,, sen.! sen... denizleri bul sevdiğim, mavilerde asla yolunu kaybetmezsin. çünkü kalbim, her dalgada sana açılan bir limandır. ne kadar uzaklara gidersen git, her mavi ufuk sana beni fısıldayacak.
deniz, sana her zaman bir yol gösterir; tıpkı benim sevgimin seni hep bulacağı gibi."
Sesinin titremesinden ruhu görünen Bir genç arkadaş sordu .”Nereye kadar .?” Yalnızca yazmak iyileştirecek mi yarayı.? ~ Gülümsedim.Bilmiyorum,dedim. Bir filmde gördüm.Ölmek üzere olan birinin Yarasına elini koymuş dua gibi inliyordu adam: ~ “Kalbindeki enerji Başkalarına ulaşana dek yaşayacaksın.!” Sonra sessizce öptü yarayı: ~ “Başka nasıl bir anlamı olur insanın.?”
Ömründen sonbahar geçen insanların kalbi katılaşabilir mi.? Sonbahar,katılaşan kalplerimize bahşedilmiş bir lütuf gibi. En sevdiklerini yitirenler sonbaharda daha bir kederlenir. Unutulan bazı güzellikler,sonbaharda daha çok hatırlanır. Sonbaharda umıt,sevinç,keder iç içedir. Duygu harmonisidir sonbahar. ~ Yağmurun,rüzgârın ve cûş eden renklerin raksında insanı kalbine doğru meylettiren,ona kalbinde olup bitenleri düşündüren bir çağrı vardır o harmonide. Sonbahar tefekkür mevsidir her hâliyle.Zamanın deli gibi son hızla aktığını,nakd-i ömrün azaldığını ama uzayan geceler sebebiyle de vaktin ne kadar bereketlendiğini en çok sonbahar söyler.Sonbaharın inanılmaz hırçın ve bir o kadar da rikkatli dili vardır. ~ Sonbahar kadar insanı kalben,ruhen ve zihnen mânâ ile kuşatan bir mevsim yok zira.
~Ego kendi çıkarlarına / Yüksek bilinç bütünün iyiliğine odaklanır. ~Ego korku / Yüksek bilinç güvenle hareket eder. ~Ego geçmiş ve geleceğe / Yüksek bilinç şimdiki âna odaklanır. ~Ego ayrılık / Yüksek bilinç birlik hissi yaratır. ~Ego hızlı ve kontrolsüz / Yüksek bilinç sakin ve bilinçli tepkiler verir. ~Ego değişimden korkar / Yüksek bilinç değişimi kabul eder. ~Ego kontrol etmek ister / Yüksek bilinç akışa bırakır. ~Ego sahiplenici / Yüksek bilinç şefkatli ve özgürlükçüdür.
Ne duydum,ne gördüm, ne de yaşadım.İyi niyetiyle çıktığı yolda,hiç kimse yarı yolda kalmaz.Bazen olmaz.Olmaması gerektiği içindir olmamazlığı.Bizi bizden daha iyi bilen Rabbim yarı yolda bırakmaz.!
Kuş ağacı gördün mü .? Dedim. Gözbebeklerine kadar büyüdü gözleri. Kuş ağacı mı,diye şaşırdı. Evet,kuş ağacı dedim.İkinci kez. Kuş ağacı gerçek değil ki,bir efsane dedi. İnsanlar bir efsane yarattığında,o efsanenin içinde görülmeyi bekleyen bir gerçek kalır,dedim.Gözleri yeniden daha da büyüdü.
O zaman,ağaçları sallayınca gökyüzüne bi’sürü kuş mu dökülür,dedi.
Gülümsedim. Gülümsedi. Ve birden,gökyüzüne bi’sürü kuş döküldü.
Böyle gizemli şeylerde hemen heyacanlanır,hoş bir edayla dudaklarını yana doğru kaydırırdı.Yine öyle yaptı.
“Çocukken oynadığımız saklambaç gibi mi.” Dedi.
Evet,bir nevi saklambaç gibi.Fakat bu oyunda birbirimizi saklanmadan bulacağız,dedim.
O kadar güzel dinliyordu ki,sanki bahar gelmiş gibi seyrettim onu. Ve devam ettim.
Hani bizler büyüdükçe hayatımıza kurallar ve kurallarla birlikte,bi’dolu mızıkçı yalanlar,zorba mecburiyetler dolar ya. Onlar içimize doldukça,çocuk gülüşlerimize yer kalmaz. Onlar da küsüp giderler bizden. Oysa onlar bizim “Gönül gözlerimizdir.” İşte ben istiyorum ki,birbirimizi çocuk gülüşlerimizle görelim.
