demokrasiyi ayakta tutmak allah'ın adaletini herkes için dilerken hayırlı dualarda bulunmak kararlarının onaylanması adına herkesin hayrına olanı seçim hakkını geriye değil ileriye adım atarak hukuk sistemine uygun olarak avukatların özgür konuşma hakkıyla bir an evvel kimsenin canı yamadan demişken toplum bilincine zarar gelmeyecek şekilde özgürlüğün herkes adına atılmış temellerine zarar gelmemesi için en başarılı örneklerle dünyadaki yerimizi korumak adına geleceğin güvenle inşa edilmiş hassas ruhuna saygıyla başımızı dik tuttuğumuz konularla ayağa kalkıp söz almak adına yarın için değilse de bugünün kıymetini bilerek asla kötü haberlerden yılmadan asil duruşumuzu herkese yeniden ispat ederken milletin özgür iradesiyle insanlığın temel ihtiyaçlarını birlikte gören herkes adına yaşamın önemli anlarında hiç ayrılmayan zihinler ve birlikte atan kalplerle her salisenin bizim için bir şans olduğuna güvenerek borçların kapanması çalışanların haklarının korunması ekonomiyi doğru bir mantıkla sürdürecek her iş bir bilene teslim edilecek suç oranı düşecek yani cennete kadar gidip nerede benim eşim demeyecek mutlu insanlarla bizim burada o mutluluğu dilememiz de aynı şey değil beraat altyapı yeni projeler doğanın ve tarihin korunduğu alanlar coşkunun paylaşılacağı yerler güvenlik denge
sadece haklı birine haklı demek için bile allah'ın adaletini istemekte zorlanmamamız lazım yani
ben de diplomamı alırken -her türlü hukuğa uygun davranmak adına bir şey imzaladım
the edge of democracy filmini izliyorum "tanrı yılanlara kanatlar vermez"
ama insan sadece film izlemek için mi dua eder
bir filme kendisi için dilediği her şeyi dileyemez mi bir oy hakkına kendisi için dilediği her şeyi dileyemez mi insan
yani insanlar bardakla zeytinyağı içtiler şimdi mi diler şimdi okur o şarkıyı
Enes b. Mâlik (ra) diyor ki, “Hz. Peygamber (sav) tuvalete girerken, ‘Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hubüsi ve’l-habâis’ (Allah’ım! Her türlü pislikten ve necasetten sana sığınırım.’ derdi.” (B6322 Buhârî, Deavât, 15)
Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, mahallesinin sakinlerinden birinin evinde tavla olduğu bilgisi Hz. Âişe’ye ulaştığında, “Eğer onu evinizden çıkarmazsanız ben sizi mahallemden çıkarırım.” diye onlara haber gönderdi ve onların bu davranışına karşı çıktı.
Ebû Musa’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Benim ve Allah’ın bana verdiği görevin durumu, bir kavme gelip ‘Ben, düşman ordusunu gözlerimle gördüm. Ben apaçık bir uyarıcıyım. Derhâl kaçıp kurtulun!’ diyen kimsenin hâline benzer. Kavminden bir kısmı onun uyarısına itaat etmiş ve geceleyin yavaşça kaçıp kurtulmuş; bir kısmı ise (onu) yalanlamış ve oldukları yerde sabahlamıştır. Düşman ordusu sabah gelip onları yok etmiştir. İşte bana itaat edip getirdiğime tâbi olan kimsenin misali ile bana isyan edip getirdiğim hakikati yalanlayanın misali buna benzer.” (B7283 Buhârî, İ’tisâm, 2; M5954 Müslim, Fedâil, 16
İbnü’l-Lütbiyye, topladığı zekâtlar ile birlikte Peygamberimizin huzuruna gelmiş ve “Bu sizin payınız; bu ise bana verilen hediyelerdir.” demişti. Hz. Peygamber ise onun hediye almasını hoş görmemiş, aldığı hediyelerin zekât memuru olduğu için verildiğini ima ederek, “Anne babanın evinde otursaydın bu hediye sana verilir miydi, verilmez miydi?” buyurmuş,24 böylece zekât me murlarının hediye adı altında rüşvet almasının yolunu kapatmıştır.
Esved b. Yezîd anlatıyor: “Âişe’ye (ra), ‘Hz. Peygamber (sav) evinde ne yapardı?’ diye sordum. Şöyle cevap verdi: ‘Ailesinin işlerini görür, ezanı duyunca (namaz için dışarı) çıkardı.’”
