Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • mevlana18.12.2010 - 12:06

    Gönüller Sultanı Hz. Mevlana


    Gönül dünyasının dili gönül deryasının kahramanı, hoşgörü
    Diyalog insanı. O Hz. Mevlana kur’an ve sünnetten biran
    ayrılmayan gerek kal gerek hal diliyle yaşayan büyük düşünürdür.

    Nice sultanlar nice vezirler nice paşalar nice liderler devirlerinin
    Kahramanları unutulup gitmesine rağmen, onun eserleri; onun
    Fikirleri onun sözleri yaşantısı örnek olmuş içimizi ısıtmış ter-ü taze
    Hoş sedalar bırakmış, hoş çağrışımlar yapmış ve halende yapmaktadır..

    Yedi yüzyıl öncesinden çıkıp gelmekte bizi bir halka etrafında toplamakta,
    Yakmış olduğu meşale en parlak en keskin haliyle yanmakta dünya durdukça da
    Yanmaya devam edecektir. Çağlar ötesinden sızan ilim ışıkları gönüllerde birer
    Yıldız, birer güneş gibi parlamakta, ‘gel ne olursan ol yine gel' çağrıları insanları
    cezbetmekte ve çağrıya uymaya zorlamaktadır.

    İnsanlık onu anlamaya onu tanımaya çalışmaktadır. Onu anlayabilmek
    Tanıyabilmek kolay değildir. Hayatını anlatmak yazmak zordur. Onun
    Berrak bir su kadar temiz etrafına baktığımızda anne babasından ve
    Feyz aldığı hocalarına kadar cevherlere rastlamak mümkündür.
    O nurlu, elleri öpülesi annesi Mümine Sultan, etrafını yaydığı ışıkla
    Nurla aydınlatan o mübarek Hatun iman ve nur kaynağıyla geleceğin
    Tefekkür hoşgörü sabır, ilim irfan kaynağı olan büyük düşünürü
    Beslemiş büyütmüştür. ‘’Kadın Hak nurudur, sevgili değil yaratıcıdır
    Yaratılmış değil ‘’ diyerek nadide eser mesnevide annesi ve anneler
    Hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir.

    Sultanu’l Ulema (Alimlerin Sultanı) babası Bahaeddin Veled’e
    Üçyüz alimin rüyalarında Hz.Peygamberden almış oldukları emir
    İle bu unvan verilmiştir. İlim,irfan Kur’ana adanan bir hayat geçirmiş
    -Ey Rabbim! Bizi güzel huyla huylandır. Izdıraplara dayanıklı et ‘’
    diye dua eder, gündüzleri mezarlıklarda gezerken geceleri ise yıldızları
    seyreder, bunların yapılmasını tavsiye derdi. Mevlana’ nın ilk mürşidi
    Babasıydı. Daha sonra dokuz yıl Seyyid Burhaneddin-i Tirmizi’ den
    ders almış. İlim irfan merkezi Halep ile Şam da ders görürmüştür. Öyle
    bir alim
    Öyle bir zahit olur ki akıllara durgunluk verir Bilgide keramette, güzel huy
    Güzel davranışta eşi benzeri bulunmaz. Hz. Mevlana’nın vatanı Konya olmuştur.
    Mevlana ile Şems’i Tebriz’inin Konya da buluşup kavuştukları yere ’’İki denizin
    Kavuştuğu ’’yer (Maracel Behreyn) denir. Şems Tebrizi Tebriz’de doğmuş olup,
    adı Şemsettin Muhammed’ dir. Sırlı mucizevi inanılmaz olağanüstü bir insan olan
    ve Hz. Mevlana’yı etkileyen Şems’ten bahsetmeden geçilmez. Onun makamı aşkı vecdi
    hudutlarındaydı. Ondaki olağanüstü yetenekleri ve halleri Mevlana görüp temaşa etmişti.
    Mümin müminin aynasıdır. Hadisi şerifine göre Hz. Şems’ te gördüğü kendi güzelliğine
    Aşık olmuştu. Ondan feyiz almış birbirlerini ilim irfan hakikatler kur’an sünnet bilgilerinde
    Tamamlamışlardı.

    Hz. Mevlana Allahü Tela’nın yarattığı bütün mahlukata derin engin merhamet beslerdi.
    'Bilgi sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyen ise denizlere dalan bir dalgıçtır'.
    'Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden anlamasından kaynaklanır'.
    Onun güzelliklerini özelliklerini anlatmak için kitaplar yetmez, mürekkepler yetmez.

