Saatlerin amansız bir çileye düşmüşcesine mevsimleri kovalamaları Seni bulmak içinmiş, yeni anladım.
Senin yokluğunda bir ben mi öksüz kaldım sanırsın . Zaman, mevsimler, her dibinde gölgelendiğin ağaç . Tüm yaşam öksüz kaldı bilmezsin .
İlkbahar tüm renklerini ,çiçekler kokusunu senden alırmış Kirazın tadını alamamam . Senin kestiğinde karpuzun verdiği kokuyu bir daha hissedemem Senin elin değmediği içinmiş ,yeni anladım .
Senin yokluğunda içim kan ağlar, irin döker ... Bir benim canım yanar sanırdım bayramlarda . Oysa sen yoksun diye bayramların da canı yanarmış . Yeni anladım.
Bir tabak güneş istiyoruz garson Lekesiz olsun lekesiz Bir dal badem çiçeği Bir bardak da deniz Bir tabak yaşam istiyoruz garson Şöyle zulumsüz köşesinden Biraz umut Bir bardak da mutluluk...
"Sonunda her şey olduğu gibi olmalı ve her zaman da öyle olmalıdır.Büyük şeyler,büyükler için kalır,uçurumlar derin olanlar için, incelikler ve heyecanlar rafine olanlar için ve kısaca özetlemek gerekirse; nadir olan her şey nadir olanlar için kalır."
Herkesin uykusunda boğulduğu Taşlara konuştuğu,kuyulara inandığı Duasından korktuğu,Tanrısını öldürdüğü Acısını unutmuş bu insan çölünde Bir gün bir çocuk çıkıp da Topuklarımızda kaybolmuş bir mavi sesle "Ben sizi sevmiyorum." Derse Gelecek nereden gelecek,diyordun ya...
Kaçıncı yaz bu yokluğunda yitirdiğim? Kaç mevsim boyu eskitildi düşlerimiz? Eskidik, yenildik, yittik…
Kaç kez bittik hiç başlamadan… Yazları kışlara biriktirdim gelirsin diye. Üşümeler biriktirdim avuçlarımda sen ısıt diye. Hala yokluğunu saklıyor takvim yaprakları…
Bende misin hala..? Ne çok söyledik bu dilsiz ezgiyi, Ne çok sustuk birlikte… “Seni seviyorum” demek ne zordu; Susmak ağrılı…
Ağrıdık, parçalandık, kanadık içimizde. Kan pıhtılarında birikti dilimizden dökemediklerimiz. Şimdi silik bir hayalsin belli belirsiz… Düşlerim senden yoksun. Bende misin hala..?
Ne olsun işte; Her şey bildiğin, gibi Aylardan Aralik Yine kumbarama bahar biriktiriyorum. Eylül de koklayabileceğim, Bir avuç papatyam olsun istiyorum. Bildiğim tüm adak ağaçlarına, Bu bahar çaput yerine gelincikler takıyorum. Anlamını çözemediğim tüm iğneli tümceler Ve bilimum sitemler üzerine düşünmemeyi öğreniyorum . .
Pencereler,sabaha karşı mıydı bilmiyorum. Belki de gece yarısı bilmiyorum. Odamın içindeydi yıldızlar ve gece kelebekleri gibi, Çırpınıyorlardı camlarınızda.. Ben onlara dokunmaktan çekinerek, Açtım sizi pencereler. Salıverdim yıldızları geceye, Aydınlık sınırsız hür geceye, Yapma ayların geçtiği geceye.... Nazım . .
Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam . Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin . Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık . Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek . ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi .. Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık .. Ahmet Telli . .
İyi ki bilmiyor kalabalıklar, Yağmura bakmayı cam arkasından, İnsandan insana şükür ki fark var; - Birine cennetse, birine zindan - İyi ki bilmiyor kalabalıklar. Sezai Karakoç . .
