Yaşanılacak ne çok güzelliğin vardı, yerle yeksan oldun Şu ülkede ölme hevesimiz bile kırıldı. Açık hava da nefessiz kaldık. Mayıs’ta bir Güneş daha doğar da, karanlığa alışanlar ışığı nasıl fark edecek. işte orası muamma ……….. mtu
Eskilerden bir Ulema. Tanınmış meşhur. Başka beldelere namı yayılmış.Kimisi görmüş kimisi görmemiş. Seyahatte iken yolu bir beldeye uğrar. Belde halkı Ulamanın namını duymuştur. Sohbete davet ederler. Herkes konuşur ama ulema sessiz, tek kelime etmez! Belde halkı şaşırır. Sorarlar? Biz seni âlimlerden biliriz , niçin konuşmazsın? Alim tek yanıt verir. Burası benim konuşacaklarımın yeri değil!
Varlığı için bin yıl verilen uğraş, yirmi yılda yok edildi. Görmeyen gözüm kör olsun. Var olanı, talanı, yok edileni, sömürüyü, aç gözleri ve hala aldananları
Bir ses ürpertirdi yorgun bedenini, salınmışken yalın bir bank üzerine garson kız, … dilinde derin bir hüzünle buyurun …
…’’ acılı bir tebessüm … sinenize ‘’ Donuk gözler Bir el bırak tutunacak olsun … içinden sessizce ……..
İsyan duyguları çelmek ister aklın her köşesini Devriyeler gezer, sınar gibi sezini Sabrın sozsuzluğuna sığınırsın Bu da gelir, bu da geçer … düşer dillerine, sessiz bir off çekersin
Bilirdim … Irmaklar akar içinden, kaybolursun düştüğün denizlerde
Gitmeler çoğu zaman sebepsizdir giden ... neden gittiğini bile bilmez haksızlık bir zardır, kim yek atarsa onda kalır ... belki de azalmak daha iyidir.
Kelimeler tek başına hiçbir şey ifade etmez.Ta ki,biz onların içini doldurana kadar,derinliğimiz kadar,samiyetimiz kadar,içtenliğimiz kadar,dürüstlüğümüz kadar,sığlığımız kadar,gördüğümüz kadar,duyduğumuz kadar.Ve en önemlisi niyetlerimiz kadar azaltır ya da çoğaltırız, manayı hepsi bu kadar. . "Her şey " kelimesi ayrı yazılır. Baş başa gibi,el ele gibi,diz dize gibi,göz göze gibi,yan yana ve boşu boşuna gibi. . "Apayrı" kelimesi birleşik yazılır. Sapasağlam gibi,apaçık gibi,çırılçıplak gibi,büsbütün gibi,gömgök gibi,çokça ve masmavi gibi.
Modacıya tüyolar
Ey modacı modacı, elbisemi tasarın
Ne var bunda çıkarın
Al yakadan broşü, koy baltayı baltayı
Kravata ne gerek, lazım bize gizli cep
Bi yedilik sığmalı, el atınca gelmeli
Koldan düğmeyi kaldır, astarın içine daldır
Tek elle çekebilem, sustalı hemen açtır
Yenilendi memleket, çok yaşasın adalet
Dünyanın her büğüğü, vardır biz de sen şükret
Nereye gidiliyor, dur diyen yok . Ey benim nazlı memleketim dağların ne güzel
mtu
Yaşanılacak ne çok güzelliğin vardı, yerle yeksan oldun
Şu ülkede ölme hevesimiz bile kırıldı. Açık hava da nefessiz kaldık.
Mayıs’ta bir Güneş daha doğar da, karanlığa alışanlar ışığı nasıl fark edecek.
işte orası muamma ……….. mtu
İlk önce gözümden düştü, sonra dilimden ve en sonunda kalbimden...
Eskilerden bir Ulema. Tanınmış meşhur. Başka beldelere namı yayılmış.Kimisi görmüş kimisi görmemiş. Seyahatte iken yolu bir beldeye uğrar. Belde halkı Ulamanın namını duymuştur. Sohbete davet ederler. Herkes konuşur ama ulema sessiz, tek kelime etmez! Belde halkı şaşırır. Sorarlar? Biz seni âlimlerden biliriz , niçin konuşmazsın? Alim tek yanıt verir. Burası benim konuşacaklarımın yeri değil!
Varlığı için bin yıl verilen uğraş, yirmi yılda yok edildi.
Görmeyen gözüm kör olsun.
Var olanı, talanı, yok edileni, sömürüyü, aç gözleri ve hala aldananları
Toplumun refahı benim refahımdır , ahlaklı insanın ilk düşüneceği olgu bu olmalıdır.
İnançlar ahlaklı olmak ortaya çıkmış çağrılardır. ... mtu
Korkularımdan kaçıp
Bütün yalnızlığımla
Sarılsam kollarına
Ellerimden tutup
Çekip götürsen beni
Çiçekli yollarına
Sağ omzuna tüneyim
Yorulursan eğer
Yatır sollarına
Dar yerlerden sıkıldım
Ey şefkat yağmuru
Doyur bollarına
Ol dersen biter bu iş
Ol dersen dirilirim
Yetir ollarına
bş
Adam yazmış --- puan vermiyorsan yorumun hiç değeri yoktur --- diye
Tanrım yaratmış, neyleyecen ki,
Bildiğimi yaptım, bu tiplerin maaşını artırıp, işine son verecen.
