Kültür Sanat Edebiyat Şiir

mevlana sizce ne demek, mevlana size neyi çağrıştırıyor?

mevlana terimi Sezen Ünlü tarafından tarihinde eklendi

  • Hatice Yavuzdurmaz
    Hatice Yavuzdurmaz

    çıplak geldik, giyindik.
    soyunduk, gidiyoruz

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    ^^Hamdım^^ derken, çocukluk yıllarını kastetmiştir.

    ^^Piştim^^ derken, Hz.Seyyid-i Burhaneddin^den aldığı eğitimi kastetmiştir.

    ^^Yandım^^ derken Şems-i Tebrizi'nin nurlu aynasında gördüğü kendi güzelliğinin aşk ateşini kastetmiştir.

  • Ece Özdemir
    Ece Özdemir

    Herkes aynı fikirdeyse, hiç kimse yeterince düşünmüyor demektir...
    Mevlana...

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Aya öfkelenmişim ben işte böyle kapkaranlık bir gece olmuşum

    Padişaha kızmışım çırılçıplak bir yoksul olmuşum

    Güzeller sultanı gel demiş evine çağırmış beni

    Ben bir yolunu bulmuşum, yola başkaldırmışım.

    Sevgilim baş çeker, naz ederse, gamlara atar kararsız korsa beni

    Bir kere bile ah demeyeceğim inad için, ah’a da kızmışım ben.

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Beri gel daha beri daha beri,

    Bu yol vuruculuk nereye dek böyle.

    Bu hır gür bu savaş, nereye dek.

    Sen bensin işte, ben senim işte.

    Ne diye bu direnme böyle ne diye,

    Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık ne diye.

    Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek.

    Ne diye böyle şaşı olmuşuz ne diye.

    Zengin yoksulu hor görür ne diye,

    Sağ soluna yan bakar ne diye.

    İkisi de senin elin ikisi de.

    Peki kutlu ne kutsuz ne?

    Topumuz bir tek inciyiz, bir tek.

    Başımız da tek, aklımız da tek.

    Ne diye iki görür olup kalmışız,

    İki büklüm gök kubbenin altında ne diye?

    * * *

    Sen habire gevele dur bakalım

    Habire usul boylu birlik çam ağacı de

    Sonu nereye varır bunun nereye

    Şu beş duyudan, altı yönden

    Varını yoğunu birliğe çek birliğe

    Kendine gel benlikten çık uzak dur

    İnsanlığa karıl, insanlara,insanlarla bir ol

    İnsanlarla bir oldun mu bir madensin bir ulu deniz

    Kendinde kaldın mı, bir damlasın, bir dane

    Ama sen canı da bir bil bedenide

    Yalnız sayıda çoktur onlar alabildiğine

    Hani şu bademler gibi, bademler gibi

    Ama hepsindeki yağ bir.

    Dünyada nice diller var, nice diller

    Ama hepsinde anlam bir

    Sen kapları testileri hele bir kır

    Sular nasıl bir yol tutar gider

    Hele birliğe ulaş, hır gürü savaşı bırak

    Can nasıl koşar, bunu canlara iletir.

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Bu gün AHMED benim

    ama dünkü Ahmed değil.

    Bu gün anka benim,

    ama yemle beslenen kuşcağız değil.

    Enel hak kadehiyle bir yudum içen sızdı hak şarabından,

    Şişelerle, küplerle içtim ben sızmadım.

    Ben sultanların aradığı sultan,ben hacetler kıblesiyim.

    Gönül kıblesiyim ben.

    Ben Cuma mescidi değilim, insanlık mescidiyim ben.

    Ben saf aynayım, sırrım dökülmemiş paslanmamışım.

    Ben kin dolu bir gönül değilim, tur i sina nın gönlüyüm ben.

    Üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum

    benim sarhoşluğumun sonu yok.

    Tarhana çorbası içmem ben,

    can yemeği yerim, içerim can şerbeti.

    İşte sararttı seni bir gümüş bedenlinin özlemi, altın haline geldin artık.

    Sen altına aşıksın, altın benim rengime aşık.

    Gönlü saf sufiyim ben,

    benim tekkem alem, medresem dünya benim.

    Değilim abalı sufilerden.

    İster yakarış eri ol sen, meyhane eri istersen,

    bundan sanki ne çıkar.

