DIKKAT: TİKTOK TEHLİKESİ BÜYÜYOR ! ".......... Seks işçiliğine giden yolu açan "tiktok" tuzağında, çocuk yaşta genç kızlar, evli barklı kadınlar burada para karşılığı türlü rezilliği yapıyorlar. Çocuklar odalarına kapanıp burada para karşılığı soyunuyorlar. Her türlü sapıklığa açık bir ortam.
Türlü tehlikesi var. Bir yandan bedenleri üzerinden para kazanmayı öğreniyorlar. Diğer yandan şantaja açık hale geliyorlar. Seks ticareti yapanların ellerine düşmeleri çok kolay hale geliyor.
(.....)
Ekonomik koşulların giderek zorlaşması, sosyal sınıflar arası uçurumun giderek genişlemesi, fakirliğin ve fırsat eşitsizliğinin bir kabuk gibi toplumun üzerini kaplaması sonucu muhafazakar bir iktidar döneminde muhafaza edecek hiçbir şeyimiz kalmayacak gibi görünüyor.
Yapabileceğimiz tek şey kendi çocuklarımıza kendimiz sahip çıkacağız.
Çünkü artık anladık ki, siyasi söylem olarak muhafazakarlık gerçek değerlerimizin değil başka şeylerin muhafaza edilmesi demekmiş.
SÜLEYMAN DEMİREL'den İNCİLER Siyasetimize damga vuran isimlerden IX. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kendine özgü espri ve mesaj verme anlayışıyla da ülke siyasetinde öne çıkmıştı. Demirel'in akıllarda kalan bazı sözleri: - Elektriğin komünisti olur mu? Yazın biz Bulgaristan'dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor. - İcabı olup olmadığı tartışılabilir. Ama icabı varsa feminizm fevkalade güzel bir şeydir. -Benzin vardı şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik? -GAP'ı kimseye "gap" diye gaptırmam. -Güniz Sokak'ta Nazmiye ile tavuk besleyecek değiliz. -Memleket meseleleri bir parkta oturarak halledilseydi, çok büyük bir park yaptırır hep beraber içinde otururduk. -Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz. -Siyaset bir meslek değildir, bir ilim de değildir. Nedir derseniz; siyasettir derim.
"Ne sigaralarda tat kaldı Ne gönlümü avutur tazeler, Önümde açık duran tek umut Kapısı daraldıkça daraldı.
Her gece gökte bir küçük yıldız Seninleyim diye el eder Ne onun uzaklığı azalır, Ne benim içimdeki kederler. ....." (CAHIT KÜLEBI'nin "Diken" şiirinden)
Adam 48 yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta görünce, utanarak yanına yaklaşıp "hocam beni tanıdınız mı?" dedi.
İhtiyar öğretmen: - Hayır tanımadım.
Adam: - Hocam nasıl tanımazsınız!.. Ben ilkokul öğrenciniz M....a. Hocam sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu. Ben almıştım. Siz de "herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım" demiştiniz. Ben utanmış ve çok korkmuştum. Sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum...
Sizden bir komut daha geldi. "Şimdi herkes gözlerini kapatsın."
Ortalarda bir yerdeydim. Aranma sırası bana gelmişti. Saati cebimden sessizce almış, devamla, aynı sessizik içinde son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz. Sonra bizi yerimize oturtup bana ve hiç kimseye hiç bir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz.
Büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı... Hocam ben şimdi 60 yaşındayım. Düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi, o gün sizden almışım. Her aklıma gelişinde sarsıldım ve her aklıma gelişinde kendimi sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissettim.
“Utancı bilerek yaşamak korkunç... Daha da korkuncu, bilerek yaşatmak.”
der Edip Cansever.
Hocam siz bana o utancı yaşatmadınız. Yaşasaydım unutur muydum, doğrusu bilmiyorum. Ama beni utandırmamanızı hiç unutmadım Hocam.
Şimdi hatırladınız mı beni?
İhtiyar öğretmen yan yana oturdukları bankta öğrencisine yaslanarak: - O olayı ertesi gün unutmuştum ben. Şimdi sen anlatınca hatırladım
Sizlere "gözlerinizi kapatın" dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım. O yaştaki her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir yargı oluşsun istememiştim.
