Kültür Sanat Edebiyat Şiir

alevi sizce ne demek, alevi size neyi çağrıştırıyor?

alevi terimi Sadullah Bayar tarafından tarihinde eklendi

  • Atsız Kurt
    Atsız Kurt

    sana tek bir soru kızılkilise misin kızılbaşmısın. Aleviliğin şartları neler kitabı nedir. Kitabın neresinde farzları ve sünnetleri yazılyor

  • Atsız Kurt
    Atsız Kurt

    misyonizm

  • Atsız Kurt
    Atsız Kurt

    bu bir dünya görüşüde olamaz inanç türüde. Basitleştirdikçe basitleştirmişler. İndirgedikçe basitleşmişler. İnanan sayısınında fazla olması düşündürücü acaba neden? ben saçmalık olarak görüyorum. İsteyen varsa ayrıntılı bir şekilde tartışırız.
    Allah' a emanet olun

  • Selman Arslan
    Selman Arslan

    alevilik aliye allaha tapmaktır

  • Pelin Akar
    Pelin Akar

    müslümanliklan bi alakasi olmayan bi inanc türü....

  • Polat Alemdar
    Polat Alemdar

    Anadoludaki Aleviler yüzyıllardır kendi özbenliklerini koruyan içine kapanık olarak yaşayan en saf Türk milletidir..

  • Polat Alemdar
    Polat Alemdar

    türkiyenin en saf türkleridir...

  • Hamza Polat
    Hamza Polat

    alevi anadoluda olusan saman kulturunun devamidir.
    ayrica butun turkler alevidir,

  • Erci
    Erci

    aleviler durüst herzaman haklının, ezilenin, yardıma muhtaç insanların yanıda olan insanlardır.gerçek musluman olan kişilerdir.

  • Harun İşlek
    Harun İşlek

    Taraf toplama hevesinde olan yırtıcıların gözünde, mâsumane kutsal ceylan.. :)

  • Korkut Orhan
    Korkut Orhan

    inancını -şekilcilikten uzak- son derece mütevazi / samimi yaşayan çağdaş insan..

  • Harun İşlek
    Harun İşlek

    Gençlikleri şu anda büyük bir çıkmazın içerisinde..

    Mükemmel derecede, ateist, deist vb...inanç akımlarına kendilerini kaptırıyorlar..

    Tabi dolar karşılığı hıristıyanlığı seçenlerde çabası..

  • Serkan Serinkan
    Serkan Serinkan

    alevi, islam ekolleri içinde baktığında, Muaviye ve Hz Ali diye ayrılan iki anlayıştan ikincisini seçiyorum demektir. eğer 'ben vecibeleri yerine getiren ehli sünnet bir müslümanım ama alevi değilim' diyorsanız, otomatikman eMevi olursunuz......oysa peygamberimizin sünneti falan derler ama aslında olay bu. vecibeler dediklerinin çoğu muaviye'den sonra çıkan kurallardır...
    ..... Allah'ın Kuran'ına tutunun derim ben, hz Ali yaşasa öyle derdi... Muaviye yaşasa demezdi.

  • Yunus Çetin
    Yunus Çetin

    Biz müslümanlar olarak en son gelen Peygamberimiz olan Hz.Muhammed'e(s.a.v) inanırız.Tabiki kendisini sevdiğimiz kadar Ehlibeyitide sevmeleyiz.Biz onun izinde yolunda yürümeliyiz.ikinci plana atılamaz(haşa) .Onu değilde ailesinden veya başka birini Dinimiz lideri olarak göremeyiz Küfüre gireriz İnkar etmiş oluruz dinden çıkarız.(tövbe) Benim alevilik hakkında bildiklerime göre Güsul abdesti almazlarmış.orucu aşure ayında tutarlarmış.hatta sünnet olan namazları kılmazlar imiş.
    biz yeter ki Allahın varlığına birliğine inanalım Peygamberlerine inanalım Saf bir aşkla Allaha olan ibadetimizi yapalım onu şüphesiz Cenabı Allah kabul eder.Ama bile bile bazı dini vecibeler değiştirilemez..

  • Işıll
    Işıll

    ben....

