ERGENEKON: Göktürkler'in türeyişini anlatan bir Türk destanıdır. Düşman tarafından hile ile yenilgiye uğratılan Türklerin, Ergenekon Ovası'nda yeniden türeyip tekrar eski yurtlarına dönerek yeniden dirilişlerini anlatır.
Ergenekon; bizden ziyade, bizden rahatsız olan dimağlar için ne anlama geliyor diye düşünmeden edemiyorum. Sizler de düşünün... Lütfen.
Güncel perspektifle ölçeklendirdiğimizde; ortaya çıkanlar kimi zaman insanın dudağını uçuklatacak kadar korkunç, kimi zaman fantastik romanlar yazdırabilecek kadar eşsiz bir hayal gücü ile örülmüş, kimi zamansa göz altında tutulurken rahatsızlanıp ve ardından hayatını kaybeden sözde yapılanmanın kasası olarak nitelendirilen zanlıların suçsuzluğunun zoraki anlaşılmasıyla vicdan sahibi herkesi yaralayacak kadar acı yaşanımlarla hafızalarımıza kazınıyor.
Ve bağışlayın, Paşa ile terörist Ülkücü ile Sosyalist İsevi ile Fundamentalist İş adamı ile Tefeciler aynı safta aynı soruşturma kapsamında göz altında tutuluyor. 'Çok Gizli' İbareli belgelerin marjinal partilerin yayın organlarında yayınlanmasına alışmıştık ama marjinal siyasi figürlerin karşılıklı ülkü paylaşımında birleştiklerine hiç şahit olmamıştık. Diğer bir tabirle kurtla kuzuyu birlikte zavallı tavşanın peşinden koşarken hiç görmemiştik. Tüm kurumlarıyla bizden başka herkesin potansiyelinin farkında olduğu yetmişmilyonluk canım Ülkem, sayıları 100'e ulaşamayan (Gözaltına alınanların toplamı bu sayıya ulaşmıyor) bu gözü dönmnüş menfaatperest şahsiyetsiz şahsiyetlerin elinde yangın yerine çevrilecekti. Öyle bir ilk yaşanıyor ki akıllara zarar. Tetikçilerden beyin takımına ulaşılması gerekirken, bizimkiler beyin takımını ele geçirme başarısını gösterdiler ve şimdi tetikçilere ulaşmaya çalışıyorlar. Yani ayaklar baş, başlar ayak konumundaymış bu yapılanmada. İlginç. Yeterli delil bulunamadığı için gizli tanıkların ifadelerine baş vurulacağı belirtiliyor. Namusu ve şerefi üzerine yemin edecek ve daha sonra daha farklı hayat imkanları sunulacak kimse tarafından tanınmamaları sağlanacak (belkide ifadelerini alanlar tarafından bile) yeminli tanıkların söylediklerine itibar ederek yapılanma aydınlatılacak.
Uzatmadan, ağaç olarak bile aynı bahçede durmaları imkansız ve kimyaları birbirinden çok farklı olan insanların aynı soruşturma kapsamında gözaltında tutulmaları ancak bize has bir durum diye düşünüyorum. Ve kendimi -Burası Türkiye- demekten alamıyorum.
Ortak nokta aranacaksa, bu insanların hepsinin mevcut iktidar partisine muhalif olmalarında aranmalı. Evet hepsi iktidar partisinin muhalifi, ve muhakkak ki aralarında suçlu olanlarda var. İfadelerin ve hazırlık raporlarının belli gazate ve televizyonlar haricindeki medya kurumlarına ulaşmamasını da anlayabiliyorum. Herkes bineğini yemliyor...
Popüler Ergenekon ne gibi işlerde toplumun vicdanını rahatlatabilir? Evet son otuz yılın bütün faili meçhullerini açıklamada hatta faili bulunmuşlara yeni bakış açıları kazandırmak için bile kullanılabilir. Yada Türkiye'nin terörle mücadelesinin bu kadar uzamasının açıklanmasında, ekonomik krizlerin yaşanmasında, halen daha hukuk devleti olamama durumumuzun izahında velhasıl aklamak istediğiniz herşey için Ergenekon'u ve sanıklarını kullanabilirsiniz. Bu kadar bağrı geniş bir yapılanma sizin küçük suçlarınızı da kolayca aklayabilir. Kimbilir 11 Eylül'de Amerika daki İkiz Kuleler... Neyse.
Biraz daha sesli düşünelim, sadece bir konu - 1 Mart Teskeresi TBMM den geçmedi- bu teskerenin geçmesi durumunda şu an Brüksel'e gidip bizleri şikayet edenler neler yapıyorlardı acaba? Geçmesini Kim İstiyordu? Kim İstemiyordu? Güneydoğu Anadolu Bölgemize yerleşecek, 60-80 bin arasında harekata hazır birlik bulunduracak Mersin Limanını kullanacak ve Trabzon'da askeri üst kuracak olan ABD bu ülkeye ve iklimine ne rüzgarlar düşürecekti. Hayır mı-Şer mi? Siz karar verin.
Yeniden Ergenekon başlığına dönersek; soruşturmayı bu adla etiketlendirenler, insanımızın gözünde neyi erezyona uğratmaya çalışıyorlar acaba?
Psikolojik savaşın hangi evresi sahneye kimler tarafından konuluyor?
Türklüğün yeniden dirilişi yani Ergenekon ismi,yine Türkler'in ve Türk Gençliği'nin gözünde ne durumuna düşürülüyor. Bir çeşit Nevruz Bayramı durumuna mı düşürülecek? Hani binlerce yıldır Türklüğün Bahar Bayramı diye kutladığımız ve sonradan unuttuğumuz Nevruz Bayramımız.
İnancım o dur ki, bu millet ulu bir Çam ağacıdır. Bu Çam çok kozalak döktü. Ve dökecekte. Ama aslolan milletin kendisidir; Çam/dır yani.
Farklı bir bakış açısı sunmak istedim. Aslında söylenecek çok söz var ama biz artık söylemekten ziyade eskisi gibi özümüze uygun olarak yaptıkları söylenenler olmalıyız. Selam, Saygı ve Muhabbetlerimle...
Toplumu bir insan vucudu ergenekonu da grip yapan virüs varsayarsak doktora gidince bir haftada gitmeyince yedi günde iyileşir. Çok abartıldı ve çaresiz hastalık moduna sokuldu.10 ton su içine 2 damla mürekkep atıldı. Renginin kırmızı olması bekleniyor. Sulandırıldı iyice.Sonu belli renk değimeyecek. Yasada her suça ceza vardır ergenekonda ise suç binlerce ama yasalar yetmedi. kısacası zamana bırakın zaman doğruyu size söyleyecektir.
Bu hadiseyle birlikte zuhur eden sayısız anlamsızlıklar, yavaş yavaşta olsa çözülmeye başladı sanırım. Bu topraklarda varolup,toprağa ve barındırdığı insanlara yanlış yapmaya bilenmiş insanların şuan ki duruşları, bütün beyinleri hayretlerde bırakacak yanlışlılarla doludur. Belkide ergenekon 'yanlış-a-kon' gerçeğinin şifrelerini içeriyordor.
Demokrasinin hazzına ermek üzere olduğumuzu belirtmek isterim.
Bu gerçeği gün yüzüne çıkaran vatan sevdalılarına minnettarız...
Nato ve CİA tarafından soğuk savaş döneminde sosyalizmin yaygınlaşmasını önlemek amaçlı kurulan yapılanma.Bir çok aydın yurtsever ve gencin kanına girmişler ve faili mechul dosya olarak üstünü örtmüşlerdir.Soğuk savaş döneminin bitişiyle Nato ve Cia tarafından destek kesilmiş ancak bu defa kişisel suç örgütüne dönüşen bir yer altı topluluğu oluşturmuşlar ve resmen ceteleşmişlerdir.Ülke içinde AB karşıtlıkları nedeniyle avrupa GİZLİ SERVİSLERİ ve CİA tarafından bertaraf edilmişlerdir ancak emniyet güclerince yaplan bir oparasyon şekliyle kamoyuna yansıtılmıştır AKP hükümetide sivil halk gibi olayları izlemiştir ancak taraftarlarına perde gerisinde oparasyonları kendileri yaptırmış gibi propoganda yapmıştır.