    Eserlerine kısaca göz atarsak; İlahi aşk’ı gönül derdini Divan-ı Kebir’de anlatmış,
    Mesnevi de ise bilgilendirici yaşadığı yılların sonucu anlayış ve tavırlarını anlatmıştır.

    Mevlana gönle gönül zenginliğine önem vermiş, çözümlerin huzurun kaynağı olarak o
    mübarek yapıyı görmüştür. Köşkler saraylar istemek ahmaklık gönüllere talip olmak ise
    zenginliktir ' der. 'Edep iste edep her edepsize sabretmektir' der. İnsanlık tarihinin ender
    şahsiyetlerinden birisi olan eşi benzeri olmayan, hem yaşarken hem ölümünden sonra
    dünyada pek çok kişiyi etkilemiş büyülemiş, etkilemeye de devam etmektedir....................Büyük düşünür
    Ve devamla, 'Kendi halinde kalırsan bir damlasın; ama bütüne katılırsan derya olursun.'
    'Kalpten kalbe yol vardır. Kardeşlik de düşmanlık da bu gizli yoldan geçer'
    'Izdıraplar insanı güzelleştiren, özelleştiren olgunlaştırandır' der.

    Necmiye Sarpkaya

  • siyonizm01.06.2010 - 11:48

    Filistinde Çocuk Doğmak/Çocuk Olmak

    Üzüm moru gözlerle bakıyorum
    Hor görmeyin şaşkınım
    Gönül penceremin camından
    Çoçukluğuma dönüyorum yeniden

    Ben beşikte öğrendim siper almayı
    Tam uzanarak bilmem yatağımda yatmayı
    Biberon tutmadan taş tuttu ellerim
    Bundandır nasırlı ve sert oluşu

    Biraz palazlanınca sapan aldım
    Tankları vurmaya
    Sonra tüfek tuttum gücüm yettiğince
    Bundandır omuz düşüklüğüm

    Duvarlara uçaklara tanklara
    mermilere bombalara
    Sapan atmak aşırı güç değil mi
    Söyleyin teröristlik değil mi

    Ben bilmem ninniyi
    Nazçiçeği olamadım
    El bebek gül bebek de istemedim
    Filistinde doğmayı da


    Neden baba bana siyonizmi tam anlatmadın
    Adaletin adaletsizlik
    Merhametin merhametsizlik
    Vahşetin daha da vahşet olduğunu
    Sen söylemedin ben öğrendim

    Bir soru daha baba
    Hırıstıyanlar neden aşırı hırıstıyan değiller
    Müslümanın aşırısı ne demek
    Kurana sünnete tabiiyet mi

    Biliyor musun baba
    Ben hasretim Mesci Aksaya
    Cuma namazlarında koyamadım alnımı secdeye
    Günde Beş vakit Rahman’a varamadım yüz süremedim
    Üçaylar Ramazan mübarek günleri de bilemedim
    Anlıyor musun baba

    Benimde sesimde çağlardı belki kuş sesleri
    Benimde açardı nefesimde güller laleler
    Belki uçurtmada uçururdum kimbilir
    Baskısız işgalsiz zulümsüz adil bir dünyaya
    Göz açaydım Filistin de çocuk olmayaydım

    Billur pınarlardan kana kana sular içer
    Oyun için kullanırdım sapanları
    Sek sek oynuyordum mayınlar üstünde
    Onu da çok gördüler
    İsrail canavarı
    Ve
    Onun keskin dişleri Amerika

    Bir yanım Şeriada yanıyor
    Bir yanım Gazzede
    Diğer yanım Lübnan da yanıyor
    Oluk oluk akıyor kanlarımız
    Bön bön bakıyor insanlarınız

    Bütün çiçekleri vermek isterdim size
    Ben bilmem çiçek kokmayı çiçek koklamayı
    Kurşun kan barut etrafım
    Ne yana dönsem kan kokar

    Bize terorist diyorlarmış
    Biz teror teroris değiliz inanmayın siz
    İsteğimiz yaşamak sadece evlerimizde topraklarımızda
    Sevdiklerimizle siz olsaydınız ne yapardınız

    Ben renkleri de tanımam ayıplamayın
    Sadece kankırmızısını iyi bilirim
    Bazen de kankardeş oluruz
    Akarken koldan bacaktan kanlarımız

    Hüzünlerim dinmiyor
    Tıpkı bomba yağmurları gibi
    Yüzüm gülmüyor
    Ağlayamıyorum da
    Gözlerime almıştım annemi
    Babamı kardeşimi
    Akıp gitmesinler diye
    Bakamıyorum aynalara
    Silinmez kara alınyazılarımı
    Görürüm diye
    Bakamıyorum
    Utanın
    Utanınnnn

    Necmiye Sarpkaya


    Siyonizmi en iyi çoçuklar anlatır.

