--------YALAN-PALAVRA ve İFTİRA------- ------Yalancılık ve iftiracılık bir kişilik bozukluğudur. Ailevi ve çevresel etkenlerden kaynaklı bilinç altına yerleşmiş Psikolojik bir hastalık türüdür. Bunların savunma mekanizmaları oldukça zayıftır. Kendi sorunlarıyla başa çıkma becerisinden yoksun kişilerdir. Bütün meselelerini yalan, entrika ve iftira ile halletmeye çalışırlar. -----Evin de, işin de ve toplumda kendilerini ezik ve eksik hissederler. Beğendikleri, özendikleri ve elde edemedikleri kişilere karşı öfke duyarlar. Ve onları pasifize etmek için her türlü eylemi denerler. Özendikleri şahısları aşağı çekmek için bühtani Dil kullanırlar. Arkaların dan dedikodu yapar ve iftira atarlar. -----Kendileri Ailesinde bulamadığı huzur ve mutluluğu, dost akraba ve arkadaş çevresinde de istemezler. Karşıların da temiz, mutlu ve sevecen insanlar gördük- lerin de deliye dönerler. Onlara karşı menfi bir eylem de bulunduklarında oldukça büyük haz duyarlar. Basiret-i hülasaları gelişmemiş bireylerin hayal kurma özellik- leri oldukça gelişmiştir. Hatta gece uyurken bile hayallerini sorgularlar... ------Çevremiz de bu tür mevcudiyetlerin sayısı oldukça fazladır. Bu Devri Alemda yalan, entrika ve iftira sosyal bir patlamadır...VESSELAM... ---------OZAN ÇAKIROĞLU------
---------ÖN YARGI BİR KİŞİLİK BOZUKLUĞUMUDUR------- ------Ön yargı. genel anlamına bakıldığın da, bireylerin başka bireylere karşı taraflı ve haksız bir davranış sergileme fiilidir.. Ön yargı her zaman tavır ve davranışlara yansımayabilir. Gündelik meselelere duyarsız kalma, kamusal ve çevresel etkinlikleri reddetme, hatta ket vurma eylemi de bir ön yargı devinimidir. ------Toplumsal ön yargılar genel de Din-Mezhep ve ırk üzerinden yapılmak- tadır. 1980-ler de Türk-Kürt, Laz-Gürcü, daha da vahimi Sünni ve Alevi şek- lin de cereyan etmekteydi. Zaman, zaman yaptırım eylemlerine dönüşmek- teydi. Eli Asalılar, Çember sakallılar, Şalvar Cübbeliler, Püskül Fesliler ve kara sesliler o, zamanlar türedi ve Memleket sathına yayılmaya başladılar. ve 2016 15 Temmuz'a kadar uzandılar. -------Ön yargılı davranış biçimleri Ailevi ve çevresel faktörlerden etkileşim sonucunda Beyin Nöronların da kökleşmeye başlar. Almış olduğu eğitim ve Sosyal Devlet Hiyerarşisiyle harmanlaşarak subuta erer. Ön yargı belir- tileri güvensiz, huzursuz ve kaygı verici ortamlar da belirgin hal alır. Kominal olarak yaşayan bireylerin, yaşam alanında ki guruplar, etnik kökenler ve bun- lara bakış açıları, farklı düşünce ve fikir tarzlarıyla kin, kibir ve nefrete dönüşerek yaptırım eylemlerine kadar uzanabilir. Sonuç Toplumsal baz da parçalanmalar, bölünmeler ve siyasi çekişmeler Memleket sathın da Kaos ve kargaşaya dönüşür. Nerden-------nereye. Bütün bu olumsuzluklar Müspet Bilimle önlenebilinir. -------Ön yargının Tarihsel gelişimine baktığımız da tedavisi oldukça zor Psikolojik bir rahatsızlıktır... Doğru okuyup ve doğru anlayanlara sevgi ve selamlarımı sunarım...VESSELAM.---------OZAN ÇAKIROĞLU.
----------GÜNÜN ANLAM ve ÖNEMİ-------- --------Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğün de Ulusal Türk Kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verildiği 89. Yıl dönümü başta saygı değer Kadınlarımız olmak üzere bütün Türk Ulusuna kutlu olsun... -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------BİZİM ALİ CABBAR------ -------Bu yaz boyu gençlerin telefonlarında bir Ali Cabbar Türküsü her yerde Cadde-sokakta, Bedestan Pazarda, ve her ortam da avaz-avaz kulakları çınlattı durdu. Dedim bir de ben dinleyeyim. Açtım dinledim. Lakin pek bir şey anlamadım. Notalarına baktım, Bağlamam denedim da pek güzel çıkmadı. Başımı kaldırınca baktım Bizim Hatun, bana bakıp kıs-kıs gülüyor. Dedim ne gülersin öyle gevrek-gevrek. Dedi hani sen başkalarının yazdığını söylemezdin. --------Oturup biraz düşündüm, ve birden aklıma bizim Köylü Ali Amcanın oğlu Kumarcı Cabbar geldi. Ben de Ali Amcanın Ali-siyle Cabbar'ı birleştirip ve Altı dörtlükten oluşan bir koşma yazdım. Ali Cabbar'ı tanıyanlara, Köyüme ve cümle okuyanlara hediyem olsun. Bakalım Ozan Çakıroğlu ne yazmış ve ne söylemiş... . -------BİZİM ALİ CABBAR----- Mahlukat Evrildi, Devran Karıştı Tanınmıyor Üvey-Öz Ali Cabbar, Tabiat Kükredi, Mevsim Değişti Hazana Dönüştü, Yaz Ali Cabbar. . Kurtlar Çoban oldu, Koyun Güdüyor Melanet Çağladı, Nefret Kaynıyor Cehalet Sefa da, Mürşit Yanıyor Nursuz da utanmaz, Yüz Ali Cabbar. . Bahçeler Kurudu, Çiçekler Soldu Yurduma Afgani-Süryani Doldu Yobazlar Kâmil'den, hesabı sordu Mizan da bozuldu, Göz Ali Cabbar. . Faylar Parçalandı, Toz-duman oldu Memleket Kavruldu, Ocaklar Söndü Virane Bağlara, Baykuşlar Kondu Bağrım da yanıyor, Köz Ali Cabbar. . Böylemi Yurdumun, Fıtrat-Kaderi Gariban Çekiyor, Derdi-Kederi Al Eline Kardaş, Kalem-Defteri Sözümü kenara Yaz Ali Cabbar. . Çakıroğlu Söyler, Okur Yazana Gariban-Yoksulu, Ezen-Ezene Zalime Övgüler, Dizen-Dizene Sen Arif'sin bunları çöz Ali Cabbar... . -------OZAN ÇAKIROĞLU-------
----------ÇAĞIN MANASIZ ATA SÖZÜ------- --------Zaman en doğru Yargıçtır: Sözü, Statik ve devinimsiz bireylere uygun bir deyim???? --------Bu gün gölgelasyonlu, badanasyonlu, simülasyonlu, halisinasyonlu ve imitasyolu Ehtibarsız gönüllere öğütlü bir AŞK Şiiri düşeceğim...VESSELAM. . HER GÜZELDEN YAR OLMAZ Ayva Çiçeğiyle, Yaz-Bahar Gelmez Arılar Neylesin, Bal Olmayınca, İrem Bahçesin, Gül-Diken Olmaz Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca. . Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni Tuba'yla Mest Etti, Havva Ademi Kerem'le Aslı'nın, Yandı Bedeni Gönülden çağlayan Sel olmayınca. . Bir Manası Yoktur, Batıl inancın Bereketi Olmaz, Haram kazancın Sevgisiz durulmaz Yürekte sancın Ağaç Meyve vermez, Dal olmayınca. . Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı Sevgisiz çağlamaz, Aşkın sarayı Gönülden-Gönüle Yol Olmayınca. . Maşuk'lar-Aşığa Yürek Dağlatır Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır Hicran Biberi'yle, her gün ağlatır Hayır Hasenatlı, El Olmayınca. . Der Vezir Sahipsiz, Bağa Girilmez Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz Eril Şehvetiyle, Murat Alınmaz Gayri Hakikatlı, Kul Olmayınca... . ------OZAN ÇAKIROĞLU------ . Anlayana Sivri Sinek Sazdır Anlamayana benim Davul azdır....