    Yok Cumartesi imiş yok Cuma imiş, bence ne farkı var.

    Gerçeğin tadını alan er,

    ne altına aldırış eder,

    ne kalender tacına bakar.

    Ne tasası vardır, ne kini.

    Ey Tebrizli hak Şemsi,

    yüzünü göstermeseydin sen, yoksul çaresiz kalırdı kulun,

    ne gönlü olurdu, ne dini...

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Ne duruyorum, ne yürüyorum,

    Üzengideki ayak gibi…

    Ne susuyorum, ne konuşuyorum,

    Kitaptaki yazı gibi…

    Ne varım, ne yokum,

    Gülsuyundaki koku gibi…

  • Sebahattin Zorlu
    Sebahattin Zorlu

    Gel

    Müslümanlığın kafirliğin dışında bir ova
    ucsuz bucaksız ovada sevdamız uzar gider
    arif olan geldimi usulca başını kor
    ne müslümanlığa yer var orada ne kafirliğe yer.

    ne aklım kaldı benim, ne dinim
    ne kararaım kaldı benim ne sabrım
    gel ne olur gel artık,

    ne gönlümün derdini sor bana,
    ne sararan yüzümü sor bana
    ne içimin ataşini sor bana
    gel gözünle gör, gel artık.

    Sıcağınla pişmiş bir somun gibi, o kıpkızıl al al yüzümü sorma
    Gene ekmek gibi bayatlayıp bayatlayıp, gene ekmek gibi ufalana ufalana
    Çaresiz dökülmüşüm yollara.

    Gel topla beni, gel artık...

    Bir vakitler bir aynaydım, yüzünden izler toplamadaydım,
    Şimdi buruştum, şimdi sarardım,
    gel gör beni, gel artık.

    Dere gibi akıyorum sağa sola, ayrılık her yanımda pusuda.
    Sabahları yalvarırım yakarırım rüzgarların karşısında.
    Gel ne olur, gel artık.

    Başın kirle ıslaksada, ayağına diken batmışsa da,
    durma gel, Allah aşkına.

    Gel demeden kurtar beni, ey aşıklar peygamberi,
    gönül ateşinde yanmışım ben, boğulmuşum gözyaşına,
    git sor Allahını seversen
    ne yol gösterir sevgili, ne çare yazar bana.

  • Memet Sever
    Memet Sever

    bir çok mutasavvuf gibi oda islama birçok hurafe kattı
    insanlar onun hakkında pek birşey bilmez. hatta kitabı (mesnevi) yi hiç okumamıştır buna rağmen onu yüceltmektedir
    hatta islamda zinhar haram olan putunu (heykel) türbesinin önüne diktiler
    sonra yine islamda yasak olan müziğide sırf o çaldı diye din adına çalıyor ve adına tasavvuf musikisi diyorlar
    sonra ne muhammed (as) mın nede sahabesinin yapmadığı bir bidatı
    o döndü diyerek yapıyor ve dönüyorlar
    birde bütün kötülüklerin anası olan şarabı o kendine helal etti diye içiyorlar
    ve dinin temeli olan namazı onun adına terk ediyorlar
    hür insanın mevlası (sahibi) yalnız allahtır
    ente mevlana fensurna alel gavmil kafirin
    sen bizim mevlamızsın. Sen kafirlere karşı bize yardım et

  • Suf Aya
    Suf Aya

    O bir müslümandı. Namaz kılar oruç tutar ve diğer emrolunduğu ibadetleri yerine getirirdi. Bir mutasavvıf olduğu kadar İslami ilimlerini tahsil etmiş bir İslam Alimiydi aynı zamanda..
    Bir yaratıcıya inanıyordu,
    ve BİR yaratıcının peygamber gönderdiğine de inanıyordu..
    Meleklere, Kur'anı Kerim'e..
    Bir çok deist ve ateistin inkâr ettiği mucizeye de inanıyordu. Cennet ve cehenneme de.. ceza ve mükâfâtın var olduğuna da inancı tamdı.

    Nedense çoğu insan Hazreti Mevlâna'nın bu yönlerini pek bilme(k isteme) z.

