Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? sizce ne demek, Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? size neyi çağrıştırıyor?
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz? terimi Aslı Birer tarafından tarihinde eklendi
Setresi çamur eteğinden bi haber
Bahçesi çorak, çöreklenmiş baykuşlar
Kırktan sonra azanı tebeşir paklar
Bize bu saatten sonra cami avlusu
Neyine gerek be gafil elin yavuklusu.
Saçının bir teline ateş olur yakarım
Gözündeki tek damlanın hesabını sorarım
O diline ses olan tellerinde seni boğarım
Bir zamanlar buralardan yer almak varmış.
Sen de öylesin :) arkadaşım
Latince adı; Saeculum, İngilizce için türetilmiş şekli; sekülerizm, uygulanabildiğinde devletçilik biçimlerine en çok uyan ve en mantıklı ideolojidir, sekülerizm, ateistlik ya da dinsizlik değildir.
Keşke güzelliğin bu kadar rağbet gördüğü dünyada iç huzuru da olsaydı, bu düzende bir terslik var sanki..
Samimiyetin aynasıymış gözler... aklından geçerken akseder yüzüne yüzüne...
Uçurumsan akarsu
Işıksan pervaneyim
Ne kadar derin düşsem
O kadar şelaleyim
HAYVANLAR VE DOĞA
19.yy’da başlayan Hayvanları Savunma Hareketi; yaklaşık kırk yıldır; Almanya, Hollanda, Fransa, Amerika, İngiltere, Norveç ve Rusya gibi birçok ülkede gelişerek devam eden hayvan özgürlüğü hareketiyle; dinamik ve politik bir güç kazanmıştır.
Tüm canlıların geleceğinin birbirine bağlı olduğu düşünüldüğünde, hayvanlara yapılan kötülüklerin, onların yaşamlarını olumsuz etkileyen tüm davranışların, birer bumerang olduğunu söylemek gelecekteki olabileceklerin yanında az bile kalır. Hiçbir türün yaşamını diğerinden tam olarak soyutlamak mümkün değildir.
Hayvanlar yok edilirken, insan yaşamı için gerekli ekosistemleri ve doğal yaşam alanları da yok edilmektedir. Aynı şey bitkiler için de geçerlidir.
Bu olumsuz gidişin önüne, hayvan veya bitki tüm canlılara saygı duyarak ve tüm türlerle, doğal yaşamla uyumlu ilişkiler kurularak geçilebilir.
İnsan, hayvan ve dünya özgürlüğü mücadeleleri birbiriyle ayrılmaz bir şekilde ilintilidir.
Gezegenimizi tehdit eden tür kıyımını önlemeye çalışmak; geleceğimizi kurtarmaya çalışmaktır.
Hayvanlara gereksiz acı verilmemesi gerektiğini, onlara acı verilmesi ya da onların ölmesi gerekiyorsa bunun insani bir biçimde yapılması gerektiğini ileri süren görüşler; hayvana işkenceyi önleme yolunda bir çaba ve iyi niyet göstergesi olarak düşünülse de ulaşılması gereken hedef değildir…
Peter Singer’ın, 1983’te basılan The Case for Animal Rights -Hayvan Hakları Meselesi- kitabının okura ulaşmasıyla Hayvan hakları felsefesi yaygınlaşmaya başlamış ve günümüzde; hayvanların da insanlar gibi hissetme yetenekleri olduğu; kargalar, şempanzeler, kediler, köpekler, yunuslar ve bazı diğer hayvanların, kendini bilme ve geleceği algılama gibi kompleks mental yeteneklerle donatıldığı bilinmektedir. Düşünebilme ve konuşabilme yetilerine sadece insanların sahip olduğuna dair argümanlar; hayvanlar hakkında yeterli birikime ulaşamamış insanların yanılsamalarından; bilimsel bir temele dayandırılamayan düalist düşüncelerinden öteye geçebilecek gibi değildir…
Ülkemizdeki Hayvanları Savunma Hareketi sistematik bir sosyal eleştiriden yoksundur ve duygusallıktan öteye geçemeyen hayvan severlik hareketi olarak devam etmektedir.
Kötü insanları hayvanlara benzetmek büyük bir yanılgı ve bilmeden doğaya zarar vermektir...