ZAMAN EN ADİL YARGIÇTIR DERLER, VE BAZI STATİK, DEVİNİMSİZ ---------------BEYİNLER DE BU DEYİMİ YERLER--------------- Bu gün Gölgelasyonlu, Badanasyonlu, Simülasyonlu, Halüsinasyonlu ve aynalasyonlu Hak-hakikattan uzak Şehveti aşk sanan nefisleri peşinden koşan şaşkınlara tafsilatlı ve tavsiyeli bir AŞK-SEVDA Şiiri düşeceğim. Doğru okuyup ve doğru anlayanlara hediyen olsun...VESSELAM. . HER GÜZELDEN YAR OLMAZ Ayva Çiçeğiyle Yaz-Bahar Gelmez Arılar Neylesin, Bal Olmayınca, İrem Bahçesin de Gül-diken olmaz Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca. -------------------------------------------- Aşk ile Sevdanın Olmaz Nedeni Tuba'yla Mest Etti Havva Ademi Kerem'le-Aslının, Yandı Bedeni Gönülden çağlayan Sel olmayınca. -------------------------------------------- Bir Manası Yoktur, Batıl inancın Bereketi Olmaz, Haram Kazancın Sevgisiz durulmaz, yürekte sancın Ağaç Meyve vermez Dal olmayınca. ------------------------------------------- Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı Sevgisiz çağlamaz Aşkın sarayı Gönülden-gönüle Yol olmayınca. ------------------------------------------- Maşuklar-Aşığa, Yürek Dağlatır Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır Hicran Biberiyle, Her gün ağlatır Hayır-Hasenatlı, El Olmayınca. ----------------------------------------- Der Vezir sahipsiz, Bağa girilmez Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz Aşkın Şehvetiyle, Murat Alınmaz Gayrı Hakikatlı, Kul Olmayınca... -------------------------------------------- ------OZAN ÇAKIROĞLU----- . Anlayana Sivri Sinek Saz Anlamayana beni öğüt az...
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR---------- --------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine söylenmeye devam etmekteydi... --------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti... -------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı, gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu.... . --------SONBAHAR------- Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar. --------------------------------------------- Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar. ---------------------------------------------- Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu Deprem Zedeler, Saçını Yoldu Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar. ---------------------------------------------- Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları Garipler Neylesin, Soğuk Kışları Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar. ---------------------------------------------- Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar... ------------------------------------------ --------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR---------- --------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine söylenmeye devam etmekteydi... --------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti... -------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı, gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu.... . --------SONBAHAR------- Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar. --------------------------------------------- Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar. ---------------------------------------------- Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu Deprem Zedeler, Saçını Yoldu Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar. ---------------------------------------------- Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları Garipler Neylesin, Soğuk Kışları Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar. ---------------------------------------------- Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar... ------------------------------------------ --------OZAN ÇAKIROĞLU-------
MEDENİYET ÇÖKTÜ HUY BOZULDU Bu Cumhuriyet Kurdu Atamız Gitmedik izinden oldu hatamız Ne Hürriyet kaldı, ne de ilkemiz Demokrasi Kalktı haller bozuldu. ----------------------------------------- Medeniyet Çöktü, Fodula Döndük Kendi Ülkemiz de, Modüle döndük Kurumlar Satıldı, Kudula döndük Devlet-ü Erkân da huylar bozuldu. ------------------------------------------ Barış Çeşmesinin, Kalmadı Adı Kantarı bozdular Hünkâr'la Kadı Işıklar söndürdü, Mahlukat Kedi Yobaz baş kaldırdı, Sollar bozuldu. ------------------------------------------ Her Devir de Yezid olup Çıktılar Sivas'ta Diri-diri İnsan Yaktılar Tekbir alıp bir kenardan baktılar Medeniyet çöktü, Kullar bozuldu. ------------------------------------------ Dört Tarafı Sardı, Fitne Ateşi Siyaset Ayırdı, Kavim-kardeşi Babayı saymıyor Evladı-Eşi İlçesi, Beldesi Köyler bozuldu. ---------------------------------------- Der Vezir Mağrip'te boşa gezildi Göç Kervanı Katar oldu dizildi Afgan-i,Süryani Seçmen yazıldı Misak-ı Millide Surlar Bozuldu... ----------------------------------------- ----OZAN ÇAKIROĞLU-----
Anlayana Sivri Sinek Saz Anlamayana Bizim Davul Az....
---------EMPATİ YETENEĞİ-------- -------Bugün sitelere göz gezdirirken, Zat-ı muhteremin biri dünkü yazısın da Empati yeteneğinden yoksun kişi diye cümle kurmuş. Zira kendileri ne empati biliyorlar, ne de yetenek biliyorlar? -------Şahısların Empati yeteneği, ilk önce Aile kültürüyle başlar ve çevresel faktörlerle gelişir, almış olduğu eğitimle şekillenir, iş hayatıyla genişler ve Dünya görüşüyle harmanlanır. Vatandaşı olduğu Devletin yönetim tarzıyla sübuta erer. -------Ancak Bilim Adamlarının Empati yeteneği fikir ve düşünce sistemiyle asla paralel olamaz. Çünkü Bilim Felsefi olarak bir bütünlük arz etmez. Edemez... Bilimsel Materyalizm Felsefesi-Metafizik Felsefeyi içinde barındırmaz. Metafizik Felsefe de Materyalist Felsefeyi reddeder. Bu yüzdendir ki Din ve Mezhepler Sosyal Toplumları ve bir çok Medeniyeti fasifler. --------Dinler arası çatışmanın tek nedeni, inandıkları Kitap ve Peygamberlerdir. Dinler arası geçişkenlik kültürel baz da sağlanır. Bütün Dinler Evrimsel devinimi kabul etmezler. Ancak Materyalist Fesefeciler Dünya'da bütün Mahlukatların Tarihsel devinim için de Evrimleştiğini savunurlar. --------Her ayrı iklim ve Toplumlar da İnsanların empati yeteneği ayrı-ayrı biçim- lenir. Bütün ideolojik ayrımcılığı bir araya toplayıp harmanlayan sadece Sosyal yönetim tarzıdır. Bunu da Dünya'da tek beceren Devlet Adamı Mustafa Kemal ATATÜRK'tür. Ulusal Türkiye Cumhuriyetini ilan edip ve yönetim şeklini Demokrasiyle taçlandırmıştır... Google'da aramayın bulamazsınız...VESSELAM. ---------OZAN ÇAKIROĞLU--------
-------Az önce mesaj sayfama hiç tanımadığım, Şair beyefendi bir not düşmüş. Aynen yazıyorum. (Yorum sitelerine renk kattınız. Yazılarınızı sizi hiç sevmeyenler reklamlıyorlar.) demiş zat-ı muhterem... -------Gerçekten doğru söylemiş. Geriye dönük bütün yazdıkları mı inceledim. Gördüm ki yazılarımı güncelleyen yazmanların hepsi de mevcudiyetimden rahatsız olan şahıslar....Düşündürücü ve ilginç? --------Fizik'te etkime-tepkime olayları vardır. Buhar, Bulut, Rüzgâr Yağmur, Toprak ve bereket gibi-gibi... --------Başka siteler de Toplumsal, Bilimsel, Siyasal, Sosyal ve kültürel boyutta bir cümle dahi yazılmazken, ancak Kadınları bir duygusal şehvet gibi sergileyen Aşkı- Meşki dillendiren şiir ve deyimler silsilesi güncellenmektedir. Bırakın tepki göster- meyi beni de küfür bataklığına çekmeye uğraşıyorlar. Gerçekten yazık....
