Şu an sahip olduğumuz ve vazgeçemiyeceğimiz haklarımız için kendini ateşe atan bir neslin önderi.....Onlar ölüme doğru yürürken Nazım'ın şu dizelerine inanmışlardı.. 'sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlıklara? '
Düzgün bir şahsiyet. Vatanının kurtuluşunu kendi inandığı (benim inanmadığım) yolda görmüş ve dürüstçe bunun gereğini yapmış, asılmayı asla hak etmemiş bir şahıs. Tanrı rahmet eylesin.
Bugün bu sitede bu tartışmaları yapabilmemiz için gereken bedeli de ödedi ölüme gülerek giderken. Tıpkı 'Bir buraya dönmeye değil ölmeye geldik' diyen Mahirler gibi.
DENİZ GEZMİŞ BEYNİ YIKANMIŞ.SONU OLMAYAN DAVA UĞRUNDA HAKKA KARŞI KULLANILMIŞ BİLE BİLE ÖLÜME GÖNDERİLMİŞ BİNLERCE TÜRK GENCİNDEN BİRİ.İÇİMİZDE BELKİ DE HALA DENİZ GEZMİŞLER MEVCUT.ALLAH İNŞALLAH ONLARI KURTAMAMIZI NASİP EDER.
O yıllarda türkiye'yi bataklığa sürükleyen faşizmin karşısında duran ve zamanın hükümetinin emperyalist güçlere ses çıkaramayışının getirdiği bıkkınlığı halkla birlikte göğsünü siper eden binlerce gencin önderidir DENİZ.
Özgürlük adına kullanılmış bir PİYON... Hayalleri ve ümitleri yok edilmiş bir GENÇ... Siyasetin iğrenç YÜZÜ... Ve Deniz Gezmiş ismini kullanarak toplumda kendisine yer edinmeye çalışan bir sürü küçük beyin...
Geceye katılan ‘68 gençlik hareketinin önderlerinden EMEP GYK üyesi Mustafa Yalçıner de, gençlerin coşkulu alkışları arasında yaptığı konuşmada, Türkiye ve dünyanın bugün farklı bir dönemeçten geçtiğini anlattı ve “Bizler mücadele ederken, içinde yer alacağımız veya örnek olacağımız bir parti yoktu. Bugün gençlerin Denizler’den şanslı olarak, onların eksiklerinden de ders çıkaran bir partisi var” dedi. Gençlere politika yapma ve örgüt kurma çağrısı yapan Yalçıner, bugün gençlerin aynı zamanda günlük bir gazetesinin de bulunduğunu ve onları toparlama ve örgütlemede vazgeçilmez bir araç olduğunu vurguladı. Yalçıner şöyle konuştu: “Süreç devrimlere gebe. Kapitalizmin ebediliği yalanı çöktü. Gençliğin, işçilerin ve emekçilerin kurtuluşu sosyalizmde. Bundan başka bir yol yok. O zaman hep birlkite mücadele edeceğiz, örgütleneceğiz ve kendi geleceğimizi kuracağız. Gençlik bu mücadelede Denizler gibi en önde olacak.” Hilmi Yarayıcı ve grubunun Denizler için söylediği türkülerle gençlerin çoşkusunun doruğa çıktığı gecede, şair Mehmet Hameş, Denizler’e adadığı şiirler okudu. ‘68 dönemini anlatan bir sinevizyon gösteriminin yapıldığı gecede gençler, gecenin son bulduğu 24.00’a kadar türkü ve şarkılar eşliğinde halaylar çektiler. Kayseri’de düzenlenen etkinlikle Deniz Gezmiş ve arkadaşları anıldı. Önceki gün EMEP il binasında Emek Gençliği tarafından düzenlenen etkinliğe, lise ve dersane öğrencilerinin yoğun katılımı dikkat çekti
