Sabah IPHONE telefon alarmıyla uyandık. MADAME COCO yorganını kaldırdık. HUGO BOSS pijamalarını çıkarıp ADIDAS terliklerini giydik.
WC’ye uğradıktan sonra banyoya geçtik. CLEAR şampuan ve PROTEX sabunuyla duşumuzu aldık. COLGATE ile dişlerimizi fırçaladık. BRAUN ile saçlarımızı kuruttuk.
BILL’S gömlek ve PIERRE CARDIN takımını giydik.
LIPTON çayımızı içerken SONY televizyonda medya özetlerini izledik.
Ailemize "BYE" çekip FORD otomobilimize bindik.
PHILIPS oto radyosunu açarak, ROCK müziği bulduk, dinlerken ağzımıza bir MENTOS şeker attık.
Şehrin göbeğindeki OCEAN TOWER’daki ofise varınca, OFISBOY’um getirdiği NESCAFE’mizi yudumlarken SAMSUNG bilgisayarını çalıştırdık, MICROSOFT EXCEL’e girdik.
Saat 10.00’a doğru açlığımızı yatıştırmak için GRISSINI atıştırdık. Öğlen MC DONALDS’da COCA COLA ve HAMBURGER’i ayaküstü mideye indirdik.
Doyunca MARLBORO sigarasını yakıp NEWYORK TIMES'a göz attık.
Akşam üzeri iş çıkışı IMAGE BAR’da CARLBERG birasını yudumladık, sonra köşedeki CARREFOUR ‘a uğradık.
Eşimizin tembih ettiği ARIEL deterjan, DOMESTOS çamaşır suyu, PALMOLIVE şampuan, NESTLE çikolata, SPRITE gazoz ve DORİTOS cips alarak kasaya yanaştık. AMERİKAN EXPRESS kartıyla ödemeyi yaptık.
Akşam evde ZAPPİNG yaparak, NETFLİX, BEİN CONNECT, DİSNEY, PRİME ve benzeri PLATFORMLARDA gezindik, aynı anda OUTDOOR dergisini karıştırdık.
Hafta sonu için eşimizle plan yaptık; WATER GARDEN’a gideceğiz. SHOWROOM’ları dolaşıp NIKE ayakkabı, LEVI’S blue jean satın alacağız.
Ohh, keyfimiz yerinde... Cumhuriyetin tum kazanımları, tüm fabrikalar, kuruluşlar, ormanlar, dağ tepe demeden elin GAVUR'una satılmış, HES'ler ırmaklarımızı göllerimizi kurutmuş, kimin umurunda...
CARRİER klimasını açtık ve HASTENS VİVİDUS yatağımıza uzandık, bankadaki DOLAR ve EURO'larımizi hayal ederek uyuduk…
Her Cuma bu başlığa girdiğim ATATÜRK'ü ve MÜCADELE ARKADAŞLARINI anma mesajımı, O'nun açık ve sinsi düşmanları ile herkese mavi boncuk dağıtan ve Kürsü'yü babasının malı sanarak edepsizlik yapan hadsizlerin inadına bundan sonra Kürsü'ye gireceğimi belirtmiştim.
Ancak, karanlık -ve üstelik yarım kapasiteli- beyinlerin salyalı saldırılarının, O'NUN ve MÜCADELE ARKADAŞLARININ aziz anılarını kirletmesine fırsat vermemek amacıyla yine bu başlıkta devam etme kararı verdim.
Bu konudaki dostça uyarıları için Yasemin Elbek ve Maria Puder'e tşk ederim.
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ve MÜCADELE ARKADAŞLARI, Cuma dualarında ONLARI yok sayan ulusal onurdan yoksun karanlık türlerin inadına her Cuma bu başlıkta anılmaktadır. Herkes davetlidir.
PAZARLIK... Ekran palyaçosu iken, ABD-israil uzantılı mafya desteğiyle Ukrayna'ya devlet başkanı(?) olan Volodimir O.Zelenski, Rusya ile savaşın en sıcak zamanında ABD'ne gitmiş...
Ne için mi gitmiş?.. Ne için olacak, ucundan iliştiği emperyal kucağa iyice oturarak ülkesini pazarlayıp, hesabına yatırılacak komisyonun adını koymak için...