DARISI BAŞIMIZA Irkçı/dinci Stram Kurs partisinin hem Danimarkalı hem İsveçli kurucusu Rasmus Paludan denen faşist, Jönköping Meydanı'nda Kur'an yakacağını duyurunca, sadece bir avuç meraklı seyir için toplandı. O kadar ki, güvenliği sağlamak için orada bulunan polis sayısı, seyir için toplananlardan fazlaydı.
Rasmus, megafonu açıp böğürmeye başlayınca, meydandaki Raslatt Kilisesi'nin rahibi ne yaptı biliyor musunuz?
Pazar olmadığı halde kilisenin çanlarını dakikalarca çaldırdı. Böylece Rasmus'un sesini bastırdı. Polisler dahil herkes kahkahalarla güldü Rasmus'un haline.
Ya seçim sonuçları ne oldu dersiniz? Sandıklar açılınca şapka düştü kel göründü; koca İsveç'te Rasmus'a çıka çıka sadece 156 oy çıktı. Evet, her tarafını yırtsa da sadece ve sadece 156 [yüzellialtı] oy :))))
Yani: Din sömürüsü hep yapılıyor ama sonucu ülkeden ülkeye değişiyor.
Hemen hemen her ülkede böyle soytarılıklar izlenip gülünüyor ama ülke çıkarları söz konusu olunca, bu tip soytarılar İsveç'teki gibi havalarını alıyorlar.
Günaydın Yasemin hanım, Paylaşımlarınız yine etkileyiciydi; kimi yaşama sevinci veren, kimi hüzünlü dokunuşlarla yüreğimizi yoklayan... Ve elbette hepsi de öğretici izler taşıyan.... Teşekkürler.
Öyle büyük şeylerde gözüm yok hiç. Küçük mutluluklar diliyorum; Küçücük bir çocuk saflığında gülüşler. Islanmış çimenlerin kokusu, çimenlerdeki çıplak ayaklar. Bahçedeki gül ağacı, mis kokulu çiçekler. Gıcırdayan salıncak, çocukken oynadığımız oyunlar tadında sımsıkı sarılışlar. Ruhumuza dokunan şarkılar. Akordu bozulmayan bir yaşam bestesi. Maskelerden arınmış yüzler. Sımsıcak kahkahalar. Çatılmayan kaşlar. Gün doğumları... Hepsi bu...! Farid Farjad
Bu sabah ruhumu bir müzikle yıkadım.. Baktım yağmur başlamış, Çıkıp iliklerime kadar ıslandım.. Bu sabah her şeye yeniden başladım.. Doğmaya, yaşamaya, sevmeye.. Ve dedim ki kendime. İyi ki varım be, iyi ki varım.. İnan Durak
Susup sadece dinlenecek şarkılar vardır. Her şeyden haberdar gibi... İç dökülecek fotoğraflar, yıllanmış eşyalar vardır sahibine dokunur gibi dokunulan. Anılar vardır her akla gelişinde aynı yerlere götürür ayakları, aynı sesler duyulur kulaklarda. Geçmişte ertelenmiş, şimdilerde geç kalınmış keşkeler vardır. Yarım bırakılmış sözler vardır. Yürekte demlenmiş sayfalarla buluşmamış saklı şiirler vardır.. Adı unutulmamış, ama yüzünü görmeyeli yıllar olmuş dostlar vardır. Tanıdık parfüm kokuları, kurutulmuş karanfil dalı, baş harfi bir kalbin yanına yazılmış gençlik aşkı, bir gece ama milyonlarca neden vardır. Hüzünlenmek için... Seçil Oğuz
İnsanlar tercihleriyle yaşarlar bu hayatta. Ya tozu dumana katarsın, Ya tozu dumanı yutarsın. Seçim senin.. Hayal ettiğin hayatı yaşayamıyorsan, yaşadığın hayat sana ait değildir.. Gözünü hayal ettiğin hayata dik ve yürü! Gölgen peşinden isterse gelmesin. Sen sana yetersin... Hayat, durup bir mucize gerçekleşmesini bekleyecek kadar uzun değil... Carpe Diem
Küçük bir zenci çocuk şehrin lunaparkında dolaşırken bir satıcının elindeki balonları seyre dalmıştı. Her renkten ve her biçimden balonlar ışıl ışıl parlıyordu.