Hiç bir toplum tarihsiz yaşayamaz. Tarih bilinci dünü, bugünü ve yarını kapsayan bir sürekliliktir. Gelecekle ilgili kaygılar taşıyan bireyler, kurumlar, toplumlar tarihten ve tarihi kavrama olgusu olan tarih bilincinden vazgeçemez. Çünkü tarih dünü anlayıp bugünü geliştirmek ve geleceğin nasıl olacağının belirlenmesine yarayan tek kaynaktır. Kitabın konusu olan ve 25 yaşında siyasi bir kararla idam edilen Deniz Gezmiş'in yaşam öyküsü umarım gençliğe bir nebze ışık tutar MARATONUN EN UZUN KOSUSU TÜRKIYEDE DE ELBETTE *DEVRIM* O ONUN ENGUZEL YUZMETRESINI KOSTU EN SEKMEZ SILAHIN NAMLUSUN DAN FIRLAYARAK EN HIZLISIYDI HEPİMİZİN ACIYORSAM COCUK SANA ANAM AVRADIM OLSUN AMA ASKOLSUN COCUKSANA ASKOLSUN hoscakal gozum
TÜrkiye Cumhuriyeti devletinin kurulu düzenine başkaldırarak ordu ve emniyet teşkilatına silah doğrultan ilk eylemcilerdendir.Talihsiz bir şekilde idam edilmesi kahramanlaşmasına sebep olmuştur.Aslında kahraman olmayıp dış güçlerin (diğer ülkelerin) gazına gelerek yediği çanağa pislemeye çalışan ve Türkiyede terorizmi ateşleyen sıradan ama tehlikeli bir vatandaş..
Deniz Gezmiş bana göre Türkiye'de devrimci mücadelenin sembolü demek ve sadece sembolümü; herşeyi. Türkiye Devrim tarihinin en hızlı ve en çabuk yürüyüşçüsü. Kürt halkının sevdiği bir devrimci
Sivas'a düşman eyledi Kendini bilmez üç-beş rezil Gafletle vurdular Yufus'u Bir çukurda pusuya düşürüp, Tuttular Deniz'i Çok geçmedi, Hüseyin'de yakalandı Faşist iktidarlar yargıladı Bir gece sabaha karşı Aldılar koğuşlarından, Deniz'i Yufus'u Hüseyin'i Kanlarıyla yazdılar tarihi, 'Halkım' dediler ölürken... Kendileri devirdiler, Dar ağacında iskemlelerini Ellerinde olsaydı, Yağlı urganlarıda, Kendileri geçireceklerdi, O mağrur başlarına, Birkez daha kahrolsun diye Faşistler, Kendileri asacaklardı kendilerini.... 'Son isteğiniz nedir' dediler 'Taylan'ın yanına gömün bizi' Son istekleri oldu bu, Cesetlerin örgütlenmesinden korktu Faşistler, Bir araya gelemedi bedenler... Bir araya gelemedi cesetler... Bir araya gelemedi katledilmiş yiğitler...
Deniz Yoldaş'ı düşündüğüm an hüzünlenir yüreğim belkide acırım O'na Oysa bilirim ki; Hakarettir bu Deniz'in hatırasına
Denizim, yoldaşım keşke verebilseydim kalan ömrümü sana dünek çağdaşların hayattayken hala seni erken yitirdik kavgada Oysa öyle çok ihtiyacım var ki sana
Seni düşündüğüm her an hüzünlenir yüreğim Belkide acırım sana Hal bu ki; hakarettir bu sana bilirim... Ne olur kızma bana
bende bir devrimci olarak DENİZ GEZMİŞ'i ve arkadaşlarını ilk başta bütün yüreğimle anıyor ve onların huzur içinde yatmalarını diliyorum ve onların ölümlerine sebep olanları nefretle kınıyor onları laanetliyorum ama biz devrimciler olarak DENİZ GEZMİŞ ve arkadaşlarını yüreğimizde taşıyacağız obür dünyada buluşana dek. benim için DENİZ GEZMİŞ bir özgürlük savaşcısı,herzaman ülkesini seven halkını seven insanları,hayvanları seven bir halk kahramanıdır onu çok seviyorum ve özlüyorum denizler ölsede devrim ölmez.....
merhabalar bize hep genç ve canlı ve sevgi dolu mesajlar verdi ama, o hep yüreklerde sıcacık bir insan ve ebediyete kadar GENÇ olma konusunda bize örnek oldu saygı ve sevgilerimle güzel gencecik deniz gezmiş kuçak dolusu sevgi ve sayggılar biliyormusun biz hızla yaşlanıyoruz...................