  • necip fazıl kısakürek26.05.2006 - 13:44

    Üstat Herkesin İçinde Yaşar
    Açlık çeken birisine yiyecek,
    Susayana su verdiğinde,
    Üşüyeni sarıp sarmaladığında,

    Sevgini sunduğun üstattır.

    Rahmet ve minnetle anıyoruz
    Mekanı cennet bahçesi,
    yeri cennet köşkü olsun

  • kafkas kartalı20.05.2006 - 23:16

    Savaşcı,mücadeleci,dostuna dost,düşmanına düşman,onu
    sevmeyen bir insan düşünemiyorum,inançlarına ve prensipleğine son derece bağlı,akılcı,din adamı ve bilim adamı kadar bilgili vefalı ve fedakar
    bir insan

    Kafkas Kartalını anlatmaya çalıştığım
    şiirimi buraya alıyorum..


    Şeyh Şamil




    Her şeyden üstündü senin için
    İzzet ve haysiyet cesaret fedakarlık
    Yiğitlik acı ve hicran
    Gözyaşları katıktı ekmeğine
    Hürriyet ve istiklal denince
    İlk senin adın gelirdi akla

    Hayat sayfan başlar ilim ve savaşla
    Sınavın zor olarak hazırlanmıştı
    Mertlikle devam eder hayat defterin

    Hocan Mevlana Halid-i Bağdadi
    İlim ve irfan yuvası Bağdat dan
    Yetmedi ilimleri tahsil etmek Şeyh olmak
    Edebiyat tarih fen bilimleri ile devam ederdi

    Vazgeçemedin savaş da barış da asla kitaplardan...
    Neydi hayat senin için neydi
    Bazıları için rahat ve tatlı olan hayat
    Savaş kan sıkıntı cefa zulüm çile

    Düşmanların için
    Korku panik ölüm yiğit
    Gözüpek kahraman kararlı ve azimli
    Bir komutan bir ateş parçası bir arslan

    Tehlikedeydi artık vatanın milletin
    Bütün mukaddes değerler

    Asır xıx. asır başları
    Sanayi devriminin ardından
    Yağma sömürge talan
    Sıcak denizlere açılma hayali
    Kafkasları geçerek inmek Anadolu
    Üzerinden Akdenize

    Dikildin dimdik düşmanın karşısına
    Göğsündeki süngü durduramazdı seni asla
    Yirmi beş günlük baygınlıktan sonra
    İlk sorun 'Ana namaz vakti geçti mi 'oldu
    Seni milletini ayakta tutan neydi
    İnanç mıydı azim miydi
    Kararlılık mıydı
    Cesaret miydi
    Kahramanlık mıydı
    Alimlik miydi
    Bunlar sende doğuştan mevcuttu

    Dağıstanlıları Çerkezleri Çeçenleri Avarları
    Topladın tek ülkü etrafında
    Savunma ve Hürriyet
    Birliği beraberliği sağladın.

    Sen zor günlerin zor dönemlerin
    Adamı değil miydin ne olsa

    Kar etmedi sana asrın
    Topu tüfeği süngüsü askeri siyaseti
    Ekonomisi Lojistiği
    Hiçbir şey kar etmedi sana

    Hile kurnazlık entrikalarayak oyunları
    Kar etmedi sana... Satın alınamadın asla
    Hiçbir değerle...

    Sana Hürriyetine milletine
    Karşılık sulh teklifi geldi
    En kıramayacağın anandan yarinden..
    Oysa mecbur bırakılmıştı mübarek
    Eli öpülesi senin gibi evlat yetiştiren
    Şanlı...Ana

    Karar kesin hüküm verildi
    'Annem cezalandırılacak
    Bir tarafta ana can dost..
    Diğer tarafta
    Namus İstiklal Mücadelesi
    Haysiyet ve onur sınavı
    Çözümü buldun pratik müthiş zekan ile
    Gösterdin karlılığını ve azmin zaferini
    Kendini kırbaçlatarak dosta düşmana.

