?si=zqP_8IUdlpmttgMX … Sen şimdi Duvarına bir şiirimi asmışsındır Uyuyorsundur Belki düşünüyorsundur Sonuncu kattaki odandan Yıldızlara bakarak. Ve yıldızlar her zaman Eski ve tanıdıktır. Özellikle bir tren penceresinden bakıldığında. İçimiz nedensiz bir hüzünle dolduğunda Sırtüstü uzanıp toprağa Baktığımız yıldızlar. Bir harman yerinde ya da. Düz bir damda. Uzaktan Bütün kürtçe türküler gibi Yanık bir türkü gelirken Sıcaktan bunalırken Evler ve yollar; Ve yaşlı kadınlar Uyuklar gibi büzülüp minderlerine Düşünürlerken eskinin Olağanüstü günlerini Gece sessizce başlıyor ve ırmağın Öte yakasına geçiyor atlılar Çalıların hışırtısını dinliyorum. Sana seslenmek için Yeni şiirler tasarlıyorum.
hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim, el değmemiş, duru sözler sevdiğim için
sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır ve bu yüzden bürünür geceyi güneş gözlerinden beslenir ve saçlarını kollar görmek için.
sensizken şehrim, boş meydanlarında yürüdüm kalın puntolarla iri laflar ettim öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine.
sevdiğim! Vera.. hangi çocuğu okşadın, ellerinle gülden kokular.. dilinde aşk nameleri, söylesene Vera hangi çocuğun adını andın.
sahi Vera en son ne zaman görmüştük Sena’yı? hatırlasana deli kız, sana emanet etmişti o bombaları sevdiğim bak, umut kan pıhtısı rengine döndü
sen Vera, Filistin’den geçerken sakın eteklerini toplama biraz kan bulaşmış halde çık karşıma ve sakın unutma o ilk çocuğumuzdur asırlardır dillerde olan Leyla’dır, Meryem’in suskunluğunda can bulan gözleri vardı Züleyha’nın henüz düşmeden kirli kelimeler diyarına
bilir misin Vera bu kaçıncı çocuk? bu kaçıncı kertik yüreğe atılan? eskisi gibi değil… artık daha da sancılı
sevdiğim özgürlük meydanları, budalalardan geçilmiyorsa bil ki bu şehirde çocuklar ölüyor
asırlardan uzat ellerini Vera.. ellerini bulur ellerim, bir Grozni kuşatmasında, dağları görüyor musun Vera? her bir dağa bir çocuğumuzun adını koymuşlar Berat’ım, Emin’im, Murat’ım hani omuz omuza vermiştik ya bir namaz kıyamında hani beraber açmıştık orucumuzu kimi Marmara’da kimi Yıldız’da
koş Vera koş ülkemin sürgün yerlerine koş ağlama deli kız ben ağlarım seni böyle görmemeli her okul kapısında türkümüzü söyleyen kızlarımız ve annelere de söyle ağlamasınlar ve sakın onlara ölüler demesinler
söylesene Vera çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpece değildir?
öfkemiz taş doğursun Vera taş! yüreğimizi söksün yerinden bak her tarafta sapanlı ebabiller Ebrehe’nin tankları kan kusturur şimdi Firavunu boğan Kızıldeniz’i ağlama duvarının dibinde görürüm ki asa değil Musa’nın elindeki çağın sökülmüş kalbidir
bir şubat gecesi kaybettik esrarımızı Vera kendimizi odalarımızda bulduk postallı korkularımızla söylesene sevdiğim hangi rengini çaldılar gökyüzünden bak zulüm Çin Seddi’ni aştı
sevdiğim içimizdeki Musalardan ne haber vardır? İbrahimler’den, Yusuflar’dan yoksa Musa’yı Kızıldeniz’de yalnız mı bıraktık? ellerimizle mi verdik İbrahim’i Nemrutlara şimdi hangi kuyudan gelmede Yusuf’un sesi? ki unutma Vera Filistin’de yeni doğan çocuklar ilkin annelerinin göğsüne sonra da yerdeki taşlara uzanırlar
neredesin eyy İsmail’in boğazındaki merhamet? içimizdeki bu sızıyı kaldır ya ebabilleri gönder ya bizi de oraya aldır
ve her taraftan bana yönelir seni arayan sesim Vera benim..Vera benim..
