'Biz Tanrı'nın kullarıyız ama aynı zamanda da onun örneğiyiz! ..'
Topluluk hep bir ağızdan bağırır:
'Ne demek istediğinizi açıklayın Hoca Efendi! ..'
'Demek istiyorum ki. Tanrı da bizim gibi siyahtır! ..'
'Tanrı büyüktür! ..'
'Tanrı Dünya’yı yaratırken kendisi de orada bulunuyordu.'
'Doğru! .. Doğru! ..'
'Öyleyse biz de Dünya yaratılalı beri yeryüzünde bulunuyoruz.'
Topluluk sevinç ve coşkunluk içinde bağırarak ayağa kalkar:
'Doğru... Haklısın! .. Elbette! ..'
'Mavi gözlü beyaz adam, üstün olduğunu ileri sürüyor. Ona atalarının bizler olduğunu anlatmanın zamanı geldi de geçti bile! ..'
'Daha açık konuşun Hoca Efendi, bize her şeyi açıklayın.'
Konuşmacı, Harlem'in bir sokağında toplanmış üç binden fazla dinleyiciye şöyle sesleniyordu:
'Eğer söylediklerimi can kulağıyla dinlerseniz; siyahların beyazlardan niçin daha üstün olduğunu anlayacaksınız.'
'Dinliyoruz, anlatın.'
'Siyah temel renktir. Başka herhangi bir rengi, öteki renkleri birbirine karıştırarak elde edebilirsiniz ama, siyahı bu yoldan elde edemezsiniz. Siyah ancak siyahtan meydana gelir. Siyah da temel ve en güçlü renk olduğuna göre, en iyi renk demektir, öyle değil mi? '
'Evet, öyle...'
'Bu durumda iyilik de, Tanrı da siyahtır! .. Bir insan ne kadar siyahsa, o kadar iyidir. Bir insan ne kadar beyazsa o kadar siyahlıktan uzaktır. Yani, iyi olmaktan o kadar uzaktır! .. Haklı mı yoksa haksız miyim? '
'Haklısınız! ..'
'Sözün kısası; beyaz adam ahlâk bakımından bütünüyle kokuşmuş bir yaratıktır. Bir yılan, bir şeytan; yeryüzünden yok olması, silinip süpürülmesi gereken bir insandır! ..'
Dinleyiciler büyük bir coşkunluk içinde kendilerinden geçmiş, konuşmacıyı çılgınca alkışlıyorlardı.
Bu konuşmacı, Amerika'daki zenci Müslümanların büyük önderlerinden Malcolm X'di...
Bir zenci papazın oğlu olarak Nebraska eyaletinin Omaba şehrinde dünyaya gelen Malcolm X, Müslümanlığı kabul ettikten sonra Malik Şahbaz adını almıştır. Çocukluğu açlık ve üzüntü içinde geçmişti. O doğduktan kısa bir süre sonra ailesi Michigan'ın Lansing şehrine göç etmişti. Altı yaşındayken ırkçı Amerikalıların kurduğu Ku Klux Klan'cılar tarafından evleri yakılmıştı. Malcolm X, yıllar sonra yangın olayını şöyle anlatmıştır:
'İtfaiye geldi, fakat yanan evimizi kurtarmak için hiç bir yardımda bulunmadı. Yangına bir damla su sıkmadı. Baba evimizi yakan ateş, hâlâ aynı şiddetle yüreğimi yakmaktadır.'
Malcolm'un babası, çoluk çocuğunu geçindirmek için ufak bir dükkân açmıştı. Çok geçmeden cesedi, kafatası tanınmayacak ölçüde ezilmiş durumda, bir tramvayın altında bulundu. Bu iki olay, küçük Malcolm'un hayatında derin izler bırakmış, büyüdüğünde Müslümanlığı kabul etmesinde ve beyazlara karşı savaş açmasında önemli rol oynamıştır.
Babalarının ölümünden sonra aile, açlık ve sefalet yüzünden dağıldı. Malcolm ve erkek kardeşleri geceleri sokağa çıkarak bulabildikleri öteberiyi çalmakla karınlarını doyurmaya başladılar. Bazen yakalanıyor ve beyazlardan dayak yiyorlardı. Sonunda Malcolm bir ıslahevine verildi. Hayatında ilk olarak burada sevgi ve anlayış gördü, ıslahevinin beyaz bir Amerikalı olan müdiresi onu öbür çocuklara karşı koruyordu. Burada bulunan beyaz çocuklar da, zenciler konusunda tıpkı büyükleri gibi düşünüyorlardı. Bu yüzden de küçük Malcolm, her gün saldırıya uğruyor ve ancak müdirenin yardımıyla onlardan kurtulabiliyordu.
Daha sonra Malcolm X, müdire tarafından, ıslahevinin yanındaki ortaokula yazdırıldı. Kısa süre içinde zekâ ve çalışkanlığıyla dikkati çeken Malcolm, sınıfının birincisi oldu.
Fakat, bu durum öbür çocukların, hatta öğretmeninin düşmanlığını kazanmasından başka bir işe yaramadı. Son sınıftayken kendisine ne olmak istediğini sorduklarında, 'hukukçu olacağım,' diyordu. Ama, konuştuğu herkes ona, avukatlığın bir zenci için uygun olmadığını, kendisine demircilik, marangozluk gibi bir meslek seçmesini öğütlüyorlardı.
Malcolm, istediği mesleği elde edemeyeceğini anlayınca, öğrenimini yarıda bırakarak New York'a gitti. Burada karanlık işler çeviren adamlarla tanışarak, onlar arasında da işe yarar, becerikli ve güvenilir bir kimse olduğunu gösterdi. Çok dürüst ve sadık olduğundan, yaptığı her işte hile yoluna sapmaz, elde ettiği bütün parayı son kuruşuna kadar teslim ederdi.
On sekiz yaşına girdiğinde, 'Koca Kızıl' lakabıyla kendine hatırı sayılır bir ün sağlamıştı. Artık o, emrinde beş-altı adam çalıştıran bir çete reisiydi. Afyon ve eroin gibi malları alıp satıyor, ahlâk düşkünü beyazları zencilerin barlarına, gizli fuhuş yuvalarına götürüyordu. Malcolm X, hayatının bu kirli döneminin özelliklerinden söz ederken şöyle diyordu:
'En iyi müşterilerim papazlar, güvenlik mensupları, toplumsal yardım işlerinde çalışanlar ve başkalarının hayatlarını yönetmekte büyük rolleri olan önemli kişilerdi.'
Şimdi geliri ayda birkaç bin doları geçmekteydi. Polise bol bol rüşvet vermesine rağmen, sonunda yakalanıp hapse atılmaktan kurtulamadı. Ancak bu hapis hayatı onun yaşantısında köklü bir değişiklik yaratacaktı. 1947 yılında, cezasını çekerken tanıştığı bir Müslüman tutuklunun etkisiyle İslâmiyet’i kabul etti. O günden sonra da yaşadığı kötü hayatı bırakarak, kendisini Müslüman zencilerin davasına adadı.
