Ne çok yaramız var değil mi ? Üstünü kapattığımız... “Boşver” diyerek geçtiğimiz, ne çok yürek sızımız... Yalnız kaldığımızda bir şiirin içinden, Bir şarkının nağmelerinden çıkıp gelen... Tebessümle gizlemeye çalışsak bile, Gözlerimize mühürlenen, ne çok hüzünlerimiz… Gülten Alp
Üşüyor insan, Kış bahane; Havadan soğuk ve buzdan kaplı kalpler var. Düşüyor insan, ayaklar takılmasa dahi, Gitmek istediği yuvasına varamıyor. Tebessümlere hasret kalmalar, ardından kanamalar var. Küsüyor insan; Ter ve gözyaşı ile bezenmiş hak edişlerin; Kursakta kalan hevesleri var. Gül tutanlara taş atanlar var. İşte böyle böyle ölüyor insan. Bir göçük altından, yada bir uçurumdan değil, Diğer insanların umursamazlığından kimi zaman..
"Bağnaz,belirli bir düşünce ya da inanç sistemine körü körüne bağlanır; cahil yobaz olduğu gibi,aydın yobaz da vardır." . Sizin gibi insanlara öyle çok ihtiyacımız var ki,öyle de çokça.!
Evler, dükkânlar, camlar, tahtalar onarıldı elbet. Peki ya insanlar... Ya yaraları, yıkıntıları, yangınları Ya gidip te dönmeyenler... Kalanlar... İnci Aral
Sevmek, yaşamın bizi sürüklediği uçurumun kıyısında tutunduğumuz o incecik gelincik sapı, ölümle dirim arasındaki baş dönmesidir. Üstümüze yürüyen o duyarsızlığın o siyah ordusuna karşı, yürek çarpıntılarından oluşturduğumuz ışıklı bir korunaktır.
Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm. Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm. Obur doymazlıkların obur açlıklarında, Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm.
Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde; Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm.
Kimi öldürülen kardeşi için Ve yakışmıyor hiç bir canlıya ölmek Hele ki çocuklara Yakışmıyor onlara ölmek Yakışmıyor zaferin kızıllığı varken Yada vişnenin Yakışmıyor kan kızılına bürünmek Yakışmıyor parklar, bahçeler dururken Çocukları tabutta görmek
"...anlamaya çalışıyorum.Oysa her şey o kadar açık ki,hayranlık ya da küçümsemeyi bir kenara bırakıp düşünürsek azıcık.Biz aynı acının içinden geçiyoruz.Aynı şiddetle kötürümüz.Kötülüğün o büyük evinde yaşıyoruz.Aynı rüyanın içindeyiz. Hepimizin alnında,avuçlarında ekmek ve aşk yazıyor.Hepimiz inandığımız değerlerle yaralıyız."
Ölüm bu, Fıkara ölümü Geldim, geliyorum demez. Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü, Ya da seher, mahmurlukta, Bakarsın, olmuş olacak. Bir hastan vardı umutsuz, Hasreti uykularda, Hasreti soğuk sularda. Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri, İki mavi, kocaman korku çiçeği, Açar, derin kuyularda…
Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük… Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım…Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?
şimdi bu yüreği nerelerde beslemeli bütün saksıları kırılıyorken güneşin büyüsüyle ve ölümler ilençliyorken en masum sevinçleri ve her sevgi kendisiyle çelişiyorken şimdi bu nasıl doğmaklar olur yeniden beyazlara
ama şimdi kim kandırabilir sizi bir ölünün hayat kokan ağzını öpmek için.
Hadi uyu“ demek kolay. Yanıbaşımda yardım edemediğim göz göre göre ölümü bekleyen çocuklar var anneler babalar var. Olmuyor işte uyuyamıyorsun. İnsan ne olmak ister? Hiç kepçe olmak ister mi? Şu an olsam keşke. Tek tek enkazların üzerini açsam.. #HalukLevent
Her insan öldüğünde bu söz gelir aklıma... Yarına çıkacağımız bile kesin değilken, nasıl da duyarsızca yaşıyor ve nasıl da hiç ölmeyecekmiş gibi hesaplar içine giriyoruz. Ne çok gönül kırıyor, ne çok zulmediyor ve ne çok kibirden kuleler inşa ediyoruz.. Doğan Cüceloğlu
kütüğüne mübah bakan haramla helal savaşında düşlerini eğrilerle eğiren düşüncelerini bidatlarla süsleyen aslına kafa tutan insanlar arasında asaletin yalnız oynandığı yevm-i ceza arefesinde dudakları moraran bir sevincin bir umudun Iskartaya ayrılan küllerine bir mezar daha kazıyorum
Binlerce "BELKİ" geçiyordu geceden...
