Kadının biri Maldivler de bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış, kadın lambayı kumların içinden çıkarmış, ovalamış lambayı. Lambadan cin çıkmış. Kadın hemen 'Üç hakkım var değil mi? ' diye sormuş.
- Tamam, tamam. Beni lambadan kurtardın vs vs vs... ama yüksek enflasyon, iç piyasadaki daralma, üçüncü dünya ülkelerindeki düşük maaş oranları ve Güney Asya'daki Tsunami felaketi yüzünden sadece sana bir dilek hakkı verebilirim, demiş.
- Evet söyle! nedir dileğin? Kadın hiç tereddüt etmeden, cebinden bir harita çıkararak
- Orta Doğu'da barış istiyorum. Bu haritadaki ülkeleri görüyormusun? Bu ülkelerin birbiriyle savaşmayı bırakmasını barışın tesis edilmesini diliyorum. Cin haritaya bakmış ve dehşetle:
- Tanrı aşkına Kadın! Bu ülkeler binlerce yıldır savaşıyorlar. Tamam işimde iyiyim ama o kadar da değil! Bunun yapılabileceğini sanmıyorum. Başka bir dilekte bulun. Kadın birkaç dakika düşünmüş ve - Hayatım boyunca doğru erkeği bulamadım, bilirsin Hem düşünceli hem eğlenceli biri, mutfağı sevecek, ev işlerinde yardım edecek, işinde kaplan, annemin yanında kuzu olacak, sürekli futbol izlemeyecek ve sadık olacak erkek diliyorum, demiş.
(Sarışınlara torpil geçiyorum. Her ne kadar onları sevmesemde)
New York` tan Los Angeles` a giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın aptal görünüşlü bir hanım yanyana oturuyorlar. Avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşça vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. Kabul görünce oyunu anlatıyor:
-Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksınız. Bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim. Ve ilk soruyu soruyor:
-Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır? Kadın tek söz söylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış. Soru sorma sırası sarışına gelmiş:
-Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla aşağı inen şey nedir?
Adam dakikalarca düşünmüş.. Yanıtı bulamamış.. Cüzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. Kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-Cevap ne? Kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış..
Bir gün kücük bir kasabaya genc ve yakiskli bir imam tasinir ve kasabanin en güzel kizina asik olur.Kizda imama karsi ilgisiz degildir.Imam kizi babasindan istemeye karar verir.Kasabanin sakinleri kizin babasinin solcu oldugunu kizi asla ona vermiyecegini söyleselerde, imam bir kutu cukolota ve bir demet gül ile genc kizin kapisina varir.Kizin babasi hiddetle; -Benim imama verecek kizim yok der. Imam büyük bir üzüntüyle evine varir. Ertesi günün sabahi imamin sesi minareden yankilanir; -Bu sabah ezanini sevipte kavusamayanlar icin söylüyorum.
Kadının evinin yanında tren yolu varmış ne zaman tren geçse yatak odasındaki dolap gıcırdıyomuş bi çözüm bulamayıp bu işden anlayan bi adamı çagırmış adam bi çözüm bulamayıp sorunu anlayamayıp kadına trenin kaçta geçecegini sormuş ögrenip 5 dakika öncesinden dolabın içine girmiş sıcaktan da ceketini gömlegini çıkarmış yarı çıplak beklerken kadının kocası eve gelmiş bakmış ki bir erkek ayakkabısı hemen içeri girmiş aramış en son dolapta bulmuş adamı ne işin var lan burda demiş adam korka korka beyefendi tren bekliyorum dicem ama siz inanmayacaksınız.............
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz? Doktor: Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz NE yapardınız? Adam: OOO! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük. Hayır, der doktor.
Bir tarafik polisi vardır ve bütün şehir ondan şikayetçidir..... Karakola gelen şikayetler üzerine cezalandırılan polisimiz..... Ceza olarak günde en fazla 3 arabanın geçtiği bir yere 3 ceza keserek gelmesi.......aksi takdirde....görevden alınacağı söylenir......
ve polis göreve başlar...... bir at arabasına ceza keser önce ehliyeti olmadığı için..... sonra harika bir araba gelir......ceza kesecek birşey bulamaz:..arabanın şöforüne sorar...... lastikler ne marka.... adam lassa der.....polis pirelli olacaktı der cezyı keser..... en son gece bir motorla genç bir çocuk geçer.....durdurur ceza kesecek bişe bulamaz...... sorar... -gecenin bu vaktinde korkmuyo musun buralarda ne korkacam der genç çocuk...önümde Allah arkamda peygamber bişeyden korkmam ben....... -polis heycanlanır..... aha yakaladım....motora üç kişi binmişsiniz.......)))