  • Neslihan Koyuncu
    Neslihan Koyuncu

    aleviliğin ne olduğunu alevi arkadaşların anlatması daha doğru olcak bende merak ediyorum bazı şeyleri.şu ana kadar tanıdığım alevilerin arasında inanç açısından çok farklılıklar gördüm.yani sünnilerdede var elbet farklılık ama.aynı zamanda ben alevi ve ateistim diyen bir arkadaşımıda hatırlıyorum.bu ne demek hiç çözemedim

  • Hüseyin İnanır
    Hüseyin İnanır

    İbadet etme şekillerine saygı bekleyen toplum öğesi kişi...

  • Hüseyin İnanır
    Hüseyin İnanır

    Alevi Kavramı

    Aleviliğin tanımı şimdiye değin akademik çevrelerde dıştan, genellikle de mezhep kaygısı güdülerek yapıldı. Popülist tanımlamalarda ise siyasi kaygılar şiddetle etkili oldu. Tanımın gerçekle bütünleşebilmesi için Alevilerin kendilerini nasıl ifade ettiklerinden yola çıkmak gerekir.

    Aleviler, kendilerini yazılı kaynaklarında nasıl tanımlıyorlar? Bu sorunun cevabı, Alevi kavramının aydınlatılmasında en önemli ipucunu sunar.

    Alevi yazılı kaynakları şunlardır:

    1- BUYRUK'lar, 2- Sözlü kültürden yazılı kültüre aktarılan Alevi halk ozanlarının dinsel şiirleri 3- Menakıpnameler, 4- Vilayetnameler, 5- Cenknameler, 6- Tarihler –İslam Tarihi–

    Bütün bu kaynaklar tarandığı zaman çıkan Alevilik tanımı şudur: Alevilik “MUHAMMET ALİ YOLU”dur.

    Alevi yazılı kaynaklarının en önemlisi, bu mezhebin ilmihali olarak hazırlanan Buyruk'lardır. Anadolu'da ve Balkanlar'daki Aleviler arasında değişik yazmaları bulunan buyruklar, Aleviliği en yalın biçimde Muhammet-Ali Yolu olarak tanımlar. Bu tanım şiire, menakıpnamelere, vilayetnamelere bu biçimde yansır.

    “Alevi” sözcüğü, tarih içinde daha çok “Ali evladından olanlar”ı yani “Seyyidler”i anlatmak için kullanılmıştır. Örneğin, Emevi yönetimine isyan eden Kufeliler için İbn Hallikan, Alevi diyor (İbn Kesir, c.10, s.63)

    Harun Reşit, 782 yılında Ali soyundan gelen (Talibi) İbrahimoğlu Hasan'ı öldürtmek isterken Vezir Yakub'a, “Şurada bir Alevi var, onun hakkından gel! ” diyor. (İbn Kesir, c.10, s.248)

    833'te ölen Halife Memun, vasiyetinde, kardeşi Mutasım'a, “Alevilere iyi davran. İyilik yapanların iyiliğini kabul et, kötülük yapanları bağışla ve onlara maaş ver.” demişti (İbn Kesir, c.10, s. 473)

    9. Yüzyıl'da Mazanderan'da Aleviler bulunduğu vurgulanırken, bunların Alevi vatandaşlar değil, Hazreti Ali soyundan gelenler olduğu anlaşılmakta idi. Eski tarih kaynaklarında bu sözcük genelde yukarıdaki anlamda kullanılıyordu.

    Bu sözcük zaman içinde hem Ali evladından olanları hem de onlara bağlı kitleleri anlatmaya başladı.

