.......Aşk...aşk aşk, Sen nelere kadirsin... Neler yapıyorsun yüreklerimize... Duygu sağnağı olup yağıyorsun gözlerimizden, ........Yağmur misali. Sisler arasından bir ışık gibi Belli belirsiz dokunuyorsun... ......Yüreğimizin bam teline. Sonra da saklambaç oynayan... Yaramaz çocuklar edasında, Kayboluveriyorsun... Tam hicrana boyandığımız anda Yeniden gelip, 'sobe' diyorsun.. Ah aşk sen bize neler yapıyorsun böyle.. Kalemimiz seni yazıyor, Fırçalarımız seni yansıtıyor tuallerimize, Renklerimiz sen varken,deli dolu coşkun.. Ya sen gidince... ..... Siyah oluyor,gri oluyor gözlerimizin içleri. Bakamıyor, göremiyor, hissedemiyoruz hiç bir şeyi. Kötürüm oluyor duygularımız. Sonra bitkisel hayata giriyoruz. Sonrası mı..? .................Sonrası aşksız olmuyor işte!
aş mak tan gelen bir aşkınlığın içinde seyre dalmak gönül aleminin halini ve ahvalini...seyre dalmak onun rengiyle boyanan varlığın güzelliğini..aşk bilme işidir, tanıma işi.nasip..ki bu da sevdirenin sevdirdiklerine yüklediği mananın derinliğine ulaşmakla olur...her aşk aşkımıdır..aşk suretin ötesindede farklı bir gönül erinin lügatinda belkide sırlarına vakıf olunamamış bir tanımı içermektedir..aşkın e hali de hali den hali..ve en güzeli ben den sıyrılarak biz olma hali....ve aşk okuya bilme işi..okuya biliyorsan kainatın her güzelliğinde bir yüceliğin enginliğini. tanımışsın demektir aşk üzerine yaratılmış bu alemin sonsuz gerçekliğini.... dua dua avcumda aşkının göz yaşları aşk içinde kayboldun bırak avuntuları.. adı bir muamma ötedeki nefes.. şimdi saran ruhumu aşk adında altın bir kafes..
cicim aylarından (hatta bu devirde saatlere kadar düştü) sonra vücuttan tahliye işleminin sonuna kadar geçen sürece verilen takma isim...Asıl ismi birçoğunuzun yazdığı gibi yalan yalan yalan....
Gitmek zorunda olupta yüreğinizi onunla bırakmaktır aşk.Her an kavuşamayacak olmanın vverdiği korkuyla yaşayıp,acı çekmektir aşk.Ya da yerli yersiz sırf o hayatınızda diye mutlu olmaktır aşk.Her şeye rağmen güzeldir aşk......
Valla aşk bence insanın her döneminde farklı anlamlar yükleyebileceği bişey. Yani bir dönem aşk olmadan yana o mana kime yüklenmişse onsuz geçmez diye düşünülür ama belli bir dönem sonra aşk ile o anlam yüklenen şey arasında asla hiç bir alaka kalmadığına kanaat getirir insanın kalbi ve mantığı. Sonuçta çektiğin acı yanında kar kalarak yepyeni bir serüvene atar kendini insan.Ama şu kesin aşksız olmuyor.
Aşk,bizdeki mevcut hissiyatın vesilesiyle yine bizim nazarımızda maşuğun maddeler ötesi bir madde haline bürünmesinin ardından bizim ona sahip olma hevesimize takılmış bir addır.Bu tabir görünüş itibariyle her ne kadar aşkı basit bir mevzu haline dönüştürmüş olsada,aşkın anestezisini yaptığınızda muhteva bakımından birebir tanımla örtüştüğünü görürsünüz.Ayrıca aşkın bendeki tabiri tecrübeylede sabittir.Hatta bu deneyimi bir çoğumuz defalarca yaşamışızdır.Yani her şey maşuğu elde edene kadardır.işte bu noktadan sonra eğer iş sevgi boyutuna dönüşüyorsa işte o zaman sizdeki has bir aşktır.Görüldüğü gibi benim düşünceme göre önce aşk sonra onun hazmıyla sevda doğar.Bakalım sizin bu konudaki görüşleriniz nedir.
aşkın ne olduğunu anlamak için yaşamak gerek. ama ben yaşamadan aşkı hissedebiliyorum... aşk dokunulmazlıklar içinde dokunmaktır ona ve ölüm yerine onu seçmek: onu sevgiyi sevgiliyi ve sevgilileri... işte aşk budur.
Aşk şiirin, Şiir ise aşkın kendisidir. nasıl ki şiirin belirli bir tanımı yoksa, o bütün tanımların üstünde ve içkin bir dışındalıkta ise aşk da kişiden kişiye değişen ve birine ait bir tanımın asla birebir diğerine uymadığı bir tanımla tanımlanamayacak kadar kaotik ve paradoksal bir eylem yada eylemsizlik duygusudur.
hatta bu tanım bile okunduktan sonra aşk ve şiir için geçersiz kalacak nafile bir çabadır...