Derken, birdenbire kırmızı bir balon kazara bağlandığı yerden kurtularak havada uçtu, uçtu, uçtu ve nihayet aşağıdan seçilmeyecek kadar yükseldikten sonra gözden kayboldu. Bu manzarayı seyretmek için öyle bir insan kalabalığı toplanmıştı ki, satıcı bir tane daha bırakmanın iyi bir reklâm olacağını düşünerek havaya parlak sarı renkte bir balon daha bıraktı. Arkasından bir tanede beyazını çözdü.
Küçük zenci olduğu yerden büyük bir hayranlık içinde ardı ardına uçan rengârenk seyrettikten sonra :
"Baloncu amca" dedi. Acaba bir tanede siyah renkte balon bıraksanız, ötekiler kadar yükselir mi?
Baloncu adam, anlayışlı bir bakışla çocuğa tebessüm ederek,siyah renkli bir balon çözdü.Parmaklarını gevşetip onu da boşluğa bırakırken:
"Yavrum" dedi, "bizi yükselten dışımızdaki renk değil, içimizdeki cevherdir."
MOLLA REJİMLERİNİN DEĞİRMENİNE BİLEREK YA DA BİLMEYEREK SU TAŞIYAN KADINLARA KISSADAN HİSSELER / 5
Afganistan’da Taliban yönetimi, önümüzdeki ay yapılacak üniversite giriş sınavlarına kadın öğrencilerin alınmaması talimatı verdi.
Taliban, bakanlık tarafından ilgili kurumlara gönderilen mektupla, aralarında başkent Kabil’in de bulunduğu kuzey bölgelerde Şubat sonunda yapılacak sınavlara kız öğrencilerin alınmaması talimatını iletti ve talimata uymayan kurumların cezalandırılacağı hatırlatıldı.
Afganistan’da Yüksek Öğretim Bakanlığı, Aralık ayında üniversitelere verdiği talimatla kız öğrencilerin okula alınmasına ikinci bir talimata kadar yasak getirmişti.
Bu kararın hemen ardından Taliban yönetimi sivil toplum kuruluşlarında da kadınların çalışmasına yasak getirdi.
Öte yandan ülkedeki çoğu kız lisesi de yetkililer tarafından kapatıldı. (Haberler)
UZUN YAĞMURLARDAN SONRA Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma
Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra birgün Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün Her şeye rağmen ellerin üşür Üşürse beni unutma
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi: - Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi. - Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda, - Neden olmasın, dedi çiftçi. Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
Adamın biri o gün nedense çok sinirliymiş. O sinirle yolda yürürken, yolun ortasındaki bir kutuya sert bir tekme atmış. Yürümeye devam etmiş. Karşısına çıkan ilk çöp kutusuna da bir tekme savurmuş.
Birkaç adım daha gitmiş ve yerde gördüğü şişeyi de tekmelemiş. Birden hareketlenen şişenin içinden bir cin çıkmış ve “Dile benden ne dilersen ey sahip” demiş.
Adam ilk şaşkınlıktan kurtulup cevap vermiş: “Özür dilerim."
............
Uzatma'yım... 1) Özür dilemek insani bir tepkidir. 2) Kendinize guvenin yanısıra karşınızdakine de değer verdiğinizi gösterir. 3) Ben özür dilemeyi sürdüreceğim. 4) Sizse dilemeMeyi sürdürün Yasemin hanım. Seçiminize saygı elbette. 5) Katkınız için tşk ederim Canan hanım. Yararlandım. Saygılar.
Çok güzel tanımladınız. Sürekli özür dileyen insan sık hata yapan insandır. Bu onun erdemli biri olduğunu göstermez , zaaflarına kolay yenilen zayıf biri olduğunu gösterir!