bu gece güvercinlerin sesini çizdim delik deşik duvarlardan senin gölgeni tanıdım ben şarkı söyledim ben iki telle şarkı söyledim sevdiğim kadının mavi renkli el yazısı benim yorgun şarkımın sözlerini renklendirdi mehtabın nefesi gri olana kadar şarkı söyledik seninle çizdiğim resimlerde sesini gördüm mehtap bütün gece çevremde çocukluğumu çizdi ahh keşke yağmur yağsa ahh keşke yağmur yağsa toprak kokusu kuşların şarkılarını renklendirecektir..." Mohammad Ebrahim Jafari
Çocukluğumun ok ve yayı ile Kadim bahçelerin yollarında, ıslanmış ağaç kümeleri arasında Bir serçenin göğsünü nişan almıştım ki Sana aşık oldum Serçe omuzuma kondu Ve ben mahir bir avcı oldum Ondan sonra asla bir kuşu avlamaya çıkmadım Ne zaman özlesem şarkı söyledim Kuş gelir, kuş konar, kuşu koklarım Kuşu öperim ve özgür bırakırım Ve bir başka avcıya av olunca Çocukluğumu görürüm Yağmur yemiş ağaç kümeleri arasında Saman çiçek kokusu ve kuşun şarkısıyla Kendine kıvrılır ve ağlar; Ey şarkı seni nasıl seviyorum! MOHAMMAD EBRAHİM JAFARİ
Hep sonradan bilinirmiş Değerler Hep sonra anlaşırmış Meğerler Nasılsa gitti giden Herkes ne derse desin Benim gönlüm çaresiz Giden yare aahh aahh etsin...
bir gün geleceğim ve bir haber getireceğimdamarlara ışık saçacağım ve sesleneceğim içerden: ey sepetleri uykuyla dolu olanlar! elma getirdim, elma ...kızıl güneş.
?si=zqP_8IUdlpmttgMX
…
Sen şimdi
Duvarına bir şiirimi asmışsındır
Uyuyorsundur
Belki düşünüyorsundur
Sonuncu kattaki odandan
Yıldızlara bakarak.
Ve yıldızlar her zaman
Eski ve tanıdıktır.
Özellikle bir tren penceresinden bakıldığında.
İçimiz nedensiz bir hüzünle dolduğunda
Sırtüstü uzanıp toprağa
Baktığımız yıldızlar.
Bir harman yerinde ya da.
Düz bir damda.
Uzaktan
Bütün kürtçe türküler gibi
Yanık bir türkü gelirken
Sıcaktan bunalırken
Evler ve yollar;
Ve yaşlı kadınlar
Uyuklar gibi büzülüp minderlerine
Düşünürlerken eskinin
Olağanüstü günlerini
Gece sessizce başlıyor ve ırmağın
Öte yakasına geçiyor atlılar
Çalıların hışırtısını dinliyorum.
Sana seslenmek için
Yeni şiirler tasarlıyorum.
A. Behramoğlu
Eskiler daha doğrusu eskimeyenler iyidir..
herkese güzel bir pazar günü dilerim
?si=YF9Gj0M-qnQFFe57
?si=efAANXjIgXVYtwmE
hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim,
el değmemiş, duru sözler sevdiğim için
sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır
ve bu yüzden bürünür geceyi
güneş gözlerinden beslenir
ve saçlarını kollar görmek için.
sensizken şehrim,
boş meydanlarında yürüdüm
kalın puntolarla iri laflar ettim
öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine.
sevdiğim! Vera.. hangi çocuğu okşadın,
ellerinle gülden kokular..
dilinde aşk nameleri,
söylesene Vera hangi çocuğun adını andın.
sahi Vera en son ne zaman görmüştük Sena’yı?
hatırlasana deli kız, sana emanet etmişti o bombaları
sevdiğim bak, umut kan pıhtısı rengine döndü
sen Vera, Filistin’den geçerken
sakın eteklerini toplama
biraz kan bulaşmış halde çık karşıma
ve sakın unutma
o ilk çocuğumuzdur
asırlardır dillerde olan Leyla’dır,
Meryem’in suskunluğunda can bulan
gözleri vardı Züleyha’nın
henüz düşmeden kirli kelimeler diyarına
bilir misin Vera bu kaçıncı çocuk?
bu kaçıncı kertik yüreğe atılan?
eskisi gibi değil… artık daha da sancılı
sevdiğim özgürlük meydanları,
budalalardan geçilmiyorsa
bil ki bu şehirde çocuklar ölüyor
asırlardan uzat ellerini Vera..
ellerini bulur ellerim,
bir Grozni kuşatmasında,
dağları görüyor musun Vera?
her bir dağa bir çocuğumuzun adını koymuşlar
Berat’ım, Emin’im, Murat’ım
hani omuz omuza vermiştik ya bir namaz kıyamında
hani beraber açmıştık orucumuzu
kimi Marmara’da kimi Yıldız’da
koş Vera koş
ülkemin sürgün yerlerine koş
ağlama deli kız ben ağlarım
seni böyle görmemeli
her okul kapısında türkümüzü söyleyen kızlarımız
ve annelere de söyle ağlamasınlar
ve sakın onlara ölüler demesinler
söylesene Vera
çocuklara sıkılan hangi kurşun kahpece değildir?
öfkemiz taş doğursun Vera taş!
yüreğimizi söksün yerinden
bak her tarafta sapanlı ebabiller
Ebrehe’nin tankları kan kusturur
şimdi Firavunu boğan Kızıldeniz’i
ağlama duvarının dibinde görürüm
ki asa değil Musa’nın elindeki
çağın sökülmüş kalbidir
bir şubat gecesi kaybettik esrarımızı Vera
kendimizi odalarımızda bulduk
postallı korkularımızla
söylesene sevdiğim hangi rengini çaldılar
gökyüzünden
bak zulüm Çin Seddi’ni aştı
sevdiğim içimizdeki Musalardan ne haber vardır?
