Kültür Sanat Edebiyat Şiir

melamet hırkası sizce ne demek, melamet hırkası size neyi çağrıştırıyor?

melamet hırkası terimi Aylin Ay tarafından tarihinde eklendi

  • Osman Akış
    Osman Akış

    bir şeyi kendim yaptım kendim cezasına katlanırım anlamına da gelir.Nitekim ´´Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi gah inerim yeryüzüne seyreder alem beni´´ sözleriyle bunu anlayabilirz
    Ve Kul Nesîmî’nin yüzyılları eskiten bir dörtlüğüdür bu;

    Bu dizelerde iki konu dikkat çekicidir. İlki, Melamî hırkasını herkesin kendinin giydiği, ikincisi de ar ve namusun bir sırça denli nazik ve hassas olduğudur.

    Melamet kelimesi “kınama, ayıplama, kötüleme, azarlama, kara çalma” gibi anlamlara gelen ve kınanmayı amaç edinen, insanların kınamasına hedef olmak için kasıtlı tavırlar geliştiren sufilerin yolunu işaret eden bir kelime. Her ne kadar Melamiliğin diğer mistik anlayışlar gibi bir tasavvuf yolu olmadığını iddia edenler varsa da (msl. ileri gelen Melamilerden Abdülaziz Mecdi) Melamilik tarih boyunca hemen bütün tasavvuf dünyasını etkilemiş, Kalenderîlik, Haydarîlik, Mevlevîlik, Bektaşîlik, Hamzavîlik gibi tarikatların öğretileri arasında önemli bir yer tutmuştur.

  • Emel Ceylan
    Emel Ceylan

    Melâmilik; 'Ben hiçim Allah var' demektir. Melâmi nefsini yenendir. Eskiden Anadolu' da tarikat şeyhleri gurur ve kibire kapılınca onlara muhalif olarak kurulmuş bir tarikattir melâmilik. Melâmilik tüm dünya nimetlerinden vazgeçerek, kendini kınayıp kınatarak, her türlü şan şöhret itibardan ve mevkiden vazgeçerek yaşamayı seçmek ve bu yoldan geçerek olgunlaşmaya çalışmak yoludur.

    Melâmilik varılacak nokta değil, o noktaya varmak için geçilen kapıdır. Melâmet hırkası ise; ibadet de gizli kabahat de inanç da formatında bir anlayışa meyil vermislerdi. Dışardan gözlemlendiğinde kimsenin, bu anlayışa bağlı insanların Allah yolunda bir yaşam sürdüklerini anlaması mümkün değildi. Zira, böylesi bir imaj için kendilerince hal ve hareketler geliştirmişlerdi. Misal, yasak emirleri yapar görünmek gibi. İşte melâmet hırkası da kendini gizlemek için giyildiği varsayılan imgesel bir hırkadır.

  • Hüseyin Yılmaz
    Hüseyin Yılmaz

    Haydar haydar türküsünün sözlerinde bulunan bir kelime grubu, ayrıca bu türküyü birde Can Göksun'dan dinlemenizi isterim.

  • Tekin İpek
    Tekin İpek

    Melamet ağır bir sorumluluk hissi veren bir anlayışı ihya eden yapı taşıdır

  • İbrahim Ceyhun Falay
    İbrahim Ceyhun Falay

    Kızıma

    kızım söyle ben sana baba mıyım
    kızım aşkım her şeyim söyle
    yolunu açan mıyım
    kızım aşkım
    hayata bakışım incilen yüreğin
    benle yok oluyor mu
    kızım hayat varlığım güzelligim
    hayatına ayna oluyor muyum
    kızım canımın canı ömrüne ömür kattığım
    ömrüm ömrüne ışık tutuyor mu
    ömrümü sersem canını yanmaktan korur muyum
    canım kızım senin canın yanmasın
    benimkini yak canın yanmasın
    ömrüm senin olsun

    İbrahim Ceyhun Falay

  • Kadir Yıldız
    Kadir Yıldız

    peki bildiğimiz hırkadaki mecaz anlamını nasıl bir ilişki ile kullanmışlar? açıklayacak var mı? merak ediyorum da..