Turhan bey şurada haklı ; kişinin farkına varmadan yaptığı hatalarda(refleks gibi)özür dilemek erdemdir. Bu da insanı ders alarak büyütür!
Benim fikrim ise bir insan bir hatayı bir kez yapıyorsa hep yapar. Kin , öfke, intikam gibi olumsuz duygular beslenmeden hayatından çıkarmak en doğrusu! İkinci bir şans verilmemelidir. Verilen her ikinci şans kişinin kendi kişiliğine ziyanlıktır!
DIKKAT: TİKTOK TEHLİKESİ BÜYÜYOR !
"..........
Seks işçiliğine giden yolu açan "tiktok" tuzağında, çocuk yaşta genç kızlar, evli barklı kadınlar burada para karşılığı türlü rezilliği yapıyorlar. Çocuklar odalarına kapanıp burada para karşılığı soyunuyorlar. Her türlü sapıklığa açık bir ortam.
Türlü tehlikesi var.
Bir yandan bedenleri üzerinden para kazanmayı öğreniyorlar. Diğer yandan şantaja açık hale geliyorlar. Seks ticareti yapanların ellerine düşmeleri çok kolay hale geliyor.
(.....)
Ekonomik koşulların giderek zorlaşması, sosyal sınıflar arası uçurumun giderek genişlemesi, fakirliğin ve fırsat eşitsizliğinin bir kabuk gibi toplumun üzerini kaplaması sonucu muhafazakar bir iktidar döneminde muhafaza edecek hiçbir şeyimiz kalmayacak gibi görünüyor.
Yapabileceğimiz tek şey kendi çocuklarımıza kendimiz sahip çıkacağız.
Çünkü artık anladık ki, siyasi söylem olarak muhafazakarlık gerçek değerlerimizin değil başka şeylerin muhafaza edilmesi demekmiş.
Gerçek değerleri korumak başa düşüyor."
ALINTI: Fatih ALTAYLI
Şarap, hayatı yaşayanlar içindir; rakı ise hikayesi yarım kalanlar için...
SÜLEYMAN DEMİREL'den İNCİLER
Siyasetimize damga vuran isimlerden
IX. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel kendine özgü espri ve mesaj verme anlayışıyla da ülke siyasetinde öne çıkmıştı.
Demirel'in akıllarda kalan bazı sözleri:
- Elektriğin komünisti olur mu? Yazın biz Bulgaristan'dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor.
- İcabı olup olmadığı tartışılabilir. Ama icabı varsa feminizm fevkalade güzel bir şeydir.
-Benzin vardı şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik?
-GAP'ı kimseye "gap" diye gaptırmam.
-Güniz Sokak'ta Nazmiye ile tavuk besleyecek değiliz.
-Memleket meseleleri bir parkta oturarak halledilseydi, çok büyük bir park yaptırır hep beraber içinde otururduk.
-Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.
-Siyaset bir meslek değildir, bir ilim de değildir. Nedir derseniz; siyasettir derim.
"Ne sigaralarda tat kaldı
Ne gönlümü avutur tazeler,
Önümde açık duran tek umut
Kapısı daraldıkça daraldı.
Her gece gökte bir küçük yıldız
Seninleyim diye el eder
Ne onun uzaklığı azalır,
Ne benim içimdeki kederler.
....."
(CAHIT KÜLEBI'nin "Diken" şiirinden)
Günün Hikayesi
Kıssadan Hissemiz
Eski ilkokul öğretmeni
Adam 48 yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta görünce, utanarak yanına yaklaşıp "hocam beni tanıdınız mı?" dedi.
İhtiyar öğretmen:
- Hayır tanımadım.
Adam:
- Hocam nasıl tanımazsınız!.. Ben ilkokul öğrenciniz M....a. Hocam sınıfımızda bir arkadaşın saati kaybolmuştu. Ben almıştım. Siz de "herkes kalksın ve ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım" demiştiniz. Ben utanmış ve çok korkmuştum. Sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım diye soğuk terler döküyordum...
Sizden bir komut daha geldi.
"Şimdi herkes gözlerini kapatsın."