Kimden: Mehdi diyor ki! .. (Bay, 34) Kime: Grup: Hür İslam Halk Hareketi. Tarih: 22.2.2007 14:25 (GMT +2:00)
Konu: Temel ile Dursun...
temel bir gün arapça kur'an okuyordu.ordan geçmekte olan dursun'da temelin arapça kur'an okuduğunu görünce takılmadan edemedi.'ula temel haçan sen ne anlayisunde arapça kur'an okiyayisun.' dedi.temel'de başını kaldırıp şöyle dedi' haçan pen ne eteyum tursin anamten papamten poyle işittum poyle kördum.' dursun bu cevabı alınca temelin aklını başına getirmek için bir plan yaptı.ve alelacele bir kitapçıdan ingilizce kur'an kapıp geldi.baktı temel orda oturuyor çaktırmadan karşısına geçip başladı ingilizce kur'an'ı okumaya? bir iki ayet derken temel işitip yanına geldi ve dursuna sordu; 'ula tursin haçan sen ne okiyayisun oyle pakayum' dedi.dursunda başını kaldırıp; 'haçan pen inciluzce kur'an okiyayirum' dedi.temel dayanamayıp sordu; 'haçan sen incilizmisunde inciluzce okiyayisun oyle.' dedi.dursun tamda düşündüğü sorunun sorulduğunu işitince; ' haçan sen arapmisunki arapça okiyayisunde,kelmiş pana puni sorayisun'temel aldığı cevap karşısında bir şey söyleyemeyince şöyle dedi; 'haçan keşkem anam papam arap olsaidude pen o saman bu arapça kur'an'in ne tetuğuni anlasaidum' dedi.
Ayhan Aytaç...
______________________ Baki Gerçekler Demine Hu Dost Allah Eyvallah... Gerçeğe Hu Mü'mine Ya Ali Ya Mehdi Sahib-i zaman...
Anne kız konuşurlar. Küçük kız annesine sorar: - Anne melekler uçar mi? - Uçar. - Bütün melekler mi? - Evet. - Peki bizim hizmetçi kız neden uçmuyor? Annesi şaşırır: - Hizmetçi neden uçacakmış kızım? - Babam konusurken ona hep 'Melegim! ' diyor da. Anne öfkeyle fırlar: - Ya öyle mi, o halde az sonra hemen uçar.
Karadenizliler ile Ruslar cephede uzunca bir müddet savaşmışlar. Günlerce siperin arkasından ateş edip durmuşlar, ama hiç ölen olmamış. Sonunda Rusların aklına bir kurnazlık gelmiş: - 'Ünlü bir laz ismi bulalım hep birlikte bağıralım, onlar ayağa kalkar seslenirler, biz de öldürürüz.' Olur mu Olur... Ne diyelim, ne diyelim derken TEMEL akıllarına gelmiş: - 'Tamam Temel diyeceğiz... Bir, iki, üc: Temeeeeel! ' Karadeniz cephesinde Temeller ayağa kalkmış: - 'Ne vaaaaar! ' Ruslar ayağa kalkan Temelleri öldürmüş. Ruslar: - 'Güzel oldu, bu sefer DURSUN diyelim,' demişler... 'Bir, iki, üc: Dursuuuuun? ' Dursunlar ayakta... - 'Ne vaaaar? ' Ruslar, ayağa kalkan Dursunları da öldürmüşler. - 'Güzel bu sefer İDRİS diyelim,' demişler... Bir, iki, üç: - 'İdriiiiis! ' İdrisler ayakta... - 'Ne vaaaaar? ' Ayağa kalkan İdrisleri de öldürmüşler... Karadenizliler cephesinde: - 'Bu böyle olmaz hep azalıyoruz. Aynı oyunu biz de onlara oynayalım.' - 'Tamam oynayalım. Ne diyelim? ' - 'VLADEMIR diyelim.' - 'Tamam. Bir, iki, üç: - 'Vlademiiiir! ' çıt yok... - 'Vlademiiiir! ' çıt yok... Birazdan karşı cepheden: - 'Kim seslendiiii? ' Karadenizliler hep birlikte ayakta: - 'Biiiz...'
adamın biri işyerindeki kantinde arkadaşıyla yemek yerken 'kolumun ağrısından ölüyorum' diye arkadaşına dert yanmış, 'doktora gitsem iyi olacak'.
arkadaşı da 'yahu ne lüzum var' demiş, 'ilerde köşedeki marketin çıkışında yeni bir bilgisayarlı cihaz koydular. üç dolara bir jeton alıyorsun kasadan, atıyorsun, yanında getirdiğin idrar örneğini açılan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra neticeyi ve tedavi için yapman gerekenleri öğreniyorsun', 'gördüğün gibi ucuz ve çabuk' diye eklemiş.
