Gönül dünyasının dili gönül deryasının kahramanı, hoşgörü Diyalog insanı. O Hz. Mevlana kur’an ve sünnetten biran ayrılmayan gerek kal gerek hal diliyle yaşayan büyük düşünürdür.
Nice sultanlar nice vezirler nice paşalar nice liderler devirlerinin Kahramanları unutulup gitmesine rağmen, onun eserleri; onun Fikirleri onun sözleri yaşantısı örnek olmuş içimizi ısıtmış ter-ü taze Hoş sedalar bırakmış, hoş çağrışımlar yapmış ve halende yapmaktadır..
Yedi yüzyıl öncesinden çıkıp gelmekte bizi bir halka etrafında toplamakta, Yakmış olduğu meşale en parlak en keskin haliyle yanmakta dünya durdukça da Yanmaya devam edecektir. Çağlar ötesinden sızan ilim ışıkları gönüllerde birer Yıldız, birer güneş gibi parlamakta, ‘gel ne olursan ol yine gel' çağrıları insanları cezbetmekte ve çağrıya uymaya zorlamaktadır.
İnsanlık onu anlamaya onu tanımaya çalışmaktadır. Onu anlayabilmek Tanıyabilmek kolay değildir. Hayatını anlatmak yazmak zordur. Onun Berrak bir su kadar temiz etrafına baktığımızda anne babasından ve Feyz aldığı hocalarına kadar cevherlere rastlamak mümkündür. O nurlu, elleri öpülesi annesi Mümine Sultan, etrafını yaydığı ışıkla Nurla aydınlatan o mübarek Hatun iman ve nur kaynağıyla geleceğin Tefekkür hoşgörü sabır, ilim irfan kaynağı olan büyük düşünürü Beslemiş büyütmüştür. ‘’Kadın Hak nurudur, sevgili değil yaratıcıdır Yaratılmış değil ‘’ diyerek nadide eser mesnevide annesi ve anneler Hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir.
Sultanu’l Ulema (Alimlerin Sultanı) babası Bahaeddin Veled’e Üçyüz alimin rüyalarında Hz.Peygamberden almış oldukları emir İle bu unvan verilmiştir. İlim,irfan Kur’ana adanan bir hayat geçirmiş -Ey Rabbim! Bizi güzel huyla huylandır. Izdıraplara dayanıklı et ‘’ diye dua eder, gündüzleri mezarlıklarda gezerken geceleri ise yıldızları seyreder, bunların yapılmasını tavsiye derdi. Mevlana’ nın ilk mürşidi Babasıydı. Daha sonra dokuz yıl Seyyid Burhaneddin-i Tirmizi’ den ders almış. İlim irfan merkezi Halep ile Şam da ders görürmüştür. Öyle bir alim Öyle bir zahit olur ki akıllara durgunluk verir Bilgide keramette, güzel huy Güzel davranışta eşi benzeri bulunmaz. Hz. Mevlana’nın vatanı Konya olmuştur. Mevlana ile Şems’i Tebriz’inin Konya da buluşup kavuştukları yere ’’İki denizin Kavuştuğu ’’yer (Maracel Behreyn) denir. Şems Tebrizi Tebriz’de doğmuş olup, adı Şemsettin Muhammed’ dir. Sırlı mucizevi inanılmaz olağanüstü bir insan olan ve Hz. Mevlana’yı etkileyen Şems’ten bahsetmeden geçilmez. Onun makamı aşkı vecdi hudutlarındaydı. Ondaki olağanüstü yetenekleri ve halleri Mevlana görüp temaşa etmişti. Mümin müminin aynasıdır. Hadisi şerifine göre Hz. Şems’ te gördüğü kendi güzelliğine Aşık olmuştu. Ondan feyiz almış birbirlerini ilim irfan hakikatler kur’an sünnet bilgilerinde Tamamlamışlardı.
Hz. Mevlana Allahü Tela’nın yarattığı bütün mahlukata derin engin merhamet beslerdi. 'Bilgi sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyen ise denizlere dalan bir dalgıçtır'. 'Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden anlamasından kaynaklanır'. Onun güzelliklerini özelliklerini anlatmak için kitaplar yetmez, mürekkepler yetmez.
Eserlerine kısaca göz atarsak; İlahi aşk’ı gönül derdini Divan-ı Kebir’de anlatmış, Mesnevi de ise bilgilendirici yaşadığı yılların sonucu anlayış ve tavırlarını anlatmıştır.
Mevlana gönle gönül zenginliğine önem vermiş, çözümlerin huzurun kaynağı olarak o mübarek yapıyı görmüştür. Köşkler saraylar istemek ahmaklık gönüllere talip olmak ise zenginliktir ' der. 'Edep iste edep her edepsize sabretmektir' der. İnsanlık tarihinin ender şahsiyetlerinden birisi olan eşi benzeri olmayan, hem yaşarken hem ölümünden sonra dünyada pek çok kişiyi etkilemiş büyülemiş, etkilemeye de devam etmektedir....................Büyük düşünür Ve devamla, 'Kendi halinde kalırsan bir damlasın; ama bütüne katılırsan derya olursun.' 'Kalpten kalbe yol vardır. Kardeşlik de düşmanlık da bu gizli yoldan geçer' 'Izdıraplar insanı güzelleştiren, özelleştiren olgunlaştırandır' der.
Üzüm moru gözlerle bakıyorum Hor görmeyin şaşkınım Gönül penceremin camından Çoçukluğuma dönüyorum yeniden
Ben beşikte öğrendim siper almayı Tam uzanarak bilmem yatağımda yatmayı Biberon tutmadan taş tuttu ellerim Bundandır nasırlı ve sert oluşu
Biraz palazlanınca sapan aldım Tankları vurmaya Sonra tüfek tuttum gücüm yettiğince Bundandır omuz düşüklüğüm
Duvarlara uçaklara tanklara mermilere bombalara Sapan atmak aşırı güç değil mi Söyleyin teröristlik değil mi
Ben bilmem ninniyi Nazçiçeği olamadım El bebek gül bebek de istemedim Filistinde doğmayı da
Neden baba bana siyonizmi tam anlatmadın Adaletin adaletsizlik Merhametin merhametsizlik Vahşetin daha da vahşet olduğunu Sen söylemedin ben öğrendim
Bir soru daha baba Hırıstıyanlar neden aşırı hırıstıyan değiller Müslümanın aşırısı ne demek Kurana sünnete tabiiyet mi
Biliyor musun baba Ben hasretim Mesci Aksaya Cuma namazlarında koyamadım alnımı secdeye Günde Beş vakit Rahman’a varamadım yüz süremedim Üçaylar Ramazan mübarek günleri de bilemedim Anlıyor musun baba
Benimde sesimde çağlardı belki kuş sesleri Benimde açardı nefesimde güller laleler Belki uçurtmada uçururdum kimbilir Baskısız işgalsiz zulümsüz adil bir dünyaya Göz açaydım Filistin de çocuk olmayaydım
Billur pınarlardan kana kana sular içer Oyun için kullanırdım sapanları Sek sek oynuyordum mayınlar üstünde Onu da çok gördüler İsrail canavarı Ve Onun keskin dişleri Amerika
Bir yanım Şeriada yanıyor Bir yanım Gazzede Diğer yanım Lübnan da yanıyor Oluk oluk akıyor kanlarımız Bön bön bakıyor insanlarınız
Bütün çiçekleri vermek isterdim size Ben bilmem çiçek kokmayı çiçek koklamayı Kurşun kan barut etrafım Ne yana dönsem kan kokar
Bize terorist diyorlarmış Biz teror teroris değiliz inanmayın siz İsteğimiz yaşamak sadece evlerimizde topraklarımızda Sevdiklerimizle siz olsaydınız ne yapardınız
Ben renkleri de tanımam ayıplamayın Sadece kankırmızısını iyi bilirim Bazen de kankardeş oluruz Akarken koldan bacaktan kanlarımız
Hüzünlerim dinmiyor Tıpkı bomba yağmurları gibi Yüzüm gülmüyor Ağlayamıyorum da Gözlerime almıştım annemi Babamı kardeşimi Akıp gitmesinler diye Bakamıyorum aynalara Silinmez kara alınyazılarımı Görürüm diye Bakamıyorum Utanın Utanınnnn
Savaşcı,mücadeleci,dostuna dost,düşmanına düşman,onu sevmeyen bir insan düşünemiyorum,inançlarına ve prensipleğine son derece bağlı,akılcı,din adamı ve bilim adamı kadar bilgili vefalı ve fedakar bir insan
Kafkas Kartalını anlatmaya çalıştığım şiirimi buraya alıyorum..
