Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Ansiklopedilere sığmayan insanı hangi mitlerle sınıflandırılalım?..
Aslı Birer
Issız yağmurlar yağıyor
dünyanın bir yerine
Yurtsuz yetimler bitmiş topraklarından
Ne acı, gözesi “insan” gözü
Eken, “insan” eli
Aslı Birer
İnsanın aşılmaz gibi gördüğü duvar, düşüncelerinden başka bir şey değildir.
Aslı Birer
Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyâmet kopmuş)tur. Gök de yarılmış ve artık o gün, o da çökmeye yüz tutmuştur.” (el-Hâkka, 13-16)
“Yerin ve dağların sarsılacağı ve dağların akıp giden kum yığını olacağı günü (kıyâmeti) hatırla.” (el-Müzzemmil, 14)
“Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gök kubbe yarıldığı, dağlar ufalanıp savrulduğu ve peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyâmet kopmuştur).” (el-Mürselât, 8-11)
“O gün yer başka bir yere, gökler de (başka göklere) dönüştürülür…” (İbrahim, 48)
“(Düşün o) günü ki, yazılı kâğıtların tomarını dürer gibi göğü toplayıp düreriz. Tıpkı ilk yaratmaya başladığımız gibi onu tekrar o hâle getiririz. (Bu,) üzerimize aldığımız bir vaad oldu. Biz, (vaad ettiğimizi) yaparız.” (el-Enbiyâ, 104)
“(Rasûlüm!) Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak. Böylece yerlerini dümdüz, bomboş bırakacak! Orada ne bir iniş, ne de bir yokuş görebileceksin
Saman yolu galaksisi dunya gunesin etrafinda gunes de butun yorungesindeki gezegenlerle birlikte samanyolu galaksi etrafinda donup duruyor. Zannımca kiyamet, sadece samanyolu galaksinde bir kara delikle kopacak. Karadelik gunes sitemimiz toz bulutu halinde puskurtecek
****
Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Size arşı taşıyan meleklerden bahsetmem konusunda bana izin verildi. Onlardan her birisinin kulak memesi ile boynunun arasındaki mesafe yedi yüz yıldır" (Ebû Dâvûd Sünne,18): Abdullah b. Amr "Arş`ı taşıyan melekler sekiz tanedir" der. Sa`id b. Cübeyr âyetteki "sekiz melek" ifadesini sekiz saf melek olarak tefsir etmiştir. Bu meleklere Allahu Teâlaya yakın ve meleklerin efendileri olmalarından dolayı Kerûbiyyûn melekleri denilir. İbn Abbâstan nakledilen bir rivâyete göre Kerûbiyyûn melekleri, sekiz bölümdür. Onlardan her bir cinsinin insan, cin, şeytan ve melek gücü kadar gücü vardır (İbn Kesîr, Tefsiru`l-Kur`âni`l-Azîm, VIII, 239).
Burada madde belki de icine dogru cokecek, atom alti parcaciklarina bolunecek. Bir tek maddenin icindeki Allahin makami etkilenmeyecek. Bugun bir atomu parcalayinca muazzam bir enerji aciga cikiyor. Atom parcalanabilir ama her ne elementin atomu olursa olsun, atomun icindeki Allahin makami hic bir kuvvet hic bir guc zarar veremez. Icimizden disimiza rabbimizle cevriliyiz. Bir birinden bagimsiz Atomlarimizin ( ortalama 10 uzeri 28 kadar)bir araya gelip birlesip molekullerimizi olusturmasi (5, 6 trilyon)molekullerimizin bir araya gelip bedenimizi olusturmasinda ki tutkal, ayni yildizlari bir arada tutan tutkal gibi...
Simdi kiyamette madde icine dogru cokerken etkilenmeyecek teksey icimizde ve disimizda ki Allahin makami, singularity denilen hersyin ona donustugu o makam...
Kiyameti gokyuzunun butun yildizlarin milyarlarca galaksiler ile birbirine girmesini dusunmek ve bu gok yuzunun ustunde bir yerde de Allahin mekaninin oldugunu dusunmek Allaha mekan tayin etmektir ki Allah cc. Mekandan münezzehtir. Allahin mekani hersey Allahin mekaninin icinde oldugundan herseyin mekani vardir ama Allahin mekana ihtiyaci yoktur. Bir bardagi, bir dagi paramparca edebilirsiniz ama Allahin onun icindeki makamina hic birsey yapamamis olursunuz.
