Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Altından libas olsan giyilmezsin, altın semer sırtında senin, görülmeyen siyah gölgeler gibi nice düşlerin var! Körpecik bir çocuk bedenini! haketmediğin; “evler, otomobiller, işlemediğin işlerin haketmediğin kazançları! Zehir saçtığın masum beyinler! Ve sen; karaktersizliğin kitabını yazsan yok satardı.
Nietzsche’nin üst akıl, üst insan felsefesi üzerine;
Üst akla ulaşmak kendini bulmakla mümkün ve kendini ararken çıktığın yolda başka fikirlere ulaşmak ve onların düşünce dünyalarını okumak da sessizlik içinde güzel ve isabetli yol almaktır.
Diyelim bu sabah:)
Ve eleştiren, düşünen, sorgulayan nesillere…
Tozlu yollar tozlu rafları doldurmuşsa yıllar boş geçmemiş demektir.
Aslı Birer
Ey zaman, uzaklaşmaktasın benden şimdi.
Yaralanıyorum her kanat çırpışınla.
Ama kalınca yalnız, söyle, neye yarar ki
dudaklarım, gecem ve gündüzüm tek başına ?
Yok bir sevgilim, bir dört duvar,
ne de bir iklim, gönlümce.
Bütün kendimi adadıklarım, ömrümce,
ansızın zenginleşip beni harcamaktalar
(Çeviri: Ahmet Cemal)
Rilke
İzlenimler sayesinde insan kendisini biriktirir; orada konuşan ve çene çalan gösterişçi kalabalık arasından kendisini tekrar kazanır ve sonsuzlukta varolan bir kaç şeyi yavaşça farketmeyi öğrenmeye başlar. / Rainer Maria Rilke
Mevsim sararmasın bir kere yeşilden eser olmaz güz bahçelerini sarar garip hüzünler… yaşamak belki de bir başak dolusu mevsimlerde dimdik rüzgara karşı koymak belki de güz yaprakları kadar hafif ve çaresizce boyun eğmek zamana. Zaman, arsız bir fahişe gibi duygulara kör, kör karanlıkta can çekişleri gecelerin bir avuç gün için.
Aslı Birer
?si=oIOfUGSghVCj48jv
Olur ben yazarım! Yazar, her şeyi yazar! Onu da anlatırız! Anlatırız da yazdıklarıma kendini muhatap edip bir de bana hakaret etmek de nedir? Mahalle soytarısı gibi burada kavga edecek değilim! Birileri üzerine alınmasın diye düşünerek yazamam kimse kusura bakmasın! Terbiyeni de kendini de al git buradan bir daha da muhatap olmayalım. Yazdıklarım genel durumları konu alır buradaki kişiler benim ilgi alanım değil!
Altından libas olsa giyilmeyecek insanlar var, onlara tavsiyem; karaktersizliğin kitabını yazsınlar vallahi yok satar!
Söz meclisten dışarı…
Çocuklarımıza yaptığımız en büyük kötülük onu korkularla büyütmektir.
Özellikle de dini korkulara değinmek istiyorum. Anneler ve babalar ve büyük ebeveynler tarafından dinde korkulara yönelik öğretilerle çocukların güzel ahlaklı olacağını zannederek o küçücük ve tertemiz beyinlerini birçoğu asılsız korkularla doldururlar.
Allah korkusu, cehennem korkusu, akabinde çocuğu uyması zorunlu hissettiren dışlanma korkuları geliştiren öğretiler. Allah korkulacak bir mecra değildir! Cennet Cehennem kimsenin bir takım ibadetlerle tekeline alacağı bir yer de değildir! Çocuklarımıza işlediğimiz asılsız korkular sayesinde ileriki hayatlarında başta kişilik bozuklukları olmak üzere birçok psikolojik rahatsızlıklara imzanızı atmış olursunuz! Siz ona Allah korkusu aşılarken beraberinde hiç bilincinde bile olmadığınız hastalıkların temelini de kendi ellerinizle atmış olursunuz. Bugün suç makinesine dönüşmüş şalvarlı tekke müdavimleri korkularla duygularını bastırarak hiç istemedikleri insanlara dönüşmüş çocuklardan başkaları değildir. Sosyal açıdan da ne kadar büyük zarar gördükleri ortada olan bu insanlar o çocukluk günlerinde aldıkları yaradan dolayı böyle olduklarının farkında bile değiller ve onlarda bu yönde yaşamaya ve aynı kendileri gibi nesiller yetiştirmeye devam ediyorlar. Çocuklarımıza dini bilgileri onlara korku aşılamadan vermeli ve onları özgür birer birey olarak düşünen insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Yıllardır tarikat ve cemaatler tarafından kendilerine köleler yapacak öğretilerle beyinlerimize attıkları zehirlerin ceremelerini bugün bir şekilde bizleri yöneten kadrolara yerleştirerek ağlarını epeyce genişletmeyi başardılar.
