işte şiir kitabım...(çile yi kastediyor) hepsi bu kadar ve bu kitaba gelinceye dek başka hiç bir şiir ban,adıma ve ruhuma maledilemez...(necip fazıl kısakürek)
aynalar bakmayın yüzüme dik dik işte yakalandık kelepçelendik çıktınız umulmaz anda karşıma başımın toprağı indi başıma suratımda her suç bir ayrı imza benmişim kendime en büyük ceza ey dipsiz berraklık ulvi mahkeme acı hapsettiğin sefil gölgeme nur topu günlerin kanına girdim kutsi emaneti yedim bitirdim doğmaz güneşlere bağlandı vade dişlerinde köpek nefsin irade günah günah hasat yerinde demet merhamet suçumdan aşkın merhamet olur mu dünya ya indirsem kepenk göz yaşı döksem nuh tufanına denk
çıkamam aynalar aynalar zindan bakamam aynada aynada vicdan beni beklmeyin o bir hevesti gelemem aynalar yolumu kesti
iki yıldız arası göğe asılı hamak uyku uyku..zamansız ve mekansız uyumak uyumak istiyorum başım bir cenk meydanı harfsiz ve kelimesiz düşünmek yaradanı ilgisizlik her şeyden kesilmiş ilgisizlik bilmeyiz ki en büyük ilme denk bilgisizlik usandım boş yere hep gitmeler gelmelerden bırakın uyuyayım yandım kelimelerden
göz kapaklarımda gün kapkara kızıllık kulağımda tarihin çıkrık sesi bin yıllık bir yurt ki bu dirile rölü ölüler diri raflarda toza batmış peygamberden bildiri her gün yalnız namazdan namaza uyanayım bir dilim kuru ekmek acı suya banayım ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla yaşaya dursun insan hayat dediği zanla
sabah akşam öğlende aklım büyük şölende bütünlük o bir dedir sayı sayı bölende bilmez yaşayan ölü asıl haber ölende tek hat tek yön burada giden de bir gelen de O nunla buluşmak var sıra bize gelende O na de ki ey resul ölümsüzlük kölende
kafiyeler
ne diye
bu şuna
şu buna
kafiye
başa taş
aşa yaş
hey e ney
tuhaf şey
kafiye
mantığı
o mantık
hediye
sandığı
bu sandık
o mantık
bu sandık
ta sndık
ve yandık
ne yandık
hendese
kümese
tıkılmak
hadise
kırkayak
adese
oyuncak
vesvese
gökbayrak
ölümse
gel dese
tak tak tak
mu hak kak
sorular
sordular
neden çok
nasıl yok
niçin var
sanatsız
papağan
neden çok
ve atsız
kahraman
niçin yok
çok ve yok
yok ve çok
aç ve tok
tok ve aç
tut ve kaç
saklambaç
neden çok
nasıl yok
niçin var
niçini
boğarken
piçini
yatakta
bastılar
şafakta
astılar
ve derken
nasıl yok
niçin var
bir varmış
bir yokmuş
kararmış
ve kokmuş
dünyamız
rüyamız
kapkara
manzara
gebeler
döşeksiz
ebeler
isteksiz
kubbeler
desteksiz
habbeler
süreksiz
türbeler
meleksiz
tövbeler
gerçeksiz
cübbeler
yüreksiz
cezbeler
şimşksiz
izbeler
emeksiz
heğbeler
ekmeksiz
kafiye
hikaye
dava tek
ölmemmek
peygamber
ne haber
bir batan
var vatan
kandil loş
ocak boş
ve dağ dağ
elveda
gitme kal
nefes al
emir tez
bekletmez
ve o nur
bulunur
işte iz
geliniz
toprak post
ALLAH dost....
..
kıvrım kıvrım
vehim kadehinde zehirli tütsü
kıvrım kıvrım
beyin törpüsü
durulan sonsuzluk yemyeşil gece
dalga dalga
büyük düşünce
tek ölçü herşeyin her şeyden farklı
ahenk ahenk
bir yakan şarkı
işte şiir kitabım...(çile yi kastediyor) hepsi bu kadar ve bu kitaba gelinceye dek başka hiç bir şiir ban,adıma ve ruhuma maledilemez...(necip fazıl kısakürek)
anlayana...
