Üretim güçleri kimin elindeyse Cumhuriyet odur? He çağda güç-kudret yönetim biçimini belirleyici olmuştur. Dinler savaşımı da aynı minval ve aynı yolu izlemiştir...Emperyal yayılmacılık Sosyalizm ve Kominizme de geçit vermemiştir... Ayrıca, Sovyetler birliği dağıldıktan sonra, Dine dayalı rejim sistemi de dumura uğramıştır...Yani bundan sonra ne sosyalızm, ne kominizm ve nede Dinsel rejimler gündeme gelir...Küresel Dünya da bir sömürenler olacak bir de sömürülenler... Türk Ulusal Devleti'de 1980--12 eylül Oligarşik cunta darbesinden sonra Ekonomik bağımsızlığını tamamen kaybetmiş ve sömrülmeye evet demiştir? 9 Temmuz 2018 Riyaset sistemiyle birlikte Demokrasi rafa kalkmış ve mutlakiyet ilan edilmiştir...Son devran da Cumhuriyet sadece şemsiye görevini yapmaktadır... ----------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Yaşamak, hür ve özgür, bugün kendim ve ülkem için yaptıklarım benim için aynı bayram coşkusunu taşımak ve çocukların elinden tutan bir güven kaynağı olmak ve hayatın en güzel sayfasını tekrar tekrar açmak... kendi ayakların üzerinde durmanın kimlerin eseri ve çabasıyla olduğunu unutmamak ve şükretmek her yeni güne ve güneşin rengini senden saklamayan en büyük güzelliklere...
GÜL ESİN (1901-1996) Türkiye’de seçilmiş ilk kadın muhtardır. 1933 yılında 32 yaşında iken yedi erkek adaya karşı yarıştı ve yaklaşık 500 oy alarak oy çokluğuyla Aydın’ın Çine ilçesi Karpuzlu bucağına muhtar seçildi.
İki yıl süreyle muhtarlık yapan Gül Esin, kahvehanelerde kumar oynanmasının yasaklanmasının yanı sıra, çocukların okula yazdırılması, kadınların sosyal hayata hazırlanması, kız kaçırma olaylarının önlenmesi ve nikâh işlerinin düzene sokulması gibi konularda çalıştı.
Mustafa Kemal Atatürk tarafından ödüllendirilen Gül Esin 1996 yılında 95 yaşında yaşama veda etti.
"Ben Cumhuriyet kadınıyım! Anayım! Görünen biri, görünmeyen binleri doğuran...O binlerle Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatacak olan... “Cumhuriyeti biz kurduk, yaşatacak olan sizlersiniz“ diyen Atatürk’ün genciyim! Yeni nesilin en büyük mimarı başöğretmen Atatürk’ün öğretmeniyim!"
"Ben Cumhuriyet kadınıyım! Yeri gelir eteğimi giyer salınırım salonlarda; yeri gelir yumruk sallarım meydanlarda! Ben fikirim, düşünceyim! Cinsiyetimi bacakarasında arayanlara inat adam gibi kadınım!"
Ben Cumhuriyet kadınıyım! Mücadele damarlarımda var! “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!“ diyenleri "Çanakkale Geçilmez” i tarihe yazanları doğuran benim! Kağnımla cepheye mermi taşıyan Elifim, düşmanla birebir mücadele eden Kara Fatmayım! Ben 9 Eylül'de Izmir’de kırmızı masa örtümden bayrak diken Ayşeyim! Ben cephe gerisinde yemek yapan, yaşlıya, hastaya, gaziye, çoluğa çocuğa bakan en güçlü değerim! Ben elimdeki çapıtı da, kolumdaki bileziği de, canımı da, cananımı da hürriyete feda edenim!
