Burun akıntısı geçer... Çok çok eline mendil alır sürekli silersin. Birini saplantı haline getirmek ciddi bir hastalıktır, geçmez. Hem kendine hem de o kişiye, o kişinin çevresindekilere zarar verirsin.
Tartışma sertleşmeye başlayınca, taraflardan biri karşısındakine 'Sen hasta mısın yahu? ' der, o da karşılık verir: 'Asıl hasta sensin! ' Peki hangi hastalık, ne hastalığı... O belli değil! Meğer, bizim toplumda ne kadar çok hastalık varmış, hekimlerin bulduğu hastalıklardan çok fazla! Hepsi de gözleme dayalı hastalıklar, tam 40 hastalık... Görelim...
* * * -Kardan adama tekme atma veya bozmaya çalışma hastalığı, -Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı, -Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, bıyık ve gözlük yapma hastalığı, -En iyi arabayı ben kullanıyorum sanma hastalığı, -Kartopunun içine buz koyma hastalığı, -Cep telefonu kullanımının yasak olduğu ortamlarda ille de görüşme yapma hastalığı, -Belediyenin duraklara koyduğu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastalığı, -Kumsalda deve güreşi yapma hastalığı, -Şahin marka arabayı Doğan görünümlü yapma hastalığı, -Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim baş harfi kazıma hastalığı... * * * -Derslerini çalışıp sınıfını geçenleri inek sanma hastalığı, -Mesleğimizdeki unvanımızı İngilizce olarak söyleme hastalığı, -Tiki olan insanların tikleri ile uğraşma hastalığı, -İskambil kağıtlarından kule yapan birinin kulesini bozmaya çalışma hastalığı, -Cep telefonuyla bağıra bağıra konuşma hastalığı, -Reklam için duvarlara veya panolara yapıştırılan afişleri yırtma hastalığı, -Tuvalet duvarlarını defter sanma hastalığı, -Otobüs duraklarına 'Ateşli sevişirim, beni ara' yazma hastalığı... * * * -Trafikte bizi geçen bir arabayı mutlaka yakalayıp onu geçmeyi ilke sayma hastalığı, -Sinyal verir vermez şerit değiştirip kazaya sebebiyet verdiğimizde sinyal verdik, görmüyon mu deme hastalığı, -Arayollardan anayola çıkacak araca yol vermeme hastalığı, -Ünlü birini gördüğümüzde ona el sallama hastalığı, -Ünlü birini gördüğümüzde onunla fotoğraf çektirip çok samimiyiz havası verme hastalığı, -Yaşamadığımız bir şeyi yaşamış gibi anlatıp ona kendimizi inandırma hastalığı... * * * -Otobüs durağa yanaştığında ille de ön kapıdan inmeye çalışma hastalığı, -Otobüs koltuklarını yırtma ve üzerlerine acayip acayip yazılar yazma hastalığı, -Minibüs şoförüyseniz beğenmeseniz bile mutlaka Kral FM dinleme hastalığı, -Trafikte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı, -Trafikte kırmızı ışıkta dururken burun karıştırma hastalığı, -Kimsenin herhangi bir konu hakkında bilgisi olmadığını anladığımız anda o konu hakkında atıp tutma hastalığı, -Elektrik, su, doğalgaz, vergi, trafik cezası vb. faturaları son gününde ödeme hastalığı, -Kar yağdığında eve bolca ekmek alma hastalığı, -Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine koşup onları kaçırmaya çalışma hastalığı, -Evli olanların bekarlara, sakın ha evlenme demesi hastalığı... * * * -Aynı filme giden insanların filmden çıktıktan sonra filmi birbirlerine anlatmaları hastalığı, -Eline silah geçen birinin hemen o silahla şaka yapma ihtiyacı duyması hastalığı, -Arabayla yolda giderken tanıdık birini görünce arabayı şakadan onun üzerine doğru sürme hastalığı, -Takım elbise giyince elini cebe sokma hastalığı, -Tuttuğu takım galip gelince havaya silah sıkma hastalığı, -Meslek arkadaşlarına mesleki şakalar yapma hastalığı. * * * Ne kadar çok hastalık varmış... Kim bilir kaçına yakalanmışız, kaçını atlatmışız, kaçından da hala hastayız. Bereket versin, hiçbiri ölümcül değil, ölünceye kadar onlarla yaşayacağız.
bu yaz beni rahat bırakmayan unsur. (aynı doktora gittiğimden; adam en son 'fare ilacı' yazdı reçeteme...Geber de 'sen de kurtul ben de 'gbilerinden...
