Tuttuğum herşey ışık oluyor, ancak güneş bu kadar savurgan olabilir, ey sen büyük yıldız, aydınlattıkların olmasaydı, ne olurdu mutluluğun, zamanı gelince hazır ve olgun olayım diye büyük öğlede, hazır olayım diye kendime ve en gizli irademe, kendi öğle vaktinde hazır ve olugun bir yıldız gibi, parlak, yok edici güneş orlarınddan delik deşik mutluluk içinde. bir güneş olayım diye kendime, ve acımasız bir güneş iradesi, en durgun koyda yorgun bir gemi gibi, böyle dinleniyorum yeryüzüne yakın, sadık, güvenerek, bekleyerek, en ince bağlarla ona bağlı, ey mutluluk, şarkı söylemek mi istiyorsun, ey ruhum, yatıyorsun otların üzerinde, ama, hiçbir çobanın kavalını üflemediği, gizemli kulsal saattir bu, sakın kendini, kızgın öğle yatıyor kırlarda, şarkı söyleme, sessiz ol, Dünya mükemmel.
NİETZSCHE, Alman Şair - Filozof, 1900, Çöl büyüyor, vay haline çölü gizleyenin.
Işığa gelince, güneşe karşı olan hava aydınlanır, yeryüzüyle karşılaşır ve yeryüzünü aydınlatır, zatından dolayı aydınlık olandan ortaya çıkan ışık, ilk ışık, başkası sebebiyle aydınlık olandan ortaya çıkan ikinci ışıktır, havanın ışıkla keyfiyet kazanmasının delili, sabah vaktinde güneş doğarken, ufku aydınlık görmemizdir, gölge ikinci bir ışıktır, karanlık aydınlık olabilen şeyin ışığının olmamasıdır.
Necmüddin KAZVİNİ, İranlı Filozof, 1277
Çev. Salih AYDIN,
Bliim danışmanlığını Nasiriddün TUSİ nin yaptığı dönemin önemli bir ismi, Astronomluğu da var, Hikmetül ayn başyapıtı ve tam bir felsefe klasiği, meraklısı bulabilir.
Işıktan parlak, bir de ruhu kat, sen keyfe bak, gölgesi de cabası.
Modern evrede ışık artık, gün ışığı değildir, o mış gibiliğidir hayatın, yani yanılsama, karanlık bir evrede, görmek istediğin, Sühreverdinin, Mistik Tecrübeden yansıyanla bahsettiği - İşrak Felsefesi - yani ışık, bir makamdır. ve ölüm sonrasını aydınlatır, gün ışığının aldatıcılığından muaftır, ve gerçek parlaklığın özünü taşır, bu Modern de Kafkanın gördüğü solan ışıktır, Dava isimli eserinin sonunda nehir kıyısına götürülüp infaz edilen davalının son anda, ilerdeki evin açılan panjurundan sızan soluk ışık, artık 11. Yüzyılın doğadaki insanının ki kadar parlak değildir, hem, o dönem de , hem yeni evrede, ortak olan ise, ömür parkurunda yaptığın katkıdır, ışığını parlatacak olan, gün ışığını geride bırakırken, yoksa sönecek, ve yokluk yokluğu çağıracak, sürprizleriyle, katkın, ummanı gerektirmez, katkısız umman da gerekmez, kendini önüne koyar. Kolay gelsin.
Işık, karanlığın zıddıdır. Nesneleri görmemize yarar. Işık olsaydı, gözlerimiz olmasaydı, ışıgın bir anlamı olmazdı, bizim için. Allah ışığı yaratırken, bizim içinde gözü yaratmış ve göze görme yeteneğini vermiştir.
Hani karardığında yürekler,kırık kırık...ince bir pırıltı gülümsetir ya insanı,yarın çok güzel olacak dersin o zaman,içinin derinliğinde coşkulu sesssiz bir çığlık,işte ışık :)
Gözlerimin içindeki ben dahil kimsenin sırrını çözemediği şey /: Doğru okudunuz, ciddiyim ben, gözlerimin içi parlıyor ve herkes 'bir şey var gibi' diyor. Ne olduğunu bilmiyoruz. Ama mistik bir şey bir tek bunda hemfikiriz.
Günlerden bir gün Nasrettin Hoca iğnesini kaybeder. İğnesini evin avlusunda aramaya başlar. Fakat onca zaman aramasına rağmen iğne bulunamaz. Komşusu iğneyi nerde düşürdüğünü sorar. Hoca kendinden emin cevap verir: “Ahırda! ” hayretler içinde kalan komşusu, “ Ahırda kaybettiğini ahırda aramalısın! ” der. Nasrettin Hoca cevap verir: “ Ama avlu daha aydınlık ” Buradaki derin anlam Kaybettiğiniz şeyi niye ararsınız? Elbette bulmak için, değil mi? Bulunca onu aramaktan vazgeçersiniz; böylece arayışınız biter. Peki ya size arama eyleminin kendisi güzel ve anlamlı geliyorsa? yani bizzat arama eyleminin kendisi aradığınız şeyse? İşte Nasrettin Hoca nın da fısıldadığı bu: iğneyi aramıyorum ki onu düşürdüğüm yere bakayım. Benim için önemli olan aydınlıkta olmak, ışıkta kalmak. Bu yüzden avluda arıyorum. Onun önce ve öncelikle aradığı iğne değil, ışıktır. Ve işte avluda yeterince ışık vardır.
