yoklukla varlığın,zenginle fakirin,güçlüyle zayıfın savaşında aslında önemli olanın yürek,vatan sevgisi ve şehitlik olduğunu dünyaya gösteren şehadet şerbetini içenler.onlar çok şey borçluyuz.bayrağımızın dalgalanmasını,ezanların okunmasını,özgürce bu topraklarda gezmeyi onlara borçluyuz.Allah onlara gani gani rahmet eylesin.Şehitler ölmez vatan bölünmez.
Çanakkale şehitlerimiz dünyada eşi ve benzeri olmayan bir kahramanlık ruhu göstermiş ve bütün dünyaya esir yaşamaktansa kahramanca ölmeyi öğretmişlerdir.Çanakkale şehitleri bir milletin baş kaldırma ruhunu göstermiştir.Çanakkale şehitleri yüce Türk milletinin vatanına göz koyanların gözlerinin nasıl oyulduğuu göstermiştirÇanakkale şehitleri kıyamete kadar ÇANAKKALE GEÇİLMEZ diye kocaman bir destan yazmıştır
Bir ana kucağında çoçuğu ile top mermilerinin olduğu bir arabayı çekiyormuş cepheye doğru. Yağmur yağmaya başlamış. Bu olay üzerine o ananın fedakarlığı gözyaşlarını tetikler mahiyette doğrusu; Bebesinin üzerinde örtüsünü almşı ve mermiler ıslanıp bozulması diye arabanın üzerine örtmüş... Nasıl sevgidir bu ne çiledir, Vatan için ola herşey geçiledir.
çanakkalede fransızların mezarlıklarını gezerken bir müslümana rastladım..adı ali doau..hikayesi ise şöyleydi..buna(fransada bulunan müslüman askerlerden birisidir) fransız hükümeti,çanakkaleyi geçip istanbula giderek esaret halinde olan halifeyi kurtarmak için gittiklerini söylemiş..bunun gibi daha bir çok kişi var..savaşta ölmüş ve fransız mezarlığına gömülmüş..
şehitlikler görülmesi gereken bir yer..iyi bir rehber bulursanız yaşadınız..ben boğazda sabahın altısında kahvaltı yapmaya bayılırım..kilitbahir,seddülbahir,conkbayır,arıburnu,,müthiş bir yer..müzeleri gezin çok müthiş şeyler var..
Atalarımızın kanlarıyla geri aldıkları bu toprakları Takkiye takımının bir hiç uğruna vermeleri beni çok düşündürüyor. Ama yılmayacağız. ELBET BU KARANLIK GÜNLERDEN SONRA BİR GÜN GÜNEŞ DOĞACAK
Bir millettin varolma mücadelesi yok olmakla var olmak arasında çetin şavaşı...... Biz Çanakkaleye resmi rakamlara göre 214 bin resmi olmayan rakamlarla 250 bin şehidimizi gömmüşüz. Bir milletin tarihini gömdüğü yer....... Osmanlının yıkılması parçalanması ve arkasından yepyeni bir Ülkenin dirilişi Türkiye Cumhuriyeti. Ulusumuzun kaybolan 25 yılı........ Çanakkalede şehit düşünlerin hemen hepsinin üniversite mezenu, öğrencisi yada genç subaylar olduğunu bir düşünün. Aydın bir nesli bir şavaşla toprağa gömmek......
Çanakkale de vatanı için ölen sadece Türk askerleri değildi.Düşman ülkelerin askerleri için Atatürk şöyle demiştir:
'Bu memleketin topraklarında kanlarını döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı,Yeni zelandalı, Hintli kahramanlar! Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. huzur ve sükun içinde uyuyunuz. sizler, mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen Analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık BİZİM EVLATLARIMIZ olmuşlardır.”
vatanın bölünmezliğini birlik ve beraberliği aynı inanca sahip olan insanların cesaret ve korkusuzluğunu, kahramanlığını çanakkalede dünyanın birdaha böyle birşeye cesaret edemiyeceğine, hatta bu vatanın bir karış toprağına, göz dikenlerin cezalarını ağır ödeyeceklerine işarettir. çanakkalede, gösterilen azim ve kararlılık, bu günde aynen devem edeceğine, şehitlerin tekrar böyle bir şey olsa, tekrar allah'ın izniyle, dirilip savaşacağına işarettir. çünkü bu vatan şehitlerimizin kanıyla sulanmış bir vatandır.