    Anadolu'daki Alevi kitleler için resmi Osmanlı kaynaklarında Alevi nitelemesi kullanılmıyordu. Çünkü, Alevi sözü, Ali'ye bağlı, onun yolunda giden anlamına geliyor, bu da onlara dinsel bir saygıyı zorunlu kılıyordu. Osmanlı Sünni yönetimi Alevi kitlenin ideolojik desteğini kırmak için Alevi nitelemesini kullanmazken Alevilerin temsilcileri bu sıfatı 16. Yüzyıl'da açık açık kullanıyorlardı. Örneğin Sivas'ta 1550'ler dolayında asılan Pir Sultan Abdal, bir şiirinde şöyle diyor: “Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş/ Hüseyniyem Aleviyem ne dersin”

    Şah İsmail'in askerlerinin 12 dilimli kızıl renkli külah takmaları yüzünden, Osmanlı, kızılbaş sözcüğünü bunlar için kullanıyordu. Anadolu'daki Aleviler de Şah İsmail'e sevgi duydukları için kızılbaş sözcüğü hakaret/kötüleme için kullanılmaya başlanmıştı. Pir Sultan Abdal, bu kötülemele karşı Alevi kitlenin tepkisini böyle ortaya koymaktadır.

    Pir Sultan Abdal'dan bir yüzyıl sonra, Alevilerin Yedi Ulular diye andığı ozan kümesinde olan Kul Himmet, açık açık Alevi kimliğini dile getirir:

    “Cümle bir mürşide demişler beli(evet) / Tesbihleri (duaları) Allah-Muhammed-Ali/Meşrebi Hüseyni ismi Alevi/ Muhammet Ali'ye çıkar yolları.”

    Aslında yukarıdaki dörtlükte Aleviliğin tanımı, felsefesi, ilkeleri, kaynağı ve duruş tarzı açıkça ortaya konmaktadır: Tanım: Muhammet Ali yolu. Felsefesi: El ele El Hakk'a ilkesinden (Hazreti Muhammet'e ilk Müslümanların yaptığı Hudaybiye biatinden –kabul ediş– ilham alarak) yola çıkarak bir öndere (mürşide) bağlılık ve Allah-Muhammet-Ali ilkesini temel almak. Kaynak: Muhammet-Ali: Hazreti Muhammet'in risaleti ve Ali'nin velayeti; bunların iç içeliği. Duruş tarzı: Hüseyince... Yani zalime baş eğmemek.

    16. Yüzyıl'ın sonlarında yaşadığı sanılan Derviş Mehmet yine Kızılbaşlığı açıkça savunan ozanlardandır: “Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş/ Bahçede açılan gül de kırmızı/ İncinme ey gönül ne derse desin/ Kuran'ı derc eden dil de kırmızı”

    18. Yüzyıl'da Bolulu Dertli, Hüseyin aşkına ve Kerbela hatırına kendisini kesmiş ve kızılbaşlığını yiğitçe haykırmıştır. Kızılbaşlığa sahip çıkmak, bir onur ve bir duruş olarak Alevi kitle içinde saygınlık/hayranlık kazanma yolu olmuştur.

    İran'daki Türkmenlerle çıkar çatışmasına girene kadar Osmanlı yönetimi Alevi kitleler için küfür ve hakaret içeren açıklamalar yapmıyordu. Çünkü bu kitle Gaziyan-ı Rum denilen Anadolu Gazileri'nin tabanını oluşturuyordu. Balkanların ele geçirilmesinde Gaziyan-ı Rum, örgütlü Osmanlı ordusundan daha etkili oluyordu. Çünkü, bu kesimin içinde yer alan Alevi babaları (dedeler) Hıristiyan ikliminde serbest felsefe ile İslam'ı yayıyor ve Balkanların yoksulları, ezilmişleri Kızılbaşlık kanalından Müslüman oluyordu.

    Osmanlının kuruluş dönemlerinde, Anadolu'daki aşırı Alevi kitleleri anlatmak üzere “Işık taifesi” kullanılan terimlerden birisi idi. Bunun yanı sıra “Torlak”, “Abdal” “Kalender”, “Etrak”, “Terakime” gibi ifadeler de dikkat çekmektedir. “Etrak'in Türk'ün” çoğulu olduğu dikkate alınırsa, Alevilerle Türklerin bir zamanlar eşleştirildiği bile anlaşılır. Zaten, Osmanlı Devleti'nde Alevilere karşı kıyım hareketi başlatıldığında, saraydaki devlet adamları ve aydınlar, Anadolu'daki Türk nüfusu, “Etrak-i bi idrak: İdraksiz, akılsız Türkler” diye aşağılıyordu. 16. Yüzyıl'a doğru bu kesimleri anlatmak için “Rafızi (Sapkın) ” terimi kullanılmaya başlanmıştı. Saray alimlerince, dinsizleri anlatmak için kullanılan “mülhid” sözcüğünün hedefi de genelde Alevilerdi.