Fikriyat açısındana farklı kulvarların insanları olsakta, takdir ettiğim insanlardan biridir. Lise 'ye giderken Darağacında Üç Fidan eserinde tanışmıştım O ve diğer arkadaşlarıyla.
Deniz Gezmiş'in Hayatı(1947-1972)
1965'ten sonra Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu(THKO) 'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 24 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olması sebebiyle ilk ve ortaöğrenimini çeşitli kentlerde, liseyi İstanbul'da okudu. 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine giren Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 1965'teTürkiye İşçi Partisi(TİP) 'nin Üsküdar ilçesine üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin Taksim Anıtı'na çelenk koymaları sırasında işçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı. Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talabe Federasyonu(TMTF) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 Mayıs'a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs'ta 6.Filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına İÜ Senatosu ile Baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra İstanbula gelen 6.Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı. TİP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yolaçan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim(MDD) görüşünü benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Cevat Ercişli, M.Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği(DÖB) 'ni kurdu. 1 Kasım 1968'de TMGT, AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB'ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi. Ardından 28 Kasım 1968'de ABD büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı. İstanbul Üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 Mart'ta girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan Gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattı. Ardından 31 Mayıs 1969'da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran'ın sonunda Filistin'e gitti. Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran 1969'da TMGT'nin topladığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. Eylül'e kadar Filistin'de gerilla kamplarında kalan Deniz Gezmiş,1 Eylül 1969'da, 10 Haziran'da 'üniversiteyi işgal' ettiği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. Hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazeticilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım'da serbest bırakıldı. Ancak Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürmeyi planladı. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan'la birlikte yakalandı. 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nın 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de idam cezasına çarptırıldı. 6 Mayıs 1972'de idam edildi.
“Acıların sessiz, sözsüz kuşlarını bıraktın şarkılarımıza... Ölümlerde ağlanmasın diye ezberlemiştik; senin için ağladık... Çünkü, bahar günü yürek taşımanın ölçüsüydü senin için ağlamak... Can üstünde parçalamış senin gibi bir çiçeğe ağlanır...”
bence bölücünün en önde gideni o adamdan ne vatana ne millete nede kendine bir hayır gelmezmiş vede ölee oldu........
Şu an sahip olduğumuz ve vazgeçemiyeceğimiz haklarımız için kendini ateşe atan bir neslin önderi.....Onlar ölüme doğru yürürken Nazım'ın şu dizelerine inanmışlardı..
'sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlıklara? '
Deniz Gezmiş halkı için ölümü göze almış nadir insanlardan biridir.İdam edilmeyi haketmemiştir.Devlet onu öldürdüğünü sanıyor ama hayır o ölmedi.
Deniz Gezmis vatanına kursun sıkan insanlardan biri. Deniz gezmis bana boluculugu cağrıstırıyor.
Yaşamak için bir sebep demişti
'DENİZ' demiştim.
Öldü demişti.
Bense maviliğini keşfetmiştim...
deniz gezmiş aşktır,inançtır,dogruluktur,özgürlüktür....
Düzgün bir şahsiyet. Vatanının kurtuluşunu kendi inandığı (benim inanmadığım) yolda görmüş ve dürüstçe bunun gereğini yapmış, asılmayı asla hak etmemiş bir şahıs. Tanrı rahmet eylesin.
en uzun koşuysa devrim o bunun en güzel yüz metresini koştu.Can baba (Yücel)
.....
kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş...