Malcolm X ya da Müslüman olduktan sonraki adıyla Malik Şahbaz, 1946-52 yılları arasında hayatını hapishanelerde geçirdi. 1962 yılına kadar da, Amerika'da zenci Müslümanların önderi olan Elijah Muhammet'in en yakın adamı ve eylemin en etkili konuşmacısıydı. Fakat 1962'den sonra İslâmiyeti iyice öğrenmiş, Elijah Muhammet'in peygamberlik iddiasına ve ırkçılığına karşı çıkmıştı.
1964 yılında hacca gitti. Orada dünyanın her yanından gelen Müslümanlarla görüşüp tanışarak, bütün beyazların Amerika'dakiler gibi olmadığını öğrendi. Tunus, Cezayir gibi birçok Müslüman ülkelerini dolaştı. Amerika'ya döndüğünde şunları söylüyordu: 'Ben ırkçıydım ve İslâmiyeti ancak o şekilde benimsemiştim. Fakat Hz. Muhammet ve Hz. İbrahim'in yaşadıkları kutsal ülkeleri ziyaret ettikten sonra şimdi gerçek bir Müslüman oldum. Artık eski ırkçı değilim.'
Bu davranışı, beyaz ve zenci Hıristiyanların yanında Elijah Muhammet'in de düşmanlığını kazanmasına yol açtı. Hac dönüşünden kısa bir süre sonra 1965 yılında New York'ta bir salonda dini konuşmalarından birini yaparken, kendisine sekiz adım uzaklıktan ateş edilerek öldürüldü.
Malcolm X'i, Elijah Muhammet'in öldürttüğü ileri sürülüyordu, ikisi arasında 1964 Martından beri süregelen çatışmaları bilenler, bu suikastın Elijah Muhammet taraftarlarınca düzenlendiği kanısındaydılar. Amerika zenci Müslüman hareketinin 'Peygamberi' bu söylentileri yalanlamak için yaptığı basın toplantısında:
'O çok konuşuyordu, cezasını buldu! .' demiştir. Bu söz bile, Elijah Muhammet'in suikast olayındaki payını göstermeye yeter bir kanıttır.ABD Lİ KOMÜNİST DEVRİMCİ MALCOMLX KATLEDİLİŞİNİN 2007,DE KATLEDİLİŞNİN 40,NCI YILINDA! ! ! ! ! ! (KARAPANTERLER)
1960 yıllara kadar amerikadaki zencilere sınıf ayrımı yapan amerika milletinin başına bela olmuş ve yıllarca ezilen zenci halkın yanında olmuş ve bir konferansda yine amerikanın ajanları tarafından oldurulmus değerli şahsiyet
MALCOLM X.... Yıllarca kendisine yanlış öğretilen ve adına sözde İSLAM denilen ırkçılığa dayalı kara öğretiyi anlatırken engellenmeyen, ancak; ne zaman ki hacca gidip gördüğü ırkların kardeşliğine, hoşgörüye, şefkat ve sabra dayalı GERÇEK İSLAM ı anlatmaya başladığında gizli, kara ve derin güçler tarafından katledilen büyük lider.... İslamın beşeri prensiplerinin anlatılmasına tahammülü olmayan Şeytan uşaklarının bütün engellemelerine inat adı hala popüler, hala efsane!
Bir taş at. Bir taş daha at. Bir şiir ateşle. Bir yumruk yükselt. Sesini yükselt. BİR ÇOCUK YETİŞTİR. Bir maske tak. Duvara bir slogan yaz. Şehitleri an. Bir hayal kur. BİR BARİKAT KUR. Tarihine sahip çık. Sokaklara sahip çık. Bir slogan at. Bir kurşun at. Bir tohum ek. Bir ateş yak. Bir cam kır. TERLE. Sahte belge düzenle. Bir bildiri bastır. Bir kanun kaçağını barındır. Bir yara sar. Bir dosta sevgi göster. SİLAHINI TEMİZLE. Hakikati söyle. Bir miting düzenle. Arkanı kolla. Gökyüzüne bak. İZ BIRAKMA. İşçilerden öğren. Bir yoldaşa öğret. Bir hücreyi ziyaret et. BİR SAVAŞ ESİRİNİ KURTAR. FBI’ın gizli dosyalarını çal. Kendi kalbini çal. Parolayı aklında tut. Bir aynasızı silahlandır. Bir füzeyi çalışmaz hale getir. Bir fıkra anlat. Bir plan yap. Bir ümit ışığı gör. İsmini değiştir. Bir teoriyi test et. Bir dogmaya meydan oku. Korkunu kullan. Bir damla gözyaşı akıt. HARİTAYI İNCELE. Hainlerle hesaplaş. Ağırlığını hakkıyla taşı. Biraz daha ağırlık kazan. Sevmek için mücadele et. SEVDİĞİNİ BİR DAHA SÖYLE. Sınırı aş.
'Malcolm x seni taze bir dal olarak yatırıyorum bu şiire Ben çocukken resimlerin dış politika sayfalarında gazetelerin Uçaklardan da uzundu bacakların Ve kocaman gözlüklerin Bembeyaz bir papa ve bembeyaz gökdelenler büyütülmüş alabildiğine Küçültülmüş ekmek Bir elinde sayfaları çürütülmüş incil var idi Altüst edilmiş bir Afrika öbür elinde...'
Alex Haley in malcolm x isimli bir kitabı. var geniş bilgi edinmek isteyenler bu kitaptan bilgi alabilirler. zaten malcolm u malcolm x yapan biraz da bu kitaptır. keskin tespitler insanı dumura uğratan cinstendir. filme de sanırım bu kitaptan çevrildi. beni kitapta ve filmde en çok etkileyen bölümler malcolm x in bir konuşmasını bitirirken 'adonare dostlarım adonare' diye bitirişi ve anlamını açıklayışıydı. hayır onu açıklamayacağım. araştıralım lütfen biraz :) ve diğeri de siyah arkadaşlarını los angeles polis merkezinden almaya gittiklerinde topluluğun karşısına geçen malcolm x in bir hareketi vardı. bir parmağın toplulukları nasıl yönlerdiğini çok çarpıcı bir biçimde anlatıyordu bu hareket. ilki ile. o vaveyla anında sus pus oluyor, çıt çıkmıyor; ikinci hareketle ise o koca kalabalık tek vücut sessizce terk ediyordu liderlerinin emrini yerine getirmek için. 'malcolm; sen, bilge kral Hz. ömer ve daha tüm diğerleri! ... siz onurlu direnişçi ve heybetli insanlar. sizi selamlıyorum...
