denilen yine olur
Sırada İsrafil dersin, sırada Sûr
Tatlıyla tuzluyu karıştırmak gibi bende hüzün
Bir tarafta bıçak gibi kesen ayrılıklar, bir tarafta yüzün…
Ah bir bilsen
Bir bilsen ben seni
Öyle çok severdim ki
Avanos kilinden
Kolyeye işlerdim sevdamı
İçimin yangınlarında pişerdi toprak
Asardın da beni koynuna
Yürek boylarında gezerdim
.......
Geçmiş olsun İstanbul ve tüm kardeşlerimize..
Tüm kalbimle tekrarı'nın yaşanmamasını umut ediyorum..
Sevgi, saygı ve dua ile..
"Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım
Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil kızım
Zulmün önünde dimdik tut onurunu
Sevginin önünde eğil kızım"
Ataol Behramoğlu / Sevginin Önünde
Elleri yoktu siz anlamazsınız
‘onlar çoktular, ben ise kalabalıktım.’
marttan sarkan bir sabahın ucuydu sanki her pencere
bir kâğıt gibi yırtılmıştı içimizden geçen şehirler
şehrin suçu büyüktü
suç nereye gömülür şimdi
kardeşini uykusunda kıskanırken
ağlayınca bebek
düşerken uçurumlara değil,
yastıklara çarpıyorduk
ve kanamıyordu kimse, sadece susuyorduk
Annesizliğin tam ortasında
herkes annesine dönüyordu
büyümek dedikleri
bir türlü olmuyordu içimizde
Kırmızı ışıkta durmadan geçmek gibi
ya da sokakta, yere düşen bir eldiveni
hiç giymemiş gibi bırakmak.
Ne bileyim işte;
büyümek dedikleri
bir çocuğun susmayı öğrenmesiydi belki
ya da sırasını beklemek,
canı yanarken bile
“iyiyim” diyebilmekti büyümek
ellerini unutmak sonra
elini ilk tutanı da
ve kimseye anlatamamak
o gece çok üşüdüğünü.
Aslı Birer
Ağla artık
Benim için de ağla
Herkesi almışsın arkana
beni buraya getiren de kim
Sen ne demeyeceksin
Ben "ben" demeyeceğim
Battı balık yan gider
Kimseye anlatamayacağım artık
Ama sen ağla