Ben Cumhuriyet Kadınıyım! Atatürkün verdiği haklarla eğitildim,değer gördüm yeniden ! Kara çarşaflarla iki adım geriden yürütülen benliğimi haklarımla yeniden buldum! Seçtim, seçildim özgür irademle! Sınıfa, tarlaya , sokağa, alışverişe, işe, üniversiteye ben gittim Ahmetle Mehmetle! Aynı emeği döktüm benzer işlere, üstelik karnımdaki ,elimdeki bebeyle!
Ben Cumhuriyet Kadınıyım! Cumhuriyet Türkiyesine açtım gözlerimi, Cumhuriyetle büyüdüm, Cumhuriyetle yoğruldum! “Cumhuriyet bir erdemdir“ diyen Atamın hedeflediği “fikri hür,vicdanı hür “ neslin temsilcisiyim.
Süreyya Ağaoğlu (1903-1989) Türkiye’nin ilk kadın avukatı ve kadın hakları savunucularındandır.
İngilizce ve Fransızca bilen Ağaoğlu, meslek yaşamı boyunca çok sayıda uluslararası konferansta Türkiye’yi temsil etti.
1946’daki girişimleri sonucu İstanbul Barosu’nun Uluslararası Barolar Birliği’ne üye olmasını sağladı. 1946-1960 arasında bu birliğin tek kadın yönetim kurulu üyesi olarak kaldı.
"Tarih, Türk Devrimi'ni.anlatırken, bunun bir kurtuluş olduğunu en başta söyleyecektir. Bu kurtuluşun çeşitli aşamaları içinde de, özellikle kadınların kurtulmasını anacaktır." (Gazi Mustafa Kemal Paşa, 1923)
"Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle donanmaktır.”
"Cumhuriyet sayesinde bir kadın olarak güçlü bir şekilde hayatıma ve mücadeleme devam ediyorum. Tıpkı sanatta, siyasette, bilimde başarılı olan diğer kadınlarımız gibi...
Bence cumhuriyet, kadınların kendini keşfetme potansiyellerinin farkına varıp, hayaller kurabilmesine ve en önemlisi bu hayalleri gerçeğe dönüştürmesine imkan sağlıyor.
Cumhuriyete büyük bir borç hissediyorum. 100. yılda bize cumhuriyeti sunan, kuran Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını sonsuz bir minnet ve şükranla anmak istiyorum."
Eda Erdem Dündar A Milli Kadın Voleybol Takımı Kaptanı
"Gençlere en büyük tavsiyem, Nutuk'u okumaları... Okusunlar. Çocuklarına da okutsunlar. Tüm gerçekler orada var. Bu ülke nasıl kuruldu, Cumhuriyet nasıl bir nimettir öğrensin ve öğretsinler. Ve bugün söylenenlerin aksine bu milletin neler yaptığını neler yapabileceğini orada görsünler."
"Özellikle kadınlara verilen hakların yavaş yavaş cehalet denen canavarla elden gittiğini seyrettiğimiz zamanlar yaşıyoruz. Bu cehalete karşı azınlık olsak da Cumhuriyet Kadınları olarak direniyoruz."
Havva Aydanur Ertuğrul Ülkem Okuyor Derneği Başkanı
Henüz “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948)" ve “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi (1979)” ... gibi uluslararası sözleşmelerin çok sonradan geldiği dünya gündeminde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde doğrudan kadın haklarına yönelik devrimlerle demokratikleşme yolunda kararlı adımlar atılmaya başlanmıştı.
Sizi, kadın hakları mı yoksa CUMHURİYET mi veya ikisi birden mi rahatsız ediyor bilemem.
Ama kadın haklarının aşağı çekilmesi hususunda sorgulanması gereken kişi veya kurumların varlığı konusunda aynı görüşü paylaşırım.
Ancak, sorgulanması gerekenler, elbette Ayşe veya Veli değildir. CUMHURİYET ise hiç değildir.
Sorgulanmasi gerekenler, , "Hamile kadın sokağa çıkmasın" diyebilen, kadının gülmesini yasaklamayı düşünen, kendi hayat görüşüne göre giyinmeyen kadınları "sürtük" diye damgalayabilenler ile kadını baski altina alip evine kapatarak ortaçağ karanlığına geri götürmek isteyen benzerleridir.