Herkesin uykusunda boğulduğu Taşlara konuştuğu,kuyulara inandığı Duasından korktuğu,Tanrısını öldürdüğü Acısını unutmuş bu insan çölünde Bir gün bir çocuk çıkıp da Topuklarımızda kaybolmuş bir mavi sesle ‘Ben sizi sevmiyorum, derse ~ Gelecek nereden gelecek diyordun ya.
Üslubu zarif nice insan gördüm.Sahte zarafeti kabalığına perdeydi.Üslubu sert ya da soğuk tabiatlı nice insan gördüm.Kişiliği çok zarif ve güzeldi.Devir imaj ve cila devri.Hoyrat bile olsa kendisi olan insanların net duruşları,sahtelik dolu nezaketten yeğdir. ~ İnsan zekâsı,kalbi ve ruhuyla bütün.Kötü bir zekâ,nezaketli olsa bile kötüdür.İyi bir zekâ,zekâsını kötülüğe kullanıyorsa kötüdür.Nezaket akıl,erdem gibi konular mürekkeptir bir bütündür.O yüzden bugün popüler psikoloji,insan tanımlarında tökezliyor.Çok zarif olanın,en korkunç karaktere ya da sakil bir kişilik gibi duranın en iyi karaktere sahip olabileceği gibi karmaşık bir yapısı var insanoğlunun…Bir de nezaketin kuralları olabilir ama zarafetin olamaz.Zarafet öz’le yani insanın ruhuyla ilgili.Şayet ruhunda yoksa hiçbir zarafet kuralı,yapıştırıcıyla yapışmıyor insanın ruhuna.Yapışsa da bir süre sonra yapıştırıcının etkisi geçip gidiyor.
“Biz kökleri sağlam içiyle barışık dalları mavi göğe bakan iki ağaç gövdesiyiz ~ Biz kalın duvarlar ardında sesleri duyulmayan çocuklara yolun aydınlığı umudun türküsüyüz ~ Biz kelimelerden evvel anlamlarını yüreğine nakşeden iki gönül dostuyuz ~ Biz iki ayrı bedende akıl ve kalp birlikteliği ruhun bilinciyiz ~ Tanıdım kendimden bildim bizatihi gelişinden biz saf sevginin aşkın nefesiyiz bir’iz biz’iz ~ Yalan yaşamın içinde ölüm kadar gerçeğiz! bilir’iz..!
Siz kırılgan,siz hayata uyanan,siz kendinden binlerce çiçek var edecek olan ~ Yaşam,kırıldığın yerden başlar.Bu yüzden kırılan SeVeR,kırılan BiLiR,kırılan AnLaR ~ Sev yaralarını ! Çünkü yaralarına kucak açtığın kadar Alim,sırtını döndüğün kadar zalimsin.
Sevgili Nilüfer yazdıklarız çok güzel lütfen devam edin severek okuyorum : )
“İ n s a n
Derin bir anlam hissi bulamadığında,dikkatini haz ile dağıtır.”
~
Viktor Frankl
“Yüzleştiğiniz her şeyi değiştiremezsiniz.Ama
yüzleşmeden de hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.”
~
Johann Hari
Belki de tek ihtiyacımız, ihtiyacı olan biri…
Ya bir başkası
Ya da kendimiz….
.
Sevgiyle,Huri
,, sen.!
sen... denizleri bul sevdiğim, mavilerde asla yolunu kaybetmezsin. çünkü kalbim, her dalgada sana açılan bir limandır. ne kadar uzaklara gidersen git, her mavi ufuk sana beni fısıldayacak.
deniz, sana her zaman bir yol gösterir; tıpkı benim sevgimin seni hep bulacağı gibi."
,, sen denizleri bul sevdiğim."
Sesinin titremesinden ruhu görünen
Bir genç arkadaş sordu .”Nereye kadar .?”
Yalnızca yazmak iyileştirecek mi yarayı.?
~
Gülümsedim.Bilmiyorum,dedim.
Bir filmde gördüm.Ölmek üzere olan birinin
Yarasına elini koymuş dua gibi inliyordu adam:
~
“Kalbindeki enerji
Başkalarına ulaşana dek yaşayacaksın.!”
Sonra sessizce öptü yarayı:
~
“Başka nasıl bir anlamı olur insanın.?”
~Şükrü Erbaş
“Kim olduğunuz ezelî ve ebedîdir.Hiç değişmemiştir ve hiç değişmeyecektir.”
~David Kessler
Ömründen sonbahar geçen insanların kalbi katılaşabilir mi.?
Sonbahar,katılaşan kalplerimize bahşedilmiş bir lütuf gibi.
