Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, SAKIN PES ETME! ! Çünkü işte orası 'gidişatın' değişeceği yer ve zamandır. (Hz. Mevlana)
Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, SAKIN PES ETME! ! Çünkü işte orası 'gidişatın' değişeceği yer ve zamandır. (Hz. Mevlana)
Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, SAKIN PES ETME! ! Çünkü işte orası 'gidişatın' değişeceği yer ve zamandır. (Hz. Mevlana)
Asırlardır insanlığın yolunu aydınlatmaya devam ediyor ve edecek... Hak aşığı,gönül insanı...Konya'ya ilk geldiğimde hissetiğim şey Hz Mevlana'nın sıcaklığının şehri sevimli kılmasıydı.Şehri güzelleştiren Hz Mevlana'nın maneviyatı olsa gerek.
Gönül dünyasının dili gönül deryasının kahramanı, hoşgörü Diyalog insanı. O Hz. Mevlana kur’an ve sünnetten biran ayrılmayan gerek kal gerek hal diliyle yaşayan büyük düşünürdür.
Nice sultanlar nice vezirler nice paşalar nice liderler devirlerinin Kahramanları unutulup gitmesine rağmen, onun eserleri; onun Fikirleri onun sözleri yaşantısı örnek olmuş içimizi ısıtmış ter-ü taze Hoş sedalar bırakmış, hoş çağrışımlar yapmış ve halende yapmaktadır..
Yedi yüzyıl öncesinden çıkıp gelmekte bizi bir halka etrafında toplamakta, Yakmış olduğu meşale en parlak en keskin haliyle yanmakta dünya durdukça da Yanmaya devam edecektir. Çağlar ötesinden sızan ilim ışıkları gönüllerde birer Yıldız, birer güneş gibi parlamakta, ‘gel ne olursan ol yine gel' çağrıları insanları cezbetmekte ve çağrıya uymaya zorlamaktadır.
İnsanlık onu anlamaya onu tanımaya çalışmaktadır. Onu anlayabilmek Tanıyabilmek kolay değildir. Hayatını anlatmak yazmak zordur. Onun Berrak bir su kadar temiz etrafına baktığımızda anne babasından ve Feyz aldığı hocalarına kadar cevherlere rastlamak mümkündür. O nurlu, elleri öpülesi annesi Mümine Sultan, etrafını yaydığı ışıkla Nurla aydınlatan o mübarek Hatun iman ve nur kaynağıyla geleceğin Tefekkür hoşgörü sabır, ilim irfan kaynağı olan büyük düşünürü Beslemiş büyütmüştür. ‘’Kadın Hak nurudur, sevgili değil yaratıcıdır Yaratılmış değil ‘’ diyerek nadide eser mesnevide annesi ve anneler Hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir.
Sultanu’l Ulema (Alimlerin Sultanı) babası Bahaeddin Veled’e Üçyüz alimin rüyalarında Hz.Peygamberden almış oldukları emir İle bu unvan verilmiştir. İlim,irfan Kur’ana adanan bir hayat geçirmiş -Ey Rabbim! Bizi güzel huyla huylandır. Izdıraplara dayanıklı et ‘’ diye dua eder, gündüzleri mezarlıklarda gezerken geceleri ise yıldızları seyreder, bunların yapılmasını tavsiye derdi. Mevlana’ nın ilk mürşidi Babasıydı. Daha sonra dokuz yıl Seyyid Burhaneddin-i Tirmizi’ den ders almış. İlim irfan merkezi Halep ile Şam da ders görürmüştür. Öyle bir alim Öyle bir zahit olur ki akıllara durgunluk verir Bilgide keramette, güzel huy Güzel davranışta eşi benzeri bulunmaz. Hz. Mevlana’nın vatanı Konya olmuştur. Mevlana ile Şems’i Tebriz’inin Konya da buluşup kavuştukları yere ’’İki denizin Kavuştuğu ’’yer (Maracel Behreyn) denir. Şems Tebrizi Tebriz’de doğmuş olup, adı Şemsettin Muhammed’ dir. Sırlı mucizevi inanılmaz olağanüstü bir insan olan ve Hz. Mevlana’yı etkileyen Şems’ten bahsetmeden geçilmez. Onun makamı aşkı vecdi hudutlarındaydı. Ondaki olağanüstü yetenekleri ve halleri Mevlana görüp temaşa etmişti. Mümin müminin aynasıdır. Hadisi şerifine göre Hz. Şems’ te gördüğü kendi güzelliğine Aşık olmuştu. Ondan feyiz almış birbirlerini ilim irfan hakikatler kur’an sünnet bilgilerinde Tamamlamışlardı.