Her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler. Ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak; yoksa hangi balık boğmuş kendini, hangi serçe atlamış damdan... Dostoyevski . .
Saatlerin amansız bir çileye düşmüşcesine mevsimleri kovalamaları
Seni bulmak içinmiş, yeni anladım.
Senin yokluğunda bir ben mi öksüz kaldım sanırsın .
Zaman, mevsimler, her dibinde gölgelendiğin ağaç .
Tüm yaşam öksüz kaldı bilmezsin .
İlkbahar tüm renklerini ,çiçekler kokusunu senden alırmış
Kirazın tadını alamamam .
Senin kestiğinde karpuzun verdiği kokuyu bir daha hissedemem
Senin elin değmediği içinmiş ,yeni anladım .
Senin yokluğunda içim kan ağlar, irin döker ...
Bir benim canım yanar sanırdım bayramlarda .
Oysa sen yoksun diye bayramların da canı yanarmış .
Yeni anladım.
Bayramların neden tadı tuzu yok
a.b
.
.
İnsanlık yeni bir döneme girdi.
Eşyadan yana zengin, insandan yana fakir...
Hele dik tut başını
Önce haykır
yıkılmadığını, tükenmediğini.
Yüreğindeki yalım nasıl olsa korlaştırır
zamanın çeliğini..
Ahmet Telli
.
.
Bahar ne güzel de hatırlatıyor,
yaşadığımız sürece umutların bitmeyeceğini...
Al eskici!
Yarım yamalak yaşadıklarım, suratsız zamanlarım senin olsun.
Bana güzel bir şarkı söyle!
İçinde sevgi, içinde umut olsun...!
Seçil Oğuz
.
.
Bir tabak güneş istiyoruz garson
Lekesiz olsun lekesiz
Bir dal badem çiçeği
Bir bardak da deniz
Bir tabak yaşam istiyoruz garson
Şöyle zulumsüz köşesinden
Biraz umut
Bir bardak da mutluluk...
Adnan Yücel.
.
.
bana ne yazmıyorum,
hunilerimi zor sakladım zaten...
çocuğuma kötü örnek olmaman lazım ;)
"Korkunç derinlikler olmadan güzel yüzeyler yoktur."
#Nietzsche
"Sonunda her şey olduğu gibi olmalı ve her zaman da öyle olmalıdır.Büyük şeyler,büyükler için kalır,uçurumlar derin olanlar için, incelikler
ve heyecanlar rafine olanlar için ve kısaca özetlemek gerekirse; nadir olan her şey nadir olanlar için kalır."
#Nietzsche
Annie are you okay
Are you okay Annie!!!!!
michael joseph jackson...
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle
Cahit Zarifoğlu
.
.
Herkesin uykusunda boğulduğu
Taşlara konuştuğu,kuyulara inandığı
Duasından korktuğu,Tanrısını öldürdüğü
Acısını unutmuş bu insan çölünde
Bir gün bir çocuk çıkıp da
Topuklarımızda kaybolmuş bir mavi sesle
"Ben sizi sevmiyorum." Derse
Gelecek nereden gelecek,diyordun ya...
#şükrüerbaş
özlemlerinin beni sarmasına
izin verecek kadar büyüdüm.
.s.t
.
.
Kaç adam kaldı ki,,
gökyüzü gibi seven.
Kaç kadın kaldı ki, yağmurlu türküler söyleyen...!
Seçil Oğuz
.
.
Sen her gün başka bir güzel olsan
Ben her gün başka bir aşık
Her göz göze gelişimizde
Yıldırımla vurulmuş gibi olsak
Hep yeni bir aşk olsa aramızdaki
Her seferinde
Ne harika olurdu yaşamak
Hele evlilik
Sen her gün başka bir güzel olsan ?
Aşk ile...
Cahit Sıtkı Tarancı
.
.
O senin neyin oluyor dediler.
Uzaktan dedim,
uzaktan yandığım olur kendisi...!
Attila İlhan
.
.
