-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR---------- --------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine söylenmeye devam etmekteydi... --------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti... -------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı, gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu.... . --------SONBAHAR------- Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar. --------------------------------------------- Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar. ---------------------------------------------- Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu Deprem Zedeler, Saçını Yoldu Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar. ---------------------------------------------- Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları Garipler Neylesin, Soğuk Kışları Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar. ---------------------------------------------- Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar... ------------------------------------------ --------OZAN ÇAKIROĞLU-------
MEDENİYET ÇÖKTÜ HUY BOZULDU Bu Cumhuriyet Kurdu Atamız Gitmedik izinden oldu hatamız Ne Hürriyet kaldı, ne de ilkemiz Demokrasi Kalktı haller bozuldu. ----------------------------------------- Medeniyet Çöktü, Fodula Döndük Kendi Ülkemiz de, Modüle döndük Kurumlar Satıldı, Kudula döndük Devlet-ü Erkân da huylar bozuldu. ------------------------------------------ Barış Çeşmesinin, Kalmadı Adı Kantarı bozdular Hünkâr'la Kadı Işıklar söndürdü, Mahlukat Kedi Yobaz baş kaldırdı, Sollar bozuldu. ------------------------------------------ Her Devir de Yezid olup Çıktılar Sivas'ta Diri-diri İnsan Yaktılar Tekbir alıp bir kenardan baktılar Medeniyet çöktü, Kullar bozuldu. ------------------------------------------ Dört Tarafı Sardı, Fitne Ateşi Siyaset Ayırdı, Kavim-kardeşi Babayı saymıyor Evladı-Eşi İlçesi, Beldesi Köyler bozuldu. ---------------------------------------- Der Vezir Mağrip'te boşa gezildi Göç Kervanı Katar oldu dizildi Afgan-i,Süryani Seçmen yazıldı Misak-ı Millide Surlar Bozuldu... ----------------------------------------- ----OZAN ÇAKIROĞLU-----
Anlayana Sivri Sinek Saz Anlamayana Bizim Davul Az....
---------EMPATİ YETENEĞİ-------- -------Bugün sitelere göz gezdirirken, Zat-ı muhteremin biri dünkü yazısın da Empati yeteneğinden yoksun kişi diye cümle kurmuş. Zira kendileri ne empati biliyorlar, ne de yetenek biliyorlar? -------Şahısların Empati yeteneği, ilk önce Aile kültürüyle başlar ve çevresel faktörlerle gelişir, almış olduğu eğitimle şekillenir, iş hayatıyla genişler ve Dünya görüşüyle harmanlanır. Vatandaşı olduğu Devletin yönetim tarzıyla sübuta erer. -------Ancak Bilim Adamlarının Empati yeteneği fikir ve düşünce sistemiyle asla paralel olamaz. Çünkü Bilim Felsefi olarak bir bütünlük arz etmez. Edemez... Bilimsel Materyalizm Felsefesi-Metafizik Felsefeyi içinde barındırmaz. Metafizik Felsefe de Materyalist Felsefeyi reddeder. Bu yüzdendir ki Din ve Mezhepler Sosyal Toplumları ve bir çok Medeniyeti fasifler. --------Dinler arası çatışmanın tek nedeni, inandıkları Kitap ve Peygamberlerdir. Dinler arası geçişkenlik kültürel baz da sağlanır. Bütün Dinler Evrimsel devinimi kabul etmezler. Ancak Materyalist Fesefeciler Dünya'da bütün Mahlukatların Tarihsel devinim için de Evrimleştiğini savunurlar. --------Her ayrı iklim ve Toplumlar da İnsanların empati yeteneği ayrı-ayrı biçim- lenir. Bütün ideolojik ayrımcılığı bir araya toplayıp harmanlayan sadece Sosyal yönetim tarzıdır. Bunu da Dünya'da tek beceren Devlet Adamı Mustafa Kemal ATATÜRK'tür. Ulusal Türkiye Cumhuriyetini ilan edip ve yönetim şeklini Demokrasiyle taçlandırmıştır... Google'da aramayın bulamazsınız...VESSELAM. ---------OZAN ÇAKIROĞLU--------
-------Az önce mesaj sayfama hiç tanımadığım, Şair beyefendi bir not düşmüş. Aynen yazıyorum. (Yorum sitelerine renk kattınız. Yazılarınızı sizi hiç sevmeyenler reklamlıyorlar.) demiş zat-ı muhterem... -------Gerçekten doğru söylemiş. Geriye dönük bütün yazdıkları mı inceledim. Gördüm ki yazılarımı güncelleyen yazmanların hepsi de mevcudiyetimden rahatsız olan şahıslar....Düşündürücü ve ilginç? --------Fizik'te etkime-tepkime olayları vardır. Buhar, Bulut, Rüzgâr Yağmur, Toprak ve bereket gibi-gibi... --------Başka siteler de Toplumsal, Bilimsel, Siyasal, Sosyal ve kültürel boyutta bir cümle dahi yazılmazken, ancak Kadınları bir duygusal şehvet gibi sergileyen Aşkı- Meşki dillendiren şiir ve deyimler silsilesi güncellenmektedir. Bırakın tepki göster- meyi beni de küfür bataklığına çekmeye uğraşıyorlar. Gerçekten yazık....
-------Son zamanlara da bir orta çağ hastalığı aldı başını gidiyor. Her eli kalem tutan Milletin başına Felsefeci kesildi. Daha kendi Ana-Atasını tanımayan, Mensubu olduğu Dini tanımayan, Cahiliye devrinde bilgelik kavramlarıyla ön plana çıkan, meditasyon saçma- lığını millete Din diye yutturan Budizm ve Hinduzim-i besleyen ZEN Felsefesini yeniden hortlatmaya uğraşıyorlar. Bunu da en çok Atatürk ilke ve inkılaplarına ters düşen Hilafet düşkünleri Haşhaşi sülbüne selam duran yobazlar güncellemektedirler. -------Ulusal Millet olarak, bu Hak-hakikat yoksunlarına fırsat vermemeliyiz. Bu zavallılar korkarım 15 Temmuz da Meclis-i Ayan'a top-tüfekle saldıran hainlerin devamı ve türemesidir. Yaradan Ulusal Devletimize güç-kudret versin... -------OZAN ÇAKIROĞLU------
--------KISIR DÖNGÜ------- -----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde aşağılık kompleksi olarak baş göstermektedir. Kendilerini çaresiz, aciz ve yetersiz oldukları anlaşılmasın diye kendilerine bir gölgelasyon icat ederler. Devamlı başkalarından ROL çalarlar. Mürşid-i Arif kimliğine bürünürler. Başkalarına ait olan özlü sözleri telaffuz etmeyi bir marifet sayarlar. -----Kısır döngü, genellikle çocukluğun da Periferik rahatsızlığı geçirmiş kişilerde baş göstermektedir. Kendisinin sergilediği edep ve terbiye dışı davranışları başkalarına ithafen bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüştü- rürler. Bu tarz mevcudiyetler Karga'dan başka kuş, kendisinden başka da Baş tanımazlar. Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel meselelere karşı duyarsız ve yetersizlerdir. ------Kısır Döngü içerisinde kalan bireyler asla kominal yaşayamazlar. Kendisine dost-arkadaş seçerken zayıf karakterli bireyleri tercih ederler. Yani ergenler gibi KANKA-cılık oynamaya devam ederler. Kuyruklarına basıldığında basiret-i hülyaları bir Medcezire dönüşür. Bu ümitsiz vaka- larla medeni bir insan gibi konuşup-tartışamasın. Ancak ve ancak bu zat-ı muhteremlere peki-peki değince adeta bir Kuzuya dönüşürler... --------OZAN ÇAKIROĞLU--------
----------KISIR DÖNGÜ--------- -----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde, haksız, kuralsız, mizansız ve hırçın davranışlar biçimidir. Genellikle çocukluğunda Periferik rahat- sızlığı geçirmiş bireylerde zaman-zaman basiret-i hülasalar ve gel-gitler halinde cereyan etmektedir. Adeta kişi bir medcezire dönüşür. ------Kendisinin sergilemiş olduğu edep ve terbiye dışı davranışları başka bireylere ithafen fevri bir şekil de ve bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüş- türürler. Daha sonra da Zeytin yağı gibi üste çıkarlar. Bu bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu hastalığın Lokmanı ve tedavisi de yoktur. ------Okur yazar olmayan, Merhum Dedem derdi ki, bu tarz kişilere her daim ve her yer de peki-peki diyeceksin.? Başka çaresi yoktur. VESSELAM.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
Bu Gün Bursa da aşırı Lodos vardır. Mavinin izi kalmadı. İnşallah Havanın hırçınlığı geçerde, iki Mavi Kanka (Gök'le Deniz) maviş-maviş bir haleye dönüşürler...Yaradan ne etmeye Kadir değil ki...