Asıl adı, Malcolm Litle'dir. 1925'te Omaha'da doğdu. Bir soygun olayından sonra hapse mahkum edildi. Hapiste bulunduğu sırada, İslâm Ümmeti (sonradan Amerika İslâm Misyonu) adlı hareket vesilesiyle Müslüman oldu. Yedi yıl hapisten sonra serbest bırakıldı. Malcolm X, siyahların beyazlar tarafından sömürülmesine karşı çıktığı son derece tesirli konuşmalarıyla kısa sürede geniş bir taraftar kitlesi kazandı. Hacdan sonra siyah ayrılıkçılığını savunmaktan vazgeçerek, artık, beyazları düşman olarak görmediğini açıkladı. 1965'te New York'ta bir toplantı sırasında vurularak öldürüldü.
olay beyazperdeye de aktarıldı..filmde Malcolm'u Danzel Washington canlandırdı ve daha sonra ikizlerinden birinin adını Malcolm koydu..en iyi oyunculuk ödülü de kapak oldu..
Malcolm X'in şahsında tecelli eden ilk mana; hidayetidir. Gerçektende yaşadığı hayat ile İslam'ı bulmaya dünyadaki en uzak şahıs olarak nitelendirilebilir. Olaylara sadece akli olarak yaklaşanlara hiçbir pay yok bu olayda...Kelimeler mahçup...
Detroitli Kızıloğlan...Çocuk sayılabilecek bir yaşta dünyanın en sefil gettolarından Harlem'de, oranında en serserisi olmayı başarabilmiş! Yani kötü de olabilmiş...Tasavvufta simetri vardır. Derler ki; insan kötü olduğu nispette iyi olabilir. Bir dönüş ki; hırsızlık, pezevenlik vs. bir insanın düşebileceği bütün çukurları doldurup çıkmasaydı, bu hale gelebilir miydi? İşte Kızıloğlan'ı, önce Malcolm X, sonra Malik el-Şahbaz yapan sır bu noktada...Ah bu nokta...Allah'ın, sadece samimi olanlara bahşedeceği bu rahmetten büyük bir pay düşmüştür hissesine...Kişiye değilde, o kişiyide aşacak şekilde davasına bağlanabilen öyle bir samimiyet ki; Elijah'ın alçaklığını görünce davasına değil Elijah'a savaş açıyor. O'nuda safdışı bırakarak, davanın 'nasıl'ını otraya koymuş. Mısır'da fakir bir çiftin fakir sofrasında da aynı davayı haykırmış, Arabistan Kralı Faysal'ın huzurunda da...
İslam ülkelerine ziyaret ve gerçek İslam...Ve İslam davacısı gönüldaş...Çocuklarımıza rahatlıkla kahraman olarak tanıtabileceğimiz savaşçı...Şehit...
Kimimize matematiği, kimimize ölümü anımsatır X harfi. Bir de bir ismi hatırlatır yeni dünyadan bize: Malcolm X. Bugün (21 Şubat) onun ölüm yıldönümü. 1965 yılında henüz 40 yaşındayken dünyayı çok görmüşlerdi ona. Birkaç kurşun yetmişti, bu özgürlük savaşçısını o kafa tuttuğu ölümle buluşturmak için.
Hani büyük adamlar vardır. Hayatları dönem dönemdir. Rezil bir hayatı vezir bir hayata dönüştürürler. Bireysel değişimin, irade gücünün timsalidirler. İşte onlardan birisidir Malcolm X. Kırk yıl yetmiştir ona, hayata büyük bir çizik atmak, varlıklı mecralarda yüzen farklı inanç sahiplerine çok şeyler öğretmek için.
19 Mayıs 1925’te Omaha’da (Nebraska) Malcolm Little ismiyle dünyaya gelir. Babası, zencilerin ABD’de hiçbir zaman özgürlüklerine kavuşamayacaklarına, dolayısıyla Afrika’ya geri dönmeleri gerektiğine inanan bir papazdır. Dört amcası ırkçılığa kurban gitmiş, babası da Malcolm daha altı yaşındayken onları takip etmiştir. Sekiz kardeş darmadağın olurlar. Kimisi ıslahevinde, kimisi sokakta bulur kendini. Annelerinin yeri ise çoktan ayrılmıştır akıl hastanesinde. Bütün bu deneyimler onu “beyaz adam” düşmanlığına iter.
‘Beyaz adam’a duyulan öfke
Bu yıllarda Malcolm’un “beyaz adam”la ilgili imajı oluşmaya başlar. Gerçi mahalleden tanıdığı birkaç beyaz çocuk dışında pek beyaz insanla muhatap olmamıştır; ama bu sınırlı tanımalarda yaşadığı tecrübeler peşin hükümlü yargılarını pekiştirmiştir. Bir gün beyaz bir çocukla yazı tura oynar ve kaybeder. Çocuk elindeki paraları alır. Daha sonra beyaz çocuğun hile yaptığını anlar. Bu tecrübe ona o kadar dokunmuş olmalıdır ki; yıllar sonra bu olayı bir mahalle hatırası olarak değil, “beyaz adam”a yönelik fikirlerinin bir delili olarak aktarır: “Beyaz adam profesyonel bir kumarcıdır. Bütün kozlar onun elindedir ve bütün mangırları da o toplar önüne; bizim halkımızla oynarken kâğıtları istediği gibi kurar ve hep destenin altından çeker.”
Boston’un, New York’un karanlık sokaklarıyla tanışır daha çocuk yaşında. Konser salonlarında ayakkabı boyacılığından trenlerde sandviç satmaya kadar uzanır iş tecrübesi. Gençlik yıllarında ise zenci gettosu Harlem’le tanışır. “Harlem’de çevrilen dümenlerin merkezi” dediği bir barda iş bulur kendine. Ama hayatı daha kestirmeden kazanma hevesine kapılır. Uyuşturucu tacirliği ve hırsızlık yeni mesleğidir artık. Hem beyaz adamı “beyaz”la zehirlemekte hem de onun kendisini sömürerek edindiği mallarını çalmaktadır! Ama çok geçmeden enselenir. Yıl 1946’dır. Henüz 21 yaşındadır.
Altı yıl sürecek hapis hayatından sonra Amerika bambaşka bir Malcolm’la tanışacaktır. 1948’in sonlarında mükemmel bir kütüphanesi bulunan Norfolk Hapishanesi’ne nakledilir. Hapishane kütüphanesinde okumadık kitap bırakmaz. Kölelik üzerine okuduklarından sonra artık bilinçli bir “beyaz adam düşmanı”dır. Beyazlara olan kini, Tanrı’nın bile zenci olduğunu söyleyen Elijah Muhammed’in görüşlerini benimsemesini kolaylaştırır. Artık bir “Nation of Islam” inanlısıdır. Kardeşleri sayesinde Elijah Muhammed’le de mektuplaşmaya başlar. Namaz kılmakta, dua etmektedir. Aslında din ve ibadet olgusuna çok yabancıdır. Çünkü din olarak şimdiye kadar Hıristiyanlığı tanımıştır ve Hıristiyanlıktan da nefret etmektedir. Ona göre Hıristiyanlık beyaz adamın dinidir. Beyazlar kendileri bu dünyada cennetin tadını çıkarırken, zencileri öbür dünya cennetiyle kandırmak için Hıristiyanlığı kullanmaktadırlar.