Şeyh Şamil
Her şeyden üstündü senin için İzzet ve haysiyet cesaret fedakarlık Yiğitlik acı ve hicran Gözyaşları katıktı ekmeğine Hürriyet ve istiklal denince İlk senin adın gelirdi akla
Hayat sayfan başlar ilim ve savaşla Sınavın zor olarak hazırlanmıştı Mertlikle devam eder hayat defterin
Hocan Mevlana Halid-i Bağdadi İlim ve irfan yuvası Bağdat dan Yetmedi ilimleri tahsil etmek Şeyh olmak Edebiyat tarih fen bilimleri ile devam ederdi
Vazgeçemedin savaş da barış da asla kitaplardan... Neydi hayat senin için neydi Bazıları için rahat ve tatlı olan hayat Savaş kan sıkıntı cefa zulüm çile
Düşmanların için Korku panik ölüm yiğit Gözüpek kahraman kararlı ve azimli Bir komutan bir ateş parçası bir arslan
Tehlikedeydi artık vatanın milletin Bütün mukaddes değerler
Asır xıx. asır başları Sanayi devriminin ardından Yağma sömürge talan Sıcak denizlere açılma hayali Kafkasları geçerek inmek Anadolu Üzerinden Akdenize
Dikildin dimdik düşmanın karşısına Göğsündeki süngü durduramazdı seni asla Yirmi beş günlük baygınlıktan sonra İlk sorun 'Ana namaz vakti geçti mi 'oldu Seni milletini ayakta tutan neydi İnanç mıydı azim miydi Kararlılık mıydı Cesaret miydi Kahramanlık mıydı Alimlik miydi Bunlar sende doğuştan mevcuttu
Dağıstanlıları Çerkezleri Çeçenleri Avarları Topladın tek ülkü etrafında Savunma ve Hürriyet Birliği beraberliği sağladın.
Sen zor günlerin zor dönemlerin Adamı değil miydin ne olsa
Kar etmedi sana asrın Topu tüfeği süngüsü askeri siyaseti Ekonomisi Lojistiği Hiçbir şey kar etmedi sana
Hile kurnazlık entrikalarayak oyunları Kar etmedi sana... Satın alınamadın asla Hiçbir değerle...
Sana Hürriyetine milletine Karşılık sulh teklifi geldi En kıramayacağın anandan yarinden.. Oysa mecbur bırakılmıştı mübarek Eli öpülesi senin gibi evlat yetiştiren Şanlı...Ana
Karar kesin hüküm verildi 'Annem cezalandırılacak Bir tarafta ana can dost.. Diğer tarafta Namus İstiklal Mücadelesi Haysiyet ve onur sınavı Çözümü buldun pratik müthiş zekan ile Gösterdin karlılığını ve azmin zaferini Kendini kırbaçlatarak dosta düşmana.
Medine de uydun son çağrıya Ebedi aleme gel çağrısına Defnedildin Kahraman asker Kahraman Komutan Şeyh Şamil Sevgili Peygamberime komşu oldun Cennetül Baki Kabristanında Sen rahat ol cesur yürek Sen rahat ol Hala ayaktayız Hala Anadolu’ya Birileri inemedi Sıcak Denizlere Geçilemez Anadolu asla Sen rahat ol
Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum
Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)
2003 Mart ayını gösterir tarihler Devletlerden bir devlet Kitle imha silahı bulundurur Süper güçler tehlikeye düşer Yetmiyormuş gibi kafa da tutar Gelin gelin geleceğiniz varsa Göreceğiniz de var Sizi çöle saplayalım da Görün gününüzü
Çağrıya uyulur gidilir Oraya kadar gidilmişken işgal edilir Diktatörlerin heykelleri halkla el ele Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde Kırılır parçalanır devrilir Halk conolarla elele gönül gönüle ne de olsa özgürler Masal bu ya
Aniden ciddi devlet adamları Sahtekar dolandırıcı yalancı Oluverir... Maskeler düşer kel görünür Akşam söyler sabah yalanlar Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu Yalanları kim söylüyor Devlet devlet değil Halk da halk değil Masal bu ya Yalan rüzgarı devam eder eder
Kitle imha silahları bulunmaz Oysa alet edavat zırzavat Onlardan gitmiş Bedeli nakit tahsil edilmiş Faturaları saklanmış Elma dersem çık Armut dersem çıkma Ne söylenirse söylensin Muzur silahlar çıkmaz ortaya Oyun bozan ya koca koca devletlerin Oyunlarını bozacak Kafaya koymuş bir kere Ne çare...... El Kaide Örgütünden Eser yok kıyı köşe bucak aranır Taşların tepelerin altlarına bile bakılır Ne gezer yeller esiyor yerlerinde Buhar olur uçar masal bu ya
O arada hesap da olmayan birşey olur Diktatör yakalanır perişan bitkin Yorgun hasta zavallı bir şekil de Güzelce saç baş Tepeden aşağı muayene edilir Medeni doktorlara emanet edilir Avukatlar tutulur özel adalar alınır Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar Elinde emniyette ne de olsa O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine
Masal bu ya her şey iyiye giderken Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir İşte tam o gece kadir gecesi Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür Ölenler sokak köpeklerine yem edilir Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz Bütün dünya yar alır rol alır
Kanlar donmuş Diller susmuş Gönüller kararmış Gözyaşları taşlaşmış Eller semaya açılmış Bir daha kapanmamış Masal burada kesilir Naziler Hitler Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık Diktatörler aranır aranır Rahmet okunmak için aranır Masal burada biter Zahmetin Rahmete Acının tatlıya ulaşacağı günler Beklenir beklenir dilenir dilenir
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.
Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)
Ölümlerden ölüm beğen felluce Gamlı yaslı bahtı kara felluce Muhammed Abbud anlatıyor Yüreği yanarak kan kusarak 'Şafak vakti evimiz bombalandı Oğlum karnından yaralandı Evden çıkamadım hastaneye Göteremedim gözümün önünde Kıvranarak can verdi Dokuz yaşındaki oğlumu Ellerimle bahçeye gömdüm'
İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı Dolu dizgin geliyor Asrın topu tüfeği uçakları Haçlar takılmış tankları Havan topları ile omuz omuza Geliyorlar 'Felluce'
Medeniyet adına (!) Özgürlük adına (!) Mutluluk adına(!) Demokrasi adına (!) İnsanlık adına (!) Hak savunma adına (!) Adalet adına(!) Geliyorlar taş üstünde taş Bırakmamaya ant ederek Geliyor Nemrut'lar geliyor Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar Tarihin tozlu sayfalarını Aralayarak geliyorlar
Büyük bir felaket yaşanıyor Yanı başımızda görülmemiş Duyulmamış bir katliam Bir dram yaşanıyor
Kulaklarınız çınlasın İnsan hakları savunucuları Nerelerdesiniz nerelerde Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz Üzerinize ölü toprağı mı serpildi Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı
Savun ma sen canını malını Namusunu vatanını Bırak bombalasınlar Bırak yağmalansın Bırak talan edilsin Sen özgür olacaksın (!) Nasılsa demokrasi gelecek (!) Ülkene sana çocuklarına Ölsün çoluk çocuk Genç ihtiyar bebeler ana karnında Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi
Sami El Cumali Iraklı bir doktor Ağlıyor bağırıyor Sesini hiç kimse duymuyor Yaralı ziyaretine gittiği evden Dış dünyaya telefon ediyor 'Bir ambulansım vardı vuruldu Dokorum yaralandı Onlarca yaralı evlerinde çaresiz Elimiz kolumuz bağlı Onüç yaşındaki kız çocuğuna Ulaşamadık vakitlice Ellerimde öldü' diyor
Binlerce ölü Felluce sokaklarında Tekmelenen dövülen sürüklenen Iraklı komşularımız kapı komşularımız Korkunç görüntüleri seyrediyoruz Sadece seyrediyoruz
Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak Yaralar nasıl sarılacak İnsanlık suçunu kim Engelleyecek ağla bahtı kara Felluce ağla Ne Ramazan durdurabilir onları Ne Kadir Gecesi Ne Bayram durdurabilir Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri Kara elleri kirli elleri kanlı elleri Ölümlerden ölüm beğen Felluce Elbet uzanır Hakk'ın eli Doğar ak günler
Özlemmmmm; nedir özlem hep kendi kendime bunu sorar dururdum. Bugün yine aklımda özlem sorusu vardı. Sabah karar verdim uzun uzun düşündüm. Sahi özlem nedir? Ben neleri özlüyorum arkadaşlarım dostlarım neleri özlüyor diğer insanlar neleri özleyebilir. Bir dostu, bir arkadaşı,bir sırdaşı anneyi babayı ve çocukları bu listeyi oldukça uzatabilir ve genişletebiliriz. O halde nedir özlem; bir insanı bir yeri kısacası neyi istiyorsak onu görmek,ona kavuşmak onunla beraber olmak isteğidir,desem, bu kez şöyle bir soru akla gelir,özlem insanı çok mu yakar kavurur içi içine sığmaz bir heyecan mı duyar yerinde duramaz özlediği her ne ise hep gözlerinin önünde baktığı gözünün iliştiği, her yerde, kıyıda Bazen seraplar görür, onu görür gibi olur ellerini uzatır, tam yaklaştım, buldum, yakaladım,derken kayboluverir. Gözlerimizin önünde, canımızda kalbimizde,gönlümüzde,duygu duygu ve düşüncelerimizde özlemlerimiz ve yakıcı yıkıcı gücü vardır.Neleri özleriz konusuna yeniden dönersek:Sevgilimizi,canımızı,kendimizden canımızdan daha çok sevdiğimiz nadide varlığımızı,ucsuz bucaksız kırları,çayır ve bayırları,mini minicik yeni doğmuş bir kuzuyu,yeni doğmuş bir bebeği,minicik bir serçeyi, hep insanoğluna dost olmuş bembeyaz bir güvercini,kumruyu,flamingoları minicik Arı kuşlarını ve kırların özgür rengarenk kelebeklerini,hacı leylekleri özlemez misiniz? Kıpkırmızı gelincikleri minicik günaydınnnnn diye bağıran papatyaları,şırıl şırıl dereleri,gürül gürül ırmakları çarşaf gibi uzanan denizi gümüş rengi bayırları,masmavi gökyüzünü davudi bir sesle okunan ezanları enfes gözüken dalından kopartarak yiyebileceğiniz bir meyveyi,ormanları,bin bir renkli bin bir kokulu kır çıçeklerini,yağmur sonrası gökkuşağını ve güzelim toprak kokusunu,ramazan ayında iftara yakın saatlerde mis ekmek kokusunu hiç özlemediniz mi? Özlemeyenimiz var mıdır? . Buraya kadar tamam peki ya elimizde bulunan,yanımız da bulunan,etrafımızdaki dostlarımızın dostlarımızın,arkadaşlarımızın,kardeşlerimizin,canlarımızın,komşularımızın,çocuklarımızın anne ve babalarımızın,sevdiklerimizin kıymetlerini gerçekten biliyor muyuz? yoksa zamana ve alışkanlıklarımıza mı yeniliyoruz. Lütfen, hayat çok kısa etrafımıza alıcı gözle şöyle bir bakalım,kendimizi benliğimizi unutarak egodan sıyrılarak,telaşlardan ve koşturmacalar dan bir an olsun başımızı kaldırarak sükünetle sühuletle fakat atalete düşmeden etrafımıza bakalım.Kimi kimleri özlüyoruz? Kimi veya kimleri özlemeliyiz elimizdekilerin değerlerini gerçekten biliyor muyuz? Şükrünü eda edebiliyor muyuz? Lütfen birazcık daha dikkat ve özen.
Olumlu ve yapıcı yakıcı kavurucu özlemlere
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kutsal mübarek bereket ve rahmet dolu ışıl ışıl bir ay bünyesinde bin aydan hayırlı kadir gecesini barındıran Yıldız gözlü bir ay nurlu ve efsunlu mübarek olsun.Bütün insanlığa huzur barış ve kardeşlik gelmesine vesile olsun.Bugün yazmış olduğum şiirimi aşağıya alıyorum.
Hoş Geldi Ya Şehr-i Ramazan
Ruhlarımızı yücelten Bedenlere şifa Gönüllere safa Rahmet bereket mağfiret yüklü Efsunlu yıldız gözlü Ramazan
Gök kubbeyi çınlatan tekbirler Asumana yükselen asude gönüller İhya olan müminler mümineler Secdeye kapanan pak alınlar Yeniden yeşeren kardeşlik Barış güven,coşkunun mimarı Hoş Geldin Şehr-i Ramazan
Suçlunun tevbeleri Suçun utancı Sevabın kazancı Müminin miracı Teravih zekat fıtır İlahi Ferman Gönüllere derman On bir ayın sultanı Hoş Geldin hoş geldin
Veda Hutbesi:Hz.Muhammet Mustafa (s.a.v) efendimizin en son hutbesidir.Bütün zamanların en manidar ve güncelliğini koruyan muhteşem bir hitabetidir.Aşağıya alıyorum.Okuyanlar okutanlar şefaatine nail olsunlar inş.
VEDA HUTBESİ
Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi
olarak bir daha birlesemeyecegim.
Ashabim!
Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise,
bu sehriniz (Mekke) nasil mübarek bir sehir ise, canlariniz, mallariniz,
namuslariniz da öyle mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmustur.
Ey Ashabim!
Yarin Rabbinize kavusacaksiniz ve bugünkü her hal ve hareketinizden
muhakkak sorulacaksiniz. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönüp de
birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi burada bulunanlar,
bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunupta isitenden
daha iyi anlayarak, muhafaza etmis olur.
Ashabim!
Cahiliyet devrinde güdülen kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim
ilk kan davasi Abdulmuttalib'in torunu Rebia'nin kan davasidir.
Ey Ashabim!
Bugün seytan sizin su topraklarinizda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak
gücünü ebedi surette kaybetmistir. Fakat siz; bu kaldirdigim seyler disinda,
kücük gördügünüz islerde ona uyarsaniz, bu da onu memnun edecektir. Dininizi
korumak için bunlardan da sakininiz!
Ey insanlar!
Kadinlarin haklarini gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanizi tavsiye
ederim. Siz kadinlari, Allah emaneti olarak aldiniz; onlarin namuslarini ve
iffetlerini Allah adina söz vererek helal edindiniz. Sizin kadinlar üzerinde
hakkiniz, onlarin da sizin üzerinizde haklari vardir. Sizin kadinlar üzerindeki
hakkiniz, onlarin aile yuvasini, sizin hoslanmadiginiz
hiçbir kimseye çignetmemeleridir. Eger razi olmadiginiz herhangi bir kimseyi aile
yuvaniza alirlarsa, onlari hafifce dövüp, sakindirabilirsiniz. Kadinlarin da sizin
üzerinizdeki haklari mesru bir sekilde, hertürlü yiyim ve giyimlerini temin
etmenizdir.