ışık mansur müjdeci demektir çönki o bir yıldızdırr türkiyeden tüm dünyayı aydılatan veeee hayat onun gibi bir insana muhtaçtırrr insanlığın gördüğü son cevherdirr işiğiniz bol olsun kalp gözünüz açık olsun
Tuttuğum herşey ışık oluyor, ancak güneş bu kadar savurgan olabilir, ey sen büyük yıldız, aydınlattıkların
olmasaydı, ne olurdu mutluluğun, zamanı gelince hazır ve olgun olayım diye büyük öğlede, hazır olayım diye
kendime ve en gizli irademe, kendi öğle vaktinde hazır ve olugun bir yıldız gibi, parlak, yok edici güneş orlarınddan delik deşik mutluluk içinde. bir güneş olayım diye kendime, ve acımasız bir güneş iradesi, en durgun koyda yorgun bir gemi gibi, böyle dinleniyorum yeryüzüne yakın, sadık, güvenerek, bekleyerek, en ince bağlarla ona bağlı, ey mutluluk, şarkı söylemek mi istiyorsun, ey ruhum, yatıyorsun otların üzerinde, ama, hiçbir çobanın kavalını üflemediği, gizemli kulsal saattir bu, sakın kendini, kızgın öğle yatıyor kırlarda, şarkı söyleme, sessiz ol, Dünya mükemmel.
NİETZSCHE, Alman Şair - Filozof, 1900, Çöl büyüyor, vay haline çölü gizleyenin.
Işığa gelince, güneşe karşı olan hava aydınlanır, yeryüzüyle karşılaşır ve yeryüzünü aydınlatır, zatından dolayı
aydınlık olandan ortaya çıkan ışık, ilk ışık, başkası sebebiyle aydınlık olandan ortaya çıkan ikinci ışıktır, havanın
ışıkla keyfiyet kazanmasının delili, sabah vaktinde güneş doğarken, ufku aydınlık görmemizdir, gölge ikinci bir
ışıktır, karanlık aydınlık olabilen şeyin ışığının olmamasıdır.
Necmüddin KAZVİNİ, İranlı Filozof, 1277
Çev. Salih AYDIN,
Bliim danışmanlığını Nasiriddün TUSİ nin yaptığı dönemin önemli bir ismi, Astronomluğu da var, Hikmetül ayn
başyapıtı ve tam bir felsefe klasiği, meraklısı bulabilir.
Işıktan parlak, bir de ruhu kat, sen keyfe bak, gölgesi de cabası.
Aydınlık.
Modern evrede ışık artık, gün ışığı değildir, o mış gibiliğidir hayatın, yani yanılsama, karanlık bir evrede, görmek istediğin, Sühreverdinin, Mistik Tecrübeden yansıyanla bahsettiği - İşrak Felsefesi - yani ışık, bir makamdır. ve ölüm sonrasını aydınlatır, gün ışığının aldatıcılığından muaftır, ve gerçek parlaklığın özünü taşır, bu Modern de Kafkanın gördüğü solan ışıktır, Dava isimli eserinin sonunda nehir kıyısına götürülüp infaz edilen davalının son anda, ilerdeki evin açılan panjurundan sızan soluk ışık, artık 11. Yüzyılın doğadaki insanının ki kadar parlak değildir, hem, o dönem de , hem yeni evrede, ortak olan ise, ömür parkurunda yaptığın katkıdır, ışığını parlatacak olan, gün ışığını geride bırakırken, yoksa sönecek, ve yokluk yokluğu çağıracak, sürprizleriyle, katkın, ummanı gerektirmez, katkısız umman da gerekmez, kendini önüne koyar. Kolay gelsin.
''Bir ışık aradığında
önce
daha da derin bir karanlığa
düşersin..''
" Kırmızı Kitap, Jung _
Labirentin ucundaki ışık sensin.
Bütün yollarım sana çıkıyor, bunu biliyorsun.
ışık su da..su içimde..
@..
Her elinde feneri olana, her ışık tutana aldanma.
Kimisi vardır, gözüne ışık tutar, kimisi de vardır, önüne ışık tutar...
Gözüne ışık tutan senin düşmanındır...
...
Geceye ve karşı sahile yakışıyor...
Işık, karanlığın zıddıdır.
Nesneleri görmemize yarar.
Işık olsaydı, gözlerimiz olmasaydı, ışıgın bir anlamı olmazdı, bizim için.
Allah ışığı yaratırken, bizim içinde gözü yaratmış ve göze görme yeteneğini vermiştir.