-------Son zamanlara da bir orta çağ hastalığı aldı başını gidiyor. Her eli kalem tutan Milletin başına Felsefeci kesildi. Daha kendi Ana-Atasını tanımayan, Mensubu olduğu Dini tanımayan, Cahiliye devrinde bilgelik kavramlarıyla ön plana çıkan, meditasyon saçma- lığını millete Din diye yutturan Budizm ve Hinduzim-i besleyen ZEN Felsefesini yeniden hortlatmaya uğraşıyorlar. Bunu da en çok Atatürk ilke ve inkılaplarına ters düşen Hilafet düşkünleri Haşhaşi sülbüne selam duran yobazlar güncellemektedirler. -------Ulusal Millet olarak, bu Hak-hakikat yoksunlarına fırsat vermemeliyiz. Bu zavallılar korkarım 15 Temmuz da Meclis-i Ayan'a top-tüfekle saldıran hainlerin devamı ve türemesidir. Yaradan Ulusal Devletimize güç-kudret versin... -------OZAN ÇAKIROĞLU------
--------KISIR DÖNGÜ------- -----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde aşağılık kompleksi olarak baş göstermektedir. Kendilerini çaresiz, aciz ve yetersiz oldukları anlaşılmasın diye kendilerine bir gölgelasyon icat ederler. Devamlı başkalarından ROL çalarlar. Mürşid-i Arif kimliğine bürünürler. Başkalarına ait olan özlü sözleri telaffuz etmeyi bir marifet sayarlar. -----Kısır döngü, genellikle çocukluğun da Periferik rahatsızlığı geçirmiş kişilerde baş göstermektedir. Kendisinin sergilediği edep ve terbiye dışı davranışları başkalarına ithafen bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüştü- rürler. Bu tarz mevcudiyetler Karga'dan başka kuş, kendisinden başka da Baş tanımazlar. Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel meselelere karşı duyarsız ve yetersizlerdir. ------Kısır Döngü içerisinde kalan bireyler asla kominal yaşayamazlar. Kendisine dost-arkadaş seçerken zayıf karakterli bireyleri tercih ederler. Yani ergenler gibi KANKA-cılık oynamaya devam ederler. Kuyruklarına basıldığında basiret-i hülyaları bir Medcezire dönüşür. Bu ümitsiz vaka- larla medeni bir insan gibi konuşup-tartışamasın. Ancak ve ancak bu zat-ı muhteremlere peki-peki değince adeta bir Kuzuya dönüşürler... --------OZAN ÇAKIROĞLU--------
----------KISIR DÖNGÜ--------- -----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde, haksız, kuralsız, mizansız ve hırçın davranışlar biçimidir. Genellikle çocukluğunda Periferik rahat- sızlığı geçirmiş bireylerde zaman-zaman basiret-i hülasalar ve gel-gitler halinde cereyan etmektedir. Adeta kişi bir medcezire dönüşür. ------Kendisinin sergilemiş olduğu edep ve terbiye dışı davranışları başka bireylere ithafen fevri bir şekil de ve bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüş- türürler. Daha sonra da Zeytin yağı gibi üste çıkarlar. Bu bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu hastalığın Lokmanı ve tedavisi de yoktur. ------Okur yazar olmayan, Merhum Dedem derdi ki, bu tarz kişilere her daim ve her yer de peki-peki diyeceksin.? Başka çaresi yoktur. VESSELAM.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum. Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler, Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur. -------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış... Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış. Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş. -------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen. . Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor. . Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı- nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
Bu Gün Bursa da aşırı Lodos vardır. Mavinin izi kalmadı. İnşallah Havanın hırçınlığı geçerde, iki Mavi Kanka (Gök'le Deniz) maviş-maviş bir haleye dönüşürler...Yaradan ne etmeye Kadir değil ki...
HÜRRİYET BENDİNİ YIKARDA GİDER Arif Olan Muhabbeti, Hal Eyler Aşkına Dağları Turap Yol Eyler Lilyumu da Nektar eyler, Bal eyler Gönülden-gönüle akar da gider. ----------------------------------------- Dağları süsleyen borandır-kardır Gönüller ıraksa, hasreti zordur Kankanın Ateşi, Yürekte kordur Tamu Harı gibi, yakar da gider. ----------------------------------------- Güzelin Cilvesi, Yiğide Faktır Merhamet arama, vicdanı yoktur Vuslata ermeden, arzusu çoktur Bağına Acıyı, Eker de Gider. ---------------------------------------- Her güzele kanma, Tarında durmaz Mürşid-i Kâmil'den, Öğütler almaz Barış Pınarından, Testini Dolmaz Aşkın Şarabını, İçer de Gider. ----------------------------------------- Der Vezir uslanmaz Akli ziyanlar Hilafet Gözeten, Fikri Ayanlar Batıla Özenen Beyler-Bayanlar Özgürlük Bendini yıkar da gider... ------------------------------------------ ------OZAN ÇAKIROĞLU-----
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir. -------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum, -------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM. . KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM Usta bir Ozanım, diyemem lakin Arif Meclisin de, oluram Sakin Tarikat sülbüne, olmadım yakın Yobazın üstünü, çizer giderim. --------------------------------------- Bazı Dostlarımı, Darda sınadım Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım Hasmımı Meydana, çeker giderim. ----------------------------------------- Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar Sarmaşık otunu, Gül diye sayar Kavim-Kardaşını, Söz ile döver Gönlüne Acıyı, Eker Giderim. ----------------------------------------- Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı Bin kusur Kitapla söyler yalanı Kırk günde dolanmış devri-alemi Hariçten gazeli, bozar giderim. ---------------------------------------- Kendini Huriye, Benzetir durur Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur Hasmına acımaz, yürekten vurur Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim. ---------------------------------------- Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem Ben Kendi Bağım da, tozar giderim... ------------------------------------------- ---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir. -------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum, -------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM. . KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin Arif Meclisin de, oluram Sakin Tarikat sülbüne, olmadım yakın Yobazın üstünü, çizer giderim. --------------------------------------- Bazı Dostlarımı, Darada sınadım Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım Hasmımı Meydana, çeker giderim. ----------------------------------------- Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar Sarmaşık otunu, Gül diye sayar Kavim-Kardaşını, Söz ile döver Gönlüne Acıyı, Eker Giderim. ----------------------------------------- Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı Bin kusur Kitapla söyler yalanı Kırk günde dolanmış devri-alemi Hariçten gazeli, bozar giderim. ---------------------------------------- Kendini Huriye, Benzetir durur Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur Hasmına acımaz, yürekten vurur Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim. ---------------------------------------- Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem Ben Kendi Bağım da, tozar giderim... ------------------------------------------- ---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir. -------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum, -------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM. . KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin Arif Meclisin de, oluram Sakin Tarikat sülbüne, olmadım yakın Yobazın üstünü, çizer giderim. --------------------------------------- Bazı Dostlarımı, Darada sınadım Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım Hasmımı Meydana, çeker giderim. ----------------------------------------- Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar Sarmaşık otunu, Gül diye sayar Kavim-Kardaşını, Söz ile döver Gönlüne Acıyı, Eker Giderim. ----------------------------------------- Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı Bin kusur Kitapla söyler yalanı Kırk günde dolanmış devri-alemi Hariçten gazeli, bozar giderim. ---------------------------------------- Kendini Huriye, Benzetir durur Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur Hasmına acımaz, yürekten vurur Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim. ---------------------------------------- Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem Ben Kendi Bağım da, tozar giderim... ------------------------------------------- ---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------ÖĞRETMEN------ . -------Osmanlı zamanın da 1848 yılına kadar ne Öğretmen vardı ne de okulu. Daha çok Sübyan Mektepleri yaygındı. Orada ders veren hocalar Medrese eğitimi almış güdümlü Şahıslardı. İlk kez 1848 de Öğretmenlik eğitimine yönelik Darülmuallim açılmıştır. Bu okulun ilk Müdürü Ahmet Mithat Efendi'dir. 1850 yılın da bu Okulun öğrenci sayısı otuz'dur. --------Türkiye Cumhuriyet Devleti kuruluncaya kadar da eğitim ve öğretim adına hiç bir iyileştirme yapılmamıştır. Osmanlı bu konuda da sınıfta kalmıştır. Mustafa Kemal ATATÜRK 10--Ağustos 1928 de 29 harften oluşan yeni Türk Alfabesini Meslis-i Ayan'da oylama sonucun da kabul edilmiştir. Vatana-Millete hayırlı olsun denildi ve müspet bilim ile bu günlere gelindi. Ben derim ki Bilim adına harf devrimi Dünya da yapılmış en büyük devrimlerden biridir. En kısa zaman da Memleket sathın da icra edilmeye başlamıştır. Bu gün buralar da hasbel kader, bir şeyler yazabiliyorsak bunu harf devrimine ve dolayısıyla Ulu Önder ATATÜRK'e borçluyuz. -------Benim Bir Kızım da Öğretmendir. Şiir sitem de günün önemine binaen yedi dörtlük halin de okurlara sunulmuştur. Ben buradan Bütün Öğretmelerimizin 24 Kasım Öğretmenler gününü en içten gelen sevgi dolu dileklerimle kutlar. Çalışanlara meslek hayatın da üstün başarılar diler ve Emekli öğretmenlerimize Sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim. Sevgili Öğretmen Kızımın gözlerinden---- Gözlerinden öperim.... --------------OZAN ÇAKIROĞLU--------
------MODA: Kendi iç dinamiğiyle gelişmiş Ülkelerde Ekonomik, Siyasal, Sosyal ve kültürel gelişmelerin Topluma doğrudan ve dolaylı yansımasıdır. Emperyalist Toplumlarda Moda bir Uluslar arası strateji eylem birliğidir. Hatta Moda sektörünü güçlendirmek için Devlet Sübvansiyon desteği vermektedir. ------Anadolu Medeniyeti 1980-ler den sonra moda rezaletine yenilmiştir. Daha sonra Yanlış Siyasal politikalar sonucun da Maşrikten-Mağribe göç kervanı artarak Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucun da, örfü kültürümüz oldukça yara almıştır. Tekelci Burjuvazinin Televizyonlarda güzellik yarışmaları düzenlemeleri sonucun da Mankenlik ve dizi filmleri oldukça gençlerimizin kafasını karıştırdı. Baba ile oğul-Ana ile Kızı arasında mesafe oluşmaya yol açtı. Artık moda ve Film sektörleri Yüce Türk Kadınını bir obje olarak kullanmaya başladı. ----Tevhid-i Tedrisatın rayında çıkması, Okullarda kılıf kıyafet serbestliği eğitim ve öğretim de kuralsız ve mizansız neslin türemesine yol açtı. Anadolu Aile birliği kökün- den sarsıldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu Türk medeni kanunu dumura uğradı. Hala bu gün Kadınlar üzerinde ki gölgelasyon ve badanasyon son sürat Ülke sathına yayılmaktadır. ----Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Şerife Bacıların, Satı Anaların, Gökçe Sunaların, Halide Ediplerin daha nice-nice Şehit olmuş yiğit kızlarımızın kemikleri sızlıyordur... Nerden--nereye. Doğru okuyan ve doğru anlayan okurlara saygılar sunarım... ----------ÇAKIROĞLU--------
--------YALAN-PALAVRA ve İFTİRA-------
------Yalancılık ve iftiracılık bir kişilik bozukluğudur. Ailevi ve çevresel etkenlerden
kaynaklı bilinç altına yerleşmiş Psikolojik bir hastalık türüdür. Bunların savunma
mekanizmaları oldukça zayıftır. Kendi sorunlarıyla başa çıkma becerisinden yoksun
kişilerdir. Bütün meselelerini yalan, entrika ve iftira ile halletmeye çalışırlar.