Ve elbette ilk imzacılarından olduğumuz, "kadına yönelik her türlü şiddeti önlemeyi amaçlayan" uluslararası insan hakları sözleşmesi niteliğindeki İstanbul Sözleşmesi'nden, tek kişinin ağzından çıkan emirle ayrılışımız da sorgulanmalıdır
Sonuç: Bunları da sorgulayabiliyor muyuz, CUMHURİYET'i / Değerlerini / Kazanımlarını ve tabii dolaylı olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sorumsuzca sorguladığımız gibi?..
Yanıtımız "Hayır, nerde o yürek?!" ise, susmaya devam edelim.
"Laik Cumhuriyet, kadınlar için nefes borusudur, eşitliktir, özgürlüktür ve insan haklarıdır...Kafes arkasından parlamento kürsüsüne yürüyüştür...Karanlıkta kaldığında, omzuna dokunan bir el, bir ışıktır."
"Bu ülkede doğduğum için kendimi her zaman şanslı hissettim. Bunun en büyük nedeni Cumhuriyet... Beni ben yapan ve bugün özgürce var olmamı sağlayan koca çınar Cumhuriyet, sen çok yaşa!"
Üretim güçleri kimin elindeyse Cumhuriyet odur? He çağda güç-kudret
yönetim biçimini belirleyici olmuştur. Dinler savaşımı da aynı minval ve
aynı yolu izlemiştir...Emperyal yayılmacılık Sosyalizm ve Kominizme de
geçit vermemiştir...
Ayrıca, Sovyetler birliği dağıldıktan sonra, Dine dayalı rejim sistemi de
dumura uğramıştır...Yani bundan sonra ne sosyalızm, ne kominizm ve
nede Dinsel rejimler gündeme gelir...Küresel Dünya da bir sömürenler
olacak bir de sömürülenler...
Türk Ulusal Devleti'de 1980--12 eylül Oligarşik cunta darbesinden sonra
Ekonomik bağımsızlığını tamamen kaybetmiş ve sömrülmeye evet demiştir?
9 Temmuz 2018 Riyaset sistemiyle birlikte Demokrasi rafa kalkmış ve mutlakiyet
ilan edilmiştir...Son devran da Cumhuriyet sadece şemsiye görevini yapmaktadır...
----------OZAN ÇAKIROĞLU-------
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Bende çağrıştırdıkları. Cumhuriyetle uzaktan yakından alakası olmayan, başkalarının hürriyetine saygı göstermeyi içselleştiremeyen, fırsat bulsalar haklarını ellerinden almak isteyen, Cumhuriyet nimetin sadece kendi gibilere lâyık gören, fikir hürriyetini hazmedemeyen yaşlı kadınlar topluluğu olarak görüyorum maalesef. Bir de Cumhuriyetin kıymetini idrak edemeyen, istibdatçı olanlar. Cumhuriyetin memleketimize 1908 de ahrarların mücadelesi ile gelmiş kıymettar bir nimet olduğunu göremeyen, birinci meclisin kıymetini anlayamayan, ikinci meclisteki tek tip görüşe sahip olanların hakimiyetini, baskısını Cumhuriyet zanneden, Cumhuriyeti o zamanlarda yeni gelmiş zanneden, milleti kuvayı milliye ruhunu, toplu bir mücadeleyi, 1908 de adım attığımız hakikati sonradan kendine bağlayan, birinci meclisi demokratik olarak teşkil edilen meclisi, seçmece ve güç ile teşkil edilen meclise değiştirip demokratik olmayarak seçilmiş kişileri Cumhuriyetin tâ kendisi olarak zanneden aslında istibdada taraftar olanlar topluluğunun kendine koyduğu isimdir.