Birkaç tuzu kuru bürokrat ve siyasi bir araya geleceğimizi nasıl garanti altına alırız demişler.Çevrelerinedebir kaç parayla satın alınabilen bir kaç yağdanlık yada yardakçı bulmuşlar.Bunlar gün geçtikçe yetkilerinin verdiği dokunulumazlıklarla büyümüşler,ve en sonunda öyle bir hale gelmişlerki kimse onlarla başa çıkmayı değilde onlara yan bakmaya bile cesaret edemez duruma gelmiş.tabi kendilerinede devletin en dokunulmaz klişelerinide maske yapmışlar.Eeee ondan sonrasındada tutana aşkolsun.Allah yürü kullarım demiş bir kere.Yani onları biz yaratmışız ama biz önleyemiyoruz.....işte ergen-e-kon olmuşlar :))
Türk Milletinin yeniden doğuşunu anlatan destan geleneğimizin en güzel örneklerinden birisi,
Deeeeee altta yazan arkadaşlar hep son zamanda ki olaya kafa yormuşlar, Halbu ki burdaki hiçkimsenin kafasının basmayacağı bir olay... Ama size tarihi belgeleriyle sunulmuş,Gecmişiniz size hatırlatan sözlü bir kaynak..... Her zamnki gibi boş işlerle kafa yormaya devam,... Breh breh breh! !
aslında tarihimizi ama şu anda ise bir davanın ismi garip bir dava hemde ve oluşum çok garip anlamakta zorluk çekiyorum ama şunu diyebirim sadece ne mutlu türküm diyene
Gündem değiştirmek için piyasaya sürülen ünlü isimlerin rol aldığı sıradaki oyun.Ekonomi çöktü çökecek,pkk hala asker şehit ediyor uyanamayan bizlerde 'adamları rahat bırakmadılarki çalışsınlar' diyoruz..
vatandaş a kursun sıkan pkk ya karsı dağda operasyon yuruten buyuk komutanların hapse atılması ve ardından bu olayın kamuoyunda aklanması için uydurulan yalanların tumune verilen ad dır ergenekon eğer illede teror orgutu olarak anmak istiyor iseniz mutlaka umraniye çetesi deyin benimlede irtibata geçin :)
Anadolu Susuzluktan Kavruluyor, Tarım Ve Hayvancılık Çöktü
Toprağın 200 metre altında bile su yok
Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dakiler olmak üzere birçok il, ilçe ve köy susuzluktan kavruluyor... Batman'da zehirli lağım suyu içen 5'i büyükbaş, 20 hayvan zehirlenerek öldü... Su bulmak için toprağın 200 metre derinliğine inen sondaj makineleri, hiçbir kaynağa rastlayamıyor...
Yaklaşık 11 yıl önce Susurluk'da Türkiye'yi sarsan bir trafik kazası oldu. Dönemin hükümeti bu olayı savsaklamakla suçlandı. Oysa Başbakan Erbakan, savcılığın soruşturmasını yeterli görmediğinden en az 10 koldan araştırma ekipleri görevlendirdi. Ancak bu görevlendirdiği kurumlar sözde, başbakana bağlı idarî birimlerdi. Türkiye'de şerr üçgeni bürokraside o kadar mühim köşeleri tutmuşdu ki, her araştırma bir noktada tıkanmaya mahkûm oldu.
O zaman, 'aslan' sosyal demokratlarımız, Susurluk diye feryad üstüne feryad çıkarıyorlardı. Bugün ise, Susurluk'dan daha tehlikeli bir örgütlenmeyle karşıyız, bu kez 'aslanlarımız' devletin savcısına ve hakimine 'sen bizim evin önünden geçersin' diyor!
Bugün Atatürkcü Düşünce Derneği Kadıköy'de Ergenekon Soruşturması'nı protesto ediyordu. Nasıl bir memlekette yaşıyoruz? Yargı bağımsızlığından dem vuruyoruz fakat yargının rahat çalışmasını engellemeye çalışıyoruz. Bu amaçda bir yürüyüşe hangi mülkî amir izin veriyor?
Hırant Dink(1) , Orhan Pamuk, Elif Şafak davalarında şu an Ergenekon'dan tutuklu olan avukat Kerinçsiz, şürekasını toplayıp adliye önünde gösteri yapıyordu. Ne milliyetciyiz ama, önce 301'e sahip çıkıyorduk, ardında da Dink öldürülünce hep bir ağızdan 'hepimiz Hırant'ız, hepimiz Ermeni'yiz' diyorduk. Belki Kerinçsiz'in önderliğinde bu gösteriye katılanlar 'biz Ermeniyiz' demedi ama, Ergenekon'un başarısı; hem ultra milliyetcileri, hem de Ermeni hayranlarını bir araya getirmek oldu. Belki de yakalanmasalardı Hizbullah'la, Çağdaş Yaşamcıları, El Kaide ile Cumhuriyeci Kadınlar Derneği'ni de bir araya getirecekti. Ne de olsa, AKP adında bir ortak düşmanımız var!
(1) Burada kast ettiğim dava, Hrant Dink cinayeti değil, Dink'in öldürülmeden önce yargılandığı davadır(301, Türklüğe hakaret) . Ben bu şahsın bu davada masum olduğuna inanmıyor(d) um, ama öldürülmesini de lanetliyorum!
devlet içinde devlet olma sevdasının günümüze tezahürü, yada yıllarca alışılagelmiş saltanatlarının emeklilikle bitmesini istemeyen (erk) lerin sürdürülme çabası
Hayatında birbirini görmemiş, konuşmamış iki insanı aynı örgüt şeması altında, birini 'örgütün finansörü' diğerini, 'örgütün propagandacısı ve senaristi' olarak birleştiren o meşhur zihniyete bir mektuptur.
İNSAFA, HUKUKA, AHLÂKAve AKLA yapılan bir davettir.
UNUTMAYIN
SUÇ ŞAHSİDİR VİCDAN ORTAK....
----------
Ergenekon kuşu kafama ilk konduğunda çıktı karşıma
Hayatımda bir kere bile görmediğim, konuşmadığım Kuddusi Okkır.
Polisle aramızdaki konuşma şöyle geçti:
-Kuddusi Okkır'ın bilgisayarında bir belge bulduk.
-Peki...
Gazi Güder; Kuddusi Okkır'a, Asuman Özdamir'in bir mailini iletmiş.
-İletsin, benle bağlantısı nedir?
-Asuman Özdemir o mailde seninle yaptığı görüşmeden bahsetmiş
-Bahsedebilir, benimle bağlantısı nedir?
-Kuddusi Okkır ile aranızdaki ilişki nedir?
Beni isterse Dalai Lama'nın kayınçosuyla (biliyorum, evli değil) Tibet Ulusal Kurtuluş Birliği altında işbirliği içinde gösterebilecek bu mantık şaheseri karşısında susma değil, gülme hakkımı kullandım ve,
'Memur Bey, hakkımdaki deliller bunun gibiyse, lütfen beni bir an önce mahkemeye çıkarın' dedim.
Ergenekon kuşu ikinci kez kafama konana kadar Kuddusi Okkır'ın adını bir daha duymadım.
Sonrası malûmunuz. Ergenekon'un 'beşbuçukuncu' dalgası (5 ile 6. dalgalar arasındaki dalga) olarak; genç bir komiserin ağzından iletti Devlet'im hükmünü: 'Sen de uslu durmuyorsun'
Kendimi Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde buldum.
Ve Kuddusi Okkır, burada yine çıktı karşıma... Onun boşalttığı yatağı verdiler bana.
Aylardır en temel vücut işlevlerini yitirmiş bir insanın yatağı....
Ters çevirdim yattım, her tutsak gibi yarın özgür kalacağım rüyasıyla
Sabahla birlikte dinlemeye başladım koğuş arakadaşlarımdan Kuddusi Okkır'a nasıl baktıklarını, adamın ne hale geldiğini; ilgili makamlara ve savcılara durum bir çok kez (ikisi yüz yüze olmak üzere) anlatılmasına rağmen nasıl gözardı edildiğini dinledim.
Koğuştaki plastik sandalyelerden birinin ortasının niye delik olduğunu sordum; 'Tuvalete gidecek hali bile yoktu, biz o sandalyeyi onun için özel yaptık' dediler.
Tutsaklığım uzadıkça düşündüm...
Acaba kader, önüme konulan o garip mantık silsilesi gibi benim kaderimi de bu adamın kaderiyle bağlar mı?
Günler geçti.....
Kuddusi Okkır'ın herkesin vicdanını delip geçen o gözleri düştü medyaya.
Eşini izledim, kurdum kendi kafamda 'Acaba Ergenekon'un 175. dalgası olarak 50'lerimde yeniden gözaltına alınırsam, benim karım da bu hâle mi düşecek?
Ve çok gecikmedi Kuddusi Okkır'ın vefatı alt yazıyla geçti.
Bizim koğuş F tipiydi, X oldu.
Haftalarca Kuddusi Okkır'a bir çocuk gibi bakan koğuş arkadaşları, sohbet sırasında zihni açılsın diye konuşturmaya çalışan sohbet arkadaşları çöktü kaldı....
Bense, hiç tanımadığım, karşılaşmadığım halde hayatımın en önemli iki virajında karşıma çıkan bu adamla garip bir 'Vicdan çetesi' kurdum içimde.
Polisin ve savcının zamanında sorduğu Kuddusi Okkır'la ilişkin ne? '
sorusunun cevabını buldum, adını da 'Vicdan Ergenekon'u koydum.
Ve kendisini, 'örgüt şemasında' benim hücreme yerleştirdim...
Kuddusi Okkır, bir suç işlemiş olabilir; bilemem..yargı en sonunda adaleti tecelli ettirecektir.
Bildiğim bir tek şey var...
Bu insana adil yargılanma hakkı tanınmadı;
Bu insana, en temel insan hakkı olan yaşam hakkı çok görüldü...