Herkes Efendimiz s.a.v mirac yolculugunu uzayin sonuna gittigini dusunur. Ama efendimiz mescidi aksada kildigi namazdan sonra Allah cc ile uzaya veya uzayin sonuna ciktigini dusunmek Allaha mekan tayin etmektir. Demek oluyor ki hasa uzayin sununda Allahin mekani var. Oysa efendimiz kendi icindeki aleme dogru yolculuga cikmis olabilir. Yani uzayin derinkilerine burak ile yada refref ile ciktigini dusunmek yerine kendi icindeki alemde rabbinin makami var. O aklindan gecenleri bile bilecek kadar senin icinde olan bir rabbi, Allahi uzakta gorusmeye gittigini dusunmek izaha muhtac geliyor. Butun Alemler ayni. Mesela isik ile gorusmek istesen gunese gitmene gerek yok. Isiga cikman yeterli. Ve bu tek isik seni kapladigi gibi butun alemi ayni anda kapliyor. Cunku icin disin isik.
O yuzden namaz muminin miraci. Cunku namaz aslinda icindeki Allahin makanina yaptigin yolculuk. O yuzden bence mirac efendimize en yuksek derecede nasip olmus. Ama herkes kendi icinde bu miraci aramali.
Unutmayin bir saat tefekkur bir yil ibadetten evladir. ALLAH CC ne buyuruyor kudsi hadiste. Ben bir hazineydim bilinmek ve sevilmek istedim. O yuzdsn Alemi yarattim.
O ozaman bir yerde bir hazine oldugunu bilmenin hazinenin mi daha cok bilinmeye ihtiyaci var. Yoksa o hazineye ohtiyaci olanlarinmi o hazineyi bilmeye ihtiyaci var.
Namaz oruc ibadet Allahin insan kulunun kimligi. ALLAHIN insan kullari ibadetlerle kendilerini tanitiyorlar sevrelendikleri esyalara alemlere. Allahin kulu, Allahin sevgili kulu, Allahin sevmedigi kulu, Allaha isyankar kul... gibi yani ibadetinde itaatinde olan kul itaatkar kul kimligi ile taniniyor kendini cevreyeleyn elbisesindsn arabasina, evinkn duvarlarina hersey onu o seyle taniyip seviyorlar.
ALLAHin bizden istedigi en onemli sey onu kesfetmek. Her gun onu daha cok kesfe tanimaya cikamak... kulluk olmadan bu kesif kapilari acilmaz. Ibadetler bir amac degiller. Amac Allahi daha iyi tanimak kesfetmek, ibadetler Allahi kesfetme yolculugunda karsilasacagin kontrol noktalarinda cikarip gosterdigin kimligin...
İnsan, bazen büyük hayallerini küçük insanlara ziyan eder.!
Sevmek. Seni alabildiğine sevmek… Hiçbir şeyi umursamadan, bütün karanlıkları hiçe sayarak sevmek, tutmak ellerinden, o derinlere inmek, gitmek oralara, o yerlere orda hep sen olmalı, seni yaşamak.. Olduğun yerde bile.Seni seninle yaşamalı...
Derler ki. Yaşadığımız günlerin en büyük sorunu cehaletin örgütlülüğü ve onun getirdiği cahilin fütursuz cesaretidir. Sizce de toplumsal delirmemizin, değerlerimizi altüst edişimizin temelinde bu cehalet ve onun sırtını sıvazlayarak gücünü koruyanların büyük bir katkısı yok mu?
Metin Uca
Sevmek. Seni alabildiğine sevmek… Hiçbir şeyi umursamadan, bütün karanlıkları hiçe sayarak sevmek, tutmak ellerinden, o derinlere inmek, gitmek oralara, o yerlere orda hep sen olmalı, seni yaşamak.. Olduğun yerde bile.
“Tanrı, iradesini hâkim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradesini hâkim kılmak için Tanrıyı kullanır.”
Metin Uca
Sevgili Metin Uca seni, Yaşar Kemal”in dizeleriyle son yolculuğuna uğurlamak istiyorum;
“O güzel insanlar güzel atlara binip gittiler”
Tertemiz yüzün gibi mekanın da cennet olsun inşallah…
Sana dair duygularımın algoritması
Hislerimin tabusu hep sana dair
Sana dair çerçevesi okyanusumun
Fikri âsan tabula rasa renk sana dair...
Yıldırım T.