Harlem’in mürşidi...
Hapis sonrası kısa sürede Elijah Muhammed’in Nation of Islam (İslam Milleti) hareketinin en önemli adamı haline gelir. Elijah onu teşkilat faaliyetleri için farklı bölgelere gönderir. Son durak ise New York şehrinin zenci mekanı olarak bilinen Harlem bölgesidir. Kader onu Harlem’le tekrar buluşturur. Bir zamanlar “dümen” öğrenmek üzere bulunduğu Harlem’in mürşidi olmuştur artık.
Kısa sürede Amerika’nın en fazla konuşulan ismi olur. Artık, sözünü sakınmayan, korkusuz, ateşli bir hatiptir. Milyonlarca Afrikalıyı sanki tek başına savunmak zorunda hisseder kendisini. Kısa sürede zenci gettolarını harekete geçirir. “Tanrı değilse bile, Tanrı’dan hiç de aşağı kalmayan birisi” diyecek kadar inandığı Elijah Muhammed’in konuşan ağzıdır artık. Zenci ırkçılığına dayanan ve şeytan olarak tanımladığı “beyaz adam”dan kurtulmaya dayalı bir dinin amansız savunucusudur. Amerika’da bir isyan başlatabilecek ya da bastırabilecek tek zencidir o. Her şeyiyle tam bir dava adamıdır artık.
Bu arada yine Nation of Islam inanlısı olan Betty ile evlenir. Çocuklarına isim verirken bile dava adamlığının ve Batılılara karşı duyduğu kinin izlerini görmek mümkündür. Mesela ilk çocuğundan bahsederken “Ona Hun İmparatoru Atilla’nın adını verdik, hani şu Roma’yı bir çuvala koyan imparator.” der.
Fakat hayatında yeni bir dönem açacak gelişmeler pek uzak değildir. Elijah Muhammed’e yaklaştıkça onun gayri meşru işlerine tanık olur. Onun özel hayatını sorgulamaya başlar. İki kadın sekreterinin “çocuklarının babasının Elijah olduğu” iddiasıyla nafaka davası açması Elijah’yı Malcolm’un gözünden iyice düşürür. Zaten Elijah da onun yükselişinden rahatsızdır. Bu arada Başkan Kennedy suikastını onaylayan sözler sarf edince de ipler kopar.
Gerçek İslam...
Mart 1964’te Elijah Muhammed ve hareketi Nation of Islam’dan ayrılır. “Zenci İslamı” fikrini sorgulamaya başlar. Beyaz adamın “şeytan” olduğu öğretisinden vazgeçer. 1964 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini kapsayan bir geziye çıkar. Amacı öteden beri aklında olan ve Afrika ile köklerin korunmasını, ilişkinin canlı tutulmasını savunan Afro-Amerikan tezini canlandırmaktır. Sünni İslam’la tanıştığı Mekke’de hacı olur ve sanki yeniden doğar. Farklı ırklardan Müslümanlarla tanışır. Türkiye’den tanıştıkları arasında merhum Kasım Gülek de vardır. Mekke’den Amerika’daki bir arkadaşına gönderdiği mektupta şu sözlere yer verir:
“... Gördüklerim ve tecrübelerim beni daha önceki düşüncelerimi yeniden gözden geçirmeye ve bazı inançlarımı terk etmeye zorladı. İbrahim’in, Muhammed’in ve diğer tüm peygamberlerin mekânı olan bu kutsal topraklarda tüm ırk ve renklerden insanlarda gördüğüm gerçek kardeşlik ruhunu ve konukseverliği hayatımda görmedim. Her renkten insanın gösterdiği bu sıcakkanlılık ve cana yakınlık karşısında nutkum tutuldu, büyülendim... Amerika’nın İslâm’ı anlaması şart. Çünkü İslâm, toplumdan ırk problemini kaldıran bir din. Son 11 günde burada, İslâm dünyasında, bu insanlarla aynı tastan yemek yedim, aynı bardaktan su içtim, aynı yatakta (veya hasırda) yattım. Gözleri mavilerin mavisi, saçları sarıların sarısı, derileri beyazların beyazı Müslüman kardeşlerimle aynı Allah’a dua ettim. Nijerya’daki, Sudan’daki ve Gana’daki Müslümanlarda gördüğüm samimiyetin aynısını burada beyaz Müslümanların sözlerinde ve işlerinde gördüm....”
Yaşadığı değişimi simgelemek için Malik el-Şebaz ismini alır. Artık zencilerin Amerikalı beyazların gözündeki hiçliğini simgelemek için kullandığı X soyadına ihtiyacı yoktur. Amerika’ya döner dönmez de artık “gerçek anlamda siyah-beyaz kardeşliğinin oluşabileceği bir toplum oluşturmayı” hedefler. Fakat kısa bir süre sonra Harlem’de konuşma yaparken suikasta uğrar. Suikast hâlâ bir muammadır. Ama üzerinde en fazla konuşulan ihtimal Elijah Muhammed-CIA işbirliğidir.
Onun kısa hayatı birçok sembol içerdi birçok kişi için. Müslümanlar, özgürlük taraftarları, insan hakları savunucuları, sosyalistler onda hep bir şeyler buldu. Ama o, her şeyden çok iradenin ve reddin gücünün değişim yönünde nasıl kullanılabileceğini gösterdi tüm insanlara.
MARMARA ÜMİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. ALİ KÖSE 21.02.2004 Cumartesi /Zaman
My hero. Allah rahmet etsin.
rüyası rüyam olan ve gerçek olan adam...
rahmet ilen...
İster mermi kullansın,
İster oy pusulası,
İnsan iyi nişan almalı,
Kuklayı değil,
kuklacıyı vurmalı.
Malcolm x.
selam olsun sana ezilen halk önderi...
rahat uyu bak bir zenci geldi beyazlara başkan oldu...
'Biz Tanrı'nın kullarıyız ama aynı zamanda da onun örneğiyiz! ..'
Topluluk hep bir ağızdan bağırır:
'Ne demek istediğinizi açıklayın Hoca Efendi! ..'
'Demek istiyorum ki. Tanrı da bizim gibi siyahtır! ..'
'Tanrı büyüktür! ..'
'Tanrı Dünya’yı yaratırken kendisi de orada bulunuyordu.'
'Doğru! .. Doğru! ..'
'Öyleyse biz de Dünya yaratılalı beri yeryüzünde bulunuyoruz.'
Topluluk sevinç ve coşkunluk içinde bağırarak ayağa kalkar:
'Doğru... Haklısın! .. Elbette! ..'
'Mavi gözlü beyaz adam, üstün olduğunu ileri sürüyor. Ona atalarının bizler olduğunu anlatmanın zamanı geldi de geçti bile! ..'
