Müzik beni deniz gibi kavrar çoğu kez, solgun yıldızıma doğru ben, sisten bir tavan altında, bitip tükenmez, bir boşlukta açarım yelken. Göğsüm öne doğru çıkmış ve ciğerlerim, yelken bezi gibi şişerken, dalga yığınlarının üstünden geçerim, gecenin gizlediği benden. Çırpınan bir geminin bütün tutkuları titreşir içimde, derinde, uygun esen yel, fırtına, boğuntuları, geniş burgacın üzerinde sallar beni, kimi kez de o büyük durgun.
Baudelaire, Fransız Dahi ŞAİR, 1867
Musiki, heykellerin solunması, Belki resimlerin sessizliği, Sen, sözlerin bittiği yerdeki söz. Sen, geçip giden yürekler yönünde dikey duran zaman, Neye dönük duygular, Sen ey, duyguların neye değişimi --- İşitilen manzaraya, Sen, yabancı musiki, Sen bize büyük gelen yürek uzayı. En içerde bizim olan, sınırlarımızdan taşarak bizi aşan---- en kutsal ayrılış, en içtekinin bizi uygulanmış uzay gibi kuşattığı yer, havanın öbür yanı gibi, saf, devce, artık barınılmayan.
RİLKE, Alman Mistik ŞAİR, 1925
Bir deli damla düşer içime, tek tek vuruşların sese dönüştüğü yerde sarhoş olurum. Giz dediğimiz şey bir kasvetin peşindeki yağmurdur artık. Sormadığın sorular bile çevreler de, göğün karaltılarında kahkahalara boğulurum. Pırıl pırıl yeryüzünün iklimini kuran sesler , hep birlikte sofra kurar, yedikçe doyar, abad olurum. Dönerim de iklimlerden, serin, ve çevik, yüzgörümlüğünü alıp, bahtiyar olurum.
Müzik bir dil değildir, ondan ötedir, konuşması gerekmez, zaten konuşkandır, her tınısında ulaşılan mesafe, dilin ulaşabileceğinden daha kapsamlıdır, ama, o kapsamı açıklamak için de dile ihtiyacımız vardır, düşüncede değildir, ama düşünür, nasıl, sızarak, nereye, sinir sistemine, ordaki dolaşımı yeni bir düşünce oluşturur, yani bir oluştur aynı zamanda, - belki o şarkılar dinlenir hala kimsenin geçmediği o ummanda -, Y.Kemal, yani ummanı ayağımıza getirir, ve götürür de, dilsiz olarak, yaşam kendiliğinden içinde akar, ayrıca bir yaşam talebi yoktur, ama, biz yaşamak isteriz, ordan çıkar, hayata akarız, gene olmamıştır, bir süre sonra, yaşam başka bir sesle bizi çağırır, karıştığımız hayattan sıkılmış geri döneriz, o iklim, gene müziktir, yani asla kurtulamayacağımız bir prangamızda, işte o kulağımızdan gitmeyen müziktir, yani yaşam, hep bir prangadır.
İnsan kavramı keşfetmemiş olsaydı, müzik metafiziğin yerine geçerdi, bütün sırlar söylenmiş olurdu, onları açığa çıkarma yönündeki marazi ve çetin ihtiyacı bilmezdik. Evren dile getirilemez ama doğrudan hissedilen bir kesinlik cenneti olurdu.
Dünyanın görmezden gelinmesi sorunu olarak gördüğü düşüncesinde Heidegeer, - Nesneler bizimle karşılaştığında ilk önce dünya anlaşılır. Bu nedenle, dünyanın belirli bir anlamda tüm nesnelerden daha dışarıda olduğunu, tüm nesnelerden daha nesnel olduğunu ancak yine de nesnelerin varlık kipine sahip olmadığını söyledik.
Ve 1955 - 56 ders döneminde, müzikle ilişkilendirerek - Elbette kulaklarımızla bir Bach figürünü işitiyoruz, ancak yalnızca şu anda işitileni, kulak zarına ses dalgaları olarak çarpan şeyi bırakırsak, o zaman bir Bach fügünü asla işitemeyiz. Dinlemiyor, işitiyoruz.