orada ölen insdanları biraz tanıyın, sonra onların torunlarına bakın. bu adamlar böyle olsun diye değil, bilhassa böyle olmaması için ölmüşlerdi. size onları anlatacak değiilim biraz zahmet edip sizin rahat ve özgür yaşamanız için ölen insanları araştırın tanıyın. onlar bizim için öldü bunu da çok göreceğiz onlara?
onları anmak kuru kuru çok anlamsız. asıl olan onları anlamak onların hayal ettiği gibi olabilmektir.
bugün o insanlardan gurur duyuyor o insanalara layık biri olmadığım için kendimden utanıyorumm... bizim için yapılan fedakarlığı hiçbir sevgi hiç bir düşünce kar şılayanmazzz...site tasarımcılarına tesekkürü bir borç bilirimm...
Birde şu var, hani hep ' adamlar taa avustralyadan kalkip dedelerini gormeye geliyor, biz burdan gitmioz tüh' türünden bir yaklaşım var ya, yok öyle bişey. Avustralyada yaşayan bir arkadaşım söyledi: adamların alayı bedava geliyormuş. Avustralya hükümeti 1 hafta boyunca gelenlerin tüm masrafını karşılıyor...ilginç
Çanakkale destanımızdan bir demet hatıra sunmak için “ÇANAKKALE Kalbe Gömülü Değerler” isimli kitaptan bir–iki hâtıra nakletmek istiyorum... Yazar H. Hüseyin Maltepe, Kanlısırt mevkiinde siperlerin orta taraflarında yaralı düşen bir Anzak subayını kucağına alarak kendi arkadaşlarına teslim eden bir kahramanımızı anlatıyor. Bu sahne aynı şekilde anıt hâline getirilmiştir. Bu anıtın resmi kitaba da alınmıştır...
Bir İngiliz subayı, iki siper arasında yaralı düşer. Arkadaşlarına “Beni kurtarın! ” diye acı acı feryat eder. Fakat arkadaşlarından hiçbirisi siperinden kafasını çıkarmaya cesaret edemezler... Bir müddet sonra onun acı acı inlemesine dayanamayan merhametli insanımız, silahının ucunda dalgalandırdığı beyaz bir mendille yavaşça siperinden çıkar ve yaralıya doğru ilerler. Diğerleri şaşkın; “Bu Türk askeri ne yapmak istiyor? ” derler. Türk neferi yaralıya usulca sokulur, onu kucağına alır ve arkadaşlarının bulunduğu siperin önüne gelir ve taşıdığı yaralı subayı incitmeden bırakır. İşte, o anda bu olayı çok yakından izleyen Teğmen Casey, vatanına döndükten sonra Avustralya genel valisi olunca, o zamana kadar Türkler hakkında edindiği bilgilerin yanlış olduğunu çok iyi bildiği için, Türkler aleyhinde yazılı bütün yanlışların düzeltilmesine vesile olur.
Yıllar sonra Genel Vali Casey, Çanakkale’ye gelmiş ve şunları söylemiştir: “25 Nisan 1915 günü Conkbayırı’nda Türkler ve Birleşik Kuvvetler arasında korkunç siper savaşları oluyordu. Siperler arasında 8 veya 10 metre mesafe var. Süngü hücumundan sonra savaşa ara verildi. Askerler siperlerine çekildi. İki siper arasında açıkta ağır yaralı ve bir bacağı kopmak üzere olan İngiliz yüzbaşısı avazı çıktığı kadar bağırıyor, ağlıyor ve ‘Kurtarın beni! ’ diye yalvarıyordu. Ancak hiçbir siperden kimse çıkıp yardım edemiyordu. Çünkü en küçük bir kıpırdamada yüzlerce kurşun yağıyordu... Bu sırada akıl almaz bir şey oldu. Türk siperlerinden beyaz bir mendil sallandı. Arkasından aslan yapılı bir Türk neferi siperden çıktı. Hepimiz donakaldık. Kimse nefes almıyor ona bakıyordu... Asker, yaralı İngiliz subayını okşar gibi yerden kucakladı. Kolunu omzuna attı ve bizim siperlere doğru yürümeye başladı. Yaralıyı usulca yere bırakıp, geldiği gibi kendi siperlerine döndü. Teşekkür bile edemedik. Savaş alanlarında günlerce, bu kahraman Türk askerinin cesareti, güzelliği ve insan sevgisi konuşuldu... Biz Çanakkale Yarımadası’ndan Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek, kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlıkla ayrıldık.”