adam hemen bir kaba idrarını doldurup arkada$ının dediğini yapmış ve bilgisayar 10 saniye sonra yazılı olarak cevap vermiş: 'kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan teniselbo oluşmuş.. sıcak suya koyun, ağır işlerden kaçının, iki hafta sonra düzelecektir'
memnun biçimde eve dönen adam, bir yandan bilgisayarın dediğini uygularken bir yandan da muzurca fikirlere kapılıp bu akıllı cihazın nasıl aldatalabileceğini düşünmeye başlamış.
ertesi gün olunca bir miktar çeşme suyuna köpeğinden alınmış biridrarı koymuş, üstüne bir şekilde elde ettiği karısının ve kızının idrar örneklerini eklemiş. tüm bu karışımın üzerine bir de mastürbasyon yapıp doğru cihazın yanına varmış.
jetonu atıp kabı makine ye vermiş,on saniye sonra cihazdan yazılı yanıt gelmiş.
1. çeşme suyunuz çok kireçli. bir filtre cihazı almayı düşünün 2. köpeğinizde kene var. eczaneden özel bir şampuan alıp köpeğinizi yıkayın. 3. kızınız kokain bağımlısı. bir psikiyatri kliniğine yatırın. 4. karınız hamile. ikizler. sizden değil. iyi bir avukat bulun. 5. kendinizi bu yolla tatmin etmeyi bırakmazsanız kolunuz iyileşmez.
Temel birgün keçinin boynuna tasma takmış gezdiriyormuş. Arkadaşı Dursun yolda onu görüp: - Ula Temel Napiysin? ... - Ula cörmiymisin Çöpeğimi cezdurayrum Dursun kardeşim... - Ula Temel bunun boynuzlari var.... - Valla ben onin özel hayatina karişmayrum..............))))))))))
Bir devrin tüm as ve klâs futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin? —Boşuna oynamayalım, biz kazanırız, demiş şeytan. —Olur, mu en iyi futbolcular bizde. Ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde. Şeytan şeytanca gülümsemiş:….))) -Ama bütün hakemler de bizde…..)))))
Devlet Sırrı İçip kafayı bulan bir sarhoş, sokakta 'öküz başbakan öküz başbakan' diye sayıklıyormuş. İki polis adamı karakola götürmüşler. Sonra adam mahkemeye çıkmış. İdam cezası almış. İdam edilmeden önce cezasının nedenini sormuş: -Bu ülkede demokrasi vardı hani? Herkes istediğini söyler. -Senin suçun o değil ki..Devlet sırlarını açıklamak...
temel ingiltere ye,dursun u ziyarete gider.......o gün 5 dakikada bir top atışı duyar ve sebebini sorar.............'dursun usagum neden 5 dakkada bir top atişi yapayiler'...dursun:'ula usagum,o toplar karaliçe için atilayi'.......temel: 'ula yarim saattir atayiler bi kariyi vuramayiler'...................
SİFON Temel 4 katli bir apartmanda oturuyormuş. Apartmanın sifonlarıyla ilgili tesisatında bir sorun varmış ve bütün dairelerin sifonları bozukmuş. Yönetici yaptırmış sifonları ve apartman sakinlerinin sifonlarından memnun olup olmadığını sormaya gitmiş. 1. kata giden yönetici sormuş. 'Sifonunuzdan memnun musunuz? '. Adam cevap vermiş 'Evet çok memnunum, her çektiğimde pop müzik çalıyor demiş. Yönetici 2. kata çıkmış ve sormuş 'Sifonunuzdan memnun musunuz? '. Adam cevaplamış. 'Evet, çok memnunum her çektiğimde Türk sanat müziği çalıyor' demiş. Yönetici 3. kata çıkmış ve ayni soruyu ona da sormuş. Cevap vermiş adam 'Evet çok memnunum her çektiğimde rock müzik çalıyor' demiş. Yönetici, Temel'in oturduğu daireye çıkmış ve sormuş. 'Sifonunuzdan memnun musunuz? ' Temel 'Hayır' demiş. Yönetici sormuş 'Neden efendim yapılmadı mı sifonunuz? ' demiş. Yapıldı yapılmasına da, her çektiğimde İstiklal Marşı çalıyor, donu mu bile çekemiyorum
İki rahibe, manastırdan şehre giderken kestirme olsun diye ıssız bir yolu seçmişler ve burada iki kişi tarafından tecavüze uğramışlar. Şehre vardıklarında daha genç olan, ötekine 'Teresa' demiş, 'Akşama başrahibe aynı gün içinde iki kez tecavüze uğradığımızı nasıl açıklayacağız? ' 'İki kez mi? ' diye şaşkın sormuş rahibe Teresa. Genç rahibe içten bir tebessümle cevap vermiş.. 'Dönüşte de aynı yoldan geçmeyecek miyiz? ..'
