© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Atatürkün cumhuriyeti ilan ettiği dönemde ülkemiz şeyhler ülkesiydi bence o sözü bu manada söylemiş olabilir. En doğrusunu tabi Allah bilir.
Kur'an da inek ismiyle de sure var ama kesilmesini emretmiş ;)))
Hocam Hz peygamber nerede demiş o sözü?
Peki darebe nedir neresini uzatınca dövmek değil de karşıdan bakmak olarak anlaşılır. bunu eğip bükmenin çokta bir anlamı yok lütfen.
Diğer konu...
Burada kastedilen Elmalı'nın meali. Ama bugün elimizde tek meal yok hocam. Ayrıca Atatürk'ün kasdettiği "aldanmaya devam etmesinler" cümlesi farklı da anlaşılabilir. Yani içeriğini bilirsek vahyi anlarsak kimse bizi güdemez anlamına da gelebilir.
Birilerinin şefaatine nail olmak için kendi kimliğinden bile vazgeçmiş nice hayatlar var. Onlara da hitap edebilir.
Arapça' yı gramer bilgisi vs bilmeden nasıl tercüme edebilirsin ki . Ben o sözleri söyleyen kişiye güvenmiyorum. Günümüzde bile diyanet bin takla atıyor fetva verirken . Velevki o zamanların Türkiye'nin de hayli hayli mümkündür.
Arapça' yı gramer bilgisi vs bilmeden nasıl tercüme edebilirsin ki . Ben o sözleri söyleyen kişiye güvenmiyorum. Günümüzde bile diyanet bin takla atıyor fetva verirken . Velevki o zamanların Türkiye'nin de hayli hayli mümkündür.
Mehmet hocanın bir kaç kitabını okumuş kısa surelerin meali eserini de okumuş birisi olarak şöyle diyeyim, kendisi de sırf gayri müslimlere, ateistlere vs şirin göstermek adına ayetlere takla attıran bir hocadır. Çok güzel açıklamaları olduğu gibi arada böyle taklacılığı meşhurdur. ;)))
Lütfen duygusal davranmayı bırakalım bir kenara. Ve daha objektif yakalaşalım.
Unutmayalım ki yaşadığımız topraklarda bile daha 1922 lerde kölelik resmi bir altyapısı olan bir sistemdi.
Mütekavvim mal, yani dayanıklı tüketim malzemesi.
O mal sahibi tarafından ister alınır, ister satılır, ister kiraya verilir, isterse ortaklaşa kullanılır vs vs vs.
Bugün sokak hayvanları aynı hükümlerle korunuyor bu da büyük bir ayıp tabii. Bir sokak hayvanına zarar veriseniz bir tüketim malzemesine zarar vermekten dolayı idari işlem yapılır adli bile değil.
Hadi nisa 34. Ayeti bugünün dünyasına kürsülerden bağıralım. Değişmez evrensel bir hükümdür diyerek.
Ama ayete takla attırmadan, yani sırf şirin görünmek için parantez içine olmayan anlamlar sokmadan.
Sayın kayıp zaman, sizce kölelik mevzusu bir fıkıh problemi midir, yoksa insan onurunu ilgilendiren bir problem midir?
Teşekkür ederim Sayın Çewrim Hiçi. Eyvallah.
Sayın Kayıp zaman, yaşadığımız bölge ve coğrafi koşullar, medeniyet eşiğimiz, uluslararası ilişkiler vs şeklinde topyekün bir bakış açısıyla hem hayatı hem de vahyi okuduğumuz zaman görürüz ki, örneğin kadın hakları, miras hukuku, evlilik akitleri, savaş ayetleri, kölelik, cariyelik mevzuları gibi daha bir çok konuyu motomot bu güne aktarırsak ne olur? Işid gibi örgütler türer bol bol.
Ayrıca bunları daha geniş bir zamanda örnekleri ile izah edebilirim.
Âdem Peygamber'e 10 sayfa
Şît Peygamber'e 50 sayfa
İdrîs Peygamber'e 30 sayfa
İbrâhim Peygamber'e 10 sayfa
Hz. Davut 'a Zebur
Hz. Musa'ya Tevrat
Hz. İSA' ya İncil
Onların asrına hitap eden kitaplar ve sahifelerdi. Her biri kendi milletine inmiş ve onların anlayacağı dil üzre inmiştir. O günün sosyolojik hayatına göre inmiş .