Şiddetli taarruzlar sırasında 15. Alay 9. Bölük’ten Kütahyalı Mustafa Çavuş, gece baskınlarının birisinde yaralanıp bayılmıştı. Arkadaşları onu öldü biliyorlardı. Kendine gelince bir yere gizlendi. Yarası ağırdı. İki gün yerinden kıpırdayamadı. Üçüncü gün matarasındaki suyu da bitmişti. Kanı dinmişti; ama çok bitkindi. Son anlarının geldiğini düşünüyordu. Dudakları kurumuş ve çatlamış ve sonra da bayılmıştı. Bu sırada dudaklarına değen su ile kendine geldi. Bir de baktı bir Anzak askeri kendisine su içiriyordu. Bir müddet sonra o kayboldu. Ertesi gün Mustafa’yı bizimkiler bulup götürdüler ve Kocadere köyünde sargı yerine getirip tedavi ettiler. Mustafa iyileşip arkadaşlarının yanına döndü. Ama o Anzak askerini hiç aklından çıkarmıyordu. Yine bir gün süngü hücumu başladı. Bir Anzak askerinin yaralı düştüğünü gördü. Bu kendisine su verip hayata dönmesine vesile olan askerdi. Herkes siperlerine çekildi; fakat o yaralı asker hâlâ iki siper ortasında yatıyordu. Sıcak bir gün ve gece üstünden geçmesine rağmen o ortadaydı ve kıpırdanıyordu. Mustafa Çavuş daha fazla dayanamadı. Arkadaşlarına “Beni koruyun” diyerek okun yaydan fırladığı gibi siperinden çıktı o yaralıya doğru koştu. Çevik bir hareketle onu kucaklayıp arkadaşlarının bulunduğu siperin önüne koydu. Aynı hızla gerisin geriye siperine doğru koştu. Fakat onun maksadını tam anlayamayan Anzak askerlerinin kurşunlarına hedef oldu. Onun için Mustafa Çavuş şehit oldu. Kahraman Çavuş, inancının verdiği şefkat ve merhametten dolayı içtiği suyun bedelini canıyla ve şereflice ödemişti...
Sırlarla dolu Çanakkale Zaferi’mizi her sene daha derin bir heyecanla kutlamanın yanında yeni nesillere bu destan bütün yönleriyle anlatılmalı, getirilip gezdirilmelidir. Alınacak ibretler yanında, bu lâhûti güzellikten şehitlerimizin bizleri saran ruhaniyetlerinden de istifade etmiş oluruz. Hem unutmayalım, ağaç kökü ile gürler... Bizde böyle muhteşem bir kök var elhamdülillah... Fakat bu hazinenin farkında olmamız lâzımdır...
Bende okudum o adlarına 'mehmed' deyip geçiştirme olayını ama haklılar bence; savaş şahsiyetlerle kazanılmadı hepsi birer 'mehmet' oldukları için kazanıldı ve onun için mezar taşlarına Türk askeri olduklarını simgeleyen 'Mehmet' adı yazıldı bi sembol yani yoksa tabiki tek tek adlarıda yazılabilirdi.
Anısına yaptırılan anıt 30 yıl gecikmeyle açılacak bu 18 Mart'ta.Ama üzerlerine bu güzel insanların isimlerini araştırıp yazmaya üşenmişler, hepsine 'Mehmet' deyip geçiştirmişler...
Bari böyle bir konuda tembellik yapmayın be adamlar...Seçim meydanlarına şehit edebiyatı yapmayı bilirsiniz ama....
kınalı ali...
Türbedarın gibi tâ fecre kadar bekletsem
Gündüzün fecri ile âvizeni lebriz etsem
Sen bu âvizenin altında bürünmüş kanına
Uzanırken gece mehtabı getirsem yanına
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına
Gerçek ortak paydamız
Onları çok seviyorum.
keşke bende onkardan olabilseydim
Ülkesini seven herkesin gitmesini ve oraları görmesini tavsiye ederim.Bakmayın,görün
yoklukla varlığın,zenginle fakirin,güçlüyle zayıfın savaşında aslında önemli olanın yürek,vatan sevgisi ve şehitlik olduğunu dünyaya gösteren şehadet şerbetini içenler.onlar çok şey borçluyuz.bayrağımızın dalgalanmasını,ezanların okunmasını,özgürce bu topraklarda gezmeyi onlara borçluyuz.Allah onlara gani gani rahmet eylesin.Şehitler ölmez vatan bölünmez.