  • Gönül Bağ
    Gönül Bağ

    Melamet fırkası nefsi köreltmek için giyinilen bi hırka..Dergahlarda vardı nefis terbiyesi..Aylarca oruç tutmak,gururu ezmek için ayak işleri yapmak gibi

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Melamet hırkası ateşten bir gömlektir. Giymesi nefse zor gelir.

  • Birdunya Ki
    Birdunya Ki

    üstünüze giyerseniz İnsanlığınız üşümez..

  • Turgay Tansel
    Turgay Tansel

    Melanet gibi bir şey, yani büründüğün kimlik, insanların seni gördüğü hal.

  • Hüseyin Kürşat Türkan
    Hüseyin Kürşat Türkan

    Melâmet Hırkası
    Melâmilik; 'Ben hiçim Allah var' demektir. Melâmi nefsini yenendir. Eskiden Anadolu' da tarikat şeyhleri gurur ve kibire kapılınca onlara muhalif olarak kurulmuş bir tarikattir melâmilik. Melâmilik tüm dünya nimetlerinden vazgeçerek, kendini kınayıp kınatarak, her türlü şan şöhret itibardan ve mevkiden vazgeçerek yaşamayı seçmek ve bu yoldan geçerek olgunlaşmaya çalışmak yoludur.
    Melâmilik varılacak nokta değil, o noktaya varmak için geçilen kapıdır. Melâmet hırkası ise; ibadet de gizli kabahat de/inanç da formatında bir anlayışa meyil vermislerdi. Dışardan gözlemlendiğinde kimsenin, bu anlayışa bağlı insanların Allah yolunda bir yaşam sürdüklerini anlaması mümkün değildi. Zira, böylesi bir imaj için kendilerince hal ve hareketler geliştirmişlerdi. Misal, yasak emirleri yapar görünmek gibi. İşte melâmet hırkası da kendini gizlemek için giyildiği varsayılan imgesel bir hırkadır.