    Medine de uydun son çağrıya
    Ebedi aleme gel çağrısına
    Defnedildin Kahraman asker
    Kahraman Komutan Şeyh Şamil
    Sevgili Peygamberime komşu oldun
    Cennetül Baki Kabristanında
    Sen rahat ol cesur yürek
    Sen rahat ol
    Hala ayaktayız
    Hala Anadolu’ya Birileri inemedi
    Sıcak Denizlere
    Geçilemez Anadolu asla
    Sen rahat ol

    Necmiye Sarpkaya

  • ırak savaşı17.01.2006 - 22:16

    IRAK

    Irak bir dramı bir katliyamı kan barut ve gözyaşını bombaları ve bir
    medeniyetin,kültürel zenginliğin talan edilmesini.İnsanlık ayıbı
    geliyor aklıma.


    Necmiye SARPKAYA

  • ırak savaşı17.01.2006 - 22:14

    Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım
    sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum



    Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)



    2003 Mart ayını gösterir tarihler
    Devletlerden bir devlet
    Kitle imha silahı bulundurur
    Süper güçler tehlikeye düşer
    Yetmiyormuş gibi kafa da tutar
    Gelin gelin geleceğiniz varsa
    Göreceğiniz de var
    Sizi çöle saplayalım da
    Görün gününüzü

    Çağrıya uyulur gidilir
    Oraya kadar gidilmişken işgal edilir
    Diktatörlerin heykelleri halkla el ele
    Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde
    Kırılır parçalanır devrilir
    Halk conolarla elele gönül gönüle
    ne de olsa özgürler
    Masal bu ya

    Aniden ciddi devlet adamları
    Sahtekar dolandırıcı yalancı
    Oluverir...
    Maskeler düşer kel görünür
    Akşam söyler sabah yalanlar
    Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu
    Yalanları kim söylüyor
    Devlet devlet değil
    Halk da halk değil
    Masal bu ya
    Yalan rüzgarı devam eder eder

    Kitle imha silahları bulunmaz
    Oysa alet edavat zırzavat
    Onlardan gitmiş
    Bedeli nakit tahsil edilmiş
    Faturaları saklanmış
    Elma dersem çık
    Armut dersem çıkma
    Ne söylenirse söylensin
    Muzur silahlar çıkmaz ortaya
    Oyun bozan ya koca koca devletlerin
    Oyunlarını bozacak
    Kafaya koymuş bir kere
    Ne çare......
    El Kaide Örgütünden
    Eser yok kıyı köşe bucak aranır
    Taşların tepelerin altlarına bile bakılır
    Ne gezer yeller esiyor yerlerinde
    Buhar olur uçar masal bu ya

    O arada hesap da olmayan birşey olur
    Diktatör yakalanır perişan bitkin
    Yorgun hasta zavallı bir şekil de
    Güzelce saç baş
    Tepeden aşağı muayene edilir
    Medeni doktorlara emanet edilir
    Avukatlar tutulur özel adalar alınır
    Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum
    İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar
    Elinde emniyette ne de olsa
    O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine

    Masal bu ya her şey iyiye giderken
    Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar
    İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde
    Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar
    Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda
    İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır
    Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir
    İşte tam o gece kadir gecesi
    Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır
    Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir
    Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür
    Ölenler sokak köpeklerine yem edilir
    Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir
    Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır
    Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz
    Bütün dünya yar alır rol alır

    Kanlar donmuş
    Diller susmuş
    Gönüller kararmış
    Gözyaşları taşlaşmış
    Eller semaya açılmış
    Bir daha kapanmamış
    Masal burada kesilir
    Naziler Hitler
    Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık
    Diktatörler aranır aranır
    Rahmet okunmak için aranır
    Masal burada biter
    Zahmetin Rahmete
    Acının tatlıya ulaşacağı günler
    Beklenir beklenir dilenir dilenir

    Necmiye Sarpkaya




    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



    Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına
    dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.



    Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)



    Ölümlerden ölüm beğen felluce
    Gamlı yaslı bahtı kara felluce
    Muhammed Abbud anlatıyor
    Yüreği yanarak kan kusarak
    'Şafak vakti evimiz bombalandı
    Oğlum karnından yaralandı
    Evden çıkamadım hastaneye
    Göteremedim gözümün önünde
    Kıvranarak can verdi
    Dokuz yaşındaki oğlumu
    Ellerimle bahçeye gömdüm'

    İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı
    Dolu dizgin geliyor
    Asrın topu tüfeği uçakları
    Haçlar takılmış tankları
    Havan topları ile omuz omuza
    Geliyorlar 'Felluce'

    Medeniyet adına (!)
    Özgürlük adına (!)
    Mutluluk adına(!)
    Demokrasi adına (!)
    İnsanlık adına (!)
    Hak savunma adına (!)
    Adalet adına(!)
    Geliyorlar taş üstünde taş
    Bırakmamaya ant ederek
    Geliyor Nemrut'lar geliyor
    Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar
    Tarihin tozlu sayfalarını
    Aralayarak geliyorlar

    Büyük bir felaket yaşanıyor
    Yanı başımızda görülmemiş
    Duyulmamış bir katliam
    Bir dram yaşanıyor

    Kulaklarınız çınlasın
    İnsan hakları savunucuları
    Nerelerdesiniz nerelerde
    Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor
    Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz
    Üzerinize ölü toprağı mı serpildi
    Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı

    Savun ma sen canını malını
    Namusunu vatanını
    Bırak bombalasınlar
    Bırak yağmalansın
    Bırak talan edilsin
    Sen özgür olacaksın (!)
    Nasılsa demokrasi gelecek (!)
    Ülkene sana çocuklarına
    Ölsün çoluk çocuk
    Genç ihtiyar bebeler ana karnında
    Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi

    Sami El Cumali Iraklı bir doktor
    Ağlıyor bağırıyor
    Sesini hiç kimse duymuyor
    Yaralı ziyaretine gittiği evden
    Dış dünyaya telefon ediyor
    'Bir ambulansım vardı vuruldu
    Dokorum yaralandı
    Onlarca yaralı evlerinde çaresiz
    Elimiz kolumuz bağlı
    Onüç yaşındaki kız çocuğuna
    Ulaşamadık vakitlice
    Ellerimde öldü' diyor

    Binlerce ölü Felluce sokaklarında
    Tekmelenen dövülen sürüklenen
    Iraklı komşularımız kapı komşularımız
    Korkunç görüntüleri seyrediyoruz
    Sadece seyrediyoruz

    Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak
    Yaralar nasıl sarılacak
    İnsanlık suçunu kim
    Engelleyecek ağla bahtı kara
    Felluce ağla
    Ne Ramazan durdurabilir onları
    Ne Kadir Gecesi
    Ne Bayram durdurabilir
    Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri
    Kara elleri kirli elleri kanlı elleri
    Ölümlerden ölüm beğen Felluce
    Elbet uzanır Hakk'ın eli
    Doğar ak günler