Gelelim Kuranı Kerim 'e . Asırlara ,çağlara hitap eden Allah'ın kelamıdır. Kıssalarda geçen aynı durumlar , hala geçerliliğini korumakta.
Her kıssa da okudukça daha da çoğalan bilgiyle karşılaşmak .
İnsan hep aynı insan . İnsanın olduğu yerde hata olur , eksik olur ,kusur olur. Hiçbirimiz peygamber değiliz. Velevki , Kuranı Kerim de peygamberini ikaz eden ayetler de mevcuttur.
Hal böyleyken müslümanı kusursuzmuş gibi göstermek hangi aklın ürünü olabilir ki . !
Demek ki , hata yapacak ,günah işleyecek . Hata yapmayın ,günah işlemeyin yani kulunu zora sokacak melekler gibi yaşamasını isteyen bir din anlayışı yok.
Günaha düştüğünde tövbe eden , aciz olduğunu bilip devamlı isteklerde bulunup dua eden , günahkâr halde bile olsa Allah'ı zikir eden , kibirlenmeyen ...... Bir kulluk anlayışı hakimdir.
İlk ayetle son ayet arasında geçen 23 yıllık bir süreçte bile Kuran kendi ayetlerini nesh etmiş. Neden? Sosyolojik değişimler bunu gerektirdiği için. Ama bugün b iz 1400 sene önceki topluma, o günün sosyolojik hayatına inmiş bir çok ayeti bugüne dayatırsak her şey düzelecek sanıyoruz.
Aşmamız gereken çok problem var ama önce kendimizle yüzleşmemiz gerekiyor. Bunlardan kaçarak, duygusal tepkilerle problemlerimizş çözemeyiz.
Demem o ki; Muaviye dönemine kadar geçen sürede dört halifenin üçü suikastla öldürülmüş. Hz Ömer Camide katledilmiş, Osman'ın naaşı evde mahsur kalmış, Ali'nin bir mezarı bile yok.
Hazreti Fatıma babasının vefatının ardından halife olan Ebubekirle ölene dek konuşmamış miras yüzünden. Hz Ali Ebubekire biat ermemiş o dönemde. Kendisi cenaze ile meşgulken apar topar halife seçilmiş ve kendisine haber verilmemiş diye.
Barış dini dediğimiz İslam bütün dünyaya kılıç ile yayılmış.
Kendimizle de yüzleşmemiz ve gerçek olanı bilmemiz aynı zamanda yanlış olanı düzeltmemiz lazım.
Müslüman oluşumuz bizi duygusal davranmaya sevk ediyor.
Sayın Can, muaviye ye kadar her şey gayet iyiydi yani. Yaşananlar İslama uygundur mu?
Aklımda olanları, hayata geçirecek kadar cesur olmayı öğretti..
hayat bugün banaaaa...tonbalığı ve dereotunun birbirine yakışmadığını öğretti
Açıkcası aileler daha toy zira onlar çocuklarını Allah'ın dilediği gibi değil çocuklarının dilediği gibi yetiştiriyor. Ağaç yaş iken eğilir oysa ki namaza altı yaşından itibaren yavaş yavaş alıştırmak gerekir. Ama namaz kılan yok ki :(
Babalar günün, anneler günü, sevgiler günü.
Hiç birini sevmiyorum. Birilerine boşluk hissi oluşturan hiç bir özel gününün anlamı yok.
"Eğer son birkaç yılda önemli bir fikrinizi değiştirip yenisini edinemediyseniz hemen nabzınızı kontrol edin.Ölmüş olabilirsiniz.. G.BURGESS"
Sevmek, yükselmektir ve sevilmek yücelmek.
En derin kuyulardan en yüksek burçlara kanatsız taşıyanlara ve bir burak endamında sevdasıyla dünyamızı kuşatanlara selam olsun.
Hayatın içindeki cendereden o kadar çok şey öğrenebilir ki insan yeter ki hayatı kavramaya çalışsın. Hayat bir kavgadır insanı yoran, yaşlandıran ve zamanla ölümüne sebep olan ama asla hayat boş değildir. Öğrendiklerini çocuklarına miras bırakabilmek ve hayatı öğretebilmek en güzelidir. Bazı insanlar hayata bir sıfır yenik başlar olsun yine de güzeldir hayat, tüm kavgalarına, tüm hüzünlerine ve tüm çelişkilerine rağmen...