  • Limonî Erz
    Limonî Erz

    Sen düşünceden ibaretsin

    Geriye et ve kemiksin

    Gül düşünür gülistan olursun

    Diken düşünür dikenlik olursun...
    MEVLANA

  • Tolga Mert
    Tolga Mert

    Sana çoook aşığım ya Mevlana çoook..

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    Istırapta nice nimetler gizli.
    Istırap vermişse,
    Bil ki nimeti gelecektir.
    Gökyüzü ağlamayınca
    Çimenler gülmez...

    Hz. Mevlâna

  • Ece Özdemir
    Ece Özdemir

    Her gün bir yerden göçmek ne iyi.
    Her gün bir yere konmak ne güzel.
    Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
    Dünle beraber gitti cancağızım,
    Ne kadar söz varsa düne ait,
    Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...
    Mevlana...

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    Hz mevlana ^^ Kim olursan ol gel ^^ diyebilecek kadar engin hoşgörüye sahip muhterem bir insandır.

    Ama ben bu güne kadar mevlana olduğumu hiç söylemedim. Böyle olduğumu da hiç düşünmedim.

    Ben ancak, ^^ ÖNCE İNSAN OL, SONRA GEL ^^ diyorum. Ve insan olmayanlarla muhatap bile olmam.

  • Emine Akcan
    Emine Akcan

    9. sınıfta birlikte okuduğum bir arkadaşım bana,
    adının içerisinde 'ana' sözcüğü geçmesi sebebiyle
    Mevlana'nın bayan olduğunu sandığını söylemişti..
    bu arkadaşın,tam 15 yıldır çalışaduran bir beyne
    Mevlana'nın cinsiyeti ile ilgili bilgiyi sığdıramamış olması
    beni şaşırtmış,güldürmüş ve bir o kadar da üzmüştü..

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    'Ben, hem âşık, hem de maşukum.
    Ben hem aynayım, hem güzelliğim, hem de güzelliği seyreden.'

    hz.mevlana

  • Bon Jovi
    Bon Jovi

    yasasaydıda görseydi............türk gençliginin ne halde oldugunu.................ırkçılıgın hoşgörüsüzlügün alıp başını gittigini..............................

  • Sevim Gitar
    Sevim Gitar

    Mevlana şiiri amaç değil, fikirlerini söylemede bir araç olarak kabul etmiştir. Şu konuları işlemiştir.
    1. Doğru yoldan ayrılmış toplumların hangi yolla kurtulacağı
    2. Suçtan kurtuluş, akıl yolu ile gafletten uyanış
    3. İnanç'daki kudret
    4. Tövbe edip doğru yolu bulanların Allah'ın sevgili kulu olacakları
    5. Bilginin değeri
    6. Gaflete dalış
    7. Aklın önemi

  • Sel Suyu
    Sel Suyu

    HZ.MEVLANA derki

    'Aşkta tıpkı ELİF gibidir isminde gizlidir o olmadan da besmele sese gelmez o herşeyin başıdır '

  • Memet Sever
    Memet Sever

    kelime anlamı (sahibimiz) demektir
    bu kelimeyi bir insan için kullanmak doğru deyildir
    çünkü hür ve yetişkin bir insanın sahibi yalnız allahtır
    yalnız köle ve çocuğun sahibi insan olabilir
    kuran ve hadislerde bu kelime sadece allahı kasteder
    ama bazı ehli tasavvuf bu kelimeyi allaha ortak koştukları şeyhleri için kullanıyorlar
    bunlardan en ünlüsü celalettin rumidir
    onun islamda haram olan heykelinide yaptılar
    niçin bu insanı o kadar yücelttiniz
    namazı terkedip şarap içtiği içinmi
    yoksa rasulullah sav ve ashabının yapmadığı, kendi etrafında dönme (sema) diye bir bidat ihtas etti diyemi
    yada musikiyi islama soktu diyemi

  • Edaa
    Edaa

    Oraya gitme demedim mi sana
    Seni yalnız ben tanırım demedim mi

    Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim
    Bir gün kızsan bana, alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen

    Dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi
    Demedim mi şu görünene razı olma

    Demedim mi sana yaraşır otağ kuran benim asıl.
    Onu süsleyen bezeyen benim demedim mi

    Ben bir denizim demedim mi sana.
    Sen bir balıksın demedim mi,

    Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
    Senin duru denizin benim demedim mi?

    Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi
    Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim,

    Senin kolun kanadın benim, demedim mi
    Demedim mi yolunu vururlar senin,

    Demedim mi tövbeni bozarlar senin.
    Oysa senin ateşin benim, sıcaklığın benim demedim mi

    Türlü şeyler derler sana demedim mi.
    Ölmezlik kaynağını kaybedersin, yani

    Ben’i kaybedersin demedim mi?
    Söyle, bunları sana hep demedim mi?

  • Ece Özdemir
    Ece Özdemir

    Anlamak lazım...

  • Edaa
    Edaa

    BENLİĞİN ŞIMARTILMASI
    Ten kafese benzer. Girenlerin, çıkanların, insanla dostluk edenlerin aldatmasıyla can bedende dikendir. Bu,? Ben senin sırdaşın olayım? der. Öbürü? Hayır, senin akranın, emsalin benim? der.

    Bu der ki:? Varlık aleminde güzellik fazilet, iyilik ve cömertlik bakımından senin gibi hiçbir kimse yok.? Öbürü der ki:? İki cihan da senindir. Bütün canlarımız senin canına tabidir.? O da, halkı, kendisinin sarhoşu görünce kibirlenir, elden, avuçtan çıkmağa başlar. Şeytan onun gibi binlerce kişiyi ırmağa atmıştır!

    Dünyanın lutfetmesi ve yaltaklanması, hoş bir lokmadır, ama az ye. Çünkü ateşten bir lokmadır! Ateş gizlidir, zevki meydanda. Dumanı sonunda meydana çıkar.

    Sen? Ben o medihleri yutar mıyım? O, tamahından methediyor. Ben, onu anlarım? deme! Seni metheden, halk içinde aleyhinde bulunursa onun tesiriyle gönlün, günlerce yanar.

    Onun; mahrumiyetten senden umduğunu elde edemeyip ziyan ettiğinden dolayı aleyhinde bulunduğu halde, O sözler, gönlüne dokunur, onun tesiri altında kalırsın. Medihten de bir ululuk gelir, dene de bak! Medihin de günlerce tesiri altında kalırsın. O medih canın ululanmasına, aldanmasına sebebolur.

    Fakat bu tesir, zahiren görünmez, çünkü methedilmek tatlıdır. Kınanmak acı olduğundan derhal kötü görünür. Kınanmak, kaynatılmış ilaç ve hap gibidir; içer, yahut yutarsa uzun bir müddet ızdırap ve elem içinde kalırsın.

    Tatlı yersen onun zevki bir andır, tesiri öbürü kadar sürmez.Zahiren uzun sürdüğü için de tesiri, gizlidir. Herşeyi, zıddıyla anla! Medhin tesiri, şekerin tesirine benzer; gizli tesir eder ve bir müddet sonra vücütta deşilmesi icabeden bir çiban çıkar.

    Nefis çok öğülmesi yüzünden Firavunlaştı. Alçak gönüllü, hor, hakir ol; ululuk taslama! Elinden geldikçe kul ol, sultan olma! Top gibi zahmet çekici ol, çevgan olma! Yoksa; senin bu letafetin, bu güzelliğin kalmayınca o, seninle düşüp kalkanlar, senden usanırlar.

    Evvelce seni aldatıp duranlar, o vakit seni görünce? Şeytan? adını takarlar. Seni kapı dibinde görünce hepsi birden? Mezarından çıkmış hortlak? derler; Genç oğlan gibi. Ona önce Allah adını takarlar, bu yaltaklıkla tuzağa düşürmek isterler. Fakat kötülükle adı çıkıp da zaman geçince bu kötülükte sakalı çıkınca; artık ona yaklaşmaktan Şeytan bile utanır.

    Şeytan, adamın yanına bir kötülük için gelir; senin yanına gelmez. Çünkü sen Şeytan? dan da betersin. Şeytan, sen insan oldukça izini izler, ardından koşar, sana şarabını tattırırdı.

    Ey bir işe yaramaz adam! Şeytan huyunda ayak direyip şeytanlaşınca senden Şeytan da kaçmaktadır. Eteğine sarılan kimse de, sen bu hale gelince senden kaçar!

    Mesnevi'den Hikayeler - Cilt 1

  • Harun İşlek
    Harun İşlek

    Asırlık evliya ve alim bir zâta ' Filozof ' diye bayağı bir ifade ile tasvir ederlerya, kabullenemem ben bunu...! ! !