-----Evin de, işin de ve toplumda kendilerini ezik ve eksik hissederler. Beğendikleri,
özendikleri ve elde edemedikleri kişilere karşı öfke duyarlar. Ve onları pasifize etmek
için her türlü eylemi denerler. Özendikleri şahısları aşağı çekmek için bühtani Dil
kullanırlar. Arkaların dan dedikodu yapar ve iftira atarlar.
-----Kendileri Ailesinde bulamadığı huzur ve mutluluğu, dost akraba ve arkadaş
çevresinde de istemezler. Karşıların da temiz, mutlu ve sevecen insanlar gördük-
lerin de deliye dönerler. Onlara karşı menfi bir eylem de bulunduklarında oldukça
büyük haz duyarlar. Basiret-i hülasaları gelişmemiş bireylerin hayal kurma özellik-
leri oldukça gelişmiştir. Hatta gece uyurken bile hayallerini sorgularlar...
------Çevremiz de bu tür mevcudiyetlerin sayısı oldukça fazladır. Bu Devri Alemda
yalan, entrika ve iftira sosyal bir patlamadır...VESSELAM...
---------OZAN ÇAKIROĞLU------
---------ÖN YARGI BİR KİŞİLİK BOZUKLUĞUMUDUR-------
------Ön yargı. genel anlamına bakıldığın da, bireylerin başka bireylere karşı
taraflı ve haksız bir davranış sergileme fiilidir.. Ön yargı her zaman tavır ve
davranışlara yansımayabilir. Gündelik meselelere duyarsız kalma, kamusal
ve çevresel etkinlikleri reddetme, hatta ket vurma eylemi de bir ön yargı
devinimidir.
------Toplumsal ön yargılar genel de Din-Mezhep ve ırk üzerinden yapılmak-
tadır. 1980-ler de Türk-Kürt, Laz-Gürcü, daha da vahimi Sünni ve Alevi şek-
lin de cereyan etmekteydi. Zaman, zaman yaptırım eylemlerine dönüşmek-
teydi. Eli Asalılar, Çember sakallılar, Şalvar Cübbeliler, Püskül Fesliler ve
kara sesliler o, zamanlar türedi ve Memleket sathına yayılmaya başladılar.
ve 2016 15 Temmuz'a kadar uzandılar.
-------Ön yargılı davranış biçimleri Ailevi ve çevresel faktörlerden etkileşim
sonucunda Beyin Nöronların da kökleşmeye başlar. Almış olduğu eğitim
ve Sosyal Devlet Hiyerarşisiyle harmanlaşarak subuta erer. Ön yargı belir-
tileri güvensiz, huzursuz ve kaygı verici ortamlar da belirgin hal alır. Kominal
olarak yaşayan bireylerin, yaşam alanında ki guruplar, etnik kökenler ve bun-
lara bakış açıları, farklı düşünce ve fikir tarzlarıyla kin, kibir ve nefrete
dönüşerek yaptırım eylemlerine kadar uzanabilir. Sonuç Toplumsal baz da
parçalanmalar, bölünmeler ve siyasi çekişmeler Memleket sathın da Kaos
ve kargaşaya dönüşür. Nerden-------nereye. Bütün bu olumsuzluklar Müspet
Bilimle önlenebilinir.
-------Ön yargının Tarihsel gelişimine baktığımız da tedavisi oldukça zor
Psikolojik bir rahatsızlıktır... Doğru okuyup ve doğru anlayanlara sevgi
ve selamlarımı sunarım...VESSELAM.---------OZAN ÇAKIROĞLU.
----------GÜNÜN ANLAM ve ÖNEMİ--------
--------Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğün de
Ulusal Türk Kadınlarına seçme ve seçilme hakkının verildiği
89. Yıl dönümü başta saygı değer Kadınlarımız olmak üzere
bütün Türk Ulusuna kutlu olsun...
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Vicdansız Akıl, frensiz vasıtaya benzer.???
-------BİZİM ALİ CABBAR------
-------Bu yaz boyu gençlerin telefonlarında bir Ali Cabbar Türküsü her yerde
Cadde-sokakta, Bedestan Pazarda, ve her ortam da avaz-avaz kulakları
çınlattı durdu. Dedim bir de ben dinleyeyim. Açtım dinledim. Lakin pek bir şey
anlamadım. Notalarına baktım, Bağlamam denedim da pek güzel çıkmadı.
Başımı kaldırınca baktım Bizim Hatun, bana bakıp kıs-kıs gülüyor. Dedim ne
gülersin öyle gevrek-gevrek. Dedi hani sen başkalarının yazdığını söylemezdin.
--------Oturup biraz düşündüm, ve birden aklıma bizim Köylü Ali Amcanın oğlu
Kumarcı Cabbar geldi. Ben de Ali Amcanın Ali-siyle Cabbar'ı birleştirip ve Altı
dörtlükten oluşan bir koşma yazdım. Ali Cabbar'ı tanıyanlara, Köyüme ve cümle
okuyanlara hediyem olsun. Bakalım Ozan Çakıroğlu ne yazmış ve ne söylemiş...
.
-------BİZİM ALİ CABBAR-----
Mahlukat Evrildi, Devran Karıştı
Tanınmıyor Üvey-Öz Ali Cabbar,
Tabiat Kükredi, Mevsim Değişti
Hazana Dönüştü, Yaz Ali Cabbar.
.
Kurtlar Çoban oldu, Koyun Güdüyor
Melanet Çağladı, Nefret Kaynıyor
Cehalet Sefa da, Mürşit Yanıyor
Nursuz da utanmaz, Yüz Ali Cabbar.
.
Bahçeler Kurudu, Çiçekler Soldu
Yurduma Afgani-Süryani Doldu
Yobazlar Kâmil'den, hesabı sordu
Mizan da bozuldu, Göz Ali Cabbar.
.
Faylar Parçalandı, Toz-duman oldu
Memleket Kavruldu, Ocaklar Söndü
Virane Bağlara, Baykuşlar Kondu
Bağrım da yanıyor, Köz Ali Cabbar.
.
Böylemi Yurdumun, Fıtrat-Kaderi
Gariban Çekiyor, Derdi-Kederi
Al Eline Kardaş, Kalem-Defteri
Sözümü kenara Yaz Ali Cabbar.
.
Çakıroğlu Söyler, Okur Yazana
Gariban-Yoksulu, Ezen-Ezene
Zalime Övgüler, Dizen-Dizene
Sen Arif'sin bunları çöz Ali Cabbar...
.
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
----------ÇAĞIN MANASIZ ATA SÖZÜ-------
--------Zaman en doğru Yargıçtır: Sözü, Statik ve devinimsiz bireylere uygun bir deyim????
--------Bu gün gölgelasyonlu, badanasyonlu, simülasyonlu, halisinasyonlu ve imitasyolu
Ehtibarsız gönüllere öğütlü bir AŞK Şiiri düşeceğim...VESSELAM.
.
HER GÜZELDEN YAR OLMAZ
Ayva Çiçeğiyle, Yaz-Bahar Gelmez
Arılar Neylesin, Bal Olmayınca,
İrem Bahçesin, Gül-Diken Olmaz
Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca.
.
Aşk ile Sevdanın, Olmaz Nedeni
Tuba'yla Mest Etti, Havva Ademi
Kerem'le Aslı'nın, Yandı Bedeni
Gönülden çağlayan Sel olmayınca.