Ve bitkisel hayata girmiş bir insan, ' delilleri karartabilir' gerekçesiyle serbest bırakılmadı..
Yapılan bu vicdansızlık, bu hukuksuzluk, bu ülkenin şahit olduğu, sağdan soldan onlarca evladına yapılan vicdansızlıkların, hukuksuzlukların yanında belki bir damladır ama Kuddusi Okkır benim ' Vicdan Ergenekonumda' bir hücredaşımdır.
O yüzden aldım kalemi, kâğıdı elime ve tarihe not düşmek istedim.
Suça şahit olup da sessiz kalmanın hem hukuki, hem de vicdani bir sorumluluk olduğunu bildiğimiz için koğuş ve sohbet arkadaşları olarak kamuoyuna bir duyuru hazırladık.
Bu duyuru, 'Vicdani Ergenekon'un ilk belgesidir.
Hayatında birbirini görmemiş, konuşmamış iki insanı aynı örgüt şeması altında, birini 'örgütün finansörü' diğerini, 'örgütün propagandacısı ve senaristi' olarak birleştiren o meşhur zihniyete bir mektuptur.
İNSAFA, HUKUKA, AHLÂKAve AKLA yapılan bir davettir.
UNUTMAYIN
SUÇ ŞAHSİDİR VİCDAN ORTAK....
Kuddusi Okkır'ın bilgisayarında ne yazdığı, kimlerle ne görüştüğü kendisini ilgilendirir, onu bağlar.
Ama Kuddusi Okkır'ın nasıl öldüğü hepimizi aynı çetenin üyesi yapar.
Şimdiden 'Vicdan Ergenekonunun' üyesi olarak yargılanacağınız günlere hazır olun;
Ahmet Altan’ın 16. 07. 2008 Tarihli Yazısı; Tüm sahte Atatürkçü eşkıyalara KAPAK OLSUN. Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyorum.
Henüz iddianamenin ayrıntılarını bilmiyoruz, tamam.
Peki, Ümraniye’deki cephaneliği de mi bilmiyoruz?
Eskişehir’deki cephaneliği de mi bilmiyoruz?
Bu cephaneliklerin emekli askerlere ait olduğunu da mı bilmiyoruz?
Eskişehir’deki cephanelikte bulunan bombalarla Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombaların seri numaralarının tuttuğunu da mı bilmiyoruz?
Tabanca üzerine yemin edilen örgütleri de mi bilmiyoruz?
Susurluk’un en önemli figürlerinden Veli Küçük’ün bu örgütün de içinde bulunmasından, sanıkların evlerinde ele geçirilen belgelerden, verdikleri ifadelerden, aralarındaki ilişkilerden vazgeçtim.
Bugün bizim gazetede açıkladığımız örgütlenme şemalarından, mafya kurma planlarından, güvenlik örgütleriyle şirketlere sızma hesaplarından, sahte din vakıfları oluşturmalarından vazgeçtim.
Hepsinden vazgeçtim.
Sadece şu bildiklerimiz bile insanı telaşlandırıp meraklandırmaya değmez mi?
Emekli askerlere ait cephaneliklerin olması, Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması sizi hiç mi endişelendirmiyor?
Bir ülkede böyle cephanelikler olmasını, gazetelerin bombalanmasını doğal ve olağan mı buluyorsunuz?
Eğer olağan buluyorsanız niye açıkça söylemiyorsunuz?
Neden, “canım ne olmuş cephanelik varsa, ne olmuş gazete bombalamışlarsa,” demiyorsunuz?
Demiyorsunuz çünkü henüz cesaretiniz buna yetmiyor.
Henüz bu derece yüzsüzleşemiyorsunuz.
Ama yarın ne olursunuz, onu kestirmek zor.
Neden “Ergenekon’un avukatlığına” soyunan politikacılar şu cephanelikler hakkında konuşmuyor?
Neden Ergenekon’un üstünü örtmek için kendilerini parçalayan gazeteciler Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanmasıyla ilgilenmiyor?
Diğer her şeyden vazgeçtim.
Şu iki konudaki fikirlerinizi bir açıklayın da, ne düşündüğünüzü, ne söylediğinizi bilelim.
Ergenekon’un üstünü örtmek için medyada da politikada da olağanüstü bir çaba olduğunu görüyoruz.
Ama bir türlü nedenini açıkça kavrayamıyoruz.
Alttan alta söyledikleri, Ergenekon çetesinin yakalanmasının AKP’nin işine yarayacağı.
Eğer söyledikleri buysa, ilk sorulacak olan soru şu: “Bir siyasi partiyi iktidardan uzaklaştırmak için cephaneler ve bombalamalar meşru mu sizin için.”
İkinci soru da şu:
Böyle büyük bir çeteyi yakalamak Türkiye’nin aleyhine mi?
Bu toplum “gelişmişliğe, çağdaşlığa,” çetelerle, cephanelerle, bombalarla mı ulaşacak?
Türkiye için öngördüğünüz çağdaşlık ve gelişmişlik bombalardan mı geçiyor?
O zamanlar “Susurluk yakalansın, ilişkileri ortaya çıksın” diyenler Erbakancı mıydı?
Siz Erbakancı mıydınız?
Niye o zaman Susurluk’a karşıydınız?
Niye şimdi Ergenekoncusunuz?
Bu iki örgütlenme arasındaki fark ne sizin için?
Niye hiçbiriniz bu farkı bize anlatmıyorsunuz?
Acaba o zaman 28 Şubat gelecek ve sizin istediğiniz askerî rejim kurulacak güveni içinde, artık görevini bitirmiş olan Susurluk’un tasfiyesini istediniz de, şimdi böyle bir askerî darbe ihtimali bir türlü yaratılamadığı için son çare olarak Ergenekon’a mı sarılıyorsunuz?
Ergenekon serbest kalsın ve yeni bir darbenin yolunu açsın ümidiyle mi yazıyorsunuz o Ergenekoncu yazılarınızı?
O zaman Susurluk’a karşı çıkan, şimdi ise Ergenekon’u destekleyen herkes, bu iki örgüt arasındaki farkı bize anlatmalı.
Susurluk çetesiyle ilgili ortaya konan ve sizi ikna eden kanıtlardan hangisini Ergenekon için bulamıyorsunuz?
Bunu da söyleyebilir misiniz acaba?
Hiç öyle lafı eveleyip gevelemeden, koskoca gazetelerin tepesinde oturup da “bizi dövüyorlar” diye ağlaşmadan, AKP’nin arkasına saklanmadan, şöyle net bir şekilde düşüncelerinizi yazabilir misiniz?
Ergenekon’un avukatlığını üstlenen politikacılar, Susurluk-Ergenekon kıyaslaması yapabilirler mi acaba?
Hadi anlatın bize...
Ergenekon’un köklerinin açığa çıkmasını, bu çetenin durdurulmasını isteyenlere, bu çetenin faydalarını gösterin.
Susurluk niye kötüydü de, Ergenekon niye iyi?
Sabırla bu soruyu sorup, sabırla cevabınızı bekleyeceğiz...
BİZİ BİZ YAPAN tüm değerlerle [ ülkücülük, Osmanlı, Üç hilal, Selahaddin EYYUBİ, Fatih, Yavuz gibi) ERGENEKON lada oynamak ve içini boşaltarak, TERÖRLE anılır hale getirmek için birileri canla başla çalışıyorlar. ERGENEKON U TARTIŞALIM isimli bir gurup kurdum. Oraya iştirak aderseniz tüm bilgiler paylaşılır. Hatta anket oluşturalım. YAĞIZ HIRSIZ EV SAHİBİNİ DÖVEMESİN. En azından bu defa kazanamasınlar. Aslını unutup bomboş bir toplum yaratmaya çalışanların elini boş çevirelim. Anadolu insanı yıllardır saadece tüketici oldu. Ne zamanki ÜRETMEYE (gerek bilgi, gerek kültür ve gereksede sanayii alanında üretmekten bahsediyorum) başladı, hemen tepesine bindiler. Türban sorunu, YEŞİL SERMAYE tabiri v.s. derken 'SENİN ÜRETMEK NEYİNE, BİZ NE ÜRETİR YADA İTHAL EDER GETİRİRSEK ONU YE VE OTUR YERİNE' halini aldık. Bana göre bunu kimler yaptıysa ERGENEKON tabirini alıp kendi terörist beyinleriyle bütünleştirenler de onlar. Daha açıkcası; ERGENEKONDAN KİM KORKUYOR SA FAİL DE ONLAR, çünki sıranın kendilerine geldiğinin farkındalar.....
Kardeşim bırakın ırkçılık yapmayı. Dış güçlerin emellerine âlet olmayın. Ziya Gökalp kendisi bir Kürt olduğu hâlde Türkçülüğün Esasları'nı yazdı. Amaç Yüce Türk Milletini İslamdan uzaklaştırıp ırkçılığa itmekti.Sen Türk'üm diyeceksin, öteki Kürt, öteki Laz, öteki Abaza, öteki Gürcü...Aklınızı başınıza alın. Mehmet Akif' e bir bakın. Arnavut asıllı olduğu hâlde Osmanlı'ya başkaldıran Arnavutları nasıl paylamıştır. Pardon bir de kadın satan, eroin kaçakçılığı yapan Türkler var.Dinle diyanetle alâkaları yok. Onları da Türk oldukları için bağrımıza mı basacağız? Ergenekoncular Kilisede içki eşliğinde, âyin eşliğinde almışlar kararlarını. Kuş beyinlilik yapılmasın. Bu topraklar İslam toprağıdır, Şaman toprağı değil.