Ustaların bile, kötü insanları, yılana, çıyana, danaya, köpeğe ve diğer hayvanlara benzeterek, "Yılanın başı küçükken ezilmeli", “Elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun.” Elleriniz ve Yalana Dair/ Nazım Hikmet, “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek yaşattığınız yılanların, bir sonraki hedefi siz olursunuz.” Aziz Nesin, “Celladını kurtarıcısı olarak gören bir toplum, kasabın bıçağını yalayan aptal danaya benzer.” Karl Marx örneklerinde olduğu gibi özü yanlış, sözde özdeyişlerin, isteyerek veya istemeyerek; bilerek veya bilmeyerek, insanlarda alttan alta doğa düşmanlığı yarattığını düşünerek ekoloji ve hayvan hakları perspektifinden baktığımızda birçok düşünürün, entelektüelin, şairin ve yazarın; türcü ve tutucu tavırlar sergilediğini, görebiliyoruz…
Herkesin kendi günahını kendisi çekmesi gerekmez mi? Neden kötü insanların günahları köpek, dana, yılan, çıyan gibi hayvanlara yükleniyor?
“İnsanlar hayvanları katletmeye devam ettikçe birbirlerini öldürmeye de devam edecekler.” diyen Pisagor’u duyma zamanı; “Hayvanlar söz konusu olduğunda bütün insanlar Nazidir; hayvanlar için bu sonu gelmeyen bir Treblinka’dır.” diyen Isaac Bashevis Singer’in yanıldığını gösterme zamanı; bilmeden ve istemeden bilinçlere kazınan bu tür örneklerin yanlışlığını gösterme; hayvanları ve doğayı düşünme zamanı gelmedi mi?
Aydın, hayvan haklarına saygılı, doğayı seven, geleceği düşünen insanların; genel ve metaforik anlamda seslerini duyuramayan; insanların kendi dillerini, kendilerinin de insanların konuştuğu dili tam olarak bilmemesi nedeniyle insanlarla tam iletişim kuramayan, göz yaşlarıyla, bakışlarıyla, çeşitli davranışlarıyla, sesleriyle ve çığlıklarıyla; ihtiyaçlarını, isteklerini ve seçimlerini ifade eden bu canlıları dikkatle dinleyerek bu canlıların adına konuşmaları, onların haklarını ve özgürlüklerini savunmaları tüm canlıların yararına olacaktır.
“Hayvanların kaderi benim için gülünç görünmekten daha önemli. Bu mesele insanın kaderiyle çözülmesi mümkün olmayan bir şekilde birbirine bağlıdır.” diyen Emile Zola’yı; “Merhamet dairesini yaşayan bütün varlıkları kapsayacak denli geliştirene dek İnsanoğlu huzur bulamayacaktır.” diyen Dr. Albert Schweitzer’i; duymak ve anlamak tüm canlıların yararına olacaktır.
Bir faytoncunun atını kırbaçladığını, atın kırbaç darbelerine tepki veremez halde bitkin düştüğünü gören ve o acıyı kendinde hisseden Nietzsche’nin, olayın etkisiyle on yıl kimseyle konuşmadığını ve akıl hastanesine yatırıldığını; Dostoyevski’nin Suç ve Ceza' adlı romanında, bir arabacının ve yanındakilerin, arabacının bitkin düşmüş atını, işkenceyle öldürüşlerinin acısını içinde yaşayan Raskolnikov’un, bu acıyı yıllar sonra kâbuslarla, şiddetli acıyla yanan iç sesleriyle verişini düşünüyorum; bu hissedişin derinliğine ve gelecek için katkısına saygı duyuyorum…
Hayvanların ve doğanın korunması, insanlığın korunmasından, geleceğimizin korunmasından ayrı değildir…
Martin Luther King’in, şiddetin ve ayrımların olmadığı dünya hayalinin, barış ve eşitlik değerlerinin; bütün hayvan ve bitki türlerine de değer verecek şekilde gerçekleşmesi dileğimle…
Ali Rıza Kars
Sakın Beni Bırakıp Gitme
Sakın Beni Bırakıp,
Gitme Asla,
Sorarım Size,
Ben Nasıl Yaşarım
O Bu Hayatta Var Olmazsa
Tuğba Dalgıç 3
Şarkı güzel, söz güzel, sahibi güzel yüreğine sağlık..
Güzel insan; yazmak istememeni anlıyorum ben de destekledim. Bir bakar mısın sayfaların haline... sana farklı sayfalardan yetişenlerin turası yok demekki bilinçliymiş!çekememezlikmiş! Nedenini çok iyi anlıyorum şimdi. Ne oldu da sustular yazacak bir şey bulamıyorlar mı? Biliyorsun ülkece bir kaos içindeyiz, hep aynı sebeplerden dolayı, bir türlü faklılıkları kabullenemedik! İstiyoruz ki tornadan çıkmış gibi hepimiz birbirimizin aynı olalım.