'Daha açık konuşun Hoca Efendi, bize her şeyi açıklayın.'
Konuşmacı, Harlem'in bir sokağında toplanmış üç binden fazla dinleyiciye şöyle sesleniyordu:
'Eğer söylediklerimi can kulağıyla dinlerseniz; siyahların beyazlardan niçin daha üstün olduğunu anlayacaksınız.'
'Dinliyoruz, anlatın.'
'Siyah temel renktir. Başka herhangi bir rengi, öteki renkleri birbirine karıştırarak elde edebilirsiniz ama, siyahı bu yoldan elde edemezsiniz. Siyah ancak siyahtan meydana gelir. Siyah da temel ve en güçlü renk olduğuna göre, en iyi renk demektir, öyle değil mi? '
'Evet, öyle...'
'Bu durumda iyilik de, Tanrı da siyahtır! .. Bir insan ne kadar siyahsa, o kadar iyidir. Bir insan ne kadar beyazsa o kadar siyahlıktan uzaktır. Yani, iyi olmaktan o kadar uzaktır! .. Haklı mı yoksa haksız miyim? '
'Haklısınız! ..'
'Sözün kısası; beyaz adam ahlâk bakımından bütünüyle kokuşmuş bir yaratıktır. Bir yılan, bir şeytan; yeryüzünden yok olması, silinip süpürülmesi gereken bir insandır! ..'
Dinleyiciler büyük bir coşkunluk içinde kendilerinden geçmiş, konuşmacıyı çılgınca alkışlıyorlardı.
Bu konuşmacı, Amerika'daki zenci Müslümanların büyük önderlerinden Malcolm X'di...
Bir zenci papazın oğlu olarak Nebraska eyaletinin Omaba şehrinde dünyaya gelen Malcolm X, Müslümanlığı kabul ettikten sonra Malik Şahbaz adını almıştır. Çocukluğu açlık ve üzüntü içinde geçmişti. O doğduktan kısa bir süre sonra ailesi Michigan'ın Lansing şehrine göç etmişti. Altı yaşındayken ırkçı Amerikalıların kurduğu Ku Klux Klan'cılar tarafından evleri yakılmıştı. Malcolm X, yıllar sonra yangın olayını şöyle anlatmıştır:
'İtfaiye geldi, fakat yanan evimizi kurtarmak için hiç bir yardımda bulunmadı. Yangına bir damla su sıkmadı. Baba evimizi yakan ateş, hâlâ aynı şiddetle yüreğimi yakmaktadır.'
Malcolm'un babası, çoluk çocuğunu geçindirmek için ufak bir dükkân açmıştı. Çok geçmeden cesedi, kafatası tanınmayacak ölçüde ezilmiş durumda, bir tramvayın altında bulundu. Bu iki olay, küçük Malcolm'un hayatında derin izler bırakmış, büyüdüğünde Müslümanlığı kabul etmesinde ve beyazlara karşı savaş açmasında önemli rol oynamıştır.
Babalarının ölümünden sonra aile, açlık ve sefalet yüzünden dağıldı. Malcolm ve erkek kardeşleri geceleri sokağa çıkarak bulabildikleri öteberiyi çalmakla karınlarını doyurmaya başladılar. Bazen yakalanıyor ve beyazlardan dayak yiyorlardı. Sonunda Malcolm bir ıslahevine verildi. Hayatında ilk olarak burada sevgi ve anlayış gördü, ıslahevinin beyaz bir Amerikalı olan müdiresi onu öbür çocuklara karşı koruyordu. Burada bulunan beyaz çocuklar da, zenciler konusunda tıpkı büyükleri gibi düşünüyorlardı. Bu yüzden de küçük Malcolm, her gün saldırıya uğruyor ve ancak müdirenin yardımıyla onlardan kurtulabiliyordu.
Daha sonra Malcolm X, müdire tarafından, ıslahevinin yanındaki ortaokula yazdırıldı. Kısa süre içinde zekâ ve çalışkanlığıyla dikkati çeken Malcolm, sınıfının birincisi oldu.
Fakat, bu durum öbür çocukların, hatta öğretmeninin düşmanlığını kazanmasından başka bir işe yaramadı. Son sınıftayken kendisine ne olmak istediğini sorduklarında, 'hukukçu olacağım,' diyordu. Ama, konuştuğu herkes ona, avukatlığın bir zenci için uygun olmadığını, kendisine demircilik, marangozluk gibi bir meslek seçmesini öğütlüyorlardı.
Malcolm, istediği mesleği elde edemeyeceğini anlayınca, öğrenimini yarıda bırakarak New York'a gitti. Burada karanlık işler çeviren adamlarla tanışarak, onlar arasında da işe yarar, becerikli ve güvenilir bir kimse olduğunu gösterdi. Çok dürüst ve sadık olduğundan, yaptığı her işte hile yoluna sapmaz, elde ettiği bütün parayı son kuruşuna kadar teslim ederdi.
On sekiz yaşına girdiğinde, 'Koca Kızıl' lakabıyla kendine hatırı sayılır bir ün sağlamıştı. Artık o, emrinde beş-altı adam çalıştıran bir çete reisiydi. Afyon ve eroin gibi malları alıp satıyor, ahlâk düşkünü beyazları zencilerin barlarına, gizli fuhuş yuvalarına götürüyordu. Malcolm X, hayatının bu kirli döneminin özelliklerinden söz ederken şöyle diyordu:
'En iyi müşterilerim papazlar, güvenlik mensupları, toplumsal yardım işlerinde çalışanlar ve başkalarının hayatlarını yönetmekte büyük rolleri olan önemli kişilerdi.'
Şimdi geliri ayda birkaç bin doları geçmekteydi. Polise bol bol rüşvet vermesine rağmen, sonunda yakalanıp hapse atılmaktan kurtulamadı. Ancak bu hapis hayatı onun yaşantısında köklü bir değişiklik yaratacaktı. 1947 yılında, cezasını çekerken tanıştığı bir Müslüman tutuklunun etkisiyle İslâmiyet’i kabul etti. O günden sonra da yaşadığı kötü hayatı bırakarak, kendisini Müslüman zencilerin davasına adadı.
Malcolm X ya da Müslüman olduktan sonraki adıyla Malik Şahbaz, 1946-52 yılları arasında hayatını hapishanelerde geçirdi. 1962 yılına kadar da, Amerika'da zenci Müslümanların önderi olan Elijah Muhammet'in en yakın adamı ve eylemin en etkili konuşmacısıydı. Fakat 1962'den sonra İslâmiyeti iyice öğrenmiş, Elijah Muhammet'in peygamberlik iddiasına ve ırkçılığına karşı çıkmıştı.