" Güçlü insanlar, üç derin duyguyu gösterişsiz yaşarlar.
İnancını, aşkını, acısını."
Hata yapın.
Yapınki etrafınızdaki kim olduğunu öğrenin.
Hayat sadece gerçekleri öğretir acı gerçekleri
Hayaller masal gerçekler acı
Altını çiziyorum ve yine tekrar ediyorum!
Almancasına, ingilizcesine, tüm dünya dillerindeki tercümesine gerek varmıydı?
Uzayda başka bir dil konuşulmuyor herhalde.
Yasaları hile yoluyla etkisizleştirmeye çalışanları engellemek için yasa koyucular da yeni yasaları çıkarırlar; ancak bu durum, yasalara uyanların özgürlük alanlarını kısıtlıyarak, etik davranmış olanlara fazladan verilmiş bir cezadır...
"Bir cezamıdır, bir vesayetin emaresimidir bilemem, fakat yaşadıklarıma hususen şu sureti aklıma getirmedi desem yanlış olur..."
Kanunları yasamanın yasası yerine saymayıp proleteriadaki statüye göre, mevzuata ve kanuna nisbeten oluşa gelen meşru niteliği olan durumların kanuna göre uyarlanamaması ve uygulanmaması, herhangibi ceza-i yaptırım olmadığı yönde görülse bile, bireyin ve ferdiyetin kanun-i hakkının engellenmesiyle oluşan bürokratik esneksizlik, ceza hukukunun dışında olan herhangibi kanunun kamu yönetiminin uygulanmasında mükellef olduğu kanunla belirlenmiş mevzuatın yerine getirilmemesi, ceza-i yönde eş değermidir? Toplumda eşitsitsizlikle birlikte adaletsizlik algısını çoğaltan ve körükleyen etkenlerdenmidir?...
Başa sarıp şimdiye tekrar gelince,...
Faniyim sonsuzun içinde.
Nerede bulunduğum nereye gittiğim oyalanmaktan bilinmiyor ezelden ebedin içinde.
Şimdiler bile bazen kendini unutturuyor.
Bilinmese bile, her şimdiyi yakalayış aynı an olmuyor.
İnîmde zihnimde, bazen o mahzenleri tekrar başa sarmak yoruyor.
Her anda şimdilerim değişse bile, bazı an'lar ânımdan başka yerde, kendimde kendimden başka yaşanmıyor.
Bazı şeyleri, başa sarmak yoruyor, başa sarıp şimdiye tekrar gelince, nerede olduğumu nereye gideceğimi unutturuyor, unutturmasa bile her şimdiye geri dönüş aynı şimdi olmadığından, şimdiler bile bazen kendini unutturup kalıbını değiştirebiliyor işte...
Yasaları hile yoluyla etkisizleştirmeye çalışanları engellemek için yasa koyucular da yeni yasaları çıkarırlar; ancak bu durum, yasalara uyanların özgürlük alanlarını kısıtlıyarak, etik davranmış olanlara fazladan verilmiş bir cezadır...
"Bir cezamıdır, bir vesayetin emaresimidir bilemem, fakat yaşadıklarıma hususen şu sureti aklıma getirmedi desem yanlış olur..."
Kanunları yasamanın yasası yerine saymayıp proleteriadaki statüye göre, mevzuata ve kanuna nisbeten oluşa gelen meşru niteliği olan durumların kanuna göre uyarlanamaması ve uygulanmaması, herhangibi ceza-i yaptırım olmadığı yönde görülse bile, bireyin ve ferdiyetin kanun-i hakkının engellenmesiyle oluşan bürokratik esneksizlik, ceza hukukunun dışında olan herhangibi kanunun kamu yönetiminin uygulanmasında mükellef olduğu kanunla belirlenmiş mevzuatın yerine getirilmemesi, ceza-i yönde eş değermidir? Toplumda eşitsitsizlikle birlikte adaletsizlik algısını çoğaltan ve körükleyen etkenlerdenmidir?...
Hesabını tutacağımız bir hayat yaşamak mı, yoksa yaşadığımız hayatın hesabını tutmak mı?
Monologlar, monologlar, monologlar...