İbrahimler’den, Yusuflar’dan
yoksa Musa’yı Kızıldeniz’de yalnız mı bıraktık?
ellerimizle mi verdik İbrahim’i Nemrutlara
şimdi hangi kuyudan gelmede Yusuf’un sesi?
ki unutma Vera
Filistin’de yeni doğan çocuklar ilkin annelerinin
göğsüne
sonra da yerdeki taşlara uzanırlar
neredesin eyy İsmail’in boğazındaki merhamet?
içimizdeki bu sızıyı kaldır
ya ebabilleri gönder
ya bizi de oraya aldır
ve her taraftan bana yönelir
seni arayan sesim
Vera benim..Vera benim..
Numan ARIMAN
Özgür Alter: Dem
?si=2r1nwd0o4RuJajWR
bu gece güvercinlerin sesini çizdim
delik deşik duvarlardan senin gölgeni tanıdım
ben şarkı söyledim
ben iki telle şarkı söyledim
sevdiğim kadının mavi renkli el yazısı
benim yorgun şarkımın sözlerini renklendirdi
mehtabın nefesi gri olana kadar şarkı söyledik seninle
çizdiğim resimlerde sesini gördüm
mehtap bütün gece çevremde çocukluğumu çizdi
ahh keşke yağmur yağsa
ahh keşke yağmur yağsa
toprak kokusu kuşların şarkılarını renklendirecektir..."
Mohammad Ebrahim Jafari
?si=LX3DcJE7xc6VQLzi
Çocukluğumun ok ve yayı ile
Kadim bahçelerin yollarında,
ıslanmış ağaç kümeleri arasında
Bir serçenin göğsünü nişan almıştım ki
Sana aşık oldum
Serçe omuzuma kondu
Ve ben mahir bir avcı oldum
Ondan sonra asla bir kuşu avlamaya çıkmadım
Ne zaman özlesem şarkı söyledim
Kuş gelir, kuş konar, kuşu koklarım
Kuşu öperim ve özgür bırakırım
Ve bir başka avcıya av olunca
Çocukluğumu görürüm
Yağmur yemiş ağaç kümeleri arasında
Saman çiçek kokusu ve kuşun şarkısıyla
Kendine kıvrılır ve ağlar;
Ey şarkı seni nasıl seviyorum!
MOHAMMAD EBRAHİM JAFARİ
…
Yüzüm kuyular mührü
Ellerim iki turna uyuduğun sonsuzlukta
Odalar toprak döküyor üstüme.
Ölümü de dünyada yaşıyormuş insan
Gövdem kalbimin darağacı…
Ş.Erbaş
DİPLO- USE ME (BRUTAL HEARTS) FEAT JOHNNY BLUE SKİES&DOVE CAMERON
her akşamın sonunda Edip Akbayram´ dan güzel günler göreceğiz ve üstat Cem Karaca'dan bu son olsun
sevgili ve necip milletime ithaf ediyorum bu arada.
bu adamı en son nezaman dinledim hatırımda deil ama bunu sectim
Haluk Levent- Ceylan Ertem Gönül Çalamazsan Aşkın Sazını
Zaten benim senden sonra
Düzelme şansım yok...
Sevgilim,sevgilim,şimdi ışıkları yak
Ponçike
Sevgilim,sevgilim,şimdi ışıkları yak
Ponçike
Bir mumun gölgesi düşünce gecenin gözlerine
Beni hatırla .
Çünkü ; sırtımda bir kambur gibi taşıdım seni unutamamayı.
Emel Meslusi - Ma Lkit
ÖZDEMİR ERDOĞAN- Bana Ellerini Ver
Hep sonradan bilinirmiş
Değerler
Hep sonra anlaşırmış
Meğerler
Nasılsa gitti giden
Herkes ne derse desin
Benim gönlüm çaresiz
Giden yare aahh aahh etsin...
Bir yıldızla bir çiğ tanesi
Paylaştılar karanlığı
Bir ayazla dağ ateşi
Bölüştüler yalnızlığı
Keşke bende kar olsaydım
Bir dağ bulupta yağsaydım
Efkar dolu başımı
Bir omuza rastlasaydım
Bir rüzgarla gül yaprağı
Yaşadılar bu duyguyu
Bir dalgayla ayışığı
Seviştiler gece boyu
Bir sarmaşık dal olsaydım
Özlemine sarılsaydım
Tek başıma böyle değil
Bir omuzda ağlasaydım
Yalnızlığım yalnızlığım
Kalp yarası yalnızlığım
Taşı bile yosun sarar
Seni kimle paylaşayım
Göksel- Kabahat Seni Sevende
bir gün
geleceğim ve bir haber getireceğimdamarlara ışık saçacağım
ve sesleneceğim içerden:
ey sepetleri uykuyla dolu olanlar!
elma getirdim, elma
...kızıl güneş.
…
Sohrab Sepehri…