Temel Tursun'a sorar. - UlaTursun Aristo mantuğu da nedur? Tursun nasıl anlatacağını tüşündüktan sonra: - Pak Temel..senin akvaryumun varmidur? - Vardur da.. - Akvaryumunu severmisun? - He da. - O zaman paluklari da seversun? - He da - O zaman tenizi de seversun değulmi? - He da - Ozaman plajı ve plajdaki paçilarida seversun? - He da. Nerden pileyisun? - Herhalde o kızlarla yatmayı da istersin? - Eveetttt.. - İşte Aristo mantığı budur Temel'ciğim. Bu olay Temel'in kafasına yer eder. Kahveye gider gitmez bir arkadaşına sorar. - Ula sen Aristo mantığını pilirmisun? - Yoo... o nedurki? - Anlatacağum.. Haçan senin akvaryumun var midur? - Yok be Temel.. Bu cevap Temel'in aklını karıştırır..işin içinden çıkamayınca hiddetle sorar. - Ula yoksam sen ipnemisun?
Tursun arkadaşlarına sormuş. - 'Ula uşaklar.... Sari saçli kiz ellerini pencerenun pervazına dayayup dişari pakti ve güldü' cümlesini kim bana kisaltip söyler? Temel hemen ayağa kalkmış ve şöyle demiş. - 'Orospi' :))
(fıkra bu sarı saçlı arkadaşlarımız alınmasin lütfen)
Salamon eve giderken,Todori görmüş ve -Gel iki kadeh içelim öyle gidersin...demiş.oturmuş ve başlamışlar muhabbete sonra eve gitmek için kalkmış.yolda bu sefer Mişon görmüş o da gel demiş; Aman be iki tekide onunile içeyim suura gideyim...oturmuş muhabbete.tamam demiş kalkmış ama bu seferde Agop'u görünce; İki tek de seninile atalım a kuzum..demiş oturmuş...artık ben oldum deyip kalkmış zom vaziyette.yolda giderken birden tüm yediklerini çıkarmış.O kadar ye iç bir yere kadar..oracığa sızmış.10-15 dakika sonra gözlerini açmış.mahallenin kedisi de onun çıkardıkların yalayarak karın doyurmakta.Bizim ki, - Allah allah,ha şu mezeyi Todoriyle yedim,a şunu Mişon ile yedim,şuradakini de Agop ile yedim,Lakin a bu kediyi kimile yedim be kuzum? ? ? Demiş... =0DDD
Üç Amerikan askeri Iraklı bir amcanın bakkalına girerler alış veriş yaparken 'kahrolsun Amerika'diye ses duyarlar. Etrafa bakınırlar ve sesin bir papağandan geldiğini görürler.
Bunun uzerine Iraklı bakkal amcaya 'bu papağanı buradan yok et yarın geldiğimizde görürsek seni mahvederiz'derler.
Askerler gittikten sonra bakkal amca kara kara düşünmeye başlar çünkü papağan kuşunu çok sevmektedir. Derken aklına cami imamlarının papağanı gelir. Hemen imamın yanına koşar başından geçenleri anlatır ve 'Hocam eğer sakıncası yoksa papağanları değişelim'der Hoca kabul eder ve değişim gerçekleşir. Ertesi gün işgalci Amerikan askerleri gelir, papağanı görürler ve kızarak:'biz sana bunu yok edeceksin demedikmi? ' Amca bu papağan o değil desede inandıramaz. Sivri zekalı askerin biri ben şimdi anlarım bunun dünkü papağan olup olmadığını der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır: 'Kahrosun Amerika! ! ses çıkmayınca bakkal amca dahil hep birlikte bağırmalarını söyler: -Kahrolsun Amerika! (ses yok) -Kahrolsun Amerika! (ses yok) -Kahrolsun Amerika!
Kadının biri Maldivler de bir kumsalda yürürken ayağı eski bir
lambaya takılmış, kadın lambayı kumların içinden çıkarmış, ovalamış
lambayı. Lambadan cin çıkmış. Kadın hemen 'Üç hakkım var değil mi? ' diye sormuş.
- Tamam, tamam. Beni lambadan kurtardın vs vs vs...
ama yüksek enflasyon, iç piyasadaki daralma, üçüncü dünya
ülkelerindeki düşük maaş oranları ve Güney Asya'daki Tsunami
felaketi yüzünden sadece sana bir dilek hakkı verebilirim, demiş.