Aşk yanıştır kuşkusuz, hem ruhen hem bedenen
Sevmeye yeltenmesin yanmasını bilmeyen
ZEKAİ BUDAK - Lüleburgaz/KIRKLARELİ
aşkın tanımı zor çok zor hemde çünkü insanların neler hissetiğidir.tanımsızdır aşk
AŞK TANRININ BİR LUTFUDUR HERKESE NASİP OLMAZ
Dokunma sevgiye sevilenlere
Aşkın umut köşkü yıkılır sonra
Gönül bir şişedir düşse kırılır
İçindeki sevda dökülür sonra
Bir şiirimden bir güfte saygılarımla
aşk dokumaktır. halı tezgahına gerdirilmişliği.
ask insan beyninin yarattigi en muhtesem duygudur...asik olmiyan insan hic yasamiyandir...ask mutlulukla aciyi ayni anda yasamaktir..
..olsun sana efendim..(!) ?
..! ?
Aşk,aşk,aşk, aşk işte...
.......Aşk...aşk aşk,
Sen nelere kadirsin...
Neler yapıyorsun yüreklerimize...
Duygu sağnağı olup yağıyorsun gözlerimizden,
........Yağmur misali.
Sisler arasından bir ışık gibi
Belli belirsiz dokunuyorsun...
......Yüreğimizin bam teline.
Sonra da saklambaç oynayan...
Yaramaz çocuklar edasında,
Kayboluveriyorsun...
Tam hicrana boyandığımız anda
Yeniden gelip, 'sobe' diyorsun..
Ah aşk sen bize neler yapıyorsun böyle..
Kalemimiz seni yazıyor,
Fırçalarımız seni yansıtıyor tuallerimize,
Renklerimiz sen varken,deli dolu coşkun..
Ya sen gidince...
..... Siyah oluyor,gri oluyor gözlerimizin içleri.
Bakamıyor, göremiyor, hissedemiyoruz hiç bir şeyi.
Kötürüm oluyor duygularımız.
Sonra bitkisel hayata giriyoruz.
Sonrası mı..?
.................Sonrası aşksız olmuyor işte!
Şennur...
aşk cehennemin sevilmiş hali...
aşk sarhoşluğun en güzel en nezih hali
“AŞK” BEN’İM! ...
Kaf dağının gediğine akma sen
Derelerin koşuştuğu göl benim
Masalların dediğine bakma sen
Leyla benim, Mecnun benim, çöl benim
Lisan ile anlatılmaz hamurum
Ben ezelden ömür yutan çamurum
Emir Hak-tan, yaşamaya memurum
Doğum benim, ölüm benim, döl benim
Ne sıfatım ne maddeyim ne mevsim
Ne şahika ne terazi ne ters-im
İbret ile verilecek bir dersim
Kitap benim, kalem benim, el benim
Her yiğidin yüreğinde verem’im
Aslı’ların düşlerinde Kerem’im
Sarayların hile’sinde Hürrem’im
Arzu benim, istek benim, dil benim
Doğum günüm “Âdem” ile başladı
Havva ile bir cehennem kışladı
Arzu ile al meyveyi dişledi
Yasak benim, elma benim,nefs benim
Viran olmuş yüreklerdir gururum
Kâh karun’u kâh çobanı vururum
Bilinmezim, zirvelerde dururum
Rüzgâr benim, bora benim, yel benim
Deste deste güller ile sunuldum
Kaftan giyip taht üstüne konuldum
Yenilmezim, her gönüle sokuldum
Zehir benim, şifa benim, bal benim
Siyah, yeşil, göz göz olur bakarım
Her nazar da bir yüreği yakarım
Görünmezim, her gönül de akarım
Irmak benim, nehir benim, sel benim
Tüm cihan da saltanatım var benim
Dört kanatlı uçan atım var benim
Seven için şeref benim ar benim
Öfke benim, vuslat benim yar benim
Ben maşuk-un cilvesiyim nazıyım
Âşık kulun mızrabıyım sazıyım
Yanaklardan süzülenden razıyım
Umut benim, hüsran benim, yas benim
Ozan ettim nice lisan bilmezi
Mecnun ettim düşte Leyla görmezi
Taçlandırdım birkaç kuruş etmezi
Hesap benim, infaz benim, pay benim
İlmek ilmek kilimlere işlendim
Vakitlice kulaklara seslendim
Yedi iklim gözyaşıyla beslendim
Gönül benim, sevda benim, “AŞK” benim
Kadir ALBAYRAK
Üç harften oluşan bir çıkmaz sokak..