Yaşamak, hür ve özgür, bugün kendim ve ülkem için yaptıklarım benim için aynı bayram coşkusunu taşımak ve çocukların elinden tutan bir güven kaynağı olmak ve hayatın en güzel sayfasını tekrar tekrar açmak... kendi ayakların üzerinde durmanın kimlerin eseri ve çabasıyla olduğunu unutmamak ve şükretmek her yeni güne ve güneşin rengini senden saklamayan en büyük güzelliklere...
GÜL ESİN (1901-1996)
Türkiye’de seçilmiş ilk kadın muhtardır.
1933 yılında 32 yaşında iken yedi erkek adaya karşı yarıştı ve yaklaşık 500 oy alarak oy çokluğuyla Aydın’ın Çine ilçesi Karpuzlu bucağına muhtar seçildi.
İki yıl süreyle muhtarlık yapan Gül Esin, kahvehanelerde kumar oynanmasının yasaklanmasının yanı sıra, çocukların okula yazdırılması, kadınların sosyal hayata hazırlanması, kız kaçırma olaylarının önlenmesi ve nikâh işlerinin düzene sokulması gibi konularda çalıştı.
Mustafa Kemal Atatürk tarafından ödüllendirilen Gül Esin 1996 yılında 95 yaşında yaşama veda etti.
Saygı ve rahmetle anıyorum
Ben Cumhuriyet Kadınıyım
Zeynep Nazan / V
"Ben Cumhuriyet kadınıyım!
Anayım!
Görünen biri, görünmeyen binleri doğuran...O binlerle Cumhuriyeti sonsuza dek yaşatacak olan... “Cumhuriyeti biz kurduk, yaşatacak olan sizlersiniz“ diyen Atatürk’ün genciyim! Yeni nesilin en büyük mimarı başöğretmen Atatürk’ün öğretmeniyim!"
(Devam edecek)
Ben Cumhuriyet Kadınıyım
Zeynep Nazan / IV
"Ben Cumhuriyet kadınıyım!
Yeri gelir eteğimi giyer salınırım salonlarda; yeri gelir yumruk sallarım meydanlarda! Ben fikirim, düşünceyim! Cinsiyetimi bacakarasında arayanlara inat adam gibi kadınım!"
(Devam edecek)
?si=3UKvTk0g_JU9jKsx
EMEKÇİ KADINLARIN
ve
CUMHURİYET KADINLARININ
Kadınlar Günü kutlu olsun.
Ben Cumhuriyet Kadınıyım
Zeynep Nazan / III
Ben Cumhuriyet kadınıyım!
Mücadele damarlarımda var!
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!“ diyenleri "Çanakkale Geçilmez” i tarihe yazanları doğuran benim! Kağnımla cepheye mermi taşıyan Elifim, düşmanla birebir mücadele eden Kara Fatmayım! Ben 9 Eylül'de Izmir’de kırmızı masa örtümden bayrak diken Ayşeyim! Ben cephe gerisinde yemek yapan, yaşlıya, hastaya, gaziye, çoluğa çocuğa bakan en güçlü değerim! Ben elimdeki çapıtı da, kolumdaki bileziği de, canımı da, cananımı da hürriyete feda edenim!
(Devam edecek)
Ben Cumhuriyet Kadınıyım
Zeynep Nazan / II
Ben Cumhuriyet Kadınıyım!
Atatürkün verdiği haklarla eğitildim,değer gördüm yeniden ! Kara çarşaflarla iki adım geriden yürütülen benliğimi haklarımla yeniden buldum! Seçtim, seçildim özgür irademle! Sınıfa, tarlaya , sokağa, alışverişe, işe, üniversiteye ben gittim Ahmetle Mehmetle! Aynı emeği döktüm benzer işlere, üstelik karnımdaki ,elimdeki bebeyle!
(Devam edecek)
Ben Cumhuriyet Kadınıyım
Zeynep Nazan / I
Ben Cumhuriyet Kadınıyım!