Türkler ve kendini Türk kabul eden insanlarımız için; Ergenekon destan demek, ergenekon Türk'ün ana yurdu ve tarih sahnesine çıkışı demek. Ergenekon onur ve gurur demektir. Ergenekon başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK demektir. Fetullahçı istihbaratın senaryosu ile onurumuz olan ERGENEKON ismi çete ile özleştirilmiş ve Türk kimliği, türk destanı karalanmaya çalışılmaktadır. Unutulmamalıdırki altın çamura düşmeyle değer kaybetmez Türk ulusu şerefli onurlu bir ulustur bu ulusu, ulus kimliği yok edilerek cemaat haline getirmeye çalışanlardan önce sandıkta sonra yargıda hesap sorulur ve Türke Kefen Biçenlerin Ölümü Korkunç Olur.. Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin.
Tarih; 17 Mayıs 2006…Danıştay Saldırısı’nın üzerinden daha bir saat bile geçmemiş… Danıştay Başkanlığı’ndan bir bildiri: “ Yüce Türk Ulusu’na Demokratik ve laik Cumhuriyetimizin temel güvencelerinden olan Danıştay, bugün Anayasa’dan aldığı yetki ile Türk Milleti Adına yargılama görevini yerine getirdiği sırada, kendisini; dolayısıyla hukuku, Anayasa’yı, Cumhuriyeti, Devleti ve milleti hedef alan menfur bir saldırıya uğramıştır. Bu saldırı, meslektaşlarımızı kişisel olarak hedef alan bir saldırı değildir. Bu saldırı, mensuplarımızın kamuoyunun bilgisinde olan kimi kararları (Baş örtüsü takan bir Ana Okulu Öğretmeninin sokakta da başörtüsü takamayacağı ile ilgili karar, denmek isteniyor herhâlde) dolayısıyla, bir kısım sorumsuz basın ve yayın kuruluşları ile yazarlarınca hedef gösterilmeleri, devlet adına yetki kullanan makamlarca da cesaretlendirici, ihtiyatsız beyanlarda bulunması sonucu gerçekleşmiştir.”
Tarih 14 Temmuz 2008 İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının açıklamaları: “ Ergenekon soruşturması çerçevesinde Danıştay saldırısı ve Ergenekon oluşumu davasını ilişkilendiren 10 ayrı nokta tespit edildi. Bu somut tespitler, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması olaylarının Ergenekon soruşturması içerisine alınmasında etkili oldu. Danıştay ve cumhuriyet gazetesi saldırılarıyla, Ergenekon yapılandırması arasında açığa çıkan bağlantılar şöyle sıralandı: • Alpaslan Arslan’ın, Muzaffer Tekin’in şirketinde avukat olduğu ortaya çıktı. • Tekin ve Arslan arasındaki telefon görüşmeleri ortaya çıktı. • Arslan’ın Tekin’in ortağı Ayhan Parlak’tan para aldığı saptandı. • Osman Yıldırım, saldırının Veli Küçük’ün de katıldığı bir toplantıda kararlaştırıldığını itiraf etti. • Arslan’ın babasının, Ergenekon zanlısının avukatı ile telefonlaşması dinlemeye takıldı. • Ümraniye’de ele geçirilen bombalar ile cumhuriyete atılan bombaların fünye numaraları aynı çıktı. • Veli Küçük ile Alpaslan Arslan’ın aynı karede yer aldığı fotoğraf • Emin Gürses’in, Cumhuriyet’e bomba atanlara 20’şer bin dolar para teklif edildiği itirafı. • Danıştay kameralarının saldırıdan bir gün önce bozulması dikkat çekti. (Danıştay’ın koruma görevini Oyak Güvenlik Şirketi yapıyordu.) • Danıştay sanıklarının, saldırı planının bir barda yapıldığına ilişkin itirafları.”
Bu olay, atlanacak, önemsiz bir olay değildir. Makamlarının ciddiyetiyle bağdaşmayan alelacele açıklamalar yapan Danıştay, o zaman hükümeti bu âdice saldırının cesâretlendiricisi olarak gösterip basın organlarını suçlayan açıklamaları için şimdi açıklama yapıp kamuoyundan özür dileyecek mi? Aksi taktirde Daıştay’ın yaptığı bu haksız değerlendirmeyi, yargısız infazı “ Yüce Türk Milleti Takdir Edecektir.” Kartel medyasına bir sözüm yok. Onlar sahiplerinden aldıkları talimatlara göre yazmışlardı, çok güzel hedef şaşırtmışlardı. Pardon, geçenlerde Aydın Doğan’ın Hürriyet’in asıl sahibinin Rahmi Koç olduğu yönünde de bir haber vardı medyada. Adnan Ünal ' ö.ç.m “
Kardeşim bırakın ırkçılık yapmayı. Dış güçlerin emellerine âlet olmayın. Ziya Gökalp kendisi bir Kürt olduğu hâlde Türkçülüğün Esasları'nı yazdı. Amaç Yüce Türk Milletini İslamdan uzaklaştırıp ırkçılığa itmekti.Sen Türk'üm diyeceksin, öteki Kürt, öteki Laz, öteki Abaza, öteki Gürcü...Aklınızı başınıza alın. Mehmet Akif' e bir bakın. Arnavut asıllı olduğu hâlde Osmanlı'ya başkaldıran Arnavutları nasıl paylamıştır. Pardon bir de kadın satan, eroin kaçakçılığı yapan Türkler var.Dinle diyanetle alâkaları yok. Onları da Türk oldukları için bağrımıza mı basacağız? Ergenekoncular Kilisede içki eşliğinde, âyin eşliğinde almışlar kararlarını. Kuş beyinlilik yapılmasın. Bu topraklar İslam toprağıdır, Şaman toprağı değil.
Eski Türk Destanı'dır benim için. Ama şimdi yaşananlara bakılırsa ne suç varsa eskiden, kim işlemişse sorgusuz sualsiz bunlara yükleniyor, Vur abalıya oluyor, Beklemeli ve görmeli derim, Ben hukuka Adalete güvenmek istiyorum. Yoksa nasıl yaşanır.? Sabırlı olalım ve görelim. Hukukun doğru işletilmesi sonucunda suçlu iseler cezai-müeyyide neyse razı olacaklar. Ama haksız yere insanların karalanmasına da gönlüm razı değil. Sapla samanı ayırmak lazım. Karanbola gidilmez, iftira suçtur. İman ve vicdan taşıyanlar iftira etmezler. Etmemelidirler.Bizleri düne kadar PKK'den koruyan paşalar iftiraya uğramışsa çok ayıp.Aklımızı başımıza alıp düşünmeliyiz, vatan bölünüyor, millet bölünüyor, ulusu zayıflatmak isteyenler önce bölüp sonra yenmek ve yönetmek istiyor, bu oyunlara gelmemek lazım. Bunu geçmişte yaşadık, Akıllı olalım. Hala Gelişmekte olmamızın sebebi de bunlardır. Korkuyorlar bizden. Kuyruk acıları taa haçlı seferlerinde. Bunu anlıyalım artık.Bizi başkaları yönetmesin.Aklımız yok mu? .
Ergenekon tarihimizden gelen güzel soylu bir isim.Bunu çetelerle özdeşleştirmek yanlış.Bu güzel toprakları bizlere vatan yapan aziz şehitlerimizi ve ulu önder Atatürk ile silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyorum.Çok zor koşullarda çizilen anadolu haritasını korumak hepimizin en öncelikli görevidir
ERGENEKON: Göktürkler'in türeyişini anlatan bir Türk destanıdır. Düşman tarafından hile ile yenilgiye uğratılan Türklerin, Ergenekon Ovası'nda yeniden türeyip tekrar eski yurtlarına dönerek yeniden dirilişlerini anlatır.
Ergenekon; bizden ziyade, bizden rahatsız olan dimağlar için ne anlama geliyor diye düşünmeden edemiyorum. Sizler de düşünün... Lütfen.
Güncel perspektifle ölçeklendirdiğimizde; ortaya çıkanlar kimi zaman insanın dudağını uçuklatacak kadar korkunç, kimi zaman fantastik romanlar yazdırabilecek kadar eşsiz bir hayal gücü ile örülmüş, kimi zamansa göz altında tutulurken rahatsızlanıp ve ardından hayatını kaybeden sözde yapılanmanın kasası olarak nitelendirilen zanlıların suçsuzluğunun zoraki anlaşılmasıyla vicdan sahibi herkesi yaralayacak kadar acı yaşanımlarla hafızalarımıza kazınıyor.