    Daha sonra devreye kızılbaş nitelemesi girdi ve Rafızi veya mülhidle anlatımın keskinleştirilmesi gereken yerlerde devletin tarihçileri bu terimi kullanmaya başladılar.

  • Hüseyin İnanır
    Hüseyin İnanır

    Alevi Sünni Evliliği

    Günümüzde tartışılan konulardan birisi de Alevi ile Sünni'nin evlenip evlenemeyeceğidir.

    Bu konudaki olumsuz önyargı, diğerleri gibi geçmişte oluşmuştur. Osmanlı Devleti'nin iki halk kesimini birbirine düşürmek için devlet kanalıyla uydurduğu yalan, Türk toplumunun sosyal hayatına büyük darbe vurmuştur. Devletin oyununa gelen Sünniler Alevileri dinsiz, ahlaksız görmeye başladılar ve onlardan uzaklaştılar. Aleviler de onlara Yezit dedi ve horladı. Böylece kız alıp verme bitti. Aleviler, kızlarını Sünnilere verirlerse Alevi olduklarının anlaşılacağını biliyorlardı. Bu yüzden Alevi-Sünni evliliğini de mezhebe aykırı gibi görmeye başladılar. Evliliği engelleyen siyasal nedenler böylece dinselleşti.

    Cumhuriyet kurulup eğitim yaygınlaştıktan sonra Aleviler, Sünnilerden kız almaya başladılar. Bu konuda Alevi kesimin duyduğu hiçbir rahatsızlık yoktur.

    Gel gör ki Aleviler, Sünni aileye kız vermek niyetinde değiller. Bu tür evlilikler az ve ailelerin isteği dışında olan evlilikler.

    Günümüzde bu evliliklerin yaygınlaşmasının önünde bazı engeller var:

    Birincisi, Sünni kesimde, Aleviler için varolan olumsuz önyargı. Bir Alevi kızının Alevileri dinsiz, ahlaksız, pis sayan Sünni aileye gelin gitmesi, orada zamanla ciddi bir sorun yaşanacağını gösterir.

    İkincisi, kız alacak ailenin düşünce ve demokrasi anlayışı... Alevi kızları, nisbeten daha özgür bir ortamda yetişmektedir. Bu kızların gittikleri evlerde baskı altına alınması da ortaya problemler çıkartır. Alevi kızı alacak ailenin, öncelikle Alevi gerçeğini kabul etmesi ve önyargılarından kurtulması gerekiyor. Kısacası, sosyal ve kültürel ortam uygun olursa bu tür evliliklerde bir kusur yoktur.

    Anlaşılacağı gibi, günümüzde Alevi-Sünni evliliğinin önündeki sorun dinsel değildir, psikolojik, sosyolojik ve demokratik bir sorundur. Bu sorun da toplumun eğitilmesi ve demokratik eğitimin yaygınlaştırılması ile aşılabilir.

  • Ndk
    Ndk

    mezhebimin sünni olmasına reğmen beni sünnilerden daha çok seven, herşeylerini paylaşan insanlar... ayrıca herkesin kişiliğinden, yüreğinden şüphe edersem ki alevilerden asla şüphe etmem...yıllarımın geçtiği, beraber her yaz nevşehir de hacı bektaşı veli şenliklerine katıldığımız ve bana 3 gün çadırlarında yer açan melekler onlar..
    iddia ediyorum.. asık mahzuni serif dinleyenden zarar gelmez...