Cumhuriyet Türkiyesine açtım gözlerimi, Cumhuriyetle büyüdüm, Cumhuriyetle yoğruldum! “Cumhuriyet bir erdemdir“ diyen Atamın hedeflediği “fikri hür,vicdanı hür “ neslin temsilcisiyim.
(Devam edecek)
Süreyya Ağaoğlu (1903-1989)
Türkiye’nin ilk kadın avukatı ve kadın hakları savunucularındandır.
İngilizce ve Fransızca bilen Ağaoğlu, meslek yaşamı boyunca çok sayıda uluslararası konferansta Türkiye’yi temsil etti.
1946’daki girişimleri sonucu İstanbul Barosu’nun Uluslararası Barolar Birliği’ne üye olmasını sağladı. 1946-1960 arasında bu birliğin tek kadın yönetim kurulu üyesi olarak kaldı.
"Tarih, Türk Devrimi'ni.anlatırken, bunun bir kurtuluş olduğunu en başta söyleyecektir. Bu kurtuluşun çeşitli aşamaları içinde de, özellikle kadınların kurtulmasını anacaktır." (Gazi Mustafa Kemal Paşa, 1923)
"Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle donanmaktır.”
* Çağdaş Cumhuriyet Kadını
/ Tuba Emlek
"Cumhuriyet sayesinde bir kadın olarak güçlü bir şekilde hayatıma ve mücadeleme devam ediyorum. Tıpkı sanatta, siyasette, bilimde başarılı olan diğer kadınlarımız gibi...
Bence cumhuriyet, kadınların kendini keşfetme potansiyellerinin farkına varıp, hayaller kurabilmesine ve en önemlisi bu hayalleri gerçeğe dönüştürmesine imkan sağlıyor.
Cumhuriyete büyük bir borç hissediyorum. 100. yılda bize cumhuriyeti sunan, kuran Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını sonsuz bir minnet ve şükranla anmak istiyorum."
Eda Erdem Dündar
A Milli Kadın Voleybol Takımı Kaptanı
"Gençlere en büyük tavsiyem, Nutuk'u okumaları... Okusunlar. Çocuklarına da okutsunlar. Tüm gerçekler orada var. Bu ülke nasıl kuruldu, Cumhuriyet nasıl bir nimettir öğrensin ve öğretsinler. Ve bugün söylenenlerin aksine bu milletin neler yaptığını neler yapabileceğini orada görsünler."
Hatice Sertdemir
Bulgaristan göçmeni
"Özellikle kadınlara verilen hakların yavaş yavaş cehalet denen canavarla elden gittiğini seyrettiğimiz zamanlar yaşıyoruz. Bu cehalete karşı azınlık olsak da Cumhuriyet Kadınları olarak direniyoruz."
Havva Aydanur Ertuğrul
Ülkem Okuyor Derneği Başkanı
"Bir kadının en güzel örtüsü, ahlak örtüsüdür."
Bahriye Üçok (1919-1990)
Türk tarihçi, ilk kadın ilahiyat akademisyeni, senatör ve milletvekili
"Laiklik, kadındır.
Yobazlığın panzehiri, laik kadınlardır.
Keriman Halis Ece’dir laiklik...
Sabiha Gökçen’dir,
Halet Çambel’dir,
Bahriye Üçok’tur,
Türkan Saylan’dır,
Suna Kıraç’tır,
Yıldız Kenter’dir,
Müzeyyen Senar’dır,
Adile Naşit’tir,
Duygu Asena’dır,
Filenin sultanlarıdır,
Potanın perileridir...
İşte bu nedenle, Mustafa Kemal vizyonunun, Türk Devrim mucizesinin merkezinde “laiklik" ve “kadın” vardı.
Ve işte bu tam bu nedenle,
Atatürk düşmanlarının, karşı devrimcilerin ortak paydasında
“din tüccarlığı” vardır, “laik kadına”
alerji vardır."
* Yaşamak Cesaret İster, Yılmaz Özdil
Henüz
“Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948)"
ve
“Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi (1979)”
... gibi uluslararası sözleşmelerin çok sonradan geldiği dünya gündeminde
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde doğrudan kadın haklarına yönelik devrimlerle demokratikleşme yolunda kararlı adımlar atılmaya başlanmıştı.