Ortalarda bir yerdeydim. Aranma sırası bana gelmişti. Saati cebimden sessizce almış, devamla, aynı sessizik içinde son arkadaşa kadar aramayı sürdürmüştünüz. Sonra bizi yerimize oturtup bana ve hiç kimseye hiç bir şey söylemeden saati sahibine vermiştiniz.
Büyüdükçe içimde büyüttüm bu davranışınızı... Hocam ben şimdi 60 yaşındayım. Düşünüyorum da şu hayattaki en büyük dersi, o gün sizden almışım. Her aklıma gelişinde sarsıldım ve her aklıma gelişinde kendimi sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissettim.
“Utancı bilerek yaşamak korkunç...
Daha da korkuncu, bilerek yaşatmak.”
der Edip Cansever.
Hocam siz bana o utancı yaşatmadınız. Yaşasaydım unutur muydum, doğrusu bilmiyorum. Ama beni utandırmamanızı hiç unutmadım Hocam.
Şimdi hatırladınız mı beni?
İhtiyar öğretmen yan yana oturdukları bankta öğrencisine yaslanarak:
- O olayı ertesi gün unutmuştum ben. Şimdi sen anlatınca hatırladım
Sizlere "gözlerinizi kapatın" dediğimde ben de gözlerimi kapatmıştım. O yaştaki her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı içimde bir yargı oluşsun istememiştim.
O sen miydin?
Bilmiyordum, nasılsın?
İyi akşamlar Turhan bey
Beğenmenize sevindim teşekkür ederim
DARISI BAŞIMIZA
Irkçı/dinci Stram Kurs partisinin hem Danimarkalı hem İsveçli kurucusu Rasmus Paludan denen faşist, Jönköping Meydanı'nda Kur'an yakacağını duyurunca, sadece bir avuç meraklı seyir için toplandı. O kadar ki, güvenliği sağlamak için orada bulunan polis sayısı, seyir için toplananlardan fazlaydı.
Rasmus, megafonu açıp böğürmeye başlayınca, meydandaki Raslatt Kilisesi'nin rahibi ne yaptı biliyor musunuz?
Pazar olmadığı halde kilisenin çanlarını dakikalarca çaldırdı. Böylece Rasmus'un sesini bastırdı. Polisler dahil herkes kahkahalarla güldü Rasmus'un haline.
Ya seçim sonuçları ne oldu dersiniz?
Sandıklar açılınca şapka düştü kel göründü; koca İsveç'te Rasmus'a çıka çıka sadece 156 oy çıktı. Evet, her tarafını yırtsa da sadece ve sadece 156 [yüzellialtı] oy :))))
Yani:
Din sömürüsü hep yapılıyor ama sonucu ülkeden ülkeye değişiyor.
Hemen hemen her ülkede böyle soytarılıklar izlenip gülünüyor ama ülke çıkarları söz konusu olunca, bu tip soytarılar İsveç'teki gibi havalarını alıyorlar.
aGa diyor ki:
Darısı başımıza...
Ciğer kül olduktan sonra gelip üflemeye kalkmayın; adama sorarlar "yanarken neredeydin" diye...
"......
gidelim buradan.
senin masumiyetini,
bilgelik zamanlarından kalma sırları,
dünyanın bütün sabahlarını
yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden,
haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın.
ölmeyelim. hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın.
içimden böyle şeyler de geçiyor işte.
sarılalım, dudakların...
tamam sustum.
......"
(TARIK TUFAN'ın "Anna" şiirinden)
Günaydın Yasemin hanım,
Paylaşımlarınız yine etkileyiciydi; kimi yaşama sevinci veren, kimi hüzünlü dokunuşlarla yüreğimizi yoklayan... Ve elbette hepsi de öğretici izler taşıyan.... Teşekkürler.
Öyle büyük şeylerde gözüm yok hiç.
Küçük mutluluklar diliyorum;
Küçücük bir çocuk saflığında gülüşler. Islanmış çimenlerin kokusu, çimenlerdeki çıplak ayaklar.
Bahçedeki gül ağacı, mis kokulu çiçekler.
Gıcırdayan salıncak, çocukken oynadığımız oyunlar tadında sımsıkı sarılışlar.