Zaten, sorun da bu, ama, efendim o da Nazi idi, - kısa bir süre - diyen de mutlaka melek, - herkesin kendinle ilgili görüşü - kendi görüşleri egemen olduğunda, Filozof - Heidegeer ve Husserlin öğrencisi - Jan Patocka ya muhalif insancı anlayışı nedeniyle, Çek Cumhuriyetinde baskı ve sansürle canından bezdirdiklerini ve sonunda kaldıramayıp öldüğünü saymayalım, Rusya da benzer olayları söylemeye gerek bile yok, zaten tarih boyunca da insanlar kol kola, halay çekerek yaşamışlardı, yaptığı affedilmez gerçekten, demek ki sorun, insan, yani önce nitelik, ruhsal, o da güç almakta, dağılmamak için disipline edilmekte bir referans noktasına ihtiyaç duyuyor, tam koruma sağlamasa da, bir umut oluşturarak, gerisi gayretle ve yatkınlıkla ilgili, edindiği kanılarla, doğru, yanlış, hiç de niyeti olmayana, hiçbir zaman faydası da olmayacağı gerçek, kararını vermişin kararı olmaz. Kolay gelsin.
Müzik ayrıca; kulaklarımızdan başlayıp beynimize ulaşan, oradan coşkun bir duygu seliyle bütün benliğimizi saran ve nihayet ruhumuzda doruklara ulaşan bir sanattır..
Müzik, insanın doğasını düzenleyerek onu evrenle uyumlu bir hale getiren, yarattığı etkiyle tüm toplumları etkisi altına alan, bireylerin özgürleşmesini sağlayan temel sanat dalıdır.
“Ruhunda müzik olmayan, ahenkli bir müzikle duygulanmayan bir adam ancak ihanet, içten pazarlık ve tecavüz için vardır. Ruhunun halleri gece gibi ölümcül bir sessizlik ve hisleri Cehennemlerin Efendisi Erebus gibidir. Kollayın kendinizi böyle bir adamdan! Müzik dinleyelim.” (William Shakespeare, Venedik Taciri, Sahne 20*)
'Yaşadığımız karmaşadan bizi biraz olsun uzaklaştıracak, sağlıklı düşünceye yaklaştıracak şey, kulağımıza seslenen ve ruh halimizi hemen değiştirme gücüne sahip olan müziktir. Ruhunuza uygun bir müzik parçası benliğinizi besleyecek, hatta sağlıklı düşünceye kapıları açacaktır. Kimi çalgısal yapıtın çağrıştırdığı imgelerle bir öykü yaratırsınız ve o öyküye sığınıp bunalımları hafifletirsiniz. Sanat dallarının her birinde benzer etkiler vardır. Ama bir müze gezmek, tiyatroya gitmek, roman okumak hazırlık gerektirir. Müzik ise, herkesin kendine özgü dünyasındaki, kendi kafasının içindeki meditasyondur.' Evin ilyasoğlu/Cumhuriyet
-Müzik seslerle üretilen bir sanattır,müziği üretenlerde müzisyenlerdir. İnsanlar yaşadıkları toplumlarda ve alanlarda seslerle etkileşim içerisinde bulunurlar ve yaşadıkları olaylar gerek sosyal gerekse piskolojik açıdan insanlar üzerinde kişilikler oluşturur.Bu kişilikler ile bireylerin algıları yan yana geldiği zaman bir yaşam tarzı oluşmaktadır.Bireyler algılarını,kişiliklerini,düşüncelerini ve tarzlarını birleştirerek sesler yardımıyla kendilerini ifade edecekleri müzikler yaratırlar ve müzik insanlar için çok önemlidir.
Müzik anlamini yasatmasini bilene essiz bir huzur kaynagidir... ruh müzik ile dans eder... güzel bir ritim olusur... ama sadece dedigim gibi müzigin kiymetini bilene yasamasini bilene
Ruh, yaratılışta çok temiz olduğu için her türlü haram gibi müzik te ruha sıkıntı verir. Müzik ruhun değil, bilakis nefsin gıdasıdır. Çünkü nefs kafirdir. Hep kötü şeyler ister.
Yok yok, benim işim değil şiir yazmak. Al basan yanaklarımdan, ne yapsa bana kendini beğendiremeyen sesimden utansam da birşeyler çalmak, söylemek: yapabildiklerimin en iyisi bu.
Müzik beni deniz gibi kavrar çoğu kez, solgun yıldızıma doğru ben,
sisten bir tavan altında, bitip tükenmez, bir boşlukta açarım yelken.
Göğsüm öne doğru çıkmış ve ciğerlerim, yelken bezi gibi şişerken,
dalga yığınlarının üstünden geçerim, gecenin gizlediği benden.
Çırpınan bir geminin bütün tutkuları titreşir içimde, derinde, uygun
esen yel, fırtına, boğuntuları, geniş burgacın üzerinde sallar beni,
kimi kez de o büyük durgun.