Hz. Mevlana Allahü Tela’nın yarattığı bütün mahlukata derin engin merhamet beslerdi. 'Bilgi sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyen ise denizlere dalan bir dalgıçtır'. 'Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden anlamasından kaynaklanır'. Onun güzelliklerini özelliklerini anlatmak için kitaplar yetmez, mürekkepler yetmez.
Eserlerine kısaca göz atarsak; İlahi aşk’ı gönül derdini Divan-ı Kebir’de anlatmış, Mesnevi de ise bilgilendirici yaşadığı yılların sonucu anlayış ve tavırlarını anlatmıştır.
Mevlana gönle gönül zenginliğine önem vermiş, çözümlerin huzurun kaynağı olarak o mübarek yapıyı görmüştür. Köşkler saraylar istemek ahmaklık gönüllere talip olmak ise zenginliktir ' der. 'Edep iste edep her edepsize sabretmektir' der. İnsanlık tarihinin ender şahsiyetlerinden birisi olan eşi benzeri olmayan, hem yaşarken hem ölümünden sonra dünyada pek çok kişiyi etkilemiş büyülemiş, etkilemeye de devam etmektedir....................Büyük düşünür Ve devamla, 'Kendi halinde kalırsan bir damlasın; ama bütüne katılırsan derya olursun.' 'Kalpten kalbe yol vardır. Kardeşlik de düşmanlık da bu gizli yoldan geçer' 'Izdıraplar insanı güzelleştiren, özelleştiren olgunlaştırandır' der.
Bir adam hileyle, kuşun birini tuzağa düşürerek yakaladı.
Kuş dile geldi, yalvardı:
”Ey ulu insan, sen koyunları, öküzleri yedin, bir çok deveyi
kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın, benimlemi
doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt
vereceğim.
Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur. Birincisini, elindeyken vereyim, eğer beğenirsen beni bırakırsın. İkincisini şu dama konarken,üçüncüsünü de şu ulu ağaçta söylerim,” dedi.
Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak:
”Haydi söyle bakalım, eğer beğenirsem seni bırakırım,”
dedi.
”Kuşçağız ilk öğüdünü söyledi:
”Olmayacak sözü kim söylerse söylesin, inanma” dedi.
Adam öğüdünü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak damın
saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi:
”Geçmiş gitmiş şeylere, kaçmış fırsatlara ah vah
etme.” dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunana ulu ağaca kondu:
”Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha
biçilmez bir inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin
olacaktı.” dedi.
Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, saçını başını
yolmaya başladı. Bunu gören kuş seslendi:
”Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip üzülme
demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın, neden üzülüp
duruyorsun?
Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana
olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün ağırlığım üç
dirhem, karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında inci bulunabilir? ”
Bunun üzerine adam kendi kendine:
”Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakayım” dedi. Kuş:
”Allah için o iki öğüdü güzelce tuttun da benden
üçüncüsünü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt
vermek, çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve
bilgisizlik yırtığı, yama tutmaz.” diyerek uçup gitti.
Mecnun değilim dost; lakin çağırırsan çöllere gelirim. Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü yalın halde gelirim. Kapıyı çaldığında 'kim o? 'dersen; ben olmam kapında sen olur gelirim. ...Sen gel de yeter ki,yola yük olmam,yol olur gelirim...
Sonsuz bir karanligin içinden dogdum. Isigi gördüm, korktum. Agladim.
Zamanla isikta yasamayi ögrendim. Karanligi gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanliga ugurladim sevdiklerimi. Agladim.
Yasamayi ögrendim. Dogumun, hayatin bitmeye basladigi an oldugunu; aradaki bölümün, ölümden çalinan zamanlar oldugunu ögrendim.
Zamani ögrendim. Yaristim onunla... Zamanla yarisilmayacagini, zamanla barisilacagini, zamanla ögrendim...
Insani ögrendim. Sonra insanlarin içinde iyiler ve kötüler oldugunu... Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulundugunu ögrendim.
Sevmeyi ögrendim. Sonra güvenmeyi... Sonra da güvenin sevgiden daha kalici oldugunu, sevginin güvenin saglam zemini üzerine kuruldugunu ögrendim.