Bilgi ışıktır.Paylaşmak içindir.Paylaştıkça büyür.Büyüdükçe kanıtlanır. Kanıtlandıkça görevini tamamlar.
Perdeleri çekin..! Bir damla gün ışığı sızmasın odama...
ışık olmasaydı göremezdik gece erken yatmak zorunda kalıdık
IŞIK 3
Işığı verip de göz vermeseydin
Kulağı verip de ses vermeseydin
Gönlüme görecek göz vermeseydin
Ben Seni, biraz zor bulurdum, Rabbim!
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=973&order=baslik
IŞIK 2
Işık olmasaydı, rengi görmezdim
Varlığı yaradan eli görmezdim
Kâinatı bilmez, Seni görmezdim
Sanatın, esmânı haykırır, Rabbim!
Onur Bilge
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=0&sira=972&order=baslik
IŞIK 1
Işık vermeseydin:’’Renkler yok! ’’ derdim
Göremediğimden:’’Bir şey yok! ’’ derdim.
Günahkâr olmasam:’’Derdim yok’’’ derdim.
Kâinatı zevkle döşeyen Rabbim!
Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=602672&order=oto
Hani karardığında yürekler,kırık kırık...ince bir pırıltı gülümsetir ya insanı,yarın çok güzel olacak dersin o zaman,içinin derinliğinde coşkulu sesssiz bir çığlık,işte ışık :)
Gözlerimin içindeki ben dahil kimsenin sırrını çözemediği şey /: Doğru okudunuz, ciddiyim ben, gözlerimin içi parlıyor ve herkes 'bir şey var gibi' diyor. Ne olduğunu bilmiyoruz. Ama mistik bir şey bir tek bunda hemfikiriz.
Günlerden bir gün Nasrettin Hoca iğnesini kaybeder. İğnesini evin avlusunda aramaya başlar. Fakat onca zaman aramasına rağmen iğne bulunamaz. Komşusu iğneyi nerde düşürdüğünü sorar. Hoca kendinden emin cevap verir: “Ahırda! ” hayretler içinde kalan komşusu, “ Ahırda kaybettiğini ahırda aramalısın! ” der. Nasrettin Hoca cevap verir: “ Ama avlu daha aydınlık ”
Buradaki derin anlam
Kaybettiğiniz şeyi niye ararsınız? Elbette bulmak için, değil mi? Bulunca onu aramaktan vazgeçersiniz; böylece arayışınız biter. Peki ya size arama eyleminin kendisi güzel ve anlamlı geliyorsa? yani bizzat arama eyleminin kendisi aradığınız şeyse? İşte Nasrettin Hoca nın da fısıldadığı bu: iğneyi aramıyorum ki onu düşürdüğüm yere bakayım. Benim için önemli olan aydınlıkta olmak, ışıkta kalmak. Bu yüzden avluda arıyorum. Onun önce ve öncelikle aradığı iğne değil, ışıktır. Ve işte avluda yeterince ışık vardır.
IŞIK
benim için en manalı kelimelerden bitanesi.
aydınlatan, ısıtan, yol gösteren
saran, umut veren
yüzümüz hayatımız kalbimiz -illeride de mezarımız nur ile olur inşallah
ışık mansur müjdeci demektir çönki o bir yıldızdırr türkiyeden tüm dünyayı aydılatan veeee hayat onun gibi bir insana muhtaçtırrr
insanlığın gördüğü son cevherdirr işiğiniz bol olsun
kalp gözünüz açık olsun
sen bana ışık ver yeter bende filiz çok
ışıklar çok güzel ve özellerdir. ışıksız bir dünya düşünülmez bir çiledir
aslolan vardır bir. bir de sahteleri. yarı yolda bırakır tercihinizi doğru yapamazsanız. karanlıkta kalmak kadar kötüsü de var..
ışıkların arkasında bir insanlık ölüyor
Işık
Bir melek geldi yanıma,
diz çöküverdim önünde
ve ağlıyordum ben..
yıkılmıştım dizlerimin üstüne
kırılmış onuruma
tutmayan dizlerime
akan gözyaşlarıma bakıp
yere eğilmiş başımı kaldırıp,
göğe doğrulttu beni.
ve ağlıyorken
ben bir ışık gördüm ufukta..
o ışık acıya,
o ışık hasrete,
o ışık ölüme meydan okuyor
meydan!
ağlıyorken,
bir ışık gördüm ufukta..
(diken)
IŞIK....(Sözlükteki anlamını herkes bildiğine göre...)
Benim için:
Aydınlatan, parlak, yol gösteren, bilim, güzel bir ruh,
sevgi adına elinde taşıdığı meşale ile,ortalığı aydınlatan kişi.
Yaşama bakış.....
Işık ve sevgiyle kalın :-)))
İnsanları bakmaya korktuğu şey nedense bir şey parlak oplunca ondan kaçıyoruz.
Bulduğu ilk aralıktan içeri sızdı
Işık ne kadarda arsız oluyor
Koyu karanlığı gördüğünde
ışık hayata bakış açısı, rahatlık ve ferahlıktır