Hz. Aişe anlatıyor: "Ya Resülallah! Kahinler bize bir şeyler söylerdi de dedikleri gerçek çıkardı." dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Bu doğru olan sözü bir cin elde eder ve dostunun kulağına fısıldar. O da buna yüz yalan katar!" (M5816 Müslim, Selam, 122)
Enes b. Mâlik’in anlattığına göre, bir gün bir adam gelmiş ve Hz. Peygamber’e, “Ey Muhammed! Ey Efendimiz, efendimizin oğlu, bizim en hayırlımız ve en hayırlımızın oğlu!” şeklinde hitap etmişti. Bunun üzerine Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştu: “Ey insanlar! Aman takvanıza sahip çıkın! Sakın şeytan sizi aldatmasın! Ben, Muhammed b. Abdullah’ım. Allah’ın kulu ve resûlüyüm. Vallahi ben, sizin beni, Yüce Allah’ın bana verdiği makamın üstüne çıkarmanızı istemem!” (HM12579 İbn Hanbel, III, 154)
İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Birinizin toprağını din kardeşine karşılıksız olarak vermesi, onun karşılığında (kira olarak) şunu şunu (belirli bir ücreti) almasından daha hayırlıdır.” (M3960 Müslim, Büyû’, 122) Sa’d (b. Ebû vakkâs) anlatıyor: “Biz arazileri, dere kenarında yetişen ve o dere ile sulanan (verimli) ekinler(in bize kalması) karşılığında kiraya verirdik. Resûlullah (sav) bunu bize yasakladı ve tarlayı altın veya gümüş (para) karşılığında kiraya vermemizi istedi.”
Hz. Peygamber'in, "Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah'ın nuruyla bakar." dedikten sonra, "Elbette bunda feraset sahipleri için ibretler vardır." ayetini okumuş olması anlamlıdır.
o konu öyle olsa be zaten kızıyım böyle; siz de öyle !
Bu lezzetli sürprizi gerçekten nasıl değiştirebilirim? Bu lezzetli, fazla ücretlendirilmiş eski sevgili ödülünü silebilirsin. O korkakça bakışını rafa kaldır. Onun için giydiğim bu elbiseyi çıkaracağım.
İltifat etmek için. Mutlu saatler uğruna. Aşk oklarım işaret ediyor. Bu boş bulutları alacağım. Bu masa sürekli değişiyor. Kablolu yayın saatleri boyunca aynı kalıyorum.
Hepsi biraz ruh hali değişimi. Baş aşağı, yine baş aşağı
yani burası eskiden sodom olsaydı bugün de yaşadığımız şehir, köy vs ve sodomda birisi çıkıp herkese mutluluklar dileseydi ve mutlu olmasaydı bugün o toprakları aradığımızda okuduğumuz kitapta o topraklar yerine bu topraklar ve o akıllı kişi yerine tek bir akıllı insan olmaz mıydı
bugün aradığın gerçeklerin karşısında ayakta kalan tek bir ağaç veya tahta parçası da kalır mıydı
aslında akıl sağlığı yerinde biri bunu şu anda düşünmüş sayıldı diye asırlardır her şeyi silen biri de duyulur muydu göklerden insaydi
yoksa anneniz sizi cennetten izler miydi
yeryüzü diye bakıp bakıp
yoksa aileniz size başka bir şey mi anlatırdı bilmiyorum ama
hayatta en nefret ettiğim şey baktığım şeyle arama başka resim duyduğumun arasına başka ses karışması
öteki türlü ben babası falan değil dersem kendim meryem'in eşeği çizgi filmi de izliyorum baba olurken "ama bu imkansız" denildiğinden el bais de diyorum içimden
ya siz ?
