Kültür Sanat Edebiyat Şiir

çile sizce ne demek, çile size neyi çağrıştırıyor?

çile terimi Mm tarafından tarihinde eklendi

  • Gülşah Cevvaloğlu
    Gülşah Cevvaloğlu

    öldür beni yaşamayı istemiyorum
    senden ayrı bu çileyi çekemiyorum...........

  • Öö
    Öö

    KADIN

  • Öö
    Öö

    beklenen

    ne hasta bekler sabahı
    ne taze ölüyü ezar
    ne de şeytan bir günahı
    seni beklediğim kadar

    geçti istemem gelmeni
    yokluğund abuldum seni
    bırak vehmimde gölgeni
    gelme artık neye yarar

  • Öö
    Öö

    bekleyen

    sen kaçan bir ürkek ceylansın dağda
    ben peşine düşmüş bir canavarım
    istersen dünyayı çağır imdada
    sen varsın dünyada bir de ben varım

    seni korkutacak geçtiğin yollar
    arkandan gelecek hep ayak sesim
    sarıp vücudunu belirsiz kollar
    enseni yakacak ateş nefesim

    kimsesiz odand akış geceleri
    için ürperdiği demler beni an
    de ki o dur sarsan pencereleri
    de ki rüzgar değil odur haykıran

    göğsümden havaya kattığım zehir
    solduracak bir gül gibi ömrünü
    kaçıp dolaşsanda sen şehir şehir
    bana kalacaksın yine son günü

    ölürsün...kapanır yollar geriye
    ben mezarla sırdaş olur beklerim
    varılmaz hayale işaret diye
    topraüınd abir taş olur beklerim

  • Öö
    Öö

    dönemeç

    bir gündü hava ılık
    ve cadde kalabalık

    bir kadın sapıverdi önümden dönemece
    yalnız bir endam gördüm arkasından ipince
    ve görmeden sevdiğim işte bu kadın dedim
    çarpıldım sendeledim


    bir gündü mevsim bayat
    ve esnemekte hayat

    dönemçten bir tabut çıktı ve üç beş adam
    yalnız bir ahenk sezdim çerçevede o endam
    ve tabutta incecik o kadın var anladım
    bir köşede ağladım..

  • Hh
    Hh

    gel

    yüzün bir sebepsiz korkuyla uçuk
    o gün başucuma karalarla gel
    arkanda çepçevre kızıl bir ufuk
    tepende simsiyah kargalarla gel

    elinden dal gibi düşerken ümit
    ne bir hasret dinle ne bir ah işit
    bir yaprak ol esen rüzgarlarla git
    kırık bir tekne ol dalgalarla gel
    ..

  • Hh
    Hh

    veda

    elimde sükutun nabzını dinle
    dinlede gönlümü alıver gitsin
    saçlarımdan tutup kor gözlerinle
    yaşlı gözlerime dalıver gitsin

    yürü gölgen seni uğurlamakta
    küçülüp küçülüp kaybol ırakta
    yolu tam dönerken arkana bakta
    köşede bir lahza kalıver gitsin

    ümidim yılların seline düştü
    saçının en titrek teline düştü
    kuru yaprak gibi elime düştü
    istersen rüzgara salıver gitsin

  • Hh
    Hh

    aydınlık

    uyan yarim uyan söndü yıldızlar
    gün karşı tepeden doğmak üzredir
    her sabah güneşi seyreden kızlar
    mahmur gözlerini oğmak üzredir

    uyan yarim sesler geldi derinden
    karanlık oynadı koptu yerinden
    ilk ışık kapının eşiklerinden
    şimdi bir gölgeyi koğmak üzredir

    sevgilim kapımı çaldı aydınlık
    baygın gözlerimi aldı aydınlık
    içimde tıkandı kaldı aydınlık
    bu aydınlık beni boğmak üzredir

  • Hh
    Hh

    kadın

    kalıp değil bir fikir
    elmas sorguçlu fakir
    açıkta sırrı bakir

    kadın..

    çölde kaçan bir serap
    yönü kementli mihrap
    madeni som ıstırap

    kadın...

    dipsiz hasrete tuzak
    en yakından en uzak
    tadı zehrinde erzak

    kadın..

    bir işaret bir misal
    ayrılık remzi visal
    Allah a yol bir timsal

    kadın...