......
sunay akın
haksızlıklara başkaldırışı,özgürlügü,gercek demokrasiyi,dogrulugu,
Bugün bu sitede bu tartışmaları yapabilmemiz için gereken bedeli de ödedi ölüme gülerek giderken. Tıpkı 'Bir buraya dönmeye değil ölmeye geldik' diyen Mahirler gibi.
DENİZ GEZMİŞ BEYNİ YIKANMIŞ.SONU OLMAYAN DAVA UĞRUNDA HAKKA KARŞI KULLANILMIŞ BİLE BİLE ÖLÜME GÖNDERİLMİŞ BİNLERCE TÜRK GENCİNDEN BİRİ.İÇİMİZDE BELKİ DE HALA DENİZ GEZMİŞLER MEVCUT.ALLAH İNŞALLAH ONLARI KURTAMAMIZI NASİP EDER.
O yıllarda türkiye'yi bataklığa sürükleyen faşizmin karşısında duran ve zamanın hükümetinin emperyalist güçlere ses çıkaramayışının getirdiği bıkkınlığı halkla birlikte göğsünü siper eden binlerce gencin önderidir DENİZ.
Özgürlük adına kullanılmış bir PİYON...
Hayalleri ve ümitleri yok edilmiş bir GENÇ...
Siyasetin iğrenç YÜZÜ...
Ve Deniz Gezmiş ismini kullanarak toplumda kendisine yer edinmeye çalışan bir sürü küçük beyin...
Geceye katılan ‘68 gençlik hareketinin önderlerinden EMEP GYK üyesi Mustafa Yalçıner de, gençlerin coşkulu alkışları arasında yaptığı konuşmada, Türkiye ve dünyanın bugün farklı bir dönemeçten geçtiğini anlattı ve “Bizler mücadele ederken, içinde yer alacağımız veya örnek olacağımız bir parti yoktu. Bugün gençlerin Denizler’den şanslı olarak, onların eksiklerinden de ders çıkaran bir partisi var” dedi. Gençlere politika yapma ve örgüt kurma çağrısı yapan Yalçıner, bugün gençlerin aynı zamanda günlük bir gazetesinin de bulunduğunu ve onları toparlama ve örgütlemede vazgeçilmez bir araç olduğunu vurguladı. Yalçıner şöyle konuştu:
“Süreç devrimlere gebe. Kapitalizmin ebediliği yalanı çöktü. Gençliğin, işçilerin ve emekçilerin kurtuluşu sosyalizmde. Bundan başka bir yol yok. O zaman hep birlkite mücadele edeceğiz, örgütleneceğiz ve kendi geleceğimizi kuracağız. Gençlik bu mücadelede Denizler gibi en önde olacak.”
Hilmi Yarayıcı ve grubunun Denizler için söylediği türkülerle gençlerin çoşkusunun doruğa çıktığı gecede, şair Mehmet Hameş, Denizler’e adadığı şiirler okudu. ‘68 dönemini anlatan bir sinevizyon gösteriminin yapıldığı gecede gençler, gecenin son bulduğu 24.00’a kadar türkü ve şarkılar eşliğinde halaylar çektiler.
Kayseri’de düzenlenen etkinlikle Deniz Gezmiş ve arkadaşları anıldı. Önceki gün EMEP il binasında Emek Gençliği tarafından düzenlenen etkinliğe, lise ve dersane öğrencilerinin yoğun katılımı dikkat çekti
Hiç bir toplum tarihsiz yaşayamaz. Tarih bilinci dünü, bugünü ve yarını kapsayan bir sürekliliktir. Gelecekle ilgili kaygılar taşıyan bireyler, kurumlar, toplumlar tarihten ve tarihi kavrama olgusu olan tarih bilincinden vazgeçemez. Çünkü tarih dünü anlayıp bugünü geliştirmek ve geleceğin nasıl olacağının belirlenmesine yarayan tek kaynaktır. Kitabın konusu olan ve 25 yaşında siyasi bir kararla idam edilen Deniz Gezmiş'in yaşam öyküsü umarım gençliğe bir nebze ışık tutar MARATONUN EN UZUN KOSUSU TÜRKIYEDE DE ELBETTE *DEVRIM*
O ONUN ENGUZEL YUZMETRESINI KOSTU
EN SEKMEZ SILAHIN NAMLUSUN DAN FIRLAYARAK EN HIZLISIYDI HEPİMİZİN
ACIYORSAM COCUK SANA ANAM AVRADIM OLSUN
AMA ASKOLSUN COCUKSANA ASKOLSUN hoscakal gozum
Sonsuzluk...