Ey Mu'minler!
Size bir emanet birakiyorum ki, ona*****i sarildikça yolunuzu hiç sasirmazsiniz. O
emanet Allah kitabi Kur'an'dir.
Ey Mu'minler!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanin kardesidir;
böylece bütün
müslümanlar kardestir. Din kardesinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz
baskasina helal degildir. Meger ki, gönül hoslugu ile kendisi vermis olsun.
Ey Ashabim!
Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakki vardir.
Ey Insanlar!
Cenab-i Hak her hak sahibine, hakkini (Kur'an'da) vermistir. Varise vasiyet
etmege lüzum yoktur. Çocuk kimin döseginde dogmussa, ona aittir. Zina eden
için mahrumiyet vardir. Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz, yahut
Yedi Kat Göklerde ihtişamlı ve sonderece anlamlı büyülü,büyüleyici hiçkimseye kısmet olmayacak kutlu bir yolculuk.Gece yürüyüşü İsra da deniyor.
Miraç
Gurbet hiç değişmez Gül benizlim Sen masum sen mazlum Yerlerin göklerin nadide çiçeği Gül yüzlüm güzel sözlüm Sevgililer sevgilisi Yine mahsun yine mazlum Hüzün yılları gelir çatar Dayanak dost can amca Ebu Talip Gözbebeği baştacı iffet sadakat Abidesi örnek hatun Hz.hatice Dünya süsü dünya meyvesi Ebu Kasım arkasından Abdullah Ahirete göçer Tertemiz kalp buruk Mubarek gözler yaşlarla dolu
Bir yanında Hz.Ebubekir Diğer yanında H.Osman Ebu Cehil kıralası ellerini Mübarek yakaya atar Yetmez müşriklere İşkembeler atılır Taif de çıkış yolu olmaz Müminler taşlanır Acılar üst üste İmtihanlar zor Sınanacaklar Denenecekler
Bir gece ansızın Mekkeden Mescid-i Aksaya Yedi Kat Göklere Gül yüzlüm Göz Bebeğim Feza aleminden beka alemine Melekler selama durur Mirac’ın Sultanı Gönüller Sultanı Hakk’ın davetine mazhar olur Ne gözler görmüş Ne kulaklar işitmiş Ne gönüllere doğmuş Cennet saltanat mülk Arş’ı Azam Kab’ı Kavseyn Makamına Zat’ı Celil-i Zül Cemal ile görüşme Efendim Gül yüzlüm Gözbebeğim
İhtişamlı yolculuk Yedi Kat Göklerde Arş,kürsi Leyh-u Mahfuz Sidre-i Munteha Cennetler inciden sedeften yakuttan Misk amber kokulu toprağı Şırıl şırıl akar suları Süt ve bal ırmakları Cennetleri gösterir Rahman Habibine kuluna peygamberine
Hiçbir kula nasip olmaz Gezmek tanımak tanıtmak Anlatmak şerefine erdirdin Ya Zül Celal Habibini mirac ile Burak binit Cibril üzengi Mikail yular tutar Berk sürati ile yol alınır Göklerin misafiri var bu gece Herkes çekilsin yol versin Büyük gece bu gece Mübarek gece bu gece Menzilden menzile Mertebeden mertebeye Yükseltilmiş Cemal’e erdirilmiş
Çağrı kutlu çağrı büyük yerden Eşsiz emsalsiz davet Huşu ile icabet Habibine Gülyüzlüme İzzet ikram refref döşek Zaman ahir zaman Ömürler kısa Görevler fazla Boş dönmez Gül Yüzlüm Kutlu mutlu mirac dan Cin ile ins peygamberi Seçilmişler seçilmişi Övülmüşler övülmüşü Son peygamberim Hatemül Embiya Kıyamete dek Tek mürşit Tek müjdeci Kurtarıcım Peygamberim Sultanım Gül benizlim Kainatın şerefi Gözdeler gözdesi Alemlerin Fahrı İnsanlığın Efendisine Saltanat şeksiz şüpesiz Açık şekilde gösterilir
Boş dönmez mirac dan Ümmeti ümmeti diyen Müberek diller mübarek eller Beş Vakit Namaz Amenerresülü Tehıyyat Müjdeler Mevlanın Cemalini gören Sohbetine mazhar olan Kutlu peygamberim Gül Yüzlüm Sultanımmmmm Boş Dönmez
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gönüller Sultanı Hz. Mevlana
Gönül dünyasının dili gönül deryasının kahramanı, hoşgörü
Diyalog insanı. O Hz. Mevlana kur’an ve sünnetten biran
ayrılmayan gerek kal gerek hal diliyle yaşayan büyük düşünürdür.
Nice sultanlar nice vezirler nice paşalar nice liderler devirlerinin
Kahramanları unutulup gitmesine rağmen, onun eserleri; onun
Fikirleri onun sözleri yaşantısı örnek olmuş içimizi ısıtmış ter-ü taze
Hoş sedalar bırakmış, hoş çağrışımlar yapmış ve halende yapmaktadır..
Yedi yüzyıl öncesinden çıkıp gelmekte bizi bir halka etrafında toplamakta,
Yakmış olduğu meşale en parlak en keskin haliyle yanmakta dünya durdukça da
Yanmaya devam edecektir. Çağlar ötesinden sızan ilim ışıkları gönüllerde birer
Yıldız, birer güneş gibi parlamakta, ‘gel ne olursan ol yine gel' çağrıları insanları
cezbetmekte ve çağrıya uymaya zorlamaktadır.
İnsanlık onu anlamaya onu tanımaya çalışmaktadır. Onu anlayabilmek
Tanıyabilmek kolay değildir. Hayatını anlatmak yazmak zordur. Onun
Berrak bir su kadar temiz etrafına baktığımızda anne babasından ve
Feyz aldığı hocalarına kadar cevherlere rastlamak mümkündür.
O nurlu, elleri öpülesi annesi Mümine Sultan, etrafını yaydığı ışıkla
Nurla aydınlatan o mübarek Hatun iman ve nur kaynağıyla geleceğin
Tefekkür hoşgörü sabır, ilim irfan kaynağı olan büyük düşünürü
Beslemiş büyütmüştür. ‘’Kadın Hak nurudur, sevgili değil yaratıcıdır
Yaratılmış değil ‘’ diyerek nadide eser mesnevide annesi ve anneler
Hakkındaki düşüncelerini belirtmiştir.
Sultanu’l Ulema (Alimlerin Sultanı) babası Bahaeddin Veled’e
Üçyüz alimin rüyalarında Hz.Peygamberden almış oldukları emir
İle bu unvan verilmiştir. İlim,irfan Kur’ana adanan bir hayat geçirmiş
-Ey Rabbim! Bizi güzel huyla huylandır. Izdıraplara dayanıklı et ‘’
diye dua eder, gündüzleri mezarlıklarda gezerken geceleri ise yıldızları
seyreder, bunların yapılmasını tavsiye derdi. Mevlana’ nın ilk mürşidi
Babasıydı. Daha sonra dokuz yıl Seyyid Burhaneddin-i Tirmizi’ den
ders almış. İlim irfan merkezi Halep ile Şam da ders görürmüştür. Öyle
bir alim
Öyle bir zahit olur ki akıllara durgunluk verir Bilgide keramette, güzel huy
Güzel davranışta eşi benzeri bulunmaz. Hz. Mevlana’nın vatanı Konya olmuştur.