    Necmiye Sarpkaya

  • özlem04.10.2005 - 16:24

    Özlemmm



    Özlemmmmm; nedir özlem hep kendi kendime bunu sorar dururdum. Bugün yine aklımda özlem sorusu vardı. Sabah karar verdim uzun uzun düşündüm. Sahi özlem nedir? Ben neleri özlüyorum arkadaşlarım dostlarım neleri özlüyor diğer insanlar neleri özleyebilir. Bir dostu, bir arkadaşı,bir sırdaşı anneyi babayı ve çocukları bu listeyi oldukça uzatabilir ve genişletebiliriz. O halde nedir özlem; bir insanı bir yeri kısacası neyi istiyorsak onu görmek,ona kavuşmak onunla beraber olmak isteğidir,desem, bu kez şöyle bir soru akla gelir,özlem insanı çok mu yakar kavurur içi içine sığmaz bir heyecan mı duyar yerinde duramaz özlediği her ne ise hep gözlerinin önünde baktığı gözünün iliştiği, her yerde, kıyıda Bazen seraplar görür, onu görür gibi olur ellerini uzatır, tam yaklaştım, buldum, yakaladım,derken kayboluverir. Gözlerimizin önünde, canımızda kalbimizde,gönlümüzde,duygu duygu ve düşüncelerimizde özlemlerimiz ve yakıcı yıkıcı gücü vardır.Neleri özleriz konusuna yeniden dönersek:Sevgilimizi,canımızı,kendimizden canımızdan
    daha çok sevdiğimiz nadide varlığımızı,ucsuz bucaksız kırları,çayır ve bayırları,mini minicik yeni doğmuş bir kuzuyu,yeni doğmuş bir bebeği,minicik bir serçeyi, hep insanoğluna dost olmuş bembeyaz bir güvercini,kumruyu,flamingoları minicik Arı kuşlarını ve kırların özgür rengarenk kelebeklerini,hacı leylekleri özlemez misiniz? Kıpkırmızı gelincikleri minicik günaydınnnnn diye bağıran papatyaları,şırıl şırıl dereleri,gürül gürül ırmakları çarşaf gibi uzanan denizi gümüş
    rengi bayırları,masmavi gökyüzünü davudi bir sesle okunan ezanları enfes gözüken dalından kopartarak yiyebileceğiniz bir meyveyi,ormanları,bin bir renkli bin bir kokulu kır çıçeklerini,yağmur sonrası gökkuşağını ve güzelim toprak kokusunu,ramazan ayında iftara yakın saatlerde mis
    ekmek kokusunu hiç özlemediniz mi?
    Özlemeyenimiz var mıdır? .
    Buraya kadar tamam peki ya elimizde bulunan,yanımız da bulunan,etrafımızdaki dostlarımızın
    dostlarımızın,arkadaşlarımızın,kardeşlerimizin,canlarımızın,komşularımızın,çocuklarımızın
    anne ve babalarımızın,sevdiklerimizin kıymetlerini gerçekten biliyor muyuz? yoksa zamana ve alışkanlıklarımıza mı yeniliyoruz.
    Lütfen, hayat çok kısa etrafımıza alıcı gözle şöyle bir bakalım,kendimizi benliğimizi unutarak egodan sıyrılarak,telaşlardan ve koşturmacalar dan bir an olsun başımızı kaldırarak sükünetle sühuletle fakat atalete düşmeden etrafımıza bakalım.Kimi kimleri özlüyoruz? Kimi veya kimleri
    özlemeliyiz elimizdekilerin değerlerini gerçekten biliyor muyuz? Şükrünü eda edebiliyor muyuz? Lütfen birazcık daha dikkat ve özen.


    Olumlu ve yapıcı yakıcı kavurucu özlemlere

    Necmiye Sarpkaya






    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

  • ramazan04.10.2005 - 14:28

    Kutsal mübarek bereket ve rahmet dolu
    ışıl ışıl bir ay bünyesinde bin aydan hayırlı kadir gecesini barındıran
    Yıldız gözlü bir ay nurlu ve efsunlu mübarek olsun.Bütün insanlığa huzur barış ve kardeşlik gelmesine vesile olsun.Bugün yazmış olduğum şiirimi
    aşağıya alıyorum.



    Hoş Geldi Ya Şehr-i Ramazan



    Ruhlarımızı yücelten
    Bedenlere şifa
    Gönüllere safa
    Rahmet bereket mağfiret yüklü
    Efsunlu yıldız gözlü Ramazan

    Başımızda miraç tacı
    Aşımızda cennet lezzeti
    Gül benizlere elmas pırıltısı
    Sadaka ödüllü gülüşlere pırlanta ışıltısı

    Aydınlatır kainatı kur'an nuru
    Patlar toplar
    Vurulur davullar
    Söylenir maniler

    Sırma,kasnak anavata,dival işlemeli
    İpek arakiye yazma seccadeler
    Her iki rekatta salavat getiren
    Davudi müezzinler

    Merhamet rahmet kuşanırken alemler
    Zenginlikten soyutlanırken zenginler
    Yoksullukları kaybolurken yoksulların
    Herkesin müsavi sayıldığı
    Efsunlu Yıldız Gözlü Ramazan

    Sabır metanet coşarken kalplerden
    Irmaklar dolu dizgin
    Gönüller meleklere eş uhrevi
    Renkler solgun nurani

    Hesaba çekerken içimdeki kürsi
    Ağlar tevbeler
    Taşar pişmanlıklar
    Asumana kavuşur

    Çörekli simitli börekli
    Davullu dümbelekli
    Meddahlı karagözlü
    Çaylı kahveli nargileli
    Şuruplu şerbetli
    Kandilli fenerli
    Eski Ramazanlar

    Gök kubbeyi çınlatan tekbirler
    Asumana yükselen asude gönüller
    İhya olan müminler mümineler
    Secdeye kapanan pak alınlar
    Yeniden yeşeren kardeşlik
    Barış güven,coşkunun mimarı
    Hoş Geldin Şehr-i Ramazan