Özdemir Asaf
Ne çok yaramız var değil mi ?
Üstünü kapattığımız...
“Boşver” diyerek geçtiğimiz, ne çok yürek sızımız...
Yalnız kaldığımızda bir şiirin içinden,
Bir şarkının nağmelerinden çıkıp gelen...
Tebessümle gizlemeye çalışsak bile,
Gözlerimize mühürlenen, ne çok hüzünlerimiz…
Gülten Alp
Cemre misalidir sevgi
Havaya düştüğünde umut
Suya düştüğünde gurbet
Toprağa düştüğünde özlem olur
Yine de kalmış olabilir;
Küçük bir mavilik gökyüzünde,
Bir sevda kırıntısı,
Avuç içi kadar bir umut...
Ahmet Telli
Yazıyor elim
Dile gelmeyen duygularımı
Kelama çeviren kalemim
Tam onikiden vuracak uykularımı
Sadece içimi döküyordum oysa
Bembeyaz sayfaların satırlarına
Neden, ıslanıp dağılıyor yazdıklarım
Kalemim mavisinde boğuluyor
Nemlenmiş sayfalarım anlamadım
Hatice Kutsal
ne desem o değilsin, daha fazlasın bende.....
Öldürüyor içimizdeki insanlığı önyargılarımız.
Üşüyor insan, Kış bahane;
Havadan soğuk ve buzdan kaplı kalpler var.
Düşüyor insan, ayaklar takılmasa dahi,
Gitmek istediği yuvasına varamıyor.
Tebessümlere hasret kalmalar, ardından kanamalar var. Küsüyor insan;
Ter ve gözyaşı ile bezenmiş hak edişlerin;
Kursakta kalan hevesleri var.
Gül tutanlara taş atanlar var.
İşte böyle böyle ölüyor insan.
Bir göçük altından, yada bir uçurumdan değil,
Diğer insanların umursamazlığından kimi zaman..
#alıntı
Zeze : Acılarım kaç gün sürecek Portuga ?
+ Portuga : En fazla kırk gün .
- Zeze : Kırk gün sonra geçecek mi?
+ Portuga : Hayır, alışacaksın ...!
.
.
( Şeker Portakalı )
.
Sonra aşkı soracak gibi oldu gözleri
"Kiminin İlk sigarasıdır..
..kiminin ise Son nefesliği.."
deyiverdi dudaklarım..
Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden sadece birinde şemsiye vardı.
Bu İNANÇ tır.
#üstündökmen
"Bağnaz,belirli bir düşünce ya da inanç sistemine körü körüne bağlanır; cahil yobaz olduğu gibi,aydın yobaz da vardır."
.
Sizin gibi insanlara öyle çok ihtiyacımız var ki,öyle de çokça.!
Nurlarda uyuyun,Doğan Cüceloğlu Hocam...
Freddie Mercury - Love Me Like There’s No Tomorrow
Öyle bir ağlasam,
Öyle bir ağlasam ki çocuklar
Size hiç gözyaşı kalmasa..
Öyle bir aç kalsam,
Öyle bir aç kalsam ki çocuklar
Size hiç açlık kalmasa..
Öyle bir ölsem,
Öyle bir ölsem ki çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa..
Aziz Nesin
Evler, dükkânlar, camlar, tahtalar onarıldı elbet.
Peki ya insanlar...
Ya yaraları, yıkıntıları, yangınları
Ya gidip te dönmeyenler...
Kalanlar...
İnci Aral
Sevmek, yaşamın bizi sürüklediği uçurumun kıyısında tutunduğumuz o incecik gelincik sapı, ölümle dirim arasındaki baş dönmesidir. Üstümüze yürüyen o duyarsızlığın o siyah ordusuna karşı, yürek çarpıntılarından oluşturduğumuz ışıklı bir korunaktır.