Bu nedenle
CUMHURİYET,
BİR KADIN DEVRİMİDİR!
"Bir Türk kadını olarak, öğretmen olarak, anne olarak kendi yolumda kendi kararlarımla yaşıyorsam, bunu Cumhuriyet’e, Atatürk’e borçluyum.
ATA’mın izinde önce kendime, sonra tüm çocuklara ışık olacağım nice Cumhuriyetli günler göreceğime inancım sonsuz…
Atatürk ile ve Cumhuriyet ile kalın!"
Selin Uyar
Öğretmen, Tekirdağ
Gereği düşünüldü.
Tarih huzurunda kayda geçildi:
"CUMHURİYET ve KADIN, BİRBİRLERİNİN OLMAZSA OLMAZLARIDIR."
Sizi, kadın hakları mı yoksa CUMHURİYET mi veya ikisi birden mi rahatsız ediyor bilemem.
Ama kadın haklarının aşağı çekilmesi hususunda sorgulanması gereken kişi veya kurumların varlığı konusunda aynı görüşü paylaşırım.
Ancak, sorgulanması gerekenler, elbette Ayşe veya Veli değildir. CUMHURİYET ise hiç değildir.
Sorgulanmasi gerekenler,
, "Hamile kadın sokağa çıkmasın" diyebilen, kadının gülmesini yasaklamayı düşünen, kendi hayat görüşüne göre giyinmeyen kadınları "sürtük" diye damgalayabilenler ile kadını baski altina alip evine kapatarak ortaçağ karanlığına geri götürmek isteyen benzerleridir.
Ve elbette ilk imzacılarından olduğumuz, "kadına yönelik her türlü şiddeti önlemeyi amaçlayan"
uluslararası insan hakları sözleşmesi niteliğindeki İstanbul Sözleşmesi'nden, tek kişinin ağzından çıkan emirle ayrılışımız da sorgulanmalıdır
Sonuç:
Bunları da sorgulayabiliyor muyuz, CUMHURİYET'i / Değerlerini / Kazanımlarını ve tabii dolaylı olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sorumsuzca sorguladığımız gibi?..
Yanıtımız "Hayır, nerde o yürek?!" ise, susmaya devam edelim.
... Şşttt, uyuyOsss!
"Laik Cumhuriyet, kadınlar için nefes borusudur, eşitliktir, özgürlüktür ve insan haklarıdır...Kafes arkasından parlamento kürsüsüne yürüyüştür...Karanlıkta kaldığında, omzuna dokunan bir el, bir ışıktır."
Önay Alpago
Öğretim görevlisi
Eski devlet bakanı
"Bu ülkede doğduğum için kendimi her zaman şanslı hissettim. Bunun en büyük nedeni Cumhuriyet... Beni ben yapan ve bugün özgürce var olmamı sağlayan koca çınar Cumhuriyet, sen çok yaşa!"
* Hazal Ocak, Gazeteci
"Cumhuriyet,
Yaşama sevinci
Yarına dair umut
Laiklik
Çağdaşlık
Hukukun üstünlüğü
Özgürlük
Eşitlik
Düşünceyi ifade özgürlüğü
KADIN HAKLARI...
... demektir."
Sibel GÜNEŞ
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Genel Sekreteri
Ebru Eroğlu
MSÜ Kara Harp Okulu'nu
birincilikle bitirdi.
İkra Kuyumcu
MSÜ Hava Harp Okulu'nu
birincilikle bitirdi.
Şeyda Yıldırım
MSÜ Deniz Harp Okulu'nu
birincilikle bitirdi.
Cumhuriyet Kadını 3 Teğmenimiz
Ulusumuzun Onurudur!
Onlarla omuz omuza ve ben de
MUSTAFA KEMAL’in ASKERİYİM!
İnadına!