1964 yılında hacca gitti. Orada dünyanın her yanından gelen Müslümanlarla görüşüp tanışarak, bütün beyazların Amerika'dakiler gibi olmadığını öğrendi. Tunus, Cezayir gibi birçok Müslüman ülkelerini dolaştı. Amerika'ya döndüğünde şunları söylüyordu: 'Ben ırkçıydım ve İslâmiyeti ancak o şekilde benimsemiştim. Fakat Hz. Muhammet ve Hz. İbrahim'in yaşadıkları kutsal ülkeleri ziyaret ettikten sonra şimdi gerçek bir Müslüman oldum. Artık eski ırkçı değilim.'
Bu davranışı, beyaz ve zenci Hıristiyanların yanında Elijah Muhammet'in de düşmanlığını kazanmasına yol açtı. Hac dönüşünden kısa bir süre sonra 1965 yılında New York'ta bir salonda dini konuşmalarından birini yaparken, kendisine sekiz adım uzaklıktan ateş edilerek öldürüldü.
Malcolm X'i, Elijah Muhammet'in öldürttüğü ileri sürülüyordu, ikisi arasında 1964 Martından beri süregelen çatışmaları bilenler, bu suikastın Elijah Muhammet taraftarlarınca düzenlendiği kanısındaydılar. Amerika zenci Müslüman hareketinin 'Peygamberi' bu söylentileri yalanlamak için yaptığı basın toplantısında:
'O çok konuşuyordu, cezasını buldu! .' demiştir. Bu söz bile, Elijah Muhammet'in suikast olayındaki payını göstermeye yeter bir kanıttır.ABD Lİ KOMÜNİST DEVRİMCİ MALCOMLX KATLEDİLİŞİNİN 2007,DE KATLEDİLİŞNİN 40,NCI YILINDA! ! ! ! ! ! (KARAPANTERLER)
[email protected]
[email protected]
[email protected]
1960 yıllara kadar amerikadaki zencilere sınıf ayrımı yapan amerika milletinin başına bela olmuş ve yıllarca ezilen zenci halkın yanında olmuş ve bir konferansda yine amerikanın ajanları tarafından oldurulmus değerli şahsiyet
BEN SAMİMİYİM
SAMİMİYETİM İTİBARIMDIR.
MALCOLM X
ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ ÖLÜMDÜR
MALCOLMX
'a man stands for nothing will fall for anything'
MALCOLM X.... Yıllarca kendisine yanlış öğretilen ve adına sözde İSLAM denilen ırkçılığa dayalı kara öğretiyi anlatırken engellenmeyen, ancak; ne zaman ki hacca gidip gördüğü ırkların kardeşliğine, hoşgörüye, şefkat ve sabra dayalı GERÇEK İSLAM ı anlatmaya başladığında gizli, kara ve derin güçler tarafından katledilen büyük lider....
İslamın beşeri prensiplerinin anlatılmasına tahammülü olmayan Şeytan uşaklarının bütün engellemelerine inat adı hala popüler, hala efsane!
“İster mermi olsun,
İster oy pusulası.
İnsan iyi nişan almalı,
Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı! ”
MALCOLM X
MALCOM X
Bir taş at.
Bir taş daha at.
Bir şiir ateşle.
Bir yumruk yükselt.
Sesini yükselt.
BİR ÇOCUK YETİŞTİR.
Bir maske tak.
Duvara bir slogan yaz.
Şehitleri an.
Bir hayal kur.
BİR BARİKAT KUR.
Tarihine sahip çık.
Sokaklara sahip çık.
Bir slogan at.
Bir kurşun at.
Bir tohum ek.
Bir ateş yak.
Bir cam kır.
TERLE.
Sahte belge düzenle.
Bir bildiri bastır.
Bir kanun kaçağını barındır.
Bir yara sar.
Bir dosta sevgi göster.
SİLAHINI TEMİZLE.
Hakikati söyle.
Bir miting düzenle.
Arkanı kolla.
Gökyüzüne bak.
İZ BIRAKMA.
İşçilerden öğren.
Bir yoldaşa öğret.
Bir hücreyi ziyaret et.
BİR SAVAŞ ESİRİNİ KURTAR.
FBI’ın gizli dosyalarını çal.
Kendi kalbini çal.
Parolayı aklında tut.
Bir aynasızı silahlandır.
Bir füzeyi çalışmaz hale getir.
Bir fıkra anlat.
Bir plan yap.
Bir ümit ışığı gör.
İsmini değiştir.
Bir teoriyi test et.
Bir dogmaya meydan oku.
Korkunu kullan.
Bir damla gözyaşı akıt.
HARİTAYI İNCELE.
Hainlerle hesaplaş.
Ağırlığını hakkıyla taşı.
Biraz daha ağırlık kazan.
Sevmek için mücadele et.
SEVDİĞİNİ BİR DAHA SÖYLE.
Sınırı aş.
Malcolm X (19 Mayıs 1925 – 21 Şubat 1965)
hayatın mucalesi ve yasam tarzı ahyrı bir dusunce yapısı
bir yumruk yükselt
bir kanun kaçağını barındır
bir ateş yak
(bir şarkı söyle)
binlerce yıllık bir köleliğin yüküyle 20 yüzyılda yaşayan, derisi yüreğinden esmer insanların, parlayan ışığı...
iman edip sonra idrak eden... sonra dosdogru olan...
ideolojiler, sol, sag gibi etrafa dagilmis bir butunun (hakikatin) parcalarini icinde birlestirebilen ve kavgasina yansitabilen bir dava adami.
sehit...
'Beyaz adam savaştı,biz öldük'
***
Malcolm X..
Kalin kenarli gözlükleriyle dizilerde
Yalnizca 7 kez dönmek gerekiyor
Dönülecek yerde
Uyanip, gözünü ogusturmak icin
Aydinliga birden bire..
'Malcolm x seni taze bir dal olarak yatırıyorum bu şiire
Ben çocukken resimlerin dış politika sayfalarında gazetelerin
Uçaklardan da uzundu bacakların
Ve kocaman gözlüklerin
Bembeyaz bir papa ve bembeyaz gökdelenler büyütülmüş alabildiğine
Küçültülmüş ekmek
Bir elinde sayfaları çürütülmüş incil var idi
Altüst edilmiş bir Afrika öbür elinde...'
ameriikada 20.yy.ın 2. yarısında ezilen siyahi toplumun aksiyon simalarından olup hayatının son yıllarında islamla müşşeref olan bir dava adamıdır
Alex Haley in malcolm x isimli bir kitabı. var geniş bilgi edinmek isteyenler bu kitaptan bilgi alabilirler. zaten malcolm u malcolm x yapan biraz da bu kitaptır. keskin tespitler insanı dumura uğratan cinstendir. filme de sanırım bu kitaptan çevrildi.
beni kitapta ve filmde en çok etkileyen bölümler malcolm x in bir konuşmasını bitirirken
'adonare dostlarım adonare' diye bitirişi ve anlamını açıklayışıydı. hayır onu açıklamayacağım. araştıralım lütfen biraz :)
ve diğeri de siyah arkadaşlarını los angeles polis merkezinden almaya gittiklerinde topluluğun karşısına geçen malcolm x in bir hareketi vardı. bir parmağın toplulukları nasıl yönlerdiğini çok çarpıcı bir biçimde anlatıyordu bu hareket. ilki ile. o vaveyla anında sus pus oluyor, çıt çıkmıyor; ikinci hareketle ise o koca kalabalık tek vücut sessizce terk ediyordu liderlerinin emrini yerine getirmek için.