HÜRRİYET BENDİNİ YIKARDA GİDER Arif Olan Muhabbeti, Hal Eyler Aşkına Dağları Turap Yol Eyler Lilyumu da Nektar eyler, Bal eyler Gönülden-gönüle akar da gider. ----------------------------------------- Dağları süsleyen borandır-kardır Gönüller ıraksa, hasreti zordur Kankanın Ateşi, Yürekte kordur Tamu Harı gibi, yakar da gider. ----------------------------------------- Güzelin Cilvesi, Yiğide Faktır Merhamet arama, vicdanı yoktur Vuslata ermeden, arzusu çoktur Bağına Acıyı, Eker de Gider. ---------------------------------------- Her güzele kanma, Tarında durmaz Mürşid-i Kâmil'den, Öğütler almaz Barış Pınarından, Testini Dolmaz Aşkın Şarabını, İçer de Gider. ----------------------------------------- Der Vezir uslanmaz Akli ziyanlar Hilafet Gözeten, Fikri Ayanlar Batıla Özenen Beyler-Bayanlar Özgürlük Bendini yıkar da gider... ------------------------------------------ ------OZAN ÇAKIROĞLU-----
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir. -------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum, -------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM. . KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM Usta bir Ozanım, diyemem lakin Arif Meclisin de, oluram Sakin Tarikat sülbüne, olmadım yakın Yobazın üstünü, çizer giderim. --------------------------------------- Bazı Dostlarımı, Darda sınadım Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım Hasmımı Meydana, çeker giderim. ----------------------------------------- Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar Sarmaşık otunu, Gül diye sayar Kavim-Kardaşını, Söz ile döver Gönlüne Acıyı, Eker Giderim. ----------------------------------------- Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı Bin kusur Kitapla söyler yalanı Kırk günde dolanmış devri-alemi Hariçten gazeli, bozar giderim. ---------------------------------------- Kendini Huriye, Benzetir durur Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur Hasmına acımaz, yürekten vurur Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim. ---------------------------------------- Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem Ben Kendi Bağım da, tozar giderim... ------------------------------------------- ---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir. -------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum, -------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM. . KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin Arif Meclisin de, oluram Sakin Tarikat sülbüne, olmadım yakın Yobazın üstünü, çizer giderim. --------------------------------------- Bazı Dostlarımı, Darada sınadım Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım Hasmımı Meydana, çeker giderim. ----------------------------------------- Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar Sarmaşık otunu, Gül diye sayar Kavim-Kardaşını, Söz ile döver Gönlüne Acıyı, Eker Giderim. ----------------------------------------- Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı Bin kusur Kitapla söyler yalanı Kırk günde dolanmış devri-alemi Hariçten gazeli, bozar giderim. ---------------------------------------- Kendini Huriye, Benzetir durur Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur Hasmına acımaz, yürekten vurur Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim. ---------------------------------------- Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem Ben Kendi Bağım da, tozar giderim... ------------------------------------------- ---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir. -------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum, -------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM. . KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin Arif Meclisin de, oluram Sakin Tarikat sülbüne, olmadım yakın Yobazın üstünü, çizer giderim. --------------------------------------- Bazı Dostlarımı, Darada sınadım Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım Hasmımı Meydana, çeker giderim. ----------------------------------------- Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar Sarmaşık otunu, Gül diye sayar Kavim-Kardaşını, Söz ile döver Gönlüne Acıyı, Eker Giderim. ----------------------------------------- Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı Bin kusur Kitapla söyler yalanı Kırk günde dolanmış devri-alemi Hariçten gazeli, bozar giderim. ---------------------------------------- Kendini Huriye, Benzetir durur Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur Hasmına acımaz, yürekten vurur Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim. ---------------------------------------- Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem Ben Kendi Bağım da, tozar giderim... ------------------------------------------- ---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------ÖĞRETMEN------ . -------Osmanlı zamanın da 1848 yılına kadar ne Öğretmen vardı ne de okulu. Daha çok Sübyan Mektepleri yaygındı. Orada ders veren hocalar Medrese eğitimi almış güdümlü Şahıslardı. İlk kez 1848 de Öğretmenlik eğitimine yönelik Darülmuallim açılmıştır. Bu okulun ilk Müdürü Ahmet Mithat Efendi'dir. 1850 yılın da bu Okulun öğrenci sayısı otuz'dur. --------Türkiye Cumhuriyet Devleti kuruluncaya kadar da eğitim ve öğretim adına hiç bir iyileştirme yapılmamıştır. Osmanlı bu konuda da sınıfta kalmıştır. Mustafa Kemal ATATÜRK 10--Ağustos 1928 de 29 harften oluşan yeni Türk Alfabesini Meslis-i Ayan'da oylama sonucun da kabul edilmiştir. Vatana-Millete hayırlı olsun denildi ve müspet bilim ile bu günlere gelindi. Ben derim ki Bilim adına harf devrimi Dünya da yapılmış en büyük devrimlerden biridir. En kısa zaman da Memleket sathın da icra edilmeye başlamıştır. Bu gün buralar da hasbel kader, bir şeyler yazabiliyorsak bunu harf devrimine ve dolayısıyla Ulu Önder ATATÜRK'e borçluyuz. -------Benim Bir Kızım da Öğretmendir. Şiir sitem de günün önemine binaen yedi dörtlük halin de okurlara sunulmuştur. Ben buradan Bütün Öğretmelerimizin 24 Kasım Öğretmenler gününü en içten gelen sevgi dolu dileklerimle kutlar. Çalışanlara meslek hayatın da üstün başarılar diler ve Emekli öğretmenlerimize Sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim. Sevgili Öğretmen Kızımın gözlerinden---- Gözlerinden öperim.... --------------OZAN ÇAKIROĞLU--------
------MODA: Kendi iç dinamiğiyle gelişmiş Ülkelerde Ekonomik, Siyasal, Sosyal ve kültürel gelişmelerin Topluma doğrudan ve dolaylı yansımasıdır. Emperyalist Toplumlarda Moda bir Uluslar arası strateji eylem birliğidir. Hatta Moda sektörünü güçlendirmek için Devlet Sübvansiyon desteği vermektedir. ------Anadolu Medeniyeti 1980-ler den sonra moda rezaletine yenilmiştir. Daha sonra Yanlış Siyasal politikalar sonucun da Maşrikten-Mağribe göç kervanı artarak Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucun da, örfü kültürümüz oldukça yara almıştır. Tekelci Burjuvazinin Televizyonlarda güzellik yarışmaları düzenlemeleri sonucun da Mankenlik ve dizi filmleri oldukça gençlerimizin kafasını karıştırdı. Baba ile oğul-Ana ile Kızı arasında mesafe oluşmaya yol açtı. Artık moda ve Film sektörleri Yüce Türk Kadınını bir obje olarak kullanmaya başladı. ----Tevhid-i Tedrisatın rayında çıkması, Okullarda kılıf kıyafet serbestliği eğitim ve öğretim de kuralsız ve mizansız neslin türemesine yol açtı. Anadolu Aile birliği kökün- den sarsıldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu Türk medeni kanunu dumura uğradı. Hala bu gün Kadınlar üzerinde ki gölgelasyon ve badanasyon son sürat Ülke sathına yayılmaktadır. ----Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Şerife Bacıların, Satı Anaların, Gökçe Sunaların, Halide Ediplerin daha nice-nice Şehit olmuş yiğit kızlarımızın kemikleri sızlıyordur... Nerden--nereye. Doğru okuyan ve doğru anlayan okurlara saygılar sunarım... ----------ÇAKIROĞLU--------
-------Moda: İç dinamiyle gelişmiş Ülkelerin Ekonomi, Siyasal, Sosyal ve kültürel gelişmelerin Topluma yansımasıdır. Dolayısıyla Teknoloji alan da büyük gelişme- lere yol açmak için, Eperyalistler Moda sektörünü Subvansiyon teşvikiyle güçlen- direrek, Az gelişmiş Ülkeler de eylenmez tahribatlara yol açmaktadırlar. -------Anadolu Medeniyeti ilk önce Moda rezaletine yenik düşmüştür. Arkasından Siyasal Burjuvazi Maşrikten-Mağribe göç politikasıyla Örfü değerlerimiz tahribata uğramış ve dolayısıyla Aile kavramı eski geleneğinden kopmuştur. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu Türk Medeni kanunu pasifize edilmiştir. -------Tekelci Burjuvazi moda sektörünü oldukça pohpohlayıp Baba ile Oğulu, Ana ile Kızını karşı-karşıya getirmiştir. Televizyonlar da güzellık yarışmaları düzenleyip Gençlerimizi özendirerek Ulusal düzeyde kültür erezyonuna sebep olmuştur. Yeni Müfredat sisteminde öğrenci kılıf kıyafeti zorunlu olmaktan çıkarılıp, serbest edil- miştir. Kutsal Anadolu örfü kültürümüz yerle bir olmuştur. Yüce Türk Kadını Filim ve Moda sektöründe bir obje olarak kullanılmıştır. -------Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Şerife Bacıların, Satı Anaların, Gökçe Kızların, Halide Ediplerin ve isimlerini sayamadığım nice-nice Şehit Türk Suna- larının kemikleri sızlıyordur. Yaradan Ulusumuza güç-kudret versin... -------Doğru okuyup ve doğru anlayanlara saygılar sunarım...ÇAKIROĞLU..