Mevlana ile Şems’i Tebriz’inin Konya da buluşup kavuştukları yere ’’İki denizin
Kavuştuğu ’’yer (Maracel Behreyn) denir. Şems Tebrizi Tebriz’de doğmuş olup,
adı Şemsettin Muhammed’ dir. Sırlı mucizevi inanılmaz olağanüstü bir insan olan
ve Hz. Mevlana’yı etkileyen Şems’ten bahsetmeden geçilmez. Onun makamı aşkı vecdi
hudutlarındaydı. Ondaki olağanüstü yetenekleri ve halleri Mevlana görüp temaşa etmişti.
Mümin müminin aynasıdır. Hadisi şerifine göre Hz. Şems’ te gördüğü kendi güzelliğine
Aşık olmuştu. Ondan feyiz almış birbirlerini ilim irfan hakikatler kur’an sünnet bilgilerinde
Tamamlamışlardı.
Hz. Mevlana Allahü Tela’nın yarattığı bütün mahlukata derin engin merhamet beslerdi.
'Bilgi sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyen ise denizlere dalan bir dalgıçtır'.
'Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden anlamasından kaynaklanır'.
Onun güzelliklerini özelliklerini anlatmak için kitaplar yetmez, mürekkepler yetmez.
Eserlerine kısaca göz atarsak; İlahi aşk’ı gönül derdini Divan-ı Kebir’de anlatmış,
Mesnevi de ise bilgilendirici yaşadığı yılların sonucu anlayış ve tavırlarını anlatmıştır.
Mevlana gönle gönül zenginliğine önem vermiş, çözümlerin huzurun kaynağı olarak o
mübarek yapıyı görmüştür. Köşkler saraylar istemek ahmaklık gönüllere talip olmak ise
zenginliktir ' der. 'Edep iste edep her edepsize sabretmektir' der. İnsanlık tarihinin ender
şahsiyetlerinden birisi olan eşi benzeri olmayan, hem yaşarken hem ölümünden sonra
dünyada pek çok kişiyi etkilemiş büyülemiş, etkilemeye de devam etmektedir....................Büyük düşünür
Ve devamla, 'Kendi halinde kalırsan bir damlasın; ama bütüne katılırsan derya olursun.'
'Kalpten kalbe yol vardır. Kardeşlik de düşmanlık da bu gizli yoldan geçer'
'Izdıraplar insanı güzelleştiren, özelleştiren olgunlaştırandır' der.
Necmiye Sarpkaya
Filistinde Çocuk Doğmak/Çocuk Olmak
Üzüm moru gözlerle bakıyorum
Hor görmeyin şaşkınım
Gönül penceremin camından
Çoçukluğuma dönüyorum yeniden
Ben beşikte öğrendim siper almayı
Tam uzanarak bilmem yatağımda yatmayı
Biberon tutmadan taş tuttu ellerim
Bundandır nasırlı ve sert oluşu
Biraz palazlanınca sapan aldım
Tankları vurmaya
Sonra tüfek tuttum gücüm yettiğince
Bundandır omuz düşüklüğüm
Duvarlara uçaklara tanklara
mermilere bombalara
Sapan atmak aşırı güç değil mi
Söyleyin teröristlik değil mi
Ben bilmem ninniyi
Nazçiçeği olamadım
El bebek gül bebek de istemedim
Filistinde doğmayı da
Neden baba bana siyonizmi tam anlatmadın
Adaletin adaletsizlik
Merhametin merhametsizlik
Vahşetin daha da vahşet olduğunu
Sen söylemedin ben öğrendim
Bir soru daha baba
Hırıstıyanlar neden aşırı hırıstıyan değiller
Müslümanın aşırısı ne demek
Kurana sünnete tabiiyet mi
Biliyor musun baba
Ben hasretim Mesci Aksaya
Cuma namazlarında koyamadım alnımı secdeye
Günde Beş vakit Rahman’a varamadım yüz süremedim
Üçaylar Ramazan mübarek günleri de bilemedim
Anlıyor musun baba
Benimde sesimde çağlardı belki kuş sesleri
Benimde açardı nefesimde güller laleler
Belki uçurtmada uçururdum kimbilir
Baskısız işgalsiz zulümsüz adil bir dünyaya
Göz açaydım Filistin de çocuk olmayaydım
Billur pınarlardan kana kana sular içer
Oyun için kullanırdım sapanları
Sek sek oynuyordum mayınlar üstünde
Onu da çok gördüler
İsrail canavarı
Ve
Onun keskin dişleri Amerika
Bir yanım Şeriada yanıyor
Bir yanım Gazzede
Diğer yanım Lübnan da yanıyor
Oluk oluk akıyor kanlarımız
Bön bön bakıyor insanlarınız
Bütün çiçekleri vermek isterdim size
Ben bilmem çiçek kokmayı çiçek koklamayı
Kurşun kan barut etrafım
Ne yana dönsem kan kokar
Bize terorist diyorlarmış
Biz teror teroris değiliz inanmayın siz
İsteğimiz yaşamak sadece evlerimizde topraklarımızda
Sevdiklerimizle siz olsaydınız ne yapardınız
Ben renkleri de tanımam ayıplamayın
Sadece kankırmızısını iyi bilirim
Bazen de kankardeş oluruz
Akarken koldan bacaktan kanlarımız
Hüzünlerim dinmiyor
Tıpkı bomba yağmurları gibi
Yüzüm gülmüyor
Ağlayamıyorum da
Gözlerime almıştım annemi
Babamı kardeşimi
Akıp gitmesinler diye
Bakamıyorum aynalara
Silinmez kara alınyazılarımı
Görürüm diye
Bakamıyorum
Utanın
Utanınnnn
Necmiye Sarpkaya
Siyonizmi en iyi çoçuklar anlatır.
Üstat Herkesin İçinde Yaşar
Açlık çeken birisine yiyecek,
Susayana su verdiğinde,
Üşüyeni sarıp sarmaladığında,
Sevgini sunduğun üstattır.
Rahmet ve minnetle anıyoruz
Mekanı cennet bahçesi,
yeri cennet köşkü olsun
Savaşcı,mücadeleci,dostuna dost,düşmanına düşman,onu
sevmeyen bir insan düşünemiyorum,inançlarına ve prensipleğine son derece bağlı,akılcı,din adamı ve bilim adamı kadar bilgili vefalı ve fedakar
bir insan
Kafkas Kartalını anlatmaya çalıştığım
şiirimi buraya alıyorum..
Şeyh Şamil
Her şeyden üstündü senin için
İzzet ve haysiyet cesaret fedakarlık
Yiğitlik acı ve hicran
Gözyaşları katıktı ekmeğine
Hürriyet ve istiklal denince
İlk senin adın gelirdi akla
Hayat sayfan başlar ilim ve savaşla
Sınavın zor olarak hazırlanmıştı
Mertlikle devam eder hayat defterin
Hocan Mevlana Halid-i Bağdadi
İlim ve irfan yuvası Bağdat dan
Yetmedi ilimleri tahsil etmek Şeyh olmak
Edebiyat tarih fen bilimleri ile devam ederdi
Vazgeçemedin savaş da barış da asla kitaplardan...
Neydi hayat senin için neydi
Bazıları için rahat ve tatlı olan hayat
Savaş kan sıkıntı cefa zulüm çile
Düşmanların için
Korku panik ölüm yiğit
Gözüpek kahraman kararlı ve azimli
Bir komutan bir ateş parçası bir arslan
Tehlikedeydi artık vatanın milletin
Bütün mukaddes değerler
Asır xıx. asır başları
Sanayi devriminin ardından
Yağma sömürge talan
Sıcak denizlere açılma hayali
Kafkasları geçerek inmek Anadolu
Üzerinden Akdenize
Dikildin dimdik düşmanın karşısına
Göğsündeki süngü durduramazdı seni asla
Yirmi beş günlük baygınlıktan sonra
İlk sorun 'Ana namaz vakti geçti mi 'oldu
Seni milletini ayakta tutan neydi
İnanç mıydı azim miydi
Kararlılık mıydı
Cesaret miydi
Kahramanlık mıydı
Alimlik miydi
Bunlar sende doğuştan mevcuttu
Dağıstanlıları Çerkezleri Çeçenleri Avarları
Topladın tek ülkü etrafında
Savunma ve Hürriyet
Birliği beraberliği sağladın.