izleyecek hiçbir şey mi yok neden bu resimleri izletiyorsunuz
ne açıdan diyor şurada bir kelime kalırdı sadece o da şarkı olmasa rezil olurdu ne açıdan yani bütün bunlar sadece bir kelime sizin için diyorlar kelime düşünmek içinse
neden burada adı sanı belirsiz resimler var zihnimde
onlar tanrılar göklerde ben bilemem ne dediklerini size
YANİ:
demokrasiyi ayakta tutmak
allah'ın adaletini herkes için dilerken hayırlı dualarda bulunmak
kararlarının onaylanması adına
herkesin hayrına olanı
seçim hakkını
geriye değil ileriye adım atarak
hukuk sistemine uygun olarak
avukatların özgür konuşma hakkıyla
bir an evvel kimsenin canı yamadan demişken
toplum bilincine zarar gelmeyecek şekilde
özgürlüğün herkes adına atılmış temellerine zarar gelmemesi için
en başarılı örneklerle dünyadaki yerimizi korumak adına
geleceğin güvenle inşa edilmiş hassas ruhuna saygıyla
başımızı dik tuttuğumuz konularla ayağa kalkıp söz almak adına
yarın için değilse de bugünün kıymetini bilerek
asla kötü haberlerden yılmadan
asil duruşumuzu herkese yeniden ispat ederken
milletin özgür iradesiyle insanlığın temel ihtiyaçlarını birlikte gören herkes adına
yaşamın önemli anlarında hiç ayrılmayan zihinler ve birlikte atan kalplerle
her salisenin bizim için bir şans olduğuna güvenerek
borçların kapanması
çalışanların haklarının korunması
ekonomiyi doğru bir mantıkla sürdürecek
her iş bir bilene teslim edilecek
suç oranı düşecek
yani cennete kadar gidip nerede benim eşim demeyecek mutlu insanlarla bizim burada o mutluluğu dilememiz de aynı şey değil
beraat
altyapı
yeni projeler
doğanın ve tarihin korunduğu alanlar
coşkunun paylaşılacağı yerler
güvenlik
denge
sadece haklı birine haklı demek için bile allah'ın adaletini istemekte zorlanmamamız lazım yani
ben de diplomamı alırken -her türlü hukuğa uygun davranmak adına bir şey imzaladım
the edge of democracy filmini izliyorum
"tanrı yılanlara kanatlar vermez"
ama insan sadece film izlemek için mi dua eder
bir filme kendisi için dilediği her şeyi dileyemez mi
bir oy hakkına kendisi için dilediği her şeyi dileyemez mi insan
yani insanlar bardakla zeytinyağı içtiler
şimdi mi diler
şimdi okur o şarkıyı
BÜTÜN SİSTEMİ KORUYANA
filamingolar
van gogh sergisi,
saatlerce anlatılacak bir kahvaltı kafede
eskişehirde kutlamalar
o zaman bunlar da doğru oluyor bir açıdan
çünkü bütün bunlar doğru
yani sesimiz de bir oluyor
yani evimde olsaydım bu hediyeyi alırdım
bak aynı bu konuyum gene
...
Allah bütün ayıpları, kusurları örter.
!
Enes b. Mâlik (ra) diyor ki, “Hz. Peygamber (sav) tuvalete girerken,
‘Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hubüsi ve’l-habâis’ (Allah’ım! Her türlü
pislikten ve necasetten sana sığınırım.’ derdi.”
(B6322 Buhârî, Deavât, 15)
onlar ilimden çok az şey anlarlar
gerçekten sadece zanna uyarlar
onları uyarsan da uyarmasan da biridir
yani düşmanımı yakına getirme diyor
öteki türlü soruyor yakına getireyim mi diye
öteki türlü de biz hayır diyoruz o kıyamet
işte o konu o açıdan öyle olmuyor normalde
veya isyan etmeyen insanlar kendi doğrularıyla başbaşa kalmaya daha yatkındır
evden tavlaları toplatsa
taşınırsın mesela
mutlu olursun yine
biri şimdi evden tavlaları toplatsa ödün kopar
evet
veya işte camide herkese namaz kıldıran kişiymiş o zamanlar
aslında demiş bu size farz olarak ağır gelir
evinizde kılın demiş herkese
yani bu şimdi biz olsak
herkes özgür zaten
gökyüzü bir
allah bir
camide biri bunu dese tabii normal bi durum olmaz
yani -konu kafamda "yok ya, evinizi camiye katın valla, bir de üstüne kat çıkın, oraya çocuklarınızı kilitlersiniz" diye devam ediyorken
açıp okurum
sen şimdi kim iyi kim kötü
kim uçurum kim sığ
dedikçe kafamın için
iyi huylarımı bilemeyen biri bu konuya ne güzel huyların var diyormuş her türlü
bence iğrenç bir şey
bundan daha iğrenç bir şey zaten bilmiyorum
bu açıdan iğrenç.
oysa ki tiksinse de biri şu şarkıya "ne alaka" dese
ben de zihnimdeki deliden hepinizi sorumlu tutmamış gibi olurum
zerre kadar aklı olan bunu anlar.
yani ben herkes müzik sever bazen, amma biri de doğru yolu bulsun da namaz kılsın desem
sadece namaz kılacak biri bunu anlar
müzik seven de kalır mı bilemem
okursanız sizin için daha hayırlı olur desem kime ne demiş olurum bilemem
bunu da cinler duyar
ama normalde herkes evinde namaz kılar
çok korkmuşsa sokakta kılar dersem
bir de açar okurum kendim
o da alakasız bir durumda söylersem başka şey okurum
alakalı bir durumda söylersem açıp hepsini okurum
demiş gibi oluyor bana !
Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, mahallesinin
sakinlerinden birinin evinde tavla olduğu bilgisi Hz. Âişe’ye ulaştığında,
“Eğer onu evinizden çıkarmazsanız ben sizi mahallemden çıkarırım.”
diye onlara haber gönderdi ve onların bu davranışına karşı çıktı.
Ebû Musa’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurmuştur: “Benim ve Allah’ın bana verdiği görevin durumu, bir kavme
gelip ‘Ben, düşman ordusunu gözlerimle gördüm. Ben apaçık bir uyarıcıyım.
Derhâl kaçıp kurtulun!’ diyen kimsenin hâline benzer. Kavminden bir kısmı
onun uyarısına itaat etmiş ve geceleyin yavaşça kaçıp kurtulmuş; bir kısmı ise
(onu) yalanlamış ve oldukları yerde sabahlamıştır. Düşman ordusu sabah gelip
onları yok etmiştir. İşte bana itaat edip getirdiğime tâbi olan kimsenin misali ile
bana isyan edip getirdiğim hakikati yalanlayanın misali buna benzer.”
(B7283 Buhârî, İ’tisâm, 2; M5954 Müslim, Fedâil, 16
İbnü’l-Lütbiyye, topladığı zekâtlar ile birlikte Peygamberimizin huzuruna
gelmiş ve “Bu sizin payınız; bu ise bana verilen hediyelerdir.” demişti. Hz.
Peygamber ise onun hediye almasını hoş görmemiş, aldığı hediyelerin zekât
memuru olduğu için verildiğini ima ederek, “Anne babanın evinde otursaydın
bu hediye sana verilir miydi, verilmez miydi?” buyurmuş,24 böylece zekât me
murlarının hediye adı altında rüşvet almasının yolunu kapatmıştır.
Esved b. Yezîd anlatıyor: “Âişe’ye (ra), ‘Hz. Peygamber (sav) evinde ne
yapardı?’ diye sordum. Şöyle cevap verdi: ‘Ailesinin işlerini görür, ezanı
duyunca (namaz için dışarı) çıkardı.’”
Hz. Aişe anlatıyor: "Ya Resülallah! Kahinler bize bir şeyler söylerdi de
dedikleri gerçek çıkardı." dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav)
şöyle buyurdu: "Bu doğru olan sözü bir cin elde eder ve dostunun kulağına
fısıldar. O da buna yüz yalan katar!"
(M5816 Müslim, Selam, 122)
Enes b. Mâlik’in anlattığına göre,
bir gün bir adam gelmiş ve Hz. Peygamber’e,
“Ey Muhammed! Ey Efendimiz, efendimizin oğlu, bizim en hayırlımız
ve en hayırlımızın oğlu!” şeklinde hitap etmişti. Bunun üzerine Allah
Resûlü (sav) şöyle buyurmuştu: “Ey insanlar! Aman takvanıza sahip çıkın!
Sakın şeytan sizi aldatmasın! Ben, Muhammed b. Abdullah’ım. Allah’ın kulu ve
resûlüyüm. Vallahi ben, sizin beni, Yüce Allah’ın bana verdiği makamın üstüne
çıkarmanızı istemem!”
(HM12579 İbn Hanbel, III, 154)
“Biriniz camiye girdiğinde ‘Allah’ım, bana rahmetinin kapılarını aç.’, çıktığında
ise ‘Allah’ım, senden senin lütfunu istiyorum.’ desin.
yani bu açıdan sadece şeytan kıyamet soruları sorar
bir de kıyamete ayrıca inanabilirsin
yani sakının o günden ki kimse kimseye yardım edemeyecek
sen bir şiir okuduğunda kendine şair demeyeceksin ama biri sana diyecek
YANİ !
İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurmuştur: “Birinizin toprağını din kardeşine karşılıksız olarak
vermesi, onun karşılığında (kira olarak) şunu şunu (belirli bir ücreti)
almasından daha hayırlıdır.”