--BİZDE Kİ MODAYA BAKIN-- --------------------------------------- Moda diye-diye soydular bizi Zıvanadan Çıktı, Gelini Kızı Ne kışı belli, ne de bahar yazı Hele bizde ki, modaya bakın. -------------------------------------- Saçları boyalı, Limon sarısı Al-açıkta kalmış, vucut yarsı Cakalar satıyor, Leydi karısı Nursuzun attığı havaya bakın. --------------------------------------- Her sabah Jimnastik, balerin dansı Ölse de kaçırmaz, hiç bir seansı Gençleri bayıyor, keskin esansı Paris'ten almış bir markaya bakın. ---------------------------------------- Şimdi ki nesile, olunmaz güman Gidişat bozul du, kalmadı iman Setreni Açıkta, Giymiyor Tuman Alman'a benzemiş, Helgaya bakın. ----------------------------------------- Bir Kenara Atmış Namusu-Arı Urbadan ibaret, Mülkiyet Varı Ne yuvası kalmış, nede bir tarı San ki Rum sentezi, Yorgoya bakın. ---------------------------------------- Saçını uzatmış, dönmüş Kadına Dövmeler yaptırmış, baldır buduna Çakır ne söylesin, böyle oduna Nektarı Şaraptır, Saykoya bakın... ------------------------------------------ -------OZAN ÇAKIROĞLU------- Çakıroğlu ne söylesin ne diye Anlayana bu sözlerim hediye...
---------BU GÜN RAHMETLİ DEDE'Mİ ANLATACAĞIM------- -------Benim sevgili balalarım dediler ki? Bazen de bir anekdot, ya da bir kıssadan hisseler yazsan olmaz mı, diye serzenişte bulundular. Ben de bu gün kü yazımda Merhum Dedem den bahsedeceğim. -------Dedem hem Osmanlı hem de Cumhuriyetliydi. 53 Yıl Osmanlı da yaşamış ve 41 Yıl da Cumhuriyet dönemin de yaşadı. Osmanlı ile Cumhuriyet arasında ki farkı iyi bilmekteydi. Bir gün Dedeme sordum, oylama olsa, Osmanlı mı?, Cumhuriyet mi? Dedi ki istisnasız CUMHURİYET. Arada ki farkı sordum. Mahallemiz de şarıl-şarıl akan iki ayrı Çeşmemiz vardı. Birin de Çerma (Ilıca) suyu akmaktaydı. Genelde Hayvanlara kullanırdık. Diğer Çeşme de ise Dağdan getirilmiş berrak, billur gibi Su akmaktaydı. Dedem dedi ki ha işte Cumhuriyet o, billur gibi akan SU gibidir. Biraz şaşırmıştım. Henüz on yaşlarındaydım... -------Dedem hem Çiftçilik hem de Hayvancılık yapardı. Hasat-Harmandan çok iyi anlardı. Dedem Samanlığa giderken, ben de peşinden giderdim. Her gidişimde Cebinden çıkarıp bana İki elma verirdi. Ben de her Zaman Elmaların hatrına küçük bir sepetle Dede'me yardıma giderdim. Biz Şimal-i Şark çocuğuyuz. Köyümüz de Kışın Kar iki metre yağardı. Bir gün yine Samanlığa Dede'me yardıma gittiğim de Dedem Ellerini kendi nefesiyle üfleyerek ısıtmaya uğraşıyordu. Dedim, Dedem ne yapıyorsun? Dedi ki benim bu nefesimle--Bu Başbakanı hiç anlamıyorum. Biraz şaşırdım. Dedim nasıl yani? Dedi ki, Sabah Nenen yaptığı Çorbayı yerken. Fazla sıcaktı bu nefesimle üfleyerek soğuttum öyle yedim. Şimdiyse aynı nefesimle üşüyen ellerimi ısıtıyorum. Aynı Başbakan gibi. Bazen veriyo ve baze de alıyo. Bu ne yaman çelişkidir diye söylene-söylene Samanı sepetlere doldurdu...Haa o, zaman ki devrin Başbakanı Fötr Şapkalı, Merhum Süleyman Amcamızdı... -------Gelelim Dedemin her samanlığa gittiğimde bana iki Elma verişine. Merak ettim Elmanın kaynağını ve gizlice Dede mi takip ettim. Dedem ben Samanlığa varmadan Elini Samanı altına daldırıp iki Elma çıkarıp cebine koyuyor ve ben gidince de tekrar yardıma gideyim diye çıkarıp bana veriyor. Artık Elmanın kaynağını öğrenmiştim. Dedem Cuma Namazına gidince Mahallemizin Çocuklarını toplayıp, doğru Saman- lığa. Samanı biraz eşeledik büyük bir sepetin içi Elma doluydu, Hepimiz ceplerimizi doldurup oradan uzaklaştık. Akşamleyin Dedem hayvanları beslemek için Saman- lığa gidince, Sanırsın Nuh tufanı koptu. Nasıl feveran ediyor, nasıl bühtanı laflar savuruyor. Kim durur oralarda, ben Dayımlara gittim ve üç beş gün orda kaldım. Şimdi her hatırladığımda, gözlerim dolar ve dalar-dalar giderim. -------Dedem hem Otağımızın, hem de Mahallemizin Dal-yapraklı bir gölgelasyon Çınar Ağacıydı. Allah gani-gani Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu şad olsun. Aşağıda Dedem için yazdığım Şiir Cümle sevenlerine hediyem olsun.. -------------------ÇAKIROĞLU-----------
-------BENİM DEDEM------ Şavşat İlçesi, Yoncalı'dır Köyü Ümmeti Muhammed'di onun yolu Kin, kibir bilmez yumuşaktı huyu Dünya'dan Murad Aldı da gitti. ----------------------------------- Bir Uşağı Vardı, iki de Kızı Gözleri pusulu, bağrında sızı Hakkın divanına çevirdi yüzü Eşine Elveda dedi da gitti. ---------------------------------- Çift sürer Arpa, Buğday Ekerdi Bağ Bahçeyi sever, Fidan dikerdi Kayış-Koluşu Sinel Gibi Bükerdi Yek başına yola revan oldu da gitti. ----------------------------------- Atatürk'ten Başka, Baş tanımazdı Karga'dan Başka da Kuş tanımazdı Mıhlamadan Başka, Aş tanımazdı Örfünü Nesline, Yazdı da Gitti. -------------------------------------- Çalıştı uğraştı, koştu yoruldu Bazen isyan etti, esti duruldu Yobaza, aymaza, kızdı darıldı Dinsize, nursuza çattı da gitti. -------------------------------------- Mürşid-i Kâmil'di, Şirke düşmedi Cehalete uyup, Haktan şaşmadı Örf, adet töre bildi, sınır aşmadı Döndü Mevla'ya El açtı da gitti. --------------------------------------- Yıkıldı Mahallenin, Çınar ağacı Yel Vurdu savruldu, yaprağı tacı Göz yaşı döktü oğul, uşak bacı Ebedi Uykusuna, Daldı da Gitti... ---------------------------------------- Cümle sevenlerine gelsin...ÇAKIROĞLU.
-----Her kes tutturmuş bir Cehalettir gidiyor. İyi de kim-kime göre cahil.?? Okur-yazara göre ummi mi, Mürşide göre- yobaz mı, Modaya göre -Türban mı, Senyöre göre Serfler mi, Ağaya göre- Maraba mı, Burjuvaziye göre Feodal mı Patrona göre- İşçiler mi, Şehirliye göre-Köylümü, Siyasiye göre-Seçmen mi??? Din- Mezhebe göre- Realistler mi, Metafizik Felsefeye göre- Materyalistler mi.? -----Ya-hu bu cehalet kimdir-kimlerdir. Nereden gelirler ve ne yana doğru giderler. Son zamanlar da her kes ehil olmuş. Bu da ön yargının başka bir kolu olsa gerek. Yaradan sonumuzu hayır eylesin. VESSELAM----------ÇAKIROĞLU.