(Çünkü psikolojik rahatsızlıkları olan insanlar çok rahat aramızda yaşamaya devam ederler her meslek grubuna dahil olabilirler bu dışarıdan anlaşılmaz)
Her şey eğitimle başlar çocuk gelişimi ülkeler için en önemli eğitim birimidir ve olmalıdır.
Çocuklar korkuyla değil, hem vücut hem akıl sağlığı açısından özgüvenli bireyler olarak yetiştirilmelidir. Bizler hala dini tartışmak yerine bilimi tartışmalıydık.
“Nasıl daha güzel ve refah yaşanır?”
Sorusuna cevap aramalıydık! Bugün yaşadıklarımız ise bu sorunun daha on yıllar boyunca sorulup tartışılmayacağının göstergesidir. Temennim bir an evvel düşünce yapımızın değişmesi.
Sağlıkla kalın.
…ve Allah çocuğa, çocuk olmaktan başka bir vazife vermemiştir.
Peygamberimiz çocukları hiç ayırt etmeden sadece çocuk oldukları için sevdi.
Cesaretle ses çıkaran insanlar sevilmez ama doğru sevmeyi en çok bilenler de onlardır.
Merhaba son şövalye,
Zaman Zaman buraya bir şeyler karalayıp şiir olarak düzenliyorum. Önerinizi değerlendireceğim teşekkürler ve güzel bir gün dileklerimle…
Şiirci kuşlar var gökkuşağı gibi
kimi zaman bir anka, kimi zaman haberci bir güvercin… bazı sabahlar çocuk şarkıları gibi günaydın nidaları ötüşlü kimi zaman hüzünlü bir anne burukluğuyla ağlamaklı…geceleri bazen sevda yüklü bulutların gözlerine inmesi aşıkların. Bazen geçim derdine düşmüş sakolu bir beybaba. Şiirci kuşlar var gökkuşağı gibi
Rengarenk…
?si=nk3AauQzMPCrFBi0
Aslı Birer
Dünyayı omuzlarında taşıyan yürekler var, bir de diğerleri!
Aslı Birer
İyi ki varlar iyi ki hala şiirler yazılıyor.
Nurgül hanım ve sinan bey:)
Yazdıklarından çıkardığım öyleyse empati yeteneğin çok yüksek ve bu durumda merhamet duygunda öyle.
Son zamanlarda yaşanan ülkemizdeki sıkıntılardan dolayı etrafımızda eskiye nazaran çok daha fazla üzüntüler yaşıyoruz. Maddi manevi sıkıntılar çoğaldı ve bundan dolayı intihar vakaları olsun, çocuklarımızın karşılaştığı sıkıntılar olsun, kadınların başına gelebilecek en vahim olaylar olsun. Elbette ki çoğumuzu etkiliyor. Bunun yanında dolaylı olarak eş dost akraba sıkıntıları da var elbette ne kadar uzak dursak da zaman zaman can sıkıcı olabiliyor.
Ama o son sitem bambaşka:)) çok bireysel ( göz kırpan yüz) :)
Aslı uzaklaşabildiğim kadar uzağım zaten ama bu onların varlığını yoketmiyor. Birilerinin bana bireysel olarak zarar vermesi gerekmiyor uzaktan gördüklerim bile ruhuma ağırlık olarak yetiyor Onlara değer verdiğim önemsediğim için değil, iyilere, masumlara değer verip önemsediğim için sitemim. korkma sadist biri değilim ;))) ancak cezasız kalmış bir kötülük cesaretle birlikte dozu arttırır. En kısa zamanda cesaretini ve gücünü yitirmiş kötülük hem hem asayişi hem Adaleti getirir diye düşünüyorum bu yüzden hiç acımadan tüm kötü enerjimi sahibine gönderiyorum ;)
“Canı yandığında merhamet etmeyeceğim insanlar biraz daha çoğaldı Bu benim zihnimin kirliliğinden mi onların karanlık zihniyetlerinden mi?”
Merhamet ve değer burada ikili olarak incelenmeli. Birisine fazla değer vermek. (gereksizce) kişiyi değersizleştirir… sizin canınızın acıdığını umursamaz birine merhamet de duyamazsınız! Bu hastalıklı bir duygudur. Bazı etkenlerden dolayı bir süre sabır gösterilse de bir zaman sonra kişi eğer normal düşünüyorsa karşı çıkacak ve oradan uzaklaşacaktır. He manevi boyutuna bakarsak o kişi bunun cezasını farklı bir şekilde yaşar mı onu bilemem. Bu yazıda çok içten bir sitem hatta beddua dedikleri kötü temenniler var. Enerjiler gerçektir kim bilir belki de hakikaten yaşar Nurgülcüğüm seni hiç böyle okumamıştım. Umarım sıkıntın her ne ise bir an evvel atlatırsın.