Merhaba Yasemin hanım :))) Yeşil Gece benim başucu klasiklerimdendir. İlk okuduğumda, finali beni neredeyse ağlatacak kadar etkilemişti. Sizin de ilginize sevindim. Paylaşacak dost görmek güzel bir duygu.
Sözünü ettiğiniz o iki romani elbette ekleyebilirsiniz. Sadece onlar değil, uygun gördüğünüz her türlü eklemeyi izin gerekmeden yapabilirsiniz. Teşekkürlerimle bekliyorum Saygılar...
EDEBİ KİŞİLİĞİ Cumhuriyet dönemi edebiyatında önemli bir yeri olan Çalıkuşu, Yeşil Gece ve Anadolu Notları gibi eserlere imza atan yazar, müfettişlik görevi ile Anadolu'da gezdiği için Anadolu insanını yakından tanıdı.
Anadolu insanının yaşantısını dertlerini inançlarını konuşma dili ile kaleme alan yazar, Çalıkuşu romanından önce öykü ve tiyatro eleştiriler yazdı. İnsan sevgisine sıkça yer veren yazar iyimser bir kişiliğe sahipti.
Çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanan eserlerinde realizm akımından etkilendiği ve canlı üslup kullandığı görülür. Konuşma dilinin egemen olduğu eserlerinde ruh tahlillerinde oldukça başarılıdır.
ROMANLARINDAN Çalıkuşu (1922) Damga (1924) Dudaktan Kalbe (1925) Akşam Güneşi (1926) Bir Kadın Düşmanı (1927) Yeşil Gece (1928) Acımak (1928) Yaprak Dökümü (1930) Gökyüzü (1935) Değirmen (1944) Miskinler Tekkesi (1946) Harabelerin Çiçeği (1953)
ÖYKÜLERİNDEN Eski Ahbap (1919) Tanrı Misafiri (1927) Sönmüş Yıldızlar (1928) Leyla ile Mecnun (1928)
TİYATRO Hançer (1920) Eski Rüya (1922) Hülleci (1926) Bir Kır Eğlencesi (1931) İstiklal (1933) Vergi Hırsızı (1933) Bir Yağmur Gecesi (1943) Balıkesir Muhasebecisi (1953)
GEZİ Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966)
REŞAT NURİ GÜNTEKİN 1 Türk roman, öykü ve oyun yazarı.
YAŞAMI 25 Kasım 1889'da İstanbul'da doğdu. Babası m, askeri doktor İbrahim Nuri Bey, annesi Erzurum Valisi Mareşal Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Hanım’dır
İlköğrenimini Çanakkale'de, lise eğitimini İzmir’de tamamladı. Edebiyat fakültesinden mezun olduktan sonra uzun yıllar Fransızca öğretmenliği yaptı.
Mahmut Yesari ile birlikte Kelebek isimli mizahi bir dergi çıkaran Reşat Nuri Güntekin, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişi ve Çanakkale Milletvekili olarak görev yaptı.
Memleket isimli gazeteyi çıkaran yazar, Unesco’da Türkiye temsilciliği yaptı, Paris kültür ataşeliğinde bulundu.
1927 yılında Hadiye hanım ile evlendiler. Yazarın ölümüne kadar bu birlikteliklerini sürdüren çift, Ela adlı bir kız çocuğuna sahip oldular.
Emekli olduktan sonra yakalandığı kanser hastalığının tedavisi için Londra’ya giden Resat Nuri Güntekin, 13 Aralık 1956'da yaşamını yitirdi. Yurda getirilen cenazesi, Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi.
YEŞİL GECE Hakkında: Karartılmış zihinleri bir yenilikçi öğretmenin gözünden anlatan Yeşil Gece, Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını anlatır.
Toplumsal yönü ağır basan Yeşil Gece'de, medresede yetişen ancak daha sonra öğretmen okulunu bitirerek Ege Bölgesi'ndeki bir kasabada gerici ve çıkarcı güçlerle karşı karşıya gelen idealist Şahin Hoca’nın mücadelesi ele alınıyor.
Aydınlanma Devrimi’nin coşkulu havası içinde, çok güçlü sezgi ve gözlemlerle kaleme alınan romanda, toplumumuzun o günkü bütün büyük sorunları tartışılıyor.