Insan tenini ögrendim. Sonra tenin altnda bir ruh bulundugunu... Sonra da ruhun aslinda tenin üstünde oldugunu ögrendim.
Evreni ögrendim. Sonra evreni aydinlatmanin yollarini ögrendim. Sonunda evreni aydinlatabilmek için önce çevreni aydinlatabilmek gerektigin ögrendim.
Ekmegi ögrendim. Sonra baris için ekmegin bolca üretilmesi gerektigini. Sonra da ekmegi hakça ülesmenin, bolca üretmek kadar önemli oldugunu ögrendim. Okumayi ögrendim. Kendime yaziyi ögrettim sonra... Ve bir süre sonra yazi, kendimi ögretti bana...
Gitmeyi ögrendim. Sonra dayanamayip dönmeyi... Daha da sonra kendime ragmen gitmeyi...
Dünyaya tek basina meydan okumayi ögrendim genç yasta... Sonra kalabaliklarla birlikte yürümek gerektigi fikrine vardim. Sonra da asil yürüyüsün kalabaliklara karsi olmasi gerektigine aydim.
Düsünmeyi ögrendim. Sonra kaliplar içinde düsünmeyi ögrendim. Sonra saglikli düsünmenin kaliplari yikarak düsünmek oldugunu ögrendim.
Namusun önemini ögrendim evde... Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk oldugunu; gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha el sürmemek oldugunu ögrendim.
Gerçegi ögrendim bir gün... Ve gerçegin aci oldugunu... Sonra dozunda acinin, yemege oldugu kadar hayata da lezzet kattigini ögrendim.
Her canlinin ölümü tadacagini, ama sadece bazilarinin hayati tadacagini ögrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim. Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur... Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur...
Şeker ekmek olur mu: Ger şekerler olsa şekl-i kurs-ı nân Nan değil ta'mı şekerdir bî-gümân 1/2980
Dış benzerliği iç benzerliği demek değil. Nasıl ki şekeri ekmek şekline de soksan tadı ekmek değil yine şekerdir. Yediğin şeyin şeker mi ekmek olduğunu bilmek için tatmak lazım. Gözün tatmadan yana nasibi yok çünkü. O halde kalıbı şekere benzeyen her adamı da şeker sanma. Bu dünya elbisesiz adamlar ve adamsız elbiselerle doludur.
Cüppemi, sarığımı, başımı, üçünü birden tartıya vurdular. Bir dirhemden az tuttu değeri... Alemde duymadın mı adımı? Hiç olan biriyim ben, hiçin biri... ..........................(Hz.Mevlana)
Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, SAKIN PES ETME! ! Çünkü işte orası 'gidişatın' değişeceği yer ve zamandır. (Hz. Mevlana)
Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, SAKIN PES ETME! ! Çünkü işte orası 'gidişatın' değişeceği yer ve zamandır. (Hz. Mevlana)
Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, SAKIN PES ETME! ! Çünkü işte orası 'gidişatın' değişeceği yer ve zamandır. (Hz. Mevlana)
Yüzde ısrar etme doksan da olur
İnsan dediğinde noksan da olur
Sakın büyüklenme elde neler var
Bir ben varım deme yoksan da olur
mevlana..
Elif Şafak'ın AŞK isimli romanında Mevlana-Şems bütünleşmesi çok akıcı bir dille anlatılmış. Okumayan okusun derim.
Mevla'na zaten Mevlana'ydı, Şems onu yüceler yücesi yaptı...
Şems-i Tebrizi ile pişen bir gönül eri.Şiirlerine hayran olduğum...
Konuşmak bir 'MANA' ise Susmak binbir Mana... 'HERKES' konuşmasına konuşur Lakin Sükut 'YÜREKLI' olanda yeşerir Hz. Mevlana
İran'lı bir Şair der ki; 'Aşka uçma kanatların yanar'... Mevlana der ki; 'Aşka uçamadıktan sonra kanat neye yarar
Asırlardır insanlığın yolunu aydınlatmaya devam ediyor ve edecek... Hak aşığı,gönül insanı...Konya'ya ilk geldiğimde hissetiğim şey Hz Mevlana'nın sıcaklığının şehri sevimli kılmasıydı.Şehri güzelleştiren Hz Mevlana'nın maneviyatı olsa gerek.