Elli yıllık ömrüme ne hayaller sığdırdım, bir de vefa bir fincan da hatırlı kahveler ile nice dostluklar... gününüz aydın olsun aydınlık gönüllerle.
Kendimizi ifade etmiyor muyuz? her şiirde mirim, bir değil bin ömür yetmez kendini anlatmaya, teşbihte hata olmaz, biz dedik bir dörtlük, sen say ki! Bir satır bir ömürlük...
Gür ırmaklar kendileriyle birlikte bir çok çakıl ve çalı çırpıyı da sürükler; güçlü ruhlar da bir çok aptal ve mankafayı.
Kabul ediyorum aşşağılık biriyim ama sizin kadar da değil
Sorunsal niteliğinde ki çözümsüz kişilikler... yazdıkları anlaşılır gibi değil! Yazık ki! Artık soru sormak bile istemiyordu insan.
Çoğul kişilik bozukluğunu epeyce kanıksamışlar herkesi aynı sanıyorlar. Doğrusu kimseye bunu iki satır yazıyla yakıştıramam! Doktor olmadan teşhis koymak ne derece bir psikolojik rahatsızlıktır onu da bilemem. Ki! Tıp eğitimi aldığım halde diyemem çünkü branşım değil! Yalnız çoğul kişilik arıyorsanız biraz yakınlarınıza bakın... ünlüler çoktaaan ele veriyordu.. ünlülere bakın ünlülere...
İyi akşamlar, bence de gerek yok yazmaya, bir de öğretmek de öğrenmek de kutsaldır. Buna karşı çıkmak ise ya kasıtlı yapılır. Ya da cahillikten yapılır... yazarsa bu sayfaya gerçek edebiyatçılar yazar, diğerlerini muhatap bile almayın. Bu saatten sonra ben almıyorum. Egoysa egoluyum sonuna kadar da hak ediyorum. Kime ne? Bitti!!
Aslı hanım merhaba, çoktandır iş çoğunluğundan dolayı sayfaya giremiyordum, inanın çok şaşırdım bu kadar kaliteli paylaşım yapılan bir sayfanın devam etmesini isterim, lütfen bazılarına kulak asmayın, like'ların kaldırılmasını ben de onaylıyorum.
Hımm içinden geldiği gibi yaz öyleyse!
Dörtlük çok uzun. Kendimi 3 kelime ile ifade ederim :))
Sayfaya sevgili yazar ve şairlerimizden bir kaç satır ile katılım beklerken, aylardır kısmetimize kıçı kırık birkaç like düştü. Bravo hepinize tebrikler çok çok tebrikler. Alkışlıyorum sizi !! Destek olup sanat yapacağınıza köstek olup rakip olmayı tercih ettiniz, başınız göğe erdi mi?
Şimdi söyleyeceklerimin konu edilmesini istemiyorsun biliyorum, ama artık birkaç kelam da olsa etmek istiyorum... Google’dan kopyalayıp aristokrat birkaç söz paylaşmakla filozof olunmuyor! Üretemeyen doğru düzgün iki kelimeyi bir araya getiremeyen vasıfsız insanlar siz bu sayfaya girip dislike atsanız ne atmasanız ne? Herkes bi haddini bilsin. Siz sayın yönetici lütfen bu haksızlığa artık bi dur demenin zamanı gelmedi mi? Siz yönetici olarak! Burası edebiyat sayfasıysa adına layık paylaşımlar yapan insanların haklarını gözetmek sizin göreviniz değil mi? Bu sayfadan like butonlarını kaldırmanızı rica ediyorum. Zira biz ne yazdığımızı biliyoruz kimsenin desteğine ihtiyacımız yok!
Kalemin hiç susmasın, gönlüne dert girmesin, mevla güzel yüzünü gülmekten ayırmasın...
...ve gönüllerin şehridir şiir.
Aşkın, sevdanın dile gelişidir şiir.
Adaletin, hürmetin,asaletin, sesidir şiir..
Gönüllere giden yoldur şiir:)
Gün aydın olsun,
“Aydınlığı anlatan bir şiir oku”. Şairler ve şiirleri buram buram aydınlık kokan, şairler ve şiirleri...okuyalım, okutalım.
derdim Dünya dermanım Aşktır gayrı
Kafamı duvara vura vura öğretti hayrı
Özümde nefs nefsimde öz ayrı ayrı
Susmak ve konuşmamak daha evla
Artık gönül görüyor karşımda mevla