Roman, ana karakter Şahin Hoca’nın kişiliğini oluşturan nitelikler mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü sayılabilir. Olaylar bu öğretmenin etrafında gerçekleşir. Modern eğitimin gericilere karşı verdiği mücadele çarpıcı bir diile anlatılır.
YEŞİL GECE Yazan: Reşat Nuri Güntekin Yayınevi:İnkılap Kitabevi
KONU: Bir köy çocuğu olan inancı güçlü Şahin, bir süre medresede okur.
Ancak, medrese öğretmenlerini yakından tanıyınca, gayelerinin dini alet ederek kişisel çıkar sağlamak olduğunu görür.
Bitirmesine az bir zaman kalmasına rağmen medreseyi bırakır. Öğretmen olmak için dönemin bilime ve deneye dayalı eğitim veren, erkek öğretmen yetiştiren kurumu “Darülmuallimun”a geçer.
Okulu bitirince Ege Bölgesi'ndeki bir ilçeye atanır. İlçe halkı tutucudur Çocukların başlarında bile yeşil sarıklar vardır. Sinsi yobazlar, cahil halkı şartlandırmakta ve yönlendirmektedir.
Bu sırada I. Dünya Savaşı biter ve Yunan işgali ilçeye kadar ulaşır. Gizli direnişe katılan öğretmen Şahin, ilçeden çıkamamış subayları kaçırıp, devam eden Kurtuluş Savaşı’na katılmalarını sağlarken rahat hareket etmek için düşman yanlısı gibi davranır.
Ama Yunanlılar bir süre sonra durumu anlayınca onu Yunan adalarına sürerler.
Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Aydınlanma Devrimi hızla ilerlerken sürgünden dönen öğretmen Şahin, eskiden Yunanlılarla birlik olan yobazların bu kez devrimci ve Atatürkçü gecindiklerini, sarığı atıp şapka giydiklerini, yönetime şirin görünüp ilçeyi ele geçirdiklerini görür.
Kendisi ise düşmanla işbirliği yapmış bir hain konumundadır. Şahin bu suçlamalardan kurtulmak ve gerçek kişiliğini kanıtlamak için Ankara’ya doğru yola çıkar...
MOLLA REJİMLERİNİN DEĞİRMENİNE BİLEREK YA DA BİLMEYEREK SU TAŞIYAN KADINLARA KISSADAN HİSSELER / 4
KIZLARA İLKOKUL DA YASAK! Afganistan’da iktidarı ele geçiren yobaz Taliban, kızların sadece üniversiteye gitmelerini değil, ilkokula gitmelerini de yasakladı.
Başkent Kabil'de özel okul müdürleri, din adamları ve topluluk temsilcileriyle çarşamba günü bir araya gelen rejim yetkilileri, kadın öğretmenlerin ve personelin de okullarda çalışmasının yasaklandığını duyurdu. (Haberler)
"aĞşama ne yiyecÜz len garı?" "the BOOK ye!" "kime dEyon lenG?!" "sana dEyom len!" "nası' gonuşuyorUn sen lenG?" "gonuşuyom işte, para mı gettÜn de yimAk neyim istiyon?!" "yÖrü bubaYın evine!"
(Bedia Akartürk arka planda "ya beni de götür, ya sen de gEtme" türküsünü çığırırken-e perde iner.)
".......... toy rüzgarlarda yelken açan düşlerimiz uğradığımız adalarda dağıldı geçtiğimiz gemilerde kaldı çarpılmış yüreklerimiz boşlukta el sallayan biri var hala bizim varamadığımız uzaklıklara .........."
(Murathan MUNGAN'ın "Eski Fenerler Eski Gemiler" şiirinden)
YILBAŞINI KUTLAYAN YANDI Diyanet işleri bşk ali erbaş, Yozgat’taki Cuma hutbesinde, "Ahlaki değerler, örf ve adetler bozulmaya başladı, kültürel yabancılaşma hızla arttı" demiş.
Erbaş, kültürel yozlaşmalardan birinin de yılbaşı kutlamaları olduğunu belirterek, yılbaşında yapılan eğlencelerin, alkolün ve ayrıca piyango, toto, loto ve benzeri şans oyunlarının da dinimizce haram günah olduğunu vurgulamış. (Haberler)
aGa diyor ki: Ona göre haa!!! Karışmaz sonra haa!!! Kötü olur sonra haa l!!!