Bir gün artık bu halsizlikler bitsin diyor ve ne olduğunu anlamak için gittiğinizde, hasta olduğunuzu öğreniyorsunuz....Sen, uzun süreli tedavi dönemine hazırlan...Bunları duyuyorsunuz...İçimin acıması günlerce sürdü... Günlerce herkese kızdım... Belki de kendime de.... Ve bu arada insanlara da kızdım...Araması gerekenler aramadı diye... Kim sorarsa hep yanımdaydılar... Hani nerdesiniz... Bazı dostların, demek ki dostlukları bu kadarmış. Sen varsan, onlar da var, sen dipteysen yok oluyorlar... Tabiî ki gerçek dostlar, gönül dostlarımın telefonuma bıraktıkları mesajlar, arayarak neler oluyor diye sormalar... Bu konuda hiçbir şeyi onlarla paylaşamamak... Yakında her şey yeniden başlayacak deyip giciştirmek... İçin acırken gülmeye çalışmak... Başka şeyler hissederken, başka şeylerden bahsetmek... Tanrım hayat bu mu? İlk günden bugüne kadar olan her şey aklına geliyor... Unuttuklarını bile bir anda hatırlayıveriyorsun... Biliyorum bu yangın da bitecek bir gün... Küllerinden bile eser kalmayacak... Ama sönene kadar önce için, için yanması gerekir... Aklıma Sertap Erener’in şarkısı geliyor... Hadi yüreğim ha gayret, hadi dik dur, hadi sabret, bir rüya idi farz et... Ağlayarak şarkıyı tekrarlıyorum...Günlerce bu şarkıyı ağlayarak söyledim.
Bazen, hastalıkla ilgili gerçekleri kabul etmez beynimiz...Ama o sinsi sinsi ilerler içimizde...Kendince bir yol bulmuştur ve ayrılmak istemez bizden...
sanırım sadece bizim toplumumuza has hastalıklar bunlar: *yeni atılan betonu görünce üzerine basma veya birşeyler yazma hastalığı... *cep telefonunu kullanmanın yasak olduğu yerlerde özellikle telefonda konuşma hastalığı... *trafikte bizi geçen bir aracı yakalayıp onu geçme hastalığı... *bugün olduğu gibi kar olmadığı halde kar tatilinden evde kalınca can sıkıntısından buzdolabını sayısız defa açıp bir bakıp kapama hastalığı...
evet daha çok var da bu kadarı bile yeter sanırım :)
*ayak tırnağından kirpiğe kadar heryeri ağrıyabiliyomuş insanın *sigara içilemiyo (eyvahlar olsun galiba bırakcam :) *tv izlerken bile yoruluyor insan *tel.konuşmaları ölüm giibi bişii *ilaç çekmecesinde herzaman hazır domates çorbası bulundmalı *bidaha vapurun dışında oturmuycam.(çıks bu maddeyi beenmedim.)
vapurun yan tarafında rüzgarla keyif çatmanın bile bir bedeli var bu dünyada:( tamammmm.antibiotik ve ağrı kesiciyi ben içeyim,efervesan ve gargarayı rüzgar kullansın o zaman:S
İllet birşey. Yok miden kaynar, yok bağırsaklarındaki gaz patlamaları ani kramplar yapar, illa azcık yaza göre giyindinmi boğazın yanar, şişer, olmadı diş köklerinde zamansız aniden çıkıp kaybolan ağrılar olur, azcık paranoya olsam bağışıklık yetersizliği sendromu hastalığına kapıldığımı düşüneceğim yani nedir bu cıt kırıldımlık, hiç mi direnç kalmamış..
https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/obsesif-kompulsif-bozukluk-okb/
Burun akıntısı geçer... Çok çok eline mendil alır sürekli silersin.
Birini saplantı haline getirmek ciddi bir hastalıktır, geçmez. Hem kendine hem de o kişiye, o kişinin çevresindekilere zarar verirsin.
Gelme üstüme üstüme..
Allah; u tealanın verdiği bir imtihan ve ölüm sebebi; (Allah bütüüün hastalarımıza şifalar nasip etsin)
Tartışma sertleşmeye başlayınca, taraflardan biri karşısındakine 'Sen hasta mısın yahu? ' der, o da karşılık verir: 'Asıl hasta sensin! '
Peki hangi hastalık, ne hastalığı...
O belli değil!
Meğer, bizim toplumda ne kadar çok hastalık varmış, hekimlerin bulduğu hastalıklardan çok fazla!
Hepsi de gözleme dayalı hastalıklar, tam 40 hastalık...
Görelim...
* * *
-Kardan adama tekme atma veya bozmaya çalışma hastalığı,
-Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı,
-Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, bıyık ve gözlük yapma hastalığı,
-En iyi arabayı ben kullanıyorum sanma hastalığı,
-Kartopunun içine buz koyma hastalığı,
-Cep telefonu kullanımının yasak olduğu ortamlarda ille de görüşme yapma hastalığı,
-Belediyenin duraklara koyduğu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastalığı,
-Kumsalda deve güreşi yapma hastalığı,
-Şahin marka arabayı Doğan görünümlü yapma hastalığı,
-Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim baş harfi kazıma hastalığı...