Bir gülüşüne,
dört mevsim sığmış.
Dışarı da şimdi zemheri kışmış.
Kimin umurunda...!
Ahmed Arif
.
.
Kaçıncı yaz bu yokluğunda yitirdiğim?
Kaç mevsim boyu eskitildi düşlerimiz?
Eskidik, yenildik, yittik…
Kaç kez bittik hiç başlamadan…
Yazları kışlara biriktirdim gelirsin diye.
Üşümeler biriktirdim avuçlarımda sen ısıt diye.
Hala yokluğunu saklıyor takvim yaprakları…
Bende misin hala..?
Ne çok söyledik bu dilsiz ezgiyi,
Ne çok sustuk birlikte…
“Seni seviyorum” demek ne zordu;
Susmak ağrılı…
Ağrıdık, parçalandık, kanadık içimizde.
Kan pıhtılarında birikti dilimizden dökemediklerimiz.
Şimdi silik bir hayalsin belli belirsiz…
Düşlerim senden yoksun.
Bende misin hala..?
Kahraman Tazeoğlu
.
.
İçimden ağız dolusu sövmek geliyor hayatın gelmişine geçmişine. Hayatıma giren çıkan herkese. hayatımdan geçen herkese...
Bekle beni...
Rüzgarlar estiğinde,
Sonbaharda kurumuş bir yaprak,
Pencerenden süzülüp,
Avuçlarına dokunana kadar bekle....
Ertuğrul Bayam
.
.
Ne olsun işte;
Her şey bildiğin, gibi
Aylardan Aralik
Yine kumbarama bahar biriktiriyorum.
Eylül de koklayabileceğim,
Bir avuç papatyam olsun istiyorum.
Bildiğim tüm adak ağaçlarına,
Bu bahar çaput yerine gelincikler takıyorum.
Anlamını çözemediğim tüm iğneli tümceler
Ve bilimum sitemler üzerine düşünmemeyi öğreniyorum
.
.
Pencereler,sabaha karşı mıydı bilmiyorum.
Belki de gece yarısı bilmiyorum.
Odamın içindeydi yıldızlar ve gece kelebekleri gibi,
Çırpınıyorlardı camlarınızda..
Ben onlara dokunmaktan çekinerek,
Açtım sizi pencereler.
Salıverdim yıldızları geceye,
Aydınlık sınırsız hür geceye,
Yapma ayların geçtiği geceye....
Nazım
.
.
Bu özlem de burada dursun, tam kursağımda.
İlhan Berk
.
.
Belki bir gün dedim
Belki bir gün
Sana da anlatırım
Deniz olmadan da
Yaşar martı
Kalbinde içli bir sızı..
A.E
.
.
Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam .
Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin .
Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık .
Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek .
ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi ..
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık ..
Ahmet Telli
.
.
Kim bilebilir
Hangi rüzgara eğildi
Kıvrımını çoktan almış bu yaman ezgi.
Cahit Zarifoğlu
.
.
İyi ki bilmiyor kalabalıklar,
Yağmura bakmayı cam arkasından,
İnsandan insana şükür ki fark var;
- Birine cennetse, birine zindan -
İyi ki bilmiyor kalabalıklar.
Sezai Karakoç
.
.
Sabah uyanır uyanmaz aklımdaydın.
Güldüm.
Kalktım, bunu anlatmaya sana geldim.
Sait Faik Abasıyanık
.
.
Dağın uykusuna, kuşun gözüne,
Sabahın sesine, taşıdım seni..
Geldi bahar, sen yine şâd olmadın gönül...
Ülkü Tamer.
.
.
Sadece çocukken güler insan, diğerleri palavra. Çünkü insan büyüdükçe komikliklere değil, acılara gülmeyi öğrenir aslında.
Bob Marley
.
.
Her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler.
Ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak; yoksa hangi balık boğmuş kendini, hangi serçe atlamış damdan...
Dostoyevski
.
.