Baudelaire, Fransız Dahi ŞAİR, 1867
Musiki, heykellerin solunması, Belki resimlerin sessizliği, Sen,
sözlerin bittiği yerdeki söz. Sen, geçip giden yürekler yönünde
dikey duran zaman, Neye dönük duygular, Sen ey, duyguların
neye değişimi --- İşitilen manzaraya, Sen, yabancı musiki, Sen
bize büyük gelen yürek uzayı. En içerde bizim olan, sınırlarımızdan
taşarak bizi aşan---- en kutsal ayrılış, en içtekinin bizi uygulanmış
uzay gibi kuşattığı yer, havanın öbür yanı gibi, saf, devce, artık
barınılmayan.
RİLKE, Alman Mistik ŞAİR, 1925
Bir deli damla düşer içime, tek tek vuruşların sese dönüştüğü
yerde sarhoş olurum. Giz dediğimiz şey bir kasvetin peşindeki
yağmurdur artık. Sormadığın sorular bile çevreler de, göğün
karaltılarında kahkahalara boğulurum. Pırıl pırıl yeryüzünün
iklimini kuran sesler , hep birlikte sofra kurar, yedikçe doyar,
abad olurum. Dönerim de iklimlerden, serin, ve çevik, yüzgörümlüğünü
alıp, bahtiyar olurum.
gökhan, 2013
Müzik bir dil değildir, ondan ötedir, konuşması gerekmez, zaten konuşkandır, her tınısında ulaşılan mesafe, dilin
ulaşabileceğinden daha kapsamlıdır, ama, o kapsamı açıklamak için de dile ihtiyacımız vardır, düşüncede değildir,
ama düşünür, nasıl, sızarak, nereye, sinir sistemine, ordaki dolaşımı yeni bir düşünce oluşturur, yani bir oluştur
aynı zamanda, - belki o şarkılar dinlenir hala kimsenin geçmediği o ummanda -, Y.Kemal, yani ummanı ayağımıza getirir, ve götürür de, dilsiz olarak, yaşam kendiliğinden içinde akar, ayrıca bir yaşam talebi yoktur, ama, biz yaşamak isteriz, ordan çıkar, hayata akarız, gene olmamıştır, bir süre sonra, yaşam başka bir sesle bizi çağırır,
karıştığımız hayattan sıkılmış geri döneriz, o iklim, gene müziktir, yani asla kurtulamayacağımız bir prangamızda, işte o kulağımızdan gitmeyen müziktir, yani yaşam, hep bir prangadır.
İnsan kavramı keşfetmemiş olsaydı, müzik metafiziğin yerine geçerdi, bütün sırlar söylenmiş olurdu, onları açığa çıkarma yönündeki marazi ve çetin ihtiyacı bilmezdik. Evren dile getirilemez ama doğrudan hissedilen bir kesinlik cenneti olurdu.
CİORAN, Rumen Filozof.
Duymadığın, hayatın gerçek müziğidir, hep dinlenir.
Dünyanın görmezden gelinmesi sorunu olarak gördüğü düşüncesinde Heidegeer, - Nesneler bizimle karşılaştığında ilk önce dünya anlaşılır. Bu nedenle, dünyanın belirli bir anlamda tüm nesnelerden daha dışarıda olduğunu, tüm nesnelerden daha nesnel olduğunu ancak yine de nesnelerin varlık kipine sahip olmadığını söyledik.
Ve 1955 - 56 ders döneminde, müzikle ilişkilendirerek - Elbette kulaklarımızla bir Bach figürünü işitiyoruz, ancak yalnızca şu anda işitileni, kulak zarına ses dalgaları olarak çarpan şeyi bırakırsak, o zaman bir Bach fügünü asla işitemeyiz. Dinlemiyor, işitiyoruz.
Zaten, sorun da bu, ama, efendim o da Nazi idi, - kısa bir süre - diyen de mutlaka melek, - herkesin kendinle ilgili görüşü - kendi görüşleri egemen olduğunda, Filozof - Heidegeer ve Husserlin öğrencisi - Jan Patocka ya muhalif insancı anlayışı nedeniyle, Çek Cumhuriyetinde baskı ve sansürle canından bezdirdiklerini ve sonunda kaldıramayıp öldüğünü saymayalım, Rusya da benzer olayları söylemeye gerek bile yok, zaten tarih boyunca da insanlar kol kola, halay çekerek yaşamışlardı, yaptığı affedilmez gerçekten, demek ki sorun, insan, yani önce nitelik, ruhsal, o da güç almakta, dağılmamak için disipline edilmekte bir referans noktasına ihtiyaç duyuyor, tam koruma sağlamasa da, bir umut oluşturarak, gerisi gayretle ve yatkınlıkla ilgili, edindiği kanılarla, doğru, yanlış, hiç de niyeti olmayana, hiçbir zaman faydası da olmayacağı gerçek, kararını vermişin kararı olmaz. Kolay gelsin.
daha yeni dinliceğim
İyidir...