Ön Yargı Ateştir, Yakar Gider ---------------------------------------------- Ön Yargı Çıbandır, Döner Yaraya Sen Mavi dersin O, Ak Der Karaya Kantarı Bozuktur, Gelmez Daraya Ruhuna Kelepçe, Takar da Gider. ------------------------------------------- Yargısız infazdır, Gönlü Hayali Mürşid-i Dinlemez, Yoktur Ayari Yobazdan çok çekti, Aydın-Kemal'i Özgürlük Bendini, yıkar da gider. ------------------------------------------- Dağarcığı Dardır, Mantık Hanında Her daim saf tutar, Şıh'ın yanında Merhamet arama, yoktur şanında Bağrına Acılar, Eker de Gider. ------------------------------------------ Basiret Zayıftır Kendinde Geçer Feraset yok olur, hayal de Uçar İklimi Bozuktur, Aslından Kaçar Huma Kuşu Gibi, Uçar da Gider. ------------------------------------------ Tarikat Dergâhın, Kara Kolcusu Dinleyip tartmadan Hüküm yolcusu Mizanı Yavandır, Yoktur Ölçüsü Haşhaşi Sülbüne, Tapar da gider. ------------------------------------------ Der Vezir Yobazdan, Dost olmaz Kardaş Yalancı Fetbazla, Olunmaz Yoldaş Cahilden Eyleme, Kendine Sırdaş Her İki Alemi, Yakar da Gider. -------------------------------------------- Anlayana Sivri Sinek Saz Anlamayana Davul Zurna az...VESELAM
----------ADEM OĞLU İNSAN--------- --------Hz. Adem'den olma, Havva'dan doğma İnsan. Arapça'dan türemiş ve Alem-i Devran da kabul görmüş kutlu bir isim. Toplum halin de ve bir kültür çevresinde yaşayan varlık. Düşünme ve konuşma yeteneği olan ve Evreni bir bütün olarak kavrayabilen, bulguları ve keşifleri sonucun da yaşam biçimlerini değiştirebilen Kutlu bir canlı. --------Dünya da hiç bir mahlukat, İnsan'dan daha karmaşık ve daha kafa karış- tıran ve daha geç evrimleşen canlı yoktur. Toplum bireyler bütünlüğüdür. Bireyler Toplum bütününü oluştururken Din-Mezhep, Dil ve Irk düzeyin de önce Aile ve çevresinde ki edinmiş oldukları örfü kültürlerini ve Ulusal düzeyde almış olduk- ları bilimsel eğitim ve öğrenim birikimini Ulusal Devlet hiyyerarşi sistemiyle harmanlayarak sübuta erdirir. --------Bireyler ve yöreler arasın da hem nicelik ve hem de nitelik bakımından Biyolojik ve kalıtımsal etkenlerden dolayı bir çok sosyo ekonomik ve kültürel ayrışımlar baş göstermektedir. Uluslar arası tezatlar özellikle Mensubu olduk- ları DİN ve daha sonra siyasal ve eknomik alan da baş göstermektedir. --------Devran-i Cihan'da Savaşlar genellikle Din-i, Mülk-i, Siyasi ve Ekonomik amaçlara ulaşmak için yapılmaktadır. Hz. Adem'den bu yana gelişen, değişen Tabiat, mahlukat ve Alemi İnsan bütünlüğünde ki Devinime Materyalist Felsefe- ciler Evrim diyor, Metafizik Fesefeciler ise Fıtrat-ı Kader diyorlar...VESSELAM. Bende derim ki Gezegenlerin tamamı keşif edilmeden somut gerçekleri elde etmemiz olası değildir...OZAN ÇAKIROĞLU.
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR----------
--------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden
kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta
ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha
ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye
uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok
şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine
söylenmeye devam etmekteydi...
--------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de
Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan
miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha
üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti...
-------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit
atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar
Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı,
gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların
melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs
gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes
aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime
içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif
Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu....
.
--------SONBAHAR-------
Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi
Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu
Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu
Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar.
---------------------------------------------
Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar
Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar
Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar
Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar.
----------------------------------------------
Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu
Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu
Deprem Zedeler, Saçını Yoldu
Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar.
----------------------------------------------
Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları
Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları
Garipler Neylesin, Soğuk Kışları
Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar.
----------------------------------------------
Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi
Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi
Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi
Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar...
------------------------------------------
--------OZAN ÇAKIROĞLU-------
MEDENİYET ÇÖKTÜ HUY BOZULDU
Bu Cumhuriyet Kurdu Atamız
Gitmedik izinden oldu hatamız
Ne Hürriyet kaldı, ne de ilkemiz
Demokrasi Kalktı haller bozuldu.
-----------------------------------------
Medeniyet Çöktü, Fodula Döndük
Kendi Ülkemiz de, Modüle döndük
Kurumlar Satıldı, Kudula döndük
Devlet-ü Erkân da huylar bozuldu.
------------------------------------------
Barış Çeşmesinin, Kalmadı Adı
Kantarı bozdular Hünkâr'la Kadı
Işıklar söndürdü, Mahlukat Kedi
Yobaz baş kaldırdı, Sollar bozuldu.
------------------------------------------
Her Devir de Yezid olup Çıktılar
Sivas'ta Diri-diri İnsan Yaktılar
Tekbir alıp bir kenardan baktılar
Medeniyet çöktü, Kullar bozuldu.
------------------------------------------
Dört Tarafı Sardı, Fitne Ateşi
Siyaset Ayırdı, Kavim-kardeşi
Babayı saymıyor Evladı-Eşi
İlçesi, Beldesi Köyler bozuldu.
----------------------------------------
Der Vezir Mağrip'te boşa gezildi
Göç Kervanı Katar oldu dizildi
Afgan-i,Süryani Seçmen yazıldı
Misak-ı Millide Surlar Bozuldu...
-----------------------------------------
----OZAN ÇAKIROĞLU-----
Anlayana Sivri Sinek Saz
Anlamayana Bizim Davul Az....
---------EMPATİ YETENEĞİ--------
-------Bugün sitelere göz gezdirirken, Zat-ı muhteremin biri dünkü yazısın da
Empati yeteneğinden yoksun kişi diye cümle kurmuş. Zira kendileri ne empati
biliyorlar, ne de yetenek biliyorlar?
-------Şahısların Empati yeteneği, ilk önce Aile kültürüyle başlar ve çevresel
faktörlerle gelişir, almış olduğu eğitimle şekillenir, iş hayatıyla genişler ve Dünya
görüşüyle harmanlanır. Vatandaşı olduğu Devletin yönetim tarzıyla sübuta erer.
-------Ancak Bilim Adamlarının Empati yeteneği fikir ve düşünce sistemiyle asla
paralel olamaz. Çünkü Bilim Felsefi olarak bir bütünlük arz etmez. Edemez...
Bilimsel Materyalizm Felsefesi-Metafizik Felsefeyi içinde barındırmaz. Metafizik
Felsefe de Materyalist Felsefeyi reddeder. Bu yüzdendir ki Din ve Mezhepler
Sosyal Toplumları ve bir çok Medeniyeti fasifler.
--------Dinler arası çatışmanın tek nedeni, inandıkları Kitap ve Peygamberlerdir.
Dinler arası geçişkenlik kültürel baz da sağlanır. Bütün Dinler Evrimsel devinimi
kabul etmezler. Ancak Materyalist Fesefeciler Dünya'da bütün Mahlukatların
Tarihsel devinim için de Evrimleştiğini savunurlar.
--------Her ayrı iklim ve Toplumlar da İnsanların empati yeteneği ayrı-ayrı biçim-
lenir. Bütün ideolojik ayrımcılığı bir araya toplayıp harmanlayan sadece Sosyal
yönetim tarzıdır. Bunu da Dünya'da tek beceren Devlet Adamı Mustafa Kemal
ATATÜRK'tür. Ulusal Türkiye Cumhuriyetini ilan edip ve yönetim şeklini
Demokrasiyle taçlandırmıştır... Google'da aramayın bulamazsınız...VESSELAM.
---------OZAN ÇAKIROĞLU--------
NOT: Eleştiriye açıktır...
-------Az önce mesaj sayfama hiç tanımadığım, Şair beyefendi bir not düşmüş.
Aynen yazıyorum. (Yorum sitelerine renk kattınız. Yazılarınızı sizi hiç sevmeyenler
reklamlıyorlar.) demiş zat-ı muhterem...
-------Gerçekten doğru söylemiş. Geriye dönük bütün yazdıkları mı inceledim.