    Suçlunun tevbeleri
    Suçun utancı
    Sevabın kazancı
    Müminin miracı
    Teravih zekat fıtır
    İlahi Ferman
    Gönüllere derman
    On bir ayın sultanı
    Hoş Geldin hoş geldin

    Necmiye Sarpkaya

  • veda hutbesi07.09.2005 - 20:22

    Veda Hutbesi:Hz.Muhammet Mustafa (s.a.v) efendimizin en son hutbesidir.Bütün zamanların en manidar ve güncelliğini koruyan muhteşem bir hitabetidir.Aşağıya alıyorum.Okuyanlar okutanlar
    şefaatine nail olsunlar inş.


    VEDA HUTBESİ



    Ey insanlar!

    Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi

    olarak bir daha birlesemeyecegim.



    Ashabim!

    Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise,

    bu sehriniz (Mekke) nasil mübarek bir sehir ise, canlariniz, mallariniz,

    namuslariniz da öyle mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmustur.



    Ey Ashabim!

    Yarin Rabbinize kavusacaksiniz ve bugünkü her hal ve hareketinizden

    muhakkak sorulacaksiniz. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönüp de

    birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi burada bulunanlar,

    bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunupta isitenden

    daha iyi anlayarak, muhafaza etmis olur.



    Ashabim!

    Cahiliyet devrinde güdülen kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim

    ilk kan davasi Abdulmuttalib'in torunu Rebia'nin kan davasidir.



    Ey Ashabim!

    Bugün seytan sizin su topraklarinizda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak

    gücünü ebedi surette kaybetmistir. Fakat siz; bu kaldirdigim seyler disinda,

    kücük gördügünüz islerde ona uyarsaniz, bu da onu memnun edecektir. Dininizi

    korumak için bunlardan da sakininiz!



    Ey insanlar!

    Kadinlarin haklarini gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanizi tavsiye

    ederim. Siz kadinlari, Allah emaneti olarak aldiniz; onlarin namuslarini ve

    iffetlerini Allah adina söz vererek helal edindiniz. Sizin kadinlar üzerinde

    hakkiniz, onlarin da sizin üzerinizde haklari vardir. Sizin kadinlar üzerindeki

    hakkiniz, onlarin aile yuvasini, sizin hoslanmadiginiz

    hiçbir kimseye çignetmemeleridir. Eger razi olmadiginiz herhangi bir kimseyi aile

    yuvaniza alirlarsa, onlari hafifce dövüp, sakindirabilirsiniz. Kadinlarin da sizin

    üzerinizdeki haklari mesru bir sekilde, hertürlü yiyim ve giyimlerini temin

    etmenizdir.



    Ey Mu'minler!

    Size bir emanet birakiyorum ki, ona*****i sarildikça yolunuzu hiç sasirmazsiniz. O

    emanet Allah kitabi Kur'an'dir.



    Ey Mu'minler!

    Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanin kardesidir;

    böylece bütün

    müslümanlar kardestir. Din kardesinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz

    baskasina helal degildir. Meger ki, gönül hoslugu ile kendisi vermis olsun.



    Ey Ashabim!

    Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakki vardir.



    Ey Insanlar!

    Cenab-i Hak her hak sahibine, hakkini (Kur'an'da) vermistir. Varise vasiyet

    etmege lüzum yoktur. Çocuk kimin döseginde dogmussa, ona aittir. Zina eden

    için mahrumiyet vardir. Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz, yahut

    efendisinden baskasina intisaba kalkan nankör, Allah'in gazabina, meleklerin

    lanetine ve bütün müslümanlarin ilencine ugrasin. Cenab-i Hak, bu gibi

    insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet ve sahadetlerini kabul eder.



    Ey Ashabim!

    Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir; hepiniz Adem'in çocuklarisiniz, Adem ise

    topraktandir.

    Allah yaninda en kiymetli olaniniz, ona en çok saygi göstereninizdir. Arabin

    Arab olmayana

    takva ölçüsünden baska bir üstünlügü yoktur.



    Ey Ashabim!

    Yarin beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? 'Allah'in elçiligini ifa ettin,

    vazifeni yerine

    getirdin, bize vasiyet ve ögütte bulundun diye sahadet ederiz! '

    (bunun üzerine Resul-i Ekrem, mübarek sahadet parmagini göge dogru

    kaldirarak, sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek söyle buyurdu :)



    Sahit ol ya Rab! Sahit ol ya Rab! Sahit ol ya Rab!