  • Hüseyin İnanır
    Hüseyin İnanır

    Bazı kimseler özelikle ve kasten sadece ve sadece çıkarları için Aleviliği ateistlik,islamiyet öncesi kültür,muhaliflik kavramlarına yaklaştırmaya çalışıyor.Yaptıkları çalışmalar Alevi toplumundan karşılık bulamayıcında hemen saldırganlaşıyorlar.Genelde TV ler bu tip insanlara prim tanırken, gerçek Alevi ocakzadelerini,dedelerini göz ardı ederek bu tip insanlara hizmet ediyorlar. Bu tip propagandacı kişiler sadece tenkit ile görüşlerini açıklamaya çalışmaktadırlar.Alevilere karşı taraf olarak sundukları sunnileri kötüleyip onun üzerinden İslami kötülüyorlar,sonrada Aleviler islamın içinden değillerdir diyorlar çünkü Aleviler iyidir gibilerinden gaz verici cümleler.Temel amaç toplumda belli bir eşitliği paylaşamayan Alevileri kullanarak Türkiye üzerinde baskı oluşturmak. Bunun içinde sunilik üzerinden İslama,sunni sağcılığı üzerindende Türkiye'ye saldırıyorlar.
    Ama Aleviler bu oyuna gelmemişlerdir. Alevilerin ve Alevi önderlerinin sahip olduğu entellektüel birikim buna engel olmuşlardır.

    Sunni toplumun bilinç altına yerleştirilmiş yanlış bilgilerde aslında bu kişilere fırsat vermektedir.Doğruları ve gerçekleri öğrenmek istemeyen sunni toplumu Alevileri sürekli tenkit ederek kendinden uzaklaştırmakta, bu tip kişilere hizmet etmektedir.
    Yapılması gereken Alevilerin İslamı yaşayış şekline saygı duymaktır.Çünkü sünni şekilciliğinin bir dayanağı yoktur.
    Zaten önemli olanda şekil değil özdür.Çünkü İslam ibadet tabanlı bir din değil İMAN esas olan bir dindir.Allah'a iman ve Peygamberi olan Muhammed Mustafa'ya olan inanç özdür.O yüzdendir ki kelime-i şahadet getirmeyen müslüman olamaz.

  • Hüseyin İnanır
    Hüseyin İnanır

    Vatana birşey olsa vatanını korumak için en önde gidecek topluluklarından biri.

  • Ali Güç
    Ali Güç

    Alevi diyince aklıma gazi olayları geliyor,ateist düşünce geliyor,köylere yaptıkları ama doğru dürüst gitmedikleri cem evleri geliyor. Ayrıca dış tahrikcilere kürt'ler gibi kanmayan,kültürlü,konuştugun zaman anlaşabileceğin,özme öz TÜRKMEN olan Türkiye'nin vazgeçemiyeceği asli unsur oldukları geliyor.Onun içinde, aykırı düşünen alevi kardeşlerimizi bu ülkede bu bayrak altında beraberce mücadeleye davet diyorum.
    (Maddeye tapmak ateist olmaktan daha tehlikelidir)

  • Hüseyin İnanır
    Hüseyin İnanır

    Alevi Ali evi demektir.Bu mezhebin kurucusu 6.İmam İmam Caferi Sadık'ın büyük oğlu İsmail'dir. Ama bu inanç yolunun Anadolu'da çeşitli dinsel, toplumsal, ekonomik, siyasal olaylardan etkilenerek,daha derin bir içerik kazanmıştır.
    Alevi olan ateist olamaz ateist olan Alevi olamaz. Hangi Kafasız ateistin hem Alevi'yim hem de ateistim dediğini çok merak ediyorum.

    İnanç yolların hepsinde (her dinden) bir veya daha fazla yaratıcıya tapma vardır.Ateistlik ise dini inaçları redderek materyalize yönelir.Yani sonuçta bir ateistin hiçbir dini olgu ile iç içe olması mümkün değildir.

    Ülkemizdeki ateistler, materyalistler,dönekler kendi sapkınlıklarını Alevilere maletmek için mi Aleviyim diyorlar merak ediyorum. Bu tip insancıklar yüzünden bazı örümcek kafalılarda işte siz busunuz diyerek imansız kafiri Alevilerin önüne arguman olarak koymaktadır. İlginç insanlar topluluğu Türkiye işte.

  • Borahan Bilen
    Borahan Bilen

    Ben şunu çok merak etmişimdir; üniversitedeyken bazı Ateist dostlar Alevi olduklarını söylemişlerdi...Eğer dine inanmıyor ve Arap değilsen nasıl Alevi olunur..Valla düşündüm çıkamadım işin içinden...