Gördüm ki yazılarımı güncelleyen yazmanların hepsi de mevcudiyetimden
rahatsız olan şahıslar....Düşündürücü ve ilginç?
--------Fizik'te etkime-tepkime olayları vardır. Buhar, Bulut, Rüzgâr Yağmur, Toprak
ve bereket gibi-gibi...
--------Başka siteler de Toplumsal, Bilimsel, Siyasal, Sosyal ve kültürel boyutta bir
cümle dahi yazılmazken, ancak Kadınları bir duygusal şehvet gibi sergileyen Aşkı-
Meşki dillendiren şiir ve deyimler silsilesi güncellenmektedir. Bırakın tepki göster-
meyi beni de küfür bataklığına çekmeye uğraşıyorlar. Gerçekten yazık....
İTİBARIN KALMAZ ZORA DÜŞERSİN
Güvenme Ağyarın, Varı Tahtına
Sakın kötü deme, kara bahtına
Hile düzen katma, mizan katına
Bağlanır kısmetin, Dara düşersin.
------------------------------------------
Ders çıkar Tarih'ten, kolla özünü
Takip Et Bilimin, Müspet izini
Fikrin olmadan söyleme sözünü
Meclis-i Alem de, zora düşersin.
------------------------------------------
Baki Olan Hak'tır Bunu Unutma
Şeytana uyup ta, Mürşide çatma
Kendini Cehalet, Safına Katma
Şaşırıp yolunu, Zara düşersin.
----------------------------------------
Çakıroğlu, Hak-hakikatten şaşma
Nefsine hakim ol, Edepten düşme
Yalancı Fetbazıni peşinden koşma
Bozulur Kafesin, Nara Düşersin...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
-------Son zamanlara da bir orta çağ hastalığı aldı başını gidiyor.
Her eli kalem tutan Milletin başına Felsefeci kesildi. Daha kendi
Ana-Atasını tanımayan, Mensubu olduğu Dini tanımayan, Cahiliye
devrinde bilgelik kavramlarıyla ön plana çıkan, meditasyon saçma-
lığını millete Din diye yutturan Budizm ve Hinduzim-i besleyen
ZEN Felsefesini yeniden hortlatmaya uğraşıyorlar. Bunu da en
çok Atatürk ilke ve inkılaplarına ters düşen Hilafet düşkünleri
Haşhaşi sülbüne selam duran yobazlar güncellemektedirler.
-------Ulusal Millet olarak, bu Hak-hakikat yoksunlarına fırsat
vermemeliyiz. Bu zavallılar korkarım 15 Temmuz da Meclis-i
Ayan'a top-tüfekle saldıran hainlerin devamı ve türemesidir.
Yaradan Ulusal Devletimize güç-kudret versin...
-------OZAN ÇAKIROĞLU------
--------KISIR DÖNGÜ-------
-----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde aşağılık kompleksi olarak baş
göstermektedir. Kendilerini çaresiz, aciz ve yetersiz oldukları anlaşılmasın
diye kendilerine bir gölgelasyon icat ederler. Devamlı başkalarından ROL
çalarlar. Mürşid-i Arif kimliğine bürünürler. Başkalarına ait olan özlü sözleri
telaffuz etmeyi bir marifet sayarlar.
-----Kısır döngü, genellikle çocukluğun da Periferik rahatsızlığı geçirmiş
kişilerde baş göstermektedir. Kendisinin sergilediği edep ve terbiye dışı
davranışları başkalarına ithafen bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüştü-
rürler. Bu tarz mevcudiyetler Karga'dan başka kuş, kendisinden başka da
Baş tanımazlar. Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel meselelere karşı
duyarsız ve yetersizlerdir.
------Kısır Döngü içerisinde kalan bireyler asla kominal yaşayamazlar.
Kendisine dost-arkadaş seçerken zayıf karakterli bireyleri tercih ederler.
Yani ergenler gibi KANKA-cılık oynamaya devam ederler. Kuyruklarına
basıldığında basiret-i hülyaları bir Medcezire dönüşür. Bu ümitsiz vaka-
larla medeni bir insan gibi konuşup-tartışamasın. Ancak ve ancak bu
zat-ı muhteremlere peki-peki değince adeta bir Kuzuya dönüşürler...
--------OZAN ÇAKIROĞLU--------
----------KISIR DÖNGÜ---------
-----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde, haksız, kuralsız, mizansız
ve hırçın davranışlar biçimidir. Genellikle çocukluğunda Periferik rahat-
sızlığı geçirmiş bireylerde zaman-zaman basiret-i hülasalar ve gel-gitler
halinde cereyan etmektedir. Adeta kişi bir medcezire dönüşür.
------Kendisinin sergilemiş olduğu edep ve terbiye dışı davranışları başka
bireylere ithafen fevri bir şekil de ve bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüş-
türürler. Daha sonra da Zeytin yağı gibi üste çıkarlar. Bu bir psikolojik
rahatsızlıktır. Bu hastalığın Lokmanı ve tedavisi de yoktur.
------Okur yazar olmayan, Merhum Dedem derdi ki, bu tarz kişilere her
daim ve her yer de peki-peki diyeceksin.? Başka çaresi yoktur. VESSELAM.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
Bu Gün Bursa da aşırı Lodos vardır. Mavinin izi kalmadı. İnşallah
Havanın hırçınlığı geçerde, iki Mavi Kanka (Gök'le Deniz) maviş-maviş
bir haleye dönüşürler...Yaradan ne etmeye Kadir değil ki...
HÜRRİYET BENDİNİ YIKARDA GİDER
Arif Olan Muhabbeti, Hal Eyler
Aşkına Dağları Turap Yol Eyler
Lilyumu da Nektar eyler, Bal eyler
Gönülden-gönüle akar da gider.
-----------------------------------------
Dağları süsleyen borandır-kardır
Gönüller ıraksa, hasreti zordur
Kankanın Ateşi, Yürekte kordur
Tamu Harı gibi, yakar da gider.
-----------------------------------------
Güzelin Cilvesi, Yiğide Faktır
Merhamet arama, vicdanı yoktur
Vuslata ermeden, arzusu çoktur
Bağına Acıyı, Eker de Gider.
----------------------------------------
Her güzele kanma, Tarında durmaz
Mürşid-i Kâmil'den, Öğütler almaz
Barış Pınarından, Testini Dolmaz
Aşkın Şarabını, İçer de Gider.
-----------------------------------------
Der Vezir uslanmaz Akli ziyanlar
Hilafet Gözeten, Fikri Ayanlar
Batıla Özenen Beyler-Bayanlar
Özgürlük Bendini yıkar da gider...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU-----
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin
anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de
yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel
konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir.
-------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak
ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir
şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum,
-------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği
hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM.
.
KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin
Arif Meclisin de, oluram Sakin
Tarikat sülbüne, olmadım yakın
Yobazın üstünü, çizer giderim.
---------------------------------------
Bazı Dostlarımı, Darda sınadım
Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım
Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım
Hasmımı Meydana, çeker giderim.
-----------------------------------------
Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar
Sarmaşık otunu, Gül diye sayar
Kavim-Kardaşını, Söz ile döver
Gönlüne Acıyı, Eker Giderim.
-----------------------------------------
Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı
Bin kusur Kitapla söyler yalanı
Kırk günde dolanmış devri-alemi
Hariçten gazeli, bozar giderim.
----------------------------------------
Kendini Huriye, Benzetir durur
Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur
Hasmına acımaz, yürekten vurur
Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim.
----------------------------------------
Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem
Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem
Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem
Ben Kendi Bağım da, tozar giderim...
-------------------------------------------
---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin
anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de
yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel
konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir.
-------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak
ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir
şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum,
-------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği
hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM.
.
KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin
Arif Meclisin de, oluram Sakin
Tarikat sülbüne, olmadım yakın
Yobazın üstünü, çizer giderim.
---------------------------------------
Bazı Dostlarımı, Darada sınadım
Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım
Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım
Hasmımı Meydana, çeker giderim.
-----------------------------------------
Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar
Sarmaşık otunu, Gül diye sayar
Kavim-Kardaşını, Söz ile döver
Gönlüne Acıyı, Eker Giderim.
-----------------------------------------
Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı
Bin kusur Kitapla söyler yalanı
Kırk günde dolanmış devri-alemi
Hariçten gazeli, bozar giderim.
----------------------------------------
Kendini Huriye, Benzetir durur
Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur
Hasmına acımaz, yürekten vurur
Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim.
----------------------------------------
Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem
Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem
Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem
Ben Kendi Bağım da, tozar giderim...
-------------------------------------------
---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin
anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de
yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel
konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir.
-------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak
ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir
şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum,
-------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği
hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM.