Saygılarımla
Günaydın kır çiçekleri
Açtığın yer belki bir kaya dibi
Belki boylu boyunca bir bozkır
Ya da denize kucak açtın kumsalda
Şehrin betonarme yapısını süslemen bile olası
Güzel bakımlı bir bahçede belki yerin
Günaydın yürekli kır çiçeklerim.
Aslı birer
Ve etrafımda sadece onların varlığını hissetmek istiyorum son derece dostane ve insanca.
Sevgiyle iyi akşamlar dilerim.
Sevgili Aslı,
İnsanın bir duruşu vardır,şartlara göre değişen duruş,duruş değildir. Netlik,tutarlılık,sağlam bir irade,sarsılmaz bir duruş dürüst insanlara mahsusdur. Net olmayan,tutarlı olmayan hiçbir şey güven vermez öyle değil mi ?
Sevgiyle,iyi akşamlar…))
16.11.2023 - 18:48
Sayın pehlivan elbette vakit bulduğumda yazınızı okurum.
Ve fikirlerimi de paylaşırım.
Sadece 40 dakika sonra tutumumun değişmesi de sizce tutarsızlık mı? Okuyan kişi…
----------Muhterem Kardeşim, her zaman ve her yer de meseleleri yanlış okuyor ve yanlış
algılıyorsunuz. Bahsettiğiniz Filozof bütün Dinleri reddetmiş bir Ateistti. o, yüzden ölmüş
demedim, G.......di dedim. Kaldı ki bir başka Şairin sayfasın da Dini terimlerden dolayı
Ahkâm kesmiştiniz. Sezgileriniz ön yargıya çok duyarlı gelişmiş. Tutarlı ve dengeli gidi-
şat bumudur. Bu Antoloji Yazarlarından beni en çok Ata Kızı eleştirmiştir. Haklıdır veya
değildir o, tartışılır. Amma ve lakin Şiirlerinden çok nesirlerine katılıyorum. Oldukça hızlı
düşünüyor ve olayları bir Kartal gözüyle takip ediyor. Şimdi siz bu kartal benzetmemi de
doğru bulmazsınız. Pratikte Dengeli-tutarlı ve atarlı değimini neden yazdınız bilemem.
Yabancı Zırtapozu örnekleyip- güncellemenize gerek yoktu, benzer cümleyi Zat-ı Alinizde
kurabilirdi.
------Ben Sizin Şiirlerinizin tamamına vakıfım. O, yüzdendir ki nerede neyi konuşacağınızı
iyi bilmekteyim. Son zamanlar da, özelikle Gazze olaylarından sonra her kes Barış sever
oldular. Ya-hu daha bizler bir birimizi yiyoruz ne Barışından bahsediyoruz. Demezler mi
bu ne perhiz bu ne turşudur. İngiliz Bentham'ı üç yaşına kadar tanıyorsunuz, bura da
ukalalık yapıpta isimlerini yazmayacağım. Biz deki Materyalist Felfeciler, Fizik ve Kimya-
Profesörleri ve her alanda Tarih sayfalarına geçmiş binlerce yazarımız vardır. Biraz da
onları güncelleyiniz olmaz mı kardeşim. Evet hanım kardeşim. Ata Kızı Sayın Aslı BİRER
O, İngiliz zibidilerine dört defa SOL çeker.
-------Her ne kadar kabul buyurmasanız da sevgi ve selamlarımı sunarım. ÇAKIROĞLU.
Sevgili Aslı,
Tutarlıdır derken,zaten söyleminin içinde netlikten dem vuruyor. Şartlar neyi getirirse getirsin ister zorlukta,ister kolaylıkta,ister düşüncede,isterse eylemde. İnsanın bir duruşu vardır,şartlara şurtlara göre değişen duruş,duruş değildir. Ve dürüst insanlara mahsusdur.Tutarlı,net,kararlı,güçlü bir iradeye,sarsılmaz bir duruşa sahip olmak…
Sevgiyle,iyi akşamlar .))
Yazılarınızı silmeniz hiç hoş olmadı. Benim de bu tavır karşısında cevap vermem doğru olur mu size? Yazdıklarım karşılıksız kalıyor ve sadece sabır ediyorum. Cevap vermediğimde de sakın eleştirmeyin. Bu durumda kibirli ve nahoş davranan ben değilim. Saygı da karşılıklı verilen değerse şayet doğru düşündüğümü biliyorum.