'malcolm; sen, bilge kral Hz. ömer ve daha tüm diğerleri! ...
siz onurlu direnişçi ve heybetli insanlar. sizi selamlıyorum...
Asıl adı, Malcolm Litle'dir. 1925'te Omaha'da doğdu. Bir soygun olayından sonra hapse mahkum edildi. Hapiste bulunduğu sırada, İslâm Ümmeti (sonradan Amerika İslâm Misyonu) adlı hareket vesilesiyle Müslüman oldu. Yedi yıl hapisten sonra serbest bırakıldı. Malcolm X, siyahların beyazlar tarafından sömürülmesine karşı çıktığı son derece tesirli konuşmalarıyla kısa sürede geniş bir taraftar kitlesi kazandı. Hacdan sonra siyah ayrılıkçılığını savunmaktan vazgeçerek, artık, beyazları düşman olarak görmediğini açıkladı. 1965'te New York'ta bir toplantı sırasında vurularak öldürüldü.
olay beyazperdeye de aktarıldı..filmde Malcolm'u Danzel Washington canlandırdı ve daha sonra ikizlerinden birinin adını Malcolm koydu..en iyi oyunculuk ödülü de kapak oldu..
Malcolm X, unutulmaya yüz tutmuş değerleri yeniden ayağa kaldıran İslâm mücahidi.
20.Yuzyilin gercek liderlerinden.Amerika muslumanlarina katkisi cok buyuk.Rabbim
rahmet eylesin...
diriliş lideri
ewet baktım..
elime Alex Haley'in bi kitabı geçti Malcolm X biyografisi mahiyetinde kalııın baya..bu yaz onu okuycam.
bkz. ''Malcolm X'' başlığına
ASLINDA MALCOLM...
Malcolm X'in şahsında tecelli eden ilk mana; hidayetidir. Gerçektende yaşadığı hayat ile İslam'ı bulmaya dünyadaki en uzak şahıs olarak nitelendirilebilir. Olaylara sadece akli olarak yaklaşanlara hiçbir pay yok bu olayda...Kelimeler mahçup...
Detroitli Kızıloğlan...Çocuk sayılabilecek bir yaşta dünyanın en sefil gettolarından Harlem'de, oranında en serserisi olmayı başarabilmiş! Yani kötü de olabilmiş...Tasavvufta simetri vardır. Derler ki; insan kötü olduğu nispette iyi olabilir. Bir dönüş ki; hırsızlık, pezevenlik vs. bir insanın düşebileceği bütün çukurları doldurup çıkmasaydı, bu hale gelebilir miydi? İşte Kızıloğlan'ı, önce Malcolm X, sonra Malik el-Şahbaz yapan sır bu noktada...Ah bu nokta...Allah'ın, sadece samimi olanlara bahşedeceği bu rahmetten büyük bir pay düşmüştür hissesine...Kişiye değilde, o kişiyide aşacak şekilde davasına bağlanabilen öyle bir samimiyet ki; Elijah'ın alçaklığını görünce davasına değil Elijah'a savaş açıyor. O'nuda safdışı bırakarak, davanın 'nasıl'ını otraya koymuş. Mısır'da fakir bir çiftin fakir sofrasında da aynı davayı haykırmış, Arabistan Kralı Faysal'ın huzurunda da...
İslam ülkelerine ziyaret ve gerçek İslam...Ve İslam davacısı gönüldaş...Çocuklarımıza rahatlıkla kahraman olarak tanıtabileceğimiz savaşçı...Şehit...
Malcolm X: Özgürlüğe adanan örnek yaşam
Kimimize matematiği, kimimize ölümü anımsatır X harfi.
Bir de bir ismi hatırlatır yeni dünyadan bize: Malcolm X. Bugün (21 Şubat) onun ölüm yıldönümü. 1965 yılında henüz 40 yaşındayken dünyayı çok görmüşlerdi ona. Birkaç kurşun yetmişti, bu özgürlük savaşçısını o kafa tuttuğu ölümle buluşturmak için.
Hani büyük adamlar vardır. Hayatları dönem dönemdir. Rezil bir hayatı vezir bir hayata dönüştürürler. Bireysel değişimin, irade gücünün timsalidirler. İşte onlardan birisidir Malcolm X. Kırk yıl yetmiştir ona, hayata büyük bir çizik atmak, varlıklı mecralarda yüzen farklı inanç sahiplerine çok şeyler öğretmek için.
19 Mayıs 1925’te Omaha’da (Nebraska) Malcolm Little ismiyle dünyaya gelir. Babası, zencilerin ABD’de hiçbir zaman özgürlüklerine kavuşamayacaklarına, dolayısıyla Afrika’ya geri dönmeleri gerektiğine inanan bir papazdır. Dört amcası ırkçılığa kurban gitmiş, babası da Malcolm daha altı yaşındayken onları takip etmiştir. Sekiz kardeş darmadağın olurlar. Kimisi ıslahevinde, kimisi sokakta bulur kendini. Annelerinin yeri ise çoktan ayrılmıştır akıl hastanesinde. Bütün bu deneyimler onu “beyaz adam” düşmanlığına iter.
‘Beyaz adam’a duyulan öfke
Bu yıllarda Malcolm’un “beyaz adam”la ilgili imajı oluşmaya başlar. Gerçi mahalleden tanıdığı birkaç beyaz çocuk dışında pek beyaz insanla muhatap olmamıştır; ama bu sınırlı tanımalarda yaşadığı tecrübeler peşin hükümlü yargılarını pekiştirmiştir. Bir gün beyaz bir çocukla yazı tura oynar ve kaybeder. Çocuk elindeki paraları alır. Daha sonra beyaz çocuğun hile yaptığını anlar. Bu tecrübe ona o kadar dokunmuş olmalıdır ki; yıllar sonra bu olayı bir mahalle hatırası olarak değil, “beyaz adam”a yönelik fikirlerinin bir delili olarak aktarır: “Beyaz adam profesyonel bir kumarcıdır. Bütün kozlar onun elindedir ve bütün mangırları da o toplar önüne; bizim halkımızla oynarken kâğıtları istediği gibi kurar ve hep destenin altından çeker.”
Boston’un, New York’un karanlık sokaklarıyla tanışır daha çocuk yaşında. Konser salonlarında ayakkabı boyacılığından trenlerde sandviç satmaya kadar uzanır iş tecrübesi. Gençlik yıllarında ise zenci gettosu Harlem’le tanışır. “Harlem’de çevrilen dümenlerin merkezi” dediği bir barda iş bulur kendine. Ama hayatı daha kestirmeden kazanma hevesine kapılır. Uyuşturucu tacirliği ve hırsızlık yeni mesleğidir artık. Hem beyaz adamı “beyaz”la zehirlemekte hem de onun kendisini sömürerek edindiği mallarını çalmaktadır! Ama çok geçmeden enselenir. Yıl 1946’dır. Henüz 21 yaşındadır.