Sen zor günlerin zor dönemlerin
Adamı değil miydin ne olsa
Kar etmedi sana asrın
Topu tüfeği süngüsü askeri siyaseti
Ekonomisi Lojistiği
Hiçbir şey kar etmedi sana
Hile kurnazlık entrikalarayak oyunları
Kar etmedi sana... Satın alınamadın asla
Hiçbir değerle...
Sana Hürriyetine milletine
Karşılık sulh teklifi geldi
En kıramayacağın anandan yarinden..
Oysa mecbur bırakılmıştı mübarek
Eli öpülesi senin gibi evlat yetiştiren
Şanlı...Ana
Karar kesin hüküm verildi
'Annem cezalandırılacak
Bir tarafta ana can dost..
Diğer tarafta
Namus İstiklal Mücadelesi
Haysiyet ve onur sınavı
Çözümü buldun pratik müthiş zekan ile
Gösterdin karlılığını ve azmin zaferini
Kendini kırbaçlatarak dosta düşmana.
Medine de uydun son çağrıya
Ebedi aleme gel çağrısına
Defnedildin Kahraman asker
Kahraman Komutan Şeyh Şamil
Sevgili Peygamberime komşu oldun
Cennetül Baki Kabristanında
Sen rahat ol cesur yürek
Sen rahat ol
Hala ayaktayız
Hala Anadolu’ya Birileri inemedi
Sıcak Denizlere
Geçilemez Anadolu asla
Sen rahat ol
Necmiye Sarpkaya
IRAK
Irak bir dramı bir katliyamı kan barut ve gözyaşını bombaları ve bir
medeniyetin,kültürel zenginliğin talan edilmesini.İnsanlık ayıbı
geliyor aklıma.
Necmiye SARPKAYA
Savaş değil bir işgal bir katliam kan barut gözyaşı haksızlık ve soykırım
sebeplerini ise bir masalımsı şiirle anlattım.Aşağıya alıyorum
Büyüklere Masallar (Yalan Rüzgarları) (1)
2003 Mart ayını gösterir tarihler
Devletlerden bir devlet
Kitle imha silahı bulundurur
Süper güçler tehlikeye düşer
Yetmiyormuş gibi kafa da tutar
Gelin gelin geleceğiniz varsa
Göreceğiniz de var
Sizi çöle saplayalım da
Görün gününüzü
Çağrıya uyulur gidilir
Oraya kadar gidilmişken işgal edilir
Diktatörlerin heykelleri halkla el ele
Davul zurna ve halk oyunları eşliğinde
Kırılır parçalanır devrilir
Halk conolarla elele gönül gönüle
ne de olsa özgürler
Masal bu ya
Aniden ciddi devlet adamları
Sahtekar dolandırıcı yalancı
Oluverir...
Maskeler düşer kel görünür
Akşam söyler sabah yalanlar
Haçlı Seferleri mi kim çıkarıyor bu
Yalanları kim söylüyor
Devlet devlet değil
Halk da halk değil
Masal bu ya
Yalan rüzgarı devam eder eder
Kitle imha silahları bulunmaz
Oysa alet edavat zırzavat
Onlardan gitmiş
Bedeli nakit tahsil edilmiş
Faturaları saklanmış
Elma dersem çık
Armut dersem çıkma
Ne söylenirse söylensin
Muzur silahlar çıkmaz ortaya
Oyun bozan ya koca koca devletlerin
Oyunlarını bozacak
Kafaya koymuş bir kere
Ne çare......
El Kaide Örgütünden
Eser yok kıyı köşe bucak aranır
Taşların tepelerin altlarına bile bakılır
Ne gezer yeller esiyor yerlerinde
Buhar olur uçar masal bu ya
O arada hesap da olmayan birşey olur
Diktatör yakalanır perişan bitkin
Yorgun hasta zavallı bir şekil de
Güzelce saç baş
Tepeden aşağı muayene edilir
Medeni doktorlara emanet edilir
Avukatlar tutulur özel adalar alınır
Yatlar katlar e..e...e insan hakları malum
İnsanlık öldü mü adil özgür demokrat insanlar
Elinde emniyette ne de olsa
O erer mutluluğa biz çıkalım kerevetine
Masal bu ya her şey iyiye giderken
Yalan rüzgarları tersten esmeye başlar
İşler bozulur zaman bu durur mu yerli yerinde
Hızla akar 2004 Ramazan ayı gelir çatar
Beyaz bembeyaz pembe pespembe saraylarda
İftarlar verilir kardeşlik dostluk oyunları oynanır
Derken bin aydan hayırlı kadir gecesi gelir
İşte tam o gece kadir gecesi
Top tüfek medeniyet icadı ne varsa kullanılır
Genç yaşlı çoluk çocuk ne çıkarsa katledilir
Yetmez camiler kurşunlanır insanlar öldürülür
Ölenler sokak köpeklerine yem edilir
Kalanlar bin pişman her tür eziyet düşmanın başı ezilir
Kendilerini Fırat'a atanlar öldürülür al kanlara boyanır
Masal devam eder masal içinde hepimiz hepiniz
Bütün dünya yar alır rol alır
Kanlar donmuş
Diller susmuş
Gönüller kararmış
Gözyaşları taşlaşmış
Eller semaya açılmış
Bir daha kapanmamış
Masal burada kesilir
Naziler Hitler
Gelmiş geçmiş bütün bildik tanıdık
Diktatörler aranır aranır
Rahmet okunmak için aranır
Masal burada biter
Zahmetin Rahmete
Acının tatlıya ulaşacağı günler
Beklenir beklenir dilenir dilenir
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Felluce bir kentin acımasızca gökten yağan bombalarla medeniyet adına
dostluk adına barış adına katledilmesi,yok edilmesi,baskı zulüm ve her tür şiddet olaylarını hatırlatıyor malesef.
Bahtı Kara Felluce(insan hak.sav.larına ithaf olunur)
Ölümlerden ölüm beğen felluce
Gamlı yaslı bahtı kara felluce
Muhammed Abbud anlatıyor
Yüreği yanarak kan kusarak
'Şafak vakti evimiz bombalandı
Oğlum karnından yaralandı
Evden çıkamadım hastaneye
Göteremedim gözümün önünde
Kıvranarak can verdi
Dokuz yaşındaki oğlumu
Ellerimle bahçeye gömdüm'
İşte geliyor asrımız Firavunlar'ı
Dolu dizgin geliyor
Asrın topu tüfeği uçakları
Haçlar takılmış tankları
Havan topları ile omuz omuza
Geliyorlar 'Felluce'
Medeniyet adına (!)
Özgürlük adına (!)
Mutluluk adına(!)
Demokrasi adına (!)
İnsanlık adına (!)
Hak savunma adına (!)
Adalet adına(!)
Geliyorlar taş üstünde taş
Bırakmamaya ant ederek
Geliyor Nemrut'lar geliyor
Geliyor Kazıklı Voyvoda'lar
Tarihin tozlu sayfalarını
Aralayarak geliyorlar
Büyük bir felaket yaşanıyor
Yanı başımızda görülmemiş
Duyulmamış bir katliam
Bir dram yaşanıyor
Kulaklarınız çınlasın
İnsan hakları savunucuları
Nerelerdesiniz nerelerde
Neden sesiniz soluğunuz çıkmıyor
Dut yemiş bülbüllere mi döndünüz
Üzerinize ölü toprağı mı serpildi
Mangallarınızda hiç mi kül kalmadı
Savun ma sen canını malını
Namusunu vatanını
Bırak bombalasınlar
Bırak yağmalansın
Bırak talan edilsin
Sen özgür olacaksın (!)