GamPare...
geçen dakikalarım
kimbilir nerdesiniz
geçen dakikalarım
kimbilir nerdesiniz
yıldızların korkarım
düştüğü yerdesiniz
geçen dakikalarım
acaba tütsü yaksam
görünür mü yüzünüz
acaba tütsü yaksam
siz benim yüzümsünüz
eğilip suya baksam
görünür mü yüzünüz
gitti bütün güzeller
sararmış biri kaldı
gitti bütün güzeller
gün geldi saat çaldı
aranızda verin yer
sararmış biri kaldı
..
zaman
nedir zaman nedir
bir su mu bir kuş mu
nedir zamna nedir
iniş mi yokuş mu
bir sese benziyor
arkanız hep zifir
bir sese benziyor
önünüz tüm kabir
belki de bir hırsız
izi lekesi var
belkide bir hırsız
o yok gölgesi var
annesi azabın
sonsuzluk şarkısı
annesi azabın
cinnetin tıpkısı
içimde bir nokta
dönüyor aleve
içimde bir nokta
beynimde bir güve
akrep ve yelkovan
varlığın nabzında
akrep ve yelkovan
yokluğun ağzında
zamanın çarkları
sizi yürütüyor
zamanın çarkları
beni öğütüyor
zaman her yerde ve
her şeyin içinde
zaman her yerde ve
acemde ve çinde
kime kaçsam ondan
ha yakın ha ırak
kime kaçsam ondan
ya sema ya toprak
nakarat
küçükken derdi ki dadım
çoğu gitti azı kaldı
büyüdüm ihtiyarladım
çoğu gitti azı kaldı
vur kazmayı dağa ferhat
çoğu gitti azı kaldı
kişne kır at kişne kır at
çoğu gitti azı kaldı
doğar bir gün benim günüm
çoğu gitti azı kaldı
kırk gün kırk gece düğünüm
çoğu gitti azı kaldı
ektik ektik yetişecek
çoğu gitti azı kaldı
büütn yollar bitişecek
çoğu gitti azı kaldı
bir gün anlaşılır şiir
çoğu gitti azı kaldı
ekmek gibi azizleşir
çoğu gitti azı kaldı
şöhret
bir baltada indirdin
ağacından dalımı
bana zehir yedirdin
elaleme balımı
istemem ne dil ne mal
bana ne verdinse al
sazını kafana çal
ver bana kavalımı
aynalar yolumu kesti
aynalar bakmayın yüzüme dik dik
işte yakalandık kelepçelendik
çıktınız umulmaz anda karşıma
başımın toprağı indi başıma
suratımda her suç bir ayrı imza
benmişim kendime en büyük ceza
ey dipsiz berraklık ulvi mahkeme
acı hapsettiğin sefil gölgeme
nur topu günlerin kanına girdim
kutsi emaneti yedim bitirdim
doğmaz güneşlere bağlandı vade
dişlerinde köpek nefsin irade
günah günah hasat yerinde demet
merhamet suçumdan aşkın merhamet
olur mu dünya ya indirsem kepenk
göz yaşı döksem nuh tufanına denk
çıkamam aynalar aynalar zindan
bakamam aynada aynada vicdan
beni beklmeyin o bir hevesti
gelemem aynalar yolumu kesti
uyumak istiyorum
iki yıldız arası göğe asılı hamak
uyku uyku..zamansız ve mekansız uyumak
uyumak istiyorum başım bir cenk meydanı
harfsiz ve kelimesiz düşünmek yaradanı
ilgisizlik her şeyden kesilmiş ilgisizlik
bilmeyiz ki en büyük ilme denk bilgisizlik
usandım boş yere hep gitmeler gelmelerden
bırakın uyuyayım yandım kelimelerden
göz kapaklarımda gün kapkara kızıllık
kulağımda tarihin çıkrık sesi bin yıllık
bir yurt ki bu dirile rölü ölüler diri
raflarda toza batmış peygamberden bildiri
her gün yalnız namazdan namaza uyanayım
bir dilim kuru ekmek acı suya banayım
ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla
yaşaya dursun insan hayat dediği zanla
ölümsüzlük
sabah akşam öğlende
aklım büyük şölende
bütünlük o bir dedir
sayı sayı bölende
bilmez yaşayan ölü
asıl haber ölende
tek hat tek yön burada
giden de bir gelen de
O nunla buluşmak var
sıra bize gelende
O na de ki ey resul
ölümsüzlük kölende
aynadaki hayalime
akmayan yaşlarla sıcacık yüzün
yavrum bugün seni pek ölgün gördüm
gözünde bir küçük noktadır hüzün
neş eni ne bugün ne de dün gördüm
eğri dallar gibi halsiz yorgunsun
birikmiş sulardan dah durgunsun
görünmez bıçakla içten vurgunsun
seni öz yurdunda bir sürgün gördüm
geçti bir cenaze peşinde ömrün
bilemem vardığın neresi bugün
her gün yürüdüğün kadar yürüdün
arkasından kendi ölünün gördüm
..