Puanı verdim önce, sonra yazdığım yorumu sildim / Ne yapabilirim başka, anlarsa yanlışını
her şeyden istifa ediyorum, aday adayı olacam. neyim eksik ki ...
Ben içimdeki yarını çoktan bitirdim. Dünde yaşıyorum hatıralarımla.
karlakarışık
beyaz bir kanat
dağ eteğinden seslenmiş
kırlar, türlü türlü renklere bezenmiş
durmuş sese kulak vermiş
o ses uzanmış
yankılanmış
bir dalgaya tutunmuş kalmış
ah o deli mavi
sahili süslermiş
ve
o ses
karın suya hasretiymiş
kavuşunca ses kesilmiş
kış gitmiş bahar gelmiş …
mtu
Teknik evsensel bir dil , onu bile anlatmak artık zor geliyor.
baş ağrısından öleceğim sanırım. zaman ne kadar ucuzladı
Yangın çıkar, tutuşur her şey, ne zaman ki duman nefessiz bırakmaya başlar uyanır canlı. Ya son nefesidir aldığı, yada son kurtuluşu #tu
Yasini Şerifi okurken
Yüzlerce çocuk geldi geçti önümden
Öyle mahzun, öyle boynu bükük
İte kaka büyüyorlardı
En zalim işler onları bekliyordu
Oysa ki onların
Dertlerini anlatacak kimseleri yoktu
Başlarına koyacak bir omuzda
Hep gizli gizli ağlamaklı geçiyordu yılları …. Ağladım.
Tanrım iyi insanları rast getir çocuklara
Bir hüzün çöker akşamın devamında
Kalırsın bir başına yıkık dökük yığınlar arasında
Neler geçer aklından
Karanlık çöktükçe sabahsızdır zaman
gece geceye bağlanır
ay mı güneş mi bilinmez bir dünya
Hayal bile kalmaz aklında
Anlıktır kabus, elveda vakti gelmiştir hayata
Tanrım ölümün de güzel olanını ver
"İster ilkede,ister pratikte,ister işler yolunda,ister kötü giderken olsun,en nadide insan meziyeti t u t a r l ı l ı k t ı r."
.
Jeremy Bentham
Vefa zor evlat
Vefa dolu dolu
Minnettir
Şükrandır
İbadettir
Az rastlanır buralarda
Gözde gönülde yaşar
Şık giyinmez
Eğlenmez gönlünce
Kalplerde yaşamak ister
İzin verenlerde
Bir ses ürpertirdi yorgun bedenini, salınmışken yalın bir bank üzerine
garson kız, … dilinde derin bir hüzünle
buyurun …
…’’ acılı bir tebessüm … sinenize ‘’
Donuk gözler
Bir el bırak tutunacak olsun … içinden sessizce
……..
İsyan duyguları çelmek ister aklın her köşesini
Devriyeler gezer, sınar gibi sezini
Sabrın sozsuzluğuna sığınırsın
Bu da gelir, bu da geçer …
düşer dillerine, sessiz bir off çekersin
Bilirdim …
Irmaklar akar içinden, kaybolursun düştüğün denizlerde
Gitmeler çoğu zaman sebepsizdir
giden ... neden gittiğini bile bilmez
haksızlık bir zardır, kim yek atarsa onda kalır ...
belki de azalmak daha iyidir.
Yakın bir uzak, uzak bir yakından yakındır...
Kelimeler tek başına hiçbir şey ifade etmez.Ta ki,biz onların içini doldurana kadar,derinliğimiz kadar,samiyetimiz kadar,içtenliğimiz kadar,dürüstlüğümüz kadar,sığlığımız kadar,gördüğümüz kadar,duyduğumuz kadar.Ve en önemlisi niyetlerimiz kadar azaltır ya da çoğaltırız, manayı hepsi bu kadar.
.
"Her şey " kelimesi ayrı yazılır.
Baş başa gibi,el ele gibi,diz dize gibi,göz göze gibi,yan yana ve boşu boşuna gibi.
.
"Apayrı" kelimesi birleşik yazılır.
Sapasağlam gibi,apaçık gibi,çırılçıplak gibi,büsbütün gibi,gömgök gibi,çokça ve masmavi gibi.
en güzel geleneğimiz
çamur at ve kaç .... belki izi kalır / zor
Olmadığım gibi görmek,
aklımdan geçmediği gibi düşünmek
samimi ve içten olmanın anlam kaybı
şaşırmak yok, normal
O kadar zor değildi sana ulaşmak.Sen gittin ben hiç değildim.
Senden bir şey istiyorum...
Gel de iki sohbet edelim...
Bir sen, bir ben, iki...
Gelmeden gel sene,
Gelsene !
Kupası elinde
Bir yudum içti (sevdi)
Bir adım attı
Omzumdan (içimden) geçti...
Hatıralar hep ağırdır
Hayal ile dua kavuşurken yürek kaldırımlarında
Tanrı’ dan dilenmenin hesabı kalır, derin uykuların sonrasına
Güzel ölmek istiyorum
Çölde fırtına sarmalı
Duman rengi gökyüzü
Akdeniz den akdenize
Uzayan çarşaf rengiyle
Mavi yeşil özlem dolu hatıra yüreğimde
Güzel ölmek istiyorum
Yeryüzü kalsın sende, yer altı bende
eyvallah …….
Senin yanında gizli kaldığım gün hayattan zevk aldım saklıca ¦???