    Hz.Muhammet Mustafa (S.A.V)

  • miraç07.09.2005 - 16:49

    Yedi Kat Göklerde ihtişamlı ve sonderece anlamlı büyülü,büyüleyici
    hiçkimseye kısmet olmayacak kutlu bir yolculuk.Gece yürüyüşü
    İsra da deniyor.


    Miraç

    Gurbet hiç değişmez
    Gül benizlim
    Sen masum sen mazlum
    Yerlerin göklerin nadide çiçeği
    Gül yüzlüm güzel sözlüm
    Sevgililer sevgilisi
    Yine mahsun yine mazlum
    Hüzün yılları gelir çatar
    Dayanak dost can amca
    Ebu Talip
    Gözbebeği baştacı iffet sadakat
    Abidesi örnek hatun Hz.hatice
    Dünya süsü dünya meyvesi
    Ebu Kasım arkasından Abdullah
    Ahirete göçer
    Tertemiz kalp buruk
    Mubarek gözler yaşlarla dolu

    Bir yanında Hz.Ebubekir
    Diğer yanında H.Osman
    Ebu Cehil kıralası ellerini
    Mübarek yakaya atar
    Yetmez müşriklere
    İşkembeler atılır
    Taif de çıkış yolu olmaz
    Müminler taşlanır
    Acılar üst üste
    İmtihanlar zor
    Sınanacaklar
    Denenecekler

    Bir gece ansızın Mekkeden
    Mescid-i Aksaya
    Yedi Kat Göklere
    Gül yüzlüm Göz Bebeğim
    Feza aleminden beka alemine
    Melekler selama durur
    Mirac’ın Sultanı
    Gönüller Sultanı
    Hakk’ın davetine mazhar olur
    Ne gözler görmüş
    Ne kulaklar işitmiş
    Ne gönüllere doğmuş
    Cennet saltanat mülk
    Arş’ı Azam
    Kab’ı Kavseyn Makamına
    Zat’ı Celil-i Zül Cemal ile görüşme
    Efendim Gül yüzlüm Gözbebeğim

    İhtişamlı yolculuk
    Yedi Kat Göklerde
    Arş,kürsi Leyh-u Mahfuz
    Sidre-i Munteha
    Cennetler inciden sedeften yakuttan
    Misk amber kokulu toprağı
    Şırıl şırıl akar suları
    Süt ve bal ırmakları
    Cennetleri gösterir Rahman
    Habibine kuluna peygamberine

    Hiçbir kula nasip olmaz
    Gezmek tanımak tanıtmak
    Anlatmak şerefine erdirdin
    Ya Zül Celal
    Habibini mirac ile
    Burak binit
    Cibril üzengi
    Mikail yular tutar
    Berk sürati ile yol alınır
    Göklerin misafiri var bu gece
    Herkes çekilsin yol versin
    Büyük gece bu gece
    Mübarek gece bu gece
    Menzilden menzile
    Mertebeden mertebeye
    Yükseltilmiş Cemal’e erdirilmiş

    Çağrı kutlu çağrı büyük yerden
    Eşsiz emsalsiz davet
    Huşu ile icabet
    Habibine Gülyüzlüme
    İzzet ikram refref döşek
    Zaman ahir zaman
    Ömürler kısa
    Görevler fazla
    Boş dönmez Gül Yüzlüm
    Kutlu mutlu mirac dan
    Cin ile ins peygamberi
    Seçilmişler seçilmişi
    Övülmüşler övülmüşü
    Son peygamberim
    Hatemül Embiya
    Kıyamete dek
    Tek mürşit
    Tek müjdeci
    Kurtarıcım Peygamberim
    Sultanım Gül benizlim
    Kainatın şerefi
    Gözdeler gözdesi
    Alemlerin Fahrı
    İnsanlığın Efendisine
    Saltanat şeksiz şüpesiz
    Açık şekilde gösterilir

    Boş dönmez mirac dan
    Ümmeti ümmeti diyen
    Müberek diller mübarek eller
    Beş Vakit Namaz
    Amenerresülü
    Tehıyyat
    Müjdeler
    Mevlanın Cemalini gören
    Sohbetine mazhar olan
    Kutlu peygamberim
    Gül Yüzlüm
    Sultanımmmmm
    Boş Dönmez

    Necmiye Sarpkaya





    (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.