Nasılsa demokrasi gelecek (!)
Ülkene sana çocuklarına
Ölsün çoluk çocuk
Genç ihtiyar bebeler ana karnında
Onların tatlı aşı kaynıyor şimdi
Sami El Cumali Iraklı bir doktor
Ağlıyor bağırıyor
Sesini hiç kimse duymuyor
Yaralı ziyaretine gittiği evden
Dış dünyaya telefon ediyor
'Bir ambulansım vardı vuruldu
Dokorum yaralandı
Onlarca yaralı evlerinde çaresiz
Elimiz kolumuz bağlı
Onüç yaşındaki kız çocuğuna
Ulaşamadık vakitlice
Ellerimde öldü' diyor
Binlerce ölü Felluce sokaklarında
Tekmelenen dövülen sürüklenen
Iraklı komşularımız kapı komşularımız
Korkunç görüntüleri seyrediyoruz
Sadece seyrediyoruz
Oluk oluk akan kan nasıl durdurulacak
Yaralar nasıl sarılacak
İnsanlık suçunu kim
Engelleyecek ağla bahtı kara
Felluce ağla
Ne Ramazan durdurabilir onları
Ne Kadir Gecesi
Ne Bayram durdurabilir
Taşlanmış kara gönülleri kara dilleri
Kara elleri kirli elleri kanlı elleri
Ölümlerden ölüm beğen Felluce
Elbet uzanır Hakk'ın eli
Doğar ak günler
Necmiye Sarpkaya
Özlemmm
Özlemmmmm; nedir özlem hep kendi kendime bunu sorar dururdum. Bugün yine aklımda özlem sorusu vardı. Sabah karar verdim uzun uzun düşündüm. Sahi özlem nedir? Ben neleri özlüyorum arkadaşlarım dostlarım neleri özlüyor diğer insanlar neleri özleyebilir. Bir dostu, bir arkadaşı,bir sırdaşı anneyi babayı ve çocukları bu listeyi oldukça uzatabilir ve genişletebiliriz. O halde nedir özlem; bir insanı bir yeri kısacası neyi istiyorsak onu görmek,ona kavuşmak onunla beraber olmak isteğidir,desem, bu kez şöyle bir soru akla gelir,özlem insanı çok mu yakar kavurur içi içine sığmaz bir heyecan mı duyar yerinde duramaz özlediği her ne ise hep gözlerinin önünde baktığı gözünün iliştiği, her yerde, kıyıda Bazen seraplar görür, onu görür gibi olur ellerini uzatır, tam yaklaştım, buldum, yakaladım,derken kayboluverir. Gözlerimizin önünde, canımızda kalbimizde,gönlümüzde,duygu duygu ve düşüncelerimizde özlemlerimiz ve yakıcı yıkıcı gücü vardır.Neleri özleriz konusuna yeniden dönersek:Sevgilimizi,canımızı,kendimizden canımızdan
daha çok sevdiğimiz nadide varlığımızı,ucsuz bucaksız kırları,çayır ve bayırları,mini minicik yeni doğmuş bir kuzuyu,yeni doğmuş bir bebeği,minicik bir serçeyi, hep insanoğluna dost olmuş bembeyaz bir güvercini,kumruyu,flamingoları minicik Arı kuşlarını ve kırların özgür rengarenk kelebeklerini,hacı leylekleri özlemez misiniz? Kıpkırmızı gelincikleri minicik günaydınnnnn diye bağıran papatyaları,şırıl şırıl dereleri,gürül gürül ırmakları çarşaf gibi uzanan denizi gümüş
rengi bayırları,masmavi gökyüzünü davudi bir sesle okunan ezanları enfes gözüken dalından kopartarak yiyebileceğiniz bir meyveyi,ormanları,bin bir renkli bin bir kokulu kır çıçeklerini,yağmur sonrası gökkuşağını ve güzelim toprak kokusunu,ramazan ayında iftara yakın saatlerde mis
ekmek kokusunu hiç özlemediniz mi?
Özlemeyenimiz var mıdır? .
Buraya kadar tamam peki ya elimizde bulunan,yanımız da bulunan,etrafımızdaki dostlarımızın
dostlarımızın,arkadaşlarımızın,kardeşlerimizin,canlarımızın,komşularımızın,çocuklarımızın
anne ve babalarımızın,sevdiklerimizin kıymetlerini gerçekten biliyor muyuz? yoksa zamana ve alışkanlıklarımıza mı yeniliyoruz.
Lütfen, hayat çok kısa etrafımıza alıcı gözle şöyle bir bakalım,kendimizi benliğimizi unutarak egodan sıyrılarak,telaşlardan ve koşturmacalar dan bir an olsun başımızı kaldırarak sükünetle sühuletle fakat atalete düşmeden etrafımıza bakalım.Kimi kimleri özlüyoruz? Kimi veya kimleri
özlemeliyiz elimizdekilerin değerlerini gerçekten biliyor muyuz? Şükrünü eda edebiliyor muyuz? Lütfen birazcık daha dikkat ve özen.
Olumlu ve yapıcı yakıcı kavurucu özlemlere
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kutsal mübarek bereket ve rahmet dolu
ışıl ışıl bir ay bünyesinde bin aydan hayırlı kadir gecesini barındıran
Yıldız gözlü bir ay nurlu ve efsunlu mübarek olsun.Bütün insanlığa huzur barış ve kardeşlik gelmesine vesile olsun.Bugün yazmış olduğum şiirimi
aşağıya alıyorum.
Hoş Geldi Ya Şehr-i Ramazan
Ruhlarımızı yücelten
Bedenlere şifa
Gönüllere safa
Rahmet bereket mağfiret yüklü
Efsunlu yıldız gözlü Ramazan
Başımızda miraç tacı
Aşımızda cennet lezzeti
Gül benizlere elmas pırıltısı
Sadaka ödüllü gülüşlere pırlanta ışıltısı
Aydınlatır kainatı kur'an nuru
Patlar toplar
Vurulur davullar
Söylenir maniler
Sırma,kasnak anavata,dival işlemeli
İpek arakiye yazma seccadeler
Her iki rekatta salavat getiren
Davudi müezzinler
Merhamet rahmet kuşanırken alemler
Zenginlikten soyutlanırken zenginler
Yoksullukları kaybolurken yoksulların
Herkesin müsavi sayıldığı
Efsunlu Yıldız Gözlü Ramazan
Sabır metanet coşarken kalplerden
Irmaklar dolu dizgin
Gönüller meleklere eş uhrevi
Renkler solgun nurani
Hesaba çekerken içimdeki kürsi
Ağlar tevbeler
Taşar pişmanlıklar
Asumana kavuşur
Çörekli simitli börekli
Davullu dümbelekli
Meddahlı karagözlü
Çaylı kahveli nargileli
Şuruplu şerbetli
Kandilli fenerli
Eski Ramazanlar
Gök kubbeyi çınlatan tekbirler
Asumana yükselen asude gönüller
İhya olan müminler mümineler
Secdeye kapanan pak alınlar
Yeniden yeşeren kardeşlik
Barış güven,coşkunun mimarı
Hoş Geldin Şehr-i Ramazan
Suçlunun tevbeleri
Suçun utancı
Sevabın kazancı
Müminin miracı
Teravih zekat fıtır
İlahi Ferman
Gönüllere derman
On bir ayın sultanı
Hoş Geldin hoş geldin
Necmiye Sarpkaya
Veda Hutbesi:Hz.Muhammet Mustafa (s.a.v) efendimizin en son hutbesidir.Bütün zamanların en manidar ve güncelliğini koruyan muhteşem bir hitabetidir.Aşağıya alıyorum.Okuyanlar okutanlar
şefaatine nail olsunlar inş.