  • Cengiz
    Cengiz

    Allah(s.a.s.) ,Hz. Muhammed,Hz. Ali yi sevenlerdir. Bazıları toplumumuzu yanlış bilgilendirip Aleviler hakkında yanlış düşünmelerine neden oluyor. Bazıları aleviler Hz. Ali'yi Hz. Muhammed'den çok sever diyor, bu bilgi doğru değildir.

  • Erkan Ecim
    Erkan Ecim

    alevilik doğruluk, alevilik güzelliktir.
    alevilik bir yaşam tarzıdır,sünniler arasında çoğu zaman yanlış anlatılan olmuşlarsa da insan sevgisiyle dolu olduklarından bircok seyi görmezden gelmişlerdir.
    alevilere değisik bir insan gözüyle bakanlara sesleniyorum aynen devam edin onlar gercekten farklı güzel insanlardır.

  • Aslı Sibel
    Aslı Sibel

    Anadolu Ateşi ve Nilüfer......

    tek geçerim....

    Ali Ali medet....

    Pir Sultanım ey gaziler

    Ali Ali medet

    yürekte yara sızılar......

  • Bir Olalım
    Bir Olalım

    Bırakın efendim böyle kutuplaşmaları.Hepimiz aynı Allah'ın kuluyuz...
    Umarım şu yazıyı okuyup ibret alanlar çıkar...

    BİZ, MUHAMMED MUSTAFA'NIN NESLİNDENİZ!
    'MUHAMMEDÎ'YİZ!