mercek
kesildi mi yoksa ardı arkası
nur diyarından kol kol gelenlerin
yetmez mi ampulün nura cakası
başları dönmez mi gökdelenlerin
hiç kalmadı soran ne var insanda
ben duvarda ezik bir böcek miyim
yoksa pırıl pırıl tek damla kanda
kainatı süzen bir mercek miyim
...
saat
bakma saatine ikide birde
halin neyse onun saati
saat tutamaz ki ölü kabirde
zamana eşyada gör itaatı
bir kıvrım bir helezon
her noktası baş ve son
dün hatıra yarın hayal bugün ne
iki renk arası bir çizgicik pay
ne devlet zamanı bütünleyene
ebed bestecisi bir çark ve bir yay
hesap soran yaratık
o dimdik her şey yatık
zaman bir işvebaz kaçak hayalet
eskiyenin kement atar boynuna
ne pişmanlık tanır ne af ne mühlet
ancak fatihinin girer koynuna
niyeti gizli fettan
köle biçimli sultan
zarf
şafakta namaz vakti ban uzatılan zarf
kelime bu zarftadır gersi sadece harf
kalmadı
bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim
namaz vaktinden başka anını gözlediğim
günah
sanırım insanların her suçunda ben varım
günah uzun bir kervan ta ucunda ben varım
hal
pencereme vurmayın ödüm patlayabilir
dokunmayın vücudum boşluğa kayabilir
yine hal
kazanda su kaynasa sanki ben pişiyorum
bir kuş bir kuş öldürse ben can çekişiyorum
nefs muhasebesi
bıçakların su oldu boyuna bilenmekten
biti benlik madenim her an törpülenmekten
deli
mayın tarlasına düşmüş bir deliyim hudutta
gözüm sekizinci renk ve dördüncü buutta
zor
onu beyni kanayan soylu kafalara sor
ölüm zorların zoru yaşamak ondanda zor
başım
zonklayan başım benim kanpıhtısı cerahat
ona yastıkta değil secde yerinde rahat
mesafe
bu ne hazin mesafe iki ten arasında
bir hali dinleynle dinleten arasında
zıtlar
zıtlar arası ahenk af ve günah yarışta
bütün zıtlar kavgada bütün zıtlar barışta
vehim
her şey kesik ve kopuk zaman tutamaz lehim
mazi albümde hayal istikbal kalbte vehim
kalmadı
yıkılan sarayımda tek bir nakış kalmadı
dışa mıhlandı gözler içe bakış kalmadı
yaşamın öbür adı...
ÇİLE...
mukayese
çıbanımız çok derin işletemez yakılar
nerde bizim şarkımız nerde öbür şarkılar
dayan kalbim
seni dağladılar değil mi kalbim
her yanın içi su dolu kabarcık
bulunmaz bu halden anlar bir ilim
akıl yırtık çuval sökük dağarcık
sensin gökten gelen oklara hedef
oyası ateşle işlenen gergef
çekme üç beş günlük dünyaya esef
dayan kalbim üç beş nefes kadarcık