#şükrüerbaş
yaşam / rüzgârın titrettiği
yaprakların / hışırtıları
ardından çağıran / bir ses gibi /
çabucak yitiveren/
anlaşılamadan / söylediği...
.
Oruç Aruoba
Hafız! Sence çocuklar
Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!
#eceayhan
Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm.
Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm.
Obur doymazlıkların obur açlıklarında,
Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm.
Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde;
Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm.
Özdemir Asaf
Kimi öldürülen kardeşi için
Ve yakışmıyor hiç bir canlıya ölmek
Hele ki çocuklara
Yakışmıyor onlara ölmek
Yakışmıyor zaferin kızıllığı varken
Yada vişnenin
Yakışmıyor kan kızılına bürünmek
Yakışmıyor parklar, bahçeler dururken
Çocukları tabutta görmek
#pinokyo
"...anlamaya çalışıyorum.Oysa her şey o kadar açık ki,hayranlık ya da küçümsemeyi bir kenara bırakıp düşünürsek azıcık.Biz aynı acının içinden geçiyoruz.Aynı şiddetle kötürümüz.Kötülüğün o büyük evinde yaşıyoruz.Aynı rüyanın içindeyiz.
Hepimizin alnında,avuçlarında ekmek ve aşk yazıyor.Hepimiz inandığımız değerlerle yaralıyız."
#şükrüerbaş
Ölüm bu,
Fıkara ölümü
Geldim, geliyorum demez.
Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak.
Bir hastan vardı umutsuz,
Hasreti uykularda,
Hasreti soğuk sularda.
Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,
İki mavi, kocaman korku çiçeği,
Açar, derin kuyularda…
€ahmedarif
Teşekkür ederiz Canan hanım O huzur ülkece hepimizi bulur dilerim
Sevgiler
Günaydın Sayfam sakinleri
Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur.
Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük…
Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım…Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem
hangi gözle?
#Şükrüerbaş
şimdi bu yüreği nerelerde beslemeli
bütün saksıları kırılıyorken güneşin büyüsüyle
ve ölümler ilençliyorken en masum sevinçleri
ve her sevgi kendisiyle çelişiyorken
şimdi bu nasıl doğmaklar olur yeniden beyazlara
ama şimdi kim kandırabilir sizi
bir ölünün hayat kokan ağzını öpmek için.
Arkadaş Zekai Özger
Kalbim, katlan bunlara
Çünkü kıştır yaşanılan .
Amansız, limansız bir kış
Yolu yok kalbim ,
yolu yok :
sağ çıkacağız bu acılardan .
Metin Demirtaş
Hadi uyu“ demek kolay.
Yanıbaşımda yardım edemediğim göz göre göre ölümü bekleyen çocuklar var anneler babalar var.
Olmuyor işte uyuyamıyorsun.
İnsan ne olmak ister?
Hiç kepçe olmak ister mi?
Şu an olsam keşke.
Tek tek enkazların üzerini açsam..
#HalukLevent
Her insan öldüğünde bu söz gelir aklıma...
Yarına çıkacağımız bile kesin değilken,
nasıl da duyarsızca yaşıyor ve nasıl da
hiç ölmeyecekmiş gibi hesaplar içine giriyoruz.
Ne çok gönül kırıyor,
ne çok zulmediyor ve ne çok kibirden kuleler inşa ediyoruz..
Doğan Cüceloğlu
kütüğüne mübah bakan
haramla helal savaşında
düşlerini eğrilerle eğiren
düşüncelerini bidatlarla süsleyen
aslına kafa tutan insanlar arasında
asaletin yalnız oynandığı yevm-i ceza arefesinde
dudakları moraran bir sevincin
bir umudun
Iskartaya ayrılan küllerine bir mezar daha kazıyorum
üşüyor
!
aman dilemiyor
bâri aşkla örtün üstünü
!
_boran
Ramazan Boran
Şimdi sen anlat bana bu sızı nasıl geçer
İçimde büyük boşluk sevinçlerimi biçer
Canlar çıksa içimden tek tek dağıta dursam
Devinen saatimi beş şubatta dondursam
İsyan değil bu hicran İstanbul'u sen kayır
Bir acı daha verme Tanrı'ım bu yol ne bayır
Herşeyin en doğrusu kitabın fevkindedir
Ellerimiz havada dua'nın şevkindedir
Canan SERGÜL