.
KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin
Arif Meclisin de, oluram Sakin
Tarikat sülbüne, olmadım yakın
Yobazın üstünü, çizer giderim.
---------------------------------------
Bazı Dostlarımı, Darada sınadım
Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım
Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım
Hasmımı Meydana, çeker giderim.
-----------------------------------------
Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar
Sarmaşık otunu, Gül diye sayar
Kavim-Kardaşını, Söz ile döver
Gönlüne Acıyı, Eker Giderim.
-----------------------------------------
Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı
Bin kusur Kitapla söyler yalanı
Kırk günde dolanmış devri-alemi
Hariçten gazeli, bozar giderim.
----------------------------------------
Kendini Huriye, Benzetir durur
Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur
Hasmına acımaz, yürekten vurur
Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim.
----------------------------------------
Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem
Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem
Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem
Ben Kendi Bağım da, tozar giderim...
-------------------------------------------
---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------ANADOLU MEDNİYETİN DE ÇOK GÜZEL, VURGULU ve TARİHSEL
DEVİNİMİ OLAN ÖZLÜ SÖZLER VARDIR.
-------Bunlardan bazılarını buraya yazmak zorunluluğunu hissettim.
-------Bülbülün çektiği Dilinin belasıdır.....
-------Akıl boy-pos güzellikte değil, Baştadır?
-------Sırrını söylersen Dostuna, oda söyler dostuna...
-------Ayağını Yorganına göre uzat?
-------Keskin Sirke Küpüne zarar?
-------Dilini okuduğun Kitaba göre değil, Aklına göre uzat?
-------Hedefsiz Gemiye hiç bir Rüzgâr yardım edemez...
-------Dilini Hapseden, Sözlerinin esiri olmaz.
-------Darıldığın Ormanın odununu yakma.?
-------Aşk bir turşu suyudur, içmesin ağzın sulanır, içersin miden bulanır..
-------Akılsız Baş, serine getirir taş...
-------Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.....Bu sözü ben çok severim.?
-------Yukarıya yazdığım özlü sözler genelde Örfü kültür bazın da şekil bulmuştur.
Öğle 1400 Kitap okumakla Kâmil olunmuyor. Ayrıca yabancı kültürü Anadolu da
güncellemek Deveye hendek atlatmaktan daha da zordur. Öğle İngiliz Ateistlerin
(Zırtapozların) Değimlerini şer düşmek hiç doğru bir davranış değildir.
-------Daha önce de yazmıştım kim-kime göre cahildir. Aşık Veysel--K....kılıklı
Tarkan'a göre mi cahildir. Aşık ŞENLİK Ummi'ydi Popçu Ajdara göre mi cahildir.
Pir Sultan Abdal--Ekranlar da haber sunarken kıvıran ve sonunda kovulan
Dekolte uzmanına göre mi cahildir. Daha nice-nice örnekler verebilirim. Ancak
ne sayfa ne de zaman yeter....VESSELAM
-------ÖĞRETMEN------
.
-------Osmanlı zamanın da 1848 yılına kadar ne Öğretmen vardı ne de okulu.
Daha çok Sübyan Mektepleri yaygındı. Orada ders veren hocalar Medrese
eğitimi almış güdümlü Şahıslardı. İlk kez 1848 de Öğretmenlik eğitimine
yönelik Darülmuallim açılmıştır. Bu okulun ilk Müdürü Ahmet Mithat Efendi'dir.
1850 yılın da bu Okulun öğrenci sayısı otuz'dur.
--------Türkiye Cumhuriyet Devleti kuruluncaya kadar da eğitim ve öğretim
adına hiç bir iyileştirme yapılmamıştır. Osmanlı bu konuda da sınıfta kalmıştır.
Mustafa Kemal ATATÜRK 10--Ağustos 1928 de 29 harften oluşan yeni Türk
Alfabesini Meslis-i Ayan'da oylama sonucun da kabul edilmiştir. Vatana-Millete
hayırlı olsun denildi ve müspet bilim ile bu günlere gelindi. Ben derim ki Bilim
adına harf devrimi Dünya da yapılmış en büyük devrimlerden biridir. En kısa
zaman da Memleket sathın da icra edilmeye başlamıştır. Bu gün buralar da
hasbel kader, bir şeyler yazabiliyorsak bunu harf devrimine ve dolayısıyla
Ulu Önder ATATÜRK'e borçluyuz.
-------Benim Bir Kızım da Öğretmendir. Şiir sitem de günün önemine binaen yedi
dörtlük halin de okurlara sunulmuştur. Ben buradan Bütün Öğretmelerimizin
24 Kasım Öğretmenler gününü en içten gelen sevgi dolu dileklerimle kutlar.
Çalışanlara meslek hayatın da üstün başarılar diler ve Emekli öğretmenlerimize
Sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim. Sevgili Öğretmen Kızımın gözlerinden----
Gözlerinden öperim....
--------------OZAN ÇAKIROĞLU--------
SUSKUN TOPLUMUN SESİDİR KADIN
.
Mustafa Kemal'den, Bize Vasiyet
Yasayla Verdi Kadına Ünsiyet
Nice Gönüller de, Şeref Haysiyet
Suskun Toplumların, sesidir Kadın.
--------------------------------------------
Atlastır, Libastır-Şöhrettir Şandır
Yürekte Sevgidir, Damar da kandır
Hazreti Adem-i, Eriten Hardır
Kevser ırmağının, tasıdır Kadın.
--------------------------------------------
Gönüllere Huzur, Gözlere Ferdir
Çocuğuna Ana, Eşine Yardır
Aileye Şeref, Ağyara Şerdir
Örf, adet törenin Asıdır Kadın.
-----------------------------------------
Her kes Kadından, Bekler vefayı
Kayın-kaynatadan, çeker cefayı
Kocasından ayrı, sürmez sefayı
Yanmaz ocakları, ısıtır Kadın.
-----------------------------------------
Şefkatı şifadır, Gönülde yaraya
Yürütür Gemiyi, vurmaz karaya
Severse bakmaz boy-bos daraya
Nice gönüllerin, düşüdür Kadın.
-----------------------------------------
Der Vezir aksaklık, her cinste vardır
Onlar bize şeref, namustur-ardır
Ana, kız gelindir, hanımdır-yardır
Cennet-i alanın, hasıdır Kadın...
-----------------------------------------
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
BARIŞIN TEMELİ SEVGİDİR-SEVGİ
.
Yaradan Hükmüdür, Beşerde Selam
Muhabbet Aşkıdır Lisan-ı Kelam
Feraset İzzettir, Gerisi Yalan
Barışın Pınarı Sevgidir-Sevgi.
-----------------------------------------
Su-Hava Güneştir Doğada Kaygı
İnsanı Yüceltir, Hürmetle Saygı
Vicdandır gönülde, en güzel sevgi
Huzurun Kaynağı Sevgidir-Sevgi.
-------------------------------------------
Şimal-i Şark'tır Memleket Yöremiz
Hak-Hakikattır Örf-Adet Töremiz
Dostlara Açıktır, Otağ-Hanemiz
Mutluluk Vuslatı Sevgidir-Sevgi.
------------------------------------------
Der Vezir Doğruyu, Söyler Yazarım
Cambazlar Sirkin de, olmaz pazarım
Eğriye-Doğruya Destan Dizerim
Dostluğun Temeli, Sevgidir-Sevgi.
--------------------------------------------
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Ben daha ne söyleyem de, ne diyem
Anlayan Dostlara, Olsun Hediyem...
BARIŞIN KAYNAĞI SEVGİDİR-SEVGİ
.
Yaradan Hükmüdür, Beşer de Selam
Muhabbet Aşkıdır, Lisanı Kelam
Feraset Kemal'dir, Gerisi Yalan
Barışın Pınarı, Sevgidir-Sevgi.
----------------------------------------
Su-Hava Güneştir Doğada Kaygı
İnsanı Yüceltir, Hürmetle Saygı
Vicdandır Yürekte, En güzel duygu
Huzurun Kaynağı, Sevgidir-Sevgi.
------------------------------------------
Şimal-i Şark'tır, Memleket Yöremiz
Hak-Hakikattır Örf-Adet Töremiz
Dostlara Açıktır, Otağ Hanemiz
Mutluluk Vuslatı, Sevgidir-Sevgi.
-------------------------------------------
Der Vezir Doğruyu, Söyler Yazarım
Cambazlar Ceminde, olmaz pazarım
Biberli Hatuna, Destan Dizerim
Dostluğun temeli Sevgidir-Sevgi...
--------------------------------------------
Ben Daha ne Söyleyem, Ne Diyem
Anlayan Dostlara, Olsun Hediyem...