  • Edaa
    Edaa

    MEVLÂNÂ’NIN AZ BİLİNEN BİR YÖNÜ: MEVLÂNÂ MÜSPET İLİMLE DE İLGİLENDİ

    Mevlânâ Celaleddin Rumî sadece dinî ilimlerle değil aynı zamanda müspet ilimlerle de ilgilenmiş, eserlerine de bu durum yansıtılmış- Onun özellikle Mesnevi adlı eserinde bahsettiği mevzular arasında Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesi, atom gibi konuları sayabiliriz. Mevlânâ, Mesnevi’sinde Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesi ile ilgili şunları söyler:

    Dolap gibi dönüp duran gökten kıyas tut. Onun dönmesi nedendir?

    ... Ey gök, ne vakte dek yerin etrafında dönüp duracaksın?

    ... Bu gökyüzü de elinde olmaksızın dönüp durmada.”

    Yine Mesnevi’de yer alan bazı beyitlerde günümüzün bilim adamlarını dahi şaşırtacak biçimde atmosferi bir yumurtanın beyazına, dünyayı ise bu yumurtanın sarısına benzetmekte, dünyanın uzayda boşlukta durduğuna işaret etmekte, ayrıca mıknatıs ve kehribar örneğini vererek yer çekiminin varlığına değinmektedir.

    Mevlânâ’nın değindiği bir diğer konu da atomdur. Mevlânâ atom için “zerre” kelimesini kullanarak henüz yakın zamanda keşfedilen “atom, atomun yapısı ve atomun patlaması”na gönderme yapmaktadır. Mevlânâ’nın zerrenin (atomun) içindeki güneşin (atom çekirdeğinin) “patlaması hâlinde her tarafın yerle bir olacağından bahsetmesi” ve bu çekirdeği de “kuzu postuna bürünmüş aslan”a benzetmesi oldukça ilgi çekicidir.

  • Edaa
    Edaa

    Kötü yaratılışlı kişiye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermeye benzer.

  • Ceyda Şirin
    Ceyda Şirin

    'Bir padişah var ki neyi örter, gizlersen bilir.
    Dilsiz dudaksız köpürsen bile bilir O...
    Herkes söz satma hevesini bilir,
    Bense susmayı bilenin
    Kulu kölesiyim...'

  • Nalan Bezirgan
    Nalan Bezirgan

    Gene gel! Gene gel! Her ne isen gene gel! Kafir sen,ateşe tapıyorsan,puta tapıyorsanda,gene gel! Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değil.Yüz kere tevebeni bozsanda gene gel! ! ! ! ! ! ! ! ! !
    Hz.Mevlana
    Bu sözle tüm dünya insanlarını kucaklamıştır! ...

  • Nihat Malkoç
    Nihat Malkoç

    MEVLANA’NIN GÖNÜL ÇAĞLAYANI

    M.NİHAT MALKOÇ

    Bazı şahsiyetler vardır ki fikri ne olursa olsun bütün kesimlerin ortak hafızası olurlar. Herkes onların yazdıklarında birleşir. Bunlar toplumun asgari müşterekleri konumundadırlar. Onlar bu haliyle toplumun denge unsurudurlar. Kavgalar ve sıcak tartışmalar bu büyük şahsiyetlerin buz dağlarına çarparak bertaraf edilir. Bu yüce ruhlar her dönemdeki zehirlere karşı panzehir vazifesi görürler. Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Hoca Ahmet Yesevi ve Mevlana Celaleddin Rumî bunlardan sadece birkaçıdır.

    Ruhlarımızdaki manevi kirleri silip gönüllerimizin pasını zımparalayan muhabbet erlerinden birisi de bundan 800 yıl evvel dünyaya gelen Mevlana’dır. O, yediden yetmişe kadar Türk milletinin kucakladığı ve benimsediği bir aşk kahramanıdır. Onun kitabında sevgi ve hoşgörü kavramları altın yaldızlı harflerle yazılmıştır.

    Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur. Bu yıl onun doğumunun 800. yıldönümünü büyük bir coşkuyla kutluyoruz. İyi ki doğmuş ve yazdıklarıyla bize hayat vermiş… Onun olmadığı bir dünya ne kadar eksik olurdu. Mevlana’nın Mesnevi’sinin olmadığı bir kütüphane ne kadar da boş kalırdı. Onunla cilalanmayan yürekler bir harabeden farksız olurdu.