Haklısın ama bazı durumlarda tahammül sınırını aşiyorlar... Edepsizlikle bastiracaklarini sanıyorlar
Bir de şu dikkatimi çekiyor, sen dahil sadece 3 kadın var koskoca sitede ATATÜRK'ü savunan... O ATATÜRK ki en uygar geçinen ülkelerden de önce kadına hak ettiği yeri ve değeri vermiş bir insan.
Neyse, fazla kafa ağrıtmayım :)))) Tekrar tşk ederim.
"YERLİ" ve "MILLI"ye gel!!!
Sabah IPHONE telefon alarmıyla uyandık.
MADAME COCO yorganını kaldırdık.
HUGO BOSS pijamalarını çıkarıp ADIDAS terliklerini giydik.
WC’ye uğradıktan sonra banyoya geçtik.
CLEAR şampuan ve PROTEX sabunuyla duşumuzu aldık. COLGATE ile dişlerimizi fırçaladık. BRAUN ile saçlarımızı kuruttuk.
BILL’S gömlek ve PIERRE CARDIN takımını giydik.
LIPTON çayımızı içerken SONY televizyonda medya özetlerini izledik.
Ailemize "BYE" çekip FORD otomobilimize bindik.
PHILIPS oto radyosunu açarak, ROCK müziği bulduk, dinlerken ağzımıza bir MENTOS şeker attık.
Şehrin göbeğindeki OCEAN TOWER’daki ofise varınca, OFISBOY’um getirdiği NESCAFE’mizi yudumlarken SAMSUNG bilgisayarını çalıştırdık, MICROSOFT EXCEL’e girdik.
Saat 10.00’a doğru açlığımızı yatıştırmak için GRISSINI atıştırdık. Öğlen MC DONALDS’da COCA COLA ve HAMBURGER’i ayaküstü mideye indirdik.
Doyunca MARLBORO sigarasını yakıp NEWYORK TIMES'a göz attık.
Akşam üzeri iş çıkışı IMAGE BAR’da CARLBERG birasını yudumladık, sonra köşedeki CARREFOUR ‘a uğradık.
Eşimizin tembih ettiği ARIEL deterjan, DOMESTOS çamaşır suyu, PALMOLIVE şampuan, NESTLE çikolata, SPRITE gazoz
ve DORİTOS cips alarak kasaya yanaştık. AMERİKAN EXPRESS kartıyla ödemeyi yaptık.
Akşam evde ZAPPİNG yaparak, NETFLİX, BEİN CONNECT, DİSNEY, PRİME ve benzeri PLATFORMLARDA gezindik, aynı anda OUTDOOR dergisini karıştırdık.
Hafta sonu için eşimizle plan yaptık; WATER GARDEN’a gideceğiz. SHOWROOM’ları dolaşıp NIKE ayakkabı, LEVI’S blue jean satın alacağız.
Ohh, keyfimiz yerinde...
Cumhuriyetin tum kazanımları, tüm fabrikalar, kuruluşlar, ormanlar, dağ tepe demeden elin GAVUR'una satılmış, HES'ler ırmaklarımızı göllerimizi kurutmuş, kimin umurunda...
CARRİER klimasını açtık ve HASTENS VİVİDUS yatağımıza uzandık, bankadaki DOLAR ve EURO'larımizi hayal ederek uyuduk…
Hala da uyuyoruz!
(Kaynak: CAN ATAKLI)
Yeni yiliniz kutlu olsun.
NERİMAN, senin de...
Büyük düşünür Hz.Mevlana paylaşımınız için tşk ederim Tuba hanım.
Her Cuma bu başlığa girdiğim
ATATÜRK'ü ve
MÜCADELE ARKADAŞLARINI
anma mesajımı,
O'nun açık ve sinsi düşmanları ile
herkese mavi boncuk dağıtan ve
Kürsü'yü babasının malı sanarak
edepsizlik yapan hadsizlerin inadına
bundan sonra Kürsü'ye gireceğimi
belirtmiştim.