Müzik nedir
Müzik ayrıca; kulaklarımızdan başlayıp beynimize ulaşan, oradan coşkun bir duygu seliyle bütün benliğimizi saran ve nihayet ruhumuzda doruklara ulaşan bir sanattır..
"müzik gerçekten de, Tanrı’nın karanlıkta amaçsızca gezinen insanlığa sunduğu tüm hediyeler arasında en güzel olanıdır"
Müzik, insanın doğasını düzenleyerek onu evrenle uyumlu bir hale getiren, yarattığı etkiyle tüm toplumları etkisi altına alan, bireylerin özgürleşmesini sağlayan temel sanat dalıdır.
Müzik tınıların felsefesidir.
"Müzikten kaçış olmaz"
(Ata Demirel)
duygu ve düşüncelerimizi ifade eden seslere müzik denir.
“Ruhunda müzik olmayan, ahenkli bir müzikle duygulanmayan bir adam ancak ihanet, içten pazarlık ve tecavüz için vardır. Ruhunun halleri gece gibi ölümcül bir sessizlik ve hisleri Cehennemlerin Efendisi Erebus gibidir. Kollayın kendinizi böyle bir adamdan! Müzik dinleyelim.” (William Shakespeare, Venedik Taciri, Sahne 20*)
Fareli köyün kavalcısı..
Hayat, ıstırap ve keder verirse sükuneti müzikte arayınız. (Konfüçyüs)
Müzik barışı inşa eder. (Yusuf Cat Stevens)
duyduğun değil, hissettiğindir
'Yaşadığımız karmaşadan bizi biraz olsun uzaklaştıracak, sağlıklı düşünceye yaklaştıracak şey, kulağımıza seslenen ve ruh halimizi hemen değiştirme gücüne sahip olan müziktir. Ruhunuza uygun bir müzik parçası benliğinizi besleyecek, hatta sağlıklı düşünceye kapıları açacaktır. Kimi çalgısal yapıtın çağrıştırdığı imgelerle bir öykü yaratırsınız ve o öyküye sığınıp bunalımları hafifletirsiniz. Sanat dallarının her birinde benzer etkiler vardır. Ama bir müze gezmek, tiyatroya gitmek, roman okumak hazırlık gerektirir. Müzik ise, herkesin kendine özgü dünyasındaki, kendi kafasının içindeki meditasyondur.'
Evin ilyasoğlu/Cumhuriyet
'Dünyaya bir daha gelirsem,ne kadar tank,tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz,cümbüş ve zurna yapacağım'
Aram Tigran
-Müzik seslerle üretilen bir sanattır,müziği üretenlerde müzisyenlerdir. İnsanlar yaşadıkları toplumlarda ve alanlarda seslerle etkileşim içerisinde bulunurlar ve yaşadıkları olaylar gerek sosyal gerekse piskolojik açıdan insanlar üzerinde kişilikler oluşturur.Bu kişilikler ile bireylerin algıları yan yana geldiği zaman bir yaşam tarzı oluşmaktadır.Bireyler algılarını,kişiliklerini,düşüncelerini ve tarzlarını birleştirerek sesler yardımıyla kendilerini ifade edecekleri müzikler yaratırlar ve müzik insanlar için çok önemlidir.
kulak tutkusu :)
Müzik anlamini yasatmasini bilene essiz bir huzur kaynagidir... ruh müzik ile dans eder... güzel bir ritim olusur... ama sadece dedigim gibi müzigin kiymetini bilene yasamasini bilene
Ruh, yaratılışta çok temiz olduğu için her türlü haram gibi müzik te ruha sıkıntı verir. Müzik ruhun değil, bilakis nefsin gıdasıdır. Çünkü nefs kafirdir. Hep kötü şeyler ister.
Benim işim değil şiir yazmak. En iyisi müzik yapmak!
Bir gitarın tellerine dokunurum bir ...
Kilitlenir dudaklarım, bıçak açmaz; beğenilmenin mağrurluğundan, çokça istenmenin şimarıklığından değil. İnan ki: utangaçlığımdan...
Yok yok, benim işim değil şiir yazmak. Al basan yanaklarımdan, ne yapsa bana kendini beğendiremeyen sesimden utansam da birşeyler çalmak, söylemek: yapabildiklerimin en iyisi bu.
Ne yapalım; şairlik bir dahaki sefere artık...
Müzik insanlığın evrensel dilidir. (Longfellow) .
müzik
ruhun çatlaklarından içeri sızan büyü
ve ilaç....
dinledikçe kök salan içine
http://destructions.org/muzik/isigin-yansimasi-birdenbire.html