Ruhumuza dokunan şarkılar.
Akordu bozulmayan bir yaşam bestesi.
Maskelerden arınmış yüzler.
Sımsıcak kahkahalar.
Çatılmayan kaşlar.
Gün doğumları...
Hepsi bu...!
Farid Farjad
Bu sabah ruhumu bir müzikle yıkadım..
Baktım yağmur başlamış,
Çıkıp iliklerime kadar ıslandım..
Bu sabah her şeye yeniden başladım..
Doğmaya, yaşamaya, sevmeye..
Ve dedim ki kendime.
İyi ki varım be, iyi ki varım..
İnan Durak
Susup sadece dinlenecek şarkılar vardır.
Her şeyden haberdar gibi...
İç dökülecek fotoğraflar,
yıllanmış eşyalar vardır sahibine dokunur gibi dokunulan.
Anılar vardır her akla gelişinde aynı yerlere götürür ayakları,
aynı sesler duyulur kulaklarda.
Geçmişte ertelenmiş, şimdilerde geç kalınmış keşkeler vardır.
Yarım bırakılmış sözler vardır.
Yürekte demlenmiş sayfalarla buluşmamış
saklı şiirler vardır..
Adı unutulmamış, ama yüzünü görmeyeli yıllar olmuş dostlar vardır.
Tanıdık parfüm kokuları,
kurutulmuş karanfil dalı,
baş harfi bir kalbin yanına yazılmış gençlik aşkı,
bir gece ama milyonlarca neden vardır.
Hüzünlenmek için...
Seçil Oğuz
İnsanlar tercihleriyle yaşarlar bu hayatta.
Ya tozu dumana katarsın,
Ya tozu dumanı yutarsın.
Seçim senin..
Hayal ettiğin hayatı yaşayamıyorsan,
yaşadığın hayat sana ait değildir..
Gözünü hayal ettiğin hayata dik ve yürü!
Gölgen peşinden isterse gelmesin.
Sen sana yetersin...
Hayat, durup bir mucize gerçekleşmesini bekleyecek kadar uzun değil...
Carpe Diem
Günün Hikayesi
Kıssadan Hisse
İÇİMİZDEKİ CEVHER
Küçük bir zenci çocuk şehrin lunaparkında dolaşırken bir satıcının elindeki balonları seyre dalmıştı. Her renkten ve her biçimden balonlar ışıl ışıl parlıyordu.
Derken, birdenbire kırmızı bir balon kazara bağlandığı yerden kurtularak havada uçtu, uçtu, uçtu ve nihayet aşağıdan seçilmeyecek kadar yükseldikten sonra gözden kayboldu. Bu manzarayı seyretmek için öyle bir insan kalabalığı toplanmıştı ki, satıcı bir tane daha bırakmanın iyi bir reklâm olacağını düşünerek havaya parlak sarı renkte bir balon daha bıraktı. Arkasından bir tanede beyazını çözdü.
Küçük zenci olduğu yerden büyük bir hayranlık içinde ardı ardına uçan rengârenk seyrettikten sonra :
"Baloncu amca" dedi. Acaba bir tanede siyah renkte balon bıraksanız, ötekiler kadar yükselir mi?
Baloncu adam, anlayışlı bir bakışla çocuğa tebessüm ederek,siyah renkli bir balon çözdü.Parmaklarını gevşetip onu da boşluğa bırakırken:
"Yavrum" dedi, "bizi yükselten dışımızdaki renk değil, içimizdeki cevherdir."
Teşekkür ederim Turhan bey
sizin özür yazınıza bir latifeydi sadece
MOLLA REJİMLERİNİN DEĞİRMENİNE BİLEREK YA DA BİLMEYEREK SU TAŞIYAN KADINLARA KISSADAN HİSSELER / 5
Afganistan’da Taliban yönetimi, önümüzdeki ay yapılacak üniversite giriş sınavlarına kadın öğrencilerin alınmaması talimatı verdi.