hoşçakal deniz,hoşçakal yarın...
TÜrkiye Cumhuriyeti devletinin kurulu düzenine başkaldırarak ordu ve emniyet teşkilatına silah doğrultan ilk eylemcilerdendir.Talihsiz bir şekilde idam edilmesi kahramanlaşmasına sebep olmuştur.Aslında kahraman olmayıp dış güçlerin (diğer ülkelerin) gazına gelerek yediği çanağa pislemeye çalışan ve Türkiyede terorizmi ateşleyen sıradan ama tehlikeli bir vatandaş..
Deniz Gezmiş bana göre Türkiye'de devrimci mücadelenin sembolü demek ve sadece sembolümü; herşeyi. Türkiye Devrim tarihinin en hızlı ve en çabuk yürüyüşçüsü. Kürt halkının sevdiği bir devrimci
69 Atmış Sekiz'liler
Sivas'a düşman eyledi
Kendini bilmez üç-beş rezil
Gafletle vurdular Yufus'u
Bir çukurda pusuya düşürüp,
Tuttular Deniz'i
Çok geçmedi,
Hüseyin'de yakalandı
Faşist iktidarlar yargıladı
Bir gece sabaha karşı
Aldılar koğuşlarından,
Deniz'i Yufus'u Hüseyin'i
Kanlarıyla yazdılar tarihi,
'Halkım' dediler ölürken...
Kendileri devirdiler,
Dar ağacında iskemlelerini
Ellerinde olsaydı,
Yağlı urganlarıda,
Kendileri geçireceklerdi,
O mağrur başlarına,
Birkez daha kahrolsun diye Faşistler,
Kendileri asacaklardı kendilerini....
'Son isteğiniz nedir' dediler
'Taylan'ın yanına gömün bizi'
Son istekleri oldu bu,
Cesetlerin örgütlenmesinden korktu Faşistler,
Bir araya gelemedi bedenler...
Bir araya gelemedi cesetler...
Bir araya gelemedi katledilmiş yiğitler...
Mehmet Emre Babayiğit
57 Deniz'e
Deniz Yoldaş'ı düşündüğüm an
hüzünlenir yüreğim
belkide acırım O'na
Oysa bilirim ki;
Hakarettir bu Deniz'in hatırasına
Denizim, yoldaşım
keşke verebilseydim
kalan ömrümü sana
dünek çağdaşların hayattayken hala
seni erken yitirdik kavgada
Oysa öyle çok ihtiyacım var ki sana
Seni düşündüğüm her an
hüzünlenir yüreğim
Belkide acırım sana
Hal bu ki; hakarettir bu sana
bilirim...