  • Hh
    Hh

    kalan

    bir ebedi mahrumluk kalan bu hikayeden
    git git bir çıkmaz sokak o varılmaz gayeden

  • Çç
    Çç

    kadın

    bir ufuk ki ne mecnun varabildi ne ferhat
    bir ufuk ki ilahi sırrı bekleyen serhad

  • Çç
    Çç

    kadın

    kadından kendisinde olmayanı isteriz
    hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz

  • Çç
    Çç

    KORKU

  • Çç
    Çç

    cinler

    ne derlerse desinler
    yakın dostlarım cinler
    havanın ve alevin
    kemiksiz çocukalrı
    yüzbir odalı evin
    haşmetli konukları
    rüzgardan topukları
    yakın dostlarım cinler

    kum gibi kalabalık
    bim şekil ve bin kılık
    suda bir gümüş balık
    postacı güvercinler
    zümrüt yüklü hecinler
    yakın dostlarım cinler

  • Çç
    Çç

    boş odalar

    şu karşı evin boş odalarında
    duvarlara sinmiş bir hayalet var
    elinde mum gece ortalarında
    bucak bucak gezer birini arar

    camlar tutuşurken eski kafesler
    beyaz duvarlara aksetmiş durur
    dağınık sürüyü toplayan sesler
    kapıya sokulup tokmağı vurur

    sonra işitir sert bir hıçkırık
    basar odaları belirsiz cinler
    karanlık avluda döner bir çıkrık
    sanırsın kundakta bir çocuk inler

    akşam dağılırken yerli yerine
    bu evin önünde ürperiyorlar
    içlerinden kendi kendilerine
    şu karşı ev tekin değil diyorlar

  • Rr
    Rr

    gece yarısı

    her gece periler uyur odamda
    derinlerden gelir uzun nefesler
    yanan mum bir rüya seyreder camda
    bir ağır hastanın nabzıdır sesler

    gittikçe alçalır yükselir tavan
    duvarda küçülür büyür parmaklar
    elbisem çivide canlanır o an
    içinde bir başka vücudu saklar

    her perdeden çalar sivrisinekler
    sanki bir tel gevşer bir tel burulur
    sokakta uyanık kalan köpekler
    yıldızlara bakıp durmadan ulur

    birdenbire birşey çıtırdar derken
    merdivenden gelir bir ayak sesi
    basamaklar birer birer esnerken
    kilitli kapının düşer perdesi

    gözler parlayınca karanlıklarda
    kemikten parmaklar terimi siler
    yanyana oturmuş bekler dışarda
    sarışın kediler siyah kediler

  • Rr
    Rr

    ayak sesleri

    hep bu ayak sesleri hep bu ayak sesleri
    dolaşıyor dışarda gün batışından beri
    bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime
    bir eski çıban gibi işliyor içerime

    ey şimdi kara haber gibi bana yaklaşan
    sonra saadet olup yanımdan uzaklaşan
    sesler ayak sesleri kesilmez çıtırdılar
    ban gelen müjdeyi galiba caydırdılar
    böyle adım atarlar ayrılanlar eşinden
    böyle yürür gidenler bir tabutun peşinden
    kimsesiz gecelerim bu kesik sesle doldu
    artık atan kalbim de bir ayak sesi oldu
    bir gün sönük göğsüme düştüğü vakit başım
    benden ayrılıyormuş gib bir can yoldaşım
    gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya
    yavaşça dalacağım o kalkılmaz uykuya

  • Rr
    Rr

    açıklarda

    bir ağızdan çalınan düdkler kalın kalın
    boşlukta tos vuracak nokta arayan çığlık
    koşup yılanlar gibi üzerinden suların
    arıyor teknemizi oturtacak bir sığlık

    omuz omza şahlanan dalgalar büyük büyük
    bir ses işitip ürkmüş sürülerle canavar
    gözlerinde kıvılcım ağızlarında köpük
    birbirinin üstünde atlayıp geliyorlar

    gittikçe boşluklara düşmekteyiz enginde
    arkadaki sahilse fosfor bir iz halinde
    her an bir parça daha uzaklaşıyor bizden

    deniz bu yerde ölüm korkusu kadar derin
    kocaman bir kuş gibi geliyor peşimizden
    ruhu bu kapkaranlık suda can verenleri

  • Rr
    Rr

    vehim

    her gün elim tokmakta
    bir an irkiliyorum
    annem belki yatakta
    annem belki toprakta

    gün bitiyor şafakta
    biliyor biliyorum
    tabut gıcırdamakta
    ve hevesler damakta