Ancak, karanlık -ve üstelik yarım kapasiteli-
beyinlerin salyalı saldırılarının, O'NUN ve MÜCADELE ARKADAŞLARININ aziz anılarını
kirletmesine fırsat vermemek amacıyla yine
bu başlıkta devam etme kararı verdim.
Bu konudaki dostça uyarıları için Yasemin Elbek ve Maria Puder'e tşk ederim.
"Türkiye; Atatürk’ü Allah’a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk’e…” (Daniel DUMOULIN, Belçikalı düşünür)
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
ve
MÜCADELE ARKADAŞLARI,
Cuma dualarında ONLARI yok sayan ulusal onurdan yoksun karanlık türlerin inadına her Cuma bu başlıkta anılmaktadır. Herkes davetlidir.
Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun, kusuru örtmeyi marifet edin kendine. İşte o zaman kusursuz olursun.
Mevlânâ
"Fazlasıyla sevmek marifet değil; eksikleriyle de sevebiliyor musun, işte o zaman adamsın." (Özdemir ASAF'tan uyarlama)
YENİ YIL MENÜSÜ
"noYelde ne yiyip içeciYYik laYn gaRı?"
"baTTis vaa, sUVan vaa!"
"ıRakı neYim yokmu layn?"
"ıRakının suyu vaa... İçenmi?"
"yÖrü gEt, gafamı neYim bozma!"
zoPa kokusu alan "gaRı" yÖrüyüp gider.
[Fonda "yÖrü yavrum yÖrü, fistanını sürü" türküsü]
PAZARLIK...
Ekran palyaçosu iken, ABD-israil uzantılı mafya desteğiyle Ukrayna'ya devlet başkanı(?) olan Volodimir O.Zelenski, Rusya ile savaşın en sıcak zamanında ABD'ne gitmiş...
Ne için mi gitmiş?..
Ne için olacak,
ucundan iliştiği emperyal kucağa iyice oturarak ülkesini pazarlayıp, hesabına yatırılacak komisyonun adını koymak için...
Sadece saati sormuştum oysa...
"Bu gece olmaz, başım ağrıyo" dedi.
Nası' yani Neriman?
".....
seni bir kere öpsem
ikinin hatırı kalıyordu,
iki kere öpeyim desem
üçün boynu bükük
....."
(AŞK / Cemal Süreyya)
Tmm Yasemin hanım...Bir ara bakarım.
Merhaba Yasemin hanım :)))
Yeşil Gece benim başucu klasiklerimdendir. İlk okuduğumda, finali beni neredeyse ağlatacak kadar etkilemişti. Sizin de ilginize sevindim. Paylaşacak dost görmek güzel bir duygu.
Sözünü ettiğiniz o iki romani elbette ekleyebilirsiniz. Sadece onlar değil, uygun gördüğünüz her türlü eklemeyi izin gerekmeden yapabilirsiniz. Teşekkürlerimle bekliyorum Saygılar...
REŞAT NURİ GÜNTEKİN 2
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Cumhuriyet dönemi edebiyatında önemli bir yeri olan Çalıkuşu, Yeşil Gece ve Anadolu Notları gibi eserlere imza atan yazar, müfettişlik görevi ile Anadolu'da gezdiği için Anadolu insanını yakından tanıdı.
Anadolu insanının yaşantısını dertlerini inançlarını konuşma dili ile kaleme alan yazar, Çalıkuşu romanından önce öykü ve tiyatro eleştiriler yazdı. İnsan sevgisine sıkça yer veren yazar iyimser bir kişiliğe sahipti.
Çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanan eserlerinde realizm akımından etkilendiği ve canlı üslup kullandığı görülür. Konuşma dilinin egemen olduğu eserlerinde ruh tahlillerinde oldukça başarılıdır.