Ne olur kızma bana
23.03.2003
Mehmet Emre Babayiğit
53 Deniz
Dağlar esarettir, isyandır
Dağlar özgürlük için savaşılan alandır
Dağlar kandır, hain tuzaktır
Kara haberdir,
Karanlıktır,
Deniz umuttur, mutluluktur,
Deniz sevdalımız, aşkımızdır,
Deniz yoldaşımız, geçmişimiz, yarınlarımızdır
Çocuklarımızın ismi,
Önderimizdir
Denizler yoldaşımız olsun dağlar değil
Denizler yoldaşımız
....Deniz Yoldaşımız
Mehmet Emre Babayiğit
bende bir devrimci olarak DENİZ GEZMİŞ'i ve arkadaşlarını ilk başta bütün yüreğimle anıyor ve onların huzur içinde yatmalarını diliyorum ve onların ölümlerine sebep olanları nefretle kınıyor onları laanetliyorum ama biz devrimciler olarak DENİZ GEZMİŞ ve arkadaşlarını yüreğimizde taşıyacağız obür dünyada buluşana dek. benim için DENİZ GEZMİŞ bir özgürlük savaşcısı,herzaman ülkesini seven halkını seven insanları,hayvanları seven bir halk kahramanıdır onu çok seviyorum ve özlüyorum denizler ölsede devrim ölmez.....
merhabalar
bize hep genç ve canlı ve sevgi dolu mesajlar verdi
ama, o hep yüreklerde sıcacık bir insan ve ebediyete kadar GENÇ olma konusunda bize örnek oldu saygı ve sevgilerimle
güzel gencecik deniz gezmiş kuçak dolusu sevgi ve sayggılar
biliyormusun biz hızla yaşlanıyoruz...................
bi niyazi daha...
Fikriyat açısındana farklı kulvarların insanları olsakta, takdir ettiğim insanlardan biridir. Lise 'ye giderken Darağacında Üç Fidan eserinde tanışmıştım O ve diğer arkadaşlarıyla.
Deniz Gezmiş'in Hayatı(1947-1972)
1965'ten sonra Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu(THKO) 'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 24 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olması sebebiyle ilk ve ortaöğrenimini çeşitli kentlerde, liseyi İstanbul'da okudu. 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine giren Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 1965'teTürkiye İşçi Partisi(TİP) 'nin Üsküdar ilçesine üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik işçilerinin Taksim Anıtı'na çelenk koymaları
sırasında işçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı. Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talabe Federasyonu(TMTF) binasının yedd-i
emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği
Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu
arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 Mayıs'a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs'ta 6.Filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği
giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına İÜ Senatosu ile Baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı;
öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra İstanbula gelen 6.Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı.
TİP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yolaçan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim(MDD) görüşünü benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüşün özellikle
devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Cevat Ercişli, M.Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve
Ömer Erim Süerkan'la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği(DÖB) 'ni kurdu. 1 Kasım 1968'de TMGT, AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB'ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi. Ardından 28 Kasım 1968'de ABD büyükelçisi Kommer'in
gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı. İstanbul Üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 Mart'ta girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte
karşı koyan Gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattı. Ardından 31 Mayıs 1969'da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri
işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran'ın sonunda Filistin'e gitti.
Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran 1969'da TMGT'nin topladığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. Eylül'e
kadar Filistin'de gerilla kamplarında kalan Deniz Gezmiş,1 Eylül 1969'da, 10 Haziran'da 'üniversiteyi işgal' ettiği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. Hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazeticilere gizlendiği yerden
demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım'da serbest bırakıldı. Ancak Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun
sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan
Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürmeyi planladı. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte THKO'yu kurdu.
11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçırılması eyleminde
de bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan'la birlikte yakalandı. 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nın 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de
idam cezasına çarptırıldı. 6 Mayıs 1972'de idam edildi.
“Acıların sessiz, sözsüz kuşlarını bıraktın şarkılarımıza...
Ölümlerde ağlanmasın diye ezberlemiştik; senin için ağladık...
Çünkü, bahar günü yürek taşımanın ölçüsüydü senin için ağlamak...
Can üstünde parçalamış senin gibi bir çiçeğe ağlanır...”
DEVRİM AŞKINA
devrim kağıttan bir gemidir kim bilir kaç DENİz GEZMİŞ kaç yunus görmüş
SUNAY AKIN
-Şak! Şak! Şak!
-Yaşasın!
-Kim yaşasın!
-Ömrü olan...
Mehmet Akif