Bentham 3 yaşında Latince çalışmaya başlar. 12 yaşında hukuk okumaya ve 18 yaşında yüksek lisansını tamamlar. Bu mu kısır döngü Sayın,Pehlevan ?
Ve daha 21 yaşındayken bedeninin ölümünden sonra parçalara ayrılmasını tıp ve sanat adına incelenmesini vasiyet eder.
“Herkes eğitim alabilmeli” diyen, Bentham
University College London’un hem hissadarı olur hem de düşünceleri ve bedeni orada bir şekilde yaşatmaya devam eder.(mumyalanmış) olarak.
Kısır döngü dedikoduları içinde kalmamanız temennisi ile..
Sayın pehlivan elbette vakit bulduğumda yazınızı okurum.
Ve fikirlerimi de paylaşırım.
Sevgili Nilüfer her şey denge üzerine kurulu olduğuna göre;
Tutarlılık denge unsurunun dışarı yansımasıdır. İnsanın ruhsal durumunun terazisi ve dışa açılan göstergesidir. Aynı şekilde, net olmak da kişinin ruhsal durumunun, bize dengede olduğunu gösterir.
Jeremy Bentham Tespitine sadece Netliği ilave ediyorum.
Asıl mevzu tutarsızlığı tespit etmek. Çünkü bazen bilgi eksikliği ve özenmekten gelebilecek eylemlerden ayırt etmek gerekir bu yüzden, ince elekten damıtmak gerekir. :)
“İster ilkede,ister pratikte,ister işler yolunda, ister kötü giderken olsun; en nadide insan meziyeti tutarlılıktır.”
.
Jeremy Bentham
.
İki farklı şairden okuduğum yaşama dair bakış açısı, çok özel bilgi idi. teşekkürler dedikten sonra....
benim okuduğum kitabı da çiçek kabul edersek eğer; yapraklarına yazılmış kaderini görüyor okuyorsunuz.
ayrıca bir teşhis gerektirmeyecek yalınlıkta.
ne yazıyor çiçeğin yaprağında: ''marifet sanatçının'' dahiyane sözü ile ilahi yaratıcıya tam bir teslimiyetle
bağlı olduğunu, dünyevi zevklerinden ari olmaya dem vurarak, hak yolundan vaz geçmeyeceğinin madalyasını kendi boynuna astığını söylüyor.
o madalyasının üzerinde ise ''VİCDAN'' yazıyor.
Vicdan muskasını bir ömür boyu taşıyacağını ifade ediyor.
Bakan her maddeyi gözlere duyurusunu neşretmekte.
Böylesi bir insana, farklı hislerin kölesi bir bakış açısıyla yaklaşanları kınıyorum
Güzel paylaşımlar için teşekkürler
Bu şiirle Goethe Tenesson ve Basho’ dan farklı bir biçimde çözümlüyor.
Çiçeği yerinden söküp başka bir yere ekip onun yasamasını sağlıyor.
Ormanda yürüyordum
Öylesine ve kendimce
Ve hiçbir şey aramamak
İşte buydu niyetim. Sonra gölgeler arasında
Bir çiçekçik gördüm,
Yıldız gibi parıldayan,
Bir göz gibi gülümseyen. Yerinden koparmak isterken onu,
İncecikten bana:
Solup ölmemi istiyorsun.
Tutup kopararak beni? deyiverdi. Onu kökleriyle birlikte,
Hiç incitmeden çıkarıp,
Güzel evin başındaki,
Büyük bahçeye taşıdım. Büyük sakin bahçede,
Ektim onu yeniden.
Şimdi o küçük, güzel çiçek
Büyüyor durmadan, çiçek açıp, gülerek.
Goethe
Sahip olmak” ile “ olmak” arasındaki farklılığın daha iyi anlaşılması için merhum D.T Suzuki’ nin “zen Budizm üzerine konuşmaları” ndan aldığım yaklaşık aynı içeriğe sahip iki şiiri örnek vermek istiyorum. Şiirlerden birincisi, on dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan ingiliz şairi Tenneyson’un. İkincisi ise 1644-1694 yılları arasında yaşamış japon şairi Basho’nun “ Haiku” su” her iki şairde, bir gezintileri sırasında gördükleri bir çiçek üzerine olan duygularını dile getiriyorlar.