çanakkale şehitleri şiirinden:
ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
'gömelim gel seni tarihe! ' desem, sığmazsın.
Çanakkale şehitlerimiz dünyada eşi ve benzeri olmayan bir kahramanlık ruhu göstermiş ve bütün dünyaya esir yaşamaktansa kahramanca ölmeyi öğretmişlerdir.Çanakkale şehitleri bir milletin baş kaldırma ruhunu göstermiştir.Çanakkale şehitleri yüce Türk milletinin vatanına göz koyanların gözlerinin nasıl oyulduğuu göstermiştirÇanakkale şehitleri kıyamete kadar ÇANAKKALE GEÇİLMEZ diye kocaman bir destan yazmıştır
Bir ana kucağında çoçuğu ile top mermilerinin olduğu bir arabayı çekiyormuş cepheye doğru. Yağmur yağmaya başlamış. Bu olay üzerine o ananın fedakarlığı gözyaşlarını tetikler mahiyette doğrusu; Bebesinin üzerinde örtüsünü almşı ve mermiler ıslanıp bozulması diye arabanın üzerine örtmüş...
Nasıl sevgidir bu ne çiledir,
Vatan için ola herşey geçiledir.
çanakkalede fransızların mezarlıklarını gezerken bir müslümana rastladım..adı ali doau..hikayesi ise şöyleydi..buna(fransada bulunan müslüman askerlerden birisidir) fransız hükümeti,çanakkaleyi geçip istanbula giderek esaret halinde olan halifeyi kurtarmak için gittiklerini söylemiş..bunun gibi daha bir çok kişi var..savaşta ölmüş ve fransız mezarlığına gömülmüş..
şehitlikler görülmesi gereken bir yer..iyi bir rehber bulursanız yaşadınız..ben boğazda sabahın altısında kahvaltı yapmaya bayılırım..kilitbahir,seddülbahir,conkbayır,arıburnu,,müthiş bir yer..müzeleri gezin çok müthiş şeyler var..
bu ülkede yaşayan herkesin en az birkac defa gidip görmesi gereken yerler...
Anadolu'nun tüm evlatları can vermiştir.
Atalarımızın kanlarıyla geri aldıkları bu toprakları Takkiye takımının bir hiç uğruna vermeleri beni çok düşündürüyor. Ama yılmayacağız.
ELBET BU KARANLIK GÜNLERDEN SONRA BİR GÜN GÜNEŞ DOĞACAK
Bir millettin varolma mücadelesi yok olmakla var olmak arasında çetin şavaşı......
Biz Çanakkaleye resmi rakamlara göre 214 bin resmi olmayan rakamlarla 250 bin şehidimizi gömmüşüz.
Bir milletin tarihini gömdüğü yer.......
Osmanlının yıkılması parçalanması ve arkasından yepyeni bir Ülkenin dirilişi Türkiye Cumhuriyeti.
Ulusumuzun kaybolan 25 yılı........
Çanakkalede şehit düşünlerin hemen hepsinin üniversite mezenu, öğrencisi yada genç subaylar olduğunu bir düşünün. Aydın bir nesli bir şavaşla toprağa gömmek......
Bizler icin yapdilari gedikleri yollari simdiki askerler asla ve asla gecemez o derece bir Mucize...
BIR DESTANDIR CANAKKALE
Çanakkale de vatanı için ölen sadece Türk askerleri değildi.Düşman ülkelerin askerleri için Atatürk şöyle demiştir:
'Bu memleketin topraklarında kanlarını döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı,Yeni zelandalı, Hintli kahramanlar! Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. huzur ve sükun içinde uyuyunuz. sizler, mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen Analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık BİZİM EVLATLARIMIZ olmuşlardır.”
Bugünlerde torunlarının başına çuval geçirilmektedir!
vatanın bölünmezliğini birlik ve beraberliği aynı inanca sahip olan insanların cesaret ve korkusuzluğunu, kahramanlığını çanakkalede dünyanın birdaha böyle birşeye cesaret edemiyeceğine, hatta bu vatanın bir karış toprağına, göz dikenlerin cezalarını ağır ödeyeceklerine işarettir.