.
Bir Manası Yoktur, Batıl inancın
Bereketi Olmaz, Haram kazancın
Sevgisiz durulmaz Yürekte sancın
Ağaç Meyve vermez, Dal olmayınca.
.
Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı
Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı
Sevgisiz çağlamaz, Aşkın sarayı
Gönülden-Gönüle Yol Olmayınca.
.
Maşuk'lar-Aşığa Yürek Dağlatır
Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır
Hicran Biberi'yle, her gün ağlatır
Hayır Hasenatlı, El Olmayınca.
.
Der Vezir Sahipsiz, Bağa Girilmez
Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz
Eril Şehvetiyle, Murat Alınmaz
Gayri Hakikatlı, Kul Olmayınca...
.
------OZAN ÇAKIROĞLU------
.
Anlayana Sivri Sinek Sazdır
Anlamayana benim Davul azdır....
ZAMAN EN ADİL YARGIÇTIR DERLER, VE BAZI STATİK, DEVİNİMSİZ
---------------BEYİNLER DE BU DEYİMİ YERLER---------------
Bu gün Gölgelasyonlu, Badanasyonlu, Simülasyonlu, Halüsinasyonlu ve
aynalasyonlu Hak-hakikattan uzak Şehveti aşk sanan nefisleri peşinden
koşan şaşkınlara tafsilatlı ve tavsiyeli bir AŞK-SEVDA Şiiri düşeceğim.
Doğru okuyup ve doğru anlayanlara hediyen olsun...VESSELAM.
.
HER GÜZELDEN YAR OLMAZ
Ayva Çiçeğiyle Yaz-Bahar Gelmez
Arılar Neylesin, Bal Olmayınca,
İrem Bahçesin de Gül-diken olmaz
Bülbüller Neylesin, Gül Olmayınca.
--------------------------------------------
Aşk ile Sevdanın Olmaz Nedeni
Tuba'yla Mest Etti Havva Ademi
Kerem'le-Aslının, Yandı Bedeni
Gönülden çağlayan Sel olmayınca.
--------------------------------------------
Bir Manası Yoktur, Batıl inancın
Bereketi Olmaz, Haram Kazancın
Sevgisiz durulmaz, yürekte sancın
Ağaç Meyve vermez Dal olmayınca.
-------------------------------------------
Fırtına Kumu'yla, Kurma Binayı
Kâmil Meclisin de, Bekle Sırayı
Sevgisiz çağlamaz Aşkın sarayı
Gönülden-gönüle Yol olmayınca.
-------------------------------------------
Maşuklar-Aşığa, Yürek Dağlatır
Karunlar Köşküne, İcra Bağlatır
Hicran Biberiyle, Her gün ağlatır
Hayır-Hasenatlı, El Olmayınca.
-----------------------------------------
Der Vezir sahipsiz, Bağa girilmez
Vuslata Ermeden, Yuva Kurulmaz
Aşkın Şehvetiyle, Murat Alınmaz
Gayrı Hakikatlı, Kul Olmayınca...
--------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU-----
.
Anlayana Sivri Sinek Saz
Anlamayana beni öğüt az...
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR----------
--------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden
kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta
ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha
ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye
uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok
şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine
söylenmeye devam etmekteydi...
--------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de
Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan
miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha
üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti...
-------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit
atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar
Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı,
gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların
melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs
gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes
aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime
içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif
Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu....
.
--------SONBAHAR-------
Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi
Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu
Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu
Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar.
---------------------------------------------
Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar
Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar
Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar
Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar.
----------------------------------------------
Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu
Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu
Deprem Zedeler, Saçını Yoldu
Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar.
----------------------------------------------
Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları
Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları
Garipler Neylesin, Soğuk Kışları
Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar.
----------------------------------------------
Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi
Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi
Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi
Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar...
------------------------------------------
--------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-----------GEÇTİ YAZ BAHAR, GELDİ SONBAHAR----------
--------Kasım'ın son günleri oldukça soğuk ve yağmurlu geçti. Bu gün erkenden
kalktım ve perdeyi açınca Havanın açtığını gördüm. Otağımızın Muhtarı Mutfakta
ocağa Çay suyunu koymuş, kahvaltı hazırlıyordu. Ben de bir Sigara yaktım. daha
ilk dumanın da, Muhtarımız hadi-hadi doğru balkona, git orda ziftlen dedi. Neye
uğradığımı şaşırdım. Sigara dumanından pencere perdeleri sararıyormuş, yok
şu oluyormuş derken ben Balkona çıktım. Muhtarımız arkamdan kendi-kendine
söylenmeye devam etmekteydi...
--------Hava berrak, Gök yüzü mas-mavi, bahçede kuşlar cıvıldıyor. Bir Kedi de
Garajın çatısına çıkmış miyavlıyor. Sanırsın Banu Alkan cıyaklıyor. Dedim ulan
miyav-miyav sen aylarımı şaşırdın, daha Aralık ayındayız. Senin gününe daha
üç ay var. Konuştuğumu anladı mı bilemem, cıyaklamayı kesti...
-------Bir ay öncesinde evin bahçesin de Kumru, Sumru ve benzeri kuşlar cirit
atardı. Şimdi Ala Karga ve tarla kuşları cıvıldıyor. Artık o, misafir göçmen kuşlar
Mağribe doğru çoktan yol almışlardır diye düşündüm. İçimi bir hüzün kapladı,
gözlerim doldu. Biz alışmıştık onların melodilerine. Bazen Balkon da onların
melodilerini Bağlamam da icra etmeye uğraşırdım, benim yoldaş bana kıs-kıs
gülerdi. Yüreğim kabardı, Nefesim daraldı, gözlerim yaşardı,, derinden bir nefes
aldım ve bir sigara daha yaktım...Eh Ozan Çakıroğlu durur mu, aldım sazı elime
içimden geleni hem çaldım, hem söyledim. Hanım da feryat ediyor, Herif-herif
Kahvaltı buz oldu, Çay da soğudu.....Ve aşağıdaki Sonbahar Destanı hasıl oldu....
.
--------SONBAHAR-------
Yaz-Bahar ardından, mevsim evrildi
Yapraklar Dalından, Uçtu savruldu
Bülbüller Aşkından, Yandı-kavruldu
Sonunda Kapıyı, Çaldı Sonbahar.
---------------------------------------------
Savruldu harmanlar, bozuldu bağlar
Beyaza Büründü Sahralar-Dağlar
Köylüsü Üzülür, Yoksulu Ağlar
Çiftçiden hesabı, sordu Sonbahar.
----------------------------------------------
Hazan Yeli vurdu, Kış boran oldu
Bülbülün Gülleri, Dalında Soldu
Deprem Zedeler, Saçını Yoldu
Yurtsuzu derinden, vurdu Sonbahar.
----------------------------------------------
Mağribe Göçtüler, Gezgin Kuşları
Sahrada Kalmadı, Ekmek-Aşları
Garipler Neylesin, Soğuk Kışları
Kimlerin yüzüne, güldü Sonbahar.
----------------------------------------------
Der Vezir Köyümüz Karlıdır şimdi
Şavşat'ın Yolları, Zorludur Şimdi
Arsiyan Dağları, Zırhlıdır Şimdi
Bu yıl da ömürden, aldın Sonbahar...
------------------------------------------
--------OZAN ÇAKIROĞLU-------
MEDENİYET ÇÖKTÜ HUY BOZULDU
Bu Cumhuriyet Kurdu Atamız
Gitmedik izinden oldu hatamız
Ne Hürriyet kaldı, ne de ilkemiz
Demokrasi Kalktı haller bozuldu.
-----------------------------------------
Medeniyet Çöktü, Fodula Döndük
Kendi Ülkemiz de, Modüle döndük
Kurumlar Satıldı, Kudula döndük
Devlet-ü Erkân da huylar bozuldu.
------------------------------------------
Barış Çeşmesinin, Kalmadı Adı
Kantarı bozdular Hünkâr'la Kadı
Işıklar söndürdü, Mahlukat Kedi
Yobaz baş kaldırdı, Sollar bozuldu.
------------------------------------------
Her Devir de Yezid olup Çıktılar
Sivas'ta Diri-diri İnsan Yaktılar
Tekbir alıp bir kenardan baktılar
Medeniyet çöktü, Kullar bozuldu.
------------------------------------------
Dört Tarafı Sardı, Fitne Ateşi
Siyaset Ayırdı, Kavim-kardeşi
Babayı saymıyor Evladı-Eşi
İlçesi, Beldesi Köyler bozuldu.
----------------------------------------
Der Vezir Mağrip'te boşa gezildi
Göç Kervanı Katar oldu dizildi
Afgan-i,Süryani Seçmen yazıldı
Misak-ı Millide Surlar Bozuldu...