- Evet söyle! nedir dileğin? Kadın hiç tereddüt etmeden, cebinden
bir harita çıkararak
- Orta Doğu'da barış istiyorum. Bu haritadaki ülkeleri görüyormusun? Bu ülkelerin birbiriyle savaşmayı bırakmasını barışın tesis edilmesini diliyorum. Cin haritaya bakmış ve dehşetle:
- Tanrı aşkına Kadın! Bu ülkeler binlerce yıldır
savaşıyorlar. Tamam işimde iyiyim ama o kadar da değil! Bunun
yapılabileceğini sanmıyorum. Başka bir dilekte bulun. Kadın birkaç dakika düşünmüş ve
- Hayatım boyunca doğru erkeği bulamadım, bilirsin Hem düşünceli hem eğlenceli biri, mutfağı sevecek, ev işlerinde yardım edecek, işinde kaplan, annemin yanında kuzu olacak, sürekli futbol izlemeyecek ve sadık olacak erkek diliyorum, demiş.
Cin derin bir iç çekmiş:
- Uzat şu kahrolası haritayı
(Sarışınlara torpil geçiyorum. Her ne kadar onları sevmesemde)
New York` tan Los Angeles` a giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın
aptal görünüşlü bir hanım yanyana oturuyorlar. Avukat hem hanımla
yakınlaşmak hem de hoşça vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. Kabul görünce oyunu anlatıyor:
-Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksınız. Bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim. Ve ilk soruyu soruyor:
-Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır? Kadın tek söz söylemeden
çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış. Soru sorma sırası sarışına
gelmiş:
-Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla aşağı inen şey nedir?
Adam dakikalarca düşünmüş.. Yanıtı bulamamış.. Cüzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. Kadın parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:
-Cevap ne?
Kadın tek kelime etmeden çantasını açmış ve 5 dolar çıkarıp adama uzatmış..
adamın biri doktora gitmiş.......gidiş o gidiş
fıkra insanları güldüren pek çok şeye hitabeden paragraflardır
Bir gün kücük bir kasabaya genc ve yakiskli bir imam
tasinir ve kasabanin en güzel kizina asik olur.Kizda
imama karsi ilgisiz degildir.Imam kizi babasindan
istemeye karar verir.Kasabanin sakinleri kizin
babasinin solcu oldugunu kizi asla ona vermiyecegini
söyleselerde, imam bir kutu cukolota ve bir demet gül
ile genc kizin kapisina varir.Kizin babasi hiddetle;
-Benim imama verecek kizim yok der.
Imam büyük bir üzüntüyle evine varir.
Ertesi günün sabahi imamin sesi minareden yankilanir;
-Bu sabah ezanini sevipte kavusamayanlar icin
söylüyorum.
Kadının evinin yanında tren yolu varmış
ne zaman tren geçse yatak odasındaki dolap gıcırdıyomuş
bi çözüm bulamayıp bu işden anlayan bi adamı çagırmış
adam bi çözüm bulamayıp sorunu anlayamayıp kadına trenin kaçta geçecegini sormuş
ögrenip 5 dakika öncesinden dolabın içine girmiş
sıcaktan da ceketini gömlegini çıkarmış
yarı çıplak beklerken
kadının kocası eve gelmiş
bakmış ki bir erkek ayakkabısı hemen içeri girmiş aramış en son dolapta bulmuş adamı
ne işin var lan burda demiş
adam korka korka
beyefendi tren bekliyorum dicem ama siz inanmayacaksınız.............
gariptir ki; insanlarin zihinlerinde uzunca bir sure kalmazlar.
konuşma esnasında söyleyecek kelime kalmayınca sığınılan liman
nasreddin hoca
AKIL
ESAS AKIL
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor:
Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz.
Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Siz NE yapardınız?
Adam:
OOO!
Anladım.
Normal bir insan kovayı tercih eder.
Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
Hayır, der doktor.
Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Bir tarafik polisi vardır ve bütün şehir ondan şikayetçidir.....
Karakola gelen şikayetler üzerine cezalandırılan polisimiz.....
Ceza olarak günde en fazla 3 arabanın geçtiği bir yere 3 ceza keserek gelmesi.......aksi takdirde....görevden alınacağı söylenir......
ve polis göreve başlar......
bir at arabasına ceza keser önce ehliyeti olmadığı için.....
sonra harika bir araba gelir......ceza kesecek birşey bulamaz:..arabanın şöforüne sorar......
lastikler ne marka....
adam lassa der.....polis pirelli olacaktı der cezyı keser.....
en son gece bir motorla genç bir çocuk geçer.....durdurur
ceza kesecek bişe bulamaz......
sorar...
-gecenin bu vaktinde korkmuyo musun buralarda
ne korkacam der genç çocuk...önümde Allah arkamda peygamber bişeyden korkmam ben.......
-polis heycanlanır.....
aha yakaladım....motora üç kişi binmişsiniz.......)))