Ve bağışlayın,
Paşa ile terörist
Ülkücü ile Sosyalist
İsevi ile Fundamentalist
İş adamı ile Tefeciler
aynı safta aynı soruşturma kapsamında göz altında tutuluyor. 'Çok Gizli' İbareli belgelerin marjinal partilerin yayın organlarında yayınlanmasına alışmıştık ama marjinal siyasi figürlerin karşılıklı ülkü paylaşımında birleştiklerine hiç şahit olmamıştık. Diğer bir tabirle kurtla kuzuyu birlikte zavallı tavşanın peşinden koşarken hiç görmemiştik. Tüm kurumlarıyla bizden başka herkesin potansiyelinin farkında olduğu yetmişmilyonluk canım Ülkem, sayıları 100'e ulaşamayan (Gözaltına alınanların toplamı bu sayıya ulaşmıyor) bu gözü dönmnüş menfaatperest şahsiyetsiz şahsiyetlerin elinde yangın yerine çevrilecekti. Öyle bir ilk yaşanıyor ki akıllara zarar. Tetikçilerden beyin takımına ulaşılması gerekirken, bizimkiler beyin takımını ele geçirme başarısını gösterdiler ve şimdi tetikçilere ulaşmaya çalışıyorlar. Yani ayaklar baş, başlar ayak konumundaymış bu yapılanmada. İlginç.
Yeterli delil bulunamadığı için gizli tanıkların ifadelerine baş vurulacağı belirtiliyor. Namusu ve şerefi üzerine yemin edecek ve daha sonra daha farklı hayat imkanları sunulacak kimse tarafından tanınmamaları sağlanacak (belkide ifadelerini alanlar tarafından bile) yeminli tanıkların söylediklerine itibar ederek yapılanma aydınlatılacak.
Uzatmadan, ağaç olarak bile aynı bahçede durmaları imkansız ve kimyaları birbirinden çok farklı olan insanların aynı soruşturma kapsamında gözaltında tutulmaları ancak bize has bir durum diye düşünüyorum. Ve kendimi -Burası Türkiye- demekten alamıyorum.
Ortak nokta aranacaksa, bu insanların hepsinin mevcut iktidar partisine muhalif olmalarında aranmalı. Evet hepsi iktidar partisinin muhalifi, ve muhakkak ki aralarında suçlu olanlarda var. İfadelerin ve hazırlık raporlarının belli gazate ve televizyonlar haricindeki medya kurumlarına ulaşmamasını da anlayabiliyorum. Herkes bineğini yemliyor...
Popüler Ergenekon ne gibi işlerde toplumun vicdanını rahatlatabilir?
Evet son otuz yılın bütün faili meçhullerini açıklamada hatta faili bulunmuşlara yeni bakış açıları kazandırmak için bile kullanılabilir. Yada Türkiye'nin terörle mücadelesinin bu kadar uzamasının açıklanmasında, ekonomik krizlerin yaşanmasında, halen daha hukuk devleti olamama durumumuzun izahında velhasıl aklamak istediğiniz herşey için Ergenekon'u ve sanıklarını kullanabilirsiniz. Bu kadar bağrı geniş bir yapılanma sizin küçük suçlarınızı da kolayca aklayabilir. Kimbilir 11 Eylül'de Amerika daki İkiz Kuleler... Neyse.
Biraz daha sesli düşünelim,
sadece bir konu - 1 Mart Teskeresi TBMM den geçmedi-
bu teskerenin geçmesi durumunda şu an Brüksel'e gidip bizleri şikayet edenler neler yapıyorlardı acaba?
Geçmesini Kim İstiyordu?
Kim İstemiyordu?
Güneydoğu Anadolu Bölgemize yerleşecek, 60-80 bin arasında harekata hazır birlik bulunduracak Mersin Limanını kullanacak ve Trabzon'da askeri üst kuracak olan ABD bu ülkeye ve iklimine ne rüzgarlar düşürecekti. Hayır mı-Şer mi? Siz karar verin.
Yeniden Ergenekon başlığına dönersek; soruşturmayı bu adla etiketlendirenler, insanımızın gözünde neyi erezyona uğratmaya çalışıyorlar acaba?
Psikolojik savaşın hangi evresi sahneye kimler tarafından konuluyor?
Türklüğün yeniden dirilişi yani Ergenekon ismi,yine Türkler'in ve Türk Gençliği'nin gözünde ne durumuna düşürülüyor. Bir çeşit Nevruz Bayramı durumuna mı düşürülecek? Hani binlerce yıldır Türklüğün Bahar Bayramı diye kutladığımız ve sonradan unuttuğumuz
Nevruz Bayramımız.
İnancım o dur ki, bu millet ulu bir Çam ağacıdır. Bu Çam çok kozalak döktü. Ve dökecekte. Ama aslolan milletin kendisidir; Çam/dır yani.
Farklı bir bakış açısı sunmak istedim. Aslında söylenecek çok söz var ama biz artık söylemekten ziyade eskisi gibi özümüze uygun olarak yaptıkları söylenenler olmalıyız. Selam, Saygı ve Muhabbetlerimle...
ERkENEkON
Toplumu bir insan vucudu ergenekonu da grip yapan virüs varsayarsak
doktora gidince bir haftada gitmeyince yedi günde iyileşir. Çok abartıldı ve çaresiz hastalık moduna sokuldu.10 ton su içine 2 damla mürekkep atıldı. Renginin kırmızı olması bekleniyor. Sulandırıldı iyice.Sonu belli renk değimeyecek. Yasada her suça ceza vardır
ergenekonda ise suç binlerce ama yasalar yetmedi. kısacası zamana bırakın zaman doğruyu size söyleyecektir.
Bu hadiseyle birlikte zuhur eden sayısız anlamsızlıklar, yavaş yavaşta olsa çözülmeye başladı sanırım. Bu topraklarda varolup,toprağa ve barındırdığı insanlara yanlış yapmaya bilenmiş insanların şuan ki duruşları, bütün beyinleri hayretlerde bırakacak yanlışlılarla doludur.
Belkide ergenekon 'yanlış-a-kon' gerçeğinin şifrelerini içeriyordor.
Demokrasinin hazzına ermek üzere olduğumuzu belirtmek isterim.
Bu gerçeği gün yüzüne çıkaran vatan sevdalılarına minnettarız...
Nato ve CİA tarafından soğuk savaş döneminde sosyalizmin yaygınlaşmasını önlemek amaçlı kurulan yapılanma.Bir çok aydın yurtsever ve gencin kanına girmişler ve faili mechul dosya olarak üstünü örtmüşlerdir.Soğuk savaş döneminin bitişiyle Nato ve Cia tarafından destek kesilmiş ancak bu defa kişisel suç örgütüne dönüşen bir yer altı topluluğu oluşturmuşlar ve resmen ceteleşmişlerdir.Ülke içinde AB karşıtlıkları nedeniyle avrupa GİZLİ SERVİSLERİ ve CİA tarafından bertaraf edilmişlerdir ancak emniyet güclerince yaplan bir oparasyon şekliyle kamoyuna yansıtılmıştır AKP hükümetide sivil halk gibi olayları izlemiştir ancak taraftarlarına perde gerisinde oparasyonları kendileri yaptırmış gibi propoganda yapmıştır.
Birkaç tuzu kuru bürokrat ve siyasi bir araya geleceğimizi nasıl garanti altına alırız demişler.Çevrelerinedebir kaç parayla satın alınabilen bir kaç yağdanlık yada yardakçı bulmuşlar.Bunlar gün geçtikçe yetkilerinin verdiği dokunulumazlıklarla büyümüşler,ve en sonunda öyle bir hale gelmişlerki kimse onlarla başa çıkmayı değilde onlara yan bakmaya bile cesaret edemez duruma gelmiş.tabi kendilerinede devletin en dokunulmaz klişelerinide maske yapmışlar.Eeee ondan sonrasındada tutana aşkolsun.Allah yürü kullarım demiş bir kere.Yani onları biz yaratmışız ama biz önleyemiyoruz.....işte ergen-e-kon olmuşlar :))
Türk Milletinin yeniden doğuşunu anlatan destan geleneğimizin en güzel örneklerinden birisi,
Deeeeee altta yazan arkadaşlar hep son zamanda ki olaya kafa yormuşlar,
Halbu ki burdaki hiçkimsenin kafasının basmayacağı bir olay...
Ama size tarihi belgeleriyle sunulmuş,Gecmişiniz size hatırlatan sözlü bir kaynak.....
Her zamnki gibi boş işlerle kafa yormaya devam,...
Breh breh breh! !
ERGENEKON,bir karınca yuvasından farksız bir oluşum benim için.
aslında tarihimizi ama şu anda ise bir davanın ismi garip bir dava hemde ve oluşum çok garip anlamakta zorluk çekiyorum ama şunu diyebirim sadece ne mutlu türküm diyene
Gündem değiştirmek için piyasaya sürülen ünlü isimlerin rol aldığı sıradaki oyun.Ekonomi çöktü çökecek,pkk hala asker şehit ediyor uyanamayan bizlerde 'adamları rahat bırakmadılarki çalışsınlar' diyoruz..