-------OZAN ÇAKIROĞLU--------
----------MODA-MODA NEDİR YA-HU BU MODA---------
------MODA: Kendi iç dinamiğiyle gelişmiş Ülkelerde Ekonomik, Siyasal, Sosyal
ve kültürel gelişmelerin Topluma doğrudan ve dolaylı yansımasıdır. Emperyalist
Toplumlarda Moda bir Uluslar arası strateji eylem birliğidir. Hatta Moda sektörünü
güçlendirmek için Devlet Sübvansiyon desteği vermektedir.
------Anadolu Medeniyeti 1980-ler den sonra moda rezaletine yenilmiştir. Daha
sonra Yanlış Siyasal politikalar sonucun da Maşrikten-Mağribe göç kervanı artarak
Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucun da, örfü kültürümüz oldukça yara almıştır.
Tekelci Burjuvazinin Televizyonlarda güzellik yarışmaları düzenlemeleri sonucun da
Mankenlik ve dizi filmleri oldukça gençlerimizin kafasını karıştırdı. Baba ile oğul-Ana
ile Kızı arasında mesafe oluşmaya yol açtı. Artık moda ve Film sektörleri Yüce Türk
Kadınını bir obje olarak kullanmaya başladı.
----Tevhid-i Tedrisatın rayında çıkması, Okullarda kılıf kıyafet serbestliği eğitim ve
öğretim de kuralsız ve mizansız neslin türemesine yol açtı. Anadolu Aile birliği kökün-
den sarsıldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu Türk medeni kanunu dumura
uğradı. Hala bu gün Kadınlar üzerinde ki gölgelasyon ve badanasyon son sürat Ülke
sathına yayılmaktadır.
----Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Şerife Bacıların, Satı Anaların, Gökçe Sunaların,
Halide Ediplerin daha nice-nice Şehit olmuş yiğit kızlarımızın kemikleri sızlıyordur...
Nerden--nereye. Doğru okuyan ve doğru anlayan okurlara saygılar sunarım...
----------ÇAKIROĞLU--------
----------MODA-MODA----NEDİR BU MODA--------
-------Moda: İç dinamiyle gelişmiş Ülkelerin Ekonomi, Siyasal, Sosyal ve kültürel
gelişmelerin Topluma yansımasıdır. Dolayısıyla Teknoloji alan da büyük gelişme-
lere yol açmak için, Eperyalistler Moda sektörünü Subvansiyon teşvikiyle güçlen-
direrek, Az gelişmiş Ülkeler de eylenmez tahribatlara yol açmaktadırlar.
-------Anadolu Medeniyeti ilk önce Moda rezaletine yenik düşmüştür. Arkasından
Siyasal Burjuvazi Maşrikten-Mağribe göç politikasıyla Örfü değerlerimiz tahribata
uğramış ve dolayısıyla Aile kavramı eski geleneğinden kopmuştur. Ayrıca Mustafa
Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu Türk Medeni kanunu pasifize edilmiştir.
-------Tekelci Burjuvazi moda sektörünü oldukça pohpohlayıp Baba ile Oğulu, Ana
ile Kızını karşı-karşıya getirmiştir. Televizyonlar da güzellık yarışmaları düzenleyip
Gençlerimizi özendirerek Ulusal düzeyde kültür erezyonuna sebep olmuştur. Yeni
Müfredat sisteminde öğrenci kılıf kıyafeti zorunlu olmaktan çıkarılıp, serbest edil-
miştir. Kutsal Anadolu örfü kültürümüz yerle bir olmuştur. Yüce Türk Kadını Filim
ve Moda sektöründe bir obje olarak kullanılmıştır.
-------Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Şerife Bacıların, Satı Anaların, Gökçe
Kızların, Halide Ediplerin ve isimlerini sayamadığım nice-nice Şehit Türk Suna-
larının kemikleri sızlıyordur. Yaradan Ulusumuza güç-kudret versin...
-------Doğru okuyup ve doğru anlayanlara saygılar sunarım...ÇAKIROĞLU..
--BİZDE Kİ MODAYA BAKIN--
---------------------------------------
Moda diye-diye soydular bizi
Zıvanadan Çıktı, Gelini Kızı
Ne kışı belli, ne de bahar yazı
Hele bizde ki, modaya bakın.
--------------------------------------
Saçları boyalı, Limon sarısı
Al-açıkta kalmış, vucut yarsı
Cakalar satıyor, Leydi karısı
Nursuzun attığı havaya bakın.
---------------------------------------
Her sabah Jimnastik, balerin dansı
Ölse de kaçırmaz, hiç bir seansı
Gençleri bayıyor, keskin esansı
Paris'ten almış bir markaya bakın.
----------------------------------------
Şimdi ki nesile, olunmaz güman
Gidişat bozul du, kalmadı iman
Setreni Açıkta, Giymiyor Tuman
Alman'a benzemiş, Helgaya bakın.
-----------------------------------------
Bir Kenara Atmış Namusu-Arı
Urbadan ibaret, Mülkiyet Varı
Ne yuvası kalmış, nede bir tarı
San ki Rum sentezi, Yorgoya bakın.
----------------------------------------
Saçını uzatmış, dönmüş Kadına
Dövmeler yaptırmış, baldır buduna
Çakır ne söylesin, böyle oduna
Nektarı Şaraptır, Saykoya bakın...
------------------------------------------
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Çakıroğlu ne söylesin ne diye
Anlayana bu sözlerim hediye...
---------BU GÜN RAHMETLİ DEDE'Mİ ANLATACAĞIM-------
-------Benim sevgili balalarım dediler ki? Bazen de bir anekdot, ya da bir kıssadan
hisseler yazsan olmaz mı, diye serzenişte bulundular. Ben de bu gün kü yazımda
Merhum Dedem den bahsedeceğim.
-------Dedem hem Osmanlı hem de Cumhuriyetliydi. 53 Yıl Osmanlı da yaşamış ve
41 Yıl da Cumhuriyet dönemin de yaşadı. Osmanlı ile Cumhuriyet arasında ki farkı
iyi bilmekteydi. Bir gün Dedeme sordum, oylama olsa, Osmanlı mı?, Cumhuriyet mi?
Dedi ki istisnasız CUMHURİYET. Arada ki farkı sordum. Mahallemiz de şarıl-şarıl
akan iki ayrı Çeşmemiz vardı. Birin de Çerma (Ilıca) suyu akmaktaydı. Genelde
Hayvanlara kullanırdık. Diğer Çeşme de ise Dağdan getirilmiş berrak, billur gibi Su
akmaktaydı. Dedem dedi ki ha işte Cumhuriyet o, billur gibi akan SU gibidir. Biraz
şaşırmıştım. Henüz on yaşlarındaydım...
-------Dedem hem Çiftçilik hem de Hayvancılık yapardı. Hasat-Harmandan çok iyi
anlardı. Dedem Samanlığa giderken, ben de peşinden giderdim. Her gidişimde
Cebinden çıkarıp bana İki elma verirdi. Ben de her Zaman Elmaların hatrına küçük
bir sepetle Dede'me yardıma giderdim. Biz Şimal-i Şark çocuğuyuz. Köyümüz de
Kışın Kar iki metre yağardı. Bir gün yine Samanlığa Dede'me yardıma gittiğim de
Dedem Ellerini kendi nefesiyle üfleyerek ısıtmaya uğraşıyordu. Dedim, Dedem ne
yapıyorsun? Dedi ki benim bu nefesimle--Bu Başbakanı hiç anlamıyorum. Biraz
şaşırdım. Dedim nasıl yani? Dedi ki, Sabah Nenen yaptığı Çorbayı yerken. Fazla
sıcaktı bu nefesimle üfleyerek soğuttum öyle yedim. Şimdiyse aynı nefesimle üşüyen
ellerimi ısıtıyorum. Aynı Başbakan gibi. Bazen veriyo ve baze de alıyo. Bu ne yaman
çelişkidir diye söylene-söylene Samanı sepetlere doldurdu...Haa o, zaman ki devrin
Başbakanı Fötr Şapkalı, Merhum Süleyman Amcamızdı...
-------Gelelim Dedemin her samanlığa gittiğimde bana iki Elma verişine. Merak ettim
Elmanın kaynağını ve gizlice Dede mi takip ettim. Dedem ben Samanlığa varmadan
Elini Samanı altına daldırıp iki Elma çıkarıp cebine koyuyor ve ben gidince de tekrar
yardıma gideyim diye çıkarıp bana veriyor. Artık Elmanın kaynağını öğrenmiştim.