(M3960 Müslim, Büyû’, 122)
Sa’d (b. Ebû vakkâs) anlatıyor: “Biz arazileri, dere kenarında yetişen ve
o dere ile sulanan (verimli) ekinler(in bize kalması) karşılığında kiraya
verirdik. Resûlullah (sav) bunu bize yasakladı ve tarlayı altın veya gümüş
(para) karşılığında kiraya vermemizi istedi.”
evet
sakının...
ben şarkıyı kendime şarkıcı diye okutmuyorum
şarkıyı şarkıcı gibi okuyorum.
Oldukça sakının !
Hz. Peygamber'in, "Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o,
Allah'ın nuruyla bakar." dedikten sonra, "Elbette bunda feraset sahipleri için
ibretler vardır." ayetini okumuş olması anlamlıdır.
feraset sezgi demekmiş meğer !
yanılmayın yani boşuna
lanet ettikçe bu şarkı bildiği her şeyi yok sayar
kim kendini şarkı sanıyor bilemeyebilirim
ne desen de ben şarkı değilim
lanet edilse de karşına bu şarkı çıkmaz da başka şarkı çıkar
hafıd dersen şarkı da ayrıca bir özgürlüğünü yaşar benim ruhum duymaz inan ki
yani ben sadece algılanmak istemiyorum
sitemin içinden sabaha kadar dua ediyorum
sistem çöküyor yine de
sistemi ayakta tutan insanların anlamının kalmadığı bir açıdan da çöker tabii deniliyor
öyle evet
o konu da öyle
de buna el hafıd
ne fark eder ki
EVET
O İYİ BİRİ !
öteki türlü ağır geliyormuş insanlara
o konu işte şarkıymış
evet
o konu öyle olsa be zaten kızıyım böyle;
siz de öyle !
Bu lezzetli sürprizi gerçekten nasıl değiştirebilirim?
Bu lezzetli, fazla ücretlendirilmiş eski sevgili ödülünü silebilirsin.
O korkakça bakışını rafa kaldır.
Onun için giydiğim bu elbiseyi çıkaracağım.
İltifat etmek için.
Mutlu saatler uğruna.
Aşk oklarım işaret ediyor.
Bu boş bulutları alacağım.
Bu masa sürekli değişiyor.
Kablolu yayın saatleri boyunca aynı kalıyorum.
Hepsi biraz ruh hali değişimi.
Baş aşağı, yine baş aşağı
yani burası eskiden sodom olsaydı
bugün de yaşadığımız şehir, köy vs
ve sodomda birisi çıkıp herkese mutluluklar dileseydi
ve mutlu olmasaydı
bugün o toprakları aradığımızda okuduğumuz kitapta o topraklar yerine bu topraklar ve o akıllı kişi yerine tek bir akıllı insan olmaz mıydı
bugün aradığın gerçeklerin karşısında ayakta kalan tek bir ağaç veya tahta parçası da kalır mıydı
aslında akıl sağlığı yerinde biri bunu şu anda düşünmüş sayıldı diye asırlardır her şeyi silen biri de duyulur muydu göklerden insaydi
yoksa anneniz sizi cennetten izler miydi
yeryüzü diye bakıp bakıp
yoksa aileniz size başka bir şey mi anlatırdı
bilmiyorum ama
hayatta en nefret ettiğim şey baktığım şeyle arama başka resim duyduğumun arasına başka ses karışması
ŞİMDİLİK !
yani bu birinci sayfayı çöpe atmak demek şeytan
ve işte o konu şeytana uymamak için allah her zorluğu verir demekle
şeytan var diye bilmediğin konularda şirk koşmamak arasında
ed darr
el müntekim
el hafıd
demek bile lüks oluyor şarkıyla
dünya şartlarında
öteki türlü ben babası falan değil dersem kendim
meryem'in eşeği çizgi filmi de izliyorum
baba olurken "ama bu imkansız" denildiğinden el bais de diyorum içimden
ya siz
?
izleyecek hiçbir şey mi yok
neden bu resimleri izletiyorsunuz
o açıdan da el hafıd
çünkü yok o konu bende
öyle de kitapta da yok
ne açıdan diyor şurada bir kelime kalırdı sadece
o da şarkı olmasa rezil olurdu
ne açıdan yani bütün bunlar sadece bir kelime sizin için diyorlar
kelime düşünmek içinse
neden burada adı sanı belirsiz resimler var zihnimde
onlar tanrılar
göklerde
ben bilemem ne dediklerini size
biri de ne demek acaba allah sırtını dünyaya döndü derdi
ben sen dön sırtını derdim
dünya yerinde dururdu
o şarkı olurdu
insanlar annesini cennette de bulurdu
ama okumazdı kimseler
herkes konuşursa
susun diyen her satır başıma bela olurdu