Yaşanması gereken en güzel duygu.
aşk varoluşun tek gerçeği,bence yaşam şekli,ya onla yada onsuz.su ile susayanın can çekişmesi.
saçmalık!
aş mak tan gelen bir aşkınlığın içinde seyre dalmak gönül aleminin halini ve ahvalini...seyre dalmak onun rengiyle boyanan varlığın güzelliğini..aşk bilme işidir, tanıma işi.nasip..ki bu da sevdirenin sevdirdiklerine yüklediği mananın derinliğine ulaşmakla olur...her aşk aşkımıdır..aşk suretin ötesindede farklı bir gönül erinin lügatinda belkide sırlarına vakıf olunamamış bir tanımı içermektedir..aşkın e hali de hali den hali..ve en güzeli ben den sıyrılarak biz olma hali....ve aşk okuya bilme işi..okuya biliyorsan kainatın her güzelliğinde bir yüceliğin enginliğini. tanımışsın demektir aşk üzerine yaratılmış bu alemin sonsuz gerçekliğini....
dua dua avcumda aşkının göz yaşları
aşk içinde kayboldun bırak avuntuları..
adı bir muamma ötedeki nefes..
şimdi saran ruhumu aşk adında altın bir kafes..
Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş Türkçesi;
Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi...
cicim aylarından (hatta bu devirde saatlere kadar düştü) sonra vücuttan tahliye işleminin sonuna kadar geçen sürece verilen takma isim...Asıl ismi birçoğunuzun yazdığı gibi yalan yalan yalan....
Aşk acı biter.. Mutlu biterse Aşk biter...
ruhun varlığına delildir.
sonsuzlukta,iki ruhun birbirine değdiği an ve hal.
'...susuyor,aşklarının ölüşünü seyrediyordu...'
henüz tadamadım belki bir gün....
bulunmaz hint kumaşı..
Heyecan, ihtiras, bulutların üzerinde uçmak, gerçek dünyayla ilişiğini kesmek, ne onunla ne onsuz olamamak ve sonsuz bir ACI dır herhalde :))
'Mutlu aşk yoktur.'
L.AragoN
olmayan şeydir
insanların en çok kendini kandırmasına neden olan şeydir
Gitmek zorunda olupta yüreğinizi onunla bırakmaktır aşk.Her an kavuşamayacak olmanın vverdiği korkuyla yaşayıp,acı çekmektir aşk.Ya da yerli yersiz sırf o hayatınızda diye mutlu olmaktır aşk.Her şeye rağmen güzeldir aşk......
Valla aşk bence insanın her döneminde farklı anlamlar yükleyebileceği bişey. Yani bir dönem aşk olmadan yana o mana kime yüklenmişse onsuz geçmez diye düşünülür ama belli bir dönem sonra aşk ile o anlam yüklenen şey arasında asla hiç bir alaka kalmadığına kanaat getirir insanın kalbi ve mantığı. Sonuçta çektiğin acı yanında kar kalarak yepyeni bir serüvene atar kendini insan.Ama şu kesin aşksız olmuyor.
Aşk,bizdeki mevcut hissiyatın vesilesiyle yine bizim nazarımızda maşuğun maddeler ötesi bir madde haline bürünmesinin ardından bizim ona sahip olma hevesimize takılmış bir addır.Bu tabir görünüş itibariyle her ne kadar aşkı basit bir mevzu haline dönüştürmüş olsada,aşkın anestezisini yaptığınızda muhteva bakımından birebir tanımla örtüştüğünü görürsünüz.Ayrıca aşkın bendeki tabiri tecrübeylede sabittir.Hatta bu deneyimi bir çoğumuz defalarca yaşamışızdır.Yani her şey maşuğu elde edene kadardır.işte bu noktadan sonra eğer iş sevgi boyutuna dönüşüyorsa işte o zaman sizdeki has bir aşktır.Görüldüğü gibi benim düşünceme göre önce aşk sonra onun hazmıyla sevda doğar.Bakalım sizin bu konudaki görüşleriniz nedir.
aşkın ne olduğunu anlamak için yaşamak gerek. ama ben yaşamadan aşkı hissedebiliyorum... aşk dokunulmazlıklar içinde dokunmaktır ona ve ölüm yerine onu seçmek: onu sevgiyi sevgiliyi ve sevgilileri...
işte aşk budur.
Aşk şiirin, Şiir ise aşkın kendisidir. nasıl ki şiirin belirli bir tanımı yoksa, o bütün tanımların üstünde ve içkin bir dışındalıkta ise aşk da kişiden kişiye değişen ve birine ait bir tanımın asla birebir diğerine uymadığı bir tanımla tanımlanamayacak kadar kaotik ve paradoksal bir eylem yada eylemsizlik duygusudur.
hatta bu tanım bile okunduktan sonra aşk ve şiir için geçersiz kalacak nafile bir çabadır...