Canı yandığında merhamet etmeyeceğim insanlar biraz daha çoğaldı Bu benim zihnimin kirliliğinden mi onların karanlık zihniyetindenmi hangi merhamet sahibi isterki çocuk yürekli yada iyi bir insanın acı çekmesini dünya çocuklar ve iyiler var diye daha yaşanılır ve güzel değilmi ve sen içimdeki çocuğun katili hiç kıyılırmı bu masum gülüşe nasıl bir yürek ki bu alevlerin üstünde yanarken içli içli sevinir böyle bir ölüşe ben küllerimden doğarım doğmasınada sen bu ateş seni yakmaz mı sandın.
Çiçekli böcekli değil de öylesine gelsene günüme öylece kendinle…
Aslı Birer
Kalbin temiz mi kirli mi olduğunu Allah’tan başka bilen yoksa neyle ölçülüyor acaba merhamet. Yanılma payını ben göze alamam şahsen. Öyle ya muhatabın şaşmaz bir adalet onun karşısında birini afaki yargılamak akıl karı mı..?
Bana göre merhamet duygusu empatiden başka bir şey değildir…
Hali hazırda var olan değer yargılarından hangileri kendilerine ait ve bilincinde bile olmayan kendi değerlerini kendilerine ifade edemeyen hazırcı insanlar tarafından kabul görmeyen değersizleştirmeye çalışılan yitirilmiş yaratıcı insanlar her çağın kaybı. Belki de. Değer yargılarımız yanlıştır! Belki de kişisel olarak en değerli olan yargı, ortamına göre değersizdir ve kişiye zarar veren bir soruna dönüşür. Bizim için hazırlanmış değer yargıları ne derece doğru? Ya da her doğru her insanda doğru olur mu? Her yanlış, her insanda yanlış olur mu?
Her iyiliğin her kişiye iyilik olduğunu söyleyebilir miyiz?
Gerçek kötü kim?
Gerçek iyi kim?
Gerçek sevgi ne?
Sahte sevgi ne?
Gerçek merhamet ne?
Gerçekler kime göre neye göre gerçek?
Her şey göründüğü gibidir diyebilir miyiz? Bu yargıya varmak kolay değildir..! Ve olmamalıdır da!
Bir nefeslik okunuşunda, bir ömürlük iz bırak!
Aslı Birer
ANIŞTIRMA ( telmih)
Özünden, gözünden, doğru sözünden bilinmeyen ağlasın
İlminden, biliminden, dilinden doğru sözler çağlasın
“Aklına geleni işleme, her ağacı taşlama.”
Ki, er meclisinde dinlensin sözün
Değeri bilinsin örf ile özün…
Aslı Birer
Yorgun bir aşk güftesi çalıyor gönül
bülbülün nazarından baksan!
Allı pullu mis kokulu gülistanın
-neşeli bestesi gül
Sesine nefes!
-nefesinden taşan sevdalı ses
Oysa;
Bahçesinde yeşilinin sebebi
suyu gözlerimden
Rengi çalar “aynı ben” bu yüzden!
Bir garipçe berceste…
Bu şiire yapılan yorum, yapan MüRŞİDİ
BERCESTE= Müstesna, öncü, nadide, kıymetli ve taktire şayan
demektir. Yukardaki bahse konu olan şiir de bunların hiç birini göre-
medim. Yüce Türk Ulusu'nun Edebiyatını, Felsefesini, Destanı, Şiiri
Türküsünü el birliğiyle ne hale getirdik. Orta Çağ bataklığın da bile
Halkın değerleri bu kadar darbe yememişti.
------Sözüm ya da serzenişim salt size değildir. Mürşid-i Kâmiller de
maalesef aynı durum da. Bilinçli ve kaideli bir şekilde Türk Ulusunun
yüce değerleri fasifize edilmektedir.
------Her İnsan bir değerdir, karşılıklı saygı ve sevgi İnsanların en
büyük hazinesidir. Muhterem iğneli Şairem. Barış ve Şiir'le kalınız...
Hiçbir şey demiyorum.
Açıklar livasına tutuşturdular kalemi, veryansın etti “cümle, alemini!” Şairmiş efendim kendileri! Yaktı yıktı satırladı, cümle alemi. Ordan burdan patlamasa bari… madem kılıcını kınından çıkarmış! Zayi olmasın hani! Sormadık mektep medrese hadi! Adam gibi iki satırı öküzün kuyruğuna bağlasın bari(!)
Aslı B.
#binlerceyıldızastımbaktığımyere
Şahsınıza karsı haddi aşan, hududu geçen, küstahlaşanları, altın olsa kesenizde, bal olsa kasenizde tutmayın.
Neşet Ertaş
Rahmetle anıyoruz
?si=oQvQXM5SobZh0jVH
Bazı konular objektif bilgiler içerir ve bunların üzerinde fikir yürütmeyi tercih etmiyorum.
Yazdıklarınızın ve yazdıklarımı ayıklayıp sonucunda ne çıkarılmasına bakmak gerekir.
Saygıyla