VEDA HUTBESİ
Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi
olarak bir daha birlesemeyecegim.
Ashabim!
Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise,
bu sehriniz (Mekke) nasil mübarek bir sehir ise, canlariniz, mallariniz,
namuslariniz da öyle mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmustur.
Ey Ashabim!
Yarin Rabbinize kavusacaksiniz ve bugünkü her hal ve hareketinizden
muhakkak sorulacaksiniz. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönüp de
birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi burada bulunanlar,
bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunupta isitenden
daha iyi anlayarak, muhafaza etmis olur.
Ashabim!
Cahiliyet devrinde güdülen kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim
ilk kan davasi Abdulmuttalib'in torunu Rebia'nin kan davasidir.
Ey Ashabim!
Bugün seytan sizin su topraklarinizda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak
gücünü ebedi surette kaybetmistir. Fakat siz; bu kaldirdigim seyler disinda,
kücük gördügünüz islerde ona uyarsaniz, bu da onu memnun edecektir. Dininizi
korumak için bunlardan da sakininiz!
Ey insanlar!
Kadinlarin haklarini gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanizi tavsiye
ederim. Siz kadinlari, Allah emaneti olarak aldiniz; onlarin namuslarini ve
iffetlerini Allah adina söz vererek helal edindiniz. Sizin kadinlar üzerinde
hakkiniz, onlarin da sizin üzerinizde haklari vardir. Sizin kadinlar üzerindeki
hakkiniz, onlarin aile yuvasini, sizin hoslanmadiginiz
hiçbir kimseye çignetmemeleridir. Eger razi olmadiginiz herhangi bir kimseyi aile
yuvaniza alirlarsa, onlari hafifce dövüp, sakindirabilirsiniz. Kadinlarin da sizin
üzerinizdeki haklari mesru bir sekilde, hertürlü yiyim ve giyimlerini temin
etmenizdir.
Ey Mu'minler!
Size bir emanet birakiyorum ki, ona*****i sarildikça yolunuzu hiç sasirmazsiniz. O
emanet Allah kitabi Kur'an'dir.
Ey Mu'minler!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanin kardesidir;
böylece bütün
müslümanlar kardestir. Din kardesinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz
baskasina helal degildir. Meger ki, gönül hoslugu ile kendisi vermis olsun.
Ey Ashabim!
Kendinize de zulmetmeyiniz. Kendinizin de üzerinizde hakki vardir.
Ey Insanlar!
Cenab-i Hak her hak sahibine, hakkini (Kur'an'da) vermistir. Varise vasiyet
etmege lüzum yoktur. Çocuk kimin döseginde dogmussa, ona aittir. Zina eden
için mahrumiyet vardir. Babasindan baskasina ait soy iddia eden soysuz, yahut
efendisinden baskasina intisaba kalkan nankör, Allah'in gazabina, meleklerin
lanetine ve bütün müslümanlarin ilencine ugrasin. Cenab-i Hak, bu gibi
insanlarin ne tevbelerini, ne de adalet ve sahadetlerini kabul eder.
Ey Ashabim!
Rabbiniz birdir. Babaniz da birdir; hepiniz Adem'in çocuklarisiniz, Adem ise
topraktandir.
Allah yaninda en kiymetli olaniniz, ona en çok saygi göstereninizdir. Arabin
Arab olmayana
takva ölçüsünden baska bir üstünlügü yoktur.
Ey Ashabim!
Yarin beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz? 'Allah'in elçiligini ifa ettin,
vazifeni yerine
getirdin, bize vasiyet ve ögütte bulundun diye sahadet ederiz! '
(bunun üzerine Resul-i Ekrem, mübarek sahadet parmagini göge dogru
kaldirarak, sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek söyle buyurdu :)
Sahit ol ya Rab! Sahit ol ya Rab! Sahit ol ya Rab!
Hz.Muhammet Mustafa (S.A.V)
Yedi Kat Göklerde ihtişamlı ve sonderece anlamlı büyülü,büyüleyici
hiçkimseye kısmet olmayacak kutlu bir yolculuk.Gece yürüyüşü
İsra da deniyor.
Miraç
Gurbet hiç değişmez
Gül benizlim
Sen masum sen mazlum
Yerlerin göklerin nadide çiçeği
Gül yüzlüm güzel sözlüm
Sevgililer sevgilisi
Yine mahsun yine mazlum
Hüzün yılları gelir çatar
Dayanak dost can amca
Ebu Talip
Gözbebeği baştacı iffet sadakat
Abidesi örnek hatun Hz.hatice
Dünya süsü dünya meyvesi
Ebu Kasım arkasından Abdullah
Ahirete göçer
Tertemiz kalp buruk
Mubarek gözler yaşlarla dolu
Bir yanında Hz.Ebubekir
Diğer yanında H.Osman
Ebu Cehil kıralası ellerini
Mübarek yakaya atar
Yetmez müşriklere
İşkembeler atılır
Taif de çıkış yolu olmaz
Müminler taşlanır
Acılar üst üste
İmtihanlar zor
Sınanacaklar
Denenecekler
Bir gece ansızın Mekkeden
Mescid-i Aksaya
Yedi Kat Göklere
Gül yüzlüm Göz Bebeğim
Feza aleminden beka alemine
Melekler selama durur
Mirac’ın Sultanı
Gönüller Sultanı
Hakk’ın davetine mazhar olur
Ne gözler görmüş
Ne kulaklar işitmiş
Ne gönüllere doğmuş
Cennet saltanat mülk
Arş’ı Azam
Kab’ı Kavseyn Makamına
Zat’ı Celil-i Zül Cemal ile görüşme
Efendim Gül yüzlüm Gözbebeğim
İhtişamlı yolculuk
Yedi Kat Göklerde
Arş,kürsi Leyh-u Mahfuz
Sidre-i Munteha
Cennetler inciden sedeften yakuttan
Misk amber kokulu toprağı
Şırıl şırıl akar suları
Süt ve bal ırmakları
Cennetleri gösterir Rahman
Habibine kuluna peygamberine
Hiçbir kula nasip olmaz
Gezmek tanımak tanıtmak
Anlatmak şerefine erdirdin
Ya Zül Celal
Habibini mirac ile
Burak binit
Cibril üzengi
Mikail yular tutar
Berk sürati ile yol alınır
Göklerin misafiri var bu gece
Herkes çekilsin yol versin
Büyük gece bu gece
Mübarek gece bu gece
Menzilden menzile
Mertebeden mertebeye
Yükseltilmiş Cemal’e erdirilmiş
Çağrı kutlu çağrı büyük yerden
Eşsiz emsalsiz davet
Huşu ile icabet
Habibine Gülyüzlüme
İzzet ikram refref döşek
Zaman ahir zaman
Ömürler kısa
Görevler fazla
Boş dönmez Gül Yüzlüm
Kutlu mutlu mirac dan
Cin ile ins peygamberi
Seçilmişler seçilmişi
Övülmüşler övülmüşü
Son peygamberim
Hatemül Embiya
Kıyamete dek
Tek mürşit
Tek müjdeci
Kurtarıcım Peygamberim
Sultanım Gül benizlim
Kainatın şerefi
Gözdeler gözdesi
Alemlerin Fahrı
İnsanlığın Efendisine
Saltanat şeksiz şüpesiz
Açık şekilde gösterilir
Boş dönmez mirac dan
Ümmeti ümmeti diyen
Müberek diller mübarek eller
Beş Vakit Namaz
Amenerresülü
Tehıyyat
Müjdeler
Mevlanın Cemalini gören
Sohbetine mazhar olan
Kutlu peygamberim
Gül Yüzlüm
Sultanımmmmm
Boş Dönmez
Necmiye Sarpkaya
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.