Kimden: Mehdi diyor ki! .. (Bay, 34)
Kime: Grup: Hür İslam Halk Hareketi.
Tarih: 22.2.2007 14:25 (GMT +2:00)
Konu: Temel ile Dursun...
temel bir gün arapça kur'an okuyordu.ordan geçmekte olan dursun'da temelin arapça kur'an okuduğunu görünce takılmadan edemedi.'ula temel haçan sen ne anlayisunde arapça kur'an okiyayisun.' dedi.temel'de başını kaldırıp şöyle dedi' haçan pen ne eteyum tursin anamten papamten poyle işittum poyle kördum.' dursun bu cevabı alınca temelin aklını başına getirmek için bir plan yaptı.ve alelacele bir kitapçıdan ingilizce kur'an kapıp geldi.baktı temel orda oturuyor çaktırmadan karşısına geçip başladı ingilizce kur'an'ı okumaya? bir iki ayet derken temel işitip yanına geldi ve dursuna sordu; 'ula tursin haçan sen ne okiyayisun oyle pakayum' dedi.dursunda başını kaldırıp; 'haçan pen inciluzce kur'an okiyayirum' dedi.temel dayanamayıp sordu; 'haçan sen incilizmisunde inciluzce okiyayisun oyle.' dedi.dursun tamda düşündüğü sorunun sorulduğunu işitince; ' haçan sen arapmisunki arapça okiyayisunde,kelmiş pana puni sorayisun'temel aldığı cevap karşısında bir şey söyleyemeyince şöyle dedi; 'haçan keşkem anam papam arap olsaidude pen o saman bu arapça kur'an'in ne tetuğuni anlasaidum' dedi.
Ayhan Aytaç...
______________________
Baki Gerçekler Demine Hu Dost Allah Eyvallah...
Gerçeğe Hu Mü'mine Ya Ali Ya Mehdi Sahib-i zaman...
çoğu zaman geyik muhabbetinin başını çeker...
bak şimdi bir adam varmış..biliyorsan anlatmiyim...
ii gülünç olayları anlatamn nmesajlar
Anne kız konuşurlar. Küçük kız annesine sorar:
- Anne melekler uçar mi?
- Uçar.
- Bütün melekler mi?
- Evet.
- Peki bizim hizmetçi kız neden uçmuyor?
Annesi şaşırır:
- Hizmetçi neden uçacakmış kızım?
- Babam konusurken ona hep 'Melegim! ' diyor da.
Anne öfkeyle fırlar:
- Ya öyle mi, o halde az sonra hemen uçar.
Karadenizliler ile Ruslar cephede uzunca bir müddet savaşmışlar. Günlerce siperin arkasından ateş edip durmuşlar, ama hiç ölen olmamış. Sonunda Rusların aklına bir kurnazlık gelmiş:
- 'Ünlü bir laz ismi bulalım hep birlikte bağıralım, onlar ayağa kalkar seslenirler, biz de öldürürüz.' Olur mu Olur... Ne diyelim, ne diyelim derken TEMEL akıllarına gelmiş:
- 'Tamam Temel diyeceğiz... Bir, iki, üc: Temeeeeel! '
Karadeniz cephesinde Temeller ayağa kalkmış:
- 'Ne vaaaaar! ' Ruslar ayağa kalkan Temelleri öldürmüş. Ruslar:
- 'Güzel oldu, bu sefer DURSUN diyelim,' demişler... 'Bir, iki, üc: Dursuuuuun? ' Dursunlar ayakta...
- 'Ne vaaaar? ' Ruslar, ayağa kalkan Dursunları da öldürmüşler.
- 'Güzel bu sefer İDRİS diyelim,' demişler... Bir, iki, üç:
- 'İdriiiiis! ' İdrisler ayakta...
- 'Ne vaaaaar? ' Ayağa kalkan İdrisleri de öldürmüşler... Karadenizliler cephesinde:
- 'Bu böyle olmaz hep azalıyoruz. Aynı oyunu biz de onlara oynayalım.'
- 'Tamam oynayalım. Ne diyelim? '
- 'VLADEMIR diyelim.'
- 'Tamam. Bir, iki, üç:
- 'Vlademiiiir! ' çıt yok...
- 'Vlademiiiir! ' çıt yok...