çanakkalede, gösterilen azim ve kararlılık, bu günde aynen devem edeceğine, şehitlerin tekrar böyle bir şey olsa, tekrar allah'ın izniyle, dirilip savaşacağına işarettir. çünkü bu vatan şehitlerimizin kanıyla sulanmış bir vatandır.
orada ölen insdanları biraz tanıyın, sonra onların torunlarına bakın. bu adamlar böyle olsun diye değil, bilhassa böyle olmaması için ölmüşlerdi. size onları anlatacak değiilim biraz zahmet edip sizin rahat ve özgür yaşamanız için ölen insanları araştırın tanıyın. onlar bizim için öldü bunu da çok göreceğiz onlara?
onları anmak kuru kuru çok anlamsız. asıl olan onları anlamak onların hayal ettiği gibi olabilmektir.
bugün o insanlardan gurur duyuyor o insanalara layık biri olmadığım için kendimden utanıyorumm... bizim için yapılan fedakarlığı hiçbir sevgi hiç bir düşünce kar şılayanmazzz...site tasarımcılarına tesekkürü bir borç bilirimm...
Bir çanakkale daha olsa gözünü kırpmadan gider miydi acep bütün gençlik?
Atalarımızın kanıyla sulanan topraklarda kazanılan savaşı çağrıştırıyor
Birde şu var, hani hep ' adamlar taa avustralyadan kalkip dedelerini gormeye geliyor, biz burdan gitmioz tüh' türünden bir yaklaşım var ya, yok öyle bişey.
Avustralyada yaşayan bir arkadaşım söyledi: adamların alayı bedava geliyormuş. Avustralya hükümeti 1 hafta boyunca gelenlerin tüm masrafını karşılıyor...ilginç
Düşmanları bile takdir etmişti
Çanakkale destanımızdan bir demet hatıra sunmak için “ÇANAKKALE Kalbe Gömülü Değerler” isimli kitaptan bir–iki hâtıra nakletmek istiyorum... Yazar H. Hüseyin Maltepe, Kanlısırt mevkiinde siperlerin orta taraflarında yaralı düşen bir Anzak subayını kucağına alarak kendi arkadaşlarına teslim eden bir kahramanımızı anlatıyor. Bu sahne aynı şekilde anıt hâline getirilmiştir. Bu anıtın resmi kitaba da alınmıştır...
Bir İngiliz subayı, iki siper arasında yaralı düşer. Arkadaşlarına “Beni kurtarın! ” diye acı acı feryat eder. Fakat arkadaşlarından hiçbirisi siperinden kafasını çıkarmaya cesaret edemezler... Bir müddet sonra onun acı acı inlemesine dayanamayan merhametli insanımız, silahının ucunda dalgalandırdığı beyaz bir mendille yavaşça siperinden çıkar ve yaralıya doğru ilerler. Diğerleri şaşkın; “Bu Türk askeri ne yapmak istiyor? ” derler. Türk neferi yaralıya usulca sokulur, onu kucağına alır ve arkadaşlarının bulunduğu siperin önüne gelir ve taşıdığı yaralı subayı incitmeden bırakır. İşte, o anda bu olayı çok yakından izleyen Teğmen Casey, vatanına döndükten sonra Avustralya genel valisi olunca, o zamana kadar Türkler hakkında edindiği bilgilerin yanlış olduğunu çok iyi bildiği için, Türkler aleyhinde yazılı bütün yanlışların düzeltilmesine vesile olur.
Yıllar sonra Genel Vali Casey, Çanakkale’ye gelmiş ve şunları söylemiştir: “25 Nisan 1915 günü Conkbayırı’nda Türkler ve Birleşik Kuvvetler arasında korkunç siper savaşları oluyordu. Siperler arasında 8 veya 10 metre mesafe var. Süngü hücumundan sonra savaşa ara verildi. Askerler siperlerine çekildi. İki siper arasında açıkta ağır yaralı ve bir bacağı kopmak üzere olan İngiliz yüzbaşısı avazı çıktığı kadar bağırıyor, ağlıyor ve ‘Kurtarın beni! ’ diye yalvarıyordu. Ancak hiçbir siperden kimse çıkıp yardım edemiyordu. Çünkü en küçük bir kıpırdamada yüzlerce kurşun yağıyordu... Bu sırada akıl almaz bir şey oldu. Türk siperlerinden beyaz bir mendil sallandı. Arkasından aslan yapılı bir Türk neferi siperden çıktı. Hepimiz donakaldık. Kimse nefes almıyor ona bakıyordu... Asker, yaralı İngiliz subayını okşar gibi yerden kucakladı. Kolunu omzuna attı ve bizim siperlere doğru yürümeye başladı. Yaralıyı usulca yere bırakıp, geldiği gibi kendi siperlerine döndü. Teşekkür bile edemedik. Savaş alanlarında günlerce, bu kahraman Türk askerinin cesareti, güzelliği ve insan sevgisi konuşuldu... Biz Çanakkale Yarımadası’ndan Türklerle savaşarak ve binlerce insanımızı kaybederek, kahraman Türk milletine ve onun eşsiz vatan sevgisine duyduğumuz büyük takdir ve hayranlıkla ayrıldık.”