    Merhaba dostlarım...
    Merhaba canlarım...
    Biliyormusunuz, biz 'Muhammediyiz! '
    Diyeceksiniz ki ne demek 'Muhammedi'?
    MUHAMMED, Allah'ın kuludur! .
    'Allah kulu' olmak demek, Allah'ın tüm mahlûkata rahmeti ve şefkati gibi insanlara ayırım yapmadan, hiçbir tefrik gözetmeden faydalı olmaya çalışmak demektir.
    Karşılıksız, insanlara birşeyler verebilmek demektir.
    İnsanları ellerinde olmayan şeyler yüzünden suçlamamak, kınamamak, küçük görmemek, hor görmemek demektir.
    Sevgi demektir; aşk demektir; rahmet, merhamet demektir. Verici olmak demektir; Muhammedi olmak!
    Biz Alevi'yi de severiz, Sünniyi de severiz, Türk'ü de severiz, Kürt'ü de severiz, Arab'ı da severiz.
    Biz Allah'ın tüm kullarını severiz! ..
    Tüm kullarına hizmet etmeye çalışırız.
    İnsanların kendi menfaatleri için ortaya çıkarttıkları şartlanmalar bizi bağlamaz!
    Siz, Kürt bir aileden doğmuş olabilirsiniz; Türk bir aileden doğmuş olabilirsiniz... Alevilerin arasında yetişmiş olabilirsiniz... Sünnîlerin arasında yetişmiş olabilirsiniz...
    Bütün bunlar, sizi dışardan çeşitli fikirlere şartlandırabilir; ama bizim için bunlar hiç önemli değil! .
    Bizim için önemli olan, sizin 'Allah kulu' olmanızdır! .
    İster Türkiye'de dünyaya gelin, ister Afrika'da, ister Amerika'da... Herbirimiz aynı Allah'ın kuluyuz!
    'Muhammedi olmak', insanlar arasında fark gözetmemek demektir; İnsanları sevmek demektir; insanları hoşgörmek demektir..Çünkü 'Muhammedi olmak' demek, insanların kalbinde, özünde, şuurunda 'Allah'ı görmek demektir! .
    Allah'ı gördüğünüz o noktada nasıl olur da Allah'a secde etmezsiniz! .
    İnsanlar Kâbe'de yusyuvarlak halka olup secde ederler…
    Eğer ortada o Kâbe'nin yuvarlağını kaldırırsanız, görürsünüz ki insanların secdesi birbirlerinin varlığında olan Allah'adır!
    'Allah yukarıda bir tanrı değildir! ' diyoruz...
    Hepimizin gönlünde, hepimizin şuurunda, hepimizin her zerresinde varolan varlıktır!
    Öyleyse sevmediğiniz, kızdığınız, hor-hakir gördüğünüz, nefret ettiğiniz kimdir, farkında mısınız?
    Dostlarım...
    Bilen vardır, bilmeyen vardır..
    Herkes herşeyi bilemez..Herkesin herşeyi araştırma şansı yoktur.. Öyleyse biz insanları bilmiyor veya yanlış biliyorlar diye suçlamayalım, kınamayalım, hor görmeyelim!
    Allah'ın sayısız varlıkları vardır; sayısız yaratıkları vardır ve herbirinin de çeşit çeşit görüşleri vardır, güzellikleri vardır, kusurları vardır…
    Biz onları hatalarıyla kusurlarıyla eksikleriyle yanlışlarıyla sevmeye çalışalım.
    Yarın, öbürgün şu garip dünyadan çekip gideceğiz...
    Biz merdiveni dayamışık 50 ye..Bundan sonra 3-5 sene ya yaşarız, ya yaşamayız.. Ama ardımızdan üç Kul hûvallahû, bir Elham okuyup yollayacak, 'Allah razı olsun' diyecek biri çıkarsa yeter bize... Bunu dedirtemezsek ne yazık bize...
    Nice zenginler, nice sultanlar, nice devlet başkanları neler yaptılarsa yaptılar, ve şu anda herşeylerini burda bırakarak geçip gittiler aramızdan.
    Kendilerini hayırla andırabiliyorlarsa işte ne mutlu onlara... Kendilerini hayırla andıramıyorlarsa muhakkak ki şu an çok büyük sıkıntı içindeler...
    İnsanlar ellerinde olmayan şeylerden dolayı suçlanamaz. ve herkesin kendi seçimi olmayan şeyden dolayı horlanması, suçlanması en yanlış olgudur.
    Böyle olduğunu bildiğimiz halde niçin insanları 'bu Türktür, bu Kürttür, bu Araptır, bu Çingenedir, bu Lâzdır, bu Çerkezdir 'diye yanlış yorumlarla ithama kalkışıyoruz...
    İnsana yakışır mı bu? ...
    Biz, o sonsuzlukta, Allah'ın ilminde yaratılıp şu anda dünyada geçici bir süre için yer alan varlıklarız... Ve belki de yarın bu dünyadan geçip gideceğiz...
    Böyle geçici bir süre için kaldığımız şu dünyada birbirimize hayatı zindan etmenin, birbirimize çektirmenin, birbirimize azap etmenin, birbirimizi harap etmenin âlemi mi var? ...
    İslâm'ı anlamak istiyorsanız, bir Mevlâna'ya bakın... Bir Yunus Emre'ye bakın... Bir Hacı Bektaşi Veli'ye bakın... Bir Ahmed Yesevi'ye bakın...
    Kendinize örnek alacağınız o kadar mânâ ehli, o kadar çok sır ehli zevat var ki! ...
    Bunlar işte, İslâm'ı temsil eden kişiler! . Bunlar işte Muhammediliği temsil eden kişiler! .
    Sizin başınızı yana eğmenize, sizin kolunuza kısa gömlek giymenize, sizi namaz kılarken başınıza takke takmamanıza bakıp da suçlayanlar İslâmiyeti bilmiyorlar! .
    'İslâm'ın Düşünce Sistemi'ni, 'İslâm'ın ruhu'nu anlamak istiyorsanız sizin bakıp yöneleceğiniz kişiler, o mânâyı paylaşan o yüce zâtlar!
    İşte 'Ben Muhammediyim' diyorum! Ki bunun mânâsı; “ben insanların tarikatları, mezhepleri, inançları ne olursa olsun onlara rahmetle yönelme durumunda olanlardanım” demek istiyorum…
    Biz 'Muhammediyiz! '..
    Öyleyse insanları sevelim, kucak açalım, fark görmeyelim; etiketi ne olursa olsun…

    AHMED HULÛSİ

  • Atsız Kurt
    Atsız Kurt

    Bu olayı alevilerden bile benimsemeyenler varken. Alevi olmayanalardan ne bekliyorlar onu anlamıyorum. Büyük bir hikaye....