ROMANLARINDAN
Çalıkuşu (1922)
Damga (1924)
Dudaktan Kalbe (1925)
Akşam Güneşi (1926)
Bir Kadın Düşmanı (1927)
Yeşil Gece (1928)
Acımak (1928)
Yaprak Dökümü (1930)
Gökyüzü (1935)
Değirmen (1944)
Miskinler Tekkesi (1946)
Harabelerin Çiçeği (1953)
ÖYKÜLERİNDEN
Eski Ahbap (1919)
Tanrı Misafiri (1927)
Sönmüş Yıldızlar (1928)
Leyla ile Mecnun (1928)
TİYATRO
Hançer (1920)
Eski Rüya (1922)
Hülleci (1926)
Bir Kır Eğlencesi (1931)
İstiklal (1933)
Vergi Hırsızı (1933)
Bir Yağmur Gecesi (1943)
Balıkesir Muhasebecisi (1953)
GEZİ
Anadolu Notları (ilk cildi 1936; ikinci cildi 1966)
EĞİTİM
Dil ve Edebiyat: Türk Kıraati (1930)
(DERLEMEDİR)
REŞAT NURİ GÜNTEKİN 1
Türk roman, öykü ve oyun yazarı.
YAŞAMI
25 Kasım 1889'da İstanbul'da doğdu.
Babası m, askeri doktor İbrahim Nuri Bey, annesi Erzurum Valisi Mareşal Yaver Paşa’nın kızı Lütfiye Hanım’dır
İlköğrenimini Çanakkale'de, lise eğitimini İzmir’de tamamladı. Edebiyat fakültesinden mezun olduktan sonra uzun yıllar Fransızca öğretmenliği yaptı.
Mahmut Yesari ile birlikte Kelebek isimli mizahi bir dergi çıkaran Reşat Nuri Güntekin, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişi ve Çanakkale Milletvekili olarak görev yaptı.
Memleket isimli gazeteyi çıkaran yazar, Unesco’da Türkiye temsilciliği yaptı, Paris kültür ataşeliğinde bulundu.
1927 yılında Hadiye hanım ile evlendiler. Yazarın ölümüne kadar bu birlikteliklerini sürdüren çift, Ela adlı bir kız çocuğuna sahip oldular.
Emekli olduktan sonra yakalandığı kanser hastalığının tedavisi için Londra’ya giden Resat Nuri Güntekin, 13 Aralık 1956'da yaşamını yitirdi. Yurda getirilen cenazesi, Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi.
(DERLEMEDİR)
KİTAPLIĞIMDAN
YEŞİL GECE Hakkında:
Karartılmış zihinleri bir yenilikçi öğretmenin gözünden anlatan Yeşil Gece, Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını anlatır.
Toplumsal yönü ağır basan Yeşil Gece'de, medresede yetişen ancak daha sonra öğretmen okulunu bitirerek Ege Bölgesi'ndeki bir kasabada gerici ve çıkarcı güçlerle karşı karşıya gelen idealist Şahin Hoca’nın mücadelesi ele alınıyor.
Aydınlanma Devrimi’nin coşkulu havası içinde, çok güçlü sezgi ve gözlemlerle kaleme alınan romanda, toplumumuzun o günkü bütün büyük sorunları tartışılıyor.
Roman, ana karakter Şahin Hoca’nın kişiliğini oluşturan nitelikler mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü sayılabilir. Olaylar bu öğretmenin etrafında gerçekleşir. Modern eğitimin gericilere karşı verdiği mücadele çarpıcı bir diile anlatılır.
BİTTİ
(turkedebiyati.org)
KİTAPLIĞIMDAN
YEŞİL GECE
Yazan: Reşat Nuri Güntekin
Yayınevi:İnkılap Kitabevi
KONU:
Bir köy çocuğu olan inancı güçlü Şahin, bir süre medresede okur.
Ancak, medrese öğretmenlerini yakından tanıyınca, gayelerinin dini alet ederek kişisel çıkar sağlamak olduğunu görür.
Bitirmesine az bir zaman kalmasına rağmen medreseyi bırakır. Öğretmen olmak için dönemin bilime ve deneye dayalı eğitim veren, erkek öğretmen yetiştiren kurumu “Darülmuallimun”a geçer.
Okulu bitirince Ege Bölgesi'ndeki bir ilçeye atanır. İlçe halkı tutucudur Çocukların başlarında bile yeşil sarıklar vardır. Sinsi yobazlar, cahil halkı şartlandırmakta ve yönlendirmektedir.
Bu sırada I. Dünya Savaşı biter ve Yunan işgali ilçeye kadar ulaşır. Gizli direnişe katılan öğretmen Şahin, ilçeden çıkamamış subayları kaçırıp, devam eden Kurtuluş Savaşı’na katılmalarını sağlarken rahat hareket etmek için düşman yanlısı gibi davranır.