Birazdan karşı cepheden:
- 'Kim seslendiiii? ' Karadenizliler hep birlikte ayakta:
- 'Biiiz...'
adamın biri işyerindeki kantinde arkadaşıyla yemek
yerken 'kolumun ağrısından ölüyorum' diye arkadaşına
dert yanmış, 'doktora gitsem
iyi olacak'.
arkadaşı da 'yahu ne lüzum var' demiş, 'ilerde
köşedeki marketin çıkışında yeni bir bilgisayarlı
cihaz koydular. üç dolara bir jeton alıyorsun kasadan,
atıyorsun, yanında getirdiğin idrar örneğini
açılan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra
neticeyi ve tedavi için yapman gerekenleri
öğreniyorsun', 'gördüğün gibi ucuz ve çabuk' diye
eklemiş.
adam hemen bir kaba idrarını doldurup arkada$ının
dediğini yapmış ve bilgisayar 10 saniye sonra yazılı
olarak cevap vermiş:
'kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan teniselbo
oluşmuş.. sıcak suya koyun, ağır işlerden kaçının, iki
hafta sonra düzelecektir'
memnun biçimde eve dönen adam, bir yandan
bilgisayarın dediğini uygularken bir yandan da muzurca
fikirlere kapılıp bu akıllı cihazın nasıl
aldatalabileceğini düşünmeye başlamış.
ertesi gün olunca bir miktar çeşme suyuna
köpeğinden alınmış biridrarı koymuş, üstüne bir
şekilde elde ettiği karısının ve kızının idrar
örneklerini eklemiş. tüm bu karışımın üzerine bir de
mastürbasyon yapıp doğru cihazın yanına varmış.
jetonu atıp kabı makine ye vermiş,on saniye sonra
cihazdan yazılı yanıt gelmiş.
1. çeşme suyunuz çok kireçli. bir filtre cihazı
almayı düşünün
2. köpeğinizde kene var. eczaneden özel bir şampuan
alıp köpeğinizi yıkayın.
3. kızınız kokain bağımlısı. bir psikiyatri
kliniğine yatırın.
4. karınız hamile. ikizler. sizden değil. iyi bir
avukat bulun.
5. kendinizi bu yolla tatmin etmeyi bırakmazsanız
kolunuz iyileşmez.
Temel birgün keçinin boynuna tasma takmış gezdiriyormuş. Arkadaşı Dursun yolda onu görüp:
- Ula Temel Napiysin? ...
- Ula cörmiymisin Çöpeğimi cezdurayrum Dursun kardeşim...
- Ula Temel bunun boynuzlari var....
- Valla ben onin özel hayatina karişmayrum..............))))))))))
Bir devrin tüm as ve klâs futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş
meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış:
-Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?
—Boşuna oynamayalım, biz kazanırız, demiş şeytan.
—Olur, mu en iyi futbolcular bizde. Ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde.
Şeytan şeytanca gülümsemiş:….)))
-Ama bütün hakemler de bizde…..)))))
Devlet Sırrı
İçip kafayı bulan bir sarhoş, sokakta 'öküz başbakan öküz başbakan' diye sayıklıyormuş. İki polis adamı karakola götürmüşler. Sonra adam mahkemeye çıkmış. İdam cezası almış. İdam edilmeden önce cezasının nedenini sormuş:
-Bu ülkede demokrasi vardı hani? Herkes istediğini söyler.
-Senin suçun o değil ki..Devlet sırlarını açıklamak...
temel ingiltere ye,dursun u ziyarete gider.......o gün 5 dakikada bir top atışı duyar ve sebebini sorar.............'dursun usagum neden 5 dakkada bir top atişi yapayiler'...dursun:'ula usagum,o toplar karaliçe için atilayi'.......temel: 'ula yarim saattir atayiler bi kariyi vuramayiler'...................
SİFON
Temel 4 katli bir apartmanda oturuyormuş. Apartmanın sifonlarıyla ilgili tesisatında bir sorun varmış ve bütün dairelerin sifonları bozukmuş.
Yönetici yaptırmış sifonları ve apartman sakinlerinin sifonlarından memnun olup olmadığını sormaya gitmiş. 1. kata giden yönetici sormuş.
'Sifonunuzdan memnun musunuz? '.
Adam cevap vermiş
'Evet çok memnunum, her çektiğimde pop müzik çalıyor demiş.
Yönetici 2. kata çıkmış ve sormuş
'Sifonunuzdan memnun musunuz? '.
Adam cevaplamış.
'Evet, çok memnunum her çektiğimde Türk sanat müziği çalıyor' demiş.
Yönetici 3. kata çıkmış ve ayni soruyu ona da sormuş. Cevap vermiş adam
'Evet çok memnunum her çektiğimde rock müzik çalıyor' demiş.
Yönetici, Temel'in oturduğu daireye çıkmış ve sormuş.
'Sifonunuzdan memnun musunuz? '
Temel 'Hayır' demiş.
Yönetici sormuş 'Neden efendim yapılmadı mı sifonunuz? ' demiş. Yapıldı yapılmasına da, her çektiğimde İstiklal Marşı çalıyor, donu mu bile çekemiyorum
İki rahibe, manastırdan şehre giderken kestirme olsun diye ıssız bir yolu seçmişler ve burada iki kişi tarafından tecavüze uğramışlar.