Geçen gün yolda yürürken ayağım bir taşa takıldı ve düştüm. Meğer beni düşüren o taşı oraya ERGENEKONcular koymuşmuş..(!)
'Taraf'lı gazeteler öyle yazdı ve ben de gerçeği öğrendim..(!)
vatandaş a kursun sıkan pkk ya karsı dağda operasyon yuruten buyuk komutanların hapse atılması ve ardından bu olayın kamuoyunda aklanması için uydurulan yalanların tumune verilen ad dır ergenekon
eğer illede teror orgutu olarak anmak istiyor iseniz mutlaka umraniye çetesi deyin
benimlede irtibata geçin :)
Anadolu Susuzluktan Kavruluyor, Tarım Ve Hayvancılık Çöktü
Toprağın 200 metre altında bile su yok
Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dakiler olmak üzere birçok il, ilçe ve köy susuzluktan kavruluyor... Batman'da zehirli lağım suyu içen 5'i büyükbaş, 20 hayvan zehirlenerek öldü... Su bulmak için toprağın 200 metre derinliğine inen sondaj makineleri, hiçbir kaynağa rastlayamıyor...
son haberlerden sonra aklım durdu
bu ergenekon neymiş yahu pkk onlarmış hibullah onlarmış
eh savcılar hakimler gerçeği bulur
halkımızın kene operasyonları devletimizin ergenekon operasyonlarıyla o kadar haşır neşir olduk kiii.. buna ben sadece ERKENEKON DERİM. :)
Yaklaşık 11 yıl önce Susurluk'da Türkiye'yi sarsan bir trafik kazası oldu. Dönemin hükümeti bu olayı savsaklamakla suçlandı. Oysa Başbakan Erbakan, savcılığın soruşturmasını yeterli görmediğinden en az 10 koldan araştırma ekipleri görevlendirdi. Ancak bu görevlendirdiği kurumlar sözde, başbakana bağlı idarî birimlerdi. Türkiye'de şerr üçgeni bürokraside o kadar mühim köşeleri tutmuşdu ki, her araştırma bir noktada tıkanmaya mahkûm oldu.
O zaman, 'aslan' sosyal demokratlarımız, Susurluk diye feryad üstüne feryad çıkarıyorlardı. Bugün ise, Susurluk'dan daha tehlikeli bir örgütlenmeyle karşıyız, bu kez 'aslanlarımız' devletin savcısına ve hakimine 'sen bizim evin önünden geçersin' diyor!
Bugün Atatürkcü Düşünce Derneği Kadıköy'de Ergenekon Soruşturması'nı protesto ediyordu. Nasıl bir memlekette yaşıyoruz? Yargı bağımsızlığından dem vuruyoruz fakat yargının rahat çalışmasını engellemeye çalışıyoruz. Bu amaçda bir yürüyüşe hangi mülkî amir izin veriyor?
Hırant Dink(1) , Orhan Pamuk, Elif Şafak davalarında şu an Ergenekon'dan tutuklu olan avukat Kerinçsiz, şürekasını toplayıp adliye önünde gösteri yapıyordu. Ne milliyetciyiz ama, önce 301'e sahip çıkıyorduk, ardında da Dink öldürülünce hep bir ağızdan 'hepimiz Hırant'ız, hepimiz Ermeni'yiz' diyorduk. Belki Kerinçsiz'in önderliğinde bu gösteriye katılanlar 'biz Ermeniyiz' demedi ama, Ergenekon'un başarısı; hem ultra milliyetcileri, hem de Ermeni hayranlarını bir araya getirmek oldu. Belki de yakalanmasalardı Hizbullah'la, Çağdaş Yaşamcıları, El Kaide ile Cumhuriyeci Kadınlar Derneği'ni de bir araya getirecekti. Ne de olsa, AKP adında bir ortak düşmanımız var!
(1) Burada kast ettiğim dava, Hrant Dink cinayeti değil, Dink'in öldürülmeden önce yargılandığı davadır(301, Türklüğe hakaret) . Ben bu şahsın bu davada masum olduğuna inanmıyor(d) um, ama öldürülmesini de lanetliyorum!
devlet içinde devlet olma sevdasının günümüze tezahürü, yada yıllarca alışılagelmiş saltanatlarının emeklilikle bitmesini istemeyen (erk) lerin sürdürülme çabası
Bir elinde sigara
Bir elinde diş fırçası
Umrunda mı Ergenekon
Hayatında birbirini görmemiş, konuşmamış iki insanı aynı örgüt şeması altında, birini 'örgütün finansörü' diğerini, 'örgütün propagandacısı ve senaristi' olarak birleştiren o meşhur zihniyete bir mektuptur.
İNSAFA, HUKUKA, AHLÂKAve AKLA yapılan bir davettir.
UNUTMAYIN
SUÇ ŞAHSİDİR
VİCDAN ORTAK....
----------
Ergenekon kuşu kafama ilk konduğunda çıktı karşıma
Hayatımda bir kere bile görmediğim, konuşmadığım Kuddusi Okkır.
Polisle aramızdaki konuşma şöyle geçti:
-Kuddusi Okkır'ın bilgisayarında bir belge bulduk.
-Peki...
Gazi Güder; Kuddusi Okkır'a, Asuman Özdamir'in bir mailini iletmiş.
-İletsin, benle bağlantısı nedir?
-Asuman Özdemir o mailde seninle yaptığı görüşmeden bahsetmiş
-Bahsedebilir, benimle bağlantısı nedir?
-Kuddusi Okkır ile aranızdaki ilişki nedir?
Beni isterse Dalai Lama'nın kayınçosuyla (biliyorum, evli değil) Tibet Ulusal Kurtuluş Birliği altında işbirliği içinde gösterebilecek bu mantık şaheseri karşısında susma değil, gülme hakkımı kullandım ve,
'Memur Bey, hakkımdaki deliller bunun gibiyse, lütfen beni bir an önce mahkemeye çıkarın' dedim.
Ergenekon kuşu ikinci kez kafama konana kadar Kuddusi Okkır'ın adını bir daha duymadım.
Sonrası malûmunuz. Ergenekon'un 'beşbuçukuncu' dalgası (5 ile 6. dalgalar arasındaki dalga) olarak; genç bir komiserin ağzından iletti Devlet'im hükmünü: 'Sen de uslu durmuyorsun'
Kendimi Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde buldum.
Ve Kuddusi Okkır, burada yine çıktı karşıma...
Onun boşalttığı yatağı verdiler bana.
Aylardır en temel vücut işlevlerini yitirmiş bir insanın yatağı....
Ters çevirdim yattım, her tutsak gibi yarın özgür kalacağım rüyasıyla
Sabahla birlikte dinlemeye başladım koğuş arakadaşlarımdan Kuddusi Okkır'a nasıl baktıklarını, adamın ne hale geldiğini; ilgili makamlara ve savcılara durum bir çok kez (ikisi yüz yüze olmak üzere) anlatılmasına rağmen nasıl gözardı edildiğini dinledim.
Koğuştaki plastik sandalyelerden birinin ortasının niye delik olduğunu sordum; 'Tuvalete gidecek hali bile yoktu, biz o sandalyeyi onun için özel yaptık' dediler.
Tutsaklığım uzadıkça düşündüm...
Acaba kader, önüme konulan o garip mantık silsilesi gibi benim kaderimi de bu adamın kaderiyle bağlar mı?
Günler geçti.....
Kuddusi Okkır'ın herkesin vicdanını delip geçen o gözleri düştü medyaya.
Eşini izledim, kurdum kendi kafamda
'Acaba Ergenekon'un 175. dalgası olarak 50'lerimde yeniden gözaltına alınırsam, benim karım da bu hâle mi düşecek?
Ve çok gecikmedi Kuddusi Okkır'ın vefatı alt yazıyla geçti.
Bizim koğuş F tipiydi, X oldu.
Haftalarca Kuddusi Okkır'a bir çocuk gibi bakan koğuş arkadaşları, sohbet sırasında zihni açılsın diye konuşturmaya çalışan sohbet arkadaşları çöktü kaldı....
Bense, hiç tanımadığım, karşılaşmadığım halde hayatımın en önemli iki virajında karşıma çıkan bu adamla garip bir 'Vicdan çetesi' kurdum içimde.
Polisin ve savcının zamanında sorduğu Kuddusi Okkır'la ilişkin ne? '
sorusunun cevabını buldum, adını da 'Vicdan Ergenekon'u koydum.
Ve kendisini, 'örgüt şemasında' benim hücreme yerleştirdim...
Kuddusi Okkır, bir suç işlemiş olabilir; bilemem..yargı en sonunda adaleti tecelli ettirecektir.
Bildiğim bir tek şey var...
Bu insana adil yargılanma hakkı tanınmadı;
Bu insana, en temel insan hakkı olan yaşam hakkı çok görüldü...
Ve bitkisel hayata girmiş bir insan, ' delilleri karartabilir' gerekçesiyle serbest bırakılmadı..