  • Mete Esin
    Mete Esin

    Melâmet, Melâmîlik…

    Melâmetin hırkası tamam da, ya melâmet ne demek ola ki? .. Arapça bu kavramın kökeninde gene Arapça “levm” sözü yatmaktadır. Levm, kınama ve kötüleme demek oluyor. Buradan Melâmet’e varıyoruz. O ise; azar, ayıplama, kınama veyâ sitem anlamındadır. Kısaca, Ülke geçmişimizde böyle bir tarîkat vardır. Mensuplarına Melâmî, tarîkatın kendisineyse Melâmîlik denmiştir. Melâmet kezâ bunun aynıdır. Belli-başlı özellikleri alçak gönüllülük, dünyâ malında gözü olmamak ve kanaatkâr davranmalarıyla kendilerini toplumdan saklamalarıdır. Başkalarının yanında bulunurken, kendi aralarında rumuz ve işâretlerle anlaşmışlardır.
    Burada, bizden önce konuya ilişkin hayli bilgi verilmiştir ki, bunları tekrâr etmenin bir anlamı olmayacaktır. Bizim Melâmîlik hakkında hem bir yakınlığımız, hem de bir hâtıramız bulunmaktadır. Onlara değinmek isteriz. Şöyle… Trakya’nın antik ve târihî ilçesi şirin Vize, bizim doğum yerimiz olup, memleketimizdir. Aynı Vize’yse, Cumhûriyet’imizin bütün tarîkatlarla birlikte kapattığı Melâmîliğin herhâlde son merkezidir. Tanınmış Melâmî şeyhi ve şâir “Vizevî Kaygusuz Âlî Alâattin” de adının önündeki ekten anlaşılacağı gibi Vizelidir. Daha az tanınmış Vizeli başka şeyhler vardır. Tarîkatın son şeyhi “Şeyh Bâlî Efendi” kezâ Vizelidir ve soyu Ora’da yaşamaya devâm etmektedir.. Yakınlık dediğimiz husus budur, bu kadardır.
    Hâtıramıza gelince… Yirmibeş-otuz yıl önce bir cenâze için Kuşadası’na gitmiştik. Uzun ve tabiatıyla o kadar yorucu bir yolculuğun sonunda cenâze namazına ancak ermiştik. Vardığımız Merkez Camiinde, namaz vaktini beklerken oturacak bir yer arıyorduk. O kadar bankın içinden karşıdaki birinde yer görmüştük. Hemen oraya yöneldik. Bizim şimdiki çağımızı yaşayan iki amcadan izin isteyip, yanlarına iliştik. Merhaba ve hâl-hatırdan sonra, belli olan yabancılığımız karşısında amcalar nereli olduğumuzu, cenâzeyle ilgimizi sormuşlardı. Vize’yi söyledik. Fakat bilemediler. Neyse… Biz de onların birini Rumeli’ne, diğeriniyse, Arap melezi gibi görsek de Ora’ya yakıştırmıştık. İlgi çekicidir ki aynen de öyleymişler! Arap’a benzettiğimizin babası Osmanlı subayı olarak Aydın’dan Libya’ya gitmişmiş. Orada evlendiği Arap kızı da melez amcanın annesi oluyormuş! Bu iki tahminimize bayağı bir şaşırmışlardı. Ancak, biraz sonra daha fazla şaşıracaklardı!
    Amcalar, sözü fazla uzatmadan bir konuya yoğunlaşmış, bize onu anlatmaya çalışıyorlardı. Fakat üstü kapalı bir üslûpla! Dikkatimizi çeken husus anlatılanın Melâmî felsefesine benzerliğiydi. Ne var ki… Bu durum, aradan geçen uzun yıllar sonra Melâmîlikle ancak bir benzerlikten ibâret olabilirdi. Sizin şu anlattığınız Melâmîliğe benziyor, diyecek olmuştuk ki… Ağzımızdan Melâmî sözü çıktığı anda birbirlerine bakışmışlar ve Arap melezi amca, “bana bak çocuk şimdi tokadı çakarım ha! ” deyivermişti. Fakat her ikisi de şaşkın bir hâlde gülümsüyorlardı. O, tokat, denilenin ise şaka olduğu besbelliydi.
    Sonra iyice bize döndüler. Şimdi anlat bakalım, sen kimsin? Melâmîliği nereden biliyorsun? gibi sorular yönelttiler. Vizeli olduğumu söylemiştim ya… diyecek olduk. Fakat bundan bir şey çıkaramamışlardı. Belli ki Melâmilik târihini bilmiyorlardı. Sonra, Vize’yle Melâmîlik bağlantısını naklettik. Şaşkınlıkları daha da artmıştı. Hiç ummadıkları genç bir adam neler anlatmaktaydı. Bu kere bizi aralarına aldılar. Sevgi ve şaşkınlıkla sarılıyor ve sıkıştırıyorlardı. Onlar için, bu devirdeki inanılmaz bir kişiydik biz.
    Artık namaz vakti de gelmişti. Namaz sonrası karşılıklı adresler ve telefonlar aldık. Bir süre de böyle haberleştik. Sonrasını hatırlayamıyoruz.
    Amcaların bizde bıraktıkları intibâ, kendilerinin tam da o felsefenin müritleri olduklarıydı. Bugün için hayatta olmaları çok zayıf ihtimâldir ki, ruhları şâd olsun! diyoruz.
    Bunu buraya niye mi yazdık? Elbette ki, Melâmîliğin bölük-pörçük dahi olsa bugün hâlâ yaşadığını anlatmak için! Evet… Örgütlü olmasa bile, Melâmîlik birilerinin gönüllerinde hâlâ daha yaşamaktadır.

    Mete Esin

  • Nilay Kıvrak
    Nilay Kıvrak

    melamet demek yok olmak demektir.ölmezden evvel ölmek.nefsini terbiye edip arifleşmek.varlığı,benliği dağıtıp yok olmak kardeşler....
    sövene dilsiz vurana elsiz aşık olup gönülsüzleşmek.
    vücut bir gemi akıl yelkeni,fikir dümeni deyip yolu ona göre seçmek...
    pir-i kaptan kendimizi gemi varsaymak..
    üstadların yolunda yol alıp kebab olup pişmek,yanmak külü savurmak yok olmak...
    huzur-u ilahi ye ulaşmak..
    herşeyde işleyenin hakk olduğunu müşade etmek..
    heryüzde hakk ı görmek hakk ı birlemek..
    şeriat tarikat yoldur bilene,hakikat marifet andan içeri..
    anlayana bir söz durur,yokuş diil dümdüz durur...anlamayana sözümüz yoktur.
    bilmeyenler bilmez bizi bilenlere selam olsun....