-----------------------------------------
----OZAN ÇAKIROĞLU-----
Anlayana Sivri Sinek Saz
Anlamayana Bizim Davul Az....
---------EMPATİ YETENEĞİ--------
-------Bugün sitelere göz gezdirirken, Zat-ı muhteremin biri dünkü yazısın da
Empati yeteneğinden yoksun kişi diye cümle kurmuş. Zira kendileri ne empati
biliyorlar, ne de yetenek biliyorlar?
-------Şahısların Empati yeteneği, ilk önce Aile kültürüyle başlar ve çevresel
faktörlerle gelişir, almış olduğu eğitimle şekillenir, iş hayatıyla genişler ve Dünya
görüşüyle harmanlanır. Vatandaşı olduğu Devletin yönetim tarzıyla sübuta erer.
-------Ancak Bilim Adamlarının Empati yeteneği fikir ve düşünce sistemiyle asla
paralel olamaz. Çünkü Bilim Felsefi olarak bir bütünlük arz etmez. Edemez...
Bilimsel Materyalizm Felsefesi-Metafizik Felsefeyi içinde barındırmaz. Metafizik
Felsefe de Materyalist Felsefeyi reddeder. Bu yüzdendir ki Din ve Mezhepler
Sosyal Toplumları ve bir çok Medeniyeti fasifler.
--------Dinler arası çatışmanın tek nedeni, inandıkları Kitap ve Peygamberlerdir.
Dinler arası geçişkenlik kültürel baz da sağlanır. Bütün Dinler Evrimsel devinimi
kabul etmezler. Ancak Materyalist Fesefeciler Dünya'da bütün Mahlukatların
Tarihsel devinim için de Evrimleştiğini savunurlar.
--------Her ayrı iklim ve Toplumlar da İnsanların empati yeteneği ayrı-ayrı biçim-
lenir. Bütün ideolojik ayrımcılığı bir araya toplayıp harmanlayan sadece Sosyal
yönetim tarzıdır. Bunu da Dünya'da tek beceren Devlet Adamı Mustafa Kemal
ATATÜRK'tür. Ulusal Türkiye Cumhuriyetini ilan edip ve yönetim şeklini
Demokrasiyle taçlandırmıştır... Google'da aramayın bulamazsınız...VESSELAM.
---------OZAN ÇAKIROĞLU--------
NOT: Eleştiriye açıktır...
-------Az önce mesaj sayfama hiç tanımadığım, Şair beyefendi bir not düşmüş.
Aynen yazıyorum. (Yorum sitelerine renk kattınız. Yazılarınızı sizi hiç sevmeyenler
reklamlıyorlar.) demiş zat-ı muhterem...
-------Gerçekten doğru söylemiş. Geriye dönük bütün yazdıkları mı inceledim.
Gördüm ki yazılarımı güncelleyen yazmanların hepsi de mevcudiyetimden
rahatsız olan şahıslar....Düşündürücü ve ilginç?
--------Fizik'te etkime-tepkime olayları vardır. Buhar, Bulut, Rüzgâr Yağmur, Toprak
ve bereket gibi-gibi...
--------Başka siteler de Toplumsal, Bilimsel, Siyasal, Sosyal ve kültürel boyutta bir
cümle dahi yazılmazken, ancak Kadınları bir duygusal şehvet gibi sergileyen Aşkı-
Meşki dillendiren şiir ve deyimler silsilesi güncellenmektedir. Bırakın tepki göster-
meyi beni de küfür bataklığına çekmeye uğraşıyorlar. Gerçekten yazık....
İTİBARIN KALMAZ ZORA DÜŞERSİN
Güvenme Ağyarın, Varı Tahtına
Sakın kötü deme, kara bahtına
Hile düzen katma, mizan katına
Bağlanır kısmetin, Dara düşersin.
------------------------------------------
Ders çıkar Tarih'ten, kolla özünü
Takip Et Bilimin, Müspet izini
Fikrin olmadan söyleme sözünü
Meclis-i Alem de, zora düşersin.
------------------------------------------
Baki Olan Hak'tır Bunu Unutma
Şeytana uyup ta, Mürşide çatma
Kendini Cehalet, Safına Katma
Şaşırıp yolunu, Zara düşersin.
----------------------------------------
Çakıroğlu, Hak-hakikatten şaşma
Nefsine hakim ol, Edepten düşme
Yalancı Fetbazıni peşinden koşma
Bozulur Kafesin, Nara Düşersin...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
-------Son zamanlara da bir orta çağ hastalığı aldı başını gidiyor.
Her eli kalem tutan Milletin başına Felsefeci kesildi. Daha kendi
Ana-Atasını tanımayan, Mensubu olduğu Dini tanımayan, Cahiliye
devrinde bilgelik kavramlarıyla ön plana çıkan, meditasyon saçma-
lığını millete Din diye yutturan Budizm ve Hinduzim-i besleyen
ZEN Felsefesini yeniden hortlatmaya uğraşıyorlar. Bunu da en
çok Atatürk ilke ve inkılaplarına ters düşen Hilafet düşkünleri
Haşhaşi sülbüne selam duran yobazlar güncellemektedirler.
-------Ulusal Millet olarak, bu Hak-hakikat yoksunlarına fırsat
vermemeliyiz. Bu zavallılar korkarım 15 Temmuz da Meclis-i
Ayan'a top-tüfekle saldıran hainlerin devamı ve türemesidir.
Yaradan Ulusal Devletimize güç-kudret versin...
-------OZAN ÇAKIROĞLU------
--------KISIR DÖNGÜ-------
-----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde aşağılık kompleksi olarak baş
göstermektedir. Kendilerini çaresiz, aciz ve yetersiz oldukları anlaşılmasın
diye kendilerine bir gölgelasyon icat ederler. Devamlı başkalarından ROL
çalarlar. Mürşid-i Arif kimliğine bürünürler. Başkalarına ait olan özlü sözleri
telaffuz etmeyi bir marifet sayarlar.
-----Kısır döngü, genellikle çocukluğun da Periferik rahatsızlığı geçirmiş
kişilerde baş göstermektedir. Kendisinin sergilediği edep ve terbiye dışı
davranışları başkalarına ithafen bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüştü-
rürler. Bu tarz mevcudiyetler Karga'dan başka kuş, kendisinden başka da
Baş tanımazlar. Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel meselelere karşı
duyarsız ve yetersizlerdir.
------Kısır Döngü içerisinde kalan bireyler asla kominal yaşayamazlar.
Kendisine dost-arkadaş seçerken zayıf karakterli bireyleri tercih ederler.
Yani ergenler gibi KANKA-cılık oynamaya devam ederler. Kuyruklarına
basıldığında basiret-i hülyaları bir Medcezire dönüşür. Bu ümitsiz vaka-
larla medeni bir insan gibi konuşup-tartışamasın. Ancak ve ancak bu
zat-ı muhteremlere peki-peki değince adeta bir Kuzuya dönüşürler...
--------OZAN ÇAKIROĞLU--------
----------KISIR DÖNGÜ---------
-----Kısır döngü, sinirsel zafiyeti olan kişilerde, haksız, kuralsız, mizansız
ve hırçın davranışlar biçimidir. Genellikle çocukluğunda Periferik rahat-
sızlığı geçirmiş bireylerde zaman-zaman basiret-i hülasalar ve gel-gitler
halinde cereyan etmektedir. Adeta kişi bir medcezire dönüşür.
------Kendisinin sergilemiş olduğu edep ve terbiye dışı davranışları başka
bireylere ithafen fevri bir şekil de ve bühtani Lehçe-i dil ile eyleme dönüş-
türürler. Daha sonra da Zeytin yağı gibi üste çıkarlar. Bu bir psikolojik
rahatsızlıktır. Bu hastalığın Lokmanı ve tedavisi de yoktur.
------Okur yazar olmayan, Merhum Dedem derdi ki, bu tarz kişilere her
daim ve her yer de peki-peki diyeceksin.? Başka çaresi yoktur. VESSELAM.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
------Ben, Ozan Çakıroğlu, her zaman ve yerde kendi yağımda kavruldum.
Örnek aldığım veya etkilendiğim Devlet Adamları, Parti Liderleri. Liseli
yıllarımda bazı Öğretmenlerim, Emekli Olduğum kurumda bazı Amirler,
Özellikle yazar ve Ozanlar Camiasında, Başta Romancı Yaşar KEMAL ve
Fakir BAYKURT olmak üzere bir çok yazardan Fikir bazında elbette ki
esinlenmişimdir. Ozanlardan başta Pir Sultan ABDAL olmak üzere, Aşık
Şenlik, Aşık Veysel, Mahsuni Şerif, Arif Sağ ve Merhum öz ağabeyim olan
Halk Ozanı Aşık Remzi COŞARI dan feyzler almışım. Zaten 14 yaşımdan
beri Şiir Yazmama Ağabeyim vesile olmuştur.