* * *
-Derslerini çalışıp sınıfını geçenleri inek sanma hastalığı,
-Mesleğimizdeki unvanımızı İngilizce olarak söyleme hastalığı,
-Tiki olan insanların tikleri ile uğraşma hastalığı,
-İskambil kağıtlarından kule yapan birinin kulesini bozmaya çalışma hastalığı,
-Cep telefonuyla bağıra bağıra konuşma hastalığı,
-Reklam için duvarlara veya panolara yapıştırılan afişleri yırtma hastalığı,
-Tuvalet duvarlarını defter sanma hastalığı,
-Otobüs duraklarına 'Ateşli sevişirim, beni ara' yazma hastalığı...
* * *
-Trafikte bizi geçen bir arabayı mutlaka yakalayıp onu geçmeyi ilke sayma hastalığı,
-Sinyal verir vermez şerit değiştirip kazaya sebebiyet verdiğimizde sinyal verdik, görmüyon mu deme hastalığı,
-Arayollardan anayola çıkacak araca yol vermeme hastalığı,
-Ünlü birini gördüğümüzde ona el sallama hastalığı,
-Ünlü birini gördüğümüzde onunla fotoğraf çektirip çok samimiyiz havası verme hastalığı,
-Yaşamadığımız bir şeyi yaşamış gibi anlatıp ona kendimizi inandırma hastalığı...
* * *
-Otobüs durağa yanaştığında ille de ön kapıdan inmeye çalışma hastalığı,
-Otobüs koltuklarını yırtma ve üzerlerine acayip acayip yazılar yazma hastalığı,
-Minibüs şoförüyseniz beğenmeseniz bile mutlaka Kral FM dinleme hastalığı,
-Trafikte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı,
-Trafikte kırmızı ışıkta dururken burun karıştırma hastalığı,
-Kimsenin herhangi bir konu hakkında bilgisi olmadığını anladığımız anda o konu hakkında atıp tutma hastalığı,
-Elektrik, su, doğalgaz, vergi, trafik cezası vb. faturaları son gününde ödeme hastalığı,
-Kar yağdığında eve bolca ekmek alma hastalığı,
-Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine koşup onları kaçırmaya çalışma hastalığı,
-Evli olanların bekarlara, sakın ha evlenme demesi hastalığı...
* * *
-Aynı filme giden insanların filmden çıktıktan sonra filmi birbirlerine anlatmaları hastalığı,
-Eline silah geçen birinin hemen o silahla şaka yapma ihtiyacı duyması hastalığı,
-Arabayla yolda giderken tanıdık birini görünce arabayı şakadan onun üzerine doğru sürme hastalığı,
-Takım elbise giyince elini cebe sokma hastalığı,
-Tuttuğu takım galip gelince havaya silah sıkma hastalığı,
-Meslek arkadaşlarına mesleki şakalar yapma hastalığı.
* * *
Ne kadar çok hastalık varmış...
Kim bilir kaçına yakalanmışız, kaçını atlatmışız, kaçından da hala hastayız.
Bereket versin, hiçbiri ölümcül değil, ölünceye kadar onlarla yaşayacağız.
Hasan PULUR
organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyoloji görevlerinin bozulması durumu, sayrılık, maraz, 'esenlik' karşıtı; aşırı düşkünlük, takıntı. ruh sağlığının bozulması durumu. bitkilerin yapılarında görülen bozukluk
bu yaz beni rahat bırakmayan unsur.
(aynı doktora gittiğimden; adam en son 'fare ilacı' yazdı reçeteme...Geber de 'sen de kurtul ben de 'gbilerinden...
Bir gün artık bu halsizlikler bitsin diyor ve ne olduğunu anlamak için gittiğinizde, hasta olduğunuzu öğreniyorsunuz....Sen, uzun süreli tedavi dönemine hazırlan...Bunları duyuyorsunuz...İçimin acıması günlerce sürdü... Günlerce herkese kızdım... Belki de kendime de.... Ve bu arada insanlara da kızdım...Araması gerekenler aramadı diye... Kim sorarsa hep yanımdaydılar... Hani nerdesiniz... Bazı dostların, demek ki dostlukları bu kadarmış. Sen varsan, onlar da var, sen dipteysen yok oluyorlar...