Şiddetli taarruzlar sırasında 15. Alay 9. Bölük’ten Kütahyalı Mustafa Çavuş, gece baskınlarının birisinde yaralanıp bayılmıştı. Arkadaşları onu öldü biliyorlardı. Kendine gelince bir yere gizlendi. Yarası ağırdı. İki gün yerinden kıpırdayamadı. Üçüncü gün matarasındaki suyu da bitmişti. Kanı dinmişti; ama çok bitkindi. Son anlarının geldiğini düşünüyordu. Dudakları kurumuş ve çatlamış ve sonra da bayılmıştı. Bu sırada dudaklarına değen su ile kendine geldi. Bir de baktı bir Anzak askeri kendisine su içiriyordu. Bir müddet sonra o kayboldu. Ertesi gün Mustafa’yı bizimkiler bulup götürdüler ve Kocadere köyünde sargı yerine getirip tedavi ettiler. Mustafa iyileşip arkadaşlarının yanına döndü. Ama o Anzak askerini hiç aklından çıkarmıyordu. Yine bir gün süngü hücumu başladı. Bir Anzak askerinin yaralı düştüğünü gördü. Bu kendisine su verip hayata dönmesine vesile olan askerdi. Herkes siperlerine çekildi; fakat o yaralı asker hâlâ iki siper ortasında yatıyordu. Sıcak bir gün ve gece üstünden geçmesine rağmen o ortadaydı ve kıpırdanıyordu. Mustafa Çavuş daha fazla dayanamadı. Arkadaşlarına “Beni koruyun” diyerek okun yaydan fırladığı gibi siperinden çıktı o yaralıya doğru koştu. Çevik bir hareketle onu kucaklayıp arkadaşlarının bulunduğu siperin önüne koydu. Aynı hızla gerisin geriye siperine doğru koştu. Fakat onun maksadını tam anlayamayan Anzak askerlerinin kurşunlarına hedef oldu. Onun için Mustafa Çavuş şehit oldu. Kahraman Çavuş, inancının verdiği şefkat ve merhametten dolayı içtiği suyun bedelini canıyla ve şereflice ödemişti...
Sırlarla dolu Çanakkale Zaferi’mizi her sene daha derin bir heyecanla kutlamanın yanında yeni nesillere bu destan bütün yönleriyle anlatılmalı, getirilip gezdirilmelidir. Alınacak ibretler yanında, bu lâhûti güzellikten şehitlerimizin bizleri saran ruhaniyetlerinden de istifade etmiş oluruz. Hem unutmayalım, ağaç kökü ile gürler... Bizde böyle muhteşem bir kök var elhamdülillah... Fakat bu hazinenin farkında olmamız lâzımdır...
15.03.2004 /Zaman/Abdullah Aymaz
Bende okudum o adlarına 'mehmed' deyip geçiştirme olayını ama haklılar bence; savaş şahsiyetlerle kazanılmadı hepsi birer 'mehmet' oldukları için kazanıldı ve onun için mezar taşlarına Türk askeri olduklarını simgeleyen 'Mehmet' adı yazıldı bi sembol yani yoksa tabiki tek tek adlarıda yazılabilirdi.
Anısına yaptırılan anıt 30 yıl gecikmeyle açılacak bu 18 Mart'ta.Ama üzerlerine bu güzel insanların isimlerini araştırıp yazmaya üşenmişler, hepsine 'Mehmet' deyip geçiştirmişler...
Bari böyle bir konuda tembellik yapmayın be adamlar...Seçim meydanlarına şehit edebiyatı yapmayı bilirsiniz ama....