Gönüller Sultanı Hz. Mevlana
Gönül dünyasının dili gönül deryasının kahramanı, hoşgörü
Diyalog insanı. O Hz. Mevlana kur’an ve sünnetten biran
ayrılmayan gerek kal gerek hal diliyle yaşayan büyük düşünürdür.
Nice sultanlar nice vezirler nice paşalar nice liderler devirlerinin
Kahramanları unutulup gitmesine rağmen, onun eserleri; onun
Fikirleri onun sözleri yaşantısı örnek olmuş içimizi ısıtmış ter-ü taze
Hoş sedalar bırakmış, hoş çağrışımlar yapmış ve halende yapmaktadır..
Yedi yüzyıl öncesinden çıkıp gelmekte bizi bir halka etrafında toplamakta,
Yakmış olduğu meşale en parlak en keskin haliyle yanmakta dünya durdukça da
Yanmaya devam edecektir. Çağlar ötesinden sızan ilim ışıkları gönüllerde birer
Yıldız, birer güneş gibi parlamakta, ‘gel ne olursan ol yine gel' çağrıları insanları
cezbetmekte ve çağrıya uymaya zorlamaktadır.
İnsanlık onu anlamaya onu tanımaya çalışmaktadır. Onu anlayabilmek
Tanıyabilmek kolay değildir. Hayatını anlatmak yazmak zordur. Onun
Berrak bir su kadar temiz etrafına baktığımızda anne babasından ve
Feyz aldığı hocalarına kadar cevherlere rastlamak mümkündür.
O nurlu, elleri öpülesi annesi Mümine Sultan, etrafını yaydığı ışıkla
Nurla aydınlatan o mübarek Hatun iman ve nur kaynağıyla geleceğin
Tefekkür hoşgörü sabır, ilim irfan kaynağı olan büyük düşünürü
Beslemiş büyütmüştür. ‘’Kadın Hak nurudur, sevgili değil yaratıcıdır
Yaratılmış değil ‘’ diyerek nadide eser mesnevide annesi ve anneler
Hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir.
Sultanu’l Ulema (Alimlerin Sultanı) babası Bahaeddin Veled’e
Üçyüz alimin rüyalarında Hz.Peygamberden almış oldukları emir
İle bu unvan verilmiştir. İlim,irfan Kur’ana adanan bir hayat geçirmiş
-Ey Rabbim! Bizi güzel huyla huylandır. Izdıraplara dayanıklı et ‘’
diye dua eder, gündüzleri mezarlıklarda gezerken geceleri ise yıldızları
seyreder, bunların yapılmasını tavsiye derdi. Mevlana’ nın ilk mürşidi
Babasıydı. Daha sonra dokuz yıl Seyyid Burhaneddin-i Tirmizi’ den
ders almış. İlim irfan merkezi Halep ile Şam da ders görürmüştür. Öyle
bir alim
Öyle bir zahit olur ki akıllara durgunluk verir Bilgide keramette, güzel huy
Güzel davranışta eşi benzeri bulunmaz. Hz. Mevlana’nın vatanı Konya olmuştur.
Mevlana ile Şems’i Tebriz’inin Konya da buluşup kavuştukları yere ’’İki denizin
Kavuştuğu ’’yer (Maracel Behreyn) denir. Şems Tebrizi Tebriz’de doğmuş olup,
adı Şemsettin Muhammed’ dir. Sırlı mucizevi inanılmaz olağanüstü bir insan olan
ve Hz. Mevlana’yı etkileyen Şems’ten bahsetmeden geçilmez. Onun makamı aşkı vecdi
hudutlarındaydı. Ondaki olağanüstü yetenekleri ve halleri Mevlana görüp temaşa etmişti.
Mümin müminin aynasıdır. Hadisi şerifine göre Hz. Şems’ te gördüğü kendi güzelliğine
Aşık olmuştu. Ondan feyiz almış birbirlerini ilim irfan hakikatler kur’an sünnet bilgilerinde
Tamamlamışlardı.
Hz. Mevlana Allahü Tela’nın yarattığı bütün mahlukata derin engin merhamet beslerdi.
'Bilgi sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyen ise denizlere dalan bir dalgıçtır'.
'Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden anlamasından kaynaklanır'.
Onun güzelliklerini özelliklerini anlatmak için kitaplar yetmez, mürekkepler yetmez.
Eserlerine kısaca göz atarsak; İlahi aşk’ı gönül derdini Divan-ı Kebir’de anlatmış,
Mesnevi de ise bilgilendirici yaşadığı yılların sonucu anlayış ve tavırlarını anlatmıştır.