    Onun 26 bin beyitten meydana gelen Mesnevi’si bir birlik dükkânıdır. Fitne ve fesadı yok eden manevi dermanların toplandığı eczanedir. Bunu “Mesnevi’miz, birlik dükkânıdır; birden başka ne belirirse puttur.” diyerek vurgulamıştır. Bu dükkânın vitrinlerinde aşk, sevgi, hoşgörü, vefa, ilim ve muhabbet sergilenir. Bunların alıcıları aynı zamanda satıcılarıdır.
    Gönül adamları ölümden korkmazlar. Çünkü onlara göre gerçek anlamda ölüm yoktur. Ölüm gurbetten asli vatana göçüştür. Mevlana da bu anlayıştan yola çıkarak ölümü bir vuslat olarak görmüştür. Kulun Allah’ına ulaştığı sevimli bir an olarak nitelendirmiştir. Onun içindir ki ölümü olgunlukla ve büyük bir ruh genişliği içerisinde karşılamıştır.

    Mevlana, ölüm vaktine ‘şeb-i arus’(düğün gecesi) demiştir. O, kabri temsili bir mekân olarak kabul etmiştir. Onun içindir ki “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir” diyerek ölümsüzlüğün imanlı gönüllere girerek sağlanabileceği hakikatini teslim etmiştir. Gerçekten de dediği gibi kendisi imanlı gönüllerde yaşayarak bugünlere kadar ulaşabilmiştir. Sesinin yankısı yedi asır sonrasında duyulabilmiştir.

    Mevlana sevgi ve hoşgörü anahtarının bütün kapıları açabileceğine yürekten inanmıştır. Bunun canlı örneklerini bizzat yaşayarak müşahede etmiştir. Bununla ilgili olarak söylediği şu güzel sözler sevgi tılsımının gücünü ortaya koymaktadır: “Sevgiden acılıklar tatlılaşır. Sevgiden bakırlar altın kesilir. Sevgiden tortulu, bulanık sular, arı duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur.”

    Aşk adamıdır Mevlana… Fakat Mevlana’nın aşkını beşeri aşklarla karıştırmayalım sakın... O, bütün aşkların ilahi aşktan neşet ettiğine inanan ve eşyaya o gözle bakan engin ruhlu bir gönül eridir. Allah aşkını yüreğinin merkezine yerleştiren Mevlana, varlığa da Allah’ın mahlûku olması açısından hikmetle bakmıştır. Her şeyi muhabbet penceresinden seyretmiştir O…Onu anlamak için bu açıdan bakmak gerekir öncelikle…

    Aşktan mahrum gönülleri virane olarak görmüştür Mevlana… Aşkı her şeyin ön şartı olarak kabul etmiştir. Aşka gönül alfabesinin ‘elif’i gözüyle bakmıştır. Her beytine aşkın ruhaniyetini sindirmiştir. Bir beytinde “Aşkı olmayan kişi, ne de zevksizdir ya; bir sevgilisi olmayan kişi, ne de ölüdür ya. Aşktan diri olmak gerek, ölüde iş yok. Diri kimdir, bilir misin? Aşktan doğan kişi. Aşkın eteğine yapış, onun eteği keremdir, ihsandır; ondan başka kimsecikler kurtaramaz seni yabancılıktan. Aşk, güzellik padişahının damına çıkılacak bir merdivendir; sen gel de miraç hakikatini aşığın yüzünden oku.” diyor, Hz. Mevlana…

    O, aşksız yaşamanın aşsız yaşamaktan daha beter olduğuna inanıyordu. Kendisini doğumunun 800. yılında rahmet ve minnetle anıyoruz. İyi ki doğmuşsun; hasta ruhlarımızın ilacı, hissiyatımızın serdarı, gönül çağlayanı Mevlana… Senin manevi ikliminde ve ‘Mesnevi’ ağacının dalları altında gölgelenenlere ne mutlu… İyi ki varsın postnişinim, sevgi ırmağım… Asırlardan beri viran gönüllerimizi mamur eyledin. Doğum günün kutlu olsun…