  • Rr
    Rr

    karınca

    ruhum kelel şekeri vehimlerse karınca
    kömürden kara rengim onlar beni sarınca

  • Mm
    Mm

    korkuyorum

    su çekildi göründü sanki zamanın dibi
    korkuyorum bu akşam kıyamet varmış gibi

  • Mm
    Mm

    korku

    bir kalbim var ki benim sevdiğinde burkulur
    kahredenden ziyade sevilenden korkulur

  • Mm
    Mm

    DAUSSILA

  • Mm
    Mm

    takvimdeki deniz

    hasreti denizlerin
    denizler kadar derin
    ve o kadr bucaksız
    ta karşımda yapraksız
    kullanılmış bir takvim
    üzerinde bir resim
    azgın sonsuz bir deniz
    kaygısız düşüncesiz
    çalkalanıyor boşlukta
    resimdeyse bir nokta
    yana yatmış bir gemi
    kaybettiği alemi
    arıyor deryalarda
    bu resim rüyalarda
    gib aklımı çeldi
    bana sahici geldi

    geçtim kendi kendimden
    yüzüme o resimden
    köpükler vurdu sandım
    duymuş gibi ytıkandım
    ciğerimde bir yosun
    artık beni kim tutsun
    denizler oldu tasam
    yakar onu bulmazsam
    beni bu hasret dedim
    varırım elbet dedim
    bir ömür geze geze
    takvimdeki denize
    ne var ne oldu bana
    odma nasıl doldu
    birdenbire bu meltem
    ve dalgalandı perdem
    havalandı kağıtlar
    odamda kıyamet var
    ah yolculuk yolculuk
    ne kadar baygın soluk
    o gün bizde betbeniz
    ve ne titrek kalbimiz
    ve eşyamız ne küskün
    yola çıktığımız gün
    bir sıraya dizilmiş
    gözyaşalrını silmiş
    bakarlar sinsi sinsi
    niçino anda hepsi
    bir kuş gibi hafifler
    arkandan geleyim der
    niçin o güne kadar
    dilsiz duran ne kadar
    eşya varsa dirilir
    yolumuza serpilir

    ufak böcekler gib
    gezer onların kalbi
    üstünde döşemenin
    bir gizli didişmenin
    saati çalar o an
    birden bakar ki insan
    herşey karmakarışık
    ayırmak olmaz artık
    bir kalbi bir taraktan
    ve kalb ağlayaraktan
    çekilir geri geri
    terkeder bu mahşeri
    bu mahşerin içinden
    o gün bend egeçtim en
    nem varsa evim anam
    çocukluğum hatıram
    ve ne sevdalar serde
    bıraktım gerilerde
    kaçar gib yangından
    rüzgarların ardından
    baktımd asüzgün süzgün
    kurşun yükünü gönlün
    tüy gibi hafiflettim
    denize hicret ettim

  • Mm
    Mm

    geceye şiir 1
    kalbim bir çiçektir gündüzler ölgün
    gelin gelin onu açın geceler
    beni yadedermiş gibi bütün gün
    ötün kulağımda çın çın geceler

    geceler çekmeyin benimçin hüzün
    gelin siz ruhumu tenimden süzün
    bırakın naşı mı yerde gündüzün
    gelgemi alın da kaçın geceler

  • Fikri Berkan
    Fikri Berkan

    Çile
    Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,
    Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
    Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
    Gök devrildi, künde üstüne künde...

    Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
    Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
    Sonsuzluk, elinde bir mavi tulbent,
    Ok çekti yukardan, üstüme avcı

    Ateşten zehrini tattım bu okun,
    Bir anda kül etti can elmasımı.
    Sanki burnum, değdi burnuna (yok) un,
    Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

    Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
    Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
    Al sana hakikat, al san rüya!
    İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

    Ensemin örsünde bir demir balyoz,
    Kapandım yatağa son çare diye.
    Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
    Yepyeni bir dünya etti hediye

    Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;
    Makânı bir satih, zamanı vehim.
    Bütün bir kahinat muşamba dekor,
    Bütün bir insanlık yalana teslim.

    Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
    Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
    Otursun yerine bende her şekil;
    Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

    ***

    Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
    Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
    Deliler köyünden bir menzil aşkın,
    Her fikir içimde bir çift kelepçe.

    Niçin küçülüyor eşya uzakta?
    Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
    Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
    Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

    Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,
    Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
    Selam sana haşmetli azap;
    Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

    Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
    Ey yedinci gök, esrarını aç!
    Annemin duası, düş de perde ol!
    Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

    Uyku, katillerin bile çeşmesi;
    Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
    Teselli pınarı, sabır memesi;
    Size şerbet, bana kum dolu çanak.

    Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
    Sırrını ararken patlayan gülle?
    Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
    Karınca sarayı, kupkuru kelle...

    Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,
    Mevsimden mevsime girdim böylece.
    Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
    Fikir çilesinden büyük işkence.

    ***

    Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
    Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
    Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
    Yetişir çektiğim mesafelerden!

    Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
    Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık.
    Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
    Tutuyor önümde bir mavi ışık.

    Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
    Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
    Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
    Bir zehir kıymak gibi, beynimde.

    Lugat, bir isim ver bana halimden;
    Herkesin bildiği dilden bir isim!
    Eski esvaplarım, tutun elimden;
    Aynalar söyleyin bana, ben kimim?

    Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
    Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
    Belâ mimarının seçtiği arsa;
    Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?

    Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
    Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
    Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
    Dev sancılarımın budur kaynağı!

    Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
    Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
    Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
    İçimdeki kadar iniş ve çıkış.

    ***
    Gece bir hendeğe düşercesine,
    Birden kucağına düştüm gerçeğin.
    Sanki erdim çetin bilmecesine,
    Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

    Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
    Atlas sedirinde mavera dede.
    Yandı sırça saray, ilahi yapı,
    Binbir avizeyle uçsuz maddede.

    Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
    Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
    İçiçe mimari, içiçe benlik;
    Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!

    Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
    Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
    Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
    Suda ezel fikri, ebed duygusu.

    Kaçır beni ahenk, al beni birlik;
    Artık barınamam gölge varlıkta.
    Ver cüceye, onun olsun şairlik,
    Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.

    Öteler öteler, gayemin malı;
    Mesafe ekinim, zaman madenim.
    Gökte saman yolu benim olmalı;
    Dipsizlik gölünde, inciler benim.

    Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
    Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
    Sen, bütün dalların birleştiği kök;
    Biricik meselem, Sonsuza varmak...
    NECİP FAZIL KISAKÜREK

    Bu şiirin üstüne ne yazarsam yazayım abesle iştigal olur.

  • Mm
    Mm

    geceye şiir 2

    insanlar içinde en yalnız insan
    düşün taş duvara başın gömülü
    ve kapan sükuta grnitten taştan
    mazgallı bir kale gibi örülü

    gözünü tavandan ayırmaki sen
    üşürsün gölgeni yerde görürsen
    dikilir karşına mumu söndürsen
    ölüler içinde en yalnız ölü

  • Mm
    Mm

    geceye şiir 3
    sesimi alıpta kaybetse rüzgar
    versem gözlerimi bir sonsuz renge
    içimd ebir mahşer uğultusu var
    ruhumdur çağıran tenimi cenge

    gözlerim bir kuyu dilim kördüğüm
    bir görünmez alem ols agördüğüm
    mermer bir kabuğa girip ördüğüm
    kapansam iimden gelen ahenge
    ..

  • Mm
    Mm

    yolculuk

    yolculuk her zaman düşündüm onu
    içimdebu azgın davet ne demek
    oraya nerdeyse güneşin sonu
    uçmak kayıp gitmek kaçıp dönmemek

    altımdan kaydırdı bir el minderi
    herkes yatağında ben ayaktayım
    bir gece rüyada gördüğüm yeri
    gözlerim yumulu aramaktayım

    beni çağırmakta yabancı dostlar
    bu dostlar ne güzel dilsiz ve adsız
    eski evde şimdi bir başka ev var
    avlusu karanlık suları tadsız

    her akşam aynı yer aynı saatta
    güneşten eşyama düşen bir çubuk
    yangın varmış gibi yukarı katta
    arkamdan gel diyor sessiz ve çabuk

    başım artık onu taşımak ne zor
    başım günden güne kayıtsız bana
    dalınd abir yaprak gibi dönüyor
    acı rüzgarların çektiği yana
    ..

  • Mm
    Mm

    anneme mektup

    ben bu gurbet ile düştüm düşeli
    her gün biraz daha süzülmekteyim
    her gece içine mermer döşeli
    bir soğuk yatakta büzülmekteyim

    böylece bir lahza kaldığım zaman
    geceyi koynuma aldığım zaman
    gözlerim kapanıp daldığım zaman
    yeniden yollara düzülmekteyim

    son günüm yaklaştı görünesiye
    kalmadı bir adım yol ileriye
    yüzünü görmeden ölürsem diye
    üzülmekteyim ben üzülmekteyim