Mevlana gönle gönül zenginliğine önem vermiş, çözümlerin huzurun kaynağı olarak o
mübarek yapıyı görmüştür. Köşkler saraylar istemek ahmaklık gönüllere talip olmak ise
zenginliktir ' der. 'Edep iste edep her edepsize sabretmektir' der. İnsanlık tarihinin ender
şahsiyetlerinden birisi olan eşi benzeri olmayan, hem yaşarken hem ölümünden sonra
dünyada pek çok kişiyi etkilemiş büyülemiş, etkilemeye de devam etmektedir....................Büyük düşünür
Ve devamla, 'Kendi halinde kalırsan bir damlasın; ama bütüne katılırsan derya olursun.'
'Kalpten kalbe yol vardır. Kardeşlik de düşmanlık da bu gizli yoldan geçer'
'Izdıraplar insanı güzelleştiren, özelleştiren olgunlaştırandır' der.
Necmiye Sarpkaya
Aşk, davaya benzer, cefa çekmek de şahide: Şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki..
Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..
İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır.
Hz. Mevlana
Mevlana tüm insanlara aittir ve her zaman da öyle kalacaktır.
Anadolu’nun yetiştirdiği en değerli şair ve düşünürlerindendir.
Kuş dile geldi ve yalvardı…
Bir adam hileyle, kuşun birini tuzağa düşürerek yakaladı.
Kuş dile geldi, yalvardı:
”Ey ulu insan, sen koyunları, öküzleri yedin, bir çok deveyi
kurban ettin. Bu dünyada onlarla bile doymadın, benimlemi
doyacaksın? Eğer beni bırakırsan ben sana üç öğüt
vereceğim.
Bunlara uyarsan her müşkülün hallolur. Birincisini, elindeyken vereyim, eğer beğenirsen beni bırakırsın. İkincisini şu dama konarken,üçüncüsünü de şu ulu ağaçta söylerim,” dedi.
Adam kuşu sıkı sıkıya tutarak:
”Haydi söyle bakalım, eğer beğenirsem seni bırakırım,”
dedi.
”Kuşçağız ilk öğüdünü söyledi:
”Olmayacak sözü kim söylerse söylesin, inanma” dedi.
Adam öğüdünü beğenerek kuşu bıraktı. Kuş uçarak damın
saçağına kondu. İkinci öğüdünü söyledi:
”Geçmiş gitmiş şeylere, kaçmış fırsatlara ah vah
etme.” dedi. Sonra biraz geriye çekilerek orada bulunana ulu ağaca kondu:
”Benim karnımda on bir dirhem ağırlığında paha
biçilmez bir inci vardı. Eğer beni kaçırmasaydın o şimdi senin
olacaktı.” dedi.
Bunu duyan adam ağlayıp inlemeye, saçını başını
yolmaya başladı. Bunu gören kuş seslendi:
”Ben sana geçmiş gitmiş fırsatlar için ah vah edip üzülme
demedim mi? Madem fırsatı kaçırdın, neden üzülüp
duruyorsun?
Ya öğüdümü dinlemedin yahut da sağırsın. Ayrıca sana
olmayacak şeye inanma demedim mi? Benim bütün ağırlığım üç
dirhem, karnımda nasıl on bir dirhem ağırlığında inci bulunabilir? ”
Bunun üzerine adam kendi kendine:
”Şimdi söylediklerini daha iyi anladım. Haydi şimdi de üçüncü öğüdünü söyle bakayım” dedi. Kuş:
”Allah için o iki öğüdü güzelce tuttun da benden
üçüncüsünü mü istiyorsun? Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt
vermek, çorak toprağa tohum atmak gibidir. Aptallık ve
bilgisizlik yırtığı, yama tutmaz.” diyerek uçup gitti.
‘Mevlana’
Mecnun değilim dost; lakin çağırırsan çöllere gelirim.
Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü yalın
halde gelirim.
Kapıyı çaldığında 'kim o? 'dersen; ben olmam kapında
sen olur gelirim.
...Sen gel de yeter ki,yola yük olmam,yol olur gelirim...
Sonsuz bir karanligin içinden dogdum.
Isigi gördüm, korktum.
Agladim.
Zamanla isikta yasamayi ögrendim.
Karanligi gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanliga ugurladim sevdiklerimi.
Agladim.
Yasamayi ögrendim.