Ama Yunanlılar bir süre sonra durumu anlayınca onu Yunan adalarına sürerler.
Kurtuluş Savaşı kazanılıp, Aydınlanma Devrimi hızla ilerlerken sürgünden dönen öğretmen Şahin, eskiden Yunanlılarla birlik olan yobazların bu kez devrimci ve Atatürkçü gecindiklerini, sarığı atıp şapka giydiklerini, yönetime şirin görünüp ilçeyi ele geçirdiklerini görür.
Kendisi ise düşmanla işbirliği yapmış bir hain konumundadır. Şahin bu suçlamalardan kurtulmak ve gerçek kişiliğini kanıtlamak için Ankara’ya doğru yola çıkar...
(turkedebiyati.org)
DEVAM EDECEK...
Annesinden dayak yediği halde yine "Anne" diye ağlayan bir çocuktur aşk... (CEMAL SÜREYA)
MOLLA REJİMLERİNİN DEĞİRMENİNE BİLEREK YA DA BİLMEYEREK SU TAŞIYAN KADINLARA KISSADAN HİSSELER / 4
KIZLARA İLKOKUL DA YASAK!
Afganistan’da iktidarı ele geçiren yobaz Taliban, kızların sadece üniversiteye gitmelerini değil, ilkokula gitmelerini de yasakladı.
Başkent Kabil'de özel okul müdürleri, din adamları ve topluluk temsilcileriyle çarşamba günü bir araya gelen rejim yetkilileri, kadın öğretmenlerin ve personelin de okullarda çalışmasının yasaklandığını duyurdu. (Haberler)
GÜNÜN MENÜSÜ
"aĞşama ne yiyecÜz len garı?"
"the BOOK ye!"
"kime dEyon lenG?!"
"sana dEyom len!"
"nası' gonuşuyorUn sen lenG?"
"gonuşuyom işte, para mı gettÜn de yimAk neyim istiyon?!"
"yÖrü bubaYın evine!"
(Bedia Akartürk arka planda "ya beni de götür, ya sen de gEtme" türküsünü çığırırken-e perde iner.)
YORUMLU
Asgari ücret açıklandı.
Enflasyon:
TÜİK’e göre % 84.4
İst Tic Odası’na göre % 105
ENAG’a göre % 170...
Asgari ücret artışı ise % 74!
(Haberler)
aGa diyor ki:
Yeme de yanında yat.
"..........
toy rüzgarlarda
yelken açan düşlerimiz
uğradığımız adalarda dağıldı
geçtiğimiz gemilerde kaldı
çarpılmış yüreklerimiz
boşlukta el sallayan biri var hala
bizim varamadığımız uzaklıklara
.........."
(Murathan MUNGAN'ın "Eski Fenerler Eski Gemiler" şiirinden)
YILBAŞINI KUTLAYAN YANDI
Diyanet işleri bşk ali erbaş, Yozgat’taki
Cuma hutbesinde, "Ahlaki değerler, örf ve adetler bozulmaya başladı, kültürel yabancılaşma hızla arttı" demiş.
Erbaş, kültürel yozlaşmalardan birinin de yılbaşı kutlamaları olduğunu belirterek, yılbaşında yapılan eğlencelerin, alkolün ve ayrıca piyango, toto, loto ve benzeri şans oyunlarının da dinimizce haram günah olduğunu vurgulamış. (Haberler)
aGa diyor ki:
Ona göre haa!!!
Karışmaz sonra haa!!!
Kötü olur sonra haa l!!!
DAVET
Bekliyorum;
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın!
ORHAN VELİ KANIK
Haklısın ama bazı durumlarda tahammül sınırını aşiyorlar... Edepsizlikle bastiracaklarini sanıyorlar
Bir de şu dikkatimi çekiyor, sen dahil sadece 3 kadın var koskoca sitede ATATÜRK'ü savunan... O ATATÜRK ki en uygar geçinen ülkelerden de önce kadına hak ettiği yeri ve değeri vermiş bir insan.
Neyse, fazla kafa ağrıtmayım :))))
Tekrar tşk ederim.