En sevdiklerini yitirenler sonbaharda daha bir kederlenir.
Unutulan bazı güzellikler,sonbaharda daha çok hatırlanır.
Sonbaharda umıt,sevinç,keder iç içedir.
Duygu harmonisidir sonbahar.
~
Yağmurun,rüzgârın ve cûş eden renklerin raksında insanı kalbine doğru meylettiren,ona kalbinde olup bitenleri düşündüren bir çağrı vardır o harmonide.
Sonbahar tefekkür mevsidir her hâliyle.Zamanın deli gibi son hızla aktığını,nakd-i ömrün azaldığını ama uzayan geceler sebebiyle de vaktin ne kadar bereketlendiğini en çok sonbahar söyler.Sonbaharın inanılmaz hırçın ve bir o kadar da rikkatli dili vardır.
~
Sonbahar kadar insanı kalben,ruhen ve zihnen
mânâ ile kuşatan bir mevsim yok zira.
~Ebrar Akbulut
“Önceliğin sevgi değilse,benim senden öğreneceğim hiçbir şey yoktur.”
~Sinan Canan
~Ego kendi çıkarlarına / Yüksek bilinç bütünün iyiliğine odaklanır.
~Ego korku / Yüksek bilinç güvenle hareket eder.
~Ego geçmiş ve geleceğe / Yüksek bilinç şimdiki âna odaklanır.
~Ego ayrılık / Yüksek bilinç birlik hissi yaratır.
~Ego hızlı ve kontrolsüz / Yüksek bilinç sakin ve bilinçli tepkiler verir.
~Ego değişimden korkar / Yüksek bilinç değişimi kabul eder.
~Ego kontrol etmek ister / Yüksek bilinç akışa bırakır.
~Ego sahiplenici / Yüksek bilinç şefkatli ve özgürlükçüdür.
Ne duydum,ne gördüm, ne de yaşadım.İyi niyetiyle çıktığı yolda,hiç kimse yarı yolda kalmaz.Bazen olmaz.Olmaması gerektiği içindir olmamazlığı.Bizi bizden daha iyi bilen Rabbim yarı yolda bırakmaz.!
Hakk’ın sesiyle uyanık değilsek,uyanıklığımız beyhudedir.!
“Bilgiye ulaşmak için her gün bir şeyler ekleyin.!
Bilgeliğe ulaşmak için her gün bir şeylerden kurtulun.”
~Lao Tzu
Ne de güzel yağıyorsun yağmur.Yağmurlarım da toprak kokusu…
Şiir başlar zamanın bittiği yerde.Çünkü zaman insanın içidir,içindedir zaman.Boynunda mavinin izi… !
Kuş ağacı gördün mü .? Dedim.
Gözbebeklerine kadar büyüdü gözleri.
Kuş ağacı mı,diye şaşırdı.
Evet,kuş ağacı dedim.İkinci kez.
Kuş ağacı gerçek değil ki,bir efsane dedi.
İnsanlar bir efsane yarattığında,o efsanenin içinde görülmeyi bekleyen bir gerçek kalır,dedim.Gözleri yeniden daha da büyüdü.
O zaman,ağaçları sallayınca gökyüzüne bi’sürü kuş mu dökülür,dedi.
Gülümsedim.
Gülümsedi.
Ve birden,gökyüzüne bi’sürü kuş döküldü.
~Güler Akdemir /çizerGA
.
“…bu birbirimizi görme ve bulma oyunu” Dedim.
Böyle gizemli şeylerde hemen heyacanlanır,hoş bir edayla dudaklarını yana doğru kaydırırdı.Yine öyle yaptı.
“Çocukken oynadığımız saklambaç gibi mi.” Dedi.
Evet,bir nevi saklambaç gibi.Fakat bu oyunda birbirimizi saklanmadan bulacağız,dedim.
O kadar güzel dinliyordu ki,sanki bahar gelmiş gibi seyrettim onu.
Ve devam ettim.
Hani bizler büyüdükçe hayatımıza kurallar ve kurallarla birlikte,bi’dolu mızıkçı yalanlar,zorba mecburiyetler dolar ya.
Onlar içimize doldukça,çocuk gülüşlerimize yer kalmaz.
Onlar da küsüp giderler bizden.
Oysa onlar bizim “Gönül gözlerimizdir.”
İşte ben istiyorum ki,birbirimizi çocuk gülüşlerimizle görelim.
~ÇizerGa
Huzuru,
hayatınızın koşullarını yeniden düzenleyerek değil,en derin düzeyde kim olduğunuzu fark ederek bulursunuz.”
~Eckhart Tolle
Dağ utandı,toprak utandı,su utandı.İnsanlık utandı.!İnsan,bir milim kıpırdamadı yerinden.