-------Tekaüt oluncaya kadar Antolojide yazmıyordum. Roman bazında Şiirle
harmanlı bir kaç Kitap deneyimlerim oldu. Ancak Siyasi kargaşadan dolayı
yol arkadaşım sevgili Eşim yayınlanmasına izin vermedi. İyi de yapmış...
Antoloji Com da çok kelli-felli İnsanlar tanıdım. Anladım ki Ülkemizde
Anadolu örfü kültürümüzden ve Ulusal değer yargılarımızdan eser kalmamış.
Memleket Toplumu Siyasal, Bilimsel, Kültürel ve sosyal alanda oldukça
erozyona uğramış ve kuralsız-mizansız nesil töremiş.
-------Şimdi bazı Şairlerce örnek gösterilen ve Yazdığı Kitaplar Memleket
Sathında kabul görmüş Anadolu'nun bağrından kopmuş Zat-ı muhterem
Şükrü Erbaş'ın Şiirinden alıntılar düşeceğim.
Kocaman bir Çocuğu Öpüyorsun
Uzanıp dudağımda ki tıtremeyi öpüyosun
Sen ben de neleri öpüyorsun bir bilsen.
.
Bir Çocuğun düşlerine inen tokat-ı öpüyorsun
Uzun gecelerin solgun, gövdesini öpüyorsun
Yıldızlarla yedi renk Gökyüzünü öpüyorsun... Diye Şiir mısraları devam ediyor.
.
Eğer ki eğitim seviyeleri yüksek kişilerce bu ve buna benzer Şiirler kabul
görüyorsa, ben ve benim gibi düşünen, gören ve algılayan Şairlerin çırpı-
nışları beyhudedir. VESSELAM-----ÇAKIROĞLU.
Bu Gün Bursa da aşırı Lodos vardır. Mavinin izi kalmadı. İnşallah
Havanın hırçınlığı geçerde, iki Mavi Kanka (Gök'le Deniz) maviş-maviş
bir haleye dönüşürler...Yaradan ne etmeye Kadir değil ki...
HÜRRİYET BENDİNİ YIKARDA GİDER
Arif Olan Muhabbeti, Hal Eyler
Aşkına Dağları Turap Yol Eyler
Lilyumu da Nektar eyler, Bal eyler
Gönülden-gönüle akar da gider.
-----------------------------------------
Dağları süsleyen borandır-kardır
Gönüller ıraksa, hasreti zordur
Kankanın Ateşi, Yürekte kordur
Tamu Harı gibi, yakar da gider.
-----------------------------------------
Güzelin Cilvesi, Yiğide Faktır
Merhamet arama, vicdanı yoktur
Vuslata ermeden, arzusu çoktur
Bağına Acıyı, Eker de Gider.
----------------------------------------
Her güzele kanma, Tarında durmaz
Mürşid-i Kâmil'den, Öğütler almaz
Barış Pınarından, Testini Dolmaz
Aşkın Şarabını, İçer de Gider.
-----------------------------------------
Der Vezir uslanmaz Akli ziyanlar
Hilafet Gözeten, Fikri Ayanlar
Batıla Özenen Beyler-Bayanlar
Özgürlük Bendini yıkar da gider...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU-----
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin
anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de
yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel
konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir.
-------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak
ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir
şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum,
-------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği
hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM.
.
KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin
Arif Meclisin de, oluram Sakin
Tarikat sülbüne, olmadım yakın
Yobazın üstünü, çizer giderim.
---------------------------------------
Bazı Dostlarımı, Darda sınadım
Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım
Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım
Hasmımı Meydana, çeker giderim.
-----------------------------------------
Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar
Sarmaşık otunu, Gül diye sayar
Kavim-Kardaşını, Söz ile döver
Gönlüne Acıyı, Eker Giderim.
-----------------------------------------
Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı
Bin kusur Kitapla söyler yalanı
Kırk günde dolanmış devri-alemi
Hariçten gazeli, bozar giderim.
----------------------------------------
Kendini Huriye, Benzetir durur
Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur
Hasmına acımaz, yürekten vurur
Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim.
----------------------------------------
Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem
Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem
Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem
Ben Kendi Bağım da, tozar giderim...
-------------------------------------------
---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin
anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de
yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel
konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir.
-------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak
ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir
şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum,
-------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği
hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM.
.
KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin
Arif Meclisin de, oluram Sakin
Tarikat sülbüne, olmadım yakın
Yobazın üstünü, çizer giderim.
---------------------------------------
Bazı Dostlarımı, Darada sınadım
Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım
Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım
Hasmımı Meydana, çeker giderim.
-----------------------------------------
Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar
Sarmaşık otunu, Gül diye sayar
Kavim-Kardaşını, Söz ile döver
Gönlüne Acıyı, Eker Giderim.
-----------------------------------------
Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı
Bin kusur Kitapla söyler yalanı
Kırk günde dolanmış devri-alemi
Hariçten gazeli, bozar giderim.
----------------------------------------
Kendini Huriye, Benzetir durur
Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur
Hasmına acımaz, yürekten vurur
Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim.
----------------------------------------
Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem
Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem
Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem
Ben Kendi Bağım da, tozar giderim...
-------------------------------------------
---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Antoloji-com, Cümle Yazar ve Şairlere velinimettir. Amma ve lakin
anlayan ve kendini bilenlere. Hem kim neyi ve nasıl yazıyor, hem de
yazdığın Şiirler kabul görüyor mu. Topluma hitap edebilme ve Aktüel
konulara hakim olma açısından bulunmaz bir nimettir.
-------Ancak kuralsız, mizansız değil de, anlaşılr Lehçe-i Dil ile yazmak
ve başkalarını incitmeden, üzmeden derdini ya da gördüğünü edebi bir
şekil de Şiirin her türlüsünü dile getirmektir diye düşünüyorum,
-------Şimdi ben buraya Atışma tarzında ve irticalen bir şiir örneği
hicvedeceğim. Umarım okurlar beğenirler...VESSELAM.
.
KENDİ BAHÇEM DE TOZAR GİDERİM
Usta bir Ozanım, diyemem lakin
Arif Meclisin de, oluram Sakin
Tarikat sülbüne, olmadım yakın
Yobazın üstünü, çizer giderim.
---------------------------------------
Bazı Dostlarımı, Darada sınadım
Kuralsız Uçanı, Yerdim-Kınadım
Niyetim Barıştır, Yoktur İnadım
Hasmımı Meydana, çeker giderim.
-----------------------------------------
Nasihat Eylesem, tutmuyor ayar
Sarmaşık otunu, Gül diye sayar
Kavim-Kardaşını, Söz ile döver
Gönlüne Acıyı, Eker Giderim.
-----------------------------------------
Isırgan Otudur, Sözü-Kelamı
Bin kusur Kitapla söyler yalanı
Kırk günde dolanmış devri-alemi
Hariçten gazeli, bozar giderim.
----------------------------------------
Kendini Huriye, Benzetir durur
Çuvaldız İğneye, Eyledi gurur
Hasmına acımaz, yürekten vurur
Hakkı-Hakikatı, Yazar Giderim.
----------------------------------------
Çakıroğlu ne Söyleyem, ne diyem
Anlayana Sözüm, Olsun Hediyem
Bağlamamdır benim, Yaren-şadiyem
Ben Kendi Bağım da, tozar giderim...
-------------------------------------------
---------OZAN ÇAKIROĞLU-------
-------ANADOLU MEDNİYETİN DE ÇOK GÜZEL, VURGULU ve TARİHSEL
DEVİNİMİ OLAN ÖZLÜ SÖZLER VARDIR.
-------Bunlardan bazılarını buraya yazmak zorunluluğunu hissettim.
-------Bülbülün çektiği Dilinin belasıdır.....
-------Akıl boy-pos güzellikte değil, Baştadır?
-------Sırrını söylersen Dostuna, oda söyler dostuna...
-------Ayağını Yorganına göre uzat?
-------Keskin Sirke Küpüne zarar?
-------Dilini okuduğun Kitaba göre değil, Aklına göre uzat?
-------Hedefsiz Gemiye hiç bir Rüzgâr yardım edemez...
-------Dilini Hapseden, Sözlerinin esiri olmaz.
-------Darıldığın Ormanın odununu yakma.?
-------Aşk bir turşu suyudur, içmesin ağzın sulanır, içersin miden bulanır..
-------Akılsız Baş, serine getirir taş...
-------Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.....Bu sözü ben çok severim.?