Dogumun, hayatin bitmeye basladigi an oldugunu;
aradaki bölümün, ölümden çalinan zamanlar oldugunu ögrendim.
Zamani ögrendim.
Yaristim onunla...
Zamanla yarisilmayacagini,
zamanla barisilacagini, zamanla ögrendim...
Insani ögrendim.
Sonra insanlarin içinde iyiler ve kötüler oldugunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulundugunu ögrendim.
Sevmeyi ögrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalici oldugunu,
sevginin güvenin saglam zemini üzerine kuruldugunu ögrendim.
Insan tenini ögrendim.
Sonra tenin altnda bir ruh bulundugunu...
Sonra da ruhun aslinda tenin üstünde oldugunu ögrendim.
Evreni ögrendim.
Sonra evreni aydinlatmanin yollarini ögrendim.
Sonunda evreni aydinlatabilmek için önce çevreni aydinlatabilmek gerektigin ögrendim.
Ekmegi ögrendim.
Sonra baris için ekmegin bolca üretilmesi gerektigini.
Sonra da ekmegi hakça ülesmenin, bolca üretmek kadar önemli oldugunu ögrendim.
Okumayi ögrendim.
Kendime yaziyi ögrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazi, kendimi ögretti bana...
Gitmeyi ögrendim.
Sonra dayanamayip dönmeyi...
Daha da sonra kendime ragmen gitmeyi...
Dünyaya tek basina meydan okumayi ögrendim genç yasta...
Sonra kalabaliklarla birlikte yürümek gerektigi fikrine vardim.
Sonra da asil yürüyüsün kalabaliklara karsi olmasi gerektigine aydim.
Düsünmeyi ögrendim.
Sonra kaliplar içinde düsünmeyi ögrendim.
Sonra saglikli düsünmenin kaliplari yikarak düsünmek oldugunu ögrendim.
Namusun önemini ögrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk oldugunu;
gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha el sürmemek oldugunu ögrendim.
Gerçegi ögrendim bir gün...
Ve gerçegin aci oldugunu...
Sonra dozunda acinin, yemege oldugu kadar hayata da lezzet kattigini ögrendim.
Her canlinin ölümü tadacagini, ama sadece bazilarinin hayati tadacagini ögrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya...
Kalp durur...
Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur...
MEVLANA
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol...
Mevlana
Bir Katre oLma,, kendini deniz haLine getir
Mademki denizi özLüyorsun,, katreLiği yok et gitsin...
Hz.MevLanâ
Malikü’l-mülk öyle bir meliktir ki O’na kölelik sultanlıktır.
Mevlana
KELİMLERİN EFENDİSİDİR
ZİRA YUNUS KADAR BULAMAMISDIR MUTLAKİYET
Yetiştirmek için yağmur vardır,soldurmak için yağmur vardır.
Hz. Mevlana
insan gözdür,görüştür,gerisi ettir
insanın gözü neyi görüyorsa,değeri o kadardır.....(mevlana)
mevlana,aşk ilahi aşkın temelidir,ama tebrizli,şems gelmeseydi,o tarihlere mal olamazdı.
Şeker ekmek olur mu:
Ger şekerler olsa şekl-i kurs-ı nân
Nan değil ta'mı şekerdir bî-gümân 1/2980
Dış benzerliği iç benzerliği demek değil. Nasıl ki şekeri ekmek şekline de soksan tadı ekmek değil yine şekerdir.
Yediğin şeyin şeker mi ekmek olduğunu bilmek için tatmak lazım. Gözün tatmadan yana nasibi yok çünkü.
O halde kalıbı şekere benzeyen her adamı da şeker sanma.
Bu dünya elbisesiz adamlar ve adamsız elbiselerle doludur.
-Hz.Mevlana-
Cüppemi, sarığımı, başımı, üçünü
birden tartıya vurdular.
Bir dirhemden az tuttu değeri...
Alemde duymadın mı adımı?
Hiç olan biriyim ben, hiçin biri...
..........................(Hz.Mevlana)
Koku almayan kişiye fışkı da bir miskde.
....................................(Hz. Mevlana)
Yanına al, aşkınla yak! Yok et zerrelerimi hatta tüm benliğimi …
Gözümü al, görmesin sensiz hiçbirşeyi. Gönlümü al sevmesin, sensizliği...
Yüceliği, cümlelerle anlatılamayacak kadar büyük olan şahsiyet..
HOŞGÖRÜ...