Sevgiyle,Elif
Toprak utanır sarmaya
İnsan utanmaz vurmaya
Öldürürler seni çocuk
Sonra dururlar duaya..
____ a.penaber
Herkesin uykusunda boğulduğu
Taşlara konuştuğu,kuyulara inandığı
Duasından korktuğu,Tanrısını öldürdüğü
Acısını unutmuş bu insan çölünde
Bir gün bir çocuk çıkıp da
Topuklarımızda kaybolmuş bir mavi sesle
‘Ben sizi sevmiyorum, derse
~
Gelecek nereden gelecek diyordun ya.
~Şükrü Erbaş
Üslubu zarif nice insan gördüm.Sahte zarafeti kabalığına perdeydi.Üslubu sert ya da soğuk tabiatlı nice insan gördüm.Kişiliği çok zarif ve güzeldi.Devir imaj ve cila devri.Hoyrat bile olsa kendisi olan insanların net duruşları,sahtelik dolu nezaketten yeğdir.
~
İnsan zekâsı,kalbi ve ruhuyla bütün.Kötü bir zekâ,nezaketli olsa bile kötüdür.İyi bir zekâ,zekâsını kötülüğe kullanıyorsa kötüdür.Nezaket akıl,erdem gibi konular mürekkeptir bir bütündür.O yüzden bugün popüler psikoloji,insan tanımlarında tökezliyor.Çok zarif olanın,en korkunç karaktere ya da sakil bir kişilik gibi duranın en iyi karaktere sahip olabileceği gibi karmaşık bir yapısı var insanoğlunun…Bir de nezaketin kuralları olabilir
ama zarafetin olamaz.Zarafet öz’le yani insanın ruhuyla ilgili.Şayet ruhunda yoksa hiçbir zarafet kuralı,yapıştırıcıyla yapışmıyor insanın ruhuna.Yapışsa da bir süre sonra yapıştırıcının etkisi geçip gidiyor.
~Ebrar Akbulut
Ne zaman yitiriyorduk masumiyetimizi.? İçimizdeki çocuğu öldürence mi.. !
“Biz
kökleri sağlam
içiyle barışık
dalları mavi göğe bakan
iki ağaç gövdesiyiz
~
Biz
kalın duvarlar ardında
sesleri duyulmayan çocuklara
yolun aydınlığı
umudun türküsüyüz
~
Biz
kelimelerden evvel
anlamlarını yüreğine nakşeden
iki gönül dostuyuz
~
Biz
iki ayrı bedende
akıl ve kalp birlikteliği
ruhun bilinciyiz
~
Tanıdım
kendimden bildim
bizatihi gelişinden
biz
saf sevginin
aşkın nefesiyiz
bir’iz
biz’iz
~
Yalan yaşamın içinde
ölüm kadar gerçeğiz!
bilir’iz..!
~nilüfer aksu
“Başkalarının hayatlarına
güneş saçanlar
kendi yaşamlarını da
nurlandırırlar.”
~A.Carneige
Siz kırılgan,siz hayata uyanan,siz kendinden binlerce çiçek var edecek olan
~
Yaşam,kırıldığın yerden başlar.Bu yüzden kırılan SeVeR,kırılan BiLiR,kırılan AnLaR
~
Sev yaralarını ! Çünkü yaralarına kucak açtığın kadar Alim,sırtını döndüğün kadar zalimsin.
~G.Serra Sözen
~
İyilikle,güzellikle,sevgiyle,dostlukla kal,Kadın…
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.
Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
C. Süreya
Sevgiyle, dostlukla kal güzel kadın....
“…kısa söz,basit eşya,kedi sevgisi
aktıkça ağaran bir suyum zamanın ırmağında.”
~Şükrü Erbaş
“Epeyce uzun zamandır görmediğim bir şey gördüm sen de,utanmayı biliyordun.Unutmamıştın.”
~Atıf Yılmaz
“Değer veren hâlden anlar.Hâlden anlayanla gönül bağı kurulur.Gönül bağı kurduğunu seversin ve ondan öğrenmeye açık hâle gelirsin.
İşte öğretmenin gücünün sırrı.”
~Doğan Cüceloğlu
“İnsan hayatının anlamını refahta,sosyal kimlikte bulamaz.Ancak içindeki niyetin saflığında bulabilir.”
~Doğan Cüceloğlu
“…biliyor musun ? Ben sana,hiç az değilim.Çünkü söylediklerimiz pek önemli değil.Söyleyemediklerimiz ve ağzımızdan kaçırdıklarımız var…”
~Ferhan Şensoy / Ayna Merdiven