Şehre vardıklarında daha genç olan, ötekine 'Teresa' demiş,
'Akşama başrahibe aynı gün içinde iki kez tecavüze uğradığımızı nasıl açıklayacağız? '
'İki kez mi? ' diye şaşkın sormuş rahibe Teresa.
Genç rahibe içten bir tebessümle cevap vermiş..
'Dönüşte de aynı yoldan geçmeyecek miyiz? ..'
trabzonda 4 kişilik bir uçak mezarlığa düşmüş........
lazlar 80 senet çıkarmışlar.........
ölü sayısının artmasından korkuyorlarmış..........)
Temel Tursun'a sorar.
- UlaTursun Aristo mantuğu da nedur?
Tursun nasıl anlatacağını tüşündüktan sonra:
- Pak Temel..senin akvaryumun varmidur?
- Vardur da..
- Akvaryumunu severmisun?
- He da.
- O zaman paluklari da seversun?
- He da
- O zaman tenizi de seversun değulmi?
- He da
- Ozaman plajı ve plajdaki paçilarida seversun?
- He da. Nerden pileyisun?
- Herhalde o kızlarla yatmayı da istersin?
- Eveetttt..
- İşte Aristo mantığı budur Temel'ciğim.
Bu olay Temel'in kafasına yer eder. Kahveye gider gitmez bir arkadaşına sorar.
- Ula sen Aristo mantığını pilirmisun?
- Yoo... o nedurki?
- Anlatacağum.. Haçan senin akvaryumun var midur?
- Yok be Temel..
Bu cevap Temel'in aklını karıştırır..işin içinden çıkamayınca hiddetle sorar.
- Ula yoksam sen ipnemisun?
Tursun arkadaşlarına sormuş.
- 'Ula uşaklar.... Sari saçli kiz ellerini pencerenun pervazına dayayup dişari pakti ve güldü' cümlesini kim bana kisaltip söyler?
Temel hemen ayağa kalkmış ve şöyle demiş.
- 'Orospi' :))
(fıkra bu sarı saçlı arkadaşlarımız alınmasin lütfen)
Salamon eve giderken,Todori görmüş ve -Gel iki kadeh içelim öyle gidersin...demiş.oturmuş ve başlamışlar muhabbete sonra eve gitmek için kalkmış.yolda bu sefer Mişon görmüş o da gel demiş; Aman be iki tekide onunile içeyim suura gideyim...oturmuş muhabbete.tamam demiş kalkmış ama bu seferde Agop'u görünce; İki tek de seninile atalım a kuzum..demiş oturmuş...artık ben oldum deyip kalkmış zom vaziyette.yolda giderken birden tüm yediklerini çıkarmış.O kadar ye iç bir yere kadar..oracığa sızmış.10-15 dakika sonra gözlerini açmış.mahallenin kedisi de onun çıkardıkların yalayarak karın doyurmakta.Bizim ki, - Allah allah,ha şu mezeyi Todoriyle yedim,a şunu Mişon ile yedim,şuradakini de Agop ile yedim,Lakin a bu kediyi kimile yedim be kuzum? ? ? Demiş... =0DDD
fıkra
bi adam gidiyomuş ölmüş
Üç Amerikan askeri Iraklı bir amcanın bakkalına girerler alış veriş yaparken
'kahrolsun Amerika'diye ses duyarlar. Etrafa bakınırlar ve sesin bir
papağandan geldiğini görürler.
Bunun uzerine Iraklı bakkal amcaya 'bu papağanı buradan yok et yarın
geldiğimizde görürsek seni mahvederiz'derler.
Askerler gittikten sonra bakkal amca kara kara düşünmeye başlar çünkü
papağan kuşunu çok sevmektedir. Derken aklına cami imamlarının papağanı
gelir. Hemen imamın yanına koşar başından geçenleri anlatır ve 'Hocam eğer
sakıncası yoksa papağanları değişelim'der Hoca kabul eder ve değişim
gerçekleşir. Ertesi gün işgalci Amerikan askerleri gelir, papağanı görürler
ve kızarak:'biz sana bunu yok edeceksin demedikmi? '
Amca bu papağan o değil desede inandıramaz.
Sivri zekalı askerin biri ben şimdi anlarım bunun dünkü papağan olup
olmadığını der ve papağanın tekrarlamasını umarak bağırır:
'Kahrosun Amerika! !
ses çıkmayınca bakkal amca dahil hep birlikte bağırmalarını söyler:
-Kahrolsun Amerika!
(ses yok)
-Kahrolsun Amerika!
(ses yok)
-Kahrolsun Amerika!
papağan dile gelir
-Amin evlatlarım