Dedem Cuma Namazına gidince Mahallemizin Çocuklarını toplayıp, doğru Saman-
lığa. Samanı biraz eşeledik büyük bir sepetin içi Elma doluydu, Hepimiz ceplerimizi
doldurup oradan uzaklaştık. Akşamleyin Dedem hayvanları beslemek için Saman-
lığa gidince, Sanırsın Nuh tufanı koptu. Nasıl feveran ediyor, nasıl bühtanı laflar
savuruyor. Kim durur oralarda, ben Dayımlara gittim ve üç beş gün orda kaldım.
Şimdi her hatırladığımda, gözlerim dolar ve dalar-dalar giderim.
-------Dedem hem Otağımızın, hem de Mahallemizin Dal-yapraklı bir gölgelasyon
Çınar Ağacıydı. Allah gani-gani Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu şad olsun.
Aşağıda Dedem için yazdığım Şiir Cümle sevenlerine hediyem olsun..
-------------------ÇAKIROĞLU-----------
-------BENİM DEDEM------
Şavşat İlçesi, Yoncalı'dır Köyü
Ümmeti Muhammed'di onun yolu
Kin, kibir bilmez yumuşaktı huyu
Dünya'dan Murad Aldı da gitti.
-----------------------------------
Bir Uşağı Vardı, iki de Kızı
Gözleri pusulu, bağrında sızı
Hakkın divanına çevirdi yüzü
Eşine Elveda dedi da gitti.
----------------------------------
Çift sürer Arpa, Buğday Ekerdi
Bağ Bahçeyi sever, Fidan dikerdi
Kayış-Koluşu Sinel Gibi Bükerdi
Yek başına yola revan oldu da gitti.
-----------------------------------
Atatürk'ten Başka, Baş tanımazdı
Karga'dan Başka da Kuş tanımazdı
Mıhlamadan Başka, Aş tanımazdı
Örfünü Nesline, Yazdı da Gitti.
--------------------------------------
Çalıştı uğraştı, koştu yoruldu
Bazen isyan etti, esti duruldu
Yobaza, aymaza, kızdı darıldı
Dinsize, nursuza çattı da gitti.
--------------------------------------
Mürşid-i Kâmil'di, Şirke düşmedi
Cehalete uyup, Haktan şaşmadı
Örf, adet töre bildi, sınır aşmadı
Döndü Mevla'ya El açtı da gitti.
---------------------------------------
Yıkıldı Mahallenin, Çınar ağacı
Yel Vurdu savruldu, yaprağı tacı
Göz yaşı döktü oğul, uşak bacı
Ebedi Uykusuna, Daldı da Gitti...
----------------------------------------
Cümle sevenlerine gelsin...ÇAKIROĞLU.
-----Her kes tutturmuş bir Cehalettir gidiyor. İyi de kim-kime göre cahil.??
Okur-yazara göre ummi mi, Mürşide göre- yobaz mı, Modaya göre -Türban mı,
Senyöre göre Serfler mi, Ağaya göre- Maraba mı, Burjuvaziye göre Feodal mı
Patrona göre- İşçiler mi, Şehirliye göre-Köylümü, Siyasiye göre-Seçmen mi???
Din- Mezhebe göre- Realistler mi, Metafizik Felsefeye göre- Materyalistler mi.?
-----Ya-hu bu cehalet kimdir-kimlerdir. Nereden gelirler ve ne yana doğru giderler.
Son zamanlar da her kes ehil olmuş. Bu da ön yargının başka bir kolu olsa gerek.
Yaradan sonumuzu hayır eylesin. VESSELAM----------ÇAKIROĞLU.
Ön Yargı Ateştir, Yakar Gider
----------------------------------------------
Ön Yargı Çıbandır, Döner Yaraya
Sen Mavi dersin O, Ak Der Karaya
Kantarı Bozuktur, Gelmez Daraya
Ruhuna Kelepçe, Takar da Gider.
-------------------------------------------
Yargısız infazdır, Gönlü Hayali
Mürşid-i Dinlemez, Yoktur Ayari
Yobazdan çok çekti, Aydın-Kemal'i
Özgürlük Bendini, yıkar da gider.
-------------------------------------------
Dağarcığı Dardır, Mantık Hanında
Her daim saf tutar, Şıh'ın yanında
Merhamet arama, yoktur şanında
Bağrına Acılar, Eker de Gider.
------------------------------------------
Basiret Zayıftır Kendinde Geçer
Feraset yok olur, hayal de Uçar
İklimi Bozuktur, Aslından Kaçar
Huma Kuşu Gibi, Uçar da Gider.
------------------------------------------
Tarikat Dergâhın, Kara Kolcusu
Dinleyip tartmadan Hüküm yolcusu
Mizanı Yavandır, Yoktur Ölçüsü
Haşhaşi Sülbüne, Tapar da gider.
------------------------------------------
Der Vezir Yobazdan, Dost olmaz Kardaş
Yalancı Fetbazla, Olunmaz Yoldaş
Cahilden Eyleme, Kendine Sırdaş
Her İki Alemi, Yakar da Gider.
--------------------------------------------
Anlayana Sivri Sinek Saz
Anlamayana Davul Zurna az...VESELAM
ECEL KUŞU ADRES SORUYOR
-------------------------------
İklimim bozuldu, Gönlüm haraba
Ne Ağa olabildik, Ne de Maraba
Şimdi de zam geldi Rakı, Şaraba
Aşkın Badesiyle, Dolduktan sonra..
---------------------------------------------
Yaşam Cevrinden koştum yoruldum
Azap Rüzgârıyla, Estim duruldum
Kavim kardeşime küstüm, darıldım
Felekten dersimi aldıktan sonra.
-------------------------------------------
Halkın Hürriyeti, huzurlu geçim
Benim derdim ekmek, Vekilin seçim
Kırkına gelmeden, ağardı saçım
Hilafet Meclise, geldikten sonra.
------------------------------------------
Ekin, hasat ektim, Yağmur yağmadı
Harmanım sarılı, Güneş doğmadı
Bunca Melaneti. Mevlam görmedi
Ağyar Ahvalime, güldükten sonra.
--------------------------------------------
Asla Kul Olmadım Pula, Paraya
Ehtibar eylemem Köşke, saraya
Kervanım dağıldı, vurdu karaya
Zamansız Tekaut, olduktan sonra.
-------------------------------------------
Çakıroğlu der ki, Bahtımız Kara
Sızlıyor bağrım da, eylenmez yara
Yürekte Fırtına, Serim de Sara
Ecel Kuşu adres, sorduktan sonra...
-------------------------------------------
-------OZAN ÇAKIROĞLU-----
----------ADEM OĞLU İNSAN---------
--------Hz. Adem'den olma, Havva'dan doğma İnsan. Arapça'dan türemiş ve Alem-i
Devran da kabul görmüş kutlu bir isim. Toplum halin de ve bir kültür çevresinde
yaşayan varlık. Düşünme ve konuşma yeteneği olan ve Evreni bir bütün olarak
kavrayabilen, bulguları ve keşifleri sonucun da yaşam biçimlerini değiştirebilen
Kutlu bir canlı.
--------Dünya da hiç bir mahlukat, İnsan'dan daha karmaşık ve daha kafa karış-
tıran ve daha geç evrimleşen canlı yoktur. Toplum bireyler bütünlüğüdür. Bireyler
Toplum bütününü oluştururken Din-Mezhep, Dil ve Irk düzeyin de önce Aile ve
çevresinde ki edinmiş oldukları örfü kültürlerini ve Ulusal düzeyde almış olduk-
ları bilimsel eğitim ve öğrenim birikimini Ulusal Devlet hiyyerarşi sistemiyle
harmanlayarak sübuta erdirir.
--------Bireyler ve yöreler arasın da hem nicelik ve hem de nitelik bakımından
Biyolojik ve kalıtımsal etkenlerden dolayı bir çok sosyo ekonomik ve kültürel
ayrışımlar baş göstermektedir. Uluslar arası tezatlar özellikle Mensubu olduk-
ları DİN ve daha sonra siyasal ve eknomik alan da baş göstermektedir.
--------Devran-i Cihan'da Savaşlar genellikle Din-i, Mülk-i, Siyasi ve Ekonomik
amaçlara ulaşmak için yapılmaktadır. Hz. Adem'den bu yana gelişen, değişen
Tabiat, mahlukat ve Alemi İnsan bütünlüğünde ki Devinime Materyalist Felsefe-
ciler Evrim diyor, Metafizik Fesefeciler ise Fıtrat-ı Kader diyorlar...VESSELAM.
Bende derim ki Gezegenlerin tamamı keşif edilmeden somut gerçekleri elde
etmemiz olası değildir...OZAN ÇAKIROĞLU.
Su, Hava, Güneş gibi karşılıklı saygı ve sevgi insanların doğal ihtiyaçlarıdır