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Şimdi en ufak bir eleştiride celallenenler biraz tasavvufla ve bu konularla ilgilenseler, o celalliklerinden eser kalmaz.

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Kınayanın kınamasından korkmayan,
    Halktan kendini soyutlamadan halk ile yaşayan, onlarla hoş geçinen, kırmayan,
    Halkın içindeyken bile kendi içende HAKK ile birlikte olan,
    Adeta bedeni halkın içinde ruhu HAKK'kın yanında olan, halkın içindeyken bile gizli daimi zikir halinde bulunan, Allah dostlarına ait özel durumda bulunanlar için yapılan benzetme.
    Melanet hırkasını giyenlere ne mutlu.

  • Deadea
    Deadea

    MELAMET TASAVVUFUN RIFAT KOLU OLUP EN ÜST MERTEBESİDİR.BU YOLA HEVES ETMEK BİRÇOK ŞEYİ TERK ETMEK ANLAMINA GELİR.

  • Elif Erisen
    Elif Erisen

    Muslumanin yoludur amaci degildir.

  • Cem Erbakış
    Cem Erbakış

    Melamet hırkası anlamı,
    Melamilikten türemiş olup Kınayanın kınamasından korkmayan Dışarda halk ile içeride hak ile olan acayip karayip, iyi geçinilip kesinlikle kalpleri kırılmaması gereken melami dervişlerinin, melameti yaşantısını seçmiş. Farklı yapı kültür ve anlayışla gizli ibadeti yapan kılık kıyafeti ile toplumdaki insanlardan faklı olmayan Allahın gizli memurlarının yaşantı şekli olarak tanımlanabilir.

  • Hatice Yavuzdurmaz
    Hatice Yavuzdurmaz

    bi de mazlum çimen seslendiriyorsaa.. :))

  • Yağmur Bulut
    Yağmur Bulut

    MELAMET HIRKASI

    Ben melamet hırkasını
    Kendim giydim eğnime
    Ar ü namus şişesini
    Taşa çaldım kime ne
    Haydar Haydar taşa çaldım kime ne

    Sofular haram demişler
    Aşkımın şarabına
    Ben doldurur ben içerim
    Günah benim kime ne
    Haydar Haydar günah benim kime ne

    Gah çıkarım gökyüzüne
    Seyrederim alemi
    Gah inerim yeryüzüne
    Seyreder alem beni
    Haydar Haydar seyreder alem beni

    Gah giderim medreseye
    Ders okurum Hak için
    Gah giderim meygedeye
    Dem çekerim aşk için
    Haydar Haydar dem çekerim aşk için

    Nesimi'yi sorsalar kim
    Yarin ile hoş musun
    Hoş olam ya olmayayım
    O yar benim kime ne
    Haydar Haydar o yar benim kime ne

    Aşık Nesimi

  • Mustafa Turhan
    Mustafa Turhan

    Melamet hırkası, ücretsizdir. Ama pek alan bulunmaz. Adı gibi örtücü değildir. örtülen insanı açar. insanın na-mahrem yerlerini örtmez, bilakis açar. onu, giyenden başkası görmez. Sahibinden, giyenden başkası da onu örmez. vs. vs.

    Ama....

    Melamet Hırkasın Aşıklar Giyer
    Tevhit Bayrağını Eylemiş Siper
    Her Fikir Kelepçe Her Fikir Rehber
    İnsanın Mayası Olur Muhabbet

    Melamet Aşını Zevkle Yiyenler
    Nefsini Çıkarıp Hakkı Giyenler
    Bir Erin Elini Öptüm Diyenler
    Kahır Ülkesinde Bulur Muhabbet

    Melamet Suyunu Kevser Kılanlar
    Edeb Ahlakını Haktan Alanlar
    Sıfattan Surete Nazar Salanlar
    Lütfun Deryasından Alır Muhabbet

    Melamet Donunu Giymez Bilenler
    Güle Gül Yakışır Tevhittir Cevher
    Aklın Kandilinde Allahü Ekber
    Alemlere Sultan Olur Muhabbet

    Melami Almıştır Haktan Gözünü
    Gönüllü Mutlaktan Söyler Sözünü
    Nadanın Gönlünde Büyük Düğünü
    Yapınca Azrail Olur Muhabbet.