Altı yıl sürecek hapis hayatından sonra Amerika bambaşka bir Malcolm’la tanışacaktır. 1948’in sonlarında mükemmel bir kütüphanesi bulunan Norfolk Hapishanesi’ne nakledilir. Hapishane kütüphanesinde okumadık kitap bırakmaz. Kölelik üzerine okuduklarından sonra artık bilinçli bir “beyaz adam düşmanı”dır. Beyazlara olan kini, Tanrı’nın bile zenci olduğunu söyleyen Elijah Muhammed’in görüşlerini benimsemesini kolaylaştırır. Artık bir “Nation of Islam” inanlısıdır. Kardeşleri sayesinde Elijah Muhammed’le de mektuplaşmaya başlar. Namaz kılmakta, dua etmektedir. Aslında din ve ibadet olgusuna çok yabancıdır. Çünkü din olarak şimdiye kadar Hıristiyanlığı tanımıştır ve Hıristiyanlıktan da nefret etmektedir. Ona göre Hıristiyanlık beyaz adamın dinidir. Beyazlar kendileri bu dünyada cennetin tadını çıkarırken, zencileri öbür dünya cennetiyle kandırmak için Hıristiyanlığı kullanmaktadırlar.
Harlem’in mürşidi...
Hapis sonrası kısa sürede Elijah Muhammed’in Nation of Islam (İslam Milleti) hareketinin en önemli adamı haline gelir. Elijah onu teşkilat faaliyetleri için farklı bölgelere gönderir. Son durak ise New York şehrinin zenci mekanı olarak bilinen Harlem bölgesidir. Kader onu Harlem’le tekrar buluşturur. Bir zamanlar “dümen” öğrenmek üzere bulunduğu Harlem’in mürşidi olmuştur artık.
Kısa sürede Amerika’nın en fazla konuşulan ismi olur. Artık, sözünü sakınmayan, korkusuz, ateşli bir hatiptir. Milyonlarca Afrikalıyı sanki tek başına savunmak zorunda hisseder kendisini. Kısa sürede zenci gettolarını harekete geçirir. “Tanrı değilse bile, Tanrı’dan hiç de aşağı kalmayan birisi” diyecek kadar inandığı Elijah Muhammed’in konuşan ağzıdır artık. Zenci ırkçılığına dayanan ve şeytan olarak tanımladığı “beyaz adam”dan kurtulmaya dayalı bir dinin amansız savunucusudur. Amerika’da bir isyan başlatabilecek ya da bastırabilecek tek zencidir o. Her şeyiyle tam bir dava adamıdır artık.
Bu arada yine Nation of Islam inanlısı olan Betty ile evlenir. Çocuklarına isim verirken bile dava adamlığının ve Batılılara karşı duyduğu kinin izlerini görmek mümkündür. Mesela ilk çocuğundan bahsederken “Ona Hun İmparatoru Atilla’nın adını verdik, hani şu Roma’yı bir çuvala koyan imparator.” der.
Fakat hayatında yeni bir dönem açacak gelişmeler pek uzak değildir. Elijah Muhammed’e yaklaştıkça onun gayri meşru işlerine tanık olur. Onun özel hayatını sorgulamaya başlar. İki kadın sekreterinin “çocuklarının babasının Elijah olduğu” iddiasıyla nafaka davası açması Elijah’yı Malcolm’un gözünden iyice düşürür. Zaten Elijah da onun yükselişinden rahatsızdır. Bu arada Başkan Kennedy suikastını onaylayan sözler sarf edince de ipler kopar.
Gerçek İslam...
Mart 1964’te Elijah Muhammed ve hareketi Nation of Islam’dan ayrılır. “Zenci İslamı” fikrini sorgulamaya başlar. Beyaz adamın “şeytan” olduğu öğretisinden vazgeçer. 1964 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini kapsayan bir geziye çıkar. Amacı öteden beri aklında olan ve Afrika ile köklerin korunmasını, ilişkinin canlı tutulmasını savunan Afro-Amerikan tezini canlandırmaktır. Sünni İslam’la tanıştığı Mekke’de hacı olur ve sanki yeniden doğar. Farklı ırklardan Müslümanlarla tanışır. Türkiye’den tanıştıkları arasında merhum Kasım Gülek de vardır. Mekke’den Amerika’daki bir arkadaşına gönderdiği mektupta şu sözlere yer verir:
“... Gördüklerim ve tecrübelerim beni daha önceki düşüncelerimi yeniden gözden geçirmeye ve bazı inançlarımı terk etmeye zorladı. İbrahim’in, Muhammed’in ve diğer tüm peygamberlerin mekânı olan bu kutsal topraklarda tüm ırk ve renklerden insanlarda gördüğüm gerçek kardeşlik ruhunu ve konukseverliği hayatımda görmedim. Her renkten insanın gösterdiği bu sıcakkanlılık ve cana yakınlık karşısında nutkum tutuldu, büyülendim... Amerika’nın İslâm’ı anlaması şart. Çünkü İslâm, toplumdan ırk problemini kaldıran bir din. Son 11 günde burada, İslâm dünyasında, bu insanlarla aynı tastan yemek yedim, aynı bardaktan su içtim, aynı yatakta (veya hasırda) yattım. Gözleri mavilerin mavisi, saçları sarıların sarısı, derileri beyazların beyazı Müslüman kardeşlerimle aynı Allah’a dua ettim. Nijerya’daki, Sudan’daki ve Gana’daki Müslümanlarda gördüğüm samimiyetin aynısını burada beyaz Müslümanların sözlerinde ve işlerinde gördüm....”
Yaşadığı değişimi simgelemek için Malik el-Şebaz ismini alır. Artık zencilerin Amerikalı beyazların gözündeki hiçliğini simgelemek için kullandığı X soyadına ihtiyacı yoktur. Amerika’ya döner dönmez de artık “gerçek anlamda siyah-beyaz kardeşliğinin oluşabileceği bir toplum oluşturmayı” hedefler. Fakat kısa bir süre sonra Harlem’de konuşma yaparken suikasta uğrar. Suikast hâlâ bir muammadır. Ama üzerinde en fazla konuşulan ihtimal Elijah Muhammed-CIA işbirliğidir.
Onun kısa hayatı birçok sembol içerdi birçok kişi için. Müslümanlar, özgürlük taraftarları, insan hakları savunucuları, sosyalistler onda hep bir şeyler buldu. Ama o, her şeyden çok iradenin ve reddin gücünün değişim yönünde nasıl kullanılabileceğini gösterdi tüm insanlara.
MARMARA ÜMİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. ALİ KÖSE
21.02.2004 Cumartesi /Zaman