Yapılan bu vicdansızlık, bu hukuksuzluk, bu ülkenin şahit olduğu, sağdan soldan onlarca evladına yapılan vicdansızlıkların, hukuksuzlukların yanında belki bir damladır ama Kuddusi Okkır benim ' Vicdan Ergenekonumda' bir hücredaşımdır.
O yüzden aldım kalemi, kâğıdı elime ve tarihe not düşmek istedim.
Suça şahit olup da sessiz kalmanın hem hukuki, hem de vicdani bir sorumluluk olduğunu bildiğimiz için koğuş ve sohbet arkadaşları olarak kamuoyuna bir duyuru hazırladık.
Bu duyuru, 'Vicdani Ergenekon'un ilk belgesidir.
Hayatında birbirini görmemiş, konuşmamış iki insanı aynı örgüt şeması altında, birini 'örgütün finansörü' diğerini, 'örgütün propagandacısı ve senaristi' olarak birleştiren o meşhur zihniyete bir mektuptur.
İNSAFA, HUKUKA, AHLÂKAve AKLA yapılan bir davettir.
UNUTMAYIN
SUÇ ŞAHSİDİR
VİCDAN ORTAK....
Kuddusi Okkır'ın bilgisayarında ne yazdığı, kimlerle ne görüştüğü kendisini ilgilendirir, onu bağlar.
Ama Kuddusi Okkır'ın nasıl öldüğü hepimizi aynı çetenin üyesi yapar.
Şimdiden 'Vicdan Ergenekonunun' üyesi olarak yargılanacağınız günlere hazır olun;
Çünkü hepiniz üyesiniz, ÇÜNKÜ HEPİNİZ SUÇLUSUNUZ
Kaynak: Behiç Gürcihan-Açık İstihbarat
ALINTI
Ahmet Altan’ın 16. 07. 2008 Tarihli Yazısı; Tüm sahte Atatürkçü eşkıyalara KAPAK OLSUN.
Bu sorunun cevabını gerçekten merak ediyorum.
Henüz iddianamenin ayrıntılarını bilmiyoruz, tamam.
Peki, Ümraniye’deki cephaneliği de mi bilmiyoruz?
Eskişehir’deki cephaneliği de mi bilmiyoruz?
Bu cephaneliklerin emekli askerlere ait olduğunu da mı bilmiyoruz?
Eskişehir’deki cephanelikte bulunan bombalarla Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombaların seri numaralarının tuttuğunu da mı bilmiyoruz?
Tabanca üzerine yemin edilen örgütleri de mi bilmiyoruz?
Susurluk’un en önemli figürlerinden Veli Küçük’ün bu örgütün de içinde bulunmasından, sanıkların evlerinde ele geçirilen belgelerden, verdikleri ifadelerden, aralarındaki ilişkilerden vazgeçtim.
Bugün bizim gazetede açıkladığımız örgütlenme şemalarından, mafya kurma planlarından, güvenlik örgütleriyle şirketlere sızma hesaplarından, sahte din vakıfları oluşturmalarından vazgeçtim.
Hepsinden vazgeçtim.
Sadece şu bildiklerimiz bile insanı telaşlandırıp meraklandırmaya değmez mi?
Emekli askerlere ait cephaneliklerin olması, Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması sizi hiç mi endişelendirmiyor?
Bir ülkede böyle cephanelikler olmasını, gazetelerin bombalanmasını doğal ve olağan mı buluyorsunuz?
Eğer olağan buluyorsanız niye açıkça söylemiyorsunuz?
Neden, “canım ne olmuş cephanelik varsa, ne olmuş gazete bombalamışlarsa,” demiyorsunuz?
Demiyorsunuz çünkü henüz cesaretiniz buna yetmiyor.
Henüz bu derece yüzsüzleşemiyorsunuz.
Ama yarın ne olursunuz, onu kestirmek zor.
Neden “Ergenekon’un avukatlığına” soyunan politikacılar şu cephanelikler hakkında konuşmuyor?
Neden Ergenekon’un üstünü örtmek için kendilerini parçalayan gazeteciler Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanmasıyla ilgilenmiyor?
Diğer her şeyden vazgeçtim.
Şu iki konudaki fikirlerinizi bir açıklayın da, ne düşündüğünüzü, ne söylediğinizi bilelim.
Ergenekon’un üstünü örtmek için medyada da politikada da olağanüstü bir çaba olduğunu görüyoruz.
Ama bir türlü nedenini açıkça kavrayamıyoruz.
Alttan alta söyledikleri, Ergenekon çetesinin yakalanmasının AKP’nin işine yarayacağı.
Eğer söyledikleri buysa, ilk sorulacak olan soru şu: “Bir siyasi partiyi iktidardan uzaklaştırmak için cephaneler ve bombalamalar meşru mu sizin için.”
İkinci soru da şu:
Böyle büyük bir çeteyi yakalamak Türkiye’nin aleyhine mi?
Bu toplum “gelişmişliğe, çağdaşlığa,” çetelerle, cephanelerle, bombalarla mı ulaşacak?
Türkiye için öngördüğünüz çağdaşlık ve gelişmişlik bombalardan mı geçiyor?
Tabii bir de şu soru var:
Daha önce AKP yoktu ama Susurluk vardı.
Susurluk niye kurulmuştu?
O da o zamanki Erbakan hükümetine mi karşıydı?
Siz niye Susurluk’a böylesine sahip çıkmadınız?
Susurluk’un aydınlanmasını isterken Erbakan’ı mı destekliyordunuz?
O zamanlar “Susurluk yakalansın, ilişkileri ortaya çıksın” diyenler Erbakancı mıydı?
Siz Erbakancı mıydınız?
Niye o zaman Susurluk’a karşıydınız?
Niye şimdi Ergenekoncusunuz?
Bu iki örgütlenme arasındaki fark ne sizin için?
Niye hiçbiriniz bu farkı bize anlatmıyorsunuz?
Acaba o zaman 28 Şubat gelecek ve sizin istediğiniz askerî rejim kurulacak güveni içinde, artık görevini bitirmiş olan Susurluk’un tasfiyesini istediniz de, şimdi böyle bir askerî darbe ihtimali bir türlü yaratılamadığı için son çare olarak Ergenekon’a mı sarılıyorsunuz?
Ergenekon serbest kalsın ve yeni bir darbenin yolunu açsın ümidiyle mi yazıyorsunuz o Ergenekoncu yazılarınızı?
O zaman Susurluk’a karşı çıkan, şimdi ise Ergenekon’u destekleyen herkes, bu iki örgüt arasındaki farkı bize anlatmalı.
Susurluk çetesiyle ilgili ortaya konan ve sizi ikna eden kanıtlardan hangisini Ergenekon için bulamıyorsunuz?
Bunu da söyleyebilir misiniz acaba?
Hiç öyle lafı eveleyip gevelemeden, koskoca gazetelerin tepesinde oturup da “bizi dövüyorlar” diye ağlaşmadan, AKP’nin arkasına saklanmadan, şöyle net bir şekilde düşüncelerinizi yazabilir misiniz?
Ergenekon’un avukatlığını üstlenen politikacılar, Susurluk-Ergenekon kıyaslaması yapabilirler mi acaba?
Hadi anlatın bize...
Ergenekon’un köklerinin açığa çıkmasını, bu çetenin durdurulmasını isteyenlere, bu çetenin faydalarını gösterin.
Susurluk niye kötüydü de, Ergenekon niye iyi?
Sabırla bu soruyu sorup, sabırla cevabınızı bekleyeceğiz...
Çok uzun bekleyeceğimizi bilsek de...
BİZİ BİZ YAPAN tüm değerlerle [ ülkücülük, Osmanlı, Üç hilal, Selahaddin EYYUBİ, Fatih, Yavuz gibi) ERGENEKON lada oynamak ve içini boşaltarak, TERÖRLE anılır hale getirmek için birileri canla başla çalışıyorlar. ERGENEKON U TARTIŞALIM isimli bir gurup kurdum. Oraya iştirak aderseniz tüm bilgiler paylaşılır. Hatta anket oluşturalım. YAĞIZ HIRSIZ EV SAHİBİNİ DÖVEMESİN. En azından bu defa kazanamasınlar. Aslını unutup bomboş bir toplum yaratmaya çalışanların elini boş çevirelim.
Anadolu insanı yıllardır saadece tüketici oldu. Ne zamanki ÜRETMEYE (gerek bilgi, gerek kültür ve gereksede sanayii alanında üretmekten bahsediyorum) başladı, hemen tepesine bindiler. Türban sorunu, YEŞİL SERMAYE tabiri v.s. derken 'SENİN ÜRETMEK NEYİNE, BİZ NE ÜRETİR YADA İTHAL EDER GETİRİRSEK ONU YE VE OTUR YERİNE' halini aldık. Bana göre bunu kimler yaptıysa ERGENEKON tabirini alıp kendi terörist beyinleriyle bütünleştirenler de onlar. Daha açıkcası; ERGENEKONDAN KİM KORKUYOR SA FAİL DE ONLAR, çünki sıranın kendilerine geldiğinin farkındalar.....