    22 Ocak 2007

    Mustafa Turhan

  • Bay Grey
    Bay Grey

    Birde Melanet Hırkası vardır ki bunuda aşağıdaki hezeyanları fütursuzca sallayan develer giyer.....

    'peygamberlerin mucizeleri (ayın tamm ortadan şakkk diye ikiye
    ayrılması,

    kızıl denizin tammmm ortadan şarrr! ! ! ! diye bölünmesi..vsvswc! !) ...

    yanında..(Mısır Piramitleri) çocuk oyucağı kalır...! ! ................- :) .

    buu peygamber mucizelerinden.../ sonralara...bugünlere! ! kalmış hiiiiçç

    bişii yok...ya yarmışlar! ! ? / ya bölmüşler..? ? ? ..............- :)

    ay dededddeee, yerindeeee.....................- :) '

  • Asli Bilgin
    Asli Bilgin

    Herseye bi itirazin var, demekki varmiski koymuslar oraya. olmayan bisiyi koyacak halleri yokya bu insanlarin...

  • Bay Grey
    Bay Grey

    yokum öyleyse varım...gibi bir şey...

  • Hamza
    Hamza

    ben melamet hırkasını
    deldim taktım eğnime
    ar ü namus şişesini
    taşa çaldım kime ne

    ben yitirdim ben ararım
    yar benimdir kime ne
    gah giderim öz bağrıma
    gül dererim kime ne

  • Erkan Senturk
    Erkan Senturk

    Melamet, kişinin kendi nefsini levm etmesi, yani kınaması demektir!
    Niye kınıyor, o güne dek nefsinin esiri olarak yaşadığını anladı ve pişman oldu da ondan... Ne olur sonra, kişi kendisine ait olduğunu zannettiği yüklerden kurtulması lazım. Nedir onlar? Kişinin ef'ali, sıfatları ve zatı! Bunlardan soyunup sahibine iade ettiği anda, sahibi o saliki giyindirir! Ne ile? Kendi zatı-sıfatları ve ef'ali ile!
    İşte MELAMET HIRKASI budur! Bu hırkayı giyen kişi artık O'nun veli kuludur! Çünkü Kur'an'ın bir ayetine göre, 'Ancak O'nun giydirdikleri giyinmiş, O'nun doyurdukları doymuştur! '
    'Onlar korkmazlar, mahsunda olmazlar! ' sınıfına girmiştir artık o kişi...
    O yüzden, bizler hayatımızdaki zan+vehim ve evhamlardan kurtulmadıkça, yaşadığımızı zannederiz, ama yaşam yüzeysel kalmış, hakikatten uzak bir yaşam olmuştur, bununda O'nun indinde bir kıymeti yok tabii...

  • Ben melamet hırkasını kendim giymedim kime ne diyemiyorum....

  • Aylin Ay
    Aylin Ay

    'Melamilerde zaviye, tekke, dergâh ve hangâh gibi tarikat durakları yoktur. Zikri de merasimden saydıkları için bundan vazgeçmişler, zikri Tanrıyı düşünmek, O’nun kudretini ve büyüklüğünü anmak ve idrak etmeye çalışmak şekline dönüştürmüşlerdir. Melamiler, halk gibi çalışarak kazanmak, kendi el emeği ile geçinmek istemişler; şeyh, derviş, hoca gibi sıfatların ardına saklanarak başkalarının sırtından geçinmeyi doğru bulmamışlardır
    Melamet, Hakk’ın hizmetinde olmak, halka saygılı davranmaktır.'

  • Hatice Yavuzdurmaz
    Hatice Yavuzdurmaz

    mazlum çimen sesiyle..

  • Mâi Eflatun
    Mâi Eflatun

    tasavvufi bir terimdir..melamet yokluk anlamını ihtiva eder..dolayısıyla melamet hırkası da yokluk hırkasıdır..mecazi bir anlam taşır..
    hiçlikte varlığa ermeyi ifade eder..