Tabiî ki gerçek dostlar, gönül dostlarımın telefonuma bıraktıkları mesajlar, arayarak neler oluyor diye sormalar... Bu konuda hiçbir şeyi onlarla paylaşamamak... Yakında her şey yeniden başlayacak deyip giciştirmek... İçin acırken gülmeye çalışmak... Başka şeyler hissederken, başka şeylerden bahsetmek... Tanrım hayat bu mu? İlk günden bugüne kadar olan her şey aklına geliyor... Unuttuklarını bile bir anda hatırlayıveriyorsun... Biliyorum bu yangın da bitecek bir gün... Küllerinden bile eser kalmayacak... Ama sönene kadar önce için, için yanması gerekir... Aklıma Sertap Erener’in şarkısı geliyor... Hadi yüreğim ha gayret, hadi dik dur, hadi sabret, bir rüya idi farz et... Ağlayarak şarkıyı tekrarlıyorum...Günlerce bu şarkıyı ağlayarak söyledim.
Bazen, hastalıkla ilgili gerçekleri kabul etmez beynimiz...Ama o sinsi sinsi ilerler içimizde...Kendince bir yol bulmuştur ve ayrılmak istemez bizden...
hastalık kişinin kendini fiziki veya ruhsal rahat hissetmemesidir
Düş yakamdan artık... Ben bu kadar sevilecek biri değilim ki... :)))
Yapıştın vantuz gibi bırakmıyorsun...
gelip geçicidir hastalık........yeterki insanın yüreği hastalanmasın......
tüm canlıların kâbusu:((
kimi zaman şöylesine uğrar, hatırımızı sorar ve gider.....kimi zamansa çok sever bizi ve ayrılmak istemez yanımızdan:(
onunla arkadaş olabilmek en iyisi ;) o zaman daha da töleranslı davranıyor ;)
organizmanın; bir ya da birkaç hain mikrobun, menfur saldırı ve istilasına uğraması :)
idrarda lökosit H (high) ise tamam, kendinizi intihar edebilirsiniz:P
labaratuvar sonuçlarındaki L ve H harfleri
sanırım sadece bizim toplumumuza has hastalıklar bunlar:
*yeni atılan betonu görünce üzerine basma veya birşeyler yazma hastalığı...
*cep telefonunu kullanmanın yasak olduğu yerlerde özellikle telefonda konuşma hastalığı...
*trafikte bizi geçen bir aracı yakalayıp onu geçme hastalığı...
*bugün olduğu gibi kar olmadığı halde kar tatilinden evde kalınca can sıkıntısından buzdolabını sayısız defa açıp bir bakıp kapama hastalığı...
evet daha çok var da bu kadarı bile yeter sanırım :)
*ayak tırnağından kirpiğe kadar heryeri ağrıyabiliyomuş insanın
*sigara içilemiyo (eyvahlar olsun galiba bırakcam :)
*tv izlerken bile yoruluyor insan
*tel.konuşmaları ölüm giibi bişii
*ilaç çekmecesinde herzaman hazır domates çorbası bulundmalı
*bidaha vapurun dışında oturmuycam.(çıks bu maddeyi beenmedim.)
vapurun yan tarafında rüzgarla keyif çatmanın bile bir bedeli var bu dünyada:(
tamammmm.antibiotik ve ağrı kesiciyi ben içeyim,efervesan ve gargarayı rüzgar kullansın o zaman:S
Üff midem bulanıyo,başım dönüyo! ! !
Daha ne olsun?
Boğazlarım şişti...
Şimdi hastalık benim yakamı kolay kolay bırakmaz. offf yaaa:(((
birde kafadan hastalar var...
Bazılarının çözümü yok! ! !
#%#@½##@#½^^+#4%£#@#4#$...
kldsşkfşlskfişlkfcşlsdck şslkfşslkicdş...
_____________________________...aha bu iyi oldu...
nası güzel anlatabildim mi?
İllet birşey. Yok miden kaynar, yok bağırsaklarındaki gaz patlamaları ani kramplar yapar, illa azcık yaza göre giyindinmi boğazın yanar, şişer, olmadı diş köklerinde zamansız aniden çıkıp kaybolan ağrılar olur, azcık paranoya olsam bağışıklık yetersizliği sendromu hastalığına kapıldığımı düşüneceğim yani nedir bu cıt kırıldımlık, hiç mi direnç kalmamış..
'' Bir Nefes Sıhhat ''
Prof.Dr.Osman Öztürk / Rağbet Yayınları
Hasta ziyaretlerinde,kolonyaya alternatif olabilecek bir kitab...
Nicedir yarenim olma telasinda..
* Hastaların konulduğu yer. (Kaşıkların konulduğu yere kaşıklık denmesi gibi)
* Alışmak, tiryakisi olmak, vazgeçememek.
* Organizmanın fonksiyonlarını gerçekleştirmesini engelleyici etmenlerden tespit edilmiş olanı.
Bimar halini yine bimar olan bilir..
Baki
çok hastayım ya 3 gündür ayağa kalkamıyorummm
çok kötü bişi yabu hastalıkkkkkk okula gidemiyorum:(
Hastaliklar, kötü zevklerin ücretidirler.