-------Yukarıya yazdığım özlü sözler genelde Örfü kültür bazın da şekil bulmuştur.
Öğle 1400 Kitap okumakla Kâmil olunmuyor. Ayrıca yabancı kültürü Anadolu da
güncellemek Deveye hendek atlatmaktan daha da zordur. Öğle İngiliz Ateistlerin
(Zırtapozların) Değimlerini şer düşmek hiç doğru bir davranış değildir.
-------Daha önce de yazmıştım kim-kime göre cahildir. Aşık Veysel--K....kılıklı
Tarkan'a göre mi cahildir. Aşık ŞENLİK Ummi'ydi Popçu Ajdara göre mi cahildir.
Pir Sultan Abdal--Ekranlar da haber sunarken kıvıran ve sonunda kovulan
Dekolte uzmanına göre mi cahildir. Daha nice-nice örnekler verebilirim. Ancak
ne sayfa ne de zaman yeter....VESSELAM
-------ÖĞRETMEN------
.
-------Osmanlı zamanın da 1848 yılına kadar ne Öğretmen vardı ne de okulu.
Daha çok Sübyan Mektepleri yaygındı. Orada ders veren hocalar Medrese
eğitimi almış güdümlü Şahıslardı. İlk kez 1848 de Öğretmenlik eğitimine
yönelik Darülmuallim açılmıştır. Bu okulun ilk Müdürü Ahmet Mithat Efendi'dir.
1850 yılın da bu Okulun öğrenci sayısı otuz'dur.
--------Türkiye Cumhuriyet Devleti kuruluncaya kadar da eğitim ve öğretim
adına hiç bir iyileştirme yapılmamıştır. Osmanlı bu konuda da sınıfta kalmıştır.
Mustafa Kemal ATATÜRK 10--Ağustos 1928 de 29 harften oluşan yeni Türk
Alfabesini Meslis-i Ayan'da oylama sonucun da kabul edilmiştir. Vatana-Millete
hayırlı olsun denildi ve müspet bilim ile bu günlere gelindi. Ben derim ki Bilim
adına harf devrimi Dünya da yapılmış en büyük devrimlerden biridir. En kısa
zaman da Memleket sathın da icra edilmeye başlamıştır. Bu gün buralar da
hasbel kader, bir şeyler yazabiliyorsak bunu harf devrimine ve dolayısıyla
Ulu Önder ATATÜRK'e borçluyuz.
-------Benim Bir Kızım da Öğretmendir. Şiir sitem de günün önemine binaen yedi
dörtlük halin de okurlara sunulmuştur. Ben buradan Bütün Öğretmelerimizin
24 Kasım Öğretmenler gününü en içten gelen sevgi dolu dileklerimle kutlar.
Çalışanlara meslek hayatın da üstün başarılar diler ve Emekli öğretmenlerimize
Sağlık, huzur ve mutluluklar dilerim. Sevgili Öğretmen Kızımın gözlerinden----
Gözlerinden öperim....
--------------OZAN ÇAKIROĞLU--------
SUSKUN TOPLUMUN SESİDİR KADIN
.
Mustafa Kemal'den, Bize Vasiyet
Yasayla Verdi Kadına Ünsiyet
Nice Gönüller de, Şeref Haysiyet
Suskun Toplumların, sesidir Kadın.
--------------------------------------------
Atlastır, Libastır-Şöhrettir Şandır
Yürekte Sevgidir, Damar da kandır
Hazreti Adem-i, Eriten Hardır
Kevser ırmağının, tasıdır Kadın.
--------------------------------------------
Gönüllere Huzur, Gözlere Ferdir
Çocuğuna Ana, Eşine Yardır
Aileye Şeref, Ağyara Şerdir
Örf, adet törenin Asıdır Kadın.
-----------------------------------------
Her kes Kadından, Bekler vefayı
Kayın-kaynatadan, çeker cefayı
Kocasından ayrı, sürmez sefayı
Yanmaz ocakları, ısıtır Kadın.
-----------------------------------------
Şefkatı şifadır, Gönülde yaraya
Yürütür Gemiyi, vurmaz karaya
Severse bakmaz boy-bos daraya
Nice gönüllerin, düşüdür Kadın.
-----------------------------------------
Der Vezir aksaklık, her cinste vardır
Onlar bize şeref, namustur-ardır
Ana, kız gelindir, hanımdır-yardır
Cennet-i alanın, hasıdır Kadın...
-----------------------------------------
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
BARIŞIN TEMELİ SEVGİDİR-SEVGİ
.
Yaradan Hükmüdür, Beşerde Selam
Muhabbet Aşkıdır Lisan-ı Kelam
Feraset İzzettir, Gerisi Yalan
Barışın Pınarı Sevgidir-Sevgi.
-----------------------------------------
Su-Hava Güneştir Doğada Kaygı
İnsanı Yüceltir, Hürmetle Saygı
Vicdandır gönülde, en güzel sevgi
Huzurun Kaynağı Sevgidir-Sevgi.
-------------------------------------------
Şimal-i Şark'tır Memleket Yöremiz
Hak-Hakikattır Örf-Adet Töremiz
Dostlara Açıktır, Otağ-Hanemiz
Mutluluk Vuslatı Sevgidir-Sevgi.
------------------------------------------
Der Vezir Doğruyu, Söyler Yazarım
Cambazlar Sirkin de, olmaz pazarım
Eğriye-Doğruya Destan Dizerim
Dostluğun Temeli, Sevgidir-Sevgi.
--------------------------------------------
-------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Ben daha ne söyleyem de, ne diyem
Anlayan Dostlara, Olsun Hediyem...
BARIŞIN KAYNAĞI SEVGİDİR-SEVGİ
.
Yaradan Hükmüdür, Beşer de Selam
Muhabbet Aşkıdır, Lisanı Kelam
Feraset Kemal'dir, Gerisi Yalan
Barışın Pınarı, Sevgidir-Sevgi.
----------------------------------------
Su-Hava Güneştir Doğada Kaygı
İnsanı Yüceltir, Hürmetle Saygı
Vicdandır Yürekte, En güzel duygu
Huzurun Kaynağı, Sevgidir-Sevgi.
------------------------------------------
Şimal-i Şark'tır, Memleket Yöremiz
Hak-Hakikattır Örf-Adet Töremiz
Dostlara Açıktır, Otağ Hanemiz
Mutluluk Vuslatı, Sevgidir-Sevgi.
-------------------------------------------
Der Vezir Doğruyu, Söyler Yazarım
Cambazlar Ceminde, olmaz pazarım
Biberli Hatuna, Destan Dizerim
Dostluğun temeli Sevgidir-Sevgi...
--------------------------------------------
Ben Daha ne Söyleyem, Ne Diyem
Anlayan Dostlara, Olsun Hediyem...
-------OZAN ÇAKIROĞLU--------
----------MODA-MODA NEDİR YA-HU BU MODA---------
------MODA: Kendi iç dinamiğiyle gelişmiş Ülkelerde Ekonomik, Siyasal, Sosyal
ve kültürel gelişmelerin Topluma doğrudan ve dolaylı yansımasıdır. Emperyalist
Toplumlarda Moda bir Uluslar arası strateji eylem birliğidir. Hatta Moda sektörünü
güçlendirmek için Devlet Sübvansiyon desteği vermektedir.
------Anadolu Medeniyeti 1980-ler den sonra moda rezaletine yenilmiştir. Daha
sonra Yanlış Siyasal politikalar sonucun da Maşrikten-Mağribe göç kervanı artarak
Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucun da, örfü kültürümüz oldukça yara almıştır.
Tekelci Burjuvazinin Televizyonlarda güzellik yarışmaları düzenlemeleri sonucun da
Mankenlik ve dizi filmleri oldukça gençlerimizin kafasını karıştırdı. Baba ile oğul-Ana
ile Kızı arasında mesafe oluşmaya yol açtı. Artık moda ve Film sektörleri Yüce Türk
Kadınını bir obje olarak kullanmaya başladı.
----Tevhid-i Tedrisatın rayında çıkması, Okullarda kılıf kıyafet serbestliği eğitim ve
öğretim de kuralsız ve mizansız neslin türemesine yol açtı. Anadolu Aile birliği kökün-
den sarsıldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu Türk medeni kanunu dumura
uğradı. Hala bu gün Kadınlar üzerinde ki gölgelasyon ve badanasyon son sürat Ülke
sathına yayılmaktadır.
----Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Şerife Bacıların, Satı Anaların, Gökçe Sunaların,
Halide Ediplerin daha nice-nice Şehit olmuş yiğit kızlarımızın kemikleri sızlıyordur...
Nerden--nereye. Doğru okuyan ve doğru anlayan okurlara saygılar sunarım...
----------ÇAKIROĞLU--------