Taliban, bakanlık tarafından ilgili kurumlara gönderilen mektupla, aralarında başkent Kabil’in de bulunduğu kuzey bölgelerde Şubat sonunda yapılacak sınavlara kız öğrencilerin alınmaması talimatını iletti ve talimata uymayan kurumların cezalandırılacağı hatırlatıldı.
Afganistan’da Yüksek Öğretim Bakanlığı, Aralık ayında üniversitelere verdiği talimatla kız öğrencilerin okula alınmasına ikinci bir talimata kadar yasak getirmişti.
Bu kararın hemen ardından Taliban yönetimi sivil toplum kuruluşlarında da kadınların çalışmasına yasak getirdi.
Öte yandan ülkedeki çoğu kız lisesi de yetkililer tarafından kapatıldı. (Haberler)
UZUN YAĞMURLARDAN SONRA
Sen yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma
Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra birgün
Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür
Üşürse beni unutma
GÜLTEN AKIN
Bu sayfa herkese açık Yasemin hanım, sizin, herkesin... Ben sadece isim babasıyım.
Sayfanıza verdiğimiz kalabalığımız için özür dileriz Turhan bey :)
Günün Hikayesi
kıssan hisse
ÖYKÜ: En iyi Buğday
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:
- Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
- Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
- Neden olmasın, dedi çiftçi. Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
Özür dilemekte haklı çünkü tekmelemiş :) lambayı bi de biz tekmelesek iyi olur
Adamın biri o gün nedense çok sinirliymiş.
O sinirle yolda yürürken, yolun ortasındaki bir kutuya sert bir tekme atmış. Yürümeye devam etmiş. Karşısına çıkan ilk çöp kutusuna da bir tekme savurmuş.
Birkaç adım daha gitmiş ve yerde gördüğü şişeyi de tekmelemiş. Birden hareketlenen şişenin içinden bir cin çıkmış ve “Dile benden ne dilersen ey sahip” demiş.
Adam ilk şaşkınlıktan kurtulup cevap vermiş:
“Özür dilerim."
............
Uzatma'yım...
1) Özür dilemek insani bir tepkidir.
2) Kendinize guvenin yanısıra karşınızdakine de değer verdiğinizi gösterir.
3) Ben özür dilemeyi sürdüreceğim.
4) Sizse dilemeMeyi sürdürün Yasemin hanım. Seçiminize saygı elbette.
5) Katkınız için tşk ederim Canan hanım. Yararlandım. Saygılar.
Çok teşekkür ederim Canan Hanım her zaman ki gibi anlayışınız mükemmel
kesinlikle sebep olduğu olumsuz durum geliştiğinde elbette özür gereklidir ki aklı selim insan düşünür
yeri geldiğinde açıklar neyin nasıl geliştiğini karşıda ki de durum değerlendirmesi yapar
zaten iki insan özünde birbirini tanıyorsa gereksiz özür gerektirecek davranışlardan sakınır her biri diğeri için
ne kadar az özür o kadar insanca yaşam demektir
İyi akşamlar Yasemin hanım,
Çok güzel tanımladınız. Sürekli özür dileyen insan sık hata yapan insandır. Bu onun erdemli biri olduğunu göstermez , zaaflarına kolay yenilen zayıf biri olduğunu gösterir!
Turhan bey şurada haklı ; kişinin farkına varmadan yaptığı hatalarda(refleks gibi)özür dilemek erdemdir. Bu da insanı ders alarak büyütür!
Benim fikrim ise bir insan bir hatayı bir kez yapıyorsa hep yapar. Kin , öfke, intikam gibi olumsuz duygular beslenmeden hayatından çıkarmak en doğrusu! İkinci bir şans verilmemelidir. Verilen her ikinci şans kişinin kendi kişiliğine ziyanlıktır!
İyi akşamlar
Çatışmasız sorunsuz bir yaşamın özü özürden değil anlayıştan geçer
basit denilen şey dediğiniz özür aslında bir insanın ne kadar sık hata yaptığını sürekli özür dilemesiyle tasdik ediyor demektir
bu benim görüşümdür sonuçta doğrusu da bana göredir elbette
Rakı masası, kalp anahtarının çözüldüğü tek yerdir. Bu yüzden "çilingir sofrası"dır adı.