Kardeşim bırakın ırkçılık yapmayı. Dış güçlerin emellerine âlet olmayın. Ziya Gökalp kendisi bir Kürt olduğu hâlde Türkçülüğün Esasları'nı yazdı. Amaç Yüce Türk Milletini İslamdan uzaklaştırıp ırkçılığa itmekti.Sen Türk'üm diyeceksin, öteki Kürt, öteki Laz, öteki Abaza, öteki Gürcü...Aklınızı başınıza alın. Mehmet Akif' e bir bakın. Arnavut asıllı olduğu hâlde Osmanlı'ya başkaldıran Arnavutları nasıl paylamıştır. Pardon bir de kadın satan, eroin kaçakçılığı yapan Türkler var.Dinle diyanetle alâkaları yok. Onları da Türk oldukları için bağrımıza mı basacağız? Ergenekoncular Kilisede içki eşliğinde, âyin eşliğinde almışlar kararlarını. Kuş beyinlilik yapılmasın. Bu topraklar İslam toprağıdır, Şaman toprağı değil.
Türkler ve kendini Türk kabul eden insanlarımız için; Ergenekon destan demek, ergenekon Türk'ün ana yurdu ve tarih sahnesine çıkışı demek. Ergenekon onur ve gurur demektir. Ergenekon başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK demektir. Fetullahçı istihbaratın senaryosu ile onurumuz olan ERGENEKON ismi çete ile özleştirilmiş ve Türk kimliği, türk destanı karalanmaya çalışılmaktadır. Unutulmamalıdırki altın çamura düşmeyle değer kaybetmez Türk ulusu şerefli onurlu bir ulustur bu ulusu, ulus kimliği yok edilerek cemaat haline getirmeye çalışanlardan önce sandıkta sonra yargıda hesap sorulur ve Türke Kefen Biçenlerin Ölümü Korkunç Olur.. Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin.
Danıştay Saldırtısı
Tarih; 17 Mayıs 2006…Danıştay Saldırısı’nın üzerinden daha bir saat bile geçmemiş… Danıştay Başkanlığı’ndan bir bildiri:
“ Yüce Türk Ulusu’na
Demokratik ve laik Cumhuriyetimizin temel güvencelerinden olan Danıştay, bugün Anayasa’dan aldığı yetki ile Türk Milleti Adına yargılama görevini yerine getirdiği sırada, kendisini; dolayısıyla hukuku, Anayasa’yı, Cumhuriyeti, Devleti ve milleti hedef alan menfur bir saldırıya uğramıştır.
Bu saldırı, meslektaşlarımızı kişisel olarak hedef alan bir saldırı değildir. Bu saldırı, mensuplarımızın kamuoyunun bilgisinde olan kimi kararları (Baş örtüsü takan bir Ana Okulu Öğretmeninin sokakta da başörtüsü takamayacağı ile ilgili karar, denmek isteniyor herhâlde) dolayısıyla, bir kısım sorumsuz basın ve yayın kuruluşları ile yazarlarınca hedef gösterilmeleri, devlet adına yetki kullanan makamlarca da cesaretlendirici, ihtiyatsız beyanlarda bulunması sonucu gerçekleşmiştir.”
Tarih 14 Temmuz 2008 İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının açıklamaları:
“ Ergenekon soruşturması çerçevesinde Danıştay saldırısı ve Ergenekon oluşumu davasını ilişkilendiren 10 ayrı nokta tespit edildi. Bu somut tespitler, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması olaylarının Ergenekon soruşturması içerisine alınmasında etkili oldu. Danıştay ve cumhuriyet gazetesi saldırılarıyla, Ergenekon yapılandırması arasında açığa çıkan bağlantılar şöyle sıralandı:
• Alpaslan Arslan’ın, Muzaffer Tekin’in şirketinde avukat olduğu ortaya çıktı.
• Tekin ve Arslan arasındaki telefon görüşmeleri ortaya çıktı.
• Arslan’ın Tekin’in ortağı Ayhan Parlak’tan para aldığı saptandı.
• Osman Yıldırım, saldırının Veli Küçük’ün de katıldığı bir toplantıda kararlaştırıldığını itiraf etti.
• Arslan’ın babasının, Ergenekon zanlısının avukatı ile telefonlaşması dinlemeye takıldı.
• Ümraniye’de ele geçirilen bombalar ile cumhuriyete atılan bombaların fünye numaraları aynı çıktı.
• Veli Küçük ile Alpaslan Arslan’ın aynı karede yer aldığı fotoğraf
• Emin Gürses’in, Cumhuriyet’e bomba atanlara 20’şer bin dolar para teklif edildiği itirafı.
• Danıştay kameralarının saldırıdan bir gün önce bozulması dikkat çekti. (Danıştay’ın koruma görevini Oyak Güvenlik Şirketi yapıyordu.)
• Danıştay sanıklarının, saldırı planının bir barda yapıldığına ilişkin itirafları.”
Bu olay, atlanacak, önemsiz bir olay değildir. Makamlarının ciddiyetiyle bağdaşmayan alelacele açıklamalar yapan Danıştay, o zaman hükümeti bu âdice saldırının cesâretlendiricisi olarak gösterip basın organlarını suçlayan açıklamaları için şimdi açıklama yapıp kamuoyundan özür dileyecek mi? Aksi taktirde Daıştay’ın yaptığı bu haksız değerlendirmeyi, yargısız infazı “ Yüce Türk Milleti Takdir Edecektir.” Kartel medyasına bir sözüm yok. Onlar sahiplerinden aldıkları talimatlara göre yazmışlardı, çok güzel hedef şaşırtmışlardı. Pardon, geçenlerde Aydın Doğan’ın Hürriyet’in asıl sahibinin Rahmi Koç olduğu yönünde de bir haber vardı medyada.
Adnan Ünal ' ö.ç.m “
Adnan Ünal Suvermez
Kardeşim bırakın ırkçılık yapmayı. Dış güçlerin emellerine âlet olmayın. Ziya Gökalp kendisi bir Kürt olduğu hâlde Türkçülüğün Esasları'nı yazdı. Amaç Yüce Türk Milletini İslamdan uzaklaştırıp ırkçılığa itmekti.Sen Türk'üm diyeceksin, öteki Kürt, öteki Laz, öteki Abaza, öteki Gürcü...Aklınızı başınıza alın. Mehmet Akif' e bir bakın. Arnavut asıllı olduğu hâlde Osmanlı'ya başkaldıran Arnavutları nasıl paylamıştır. Pardon bir de kadın satan, eroin kaçakçılığı yapan Türkler var.Dinle diyanetle alâkaları yok. Onları da Türk oldukları için bağrımıza mı basacağız? Ergenekoncular Kilisede içki eşliğinde, âyin eşliğinde almışlar kararlarını. Kuş beyinlilik yapılmasın. Bu topraklar İslam toprağıdır, Şaman toprağı değil.
Eski Türk Destanı'dır benim için. Ama şimdi yaşananlara bakılırsa ne suç varsa eskiden, kim işlemişse sorgusuz sualsiz bunlara yükleniyor, Vur abalıya oluyor, Beklemeli ve görmeli derim, Ben hukuka Adalete güvenmek istiyorum. Yoksa nasıl yaşanır.? Sabırlı olalım ve görelim. Hukukun doğru işletilmesi sonucunda suçlu iseler cezai-müeyyide neyse razı olacaklar. Ama haksız yere insanların karalanmasına da gönlüm razı değil. Sapla samanı ayırmak lazım. Karanbola gidilmez, iftira suçtur. İman ve vicdan taşıyanlar iftira etmezler. Etmemelidirler.Bizleri düne kadar PKK'den koruyan paşalar iftiraya uğramışsa çok ayıp.Aklımızı başımıza alıp düşünmeliyiz, vatan bölünüyor, millet bölünüyor, ulusu zayıflatmak isteyenler önce bölüp sonra yenmek ve yönetmek istiyor, bu oyunlara gelmemek lazım. Bunu geçmişte yaşadık, Akıllı olalım. Hala Gelişmekte olmamızın sebebi de bunlardır. Korkuyorlar bizden. Kuyruk acıları taa haçlı seferlerinde. Bunu anlıyalım artık.Bizi başkaları yönetmesin.Aklımız yok mu? .
öff hrant dink bitti ergenekon başladı bu bitince acaba ne başlar.bunlr resmen siyaset sahnesinde oynanan tiyatrolar.
ERGENEKON YURDUN ADI...
OĞUZKAĞAN ATAMIN ADI..
BÖRTEÇİNE KURDUN ADI..
RESSAM BILAL ŞAİRİN ADI..
BEN...
BAŞKA..
ERGENEKON...
TANIMAM...
İŞTE...
BU..
KADAR..
ALLAHA..
EMANET..
OLUN..
SAYGILAR...
SELAMLAR...
SEVGİLER...
Ergenekon tarihimizden gelen güzel soylu bir isim.Bunu çetelerle özdeşleştirmek yanlış.Bu güzel toprakları bizlere vatan yapan aziz şehitlerimizi ve ulu önder Atatürk ile silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyorum.Çok zor koşullarda çizilen anadolu haritasını korumak hepimizin en öncelikli görevidir