Tennyson şöyle yazıyor:
Çatlak duvarlar arasındaki güzel çiçek’
Seni o çiçeklerin arasından alacağım
Tüm köklerinle birlikte elimde tutacağım
Küçük çiçek, eğer anladığım gibiyse her şey,
Köklerin, yaprakların ve çiçeklerinle bir bütün olan sen,
Tanrı’ nın ve insanın ne olduğunu açıklıyorsun bana.”
Basho’ nun “ haiku” su da yaklaşık aynı şeyleri söylemektedir:
“ Dikkatlice bakacak olursam,
Çalılıklar arasında görüyorum onları
Çiçek açan nazuna’ ları”
Bu iki şiir arasındaki fark, hemen dikkati çekiyor. Tenneyson çiçeği görünce ona sahip olmak arzusuyla doluyor. “ Tüm kökleri ile birlikte” çiçeği yerinden koparmak istiyor. Çiçeğe olan ilgisi, onu çiçeği “öldürmeye” sürüklerken, entelektüel bir spekülasyonla, çiçeğin kendisine Tanrı’nın ve insanın doğasını anlama imkanı verdiği sonucuna varıyor. Bu şiiri ime Tenneyson gerçeği, yaşamı parçalayarak bulmaya çalışan batılı bilim insanları ile özdeşleşmektedir.
Aynı olay karşısında Basho’nun tepkisi ise bambaşka. O’ çiçeği koparmak bir yana, ona elini bile sürmek istemiyor. Çiçeği”görebilmek” için, yalnızca “ dikkatli bakmak” gerektiğini dile getiriyor.
Bu iki durumun analizi nasıl olur?
:)
Bunu anlamak için kitabı okumak gerekir elbette.
Yazarı Erich Fromm
Kitabın adı: sahip olmak ya da olmak
Şu an bu kitabı okuyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum.
Sayfayı açtığım günlerden bu güne okuduğum bazı kitapları ara ara burada paylaşıyorum. Bu kitapta çok faydalı ve bilimsel olarak yazılmış harika bir kitap.
Okuyan sayfa sakinlerine.
""Çekilip kabuğuna inci ol. Varsın derinden seni, nefesi yeten çıkarsın.”"
“Cehalet aslında bozuk bir aynadır kişi ne kadar baksa da kendisini göremez”
Aslı Birer
Herkes bir şeyler söylüyor ama ileri ama geri, şimdiye kadar hayattan edindiğim bir bilgi var ki cehalet iki ucu keskin bıçak her iki tarafı da keskin… ve hakikaten bir şeylerin farkındaysanız bu kişilerin karşısında hasta olursunuz!
İyi akşamlar sayın Pehlivan
Özellikle son dörtlüğü alıyorum
“Der Vezir, Arifler Sözümü Anlar
Mutluluk getirmez saraylar hanlar
Terör belasından, yanıyor canlar
Cehalet Beleşe Kul Olur Gider...”
Vezir Pehlivan
“Cehalet aslında bozuk bir aynadır kişi ne kadar baksa da kendisini göremez”
Aslı Birer
Bu günlerde insan olan ve vicdanı olan herkes çok yaralı. Her yanda çocuk çığlıkları var! En çokta siyasete malzeme olduklarını düşündükçe bu acı daha da katlanıyor. Ve tüm dünya bu katliamdan sorumlu maalesef dünyada bu vahşete tanık olarak bu zamanın içinden geçen hiç kimse masum değil.
2023 vahşet yılı olarak tarihe kara bir leke olarak geçiyor!
Şimdi daha net görüyorum her şeyi dünya gözümde bir top kadar!
26.09.2023 - 00:16
Bu yazıyla bir çok abukluğu önlemişim olsun!
Bir topluluğun içine girmeden amaçlarını dışardan göremezsiniz!..Bir evin dışından içini görmek mümkün değilken içine girdiğinizde içine vakıf olmakla kalmaz dışarıyı da görürsünüz!..Bir insanı dışarıdan sadece görüntüsünü görür tanımak mümkün değilken, konuşup içine girmeye başlayınca beynini düşüncelerini görürsünüz. Ve bunlar gibi bir dolu kanıt;Yani görmek için dışı değil içinde olmak gerekir. Ne mümkün anlamak; kırılmamış küpün içinde ne olduğunu! Mantığa bir bulut yüksekliği kalmış o beyinlerinizi kıvrımlarında nöronların iletileri kesilmiş!
Zemininde afili beyaz
Sinesinde kah bahar var, kah ayaz
Zembereği özlemlere ayarlı,
Günlere aymaz, gönlüme ahraz…
Aslı Birer